YENi ÜMiTDr. Muharrem YILDIZ *Nisan / Mayıs / Haziran - 2009 / 84İnsanoğlu için gerçek hayat, ilim ve irfanla kâbil olacağından, öğrenipöğretmeyi ihmal edenler, hayatta olsalar dahi ölü sayılırlar. Zira, insanınyaratılışının en önemli gâyesi, görüp bilmek ve öğrendiklerini başkalarınabildirmekten ibarettir.İMAM NEVEVÎİmam Nevevî, hicrî 631 senesinin Muharrem ayında,Şam’ın Nevâ kasabasında doğdu. Doğduğu yere nispetlekendisine Nevevî denmiştir. İsmi Yahya olmasınarağmen, Ebu Zekeriyyâ unvanını kullanmıştır. Bu, genelolarak ismi Yahya olanların kullandığı bir unvandır.Küçük yaşta, baba Muhyiddin Efendi, oğlunuKur’ân-ı Kerîm öğrenmesi için ilk mektebe başlatmıştı.Ticareti hiç sevmediği hâlde gençlik yıllarında babasınındemir dökümhanesinde çalışmıştı. Yaşadığı devrin birçokmeşhur âliminden ders aldı. On dokuz yaşına gelince,babası onu, ilim tahsili için, Şam’daki RevâhiyyeMedresesi’ne gönderdi.Önce tıp ilmine merak sarmıştı. İbn-i Sina’nın ‘el-Kanun’unu okumaya başlamış; fakat sıkıntıdan bırakmıştı.Buradan anladı ki, bu işin erbabı değildi. Kendini tamamenhadîs ilmine verdi. Çeşitli ilimleri okudu ve öğrendi.Keskin bir zekâya ve kuvvetli bir hafızaya sahipti. Küçükyaşta Kur’ân-ı Kerîm’i dört buçuk ayda, Şafiî Mezhebi’nintemel kitaplarından olan et-Tenbîh adlı eseri sekiz buçukayda ezberlemişti. 1Her gün hocalarından on iki ayrı ilim okurdu. Zamanla,usûl, nahiv, lügat ve benzeri ilimlerin inceliklerinevukûfiyet kazandı. Kısa zamanda, ilimde devrinin enbüyük âlimlerinden oldu ve insanlığın irşadı, mutluluk vesaadeti için pek çok kitap yazdı. Şafiî âlimlerinden olanNevevî, kitaplarında Şafiî Mezhebi’nin esaslarını işledi.Kendisi hicrî 7. asrın hadîs âlimlerinden ve İslâm hukukçularındandı.Pamuklu elbise giyer ve sincabi renkte sarık sarardı.Sakalında birkaç beyaz kıl vardı. Nefsî ve dünyevî arzu veisteklerden geçmişti. Evliliğin kendisini meşgul edeceğinidüşündüğü için hiç evlenmemişti. Medresedeki hocalığındandolayı verilen para ile kitap alır, onları okuduktansonra da medresenin kütüphanesine hediye ederdi. İmamNevevî Hazretleri, ömrünün sonlarına doğru, üzerindekiemanetleri sahiplerine verip, borçlarını ödedi. Kitaplarınıda kütüphaneye bağışladı.665 yılında Eşrefiye Dârü’l-Hadîs Reisliğine tayinedilmiş, vefatına kadar o vazifede kalmıştı. Vefat ettiğinde45 yaşında idi. Mübarek bir ömür sürdü. Ömrünü ibadet,itaat, ilim öğrenmek, öğretmek ve te’lifle geçirdi. Hazret,geçinmede kanaat üzere idi. Geçimini annesi ve babasındangelen şeylerle sağlardı. Maddî yönden fakir bir insandı.Ama “manâ âleminin sultanı” idi. 2 Bugün bile Türbesiziyaret edilmekte, sevenleri mübarek ruhundan feyiz almaktadır.64
