12.07.2015 Views

Ey, günahlarla kirlenmiş kimseleri hemen ... - Yeni Ümit

Ey, günahlarla kirlenmiş kimseleri hemen ... - Yeni Ümit

Ey, günahlarla kirlenmiş kimseleri hemen ... - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bu hususta Abdullah b. Ümmi Mektum’un sahabenin ilerigelenleri arasında bulunması, ilk Müslümanlardan olması,müezzinlik yapması gibi özelliklerinden dolayı cemaatarasında bulunmasının önemli olması hususu göz ardıedilmemelidir. Çünkü o, engelli sahabîler arasında âdetasembol bir isim durumundadır. Onun ısrarla toplum içerisindeaktif olarak bulunması kendisinden sonra gelen benzerikimselere müspet örnek teşkil edecektir. Bunun yanındaHz. Peygamber (aleyhi ekmelüttehâyâ) değişik vesilelerleMedîne dışına çıktığı zaman, Abdullah b. ÜmmiMektûm’u yerine cemaate namaz kıldırması için vekil olarakbırakmıştır. Bu görevin kendisine on üç defa verildiğinakledilmektedir. 3Ayrıca, Efendimiz’in (s.a.s.) bazı bedenî kusurları olanve çölde yaşayan Zâhir isminde bir sahabîsi vardı. Zâhir,bâdiyede (sahra) bulunan güzel meyve ve çiçeklerden getiripResûlullah’a (s.a.s.) hediye ederdi. Resûlullah da şehringüzel ve hoş şeylerinden ona hediye verirdi. Bundan dolayıResûl-i Ekrem Efendimiz onun hakkında şöyle demiştir:“Zâhir bizim bâdiyemiz, biz de onun şehriyiz.” 4Bir defasında Zâhir, Medine pazarında çölden getirdiğibazı şeyleri satarken Peygamberimiz ona arkadan yaklaşır veşaka yapmak maksadıyla gözlerini kapatarak şöyle der: “Birkölem var, satıyorum. Onu benden kim alır?” Zâhir, “<strong>Ey</strong>Allah’ın elçisi, beş para etmez bir sakat köleyi kim satır alır?”deyince şaka bu andan itibaren biter. Peygamberimiz bütünciddiyetiyle şöyle der: “Ya Zâhir, and olsun ki sen Allah katındadeğersiz değilsin (tam aksine çok değerlisin). 5Dinimizde engelli <strong>kimseleri</strong>n yapamayacağı işler kendilerineteklif edilmemiştir. Mesela onların savaşlara iştiraketmesi istenmemiştir. Nitekim: “Mü’minlerden oturanlarla,mallarıyla canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz.”(Mâide sûresi, 4/95) âyeti vahyedildiğinde İbn ÜmmüMektûm Peygamberimiz’e gelerek âmâ oluşu dolayısıylacihada güç yetiremeyeceğini belirtmiş, ardından mezkurayetin “özürsüz olarak yerlerinde oturanlar” (Mâide sûresi,4/95) kısmı nazil olarak onun gibi <strong>kimseleri</strong>n özrü geçerlikabul edilmişti. 6Allah Resûlü engelli <strong>kimseleri</strong> savaşa katılmaktan muaftutmuş, ancak bu hususta özellikle ısrar edenlere de müsamahagöstermiştir. Mesela Ensar’dan Seleme oğullarının lideriAmr bin Cemûh topaldı. Bedir savaşına katılmak istedi.Ancak Hz. Peygamber ona müsaade etmedi. Daha sonraUhud savaşına katılmak istedi. Oğulları:- “Allah seni mazur kılmıştır.” diyerek engel olmaya çalıştılar.Bunun üzerine Amr, Peygamberimiz’e başvurdu.Peygamberimiz de ona mazereti bulunduğunu, bu sebeptensavaşla mükellef olmadığını bildirdi. Ancak Amr’ın ısrarıüzerine, Efendimiz (s.a.s.) oğullarına hitaben:“- Artık babanızı savaştan men etmeyiniz. Umulur kiAllah ona şehadet nasib eder.” buyurdu.Uhud harbine iştirak eden bu heyecanlı sahabî, cihadesnasında “Vallahi ben cenneti özlüyorum.” demiş, neticedekendisini korumaya çalışan bir oğlu ile birlikte bu savaştaşehit düşmüştür. 7Bu misallerden de anlaşıldığı üzere, Efendimiz görmeya da fizikî bir engeli bulunan sahabîlerle hep içli dışlı olmuş,onlarla yakından ilgilenmiş ve yapabilecekleri vazifeleriçin zemin hazırlamıştır.Engellilere nasıl davranılmalıdır?Toplumun içinde engelliler olduğu gibi bazı <strong>kimseleri</strong>nyakınları arasında da değişik seviyede engelliler bulunabilir.Toplum olarak engellilere Peygamberimiz’in ahlakınıörnek alarak sevgi, ilgi ve şefkatle davranmak esas olmalıdır.Yine Peygamberimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem)tavsiyesi istikametinde, rahatsız edecek bir şekilde engellikimselere uzun süre bakmamak gerekir. Zîrâ Peygamberimiz,“Cüzzamlılara uzun süre bakmayın.” 8 buyurmaktadır.Peygamberimiz’in bu sözü, cüzzamlı kimselere, dolayısıylabedenî bir kusuru bulunan kimselere rahatsız edecek şekildebakılmaması gerektiğini göstermektedir.Peygamber Efendimiz, engelli kimselere yapılacak her türlüiyilik ve yardımı sadaka olarak değerlendirerek şöyle buyurmaktadır:“Âmâya rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları birşekilde anlatman, muhtaç bir kimseyi ihtiyacını tedarik etmesiiçin gerekli yere götürmen, derman arayan dertlinin imdadınakoşman, koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlükçekenin meramını ifade edivermen, bütün bunlar sadaka çeşitlerindendir...”(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/168-169)Yakınları arasında hasta veya engelli olan kimselere deönemli vazifeler düşmektedir. İlgi ve bakım gereken hastave engelliler sabretmeleri durumunda kendileri için hayırkapısına sahip oldukları gibi, yakınları için de sevap kazanmavesilesi olmaktadırlar. Bilindiği gibi hasta ziyaretisünnettir. Ziyaret sırasında hastayı rahatlatmak ve gönlünühoş tutmak ziyaret âdâbındandır. Hasta ziyaretini teşvikeden ve bunu Müslüman’ın, Müslüman üzerindeki haklarındanbiri sayan dinimiz, hasta bir kimseye hizmet etmeyielbette daha üstün tutacaktır.Özellikle hasta ve engelliler akrabalardan birisi ise, hususananne ve baba ise onlara hizmet çok önemli ve faziletlidir.Zîrâ normal zamanlarda Cenneti ve Allah’ın rızasınıkazanmanın en büyük vesilelerinden olan anne babaya,ağır hastalık veya bir engellilikten dolayı hizmet etmeninne kadar önemli ve faziletli olacağı izahtan vârestedir.Engellilik her zaman anne veya babada olmaz. Günümüzdeözellikle engelli bir çocuğa bakmak durumundaolan fedakâr aileler bulunmaktadır. Şu bilinmelidir ki, bü-56

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!