18.10.2017 Views

Pharma Turkey Dergisi Eylül – Ekim 2017 Sayısı

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

September-October <strong>2017</strong><br />

A


Bilimin<br />

Öncü<br />

Gücüyle<br />

Yıllık 23 milyar dolarlık sağlık hizmeti<br />

hacmimizle dünyanın önde gelen yenilikçi<br />

ve araştırmacı biyofarmasötik şirketlerinden<br />

biri olarak ilaç keşfi, geliştirilmesi, üretimi,<br />

dağıtımı ve dünya çapında sağlığın<br />

hizmetine sunulması alanlarında 100’den<br />

fazla ülkede faaliyet gösteriyoruz.<br />

İnovasyon odaklı bir firma olarak küçük<br />

moleküller, biyolojik ilaçlar, immünoterapiler<br />

ve protein mühendisliği gibi çığır açan<br />

çalışmalarımızda hastaların hayatını ve<br />

tıp bilimini dönüştürmek için zamanla<br />

yarışıyoruz. Yüz milyonlarca kişiyi tehdit eden<br />

diyabet, kanser, kardiyovasküler hastalıklar<br />

ve solunum hastalıkları gibi alanlarda yenilikçi<br />

tedaviler üretiyoruz.<br />

1999 yılından bu yana Türkiye’de “bilimin<br />

öncü gücüyle’’ ve “önce hasta’’ ilkesiyle<br />

faaliyet gösteriyor, Türkiye’deki 400’den<br />

fazla çalışanımızla birlikte, hastaların<br />

hayatlarında anlamlı bir fark yaratacak<br />

yenilikçi ilaçların sağlığın hizmetine<br />

sunulması için çalışıyoruz.<br />

Gücünü bilimden alan yenilikçi<br />

yaklaşım<br />

Yenilikçi molekülleri yaşam<br />

değiştiren ilaçlara dönüştürebilmek<br />

için bilimin sınırlarını zorluyoruz.<br />

Beş ülkedeki dokuz Ar-Ge<br />

merkezimizdeki 8.400 uzmanımızla,<br />

yılda 5,9 milyar dolarlık Ar-Ge<br />

yatırımı gerçekleştiriyoruz.<br />

www.astrazeneca.com.tr


2 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17


Berko<br />

<strong>Pharma</strong>ceuticals for<br />

Healthy Tomorrows<br />

Big Breakthrough In Export Area<br />

Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals has continued to produce<br />

and work for human health with its vision of “for<br />

healthy tomorrows” for more than thirty years, and<br />

has made a major breakthrough in exporting since<br />

2016. Having contracts with more than 40 countries,<br />

Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals exports to many countries<br />

such as mainly United States of America, including<br />

Azerbaijan, Georgia, Iraq, Kosovo, Macedonia,<br />

Moldova, Vietnam, South Korea, Lebanon, Sudan,<br />

Dagestan, Bosnia and Herzegovina.<br />

Founded in 1984, took its place in the field of<br />

pharmaceutical drug industry, Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals<br />

continues to work and produce to improve community<br />

health.<br />

Starting from an Anatolia pharmacy and transforming<br />

a company exporting even to USA, success story of<br />

<strong>Pharma</strong>cist Berat Beran, founder and Chairman of<br />

Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals Board, inspires to anyone who<br />

would listen.<br />

First and The Only In Its Field<br />

Bringing innovative products to the Turkish<br />

pharma sector which are not in the market, Berko<br />

<strong>Pharma</strong>ceuticals to the forefront with the vision of<br />

“being first and the only in its selected market” and<br />

developed many innovative marketing applications such<br />

as unique spoon form at the same time.<br />

Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals Manufactoring Plants<br />

Considering GMP standards, Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals<br />

Sultanbeyli Manufactoring Plants was designed by<br />

keeping product, environment and employee safety in<br />

the foreground. Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals Manufactoring<br />

Plants, which consist of a total of 21 thousand square<br />

meters closed area, produce pharmaceutical products<br />

licensed by Republic of <strong>Turkey</strong> Ministry of Health<br />

and supplementary food preparations licensed from<br />

Republic of <strong>Turkey</strong> Ministry of Food, Agriculture and<br />

Livestock. Completing performing FDA registration<br />

of production facilities for food supplement products,<br />

Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals also serves pharmaceutical<br />

industry in the field of contract manufacturing.<br />

Our Priority Is Community Contribution<br />

Getting social responsibility among its priorities,<br />

Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals adopts many social<br />

interests rather than corporate interests and adopts<br />

an approach that considers the projects to be<br />

developed in this direction. Carting out beneficial<br />

projects for human being and community, Berko<br />

<strong>Pharma</strong>ceuticals contributes to society with major<br />

projects such as Berko Children Theatre, “No<br />

Barriers on Ice” ice skating team, “Welcome Baby”<br />

newborn unit visits and career presentations of<br />

medicine faculties like “<strong>Pharma</strong>cist Career Path”. At<br />

the same time, the needs of the village schools are<br />

met and scholarships are given to needy students<br />

and many projects are carried out together with the<br />

many foundations and civil society organizations.<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 3


Publisher<br />

Ferruh IŞIK<br />

on behalf of<br />

İSTMAG Magazin Gazetecilik<br />

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.<br />

General Manager<br />

Mehmet SÖZTUTAN<br />

mehmet.soztutan@img.com.tr<br />

Editorial Consultants<br />

Gizem YILDIZ<br />

gizem.yildiz@img.com.tr<br />

Recep ARSLANTAŞ<br />

recep.arslantas@img.com.tr<br />

Graphic & Design<br />

Tayfun AYDIN<br />

tayfun.aydin@img.com.tr<br />

SORUMLU MÜDÜR<br />

Yusuf OKÇU<br />

yusuf.okçu@img.com.tr<br />

Foreign Relations Manager<br />

İsmail ÇAKIR<br />

ismail.cakir@img.com.tr<br />

Bilgi Eşlem<br />

Emre YENER<br />

emre.yener@img.com.tr<br />

Sosyal Medya<br />

Nesrin MUTLU<br />

nesrin.mutlu@img.com.tr<br />

Corporate Communication Manager<br />

Ebru PEKEL<br />

ebru.pekel@img.com.tr<br />

MUHASEBE ve FİNANS MÜDÜRÜ<br />

Mustafa AKTAŞ<br />

mustafa.aktas@img.com.tr<br />

Subscription<br />

İsmail ÖZÇELİK<br />

ismail.özcelik@img.com.tr<br />

Advertising Coordinator<br />

Recep ARSLANTAŞ<br />

recep.arslantas@img.com.tr<br />

Head Office<br />

Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi<br />

B Blok No:1 Kat:4 Güneşli-Bağcılar / İstanbul<br />

Tel: +90 212 604 50 50<br />

Faks: +90 212 604 50 51<br />

Printing / CTP Baskı<br />

İhlas Gazetecilik A.Ş<br />

Merkez Mahallesi 29 <strong>Ekim</strong> Cad.<br />

İhlas Plaza NO: 11/A 41<br />

Yenibosna / İstanbul / TURKEY<br />

Tel: 0 212 454 30 00<br />

4 <strong>Pharma</strong><br />

May- June ‘17<br />

İMG<br />

Umudumuz akıllı ilaçlarda<br />

Hope is smart drugs<br />

Hedef odaklı çalışan akıllı ilaçlar, hedef odaklı çalışıyor<br />

ve yan etkileri minimuma indirgiyor. AIDS ve kanser gibi<br />

zor hastalıklarda yaşam umudunu da artıran akıllı<br />

ilaçlarla birlikte ilaç sektöründe de hızlı ilerlemeler<br />

kaydediliyor. Özellikle kanser tedavisinde saç dökülmesi<br />

ve bulantı gibi etkileri gideren bu ilaçlar<br />

hassas tedavi döneminde hastalar için büyük bir<br />

motivasyon oluyor.<br />

Bir diğer önemli gelişmeyse ramatoid artrit<br />

tedavisi için ikinci üretim merkezi olarak<br />

Türkiye’nin seçilmesi. İlk üretim merkezi<br />

Japonya olan ilaç, Türkiye’de üretilmeye<br />

başlanmasıyla birlikte 21 ülkeye Türkiye’den<br />

tedarik edilecek.<br />

Tabii bu arada Sağlık Bakanlığı’nın<br />

girişimleri sonuç verdi ve ilaç sektörünün<br />

uzun süredir beklediği güzel<br />

haber geldi. Türkiye İlaç ve Tıbbi<br />

Cihaz Kurumu (TİTCK), aralarında<br />

İsviçre, ABD, İngiltere, İrlanda, Almanya,<br />

Kanada, Japonya ve Avusturalya’nın<br />

da bulunduğu Uluslararası<br />

İlaç Denetim Birliği (PIC/S) üyeliğine<br />

kabul edildi. Dünyada ilaç ruhsatı<br />

veren otoritelerin kurduğu bir birlik<br />

olan Uluslararası İlaç Denetim Birliği<br />

(PIC/S), bu alanda kabul gören en saygın<br />

ve geçerli kurum olarak biliniyor. PIC/S’e<br />

üye olmak ise o kadar kolay değil. Ülkeler,<br />

zorlu geçen denetimler sonucu Birlik üyeliğine<br />

kabul ediliyor. Türkiye’nin PIC/S’e üye<br />

olması ile birlikte Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç<br />

ve Tıbbi Cihaz Kurumunca yapılan tüm denetimler<br />

dünyada kabul görecek ve ülkemizde üretilen<br />

ilaçların kalitesi ve güvenliği tescil edilmiş olacak.<br />

01 Ocak 2018 tarihinden itibaren geçerli olacak bu<br />

üyelik ilaç ihracatının önündeki engelleri de ortadan<br />

kaldıracak.<br />

Sevgiler,<br />

FROM<br />

THE<br />

Target-oriented smart drugs<br />

work on target-oriented and<br />

minimize side effects. Along<br />

with smart drugs that increase<br />

life expectancy in difficult diseases<br />

such as AIDS and cancer, rapid progress<br />

is being recorded in the pharmaceutical<br />

industry. These drugs, which<br />

are removing some effects in cancer<br />

treatment such as hair loss and nausea<br />

in sensitive patients during treatment becoming<br />

a major motivation for patients.<br />

Another important development is that <strong>Turkey</strong><br />

was selected as the second production<br />

center for the treatment of rheumatoid arthritis.<br />

The first production center in Japan, the drug,<br />

will be supplied from <strong>Turkey</strong> to 21 countries with<br />

the start of production in <strong>Turkey</strong>.<br />

Because of initiatives of the Ministry of Health and<br />

we got good news which pharmaceutical industry looked<br />

forward for a long time. Medicines and Medical<br />

Devices Agency of <strong>Turkey</strong> (TICCS) has been accepted<br />

as a member of the International <strong>Pharma</strong>ceutical<br />

Inspection Co-operation Scheme (PIC / S), including<br />

Switzerland, USA, UK, Ireland, Germany, Canada,<br />

Japan and Australia. <strong>Pharma</strong>ceutical Inspection<br />

Co-operation Scheme (PIC/S), an association established<br />

by authorities that administer drug registries<br />

around the world, is known as the most<br />

respected and valid institution recognized on<br />

this site. It is not so easy to become a member<br />

of PIC/S. Countries are admitted to membership<br />

of the Union, when they passed tough<br />

audits. With this <strong>Turkey</strong>’s PIC / S membership,<br />

all controls of Ministry of Health,<br />

Turkish Medicines and Medical Devices<br />

Agency (TMMDA) will be accepted in<br />

EDITOR<br />

Gizem YILDIZ<br />

the world and the quality and safety of<br />

drugs manufactured in our country<br />

to be registered. Membership, which<br />

will be valid from the date of January<br />

1, 2018, will also eliminate<br />

the barriers of drug exports.<br />

Sincerely yours,


10<br />

16<br />

24<br />

30<br />

36<br />

46<br />

50<br />

61<br />

Kanser tedavisinde<br />

yeni bir seçenek: canlı<br />

ilaçlar!<br />

DEVA, EU GMP<br />

sertifikalı tesisleriyle<br />

FDA onayı aldı<br />

Bayer ‘Startup Day <strong>2017</strong>’<br />

ile girişimcileri bir araya<br />

getirdi<br />

Kilo vermenin<br />

dayanılmaz hafifliği<br />

Wee Baby ile hem sizin<br />

hem de çocuğunuzun<br />

rahatı yerinde<br />

Türk ilacının kalitesi<br />

dünyada tescillendi<br />

New York’tan yerli<br />

İK projesine ödül<br />

Arabasına Aşık<br />

Erkekler!


