sahabe Habeşistan’a hicret etmiş, oradan da yıllar sonraMedine’ye gelmiştir. Hicretin bereketini hakkıyla îfa edenAmr b. Umeyye Medine’ye Bi’r-i Meûne arefesinde gelmişve hiç tereddüt etmeden söz konusu sefere katılmıştır. Amr,Efendimiz’in (s.a.s.) Ümm-i Habibe Validemiz’le nikâhınıkıymakla da şereflenmiş bir sahabedir. Mudarlı olduğu içinserbest bırakılan Amr, Medine’ye dönerken, Allah Resûlü ilesulh anlaşması yapmış iki Benî Âmirli’yle karşılaşır ve konuhakkında bilgisi olmadığı için onları düşman tarafından zannedereköldürür. Düşman tarafında da olsa hakkın hatırınıdevamlı âli tutan Efendimiz (s.a.s.), Amr b. Umeyye’yi araştırmadanyaptığı bu işten dolayı azarlar ve bu ölen iki kişiiçin kabilesine diyet ödenmesi emrini verir. 16Münzir b. Amir ise İkinci Akabe’de Efendimiz’e biateden ve İslâm öncesi okur-yazar ender insanlardan birisidir.Münzir, hem vahiy kâtibi hem de ashabı suffenin ilerigelenlerindendir. Onun liderliğinden dolayı, Bi’r-i Meûneseriyyesi bazen seriyyetu Munzir b. Amir olarak isimlendirilmektedir.Vefa Peygamberi (s.a.s.) yıllar sonra Münzir’inamcasının oğlu, yeni doğmuş erkek çocuğu için isim istediğinde,Münzir’in ismini vermiştir. 17Amir b. Fuheyr ise, Daru’l-Erkam’dan önce Müslümanolmuş ilklerdendi. Bu büyük sahabi Hz. Ebû Bekr’in (r.a.)Mekke’deyken hürriyetine kavuşturduğu kölelerdendir.Amir b. Fuheyr, Hz. Aişe Validemiz’le Medine’ye hicretetmiştir. Amir’in katili Cebbar b. Selma (Sulma) onun sonsözlerini şöyle anlatır: “Müslümanlardan beni İslâmiyet’edavet eden bir adama, iki omuzu arasından mızrağımı sapladım!Mızrağımın demirinin onun göğsünden çıktığınıgördüm! Kendisinin: ‘Vallahi, kazandım gitti!’ dediğiniişittim. Kendi kendime: ‘Neyi kazandı ki?! Ben adamı öldürmüşdeğil miyim?’ dedim. Daha sonra Amir’in cesediningöğe yükseltildiğini müşahede ettim. Bu sözlerininmânâsını Dahhâk b. Sufyân’a sorduğumda bana ‘cennet’olduğunu söyledi. Müslümanlığı benimsememe de buolaylar vesile olmuştur. Kendisi şehit olurken başkasınınmânevî dirilişine vesile olan Amir b. Fuheyr vefat ettiğindekırk yaşındaydı. 18Haram b. Milhan ve Süleym b. Milhan bu seferde yeralan iki kardeş sahabidir ve meşhur sahabe Enes b. Malik’indayılarıdır. Seriyye’nin reisi karşı tarafa Allah Resûlü’nün mesajınıkim iletecek dediğinde, vakit kaybetmeden ortaya atılanHaram b. Milhan, muhataplarına şöyle seslenmiştir: <strong>Ey</strong>Bi’r-i Maûne halkı, ben Allah’ın Elçisi’nin elçisiyim, Allah’ave Resûlü’ne iman edin.’ 19 Maalesef getirdiği mektuba bakmaihtiyacı bile duymayan müşrik lider İbn Tufeyl, Haramb. Milhan’ı orada mızrakla şehit ettirmiştir. Haram’ın sonفُزْتُ وَرَبِّ الْكَ عْ بَةِ gibidir: sözleri tıpkı Amir b. Füheyr’inki(Kabe’nin Rabbi’ne yemin olsun ki kazandım.) Bedir veUhud’a kardeşiyle birlikte iştirak eden bu kutlu sahabiler dehayatlarının baharında âhirete intikal etmiş öncülerdendir.Süleym b. Milhan hakkında Tabakat yazarları, arkasındangelen hiçbir varisi yoktu, kaydını düşer. Vefat ettiklerindedünyaya ait ne mal ne de çocukları vardı. 