Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
لاََف نَْم<br />
دَو لاََف دَو<br />
ُ<br />
ت َِّم إِنَف<br />
نَْم<br />
اَم لَع ھِيََو<br />
قَف<br />
َ<br />
ِ<br />
YİRMİÜÇÜNCÜ DERS: RUBÛBİYYETTE ŞİRK VE ÖRNEKLERİ -5-<br />
(NAZAR BONCUĞU, MUSKA...)<br />
- Halka, iplik, nazar boncuğu v.b şeyleri asmak/takmak: Bilindiği üzere bazı kimseler bunlardan birini bedeninin<br />
herhangi bir azasına veya çocuğuna veya arabasına veya hayvanına veya evinin ya da iş yerinin bir yerine veya kapılar<br />
üzerine asmaktadırlar.<br />
Bunun hükmü, uğursuzluk inancının hükmü ile ilgili söylediklerimizin aynısıdır; Eğer kişi bunun bizâtihî nazar,<br />
hasetçinin şerri, cinin musallat olması gibi veya romatizma, basür hastalığı gibi var olan herhangi bir sıkıntıyı<br />
kaldıracağına veya hafifleteceğine veyahut bir sıkıntıyı, meydana gelmesinden önce def edeceğine inanırsa, işte bu<br />
kimse her şeye kâdir olma (kudret, bir şeyi meydana getirme) ve mutlak fayda verme sıfatlarının bir parçasında<br />
Allah’a ortak koşmuş olur. 279 Fakat sıkıntıyı kendisinden kaldıranın ve def edenin Allah (c.c) olduğuna inanmakla<br />
beraber Allah’ın (c.c), sıkıntının kaldırılmasına veya def edilmesine ne vahiyle ne de kâinat içersindeki kaderiyle sebep<br />
olarak kılmadığı o astığı/taktığı şeyi buna bir sebep olarak görüyorsa küçük şirk koşmuş olur.<br />
Rasûlullah (s.a.v)’in, fayda vereceği zannedilen halka, iplik, nazar boncuğu v.b şeylerle ilgili birtakım hadisleri<br />
bulunmaktadır. Bu hadislerinden birinde şöyle buyurmuştur:<br />
ُ لَھ ُ<br />
تَعَل َّقَ ت ًةَمْیِ َم<br />
َع اللهَ ًةَ َع تَعل َّقَ ومَنْ، لَھُ َّ الله أَتَم<br />
“Her kim bir temîme 280 asacak olursa, Allah onun işini tamamlamaz (ya da) tamamlamasın 281 (bunu asarak umduğu<br />
gibi ona sağlık ve afiyet vermesin) . Her kim vedea 282 asacak olursa, Allah ona rahat vermez (ya da) vermesin (ona<br />
sıkıntı, keder, hüzün versin, şeytanı musallat etsin, korku ve endişe içinde olsun) 283 ” 284<br />
Başka bir hadisinde ise şöyle buyurmuştur:<br />
تَعل َّقَ ت ًةَمْیِ َم<br />
َدْ أ َكَرْ َش<br />
“Her kim bir temîme asacak olursa şirk koşmuş olur.” 285<br />
İmran b. Husayn (r.a)’tan rivayet edildiğine göre; Nebi (s.a.v) elinde (başka bir rivayette: pazusunda) sarı bakırdan bir<br />
halka bulunan bir adam görmüş ve o’na: “Bu da ne!” demiş, adam da, “(ben bunu) vâhineden ötürü (yani elde veya<br />
omuzda veya pazuda görülen, üzerinde zuhur ettiği azayı güçsüzleştiren/halsizleştiren ve erkeklerde görülen bir çeşit<br />
hastalığa karşı) kullanıyorum 286 ” deyince Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur:<br />
یدُك إِن َّھَا لاَ تَز أ َماَ<br />
إِلا َّ وَ ھْنًا، انْبِذ عَنْكََ ْھا<br />
أ َبدَ ًا أ َفلْ َتْ َح َكْ َی ل ْ َو َّكَ<br />
“Dikkat et! Şüphesiz ki o, senin güçsüzlüğünden/zayıflığından başka bir şeyi artırmaz. 287 Onu kendinden at. Şayet o<br />
üzerinde olduğu halde ölseydin ebediyyen iflah olmazdın.” 288<br />
279<br />
Keza bu kimse, fayda verir inancıyla kalbini bu şeylere bağladığı (bunlara dayandığı) için, yani bir kalp ameli olan “tevekkül”<br />
ibadetini bu şeylere sarfettiği için Ulûhiyyette de ortak koşmuş olmaktadır. Aynı durum Uğursuzluk şirki için de geçerlidir.<br />
280<br />
Temîme: Nazardan, hasetten, cinlerin musallat olmasından ve benzeri afetlerden, romatizma, basür gibi herhangi bir<br />
hastalıktan koruması için boyna takılan inci kolye. Arap müşrikleri, nazardan korur diye çocuklarına temîme asarlardı.<br />
Rasûlullah (s.a.v)’in nehyine konu olan elbette ki sadece bu tür bir kolye ile sınırlı olmayıp, fayda vereceği veya buna sebep<br />
olacağı zannedilip de asılan her türlü şey de bu nehyin kapsamına dâhildir. Nitekim kimi ilim ehline göre temîme, fayda getirir<br />
veya bunlara sebep olur diye asılan her türlü şeye verilen bir isimdir.<br />
281<br />
Her iki mana da verilebilir.<br />
282<br />
Ved’a diye de okunmuştur. İbn Abdi’l-berr (r.h) “et-Temhîd” isimli eserinde (17/163) vedea’nın temîme ile aynı manada<br />
olduğunu söylemiştir.<br />
283<br />
Hakikaten de bu tür şeylerden fayda umanların Allah’a (c.c) tevekkülleri az, kaza ve kadere imanları zayıf olduğu için korku,<br />
endişe, hüzün ve her an bir sıkıntıyla karşılaşma beklentisi içersinde olduğu görülmektedir.<br />
284<br />
Ahmed, Ebu Ya’lâ, Taberânî. Muasır muhaddislerden Şuayb el-Arnaût hadisin hasen olduğuna hükmetmiştir.<br />
285<br />
Ahmed. Şuayb el-Arnaût ve el-Elbânî bu hadisin sahih olduğunu belirtmişlerdir.<br />
286<br />
Ta ki var olan ağrı gitsin ya da ağrı yoksa da zuhur etmesini def etsin.<br />
287<br />
Demek ki zararı kaldırır veya def eder kastıyla asılan şeyler -az evvel de belirttiğimiz gibi- aslında zarar getirmektedir. Buradaki<br />
zayıflıktan kasıt, ruhun ve nefsin zayıflığıdır, bedenin değil. Fakat ruhun ve nefsin zayıflığının bedene de tesir ettiği (yani fiziksel<br />
hastalıkların da zuhur ettiği) muhakkaktır.<br />
288<br />
Ahmed, İbn Hibbân, Taberânî.