Akıllı ilaçlarla umutlar artıyor<br />

Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Siret Ratip<br />

Bağışıklık sisteminin önemli bir parçası olan<br />

lenf bezlerinden kaynaklanan lenfoma, tüm<br />

dünyada kan kanserlerinin en yaygın görüleni.<br />

Çok fazla alt türü bulunması nedeniyle lenfoma<br />

tipinin doğru saptanarak doğru tedavi edilmesi<br />

yaşam süresini ve kalitesini doğrudan etkiliyor.<br />

Acıbadem Altunizade Hastanesi Hematoloji<br />

Uzmanı Prof. Dr. Siret Ratip, erken evrede tespit<br />

edilen lenfoma hastalarında tedavi başarısının<br />

yüzde 80’e ulaştığını söylüyor. Özellikle son<br />

yıllarda kullanımı yaygınlaşan akıllı ilaçlarla<br />

gelecekte lenfoma tedavisinde çok daha başarılı<br />

sonuçlara ulaşılabileceği düşünülüyor.<br />

Dünyada yaygın görülen kanser<br />

türlerinden biri olan lenfoma nedeni<br />

tam olarak bilinmeyen kanserlerden<br />

biri. Kalıtsal bir geçiş göstermediği<br />

biliniyor. Ancak yaptığımız ya da<br />

yapmadığımız bir şey sonucunda<br />

lenfoma geliştiğini gösteren çok<br />

az kanıt bulunuyor. Üstelik 60’ın<br />

üzerinde alt türünün bulunması da<br />

lenfomanın nedenine ilişkin gizemini<br />

korumasını sağlıyor. Tüm kanserlerde<br />

olduğu gibi lenfoma için de erken<br />

teşhisi sağlayabilecek işaretlere<br />

6 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen<br />

Acıbadem Altunizade Hastanesi<br />

Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Siret<br />

Ratip, “15 <strong>Eylül</strong> Dünya Lenfoma<br />

Farkındalık Günü” dolayısıyla önemli<br />

bilgiler verdi.<br />

Kesin nedeni hala bilinmiyor<br />

Lenfomayla gelen hastaların büyük<br />

bir çoğunluğunda kesin neden<br />

saptanamıyor. Ancak hastaların küçük<br />

bir bölümünde kalıtsal veya edinsel<br />

bağışıklık yetersizliği hastalıkları,<br />

bazı kromozom bozuklukları,<br />

Epstein-Barr virüs enfeksiyonu ve<br />

midedeki helikobakter virüsünün<br />

lenfomaya yol açabildiği düşünülüyor.<br />

Bunların dışında hastanın daha<br />

önce medikal nedenler ya da başka<br />

nedenlerden dolayı radyasyona maruz<br />

kalması, kemoterapi alması da lenf<br />

tümörü için risk faktörleri arasında<br />

gösteriliyor. Sigara da, bazı lenfoma<br />

çeşitlerinden sorumlu tutuluyor.<br />

Dolayısıyla iyi beslenme başta olmak<br />

üzere sağlıklı yaşam tarzı sürdüren ve<br />

enfeksiyonlardan korunan bağışıklık<br />

sistemi güçlü kişilerde lenfoma<br />

gelişme riskinin de daha düşük<br />

olduğu düşünülüyor.<br />

Boyun, kasık, koltuk altındaki<br />

şişliklere dikkat!<br />

Hodgkin ve Non-Hodgkin lenfoma<br />

adı altında iki gruba ayrılan hastalık,<br />

erişkinlerde çocuklara göre daha çok<br />

görülüyor, yaş ilerledikçe görülme<br />

sıklığı da artıyor. Boyun, kasık, koltuk<br />

altı, karın ve göğüs içi dahil olmak<br />

üzere vücudun birçok yerinde bulunun<br />

lenf düğümlerinde kansere neden<br />

olan habis tümörler gelişebiliyor.


Dolayısıyla insanlar genellikle<br />

büyüyen ve büyümeye devam eden<br />

bir lenf bezesi nedeniyle doktora<br />

başvuruyor. Boyunda, kasıkta ya<br />

da koltuk altında ortaya çıkabilen<br />

şişliğin yanı sıra, ateş, gece terlemesi,<br />

iştahsızlık, kilo kaybı da hastada<br />

görülebilecek şikayetler arasında<br />

sıralanıyor. Ancak birçok şişliğin<br />

nedeninin lenfoma olmadığını<br />

söyleyen Prof. Dr. Siret Ratip,<br />

“Koltukaltı, boyun, kasık bölgesinde<br />

şişlik tespit edenler hekime geliyorlar<br />

ama birçok şişliğin nedeninin de<br />

lenfoma olmadığını biliyoruz. Bazı<br />

viral veya bakteri enfeksiyonları da<br />

şişliklere neden olabiliyor” diyor. Bu<br />

nedenle, lenf bezleri sebepsiz olarak<br />

büyür ve büyümeye de devam ederse,<br />

basit enfeksiyonlardan ayırabilmek<br />

için mutlaka ayrıntılı inceleme<br />

gerekiyor<br />

Tedavide ilk sırada kemoterapi yer<br />

alıyor<br />

Lenfoma tanısının konabilmesi<br />

için lenf bezesinden ya da kemik<br />

iliğinden biyopsi ile örnek alınması<br />

gerekiyor. Yayılımını gösterebilmek<br />

için de tomografi ya da PET tomografi<br />

yapılıyor. Hastalığın tedavisinde ilk<br />

sırada kemoterapi ve kök hücre<br />

naklinden yararlanıldığını söyleyen<br />

Prof. Dr. Siret Ratip, “Hastanın ve<br />

hastalığın durumuna göre kemoterapi<br />

türü ve süresi belirleniyor. Kemoterapi<br />

tedavisiyle hastaların önemli bir<br />

bölümünde başarılı sonuçlara<br />

ulaşılıyor. Bu şekilde kurtulamayan<br />

hastalarda yüksek doz kemoterapi ve<br />

kök hücre naklinden yararlanıyoruz”<br />

diyor.<br />

Akıllı ilaçlar umut vaat ediyor<br />

Son zamanlarda hedefe yönelik<br />

tedavilere odaklanıldığını söyleyen<br />

Prof. Dr. Siret Ratip, “Klasik<br />

kemoterapiye ek olarak verilen bir<br />

tedavidir. Ayrıca, belirli lenfoma<br />

türlerinde, hastalığın biyolojisine<br />

göre geliştirilmiş yeni ilaçlar ön<br />

plana çıkıyor. Bu ilaçlar günümüzde<br />

genellikle tedaviye dirençli hastalarda<br />

kullanılsa da önümüzdeki yıllarda<br />

ilk tedavi seçeneği olarak kullanılma<br />

olasılıkları da yüksek. Son 10 yılda<br />

bu alanda geliştirilen birçok yeni<br />

türev ilaç sayesinde, tedavinin<br />

başarısında gelecek vaat eden<br />

sonuçlar alınabileceğini umuyoruz”<br />

diye konuşuyor.<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 7


Hopes raising with smart drugs<br />

An important part of the immune system, the<br />

lymphoma originating from lymph glands, is the<br />

most common of blood cancer all over the world.<br />

Due to the presence of too many subtypes, correct<br />

identification of the lymphoma type directly<br />

affects the quality of life and quality of life. Prof.<br />

Dr. Siret Ratip of Acıbadem Altunizade Hospital<br />

Hematology, says that 80 percent of treatment<br />

outcomes in patients with early stage lymphoma<br />

have been reached. Especially in recent years,<br />

with the widespread use of smart drugs is<br />

expected to achieve much more successful results<br />

in the treatment of lymphoma in the future.<br />

One of the most common types of<br />

cancer in the world, lymphoma<br />

is one of the unknown cancer.<br />

It is known that he did not show a<br />

hereditary transition. But there is<br />

little evidence that we have developed<br />

lymphoma as a result of what we do<br />

or do not do. Moreover, the presence of<br />

over 60 subspecies allows the mystery<br />

of the cause of the lymphoma to be<br />

preserved. Stating that all the cancers<br />

as well as the signs that can provide<br />

early diagnosis for lymphoma should<br />

be taken into consideration, Expert<br />

Hematologist Professor Dr. Siret<br />

Ratip, Acıbadem Altunizade Hospital<br />

informed on “September 15th World<br />

Lymphoma Awareness Day”.<br />

The exact reason is still unknown<br />

The vast majority of patients with<br />

lymphoma have no definite cause.<br />

However, a small proportion of patients<br />

are thought to have inherited or<br />

acquired immunodeficiency disorders,<br />

some chromosomal disorders,<br />

Epstein-Barr virus infection, and a<br />

helicobacter virus on the side leading<br />

to lymphoma. Apart from these,<br />

previous exposure of the patient to<br />

radiation due to medical or other<br />

reasons, and chemotherapy are also<br />

among the risk factors for lymphoma.<br />

Smoking is also responsible for some<br />

types of lymphoma. Therefore, it is<br />

thought that the risk of developing<br />

lymphoma is also lower in people<br />

8 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

with strong immune system who<br />

maintain healthy lifestyle, especially<br />

good nutrition, and are protected from<br />

infections.<br />

Watch your neck, crotch, underarm<br />

swellings!<br />

Hodgkin and Non-Hodgkin lymphoma<br />

is divided into two groups, the<br />

disease is seen more in adults than<br />

in children, the frequency of seeing<br />

increases with age. Malignant tumors<br />

can develop in the lymph nodes that<br />

are found in many parts of the body<br />

including the neck, groin, armpit,<br />

abdomen and chest. So people usually<br />

go to a doctor for a lymph node that is<br />

growing and growing. In addition to the<br />

swelling that can occur in the neck, in<br />

the groin, or under the seat, fever, night<br />

sweats, loss of appetite and weight<br />

loss are among the complaints that<br />

can be seen in the patient. However,<br />

many of the cause of the swelling is<br />

not the lymphoma, Professor. Dr. Siret<br />

Ratip said, “Arrhythmia, neck, swelling<br />

in the crotch region of the doctors<br />

come, but we know that many swelling<br />

is not the cause of the lymphoma.<br />

Some viral or bacterial infections can<br />

also cause swelling.” For this reason,<br />

if the lymph nodes are enlarged<br />

for no reason and continue to grow,<br />

thorough examination is necessary<br />

to distinguish them from simple<br />

infections<br />

Chemotherapy is in the first place in<br />

treatment<br />

In order to diagnose lymphoma, it is<br />

necessary to take a biopsy specimen<br />

from the lymph node or bone marrow.<br />

Tomography or PET tomography<br />

is performed to show the spread.<br />

Declaring that chemotherapy and stem<br />

cell transplant were the first place in<br />

the treatment of the disease, Dr. Siret<br />

Ratip said, “The type of chemotherapy<br />

and the duration of the disease<br />

and the condition of the disease is<br />

determined. With chemotherapy<br />

treatment, successful results are<br />

achieved in a significant proportion of<br />

patients. In this way, we can benefit<br />

from high-dose chemotherapy and<br />

stem cell transplantation.”<br />

Smart drugs promise hope<br />

Recording that he focused on targeted<br />

therapies, Dr. Siret Ratip said,<br />

“Classical chemotherapy is an adjunct<br />

therapy. In addition, new drugs that are<br />

developed according to the biology of<br />

the disease come to the forefront in<br />

certain types of lymphoma. Although<br />

these drugs are currently used in<br />

treatment-resistant patients, they are<br />

likely to be used as first-line treatment<br />

options in the coming years. We hope<br />

that with the many new derivatives<br />

developed in this area over the past<br />

decade, promising results will be<br />

achieved in the success of treatment.”


