RöportajBiz Siyasi Kimliğimizi SavunmayaDevam Edecek, Tedavi HakkımızıGasp Etmelerine İzin Vermeyeceğiz!Sayı: 303<strong>Yürüyüş</strong>12 Şubat2012Hasta tutsak Yasemin Karadağile hapishanede yaşadığı hak gasplarıve sağlık sorunları ile ilgiliyaptığımız röportajı yayınlıyoruz:<strong>Yürüyüş</strong>: Tedavi için hastaneyegötürülürken yine saldırıya uğramışsınız.Neden ve nasıl saldırdılar?Saldırıyı anlatır mısınız?Yasemin Karadağ: Böbreğimindurumu her geçen gün yeni bir sorunçıkardığı için sık sık hastaneye gitmekzorunda kalıyorum. Sık gidiyorumancak, muayeneye asker de girdiğiiçin tedavi olamadan geri geliyordumher defasında. Temsilci arkadaşımızhapishane idaresi ile bu durumu,sağlığımın ciddiyetini sürekligörüşüyor. Ancak biz bu sorunu genelolarak yaşamaya devam ediyoruz.Bu gidişler beni çok yoruyor.Ringler havasız ve çok sarsıyor. Buyüzden hastaneye gidip tedavi olamadangeri dönmemek için idare ileyeniden konuşuldu ve hastane sevkiolan bir arkadaşımla birlikte gittik.Harran’la aynı ringte, aynı hücredegitmek benim için iyi oldu. O banayardımcı oldu giderken.Hastane işlemleri yapıldıktan sonratedavi olduğum servise götürüldüm,ancak doktorumun toplantıdaolduğunu öğrendik ve tedavi olamadangeri döndük. Yeniden ringe geldik.Ben arkadaşımın yanına konulacağımıdüşünürken; görevli AstsubayÇiğdem Aydın beni başkabir hücreye koymak istedi. Ona hastaolduğumu -ki bunu belirtmeme bilegerek yok, bu asker beni hastaneyesürekli götüren ve muayene odasındançıkmayarak tedavimi engelleyenlerdenbiri ve hastalıklarımıbiliyor- arkadaşımın yanına koymasınıistediğimi belirtmeme rağmenkoymadı. Ve beni parmağını sallayasallaya tehdit ederek “Burada emirleribiz veririz, sizin istediğiniz olmayacak,sen de bizim emirlerimize uyacaksın”diye bağırmaya başladı. Öfkedensusmaksızın konuşuyordu.Ben de keyfi davrandığını, onunemireri olmadığımı, arkadaşımın yanındançıktığımı ve oraya gireceğimianlatmaya çalıştım. Ancak devamedemedim. Astsubay Çiğdem Aydın’ınyanındaki uzman çavuşlardanbirine “Atın bunu içeri” diye talimatvermesiyle beni kelepçeli kollarımdantutup adeta çuval atar gibi hücreyeattılar. Saldırıdan dolayı dengem bozulduve sarsılmanın etkisiyle halsizleştimve nefes sorunu yaşadım.Arkadaşımın bulunduğu hücreyegeçmek istedim. Bu bir saldırı gerekçesiolamaz, değil de zaten. Bilinçlibir politikanın sonucu. Bizleri hastaneyegötüren kişilerin kişisel düşmanlıklarıylada açıklanacak bir durumdeğil. Kuşkusuz bu görevli askerlerde düşmanca davranıyorlar,bunu biliyoruz. Ancak AKP iktidarınınen genelde tutukluları hiçesayan, insan yerine koymayan,özelde ise devrimci tutuklulara yönelikboyun eğdirme, teslim almayöntemlerinden biri.AKP iktidarı tutsakların en temelinsani haklarını tecrit politikası ileyok sayıyor. Sağlık hakkımız tedavilerimizgeciktirilerek, engellenerekgasp ediliyor. Yetmediği yerde desaldırılara uğruyoruz. AKP iktidarınıntecriti uygulamadaki ısrarının sağlıkalanındaki politikası böyle işliyor;sessiz imha yöntemiyle. Yani katledemediğini,diri diri yakamadığınıtedavileri engelleyerek, geciktirerek,sürece yayarak öldürmek.