12.07.2015 Views

Ey, günahlarla kirlenmiş kimseleri hemen ... - Yeni Ümit

Ey, günahlarla kirlenmiş kimseleri hemen ... - Yeni Ümit

Ey, günahlarla kirlenmiş kimseleri hemen ... - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

manlar; sıddîklar da, hayâl, tasavvur, duygu, düşünce, hattâmimiklerine kadar her hâl ve tavırları itibarıyla doğruluğakilitlenmiş hak erleri babayiğitlerdir.” 4 Kur’ân-ı Kerîm’deki“Hani onlar mağaradaydılar; arkadaşına ‘tasalanma, Allahbizimle beraberdir.’ diyordu.” (Tevbe sûresi, 9/40) şeklindekiâyetin, Hz. Ebu Bekir’e işaret ettiği nakledilir. Nitekim hicretesnasında Sevr mağarasındaki üç günlük sıkıntılı beklemeesnasında Allah Resûlü (s.a.s.), arkadaşı=yâr-ı gâr (mağaradakican yoldaşı) Hz. Ebu Bekir’e hitaben bu sözü söylediğiKur’ân-ı Kerîm’de işareten anlatılmaktadır. HicrettePeygamberimiz'den ayrılmayan Hz. Ebu Bekir, kızı Aişe’yide sevdiği bu dostuna vermiştir. Hz. Peygamber bir defasında“Sohbetiyle olsun, malıyla olsun, bana en ziyade ikramdabulunan Ebu Bekir’dir. Eğer, ben Rabbimden başkasınıhalîl (dost) tutacak olsaydım, mutlaka Ebu Bekir’i halîl edinirdim.Fakat Allah beni kendisine halîl kıldı. Ancak EbuBekir’le aramızda İslâm kardeşliği ve muhabbeti vardır.”(Tirmizî, Menâkıb 15) buyurarak, Hz. Ebu Bekir’in kardeş olarakHz. Peygamber’in (s.a.s.) yanında samimi dost olduğunubelirtmiştir. Dolayısıyla burada halîliyet Allah tarafındandoldurulduğundan ancak onun karşılığı kardeşlik olabiliranlamında veciz bir işaret vardır. Tebük seferi sırasında enfazla infak eden Hz. Ömer, malının yarısını verirken, Hz.Ebu Bekir ise malının tamamını bağışlamıştı.Bir defasında Peygamberimiz ashabına hitaben; “Bugünkim oruçludur?” diye sormuş, Hz. Ebu Bekir; “BenYa Resûlallah!” demiştir. Arkasından; “Bugün kim bir fakiridoyurdu?” diye sorunca, Hz. Ebu Bekir yine; “BenYa Resûlallah!” cevabını vermiştir. Peygamberimiz; “Bugünkim hasta ziyareti yaptı?” diye tekrarlayınca, Hz. EbuBekir yine; “Ben Ya Resûlallah!” demiş, Peygamberimiz;“Bugün kim bir cenazeye katıldı? diye sorunca da, cemaattenyine Hz. Ebu Bekir; “Ben Ya Resûlallah!” diyebilmiştir.Bunun üzerine Allah Resûlü; “Kim bu güzel hasletlerikendinde toplarsa cennete girer.” 5 buyurarak, Hz.Ebu Bekir’in faziletini, diğer ashaptan farkını, dolayısıyladostluk ve kardeşlik unvanını kazanmasındaki en önemliözelliğini haber vermişlerdir. Yine Peygamberimiz'in Miraçyolculuğuna müşrikler itiraz etmelerine karşı Hz. EbuBekir’in hiç tereddüt etmeden gösterdiği teslimiyeti de“sıddîk” unvanın haklılığını gösterir. Elbette ki sadakat vedostluk açısından Hz. Ali (r.a.) de unutulmaz. Bu sahadaonun da yeri ayrıdır. Zîrâ o hicret esnasında Efendimiz’in(s.a.s.) evini kuşatan müşriklere karşı ölüm riskini gözealan ve O’nun yatağına tereddütsüzce yatan 22 yaşında birdelikanlıydı. Bu sadakatten dolayı o da Hz. Peygamber’edamat olmuş ve Peygamberimiz’in muâhât (kardeşlikedinme) esnasında söylediği, “Sen benim dünya ve âhiretkardeşimsin.” (Tirmizi, Menakıb 21) tebşiratına ve müjdesinenail olmuştur. Görüldüğü gibi dostluk ve kardeşliğin temelindesamimiyet, ihlâs ve teslimiyet vardır.Dostluğun Kazandırdıklarıİnsanlar dünyada birbirlerinin arkadaşı, dostu ve sırdaşıolabilirler. Ancak bu dostlukların nerede başlayıp neredebittiği ve neticesinin nasıl olduğuna bakılmalıdır. NitekimAllah için yapılan samimi dostluklar devam ederken, menfaatiçin olan dostluklar daha dünyada bitmektedir. Peygamberimiz;“Allah’ın bazı kulları vardır ki; peygamberlerve şehitler onlara gıpta ederler.” buyurunca, sahabe-i kiram,“Onlar kimlerdir ya Rasûlallah?” diye sormuşlar, Hz.Peygamber de: “Onlar bir menfaat ve mevki gözetmeden,sadece Allah için birbirlerini sevenlerdir. Bunların yüzünurludur ve nurdan yapılmış minberler üzerine otururlar.İnsanlar (Allah’ın azabından) korktuğu zaman onlar korkmaz,üzüldüğü zaman da üzülmezler.” (Ebu Davud, Büyû 78)şeklinde haber vermişlerdir. Fakat dünyevî menfaatten dolayısevmeler çoğu kere geçici ve sönücü olduğundan budostluklar da geçici olmaktadır. Oysa Allah için sevmek vedost olmak hiçbir zaman menfaate bağlı olamaz ve kala-األخِ‏ الَّءُ‏ يَوْ‏ مَئِذٍ‏ بَعْ‏ ضُ‏ هُمْ‏ لِبَعْ‏ ضٍ‏ عَ‏ دُ‏ وٌّ‏ maz. Kur’ân-ı Kerîm’deki“O gün müttakiler (takva sahibi) dışında, dostlar إالَّ‏ الْمُ‏ تَّقِينَ‏birbirine düşman olurlar.” (Zuhruf sûresi, 43/67) âyeti, dünyadahakiki ve samimi dostluğun dışındaki arkadaşlığınkıyamette düşmanlığa dönüşeceğini sarahaten bildirmektedir.Dolayısıyla Allah için olmayan menfaat dostluklarıkıyamette düşmanlığa dönüşebilecektir. Fakat dünyada ikikişi Allah için birbirini samimi severse, bunların öldüktensonra biri doğuda diğeri batıda (araları çok uzak) olsa daAllah Tealâ kıyamet günü ikisini bir araya getirip ‘Bunlar,birbirini benim için seviyordu.’ diyeceği” 6 rivayet edilmektedir.Yine kıyamet günü Allah’ın zıllında (gölgesinde) himayeedeceği insanlardan biri de “birbirini Allah için seveninsanlar” (Bkz.: Buhari, Ezan 36) şeklindeki rivayet de Allahiçin birbirini sevenlerin mükâfatını haber vermektedir. Şuhâlde muhabbetin kaynağı “Allah rızası” olması ve kişininAllah’ın sevgisine mazhar olabilmesi için öncelikle yaptıklarınıiçten, samimi, ihlâslı ve severek yapması gerektiğianlaşılmaktadır. Nitekim günümüzde çok samimi dostlarınküçük bir menfaatten dolayı birbirlerine rahatlıkla darılabildiğigörülmektedir. Dolayısıyla sevilmek için, öncesevmek şattır. Sevmenin gereği de inanç, itaat, saygı, ihsanve cömertliktir. Bir kimsenin çoluk-çocuğunu, malını, ticaretinive hayatını sevmesi fıtrî ve tabiîdir. Sevdiği bu şeylerinhepsinin Allah’ın olduğunu ve kendisine Allah’ın birihsanı bulunduğunu ve bütün bunların fânîliğini, Allah’ınbâkiliğini düşünürse o takdirde insan, Allah’ı daha fazla16

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!