middle east & africa<br />

<br />

Book<br />

Your<br />

Stand<br />

3 - 5 September 2018<br />

Abu Dhabi, United Arab Emirates


Kanser tedavisinde yeni bir seçenek: canlı ilaçlar!<br />

Türkiye’nin İlk Genetiği Değiştirilmiş Hücre Tedavisi Verileri,<br />

4.Hematolojik Onkoloji Kongresi’nde Açıklandı.<br />

10 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

Türk bilim insanları kanser<br />

tedavisinde en yeni yöntem<br />

olan ‘yaşayan ilaç’ olarak<br />

adlandırılan genetiği değiştirilmiş<br />

hücre tedavisini, Türkiye’de<br />

laboratuvar ortamında üretmeyi<br />

başardı. Türkiye’nin kanserin içinde<br />

bulunduğu değişik hastalıklarda<br />

genetiği değiştirilmiş hücre tedavisi<br />

laboratuvar verileri, ilk kez 16-<br />

17 <strong>Eylül</strong> <strong>2017</strong> tarihleri arasında<br />

K.K.T.C.’de yapılan 4.Hematolojik<br />

Onkoloji Kongresi’nde açıklanırken,<br />

tedavinin Ocak 2018 itibariyle lösemi,<br />

lenfoma ve multipl miyelom isimli<br />

kan hastaları ile test edilmesi<br />

hedefleniyor. Başarılı olunması<br />

halinde aday hastalar, ABD’de de<br />

son bir yıldır uygulanmakta olan ve<br />

yaklaşık yarım trilyon gibi çok yüksek<br />

maliyeti olan bu tedavi seçeneğine;<br />

Türk bilim insanları üretimleri<br />

ile çok daha uygun bedellerle<br />

ulaşabilecekler.<br />

Lenfoma, multipl miyelom, lösemi<br />

gibi kan hücreleri kaynaklı kanserler<br />

yani hematolojik kanserlerdeki son<br />

gelişmeler, Hematolojik Onkoloji<br />

Derneği (HOD) tarafından bu yıl<br />

dördüncüsü düzenlenen Hematolojik<br />

Onkoloji Kongresi’nde ele alındı.<br />

16-17 <strong>Eylül</strong> tarihleri arasında<br />

K.K.T.C.’nde Elexus Convention<br />

Center’da yapılan kongreye, 190’ı<br />

hematalog toplam 270 kişi katıldı.<br />

Kongre kapsamında düzenlenen basın<br />

toplantısında, Hematolojik Onkoloji<br />

Derneği Başkanı Prof. Dr. Seçkin<br />

Çağırgan ve Yönetim Kurulu üyeleri,<br />

Prof. Dr. Sevgi Kalayoğlu Beşışık,<br />

Doç. Dr. Anıl Tombak, Doç. Dr. Emre<br />

Tekgündüz ve son dönemde “Kan ve<br />

Kök Hücreden Yapay Deri Üretimi”<br />

ile dünyanın prestijli tıp ödüllerinden<br />

birini alan Türk bilim insanı Prof. Dr.<br />

Ercüment Ovalı söz aldı.<br />

TÜRKÖK İle Yurt Dışı Kemik İliği<br />

Bankalarına Açılma Gereği Önemli<br />

ölçüde Azaldı…<br />

İlk sözü alan Hematolojik Onkoloji<br />

Derneği Başkanı Prof. Dr. Seçkin<br />

Çağırgan, Kongre kapsamında her<br />

yıl bir hastalığın önde ele alındığını<br />

belirtti. Bu yıl akut lösemiler alanında<br />

ki gelişmelerin önemi paylaşıldığına<br />

dikkat çeken Prof. Dr. Seçkin Çağırgan,<br />

“Akut miyeloid lösemi tedavisinde<br />

neredeyse 40 yıldır önemli bir gelişme<br />

yaşanmamıştı. Kemoterapi ile yanıt<br />

elde edilmiş hastalarda başkasından<br />

nakil gerekli olduğunda akraba dışı<br />

kişilerden allojenik nakillerin sonuçları<br />

iyileştirildi. Ancak ilk basamak yani<br />

nakil öncesi kanser hücresinden<br />

arındırma tedavilerinde belirgin bir<br />

gelişme söz konusu değildi” dedi.<br />

Güncel durumda uygun hastalarda<br />

hedefe yönelik tedavi kapsamındaki<br />

yeni ilaçların uygulanmasının<br />

başlayacağını ifade eden Prof.<br />

Çağırgan, diğer ciddi tedavi<br />

gelişmelerinin bildirildiği hastalığın<br />

multipl miyelom olduğunu söyledi ve<br />

şöyle devam etti: “Multipl miyelomda<br />

son 10 yıldır tedavi alanında bir<br />

devinim oldu. Yeni ilaçlarla multipl<br />

miyelom hastalarının yaşam süreleri<br />

uzuyor. Akraba donörü olmayan ve<br />

mutlaka nakil yapılması gereken<br />

hastalara Türkiye Kemik İliği<br />

Bankaları arasına katılan TÜRKÖK<br />

ile donör bulma oranı, önemli<br />

rakamlarda arttı, dolayısı ile yurt dışı<br />

kemik iliği bankalarına bağımlılığımız<br />

azaldı. Akraba dışı donör bulunamasa<br />

dahi, hastalarımıza tam uyumlu<br />

olmayan akrabalardan, ebeveynlerden,<br />

çocuklarından veya kardeşlerinden<br />

yüzde 50 uyumlu bile olsa ki - böyle<br />

bir donörü bulabilmek hemen hemen<br />

her hasta için geçerlidir- nakil yaparak<br />

bu hastalarımızın gereksinimlerini<br />

karşılayabiliyoruz.