Çok uzak değil, daha yakın zamanda,Aralık ayının içindeydi, Erzurum’dabir tutsak mide kanamasındankomaya girerek hayatınıkaybetti. Katledildi yani. Teknik,tıbbi her türlü olanak mümkün ikenmide kanamasından ölünür mü? Tutsaksanızölüyorsunuz işte, bir deyoksulsanız. AKP iktidarı sağlıktadönüşüm yasasıyla “istediğiniz hastanedetedavi olacaksınız” diyerekhalkımıza yalan söylüyor. Gerçeköyle değil, paran varsa tedavi olabilirsin,paran yoksa ölürsün. AKP’ninhalkımıza reva gördüğü, cebindekiüç kuruşu da alıp öldürmektir.Öyle bir demokratikleşiyoruz oyunusürdürüyor ki AKP iktidarı; 5adli tutsağı diri diri ringin içindeyaktılar. Hapishanelerde hastalıktantedavi edilmeyerek ölen tutuklularınsayısı binleri buldu. Bu tabloya rağmentecriti daha da ağırlaştıran düzenlemeleri“3’lü Protokol’de düzenlemeleryaptık, tutukluların tedavisorununu çözdük” yalanıyla sürdürüyor.<strong>Yürüyüş</strong>: Sağlık durumunuzhakkında bilgi verir misiniz? Hastalığınızsürekli bir tedavi gerektiriyormu? Tutsaklık koşullarındatedavinizi nasıl yaptırıyorsunuz? Yada yaptırabiliyor musunuz?Yasemin Karadağ: Tek böbrekliyim.Biri daha önce hapishanedealınmıştı. Kalan böbrek de en son% 18 civarında çalışıyordu. Bu tutuklandığımilk dönemlerde söylenenorandı. O döneme göre biraz dahazorlandığını söyledi doktor. Yaniartık % 18’in de altında ama ne orandabilmiyorum.Böbrek zararlı maddeleri atmaktazorlandığı için bu maddeler kemiklerdetoplanıyormuş. En ufak birçarpma, burkulma durumunda kemiklerimkırılabilirmiş ki zaten kemikerimesi de var. Bu da ayrıca kırılmalarıhızlandırıcı bir etken.Yüksek tansiyon hastasıyım. İkiayrı tansiyon ilacı kullanıyorum ve22YASEMİN KARADAĞ’I
Röportajbunların dozları yüksek.İleri derecede kansızlık var.Böbreğe bağlı kansızlık ve kronik.Dışarıdayken serumla demirtakviyesi yapılıyor ve kan yapıcıiğne vuruluyordum. Burada sadecebir kez kan yapıcı iğnevuruldum. Kansızlıktan dolayısık sık halsizleşiyorum.Beyin kanaması geçirdim.Tutuklandığım dönemde nöbetgeçirmeyi engelleyecek ilacımaksadı. Kaç ay sonraydı hatırlamıyorum,beyin cerrahiye gittim. İlaçdüzenlemesi yapıldı. Beyin kanamasındandolayı baş ağrısı, kafada uğultu,sese karşı hassaslık ve kısmihafıza ve denge sorunu hala yaşıyorum.Baş ağrıları şiddetli oluyor. Bununiçin verilen ağrı kesici ağır birilaç ve böbreğe çok zarar veriyormuş.Doktor, yasakladı. Bu yüzden almıyorum.Bir hastalığa iyi gelecek olandiğer hastalığımı artırdığı için dayanmanındışında yapacak bir şeykalmıyor. Uzun süreli okuyamıyorum.Arkadaşlarım okuyor bana.Alerjik astımım var. Tansiyonunkalpte yarattığı etki de eklenincenefes sorunu yaşıyorum.Midemde ülser var. Geçmişte tedavioldum ancak dönem dönem tekrarlıyor.Kullandığım ilaçların ağırlığına,dozajına göre şiddeti değişiyor.Hastalıklarım bunlar. Özellikle böbreğimingeldiği durumdan dolayı, tansiyonda zorluyor. Ve sürekli bir tedavigerektiriyor. Evet, kronik bir sorun olduğuiçin iyileşme durumu yok. Aslındayapmaya çalıştığımız, diyaliz aşamasınıgeciktirmek. Peş peşe gözaltına alınmam,gözaltı ve hapishane koşullarındandolayı sağlığım daha hızlı bozuldu.Bu süreç, yani sık gözaltı vetutsaklık öncesi daha iyi durumdaydı.Dışarıda daha sık kontrol ve doktorladetaylı konuşabiliyor olsam bu derecesorun yaşamam. Çünkü zamanındamüdahale etme koşulu olacak. Hapishanedebunun koşulu yok.Ayrıca yüksek tansiyon ve böbrektendolayı diyet yapmam, beyinkanamasının da bünyemi iyice zayıflatmasındandolayı sağlıklı beslenmemgerekiyor. Tansiyon ve böbrekten dolayıtuzsuz yemem gerekiyor. Ayrıcapek çok yiyecek yasak, böbrek, süzmektezorlandığı için. Beyin kanamasındandolayı da iyi beslenmemgerekiyor ancak beslenemiyorum. İdareyleyapılan uzun görüşmeler ve tartışmalarsonucunda sebze kantinindensebze yazıyorduk. Ancak bir süre devametti artık almıyorlar. İdareyidiyet yemeği için çok zorladı, tartıştıarkadaşlar. İdare diyet yemeği yapıyorgüya. Ancak benim sağlık sorunlarımauygun bir diyet değil.