İbadet ve TaatıKendisindeki sekîne ve vakar hâli herkes tarafındanfark edilirdi. Nevevî, Rabbanî bir âlimdi. Zahit, vera’ sahibi,vakûr ve heybetli bir görünüşü vardı. Allah’a ibadet veitaat dışında vaktini bir an dahi boş geçirmezdi. İyiliği emreder,kötülükten nehyederdi. Bu vazifesini hükümdarlara,valilere ve zalimlere de ulaştırmaktan çekinmezdi. Yöneticilereöğüt verir, onlara, mektup yazar, hakikati bildirir,onları ilâhî azab ile korkuturdu. Bu konuda da kınayanlarınkınamasından korkmazdı. 3Dinî münazaralarda sekînet ve vakarını muhafazaederdi. Doğru konuşur, yerinde söyler, gecelerini ibadetve itaatle geçirirdi. İlim tahsilinde gayretli, salih amelleryapmakta sabrı çoktu. Takva ehliydi. Şam halkının yediğişeylerden yemez, memleketinden, anne-babasının yanındangetirdiği, helâl olduğundan tam emin olduğu şeyleriyemekle kanaat ederdi.Yirmi dört saatte bir defa, yatsıdan sonra yemek yerdi.Yine günde bir defa, sahur vaktinde su içerdi. O diyarınbir alışkanlığı olan kar suyu içme âdetine uymazdı.Geceleri uyumaz, ibadet eder ve kitap yazardı. Fıkıhtave hadîste nasıl bir imam idi ise, zühd ve takvada da oderece ileri idi. O şöyle buyururdu:“İnsanlar, Yüce Allah’a kulluk ve ibadet etmek içinyaratılmıştır. İnsanlar saadete kavuşmak için yaratılış gayelerineuygun davranmalı ve dünyaya düşkün olmaktankaçınmalıdır. Dünya nimetleri geçicidir. Dünya ebedî kalınacakbir menzil değildir. O, âhirette saadete ulaştıran birbinek gibidir. Sevinç, keyif, zevk ü sefa yeri değil, ayrılıkyeridir. Akıllı kimseler, bu fânî dünyaya düşkün olmayıpkulluk vazifesini hakkıyla yapanlardır.”Ona göre, gecenin on iki saatinden bir saat kadarınıibadetle ihya etmek, bütün geceyi ihya etmek gibidir. Yazve kış geceleri için bu hep böyledir.En büyük ibadetin, samimi bir niyetle “helâlleri ve haramlarıöğrenmek” olduğunu söylerdi.İdarecilerle Münasebetiİmam Nevevî, haksızlığa boyun eğmez, doğru bildiğinisöylemekten çekinmezdi. Devlet reislerine, valilere vediğerlerine Allah Teâlâ’nın emirlerini bildirir, yasaklarındansakınmanın lüzumunu anlatırdı. Bu hususta hiçkimseyemüdâhene etmez ve gevşeklik göstermezdi.O dönemde Şam ve Mısır’da hüküm süren KölemenEmiri Zahir Baybars ile ihtilâfa düşmüştü. Bu alanda,Zahir Baybars’a hitaben yazdığı, ona nasihatte bulunupemirler verdiği risaleleri vardır. 4 Zahir Baybars’a yazdığımektupların bir kısmını diğer âlimlere de imzalatmış veİmam Nevevî, haksızlığa boyun eğmez, doğrubildiğini söylemekten çekinmezdi. Devletreislerine, valilere ve diğerlerine AllahTeâlâ’nın emirlerini bildirir, yasaklarındansakınmanın lüzumunu anlatırdı. Bu husustahiçkimseye müdâhene etmez ve gevşeklikgöstermezdi. En büyük ibadetin samimi birniyetle, "helalleri ve haramları öğrenmek"olduğunu söylerdi.ortak bir dilekçe olarak sunmuştu. Haksızlığa boyun eğmemesi,sözünü sakınmadan söylemesi ve sözlerinin de arkasındaolmasından dolayı eserleri halk arasında da büyükrağbet görmüştür.Tatarlar, hicretin 658. yılında Filistin’e kadar gelipŞam’a saldırıya hazırlandıkları bir sırada, Baybars, onlarlasavaşmak