Hastalarımız kurtulabiliyor<br />

ve biz ülkemizde başarıyla<br />

bunu uyguluyoruz. Artık nakil<br />

gereksinimi olan her hastaya nakil<br />

uygulayabiliyoruz. Türkiye nakil<br />

merkezleri giderek tam uyumlu<br />

olmayan vericilerden de nakil<br />

“haploidentik nakil” alanında da<br />

oldukça başarılı olduğunu gösterdi”<br />

dedi.<br />

Canlı İlaç Yöntemi’ne değinen Prof.<br />

Dr. Seçkin Çağırgan şöyle devam<br />

etti: “Hastanın kendi bağışıklık<br />

sistemi hücrelerini kullanarak onları,<br />

deneysel ortamda işleyerek tekrar<br />

lösemi hücrelere karşı savaşan<br />

hücrelere dönüştürme, lösemiyi<br />

yok etmeye yönelik bazı tedavi<br />

yaklaşımları var. CAR-T cell dediğimiz<br />

yeni tedavi yöntemi bu konuda<br />

oldukça önemli bir tedavi yaklaşımı.<br />

Ülkemizde biz bunu nasıl gündeme<br />

getirebiliriz ve bu tedaviyi uygulamaya<br />

yerleştirebiliriz diye konuşurken<br />

Prof.Dr. Ercüment Ovalı, bu konuda<br />

öncü görev üstlendi. Biz de kendisini<br />

deneyimlerini paylaşmak üzere 4.<br />

Hematolojik Onkoloji Kongremize<br />

davet ettik.”<br />

‘Erken Tanı Erken Tedavi’, Yerini<br />

‘Erken ama Doğru Tanı ve Hastaya<br />

Özgül Tedavi’ye Bıraktı…<br />

Konuşmasına multipl miyelom,<br />

Waldenström makroglobulinemisi,<br />

amiloidoz gibi nadir görülen<br />

hastalıklardan bahsederek başlayan<br />

HOD Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sevgi<br />

Kalayoğlu Beşışık, “Hastaların kanser<br />

tanısını öğrenmelerini izleyerek en<br />

çok merak ettikleri “Neden ben?”<br />

sorusunun yanıtıdır. Bu toplantıda<br />

kanser gelişiminde bağışıklık<br />

sisteminin yeri, hastalıkların genetik<br />

temeli, moleküler zemini konuşuldu.<br />

Risk faktörleri, yani hastalığın<br />

seyrini olumsuz etkileyebilecek<br />

durumların önemini vurguladık.<br />

Zaman gelecek hastalara ki o zaman<br />

geldi aslında, hastanın kanser<br />

hücresindeki genetik değişikliğe<br />

göre tedavi önerisi planı yapılacak.<br />

Tedavi sonrası kanser hücresinin ne<br />

kadar azaldığı kontrolü bu genetik<br />

değişikliğin kalıntısına göre, bedende<br />

kaldıysa farklı bir tedavi yaklaşımı,<br />

bedenden arındırıldı ise başka bir<br />

tedavi yaklaşımı uygulanacak. Sonuç<br />

olarak bazı hastalıklara ailesel eğilim<br />

olabilir, ancak sonradan gelişen<br />

hücredeki genetik kusuru tanımak,<br />

bu genetik kusura göre hastalığın<br />

nasıl seyredeceğini belirlemek ve<br />

tedavi müdahalesini bu duruma göre<br />

yapmak güncel tedavi yaklaşımların<br />

şemasını oluşturur hale geldi” dedi.<br />

Doğru tanı konulmasının önemini<br />

tekrar tekrar vurgulayan ve bu<br />

amaçla Kongreye tanı konulmasında<br />

başlıca rolü olan hekim grubundan<br />

patologları davet ettiklerini belirten<br />

Prof. Dr. Sevgi Kalayoğlu Beşışık,<br />

“Hematologlar birden çok uzmanlık<br />

alanındaki hekimlerle çalışır. En<br />

önemlilerinden biri pataloglardır.<br />

Biyopsi olarak isimlendirdiğimiz<br />

parça alınmasının doğru bölgeden ve<br />

yeterli miktarda alınmasının değerini<br />

ve hastalığın tanısını belgeler patoloji<br />

değerlendirilmesinin mutlaka o<br />

konuda uzman yani hematopatolog<br />

olmasının önemini tekrar gündeme<br />

getirdik. Öyle hastalıklar var ki adı<br />

kanser ama biz hastalara böyle bir<br />

hastalığınız var belki uzun bir süre<br />

hiç ilaç vermeden sizi izleyeceğiz<br />

diyoruz. İşte bu hastalıklardan birkaçı<br />

kronik lenfositik lösemi, belirti ve<br />

bulgusu olmayan multipl miyelom ve<br />

Waldenström makroglobulinemisi.<br />

Erken ve doğru tanı bu açıdan da<br />

önemli. Çünkü tedavisiz izlem konusu<br />

gündeme taşınacak. O nedenle<br />

hastaların hastalığa özgül deneyimli<br />

hekimlerce değerlendirilmeleri ve<br />

kurumsal izlenmeleri çok önemli.<br />

‘Erken tanı erken tedavi’ söylemi tarih<br />

oldu ve yerini ‘erkenden doğru tanı<br />

hastaya özgül tedavi’ye bıraktı” dedi.<br />

Hastaların bilimsel çalışmalara<br />

katılmalarında ‘kobay’ anlayışının<br />

yıkılması lazım…<br />

21. yüzyılın tıbbının kişiye özel tedavi<br />

kavramını gündeme getirdiğini ifade<br />

eden Doç. Dr. Emre Tekgündüz, “Bu<br />

kavram son derece önemli. Artık<br />

herkesin bedenine az çok uygun<br />

seri üretim elbiselerden çok, bir<br />

terzinin diktiği kişiye özgün elbiseden<br />

bahsediyoruz. Kanser tedavisi ile<br />

uğraşan bilim insanları olarak<br />

sürekli olarak hastalıkların tedavi<br />

olasılıkları ile ilgili çeşitli yüzdeler<br />

veriyoruz. Örneğin bir hastamızın<br />

yüzde 80 iyileşme ihtimali var derken<br />

bir başka deyişle hastamızı yüzde 20<br />

kaybedebileceğimizi ifade ediyoruz.<br />

Bu rakamlar aynı kanser tanısına<br />

ve risk grubu özelliklerine sahip bir<br />

grup hasta için geçerli. Gerçekte ise<br />

karşımızdaki kanser hastası için<br />

çoğu zaman ya hep ya hiç kuralı<br />

geçerli. Yani hasta ya iyileşiyor ya<br />

da onu kaybediyoruz. Örneğimizde<br />

olduğu yüzde 80 iyileşme şansı,<br />

hastamızın kesin olarak iyileşeceği<br />

anlamına gelmiyor. Gerçek şu ki bu<br />

istatistik genel popülasyon hakkında<br />

bilgi verirken karşımızda duran<br />

hastamızın için tedavi sürecinin nasıl<br />

sonlanacağını kesin olarak belirleme<br />

şansımız yok.<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 11


Hematolojik kanserlerin tedavisinin<br />

yönlendirilmesinde kanser<br />

hücrelerinin genetik özellikleri<br />

çok büyük önem taşıyor. Yeni nesil<br />

sekanslama (next generation<br />

sequencing) olarak adlandırılan<br />

analiz yöntemleri ile kanserli ve<br />

normal hücrelerin genetik haritasını<br />

eskisi ile kıyaslanmayacak bir<br />

hızla ve çok daha düşük maliyetle<br />

belirlemek mümkün. Öngörülebilir<br />

bir gelecekte tüm hastalarımızda<br />

işe kanser hücresinin genetik<br />

haritasını çıkartarak başlayacağız<br />

ve uygulayacağımız tedavi yöntemini<br />

belirleyeceğiz. Her bireye özel tedavi<br />

olmasa bile belirli genetik özelliklere<br />

sahip hastalar için ortak tedavi<br />

yaklaşımları öneriyoruz. Hedefe<br />

yönelik tedavi maliyetleri son derece<br />

yüksek. Bu tedavilerin ülkemiz<br />

koşullarında yaygınlaşabilmesi<br />

için bilimsel çalışmalara katılımın<br />

artırılması gerekiyor. Pahalı tedaviyi<br />

gerçekten fayda görecek hasta<br />

grubuna vermek lazım. Burada<br />

‘kobay’ anlayışını yıkmak lazım.<br />

Bir hastanın optimum koşullarda<br />

tedavi edildiği şartları bilimsel<br />

araştırmalar sağlar. Burada sıkı<br />

denetimler vardır. Her aşaması<br />

gözden geçirilir. Halk deyişi ile<br />

araştırma kapsamında tedavi edilen<br />

hastalara ‘el bebek gül bebek’ olarak<br />

bakılır. Her aşaması sıkı kontrol<br />

edilen bu bilimsel araştırmalara<br />

hastalarımız çekinmeden katılsın.<br />

Ancak bu şekilde maliyeti yüksek<br />

tedavi seçeneklerinden ücretsiz<br />

yararlanma şansını elde edebiliyorlar.<br />

Hem tedaviden ücretsiz olarak<br />

yararlanıyorlar, hem de standart bir<br />

hastadan çok daha titiz bir bakımdan<br />

geçme şansları oluyor” dedi.<br />

12 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

Türkiye kanser tedavisinde ilk<br />

yerli yaşayan ilacını test etmeye<br />

hazırlanıyor…<br />

Türkiye’nin ‘ilk yerli deri üretimi’<br />

olan buluşu ile dünyanın prestijli<br />

tıp ödüllerinden biri olan ABD<br />

Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi<br />

Derneği’nin ‘En İyi Deneysel<br />

Araştırma’ ödülüne layık görülen<br />

Prof.Dr. Ercüment Ovalı da kongre<br />

konuşmacıları arasındaydı. Prof.<br />

Dr. Ercüment Ovalı, 4. Hematolojik<br />

Onkoloji Kongresi’nde Türkiye’nin ilk<br />

genetiği değiştirilmiş hücre tedavisi<br />

verilerini ilk kez açıkladı. Kongreye<br />

katılan hekimlerden yaşayan ilaç<br />

tedavisini Türkiye’de uygulamak için<br />

desteklerini istediğini ifade eden Prof.<br />

Dr. Ercüment Ovalı, “Çünkü tedavi<br />

yöntemini laboratuvarda hazırlamış<br />

olmanızın ya da hayvanlar üzerinde<br />

işe yarar olduğunu göstermenizin<br />

tek başına bir önemi yok. Bu tedavi<br />

yönteminin hızla Türkiye’de klinik<br />

bir çalışma ile test edilmesi lazım.<br />

Hastaların kendini kobay olarak<br />

görmek yerine yaşama tutunmak<br />

için ve başkalarının yaşama<br />

tutunmasını sağlayabilmek için o<br />

ekibe güvenmeleri gerekiyor ve buna<br />

dahi olmaları gerekiyor. Bu bize iki<br />

şey getirecek. Türkiye yerli genetiği<br />

değiştirilmiş hücresini ürettiği gibi<br />

test etmiş olacak ve birçok insanın<br />

hayatı değişecek” dedi.<br />

Yaşayan ilaçlar bazı kanser<br />

türlerinde yaşam süresini 3 aydan 3<br />

yıla uzatabiliyor…<br />

ABD’de yapılan CAR-T cell<br />

tedavisinden örnek veren Prof. Dr.<br />

Ercüment Ovalı, “Bir akut lenfoblastik<br />

lösemide her türlü tedaviye dirençli<br />

bir çocuğun beklenen yaşam süresi<br />

6 ayın altındadır, hatta ortalama 3<br />

ay civarındadır. Bugünkü teknoloji<br />

ile başka şansınız yok. Ancak<br />

bu yaşayan ilaçlarla bugün bu<br />

çocukların yüzde 95’inde 3 yıllık<br />

sağ kalıma ulaşılabiliyor. Bu bir<br />

devrimdir. Ama bu eczaneden<br />

alıp uygulayabileceğiniz bir tedavi<br />

yöntemi değil. Komplikasyonları<br />

var. Hematopoetik kök hücre nakli<br />

yapan ekiplerin uygulayabilecekleri<br />

bir tedavi yöntemi. Bu yüzden bu tip<br />

kongreler bize ekip kurmamız için<br />

olanak sağlıyor. Birbirimizi eğiteceğiz.<br />

Çünkü laboratuvarda üretmenizle iş<br />

bitmiyor. Klinik sonuçları çok önemli.<br />

Hematolojik Onkoloji Derneği’ne<br />

bizi bir araya getirdiği için teşekkür<br />

ediyorum. Bir aksilik olmaz ise Ocak<br />

2018’de faz 1 çalışmalarına başlamayı<br />

hedefliyoruz. 3 ayrı hastalıkta lösemi,<br />

lenfoma ve myolema hastalarında<br />

çalışacağız. 9’ar hastadan toplam<br />

27 hasta üzerinde uygulamayı<br />

hedefliyoruz. Bunun için de<br />

hekimlerimizin desteğine ihtiyacım<br />

var” dedi.<br />

Türk hastalar yarım trilyon<br />

değerindeki tedaviden Türkiye’de<br />

çok daha ucuza yararlanabilecek…<br />

CAR-T cell, ABD’de son bir yılda 35<br />

merkezde yaklaşım yarım trilyon<br />

maliyetle uygulanmaya başlanan bir<br />

yöntem. Uzun yıllardır uygulanan<br />

kemik iliği nakilleri bilim insanlarına,<br />

bir insana kendinden yapılan naklin<br />

kanseri yok etme gücünün bir başka<br />

insandan yapılana göre daha az<br />

olduğunu gösterdi. Yaşayan ilaçlar bu<br />

anlayışta önemli bir değişikliğe neden<br />

oldu ve kişinin kendi hücresi genetik<br />

değişime uğratılarak kullanılmaya<br />

başlandı. Böylelikle kişinin kendi<br />

bağışıklık hücresi sanki mikropla<br />

savaşır gibi kanserle savaşmaya<br />

başladı. Bu teknoloji Türk Bilim<br />

insanlarının öncülüğünde Türkiye’de<br />

kurulursa maliyeti çok daha az<br />

ve kabul edilebilir olacak. Tedavi<br />

masrafları devletin bir cebinden<br />

diğerine girecek ve ülkemizde<br />

kalacak.


A new option in cancer treatment: living drugs!<br />

<strong>Turkey</strong>’s First Genetically Modified Cell Therapy Data announced at the<br />

