You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
AY IŞIĞI SONATI
Bir nisan gecesi, hava soğuk; tek duyulan
baykuşların kanat çırpışı, ağustos
böceklerinin şarkısı ve sık sık gece
yürüyüşlerine çıkan o adamın ayak sesleri.
Ağaçlardan dökülen pespembe çiçekler
ışığımın yansıdığı denize sakince düşüyor,
sandallar ağır ağır sallanıyor. Sanki tüm
şehir o adamla beraber aynı duyguları, kafa
karışıklığını yaşıyor.
Tüm şehir tanıyor onu ve bahtsız geçen
günlerini, döktüğü gözyaşlarını. Haykırıyor
sessiz çığlıklarıyla yaşadıklarını. Acaba
bugün ne yaşamıştı, neye üzülüyordu?
Her seferinde yaptığı gibi açtı daha hiç
içilmemiş sigara paketini, çakmağın yaydığı
turuncu ateş ısıttı hepimizin içini. Oturdu
denizin kenarındaki banklara, içmeye
başladı sigarasını bir yandan ağlarken. Çok
üzülüyorum onun için, keşke elimden bir
şey gelse de tüm sorunlarından
kurtarabilsem onu. Bu sefer buraya
gelişinin sonuncusu olması için dua
ediyoruz hem ben hem de deniz, her
gelişinde yaptığımız gibi.
Üzerindeki siyah ceket gecenin
karanlığında onu birinin fark etmesini
neredeyse imkânsız kılıyor, şu an yaşadığı
karamsar duyguları dışa yansıtıyor. Siyah,
tüm ruhunu kaplamış neredeyse bu renk.
Yanındaki ağaçtan bir baykuş uçuyor,
denizin minik dalgaları sandalları hareket
ettiriyor, bir damla gözyaşı düşüyor.
Telefonunu eline alıyor ve yayılan parlak
ışık sayesinde yüzünü görüyorum; yeşil
gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş,
kahverengi saçları darmadağınık.
Telefondan bir melodi duyuluyor, piyano
sesi. Eser anlatıyor onun hüznünü,
yaşadıklarını, dayanamayışını.
Ayağa kalkıyor, kendi içerisinde bir savaş
halinde sanki. Yavaşça ilerliyor kaldırım
boyunca, siyah botlarının çıkardığı ses
korkutuyor birkaç baykuşu. Telefondan
gelen müzik başa sarmış tekrar ediyor,
sigara paketindeki sigaralar gittikçe
azalıyor.