üzere orduyu teçhiz etmek için, halkın malını almanıncaiz olacağına dâir âlimlerden fetva istemişti. İmamNevevî’nin dışında, bütün âlimler buna fetva vermişlerdi.Bunun üzerine İmam Nevevî;“Hayır, sana fetva vermiyorum.” demiş; Baybars ise:“Neden fetva vermiyorsun? Biz Tatarlara karşı cihad içinsilâh alacağız. Tatarların zulmüyle ümmet ve din zayiolmaktadır.” cevabını vermişti. Bunun üzerine İmamNevevî de:“Sen buraya geldiğinde bir köleydin ve hiçbir şeye sahipdeğildin. Ben şu anda senin yanında birçok bağların,bahçelerin, köle ve cariyelerin, altın ve gümüşlerin olduğunugörüyorum. Bunları cihad için sattığın zaman ancak,bana karşı haklı olabilirsin ve ben de sana cihadda kullanmaküzere halkın malını almana, o zaman fetva veririm.”diyerek hakikati ifade etmişti.Bu cevaptan hoşlanmayan Baybars, Nevevî’yiŞam’dan sürgün etmişti. Sürgün edilen Nevevî kendimemleketi olan Neva köyüne dönmüş ve oraya yerleşmişti.Bu hâdise üzerine devrin âlimleri Zahir Baybars’agelerek: “Şam uleması ona muhtaçtır.” demişlerdi. Baybarsda o âlimlere: “Onu geri getirin.” diye emir vermiş;ancak o:“Allah’a yemin ederim ki Zahir Baybars orada bulunduğusürece ben Şam’a girmeyeceğim.” diyerek teklifireddetmişti. Allah onun yeminini boşa çıkartmamış, biray sonra gerçekten Zahir Baybars vefat etmiş. Ve bundansonra İmam Nevevî Şam’a dönmüştü.65
- Page 2 and 3:
YENi ÜMiTTemmuz Nisan / Mayıs / A
- Page 4 and 5:
içindedir ki, sanki bu mübarek k
- Page 6 and 7:
anlaşılmasını problemli gördü
- Page 8 and 9:
YENi ÜMiTProf. Dr. Muhit MERT *Nis
- Page 10 and 11:
zail olacağına ve zulüm ile âb
- Page 16 and 17: manlar; sıddîklar da, hayâl, tas
- Page 18: YENi ÜMiTBilal ÜNSAL *Nisan / May
- Page 21 and 22: Osmanlının son dönemlerinde eği
- Page 23 and 24: Allah dostlarının, Cenab-ı Allah
- Page 25 and 26: yorum.’ Bir de baktım ki, o zât
- Page 27 and 28: önemli bir mesaj iletmekte, diğer
- Page 29 and 30: Mekkî âyetlerin ayırıcı muhtev
- Page 31 and 32: Bu resmî kayıtlara göre 1456-154
- Page 33 and 34: cektir. Ancak mukarada tahvili Tür
- Page 35 and 36: E F E S L E RBir GeceOndört asır
- Page 37 and 38: talim etmek üzere bir rahmet olara
- Page 39 and 40: ibadeti, maddeden mâneviye, Yüce
- Page 41 and 42: gün bu tarz üzere devam ediyor. 7
- Page 43 and 44: YENi ÜMiTOsman KARYAĞDI *Nisan /
- Page 45 and 46: Üstad’ın ifadesiyle Nurların b
- Page 47 and 48: Lezzetleri tahrib edip acılaştır
- Page 49 and 50: ütün insanları öldürme, bir in
- Page 51 and 52: urnunu, kulağını kesilmesini) ya
- Page 53 and 54: türlü mücadelelerinde böyle bir
- Page 55 and 56: siledir. Geçmiş milletler arasın
- Page 57 and 58: tün engelliler diğer insanların
- Page 59 and 60: günlük hayatlarında düstur edin
- Page 61 and 62: Muaviye adlı bir kadının evindek
- Page 63: irlikte omuz omuza mücadele ettikt
- Page 67 and 68: YENİ ÜMİTNisan / Mayıs / Hazira