4th Hematologic Oncology Congress.<br />

Turkish scientists have succeeded in<br />

producing the genetically modified<br />

cell therapy called 'living drug', the<br />

newest method in cancer treatment,<br />

in the laboratory environment in <strong>Turkey</strong>.<br />

Genetically modified cell therapy<br />

laboratory data in various diseases in<br />

which <strong>Turkey</strong>'s cancer, first time 16<br />

to 17 September <strong>2017</strong> between the<br />

TRNC held on 4.Hematolojik Oncology<br />

Congress explaining, treating January<br />

2018 as leukemia, lymphoma and<br />

multiple myeloma is aimed at testing<br />

patients with blood. If successful,<br />

candidate patients will have the option<br />

of choosing this therapy, which has<br />

been in place for over a year in the<br />

US and cost as high as about half a<br />

trillion; Turkish scientists will be able<br />

to reach more affordable prices with<br />

their production.<br />

Lymphoma, multiple myeloma, blood<br />

cancers such as leukemia cells induced<br />

that recent developments in hematological<br />

cancers, Hematologic Oncology<br />

Society (HOD) were addressed<br />

in the Hematologic Oncology Congress<br />

held by the fourth this year. The<br />

congress held 16 to 17 September<br />

in Elexus Convention Center in Trnc<br />

-Turkish Republic of Northern Cyprus<br />

with 190 hematalog total of 270 people<br />

attended. At the press conference<br />

held within the scope of the Congress,<br />

Professor Dr. Seckin Cagırgan<br />

President of Hematological Oncology<br />

Association and members of the Board<br />

of Directors, Prof. Dr. Sevgi Kalayoglu<br />

Besisik, Assoc. Dr. Anil Tombak,<br />

Assoc. Dr. Emre Tekgunduz and the<br />

recent "Blood and Stem Cells Synthetic<br />

Leather Production" with one<br />

of the world's prestigious medicine<br />

award-winning Turkish scientist<br />

Prof. Dr. Ercument Ovali shared their<br />

information.<br />

Abroad to Significantly Reduce<br />

the Need for Bone Marrow Bank<br />

With TÜRKÖK...<br />

The first word of the Association<br />

of Hematologic Oncology Professor.<br />

Dr. Seckin Cagırgan stated that<br />

every year in the scope of the Congress,<br />

one disease is taken ahead. This<br />

year, the significance of developments<br />

in the field of acute leukemia Prof.<br />

Dr. Seckin Cagirgan shared attention,<br />

said, "Acute myeloid leukemia<br />

treatment had not experienced a<br />

significant improvement almost 40<br />

years. In patients with chemotherapy<br />

response was obtained from someone<br />

else transplant outcomes of allogeneic<br />

transplants from non-related<br />

persons was improved when necessary.<br />

But the first step, that is, before<br />

the transplantation of cancer cell<br />

purification treatment was not a significant<br />

development.”<br />

Declaring that the current situation<br />

in the context of targeted therapy in<br />

appropriate patients, which would<br />

start the implementation of the<br />

new drug the development of the<br />

disease has been reported multiple<br />

treatment of other serious, Prof.<br />

Cagirgan, said: "Multiple There was<br />

a movement in the field of myeloma<br />

treatment last 10 years. Multiple<br />

new drug life of myeloma patients<br />

longer. Relatives donors, and without<br />

necessarily <strong>Turkey</strong> to patients in<br />

need of transplants bone marrow donor<br />

detection rate with TÜRKÖK<br />

joined between banks, it was increased<br />

in significant numbers, thus the<br />

foreign bone marrow to reduce our<br />

dependence on banks. Even unrelated<br />

donor not exist, our patients are<br />

not fully compatible relatives, parents<br />

of even 50 percent of the brother or<br />

sister of children consistent though<br />

that - we can meet the needs of our<br />

patients by making true of transport<br />

for almost every patient to find such<br />

a donor. We can get rid of our patients<br />

and we apply it successfully in<br />

our country.<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 13


We can now transfer to any patient<br />

who needs transplantation. <strong>Turkey</strong><br />

also transport of full donor transplant<br />

centers are increasingly incompatible<br />

"haploidentical transplants" in<br />

the field showed that he was quite<br />

successful.”<br />

Referring to Living Drug Approach,<br />

Prof. Dr. Seckin Cagırgan said, “The<br />

patient has some treatment approaches<br />

to using leukemia cells to<br />

transform them into cells that fight<br />

against leukemia cells by processing<br />

them in the experimental environment.<br />

CR-T cell we call the new method<br />

of treatment is a very important<br />

therapeutic approach in this regard. In<br />

our country, we can make it to the<br />

agenda and how we can put these treatments<br />

into practice he spoke Prof.<br />

Dr. Ercument Ovalı has taken the lead<br />

role in this issue. We invited him to<br />

share his experiences with the 4th<br />

Hematological Oncology Congress.”<br />

purified from the body. As a result,<br />

some diseases may have a familial<br />

tendency, but it has become possible<br />

to recognize the genetic defect in the<br />

developing cell, to determine how to<br />

deal with the disease according to<br />

this genetic claim, and to make the<br />

treatment intervention according to<br />

this situation.”<br />

Professor who emphasized the importance<br />

of correct diagnosis repeatedly<br />

and invited the pathologists from<br />

the group of physicians who have the<br />

main role in diagnosis of the Congress<br />

for this purpose. Dr. Sevgi Kalayoglu<br />

Besısık said, "Hematologists<br />

work with physicians in multiple areas<br />

of expertise. One of the most important<br />

are the pathologist. Biopsy of the<br />

importance of taking part in what we<br />

call right and adequate supply of the<br />

diagnosis, early treatment' Tell me<br />

the date and the place was' left early,<br />

accurate diagnosis to treatment<br />

to specific patients.”<br />

When the patients participate in<br />

scientific studies, the concept of<br />

'guinea pig' must be destroyed ...<br />

Expressing that the 21st century<br />

medicine brought the concept of<br />

private treatment to the agenda,<br />

Assoc. Dr. Emre Tekgündüz, "This<br />

concept is extremely important. Now<br />

we are talking about the individualistic<br />

dress that a tailor has sewed,<br />

rather than a mass-produced<br />

suitcase that is more or less suitable<br />

for everyone's body. As scientists<br />

dealing with cancer treatment, we are<br />

constantly giving various percentages<br />

about the treatment possibilities of<br />

14 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

'Early Diagnosis of Early Treatment',<br />

the Place ', but early diagnosis<br />

and correct treatment Drop Patient-Specific<br />

...<br />

Multiple speech myeloma, Waldenstrom<br />

macroglobulinemia, such<br />

as amyloidosis, a rare disease that<br />

starts by mentioning the HOD Vice<br />

President Prof. Dr. Sevgi Kalayoglu<br />

Besısık, said, “learning by monitoring<br />

the cancer diagnosis of patients<br />

they are most interested in" Why me?<br />

"Is the answer to the question. In this<br />

meeting, the place of the immune<br />

system, the genetic basis of diseases,<br />

the molecular space were discussed<br />

in cancer development. We emphasized<br />

the importance of risk factors,<br />

that is, situations that could negatively<br />

affect the course of the disease. The<br />

time will come when the illness comes,<br />

in fact, according to the genetic<br />

alteration in the cancer cell of the patient<br />

plan of treatment will be done. If<br />

the control of how much cancer cells<br />

decrease after treatment is based on<br />

the remnant of this genetic change, a<br />

different treatment approach will be<br />

applied if it is left in bed, and another<br />

treatment will be applied if it is<br />

value of the diagnosis and evaluation<br />

of the documents pathology of the<br />

disease must be an expert on that<br />

subject hematopathologist so we<br />

brought back on the agenda. There<br />

are such diseases that the name is<br />

cancer, but we have a disease like this<br />

and maybe we will watch you for a<br />

long time without giving any medicine.<br />

Here are a few of these diseases,<br />

chronic lymphocytic leukemia, and no<br />

evidence of multiple symptoms myeloma<br />

and WaldenstromThe macroglobulinemia.<br />

Early and correct<br />

diagnosis is also important in this<br />

respect. Because the treatment without<br />

treatment will be carried on the<br />

agenda. For that reason, evaluation of<br />

the patients with specific experience<br />

of the disease and institutional<br />

monitoring are very important. 'Early<br />

diseases. For example, when we say<br />

that a patient is 80 percent likely to<br />

recover, in other words, we can lose<br />

20 percent of our patients. These figures<br />

apply to a group of patients with<br />

the same cancer diagnosis and risk<br />

group characteristics. In reality, most<br />

of the time for our cancer patients<br />

against all or nothing rule applies. So<br />

the patient is healing or we are losing<br />

him. The chance of 80 percent improvement<br />

in our sample does not mean<br />

that our patient will definitely improve.<br />

How real is that these statistics of<br />

the treatment process for our patients<br />

standing in front of us, gave information<br />

about the general population would<br />

end no chance pinpoint. In the treatment<br />

of hematological cancers, the<br />

genetic characteristics of cancer cells<br />

are very important.


New generation sequencing (next generation<br />

Sequencing) of cancerous<br />

and normal cells with the genetic<br />

map analysis methods able to determine<br />

a so-called very quickly and at a<br />

lower cost compared with the not the<br />

same. In a foreseeable future, we will<br />

start by removing the genetic map of<br />

the cancer cell in all of our patients<br />

and we will determine the treatment<br />

method to follow. We recommend<br />

common treatment approaches for<br />

patients with certain genetic characteristics,<br />

even if each individual has<br />

no specific treatment. Targeted treatment<br />

costs are extremely high. Participation<br />

in scientific studies needs<br />

to be increased in order for these<br />

treatments to become widespread in<br />

our country. I need to give expensive<br />

treatment to the patient group who<br />

will really benefit. Here we need to<br />

break down the concept of 'guinea<br />

pigs'. The circumstances in which a<br />

patient is treated in optimum conditions<br />

provide scientific research. There<br />

are strict controls here. Every stage<br />

is passed through the eye. The illness<br />

treated within the scope of the research<br />

with folk expression is regarded<br />

as 'hand baby rose baby'. Do not<br />

hesitate to join our patients in these<br />

scientific investigations, each stage of<br />

which is strictly controlled. But in this<br />

way they are able to get free access<br />

to costly treatment options. They are<br />

both free to use the treatment, and<br />

they have a chance to go through<br />

a much more rigorous care than a<br />

standard patient.”<br />

<strong>Turkey</strong> is preparing to test the first<br />

indigenous living medicine in cancer<br />

treatment ...<br />

<strong>Turkey</strong>'s 'first domestic leather production'<br />

with the invention, one of the<br />

world's prestigious medical awards<br />

US Plastic and Reconstructive Surgery<br />

Association's awarded the prize<br />

of 'Best Experimental Research' Prof.<br />

Dr. Ercument Ovali was among the<br />

congress speakers. Professor Dr. Ercument<br />

Ovali, <strong>Turkey</strong>'s first genetically<br />

modified cell therapy in the 4th<br />

Hematological Oncology Congress<br />

announced for the first time. Professor<br />

participating in the Congress of<br />

the drug treatment to live in <strong>Turkey</strong><br />

wants to support the expression of<br />

Professor. Dr. Ercument Ovalı said,<br />

"Because you have to prepare the<br />

method of treatment in the laboratory<br />

or to show that it works on animals<br />

alone does not have any importance.<br />

This treatment method should be<br />

rapidly tested in <strong>Turkey</strong> with a clinical<br />

trial. Instead of seeing themselves<br />

as guinea pigs, they need to trust the<br />

team to be able to hold on to life and<br />

to keep others alive. This will bring<br />

us two things. <strong>Turkey</strong> will have tested<br />

the native genetically modified cell<br />

as it produces and many people will<br />

change their lives.”<br />

Living the life expectancy in some<br />

types of cancer drugs can be extended<br />

to 3 years 3 months ...<br />

Exampling Made in the USA CR-T cell<br />

the treatment that Prof. Dr. Ercument<br />

Ovalı said, "An acute lymphoblastic<br />

leukemia in children's life<br />

expectancy is resistant to any kind<br />

of treatment is less than 6 months,<br />

or even the average is around 3<br />

months. With today's technology, you<br />

have no other chance. But with these<br />

living medicines, 95 percent of these<br />

children can achieve 3 year survival.<br />

This is a revolution. But this is not<br />

a treatment you can take from your<br />

pharmacy. They have complications. A<br />

method of treatment of hematopoietic<br />

stem cell transplant teams who<br />

can apply. That's why conventions<br />

like this allow us to build teams. We<br />

will train each other. Because the<br />

job does not end with the production<br />

in the lab. Clinical results are very<br />

important. Thank you for bringing<br />

us together for the Hematological<br />

Oncology Society. If there is no setback,<br />

we aim to start phase 1 studies<br />

in January 2018. Leukemia in three<br />

separate diseases, but will work in lymphoma<br />

patients and MyOle. We aim<br />

to practice on a total of 27 patients<br />

with 9 patients. I need the support of<br />

our doctors for this.”<br />

Turkish patients will be able to benefit<br />

much less in <strong>Turkey</strong> with half a<br />

trillion worth of treatment ...<br />

CR-T cell, a process which began approach<br />

to cost half a trillion last year<br />

at 35 centers in the United States. For<br />

many years, bone marrow transplants<br />

have shown scientists that the power<br />

to destroy a self-made cancer is<br />

less than that of any other human<br />

being. Living medicines have caused<br />

a significant change in this understanding<br />

and have begun to be used by<br />

subjecting one's own cell to genetic<br />

alteration. Thus, it began to fight cancer,<br />

as if the person's own immune<br />

cell was a micro-battle. If this technology<br />

is established in <strong>Turkey</strong> under the<br />

leadership of Turkish scientists, the<br />

cost will be much less and acceptable.<br />

The costs of treatment will go from<br />

one state to another and remain in<br />

our country.<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 15


DEVA, EU GMP sertifikalı tesisleriyle FDA onayı aldı<br />

DEVA, EU GMP sertifikalı tesislerinin Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu onayı<br />

almasıyla birlikte geniş kapsamlı lojistik tesisi için çalışmalara başladı.<br />

