13.07.2015 Views

Bilgi Değeri Açısından Cefr ve Ebced - Harfler ve ... - Düşünce Tarihi

Bilgi Değeri Açısından Cefr ve Ebced - Harfler ve ... - Düşünce Tarihi

Bilgi Değeri Açısından Cefr ve Ebced - Harfler ve ... - Düşünce Tarihi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ramazan YAZÇİÇEKrumunu ihtiva eden Zohar’da da harflerin sırlarına dayanan birilimden söz edilir.” 31İslâm düşüncesi, tarihi seyri içinde kendine has bir gelişim izleyerek,rakamlar <strong>ve</strong> harfler metafiziğini bilinenlerin fevkinde çokdaha değişik bir üslûpla açıklar. Özellikle harfler, sözlerin <strong>ve</strong> seslerinsembolik işaretleri olarak görüldüğü tasavvufî yorumların odak<strong>ve</strong> ağırlık noktasını teşkil eder. Nitekim İslâm tasavvuf anlayışındaharflere önem atfedilmesi <strong>ve</strong> “İlm-i Hurûf”, “Kitabü’l-Hurûf” gibiyüzlerce eserin meydana gelmesini sağlayan âmil, harflerin <strong>ve</strong> varlıklarınmeydana gelişine izafe edilen sırrî <strong>ve</strong> tasavvufî yorumlarınneticesidir. İslâm Tasavvuf dünyasında “şeyh-i ekber” (en büyükşeyh) unvanıyla tanınan Muhyiddin İbnü’l-Arabî, el-Fütuhât el-Mekkiyye adlı ünlü eserinde konuyla ilgili bir “bab”da, harflerimertebelere ayırmıştır. Bununla harflerin, yaşlık, kuruluk, sıcaklık <strong>ve</strong>soğukluk gibi dört temel tabiata işaret ettiğini söyler. Ayrıca harflerikendi başlarına ayrı bir millet olarak telakki eden İbnü’l-Arabî, “onlarıniçinde kendi cinslerinden peygamberleri, âlemleri vs. vardır”diyerek her bir harf hakkında derin yorum <strong>ve</strong> tevillere girişir. Ardındanbu tevilleri de ancak ehl-i keşf olanların anlayabileceğinisöyleyerek 32 uçları açık bir alan oluşturur. Aşırı yorumlarınınKur’an’a muhalif olduğunun söylenmesi durumunda ise “sufiler,delil ikame etmekten münezzehtir” 33 söyleyerek yorumlarını savunmuştur.Bununla, adeta mahkumu hakim olan aktörlerseramonisi yaşanmaktadır. Bu yaklaşımı İbnü’l-Arabî’nin halefleride sürdürmüşlerdir. Batınî yorumun kayıtsızlığı fikri zahiri olanhüküm <strong>ve</strong> literal zemini tanımamazlıkla açıkça ortaya konulmuştur.S. Hüseyin Nasr, “Bâtınî anlayış zâhirî ölçülere göre değerlendirilemez;onun hiçbir dış yaklaşımın üstesinden gelemeyeceği kendineözgü bir mantığı vardır. Kur’an için de durum tamamen böyle-88MİLEL VE NİHALinanç– kültür–mitoloji31Öztürk, s. 385.32Yakıt, 33.33İbn’ûl Arabî, s. 25.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!