Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ِ<br />
يِف كَةًِئ لاََم<br />
نِْم سْقَی اَم كْتُبُونََی<br />
رْجَةٌَع<br />
إَف رَقَِو<br />
ِ لَف ٍة لاََف أِب<br />
b) Ebân b. Sâlih’in rivayetine göre Nebi (s.a.v) şöyle demiştir: “Sizden birinizin bineği veya devesi bir çölde kaçar ve<br />
orada kimseyi göremezse “Bana yardım edin ey Allah’ın kulları!” desin. Zira o yardım edilecektir.” 339<br />
Bu da zayıf bir rivayettir.<br />
c) İbn Abbas (r.a) Rasûlullah’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:<br />
ُ ُط<br />
ِ س ِةَ ،<br />
إ َّ ِن َّ ِ ِ}<br />
َظ ال ْحفَ ىَوِ الأْ َرضْ<br />
أ ْمُكَدَ َح أ َصابََ ِذاَ الش َّجَرِ،<br />
أ الله َِّ َعینُوا عِبَادَ ادِ:َنُ ْی َرضْ<br />
“Yeryüzünde hafaza meleklerinin dışında Allah’ın melekleri vardır ki, düşen ağaç yapraklarını yazarlar. Bu yüzden<br />
sizden birinize çölde (veya açık bir arazide) bir aksaklık isabet ederse 340 “Ey Allah’ın kulları! Yardım edin” diye<br />
seslensin.” 341<br />
Heysemî (r.h) “Mecmau’z-Zevâid”inde bu rivayet hakkında: “Ravileri sikadır (güvenilirdir)” demiştir. Ehlince malum<br />
olduğu üzere Heysemî’nin bu sözü hadisin isnadının sahih olduğu anlamına gelmez. Çünkü bu sadece ravilerin adaletli<br />
olduğunu ifade eder ki, adaletli olmak, hadisin sahih olarak kabul edilme şartlarından sadece bir tanesidir. Bu şartın<br />
dışında dört şart daha vardır.<br />
Bunu bildikten sonra; Kimi âlimler bu hadisi zayıf kabul etmişlerdir. Zira senedinde bulunan tebe-i tâbiînin<br />
büyüklerinden Usâme b. Zeyd adındaki ravinin zayıf olduğunu söylemişleridir. Fakat İbn Hacer el-Askalânî 342 , talebesi<br />
Sehâvî 343 (rahimehumallah) gibi kimi âlimler ise bu ravinin hadisinde bir sıkıntı olmadığını, rivayetin isnadının hasen<br />
olduğunu söylemişlerdir.<br />
Nevevi (r.h) “el-Ezkâr” adlı kitabında (sy: 223) en başta aktardığımız rivayeti zikrettikten sonra bu rivayetin içerdiği<br />
anlamın tecrübeyle de sabit olduğunu belirtmek için şunları kaydetmiştir: “İlimde büyük şeyhlerimizden bazıları bana<br />
anlattı ki, kendisinin bir bineği -zanndersem katırı- kaçmış. Bu hadisi de biliyormuş ve hadisi (yani “Ey Allah’ın kulları!<br />
Hapsedin. Ey Allah’ın kulları! Hapsedin” sözünü) söylemiş ve Allah (c.c) da bu bineği o anda engellemiş. Bir defasında<br />
bir grupla birlikteydim. Onların bir hayvanı kaçtı ve hayvanı yakalamaktan aciz oldular. Ben de bu sözü söyledim ve bu<br />
sözümün dışında başka hiçbir sebep olmadan o anda durdu.”<br />
Abdullah (r.h) babası Ahmed b. Hanbel (r.h)’ın şöyle dediğini aktarmştır: “…Hac yolculuğu sırasında yürürken yolu<br />
kaybettim. Bunun üzerine “Ey Allah’ın kullları! Bize yolu gösterin” demeye başladım. Bunu söylemeye devam<br />
ediyordum, taki yolu buldum.” 344 Evet, bu gösteriyor ki, Ahmed b. Hanbel’in yanında bu hadis amel edilebilecek<br />
seviyededir.<br />
Bütün bu aktardıklarımızdan sonra cevaben deriz ki: Bütün bu rivayetler, -en son zikrettiğimiz rivayetten açıkça<br />
anlaşıldığı üzere- meleklerle alakalı olup, onların hâzır olduklarını, duyduklarını, Allah’ın izniyle yardım etmeye,<br />
yolunu kaybetmiş olanlara yol göstermeye güç yetirdiklerini bildirmektedir. Buna göre Allah (c.c) kimi meleklere,<br />
biniti kaçmış veya yolunu kaybetmiş olanlara veya bir sıkıntıya düşmüş kimselere yardım etme görevi vermiştir. Yani<br />
bu kimseler “Ey Allah’ın kulları” dediklerinde, hâzır olan/orada bulunan meleklere çözümüne güç yetirebilecekleri<br />
sıkıntılar için seslenmiş olurlar ki, bunun konumuzla uzaktan yakından alakası yoktur. Çünkü ölülerin ruhlarının veya<br />
yaşayanların güçlerinin daima nida edilen yerde olduğuna dair hiçbir rivayet yoktur. Bu sadece bazı meleklere has<br />
olan bir durumdur.<br />
Ömer Faruk<br />
339<br />
İbn Ebî Şeybe.<br />
340<br />
Beyhakî’nin rivayetinde bu ifadeden sonra şöyle bir ek daha vardır: “…veya yardıma ihtiyaç duyarsa…”<br />
341<br />
Bezzâr.<br />
342<br />
Netâicu’l-Efkâr, el-Futûhâtu’r-Rabbâniyye, 5/151.<br />
343<br />
el-İbtihâc sy:39.<br />
344<br />
el-Mesâil, sy:217. Târîhu Dimeşk, İbn Asâkir, 5/298, Beyhakî.