üretilen DEVA markalı ürünler<br />

ihraç ediyoruz. EU GMP sertifikalı<br />

tesislerimiz, geçen yıl FDA (Food<br />

and Drug Administration-Amerikan<br />

Gıda ve İlaç Kurumu) onayı aldı.<br />

Bunun yanı sıra altyapı yatırımlarını<br />

artırmaya da devam ediyoruz. Bu<br />

kapsamda yakın zamanda geniş<br />

kapsamlı bir lojistik tesisi kurmak<br />

için çalışmalara başladık. Yurt içi ve<br />

yurt dışı pazarlar için üretilen tüm<br />

ürünlerin tek merkezde toplanacağı<br />

tesis, Türkiye’de yer alan ilaç<br />

firmaları arasında en büyük lojistik<br />

merkez olma özelliği taşıyor.<br />

Tüm bu özelliklerin DEVA’yı<br />

diğer şirketlerden farklı kıldığını<br />

söyleyebilirim.<br />

DEVA Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Philipp Haas<br />

Türkiye’nin köklü ilaç<br />

üreticilerinden biri olan<br />

DEVA’nın Yönetim Kurulu<br />

Başkanı ve CEO’su Philipp Haas ile<br />

keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.<br />

Özellikle firmanın Ar-Ge çalışmaları<br />

üzerine konuştuğumuz röportajda<br />

Haas, Türkiye’de bulunan ilaç<br />

firmaları arasındaki en büyük lojistik<br />

tesisini kurmaya hazırlandıklarını<br />

belirtti.<br />

Firmanızı ve faaliyetlerinizi<br />

tanıyabilir miyiz?<br />

DEVA, 1958 yılından beri Türkiye’de<br />

faaliyet gösteren yerli ve köklü bir<br />

ilaç firmasıdır. Hali hazırda beşeri<br />

ilaç, hammadde ve tıbbi ampul<br />

üretimi alanında faaliyet gösteriyoruz.<br />

Yaklaşık 2000 çalışanımızla ve 3<br />

üretim tesisimizle ülkemize hizmet<br />

ediyoruz. DEVA, <strong>2017</strong> ilk yarıyıl sonu<br />

IMS verilerine göre kutu bazında<br />

%6,3 pazar payı ile 2. sırada yer<br />

alıyor (IMS İhale+Serbest Pazar).<br />

Amacımız, farklı tedavi gruplarına<br />

cevap verebilecek ürünleri ülkemizde<br />

üretebilmek ve ürünleri tıbbın<br />

hizmetine sunarak küresel ölçekte<br />

erişilebilir kılmaktır.<br />

İlaç sektöründeki diğer firmalara<br />

göre DEVA’yı farklı kılan unsurlar<br />

nelerdir?<br />

İlaç sektörüne baktığımızda güçlü<br />

yönleri farklılık gösteren çok sayıda<br />

şirket olduğunu söyleyebiliriz. DEVA<br />

olarak dikey entegrasyon süreçlerini<br />

benimsemiş güçlü bir şirket olarak<br />

görüyoruz kendimizi. Bir yandan Ar-<br />

Ge alanında yoğun olarak çalışırken,<br />

diğer yandan hammadde geliştiriyor,<br />

üretiyor ve ihraç ediyoruz. Yenilikçi<br />

yaklaşımlarla ilaç üretiyor ve tıbbın<br />

hizmetine sunuyoruz. Diğer yandan<br />

dünyanın dört bir yanına Türkiye’de<br />

Uluslararası pazarda hangi<br />

ülkelerde faaliyet gösteriyorsunuz?<br />

DEVA olarak, bölgesel genişlemeyi<br />

sürdürerek küresel ölçekte bir şirket<br />

olma yolunda ilerliyoruz. Bölgesel<br />

büyüme operasyonlarımız ve ihracat<br />

faaliyetlerimiz artarak devam ediyor.<br />

Aralarında İsviçre, Almanya, Hollanda<br />

ve İngiltere gibi ülkelerin yer aldığı<br />

çok sayıda ülkede 500’den fazla<br />

ruhsatımız bulunuyor. Şu anda 30’dan<br />

fazla ülkeye ilaç ve ilaç hammaddesi<br />

ihracatı gerçekleştiriyoruz. Hematoloji<br />

alanında KML tedavisinde dönüm<br />

noktası olan imatinib mesilat etkin<br />

maddeli ürünümüzü Avrupa ve<br />

Balkanlar’a <strong>2017</strong> itibariyle ihraç<br />

etmeye başladık.<br />

Hali hazırda uluslararası<br />

operasyonlarımız, distribütörlük,<br />

lisans satış ve tedariki, DEVA markalı<br />

ürünlerin direkt satışı, API ihracatı,<br />

fason üretim ve ortak geliştirme gibi<br />

iş modellerini kapsıyor.<br />

16 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17


DEVA’nın Ar-Ge’ye önem verdiğini<br />

biliyoruz. DEVARGE hakkında bilgi<br />

verir misiniz?<br />

DEVA olarak, Ar-Ge’ye önem veriyor,<br />

bu alanda ciddi yatırımlar yapıyoruz.<br />

DEVA, kurulduğu günden bu yana,<br />

tedavi alanlarındaki ihtiyaçlara<br />

yönelik Türkiye’de ürettiği ürünleri<br />

tıbbın hizmetine sunarak, tedavi-etkin<br />

maliyetle ilaçları ulaşılabilir kılmaya<br />

çalışıyor. İlaç sektörünün büyük<br />

dönüşüm geçirdiği bu son birkaç yıl<br />

içerisinde DEVA her zaman amacını<br />

korudu ve stratejisini buna göre<br />

belirledi. Özellikle ihracat alanında<br />

yaptığı çalışmalar ile küresel bir<br />

şirket olma yolunda ilerlerken, hemen<br />

hemen tüm tedavi alanlarında özel<br />

projeler üreten ve yüksek teknolojiye<br />

dayanan ürün geliştirebilen bir Ar-<br />

Ge’ye sahip olduğunu söyleyebilirim.<br />

Hali hazırda DEVA olarak bunu<br />

başarmak için gerekli yatırımları<br />

yapıyoruz ve bu konuda heyecan<br />

duyuyoruz. Bu doğrultuda geçen<br />

yıl ciromuzun %7’sini Ar-Ge<br />

faaliyetlerine ayırdık. Şu anda<br />

alanında uzman yaklaşık 150 kişilik<br />

ekibimizle büyük bir güce sahibiz.<br />

Geçtiğimiz yıllarda Ar-Ge<br />

çalışmalarımız 2 önemli ödüle layık<br />

görüldü. Bilim, Sanayi ve Teknoloji<br />

Bakanlığı tarafından düzenlenen<br />

4. Özel Sektör Ar-Ge Merkezleri<br />

Zirvesi’nde DEVA olarak, ilaç<br />

sektörünün en iyi Ar-Ge merkezine<br />

sahip şirketi seçildik.<br />

Yine, Eczacı <strong>Dergisi</strong> tarafından ilaç ve<br />

eczacılık sektörünün başarılı kurum,<br />

kuruluş ve şahıslarının seçildiği ve<br />

Altın Havan Ödülleri’nde de DEVA<br />

olarak, “hipertansiyon tedavisinde<br />

kullanılan ilaç aktif madde üretimi<br />

çalışması” ile yılın en iyi Ar-Ge<br />

şirketi seçildik. Ar-Ge alanındaki<br />

başarılarımızı bu önemli ödüllerle<br />

zenginleştirmek ve bu konudaki<br />

iddiamızın başarılarla destekleniyor<br />

olması bizlere büyük bir gurur ve<br />

mutluluk veriyor.<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 17


DEVA receives FDA approval with<br />

EU GMP certified facilities<br />

DEVA started working for a comprehensive logistics facility with EU GMP<br />

certified facilities approved by the US Food and Drug Administration.<br />

Philipp Haas, Chairman and CEO of DEVA<br />

We had an exclusive interview with<br />

Philipp Haas, Chairman and CEO of<br />

DEVA, one of <strong>Turkey</strong>’s well established<br />

drug producers. We talked about the<br />

company’s R & D activities with Haas<br />

who stated that they are prepared to<br />

establish the biggest logistics facility<br />

among drug companies in <strong>Turkey</strong> in the<br />

interview.<br />

Please tell us about your company<br />

and your operations?<br />

DEVA is a long-established local<br />

company operating in <strong>Turkey</strong> since<br />

1958. We are currently involved in<br />

manufacture of human medicinal<br />

products, raw materials and medical<br />

ampoules with approximately 2000<br />

employees and 3 manufacturing<br />

plants. According to IMS <strong>2017</strong> firsthalf<br />

data, we rank in the second place<br />

in market share with 6.3% in sales<br />

volume (IMS Tender + Free Market).<br />

Our goal is to develop capabilities for<br />

locally manufacturing products that<br />

can address needs in various therapy<br />

areas, and offer them for medical use<br />

on a global scale.<br />

What sets DEVA apart from other<br />

companies in the pharmaceutical<br />

industry?<br />

There are many companies in the<br />

pharmaceutical industry which stand<br />

out for their individual strengths.<br />

At DEVA, we view ourselves as a<br />

strong organization that has adopted<br />

vertical integration, developing,<br />

18 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

manufacturing and exporting raw<br />

materials while engaging heavily in<br />

R&D. We manufacture medicinal<br />

products using innovative approaches<br />

and offer them for use by the medical<br />

community, while also exporting DEVA<br />

products manufactured in <strong>Turkey</strong><br />

around the world. Our EU GMPcertified<br />

facilities received FDA (U.S.<br />

Food and Drug Administration) approval<br />

last year. Moreover, we continually<br />

grow our infrastructural investments.<br />

We have recently launched an effort<br />

to establish a broad-scale logistics<br />

facility, which will be the gathering<br />

point for all products, whether<br />

manufactured for the domestic market<br />

or international markets, and represent<br />

the largest logistics center among all<br />

pharmaceutical companies in <strong>Turkey</strong>.<br />

I could say all these characteristics<br />

differentiate DEVA from other<br />

companies.<br />

Which international markets does<br />

DEVA operate in?<br />

We are advancing toward to goal<br />

of becoming a global company by<br />

expanding our regional presence<br />

which, along with our export<br />

operations, is growing at an increasing<br />

rate. We hold more than 500 marketing<br />

authorizations in many countries,<br />

including Switzerland, Germany,<br />

Netherlands, and the UK. Currently,<br />

we are exporting medicinal products<br />

and raw materials to more than 30<br />

countries. As of <strong>2017</strong>, we started<br />

exporting our hematology products<br />

containing the active substance<br />

imatinib mesylate, a turning point in<br />

the treatment of CML, across Europe<br />

and the Balkans.<br />

Currently, our operations encompass<br />

business models such as<br />

distributorship, licensing, direct sale of<br />

DEVA-brand products, API exports, toll<br />

manufacturing and co-development.<br />

We know that R&D is important to<br />

DEVA. Please tell us about DEVARGE?<br />

At DEVA, we place great importance on<br />

and undertaking serious investments<br />

in R&D. Since our inception, DEVA<br />

strives for offering cost-effective<br />

medicinal products, manufacturing<br />

them in <strong>Turkey</strong> to address needs<br />

in various therapy areas. Over<br />

these past few years, during which<br />

the pharmaceutical industry has<br />

undergone a major transformation,<br />

DEVA never lost sight of its vision<br />

and set its strategy accordingly. In<br />

particular, our export operations<br />

have positioned us to make headway<br />

toward becoming a global company,<br />

and I can say that we are now able<br />

to develop specialized projects in<br />

almost all therapy areas and products<br />

relying on high technology with our<br />

R&D capabilities. We are undertaking<br />

the investments necessary to achieve<br />

these ends and we are excited about it.<br />

Accordingly, last year we invested 7%<br />

of our sales in R&D. Currently, we have<br />

a strong team of 150 experts in their<br />

respective fields.<br />

Over the past few years, our R&D<br />

efforts received 2 major recognitions,<br />

including nomination of DEVA as<br />

having the best R&D center in the<br />

pharmaceutical industry, at the 4th<br />

Private Sector R&D Centers Summit,<br />

organized by the Ministry of Science,<br />

Industry and Technology.<br />

Also, Eczacı Magazine named us the<br />

best R&D company of the year, for our<br />

“manufacturing operations of active<br />

substances used for the treatment of<br />

high blood pressure,” in the Golden<br />

Mortar Awards, which showcases the<br />

best companies, organizations and<br />

individuals in the pharmaceuticals<br />

and pharmacy sector. It is a source<br />

of great pride and joy for us that our<br />

R&D achievements are crowned and<br />

recognized by these awards.


Epilepsi İçin Bak Projesine bir ödül de Stevie’den geldi<br />

Türk Epilepsi ile Savaş Derneği ve Türkiye Epilepsi Hasta ve Yakınları Derneği iş birliği ile<br />

UCB <strong>Pharma</strong>’nın koşulsuz katkılarıyla Dünya Epilepsi Günü kapsamında gerçekleştirilen<br />

sosyal sorumluluk projesi ‘’Epilepsi İçin Bak’’ ikinci ödülünü Stevie Ödülleri’nden aldı.<br />

Amerika’nın en prestijli organizasyonlarından kabul edilen ve farklı ülkelerden binlerce projenin değerlendirildiği ödül<br />

programı Stevie’de bronz ödülün sahibi olan ‘’Epilepsi İçin Bak’’ projesi, epilepsi hastalığına dikkat çekerek yaklaşık 800 bin<br />

hastanın sesi oldu.<br />

Epilepsi İçin Bak projesi, epilepsi hakkında toplumda süregelen yanlış yönlendirmeler ve eksik bilgiler nedeniyle oluşan<br />

ön yargıları ortadan kaldırmak ve kamuoyunda farkındalık oluşturmak amacıyla Dünya Epilepsi Günü kapsamında, UCB<br />

<strong>Pharma</strong>’nın koşulsuz katkılarıyla, Türk Epilepsi ile Savaş Derneği ve Türkiye Epilepsi Hasta ve Yakınları Derneği iş birliği ile<br />

hayata geçirildi.<br />

Amerika’nın en prestijli organizasyonlarından olan ve dünya çapında başarılı projelerin değerlendirildiği Stevie<br />

Ödülleri’nden bronz ödülün sahibi olan ‘’Epilepsi İçin Bak’’ projesi kamuoyu genelinde geniş kitlelere ulaşarak ses getirdi.<br />

Sosyal medyada da büyük yankı uyandıran farkındalık projesi topluma mal olmuş birçok ünlü ismin de gönüllü desteğini<br />

aldı.<br />

Yaklaşık 800 bin epilepsi hastası için mor gözlükler takıldı<br />

Bakış açısını değiştirmek ve epilepsiye dikkat çekmek<br />

için ‘’mor gözlük’’ ikonu üzerinden #DünyaEpilepsiGünü,<br />

#EpilepsiİçinBak hashtagleriyle Facebook, Instagram ve Twitter<br />

üzerinden gerçekleştirilen çalışmalar ile yaklaşık potansiyel 11<br />

milyon kişiye ulaşıldı. Toplum tarafından takip edilen ünlü isimler<br />

sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarla epilepsi için<br />

bak dedi ve projenin gönüllü destekçisi oldu.<br />

A prize for the Epilepsi İçin Bak Project from Stevie<br />

With unconditional contributions of UCB <strong>Pharma</strong> and partnership of Turkish Chapter of<br />

International League Against Epilepsy and Turkish Chapter of International Bureau of<br />

Epilepsy, Epilepsi İçin Bak Project, which is a social responsibility project in the context of<br />

World Epilepsy Day, received its second prize from Stevie Awards<br />

Epilepsi İçin Bak (Look for Epilepsy)<br />

project, which has a bronze award<br />

on Stevie’s award program, which<br />

is recognized by some of America’s<br />

most prestigious organizations and<br />

evaluated thousands of products from<br />

different countries, was the voice<br />

of nearly 800,000 patients, drawing<br />

attention to epilepsy.<br />

In the context of World Epilepsy Day,<br />

with the unconditional contributions<br />

of UCB <strong>Pharma</strong>, Turkish Chapter of<br />

International League Against Epilepsy<br />

and Turkish Chapter of International<br />

Bureau of Epilepsy to remove the<br />

prejudices stemming from the<br />

20 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

misguided and inaccurate information<br />

about the epilepsy project.<br />

Epilepsi İçin Bak “Look For Epilepsy”<br />

project, which has the bronze award<br />

at the Stevie Awards, one of the<br />

most prestigious organizations in the<br />

United States and has been evaluated<br />

for successful projects around<br />

the globe, has reached massive<br />

audiences throughout the public. The<br />

awareness project, which has also<br />

received great repercussions in social<br />

media, has also received voluntary<br />

support from many celebrities who<br />

have been collecting goods.<br />

Purple glasses wore for About 800<br />

thousand people with epilepsy<br />

To change the angle of view and<br />

attract attention to the epilepsy,<br />

the potential of 11 million people<br />

has been reached through<br />

the work done on Facebook,<br />

Instagram and Twitter with the<br />

hashtags of #DünyaEpilepsiGünü,<br />

#EpilepsiİçinBak. Famous people<br />

followed by the community said they<br />

look for epilepsy in their social media<br />

accounts, and the project was a<br />

volunteer supporter.