<strong>Yürüyüş</strong>: Tedavinizin engellendiğidaha öncede basına yansımıştı. UzmanÇavuş Öner Ağırman, "Ölürsenöl, senin için bir avuç toprak bulunur"demişti. Saldırıya uğradığınızıve tedavinizin engellendiğini söylemiştiniz?Şimdi de size saldıran komutan,doktora, "Bunlar terörist tedavietmeyin" demiş. Askerler, doktorlarüzenrinde de mi baskı oluşturuyor?Doktorların tutumu nasıl?Yasemin Karadağ: Hapishanedebeni yoracak hiçbir iş yapmadığımhalde (Arkadaşlarım yardımcı oluyorlarve onlar yapıyorlar benim işlerimi)tansiyonum hep yüksek seyretti.Sonunda 20’lere kadar çıktı. İki günboyunca sürekli kustum, bu yüzdenyataktan kalkamadım. Revir doktoruiğne yaptı kusmayı engellemek için.Tansiyonu hızlı düzenlemek için dilaltıaldım sürekli. Öyle ki günde dört beşdefa almama rağmen düşmedi. Veben kusmaya devam edince acil hastaneyesevk etti. Ama acil sevk dahiiki buçuk, üç saati buldu. Ben o süredeaskerin ve ringin hazırlanmasını bekledim.Ve üç saatin sonunda hastaneyegidebildim.Doktor, tansiyon ilaçlarının yetersizkalmış olabileceğini söyledi.Ben sık gitmeme rağmen, askerinçıkmamasından dolayı doktorla konuşamadığımiçin sorunlarım dahada ciddileşti. Ve bu durumda gitmemerağmen de bir hafta sonrayazılan kontrol gününde de askeriçerden çıkmadığı için ilaçlarımdüzenlenemeden geri döndüm.Bu süre içinde hala yaşıyorsambu tamamen arkadaşlarımın çabasısonucudur.Doktorlarla, hastalıklarımı konuşamıyorum,ilaç düzenlemelerigeç yapılıyor. Örneğin son uğradığımsaldırıda kemiklerimin o kadar kırılabileceğini,zararlı maddelerin kemiktetoplandığını bilmiyordum. Saldırıdansonra öğrendim. O saldırıda bir tarafımınkırılmaması tamamen şans. Yineörneğin beslenme sorunu yaşıyorum.Zaten diyet yapmak zorundayım. Pekçok şeyi yiyemediğim için hastalanmamakiçin bol meyve yemeye çalışıyorduk.Meğer meyve yemememgerekiyormuş. Ve ben bunu çok sonraöğrenebildim. Doktorumla konuşabilirsemöğrenebiliyorum.Neden konuşamıyorum? Çünküasker içeri giriyor, çıkması için konuşuyorumancak çıkmıyor. Ben detedavi olamadan geri dönüyorum. Ancakdoktor ya ilaç yazmış oluyor yada kaç ay sonraya kontrol günü vermişoluyor. Yeni bir ilaç alınmışsa bu ilacıneden alıyorum, niye verildi bilmedenkullanmak zorunda kalıyorum.Hastaneye gitmek bir sorun. Gitsenizdoktora derdinizi anlatmak birsorundur. Çünkü doktorlar da tedavihakkımızın gaspına da seyirci kalıyorya da ortak oluyorlar. Evet, ortakolanlar da var. Bunların sayıları daaz değil. Örneğin kelepçelerimizinaçılmasına gerek duymayan doktorlarçıkıyor. Yine askerin içeridebulunmasına müdahale etmeyendoktorlar var. Öyle ki bir askeri çıkarmakiçin konuşurken doktorla datartışmak zorunda kalıyoruz. Çünkü“Daha bakacağım bir sürü hastamvar, sorun çıkarmayın” diyerek bizimletartışan doktor oluyor. Bu nasılbir tıp ahlakıdır? Tıp mesleğinin ah-Sayı: 303<strong>Yürüyüş</strong>12 Şubat2012<strong>ÖLDÜRTMEYECEĞİZ</strong>!23