09.05.2016 Views

Cinedergi 62

Binder62

Binder62

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

122 dakikalık bu seyirde kâh bir şiiri “izliyor”,<br />

kâh bir masala “dokunuyor” hissine kapılıyor<br />

insan.<br />

Michelle’in erişilemez vahşi dünyasında<br />

kelimelerin, cümlelerin, anlamların yeri yoktur.<br />

Anglo-Hint bir çift olan Paul ve Catherine<br />

McNally Michelle’i “zarar görmemesi” adına<br />

dış dünyadan sakınır ve beline bağladıkları<br />

bir zil ile takip ederek gözlerinin önünden<br />

ayırmazlar. Sahip olduğu üç duyuyla<br />

hayata tutunmaya çalışan yarı insan-yarı<br />

hayvan Michelle’le baş etmek zordur. Fakat<br />

McNally’ler için Michelle gibi –noksan- bir<br />

çocuğa sahip olmanın zorlukları ikinci kızları<br />

Sara doğduğunda daha da artar ve Paul Mc-<br />

Nally yapılacak en doğru şeyin Michelle’i bir<br />

akıl hastanesine yatırmak olduğuna karar<br />

verir. Catherine McNally kocasından son bir<br />

şans isteyerek, Michelle’i akıl hastanesine<br />

yatırmadan önce Michelle gibi özel çocuklara<br />

yaptığı öğretmenlikle nam salan Debraj<br />

Sahai’ye ulaşır. Siyaha ilk ışık düşmüştür<br />

artık.<br />

Debraj Sahai hafif çatlak, alkolik, sivri dilli<br />

ve inatçı bir adamdır. Kendine has, tuhaf,<br />

acımasız yöntemleri olan Debraj işe ilk olarak<br />

Michelle’in beline bağlanan zili çıkarıp “Kızınıza<br />

bunu yapamazsınız; o bir hayvan değil. Onu akıl<br />

hastanesine de yatıramazsınız çünkü onun aklı<br />

hasta değil!” tavrıyla Paul’ün öfkesini kazanır ve<br />

kovulur ancak Debraj’ın gitmeye niyeti yoktur.<br />

Debraj’ın inadı, siyaha düşen ikinci ışıktır. Işığın<br />

siyaha damla damla düştüğü uzun yolculuk böylece<br />

başlar.<br />

Ve kimse bilmez ki, Michelle’in aydınlanan bilinci,<br />

Debraj’ın yıllar sonra içine düşeceği zihinsel<br />

karanlığın umudu olacaktır. Michelle anormal<br />

koşullar altında zorlu ama ışığın olduğu normal<br />

bir hayatta ilerlerken, Sahai’nin zihnindeki siyah<br />

lekeler karanlığa dönüşecektir ve<br />

kader bu iki noksan insandan, güzel<br />

bir tamlık yaratacaktır.<br />

Işığın karanlığı, sözcüklerin sessizliği<br />

peyderpey ele geçirişinin hikâyesinde,<br />

her hayatın alfabesinin farklı olduğunu<br />

ve bütün duyuların beynin himayesindeki<br />

hizmetçiler olduğunu görüyoruz.<br />

Çoğunluğun alfabesi A-B-C-D-E<br />

ile başlıyor, bazılarınınki ise S-İ-Y-A-H<br />

ile… Bilinç, öncelikli olarak kafadaki<br />

gözlerle görmeyi tercih ediyor; onların<br />

yokluğunda ise kendi gözlerini açıyor.<br />

Işığın tek kapısı gözler değil, sesin tek<br />

kapısı kulaklar değil ve konuşmanın<br />

dille sandığımız kadar derin bağları<br />

yok. Debraj Michelle’e teniyle duymayı, elleriyle<br />

konuşmayı –ama en önemlisi- bilinciyle<br />

eksiksiz bir hayat yaşamayı öğretiyor. Başta da<br />

söylediğim gibi, sihirbazlar var hayatta!<br />

Duyuların noksanlığı üzerine kurulu olan Black,<br />

beş duyunuzu yerinden oynatıyor ve insana<br />

sorduruyor: Her noksanlık, bir yetersizlik midir?<br />

Her siyah karanlık mıdır?<br />

Hint diyarının mistik ezgileri eşliğinde kendi<br />

kendini izlettiren Black, hayatı dogmalarla ve<br />

dayatmalarla algılayış biçimimize bir balyoz<br />

indirip bizi duyular üstü bir bilince davet ediyor.<br />

IMDB’deki 7.9’luk oyu bir yana, bu film izlenir mi<br />

diye sorarsanız, bi’ dokunun derim…

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!