Trimbow ® (ICS/LABA/LAMA) Avrupa İlaç Kurumu (EMA)<br />

tarafından Avrupa Pazarlama Ruhsatı Aldı<br />

Araştırma odaklı bir sağlık ürünleri<br />

şirketi olan Chiesi Group (Chiesi),<br />

Avrupa Komisyonu’nun erişkin<br />

hastalarda Kronik Obstrüktif Akciğer<br />

Hastalığının (KOAH) tedavisine<br />

yönelik bir ürün olan Trimbow ®<br />

için pazarlama ruhsatı verdiğini<br />

açıkladı. Sonuç olarak Trimbow ® ,<br />

şu anda Avrupa İlaç Kurumu (EMA)<br />

kapsamında yer alan 31 Avrupa<br />

ülkesinde kullanım için onaylandı.<br />

Trimbow ® , Beklometazon dipropiyonat<br />

(BDP), Formoterol Fumarat (FF) ve<br />

Glikopironyum bromür (GB) içeren<br />

ve basınçlı Ölçülü Doz İnhaler (bÖDİ)<br />

ile ekstra ince formülasyon şeklinde<br />

günde iki kez sabit doz olarak<br />

uygulanan bir İnhale Kortikosteroid<br />

(İKS) / Uzun etkili B2 agonisti (LABA)<br />

/ uzun etkili muskarinik antagonist<br />

(LAMA) kombinasyonudur.<br />

Chiesi Grup Avrupa Bölge Başkanı<br />

Alessandro Chiesi, bu konuda yaptığı<br />

açaıklamada: “Trimbow ® ’a Avrupa<br />

Birliği’nde pazarlama ruhsatı<br />

verilmesi KOAH hastaları için tedavide<br />

anlamlı bir ilerleme ve Chiesi<br />

Grup’un solunum sistemi hastalıkları<br />

alanındakiliderliğini güçlendiriyor.<br />

Trimbow ® , küçük havayollarını da<br />

tutan bir patoloji olan KOAH’ın<br />

tedavisi için tek bir inhalerde sunulan<br />

ve dolayısıyla tedaviye bağlılığı<br />

arttırabilen onaylanmış ilk sabit<br />

doz üçlü kombinasyon tedavisidir.<br />

Bu ürünü mümkün olan en kısa<br />

süre içinde hastaların kullanımına<br />

sunmayı amaçlıyoruz.” dedi.<br />

Trimbow ® ile yapılan, 7000’den fazla<br />

hastanın dahil edildiği 12 klinik<br />

araştırmadan ikisi kısa bir süre önce<br />

en prestijli uluslararası medikal<br />

dergilerden biri olan Lancet’te<br />

yayımlandı:<br />

• TRILOGY,1 Lancet’in özel Avrupa<br />

Solunum Derneği (European<br />

Respiratory Society <strong>–</strong> ERS)<br />

sayısında yayımlanan ve Londra’da<br />

gerçekleştirilen 2016 ERS<br />

Kongresi’nde sunulmuş olan bir<br />

araştırmadır. Bu araştırma ilk kez<br />

olarak ekstra ince partikül sabit doz<br />

üçlü İKS/LABA/LAMA kombinasyonu<br />

Trimbow ® ’un, alevlenmeleri de içeren<br />

çeşitli klinik parametreler açısından<br />

sabit doz İKS/LABA tedavisine<br />

(standart KOAH tedavilerinden biri)<br />

kıyasla üstün olduğuna ve benzer bir<br />

güvenlilik profili gösterdiğine ilişkin<br />

bir yıllık kanıtları sağladı.<br />

• Lancet’in internet üzerindeki<br />

3 Nisan <strong>2017</strong> tarihli sayısında<br />

yayımlanan TRINITY2 ise, KOAH’ın<br />

bir başka standart tedavisini<br />

oluşturan bir LAMA (Tiotropyum)<br />

ile karşılaştırıldığında, yine<br />

alevlenmeleri de içeren çeşitli etkililik<br />

parametreleri açısından Trimbow ® ’un<br />

sağladığı üstün etkililiğin gösterildiği<br />

bir araştırmadır.<br />

Trimbow ® (ICS / LABA / LAMA) Received European Marketing<br />

License by the European Medicines Agency (EMA)<br />

Chiesi Group (Chiesi), a researchfocused<br />

healthcare company, has<br />

announced that the European<br />

Commission has issued a marketing<br />

license for Trimbow ® , a product for<br />

the treatment of Chronic Obstructive<br />

Pulmonary Disease (COPD) in adult<br />

patients. As a result, Trimbow ® is<br />

now approved for use in 31 European<br />

countries under the European<br />

<strong>Pharma</strong>ceutical Agency (EMA).<br />

A Torture Corticosteroid (ICS)<br />

administered twice a day in the<br />

form of extra fine formulation with<br />

Trimbow ® , Beklotazon dipropionate<br />

(BDP), Formoterol Fumarate (FF)<br />

and Glycopyranium bromide (GB)<br />

and Pressure Metered Dose Inhaler<br />

B2 agonist (LABA) / long-acting<br />

muscarinic antagonist (LAMA).<br />

Alessandro Chiesi, chief of the Chiesi<br />

Group Europe, said: “The marketing<br />

license to Trimbow ® in the European<br />

Union is making significant progress<br />

in treatment for COPD patients and<br />

strengthening the leadership of the<br />

Chiesi Group in the area of ​respiratory<br />

system diseases. Trimbow ® is the<br />

first approved fixed-dose triple<br />

combination therapy that is offered<br />

in a single inhaler for the treatment<br />

of COPD, a pathology involving small<br />

airways, thereby increasing treatment<br />

adherence. We aim to bring this<br />

product to the patients’ use as soon<br />

as possible. “<br />

Two of 12 clinical trials involving more<br />

than 7,000 patients with Trimbow ®<br />

were recently published in the<br />

Lancet, one of the most prestigious<br />

international medical journals:<br />

• TRILOGY is a research published at<br />

the 2016 ERS Congress in London,<br />

published in the Lancet’s Special<br />

European Respiratory Society (ERS).<br />

This research was the first time that<br />

the extra fine particle fixed dose<br />

triple combination of the ICS / LABA<br />

/ LAMA combination Trimbow ® was<br />

superior to the fixed dose ICS /<br />

LABA treatment (one of the standard<br />

COPD treatments) in terms of<br />

various clinical parameters including<br />

exacerbations and a similar safety<br />

profile for a year.<br />

• TRINITY2, published on the Lancet’s<br />

web site on April 3, <strong>2017</strong>, is a study of<br />

the superior efficacy of Trimbow ® in<br />

terms of various efficacy parameters,<br />

including exacerbations, as compared<br />

to a LAMA (Tiotropium) that is<br />

another standard treatment of COPD.<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

21


AbbVie’nin kronik lenfositik lösemi (KLL)<br />

kanserinde kullanılan FDA onaylı ilacı<br />

VENCLYXTO (venetoclax),<br />

Türkiye’de ruhsat aldı<br />

VENCLYXTO , 17p delesyonu/TP53 mutasyonu ve BCL-2<br />

pozitif olduğu gösterilmiş olan kronik lenfositik lösemi<br />

hastalarında en az 3 ay süreyle ibrutinib veya idelalisib<br />

kullanılmasına rağmen en az kısmi yanıt alınamayan<br />

olgularda endikedir.<br />

AbbVie’nin, kronik lenfositik lösemi (KLL)<br />

kanserinde kullanılan FDA onaylı ilacı<br />

VENCLYXTO(venetoclax) Türkiye’de ruhsat aldı.<br />

VENCLYXTO, 17p delesyonu/TP53 mutasyonu<br />

ve BCL-2 pozitif olduğu gösterilmiş olan kronik<br />

lenfositik lösemi hastalarında en az 3 ay süreyle<br />

ibrutinib veya idelalisib kullanılmasına rağmen<br />

en az kısmi yanıt alınamayan olgularda endikedir.<br />

VENCLYXTO, 17p delesyonu/TP53 mutasyonu<br />

negatif ve BCL-2 pozitif olduğu gösterilmiş<br />

kronik lenfositik lösemi hastalarında ibrutinib<br />

veya idelalisib tedavisini de içeren en az 3 seri<br />

kemoimmünoterapi uygulamasına rağmen en<br />

az kısmi yanıt alınamayan veya nüks gelişen<br />

hastalarda endikedir.<br />

VENCLYXTO çeşitli kan kanserlerinde<br />

hastaların tedavisi için değerlendirilmektedir.<br />

BCL-2 proteini lenfositler de dahil bazı<br />

hücrelerde apoptozu (programlanmış hücre<br />

ölümü) engeller ve KLL hücrelerinde aşırı<br />

eksprese edilebilir. Günde bir kez verilen<br />

VENCLYXTO selektif olarak BCL-2 proteininin<br />

fonksiyonunu baskılamak üzere tasarlanmıştır.<br />

AbbVie Türkiye Medikal Direktörü Dr. Mahmut<br />

Gücük, VENCYLXTO’nun tıbbın hizmetine<br />

sunulması Türkiye’de kronik lenfositik lösemi<br />

hastaları için atılan önemli bir adımdır. AbbVie,<br />

BCL-2 aktivitesini bloke etmenin yollarını<br />

araştırmada öncülük etmiştir. VENCYLXTO,<br />

onaylanan ilk BCL-2 inhibitörü olarak AbbVie’nin<br />

karşılanmamış ihtiyaçların bulunduğu<br />

alanlardaki kanser ilaçlarını geliştirme vaadini<br />

de yerine getirmektedir” dedi.<br />

Bir tür kan ve kemik iliği kanseri olan kronik<br />

lenfositik lösemi (KLL) genelde yavaş ilerler.<br />

Kromozom 17’nin bir kısmının bulunmadığı<br />

bir genomik değişiklik olan 17p delesyonu<br />

önceden tedavi görmüş KLL olgularının yüzde<br />

3 ile 10’unda; ve rölapslı ya da refrakter KLL<br />

olgularının ise yüzde 30 ile 50’sinde görülür.<br />

Birinci basamak tedavide hastaların yüzde 8<br />

ile 15’inde; refrakter KLL olgularının ise yüzde<br />

35 ile 50’sinde bir TP53 mutasyonu oluşur. 17p<br />

delesyonu veya TP53 mutasyonu olan hastaların<br />

prognozu genelde kötüdür ve güncel standart<br />

tedavi rejimlerinde medyan ömür beklentisi iki<br />

ile üç yıldan azdır. En yaygın lösemi türlerinden<br />

biri olan KLL hastalarının ortalama tanı konma<br />

yaşı 70’tir. Türkiye’de her yıl yaklaşık 3.500 kişi<br />

bu kanser türüne yakalanırken, dünyadaki oran<br />

4.5/100,000 olarak kabul edilmektedir.<br />

VENCLYXTO ABD, AB, Arjantin, Porto Riko ve<br />

Kanada’da ruhsat onayı almıştır. VENCYLXTO<br />

AbbVie ile Roche Grubuna bağlı Genentech<br />

tarafından geliştirilmektedir. ABD’de iki şirket<br />

tarafından birlikte, ABD dışında ise AbbVie<br />

tarafından topluma sunulmaktadır.<br />

22 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17


The FDA-approved drug VENCLYXTO <br />

(venetoclax) used in AbbVie’s chronic<br />

lymphocytic leukemia (CLL) cancer received<br />

a license in <strong>Turkey</strong><br />

VENCLYXTO is indicated in patients with chronic<br />

lymphocytic leukemia who have been shown to have a 17p<br />

deletion / TP53 mutation and BCL-2 positive for at least<br />

3 months with ibrutinib or idelalisib, but at least partial<br />

response is not available.<br />

AbbVie has been licensed in <strong>Turkey</strong> for VENCLYXTO<br />

(venetoclax), an FDA-approved drug used in<br />

the treatment of chronic lymphocytic leukemia<br />

(CLL) cancer. VENCLYXTO is indicated in<br />

patients with chronic lymphocytic leukemia<br />

who have been shown to have a 17p deletion /<br />

TP53 mutation and BCL-2 positive for at least<br />

3 months with ibrutinib or idelalisib in at least<br />

partial response. VENCLYXTO is indicated in<br />

patients with chronic lymphocytic leukemia who<br />

have been shown to have 17p deletion / TP53<br />

mutation negative and BCL-2 positive, but who<br />

have at least 3 partial chemoimmunotherapy<br />

treatments including ibrutinib or idelalisib<br />

treatment, or who have at least partial response<br />

or recurrence.<br />

VENCLYXTO is evaluated for the treatment<br />

of patients with various types of blood<br />

cancers. Some cells, including BCL-2 protein<br />

lymphocytes, inhibit apoptosis (programmed<br />

cell death) and can be overexpressed in CLL<br />

cells. Once a day, VENCLYXTO is designed to<br />

selectively suppress the function of the BCL-2<br />

protein.<br />

AbbVie <strong>Turkey</strong> Medical Director Dr. Mahmut<br />

Gucuk, said that offering VENCYLXTO to<br />

medical service is an important step taken for<br />

chronic lymphocytic leukemia patients in <strong>Turkey</strong>.<br />

AbbVie pioneered in investigating ways to block<br />

BCL-2 activity. As the first BCL-2 inhibitor<br />

approved, VENCYLXTO also fulfills the promise<br />

of developing cancer drugs in areas where<br />

AbbVie has unmet needs.<br />

Chronic lymphocytic leukemia (KLL), which is a<br />

type of blood and bone marrow cancer, is usually<br />

slow. A 17p deletion, a genomic alteration in<br />

which a portion of chromosome 17 is absent,<br />

occurs in 3 to 10 percent of previously treated<br />

CLL cases; and 30 to 50 percent of relapsed<br />

or refractory CLL cases. In primary care, 8<br />

to 15 percent of patients are treated; and 35<br />

to 50 percent of refractory CLL cases have a<br />

TP53 mutation. The prognosis for patients with<br />

17p deletion or TP53 mutations is generally<br />

poor and the median life expectancy in current<br />

standard treatment regimens is less than two<br />

to three years. The average age for diagnosis of<br />

KLL patients, one of the most common types of<br />

leukemia, is 70 years. While approximately 3,500<br />

people are caught in <strong>Turkey</strong> each year, the rate in<br />

the world is accepted as 4.5 / 100,000.<br />

VENCLYXTO has obtained license approval<br />

in the USA, EU, Argentina, Puerto Rico and<br />

Canada. VENCYLXTO is developed by AbbVie<br />

and Genentech of the Roche Group. It is offered<br />

by two companies in the US together with AbbVie<br />

outside the United States.<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 23


