Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Zaman, hızla akıyor. Ve yaşam, zamanın hızına ayak<br />
uydurmuş, sürekli bir devinim içinde. Bizlerse hem<br />
zamana, hem yaşama yetişebilme telaşındayız…<br />
Çoğumuzun bir telaşı daha var; saniyenin binlerce<br />
parçasından birinde yaşamı dondurup, hapsetmek ve saklamak…<br />
Bir ırmağın kıyısında durup, damlalıkla birkaç damla<br />
alıp kenara koymak gibi. Hayatın ritmini, renklerini, müziğini,<br />
insanlarını, kedilerini, evlerini resmetmek… Fırçayla boyayla<br />
değil, ışıkla…<br />
Fotoğrafın iki asırlık serüveninde geçirdiği evrim akıllara<br />
durgunluk verecek boyutta. Biz bile kısacık ömrümüzde bu<br />
hızlı devinimin bir kısmına tanık olduk. Teknoloji hepimizin<br />
hayal gücünü zorluyor. Bundan sonrasını kestirmek güç. Ama<br />
şu an, sürekli hayatı izliyor, kaydediyor ve paylaşıyoruz. Hiç<br />
bilmediğimiz bir yerde, hiç tanımadığımız birinin, günlük<br />
hayatından bir “an”a tanık oluyoruz. Sonra bir başkasınınkine…<br />
Tüketiyoruz. Hem de baş döndürücü bir hızla… Oysa<br />
ne demişti büyük usta Henri Cartier-Bresson; “Fotoğraf çekmek;<br />
insanın aklını, gözünü ve yüreğini aynı hizaya getirmesidir.”<br />
Kaç fotoğraf karesi aklımıza kazınıyor, kaçı yüreğimize<br />
dokunuyor? Kaçına âşık oluyoruz?<br />
Şöyle bir geriye yaslanıp düşünün, hiç unutamadığınız<br />
fotoğraf kareleri hangileri? Eminiz çoğu, güçlü anlatımı ve<br />
hikâyesi olan, yalın ve “gerçek” fotoğraflardır… İşte Mustafa<br />
Seven fotoğrafları da böyle… Âşık olunacak ve hatırlanacak<br />
türden…<br />
Instagram’da takipçi sayısı bir milyona yaklaşan Mustafa<br />
Seven’in paylaştığı bir kare fotoğraf dakikalar içinde 20-30<br />
bin beğeni alıyor. Seven, neredeyse dünyanın dört bir tarafına<br />
ülkemizden, çoğunlukla da İstanbul’dan siyah beyaz hikâyeler<br />
anlatıyor. Söyleşi sırasında belirttiği gibi, aslında fotoğraflarına<br />
bakınca Mustafa Seven’i ve dünyaya, fotoğrafa bakışını<br />
tanıyorsunuz biraz. Daha fazlası için, buyurun söyleşimize…<br />
Fotoğrafçılık konusunda sürekli yeni kavramlar, yeni<br />
alanlar oluşuyor. Sokak fotoğrafçılığının sınırları nerede<br />
başlar, nerede biter? Olmazsa olmazları nelerdir?<br />
Sokağın izlerini görebildiğiniz, çoğunlukla an fotoğrafı<br />
üzerine kurgulanan, o sokaktaki günlük hayatın nasıl aktığını,<br />
insanın hikâyesini anlatan fotoğraftır sokak fotoğrafı.<br />
Biliyorsunuz, belgesel fotoğraf bir konuyu birkaç kareyle anlatmaya<br />
çalışır. Sokak fotoğrafı ise hikâyeyi bir kareyle anlatır.<br />
Nerede başlar? Tabii ki insan unsurunu işin içine dâhil etmek<br />
önemli ama ben bunun çok da şart olmadığını düşünüyorum.<br />
İnsan izlerini göstermesi de yeterli. İnsanın varlığı değişime<br />
ve dönüşüme müsait bir şey yaratıyor.<br />
DSLR makineler ya da minik bir cep telefonu… Sokakta<br />
küçük olan her zaman avantajlı mı? Yoksa insanlar yavaş<br />
yavaş daha gösterişli ekipmanlara da alışıyor mu?<br />
Sokaktan bahsederken aslında mahrem bir alandan bahsediyoruz<br />
yine de. Bu anlamda, fotoğraflarının çekilmesinden<br />
çok hoşnut değil insanlar. Bu yıllar önce de böyleydi, hâlâ<br />
da böyle. Sizin de söylediğiniz gibi, hepimiz fotoğraf üretmeye<br />
başladık. Kendilerinin de kullandığı ve günlük hayatı<br />
kaydettiği cihazlara biraz daha alıştılar. Cep telefonu ile çekiyorsanız<br />
mesela çok rahatsız olmuyorlar. Bu tür cihazlarla çalışanlar<br />
daha şanslı. Ama DSLR makinelerin çok profesyonel<br />
bir algısı var ve hâlâ sorun yaratabiliyor. Ben de duruma göre<br />
değiştiriyorum kullandığım makineyi. Güvenliğim açısından<br />
riskli durumlarda, bazen bir kompakt makine, bazen cep telefonu<br />
bazen de aynasız dediğimiz daha küçük kameralarla<br />
Fotoğraf: Mustafa Seven<br />
30 Vizyon