20Haris b. Simme de Ensar arasında İslâm’ı kabul eden ilklerdendir.Bedir’e giderken yolda rahatsızlandığı için geri dönmüş;fakat Efendimiz ona, halis niyetinden dolayı ganimettenpay vermiştir. Uhud’da ise Efendimiz’e (s.a.s.) vefat edinceyekadar kendisiyle beraber olacağına dâir söz veren Hz. Haris,bu sözünü çok geçmeden Bi’r-i Meûne’de yerine getirmiştir. 21Nafi b. Budeyl ise, babasından önce İslâm’la şereflenmişgenç bir sahabidir. Kardeşleri Abdurrahman, Selemeve Abdullah da sahabedir. Nafi, Bi’r-i Meûne’de ilk şehitolan sahabilerdendir. 22Riab b. Huneyf de genç yaşta Bi’r-i Meûne’de şehitedilen sahabilerdendir. Oğlu İsmet b. Riab Hudeybiye’deAllah Resûlü’ne biat etmiş ve Yemame’de şehit düşmüştür.Riab’ın babası Huneyf ise Mute’de şehit olmuştur. Aileceşehit olan bu büyük sahabi hakkındaki bilgimiz maalesefsadece yukarıdaki tespitlerden ibarettir. 23Hakem b. Keysan, Resûl-i Ekrem’in (s.a.s.) azılıdüşmanlarından olan Ebû Cehil’in babası Hişam b.Muğire’nin kölesiydi. Hicretin ilk yılındaki bir seriyyedeMikdad b. Amr onu esir olarak Medine’ye getirir. Hakem,Efendimiz’in (s.a.s.) ölmüş kalblere hayat bahşeden sohbetve nasihatı neticesi Müslüman olur. Sonra da şehit oluncayakadar Efendimiz’in (s.a.s.) yanından ayrılmaz. 24Haklarında çok az bilgi sahibi olduğumuz bazı kardeşsahabiler de Bi’r-i Meûne’de dikkatleri çekmektedir. Muazb. Mais(z) ile Âiz b. Mais(z) bunlardan biridir. Bedir’deyaralanan Muaz, Bi’r-i Meûne’ye koşarak gitmiştir. Bu ikikardeşten birisi Suveybit b. Haram diğeri de meşhur hafızsahabi Salim ile kardeş yapılmıştır. 25 Bu uhuvvet dairesionların Kur’ân’a hizmet konusundaki faaliyetleri hakkındabize yeterli ipucu sunmaktadır.Enes b. Muaz ve Ubeyy b. Muaz, Bi’r-i Meûne’de dikkatçeken diğer kardeş şehitlerdir. Ailece Bedir ve Uhud’aiştirak eden bu büyük insanlar son nefeslerine kadar hayatlarınıİnsanlığın İftihar Tablosu’nun getirdiği dini tebliğeadamışlardır. 26 Sufyan b. Sabit ve Malik b. Sabit hakkındaise kardeş oldukları dışında hiçbir bilgiye rastlayamadık. 27Bu iki genç sahabi de diğerleri gibi üstlendikleri misyonunhakkını sonuna kadar vermeye çalışmış, sonra da haklarındaİlâhi hüküm gerçekleşince, canlarını da bu yoldafeda etmişlerdir. Bu seriyyede hem oğlu hem de yeğeniyle62
irlikte omuz omuza mücadele ettikten sonra ruhlarınıRahman’a teslim eden kutlu bir aile de vardır; Sa’d b.Amr, oğlu Tufeyl b. Sa’d ve yeğeni Sehl b. Amir es-Sa’d ilebirlikte şehit olmuşlardır. 28Bu seferde şehit olan İbn Amir gibi Harise b. Levzânda yaşadığı dönemde okuma yazma bilen ender sahabilerdenbiriydi. 29 Es’ad b. Yezid de hem Bedir hem Uhud’aiştirak etmiş, Bi’r-i Meûne yolu göründüğünde de hiç tereddütetmeden yerini alarak şehadet şerbetini içmiştir. 30Tıpkı Süleym b. Milhan gibi, Tabakat kitapları Es’ad b.Yezid’in de arkasında bir mirasçı bırakmadığını kaydetmektedir.Bu fedakâr insanların arkalarında bir mirasçıbırakmamaları ya çok genç yaşta şehit olmaları ya da îlâ-yıkelimetullah vazifesiyle meşguliyetin onlara böyle bir fırsatıvermemesiyle izah edilebilir. Akabe’de İslâm’ı kabuleden ve şehit oluncaya kadar her seferde yerini alan Abbâd(Abdullah) b. Kays, 31 Bedir kahramanlarından Halid b.Ka’b 32 ve haklarında sadece Bi’r-i Meûne’de şehit oldubilgisi dışında herhangi bir malumata rastlamadığımızDahhâk b. Amir, Kutbetu b. Abd Âmir, Halid b. Sabit debu ilk halkanın kutlu şahsiyetlerindendir. 