08.09.2015 Views

(3)

Kitap Tanıtan Kitap (3) - Blogdan.Net

Kitap Tanıtan Kitap (3) - Blogdan.Net

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kitap Tanïtan Kitap (3)<br />

Havada uçan bir ördeğe baktığında bir avcı, bir aşçı ya da bir şair aynı şeyi görmez. Çünkü Baudelaire<br />

gibi sanatsal duyarlılık sahibi olan insanların gözleri bizimkilere benzemez. Bunun sırrını vermiştir şair<br />

“Albatros” adlı şiirinde. Açık denizlerde, mavi göklerde hiç durmadan saatlerce uçabilen bu deniz<br />

kuşları yere indiklerinde hantal ve komiktir. Uçarken erişilmez ve olağanüstü görünen kuş (sanatçı),<br />

rızık peşinde yere indiğinde (kalabalığa karıştığında) acınacak duruma düşer. Baudelaire bu mısralarla<br />

sanatçıların toplum tarafından anlaşılmadığını, yalnız kaldığını anlatır:<br />

Bu mavilik kralları, beceriksiz ve mahcup,<br />

Sarkıtırlar acınacak bir halde büyük beyaz kanatlarını<br />

Yanlarında sürüklenen kürekler gibi.<br />

…<br />

Şair, fırtınada uçan ve yaya gülen,<br />

Bu bulutlar kralı gibidir tıpkı,<br />

Yeryüzüne sürülmüş yuhalar içinde,<br />

Engel olur yürümesine dev kanatları<br />

Neden böyle olur? İnsan etrafını çevreleyen dünyaya iki farklı gözle (iki farklı akıl ile) bakabilir:<br />

Parçalayan, Et-Göz ve birleştiren, Derin-Göz. Bunlardan hangisini kullanırsanız diğeri kapanır. Et-Göz<br />

bizim biyolojik yaşantımız için gereklidir. Aş, eş ve iş bulmamızı sağlar. Fayda ve tehdit odaklıdır.<br />

Eşya’yı görür. Bölünen, ölçülen tartılan alemin varlıklarını bilir. Derin-Göz ise parçalanaMAyan<br />

varlıkları görmek içindir. Aşk, Güzellik, Adalet… Nasıl çalışır ikisi ibr arada? Açalım:<br />

“…bir çok insan gözlerini süpermarketlerde fiyat “okuyan” barkod okuyucusu gibi kullanıyor. Diğer<br />

insanları birbirlerinden ayırd etmemize yarayacak yanlarını görüyoruz sadece. Bıyık, gözlük, giysiler,<br />

saç şekli… Bıyığını kesmiş bir tanıdığa yabancı gibi bakmamız acaba ne kadar masum? Peki eşini bir<br />

para kazanma makinesi ya da çocuk doğurabilen bir hizmetçi olarak gören insanların körlüğü ve<br />

mutsuzluğu da hayvanî-gözlerini fazla açmış olmaktan kaynaklanmıyor mu? Düşünmek lâzım<br />

üzerinde…<br />

Doğaya ve cansız cisimlere de böyle bakıyoruz çoğu kez. Susamışsak görüyoruz suyu. “Hayvanları çok<br />

severim, ızgara lüfere ve fırında kuzuya bayılırım” diyen mizahçı geliyor aklıma. Hafızamız bile böyle<br />

işlemiyor mu? En çok zevk aldığımız ve korktuğumuz şeyleri hatırlıyoruz. Hafızamız herşeyi eksiksiz<br />

kaydeden bir tutanak değil. Hayatta kalma gayretimiz sonucu bize madden<br />

faydalı/zararlı olabilecek şeyleri hatırlıyoruz çoğu kez ve bu da bir tür körlük<br />

teşkil ediyor kanaatimce. Kendi hayatımızı seçici şekilde hatırlıyoruz.<br />

“Güzel” kelimesi bu sebeple faydalı şeyler için yani yanlış kullanılıyor çoğu<br />

kez: Güzel bir kadın (=çekici), güzel bir yemek (=lezzetli)… Oysa zekâ<br />

duvarını delebilecek hakiki güzellik faydanın bittiği yerde başlıyor…“<br />

(Güzellik Matkabı bahsi, Derin İnsan kitabı)<br />

Bu noktada şu soruyu hiç utanıp sıkılmadan sormak lâzım: Baudelaire gibi şairlerin benzetmeleri bir<br />

rastlantı mı dır? Yoksa elle tutulur, gözle görülür dünyadan daha “derinlere”, Hakikat’e bir yol mudur?<br />

Meselâ kuşların bize özgürlüğü çağrıştırması, sırtlan ve akbabaların fırsatçı insanları hatırlatması,<br />

gecenin umutsuzluk vb simgesi olması… Bütün bunlar kültüre, inanca göre değişen, göreceli<br />

semboller midir?<br />

www.derindusunce.org<br />

Fikir Platformu<br />

73

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!