You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
‘Festival Filmi’ olarak etiketlendirilen bağımsız<br />
sinema örneklerinin sıradan seyirciyle arası<br />
çok açık.<br />
Sinemacı ve seyirci arasındaki<br />
küslüğün nasıl giderileceğiyle<br />
ilgili farklı reçeteler yazılabilir.<br />
Açıkçası bu konuya kafa<br />
yoran çok kimse yok. Sinema<br />
yazarlarının geneli hala<br />
ülke sinemasının geçmişini<br />
geleceğini tartışmaktan<br />
ısrarla çekiniyor çünkü bu<br />
tartışmalar yıllardır festivaller<br />
yoluyla yapılan kayırmaları<br />
da ortaya çıkaracak. Ya da<br />
umursamıyorlar… Zahit Atam,<br />
Hüseyin Kuzu gibi isimleri<br />
okumak bu konuda zihin açıcı<br />
olacaktır, lütfen not alın.<br />
Hal böyle olunca, sinemacılar<br />
seyircinin olmadığı yerde Kültür Bakanlığı<br />
fonlarına Abdurrahman Çelebi diyordu ama o<br />
dere de kurudu. Her gelene<br />
bir dilim yağlı ekmek verip<br />
gönderme zamanı bitti.<br />
Ünü ülke sınırlarının dışına<br />
taşmış bol ödüllü Nuri Bilge<br />
Ceylan ve eleştirmenlerce<br />
sevilirken seyircinin de<br />
ıskalamadığı filmlere imza<br />
atan Yüksel Aksu bu yıl<br />
dağıtılan desteğin büyük dilimini<br />
kaptı ama en azından<br />
festivaller nezdinde başarılı<br />
bir yönetmen olmasına<br />
rağmen Emin Alper’in ikinci<br />
filmi desteklenmedi.<br />
Bu anlayış yükselerek devam<br />
edecek. Kültür Bakanlığı bu yıl verdiği<br />
desteklerle ülkemizde düzenlenen festivalleri<br />
ciddiye almadığını göstermiş oldu. Ülkenin<br />
dört bir yanında ‘Film Festivali’ düzenleyenler<br />
bakanlık desteğinin her yıl azaldığından şikâyet<br />
ediyorlar. Bunlar arasında gerçekten sinema<br />
aşkıyla yola çıkanlar olduğu gibi, bakanlıktan<br />
nemalanmaya çalışanlar da var.<br />
Festival işinin de sonu acıklı<br />
olacağa benzer.<br />
Emin Alper’in destek olmadığı<br />
için filmini çekemeyeceğini<br />
açıklaması durumun nereye<br />
geldiğinin acıklı bir ispatı.<br />
Bağımsız sinemanın devlet<br />
eliyle fonlanması dönemi sona<br />
erdi. Sinemacılar artık yeni<br />
finans yöntemleri bulmak/<br />
icat etmek zorunda. Ayrıca bu<br />
açıklamayla “bağımsız sinema”<br />
tanımı geçerliliğini yitiriyor.<br />
Film yapmak için devlete ve bir<br />
şekilde onun siyasi anlayışına<br />
muhtaç olan bir sinemacı ne<br />
kadar bağımsız olabilir ki?<br />
Bazı sinemacılar ise ağlayıp sızlanmak yerine alternatif<br />
finans yöntemlerini keşfetmiş durumda.<br />
Henüz ülkemizde cılız faydalar sağlasa da Kickstarter<br />
ve Indiegogo gibi oluşumlar üzerinden<br />
bu filmler desteklenebiliyor. Sinemacılar da bu<br />
destekleri sağlayanlara ön gösterim davetiyesi,<br />
film temalı tişört gibi çeşitli hediyelerle teşekkür<br />
ediyor. Büyük Oyun filminin yönetmeni Atıl İnaç<br />
yeni filmi Daire için böyle bir yöntem izliyor ama<br />
ne yazık ki kuvvetli bir destekten söz etmek<br />
olanaksız… Bağımsız sinemanın yetimliği o<br />
alanda da devam ediyor diyebilirim.<br />
Tüm bu ahval ve şerait altında, film yapmak<br />
giderek zorlaşacak. Kim bilir, bu belki de iyi bir<br />
şey çünkü ben çok film izlemek istemiyorum, iyi<br />
film izlemek istiyorum.<br />
Festivaller bağımsız sinema için son savunma<br />
hattı gibi görünüyor ama seyirciyle sinemacının<br />
arasının açılmasına bu festivallerde dağıtılan<br />
bol kayırmalı ödül sandviçlerinin sebep<br />
olduğunu da unutmayalım. 10 yıl önce ödüllü<br />
filmlere koşanlarla bu yıl o filmlerden koşarak<br />
kaçanlar aynı insanlar.