33SonuçYukarıda kahramanlarıyla birlikte özetlemeye çalıştığımızbu iki önemli seferin bugün bizim dünyamızla ilgisi üzerindekısaca durmamız gerekmektedir. Kur’ân’ı Azimüşşan’ınher tarafta şehbal açmasını varlıklarının asıl gayesi gören birneslin gösterdiği maddî ve mânevî fedakârlıklar evvel emirdedikkati çeken hususların başında gelmektedir. Hiçbirsahabi “Bu, benim işim değil.” dememiş, bilakis kalblerinbir attığı bu olayda herkes elini, yüklendikleri yüce davanınaltına koymuş ve sonuna kadar da onun uğrundaki kararve sebatlarını canları pahasına korumuşlardır. Şahsî hayatlarınabaktığımızda da fakirlikleri dikkatlerden kaçmayanbu seçkin topluluk dünya adına <strong>hemen</strong> <strong>hemen</strong> hiç beklentiiçine girmemiştir. Pek çoğunun bir yitik gibi baba ve dedelerindenönce vefatı ve geride neredeyse adlarını taşıyacakbir evlât bile bırakmamaları, kanaatimizce –her şeyi en iyibilen Allah’tır- davalarındaki samimiyetin ve adımlarını devamlıâhiret adına attıklarının bir göstergesi olsa gerektir. Bufedakârlıklar sonucu temeli atılan bu yüce din, günümüzekadar Allah’ın izin ve inayetiyle gelmiştir. Bilgi teknolojisininbaş döndürücü hızı ve ekonomik aktivitelerin sınırtanımazlığı çerçevesinde küreselleştiğini söylediğimiz dünyamızda,huzur adına tesis edilen her bir adacıkta İslâm’ınbu fedakâr neslinin payının varlığından daha kuvvetli birhakikat var mıdır? Daha da önemlisi bugün etrafımızdakimaddî mânevî keşmekeşliğe rağmen içinde bulunduğumuzhuzur ortamında bu güzide topluluğun hakkı yok mudur?Ülfet garabeti içerisinde, sahip olduğu değerlerin kıymetinianlama sıkıntısı çeken günümüz insanının selefleri hakkındabilgilerini tekrar tekrar gözden geçirerek yenilemesi bir zorunluluktur.Bu rektife ameliyesi, pasif ve sadece epistemik(bilgi) bir düzeye münhasır kılınmayacak kadar önemlidir.Çünkü bu ameliye, insanımıza gerçek kimliğini bulmadayardımcı olacak ve onun yeniden aktif bir dönüşümü gerçekleştirmesinikolaylaştıracaktır. Mevlâ-yı Müteal’den niyazımızbize, Reci’ ve Bi’r-i Meûne vakası gibi diğer pek çokhâdiseyi yeniden düşünme imkânı vermesi ve bu tefekkürameliyesini muhtaç olduğumuz müspet dönüşümümüzevesile kılmasıdır.*ACU National Öğretim Üyesiialbayrak@yeniumit.com.trDipnotlar1. Ali b. Ali b. Muhammed b. Ebi’l-İzz, Şerhu’l-Akideti’t-Tahaviyye,Beyrut: Risale Yay 1996, s. 5172. Mut’ab b. Ubeyd (Avf) ve Cezm b. Sa’d’ın ismide zikredilmektedir.