(3)
Kitap Tanıtan Kitap (3) - Blogdan.Net
Kitap Tanıtan Kitap (3) - Blogdan.Net
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Kitap Tanïtan Kitap (3)<br />
Mutlu Günler / Samuel Beckett (Tuba Sarıgül)<br />
”…hiç sürünmedim hayır rahvan rahvan hayır sağ bacak sağ kol ha it<br />
ha çek on metre on beş metre hayır hiç kımıldamadım hayır hiç acı<br />
çektirmedim hayır hiç acı çekmedim yanıt yok HİÇ ACI ÇEKMEDİM<br />
hayır kimseyi terk etmedim hiç hayır kimse terk etmedi beni hiç hayır<br />
işte yaşam bu yanıt yok İŞTE YAŞAMIM BU BENİM çığlıklar peki…”<br />
(Samuel Beckett, Acaba Nasıl?)<br />
Ölüm insan varlığının mutlak yok oluşu mudur yoksa sonsuz yaşama<br />
atılan ilk adım mıdır? Varoluşsal problemlerin ortaya çıkış noktası belki<br />
de insanın ölüme yazgılı olarak dünyaya gelmesiyle başlar.<br />
Heidegger’in ifadesiyle ‘Ölüm bir varoluş tarzıdır, böyle bir tarz varlığın<br />
doğar doğmaz taşımayı üstlendiği bir varoluş biçimidir.’ İnsan<br />
varoluşunun (Dasein) kendi özünü bulabilmesi de ancak ölüm<br />
karşısındaki çaresizliğinden, korku ve kaygıdan kurtularak, ölüme karşı<br />
durması sonucu gerçekleşebilmektedir.<br />
Ölüm, bir yandan insan yaşamının kısa kesitinin anlamlandırılmasına katkı sağlarken, diğer yandan<br />
yaşamın anlamsızlığının, boşunalığının farkındalığını da sağlamaktadır. ‘Sonlu varoluş’ insanın<br />
bilincinde olduğu fakat çoğu zaman ‘unutarak’ yaşamak zorunda kaldığı, mutlak bilgisine hiçbir zaman<br />
sahip olamayacağı bir durumdur. Her şey bir muammadır; ne olacağı, nasıl olacağı… Hâlbuki yaşarken<br />
öyle değildir, her şeyin pratikte olmasa bile teorikte bilgisine haizdir (!) insan. Hangi durumda ne<br />
yapacağı önceden düşünülmüştür, belirlenmiştir. Ama ölüm ilktir, herkesin ilk ve son tecrübesidir;<br />
kimsenin kimseye ne olduğunu anlatamadığı, akıl veremediği, deneyimlenemeyen, başkasının<br />
tecrübesinden yararlanılamayan, herkesin tek başına yaşantıladığı / yaşantılayacağı bir gerçekliktir.<br />
Mutlak son, başkalarının ölümü üzerinden çok da anlaşılamamaktadır. Ölen yakınına ağlayan insan,<br />
çoğu kez kendi ölmediği için mutluluk da duymaktadır. Her acı gibi, başkasının ölümü de zaman içinde<br />
unutulan, alışılan bir duyguyken, insanın kendi ölümü dünyadaki yaşamının geri dönüşsüz sonudur.<br />
Yaşam içerisinde bu sonun dilsel ifadesi her ne kadar ölümün ‘kabul edilmiş’ olduğunu gösterse de,<br />
son kertede endişe ve korku duyulan, nasıl ölüneceği, acı çekilip çekilmeyeceği, ölümden sonra ne<br />
olacağı kaçılan, tedirgin eden, çıkışsız bırakan sorunsallardır.<br />
İnsanın kendini yaşam içerisinde gerçekleştirmesi ancak doğum ve ölüm arasındaki zaman diliminde<br />
mümkündür. Heidegger’e göre zaman, ölüm benimsendiği ölçüde kavranabilir. Doğum öncesi ve<br />
ölüm sonrası zaman dışıyken, ‘yaşam’ geçmiş ve gelecek zaman üzerinden şekillenir. Zira yaşanılanlar<br />
ve yapılacak olan tüm planlar ölüme odaklanılarak gerçekleştirilir. Bu noktada ölüm hep erken gelen,<br />
insana daha fazla şey yapacak ‘zaman’ tanımayan bir olgu olarak kabul edilir.<br />
www.derindusunce.org<br />
Fikir Platformu<br />
34