(İbn Sa’d, İbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kubrâ, Beyrut: Dâr-u Sadr1985, II.55; İbn Hacer, el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe, Beyrut:Dâr-u İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî 1327h., 12/420)3. Kastallânî, İrşâdu’s-Sârî li-Şerh-i Sahîhi’l-Buhârî, Mısır: Matbaatu’l-Kubrâ 1325h, 6/3134. Taberî, Târîhu’t-Taberî: Târîhu’r-Rusul ve’l-Mulûk, Kahire:Dâru’l-Meârif ts., 2/5405. Vâkidî, Kitâbu’l-Meğâzî, Beyrut: Âlemu’l-Kutub ts., 1/346;Buhârî, Cihâd 184; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/2706. Taberî, a.g.e., 3/547; Vâkidî, a.g.e., 1/347-3497. Hüzeyliler Asım b. Sabit’in başını alıp Sülâfe’ye satmak içincesedine doğru yaklaştıkları zaman, aralarına giren arılardan,cesede dokunamadılar. “Bırakın! Akşam olup arılar başındandağılınca alırız!” dediler. Fakat, Yüce Allah’ın, gökte hiç bulutyokken gönderdiği sel Asım’ın cesedini hiç bulunamayacak biryere alıp götürdü!8. İbnu’l-Esir, Usdu’l-Ğabe, 1/2909. İbnu’l-Esir, a.g.e., 1/319, 1/39810. İbnu’l-Esir, a.g.e., 1/318-911. İbnu’l-Esir, a.g.e., 1/39812. İbnu’l-Esir, a.g.e., 1/.96, 301, 2/42313. İbnu’l-Esir, a.g.e., 2/12714. Taberî, a.g.e., 3/547; Köksal, a.g.e., 45-5015. İbn Sa’d, a.g.e., 4/377; Vakidî, a.g.e., 1/49616. Taberî, a.g.e., 3/54717. İbn Sa’d, a.g.e., 3/555; İbn Hacer, a.g.e., 3/46018. İbnu’l-Esir, a.g.e., 2/33719. İbn Hacer, a.g.e., Beyrut, 7/31020. İbnu’l-Esir, a.g.e., 1/47621. Taberî, a.g.e., 3/57422. İbn Hacer, a.g.e., 3/543; Vâkidî, a.g.e., 1/35323. İbnu’l-Esir, a.g.e., 1/37424. İbn Hacer, a.g.e., 1/34225. İbnu’l-Esir, a.g.e., 2/69; İbn Hacer, a.g.e., 3/43026. İbn Hacer, a.g.e, 1/74; İbn Sa’d, a.g.e., 3/50227. İbnu’l-Esir, a.g.e., 1/45628. İbn Hacer, a.g.e., 1/431; 1/180; İbnu’l-Esir, a.g.e., 1/43629. İbnu’l-Esir, a.g.e., 3/4730. İbn Sa’d, a.g.e., 3/59431. İbn Sa’d, a.g.e., 3/59432. İbn Hacer, a.g.e., 1/28233. İbn Hacer, a.g.e., 1/275, 2/207, 1/39663
- Page 2 and 3:
YENi ÜMiTTemmuz Nisan / Mayıs / A
- Page 4 and 5:
içindedir ki, sanki bu mübarek k
- Page 6 and 7:
anlaşılmasını problemli gördü
- Page 8 and 9:
YENi ÜMiTProf. Dr. Muhit MERT *Nis
- Page 10 and 11:
zail olacağına ve zulüm ile âb
- Page 16 and 17: manlar; sıddîklar da, hayâl, tas
- Page 18: YENi ÜMiTBilal ÜNSAL *Nisan / May
- Page 21 and 22: Osmanlının son dönemlerinde eği
- Page 23 and 24: Allah dostlarının, Cenab-ı Allah
- Page 25 and 26: yorum.’ Bir de baktım ki, o zât
- Page 27 and 28: önemli bir mesaj iletmekte, diğer
- Page 29 and 30: Mekkî âyetlerin ayırıcı muhtev
- Page 31 and 32: Bu resmî kayıtlara göre 1456-154
- Page 33 and 34: cektir. Ancak mukarada tahvili Tür
- Page 35 and 36: E F E S L E RBir GeceOndört asır
- Page 37 and 38: talim etmek üzere bir rahmet olara
- Page 39 and 40: ibadeti, maddeden mâneviye, Yüce
- Page 41 and 42: gün bu tarz üzere devam ediyor. 7
- Page 43 and 44: YENi ÜMiTOsman KARYAĞDI *Nisan /
- Page 45 and 46: Üstad’ın ifadesiyle Nurların b
- Page 47 and 48: Lezzetleri tahrib edip acılaştır
- Page 49 and 50: ütün insanları öldürme, bir in
- Page 51 and 52: urnunu, kulağını kesilmesini) ya
- Page 53 and 54: türlü mücadelelerinde böyle bir
- Page 55 and 56: siledir. Geçmiş milletler arasın
- Page 57 and 58: tün engelliler diğer insanların
- Page 59 and 60: günlük hayatlarında düstur edin
- Page 61: Muaviye adlı bir kadının evindek
- Page 65 and 66: İbadet ve TaatıKendisindeki sekî
- Page 67 and 68: YENİ ÜMİTNisan / Mayıs / Hazira