Bayer ‘Startup Day <strong>2017</strong>’ ile<br />

girişimcileri bir araya getirdi<br />

Teknoloji ve inovasyon odaklı girişimlere destek veren Bayer, bu yıl ilk kez düzenlenen<br />

“Startup Day <strong>2017</strong>” etkinliğinde 9 startup’a kapılarını açtı. Girişimciler, düzenlenen etkinlik<br />

ile fikirlerini iş dünyasıyla buluşturma fırsatını elde etti.<br />

Bayer bu yıl ilk kez “Startup Day <strong>2017</strong>” etkinliğini merkez ofisinde gerçekleştirdi. Sağlık, tarım ve hayvancılık alanlarındaki<br />

çalışmalarıyla fark sağlayan 9 startup’a kapılarını açan Bayer, bu sayede şirket içerisindeki inovasyon kültürünü yenilikçi<br />

fikirlerle daha da güçlendirmeyi hedefliyor.<br />

Startup Day sayesinde girişimcilere iş dünyası ile karşılıklı bilgi ve tecrübe alışverişi yapabilecekleri bir ortam oluşturulmuş<br />

oldu. Bu yıl ilk kez düzenlenen Startup Day etkinliği ile ilgili Bayer Türk CEO’su Hubert Braun: “Startup DayBayer’in<br />

Türkiye’de yenilikçilik ve bilimin gelişimine verdiği desteğin bir göstergesi. Girişimcilik ekosisteminin gelişimine destek<br />

olmak üzere etkinliği önümüzdeki yıllarda da gerçekleştireceğiz” diye belirtti.<br />

Bayer’in, inovasyon kavramını daha da güçlendirmek<br />

amacıyla hayata geçirdiği “Youniverse”<br />

inovasyon platformunda canlı<br />

olarak yayınlanan etkinlik ile<br />

girişimciler farklı ülkelerdeki<br />

Bayer, çalışanlarına da fikirlerini<br />

tanıtma fırsatını yakaladılar.<br />

Bayer ‘Startup Day <strong>2017</strong>’ brings entrepreneurs together<br />

Supporting entrepreneurs focused on technology and innovation, Bayer opened its doors to<br />

nine startups under the “Startup Day <strong>2017</strong>” event for the first time this year. Entrepreneurs<br />

have the opportunity to bring their ideas and activities to the business world.<br />

24 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

For the first time this year, Bayer<br />

made its “Startup Day <strong>2017</strong>” event<br />

in its headquarters. Bayer opens<br />

the doors to 9 Start, which makes a<br />

difference with his work in the fields<br />

of health, agriculture and livestock,<br />

and aims to further strengthen the<br />

innovation culture within the company<br />

with innovative ideas.<br />

With Startup Day, entrepreneurs<br />

have created an environment where<br />

they can exchange information and<br />

experience with the business world.<br />

Hubert Braun, CEO of Bayer Turk,<br />

said: “Startup DayBayer’s support<br />

for the development of innovation<br />

and science in <strong>Turkey</strong>. We will also<br />

have the event in the coming years<br />

to support the development of the<br />

entrepreneurial ecosystem. “<br />

Bayer’s live event on the “Youniverse”<br />

innovation platform, which has been<br />

venerated to further reinforce the<br />

concept of innovation, has brought<br />

the opportunity for entrepreneurs<br />

to introduce their ideas to Bayer<br />

employees in different countries.


“Nükleer tıp Parkinson ve Alzheimer tanı ve<br />

tedavisinde çok ciddi rol oynayacak”<br />

Sağlık sektöründe Nükleer Tıp alanında öncülük eden Eczacıbaşı - Monrol,<br />

Türkiye’de nükleer tıbbın alanlarını genişletecek Ar-Ge çalışmalarına devam ediyor.<br />

26 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

Bozlu Grup’la birlikte 2008 yılında<br />

nükleer tıp alanına giren Eczacıbaşı,<br />

ilk olarak %50’sini aldığı Monrol’ün<br />

büyüme potansiyelini fark ederek<br />

yatırımını artırdı ve %84’ünü kapsayan<br />

bir satın alma gerçekleştirdi. Monrol’ün<br />

kurucu ortaklarının teknik bilgi birikimi<br />

ve Nükleer Tıp alanındaki tecrübesiyle<br />

Eczacıbaşı’nın sağlık alanındaki engin<br />

deneyimi, ve marka gücü sinerjilerinin<br />

birleşiminden doğan Eczacıbaşı <strong>–</strong><br />

Monrol bu kuvvet ve potansiyel ile öncü<br />

faaliyetlerini sürdürecek.<br />

20 yıldır sağlık sektöründe bulunduğunu<br />

ifade eden Eczacıbaşı <strong>–</strong> Monrol<br />

Genel Müdürü Aydın Küçük, firmanın<br />

nükleer tıp alanındaki çalışmaları ve<br />

hedefleriyle ilgili bilgi verdi.<br />

Eczacıbaşı Monrol’ü kısaca tanıyabilir<br />

miyiz?<br />

Biz üretim yapan bir firmayız.<br />

Bazı ürünlerde ithalat ve ihracat<br />

çalışmalarımız da var. Radyofarmasötik<br />

alanında en geniş ürün yelpazesine<br />

sahip olan firmayız. Türkiye’de ilk FDG<br />

PET ürünlerini Eczacıbaşı Monrol üretti,<br />

SPECT ürünlerini özel sektörde üretimi<br />

ilk Eczacıbaşı Monrol gerçekleştirdi.<br />

Radyoaktif ilaç üretimi niş bir alan.<br />

Üretilen bu ilaçlar hem tanı hem de<br />

tedavide kullanılıyor. sektörün mali<br />

büyüklüğü ilaç sektöründeki diğer<br />

alanlara göre nispeten küçük o sebeple<br />

, bu alanda dünya çapında uzmanlaşmış<br />

insanların sayısı da az.. Biz Türkiye’deki<br />

en yaygın tesis dağılımına sahip<br />

firmayız. Diğer firmalar genelde sadece<br />

İstanbul’da üretim yapıyorlar. Bizim<br />

şuan İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir ve<br />

Adana’da tesislerimiz var. Türkiye’nin<br />

her yerine ürün gönderebiliyoruz.<br />

Dolayısıyla Türkiye’de ulaşamadığımız<br />

çok az yer kalıyor. Bu neden önemli;<br />

ürünleri üretildikten 6.5 saat içerisinde<br />

hastaya verilmesi gerekiyor, yoksa<br />

ürün tükeniyor ve radyoaktivite bitiyor.<br />

Yani bu çok zor bir operasyon… Gece<br />

üretim yapılıyor ve uçağa bindiriliyor.<br />

Oradan tekrar özel araçlarla özel<br />

eğitimli ekipler tarafından alınıyor ve<br />

hastaneye götürülüyor. Stoklanabilen<br />

bir ürün değil. En kısa yarı ömürlü olan<br />

tanı ajanı olan FDG, genelde bir iki gün<br />

öncesinde hastanın da bilgisi dahilinde<br />

özel bir diyet uygulanarak tanı ürünü<br />

olarak kullanılıyor. Dolayısıyla Van’daki<br />

bir hastanın diyelim ki Perşembe<br />

günü PET çekimi yapılacak, Salı ya da<br />

Çarşamba’dan onun hazırlığı yapılır ve<br />

o güne o ürün yetiştirilir. Değişen hava<br />

şartları gibi engeller olabiliyor fakat<br />

biz bir şekilde o ürünü ihtiyaç olan<br />

bölgeye ulaştırıyoruz. İlaç zamanında<br />

gönderilemezse zaten etkisini yitiriyor.<br />

Coğrafik dağılım açısından çok büyük<br />

bir avantajımız olmasına rağmen ilaçları<br />

ihtiyaç duyulan zamanda ihtiyaç olan<br />

konuma ulaştırmak çok maliyetli oluyor.<br />

Orada bir tesis tutmanın maliyeti de<br />

çok yüksek oluyor. Ürünümüz, kanserin<br />

tanısında ve evrelenmesinde altın<br />

standart olan bir yöntemdir. Ağırlıklı<br />

olarak kanser, kardiyak görüntüleme,<br />

tiroid görüntüleme, böbrek<br />

fonksiyonlarının görüntülenmesi ve<br />

beyin görüntülenmesi için kullanılıyor.<br />

Diğer görüntüleme yöntemlerinin<br />

hiçbiri bu kadar etkili değil. Tedavi<br />

ürünlerimiz de var, halk arasında bu<br />

ürünlerin bazılarına atom tedavisi<br />

deniyor. Bahsedilen aslında tiroid<br />

kanserinin tedavisi için iyot ürünleridir.<br />

Yıllık üretim miktarınız nedir?<br />

Biz yılda 150.000 hastaya değiyoruz.<br />

Türkiye’de her yıl yaklaşık 130.000<br />

yeni kanser hastası var. Yurtiçi ve<br />

yurtdışı 150.000’in üzerinde hastaya<br />

değiyoruz. Pazar payımız %50-60<br />

arasında değişiyor. Kalan pazar<br />

ihtiyacı da sektördeki diğer firmalar<br />

tarafından karşılanıyor. Onların da<br />

benzer üretimleri ve lojistik ağları var<br />

ama hepsi sadece İstanbul’da üretim<br />

yapıyorlar.<br />

Kamuyla nasıl bir ilişkiniz var?<br />

Kamu tarafından da talepler oluyor<br />

mu? Yoksa sadece özel sektörde mi<br />

aktifsiniz?<br />

Türkiye’deki sağlık sisteminin %90’ını<br />

kamu oluşturuyor ve biz de kamuyla<br />

çalışıyoruz. Hem doğrudan kamu<br />

ihalelerine giriyor, hem de dolaylı olarak<br />

kamuya ürünlerimizi sunuyoruz. Dolaylı<br />

dediğimiz kısım hem bayilerimiz hem de<br />

hizmet alımı yapan firmalar aracılığıyla<br />

gerçekleşiyor.<br />

Rakipleriniz genelde<br />

yerli firmalar mı?<br />

FDG alanında yerli üç üretici daha var.<br />

SPECT dediğimiz kısımda ise Türk<br />

üreticiyle işbirliği yapan yabancı bir<br />

firma var. Onların da iyi bir pazar payı<br />

var fakat biz SPECT de %60 payımızı<br />

koruyoruz. Teranostik dediğimiz hem<br />

Tanı hem tedaviye dönük bir alan daha<br />

var. O alanda da büyümeye devam<br />

ediyoruz.


Türkiye pazarı için belirlediğiniz<br />

hedefler nelerdir?<br />

Yaygın bir dağıtım kanalımız var ve<br />

bu hastalar için çok önemli. Mevcut<br />

ruhsatlı ürünlerin Üretimini yapıyoruz<br />

ama aynı zamanda öncü bir kuruluşuz.<br />

FDG dediğimiz ajan, artık bilinen<br />

ve çok kullanılan bir görüntüleme<br />

ajanı oldu. Daha az kullanılan ve<br />

geleceği umut vadeden ilaçlar da var.<br />

Biz bunların da Ar-Ge ve Ür-Ge’sini<br />

yapıyoruz. Türkiye’de bizim kadar<br />

geniş Ar-Ge ve Ür-Ge ekibine sahip<br />

başka bir kuruluş yok. Hem Gebze’de<br />

kendi Ar-Ge ve Ür-Ge ekiplerimiz<br />

var hem de Ankara Üniversitesi ile<br />

işbirliği içerisindeyiz. RÜAG tesisinde<br />

Ankara Üniversitesi’yle ortak ilaçlar<br />

geliştiriyoruz. Bunlar literatürde var<br />

olan ilaçlar ama Türkiye’de ilk defa<br />

bu ilaçları geliştiriyoruz. Kimi kanser<br />

kimi diğer hastalıkların tanısında<br />

kullanılıyor. Alzheimer hastalığında da<br />

kullanılabilen beyin görüntüleme de<br />

dahil. Oradaki Ar-Ge ekiplerimiz Ankara<br />

Üniversitesindeki hocalarımız ile<br />

birlikte bunları geliştirmeye çalışıyorlar<br />

ve hatta hayvan deneyleri yapıyorlar.<br />

Avrupa’da bile benzeri çok az olan<br />

bu tesiste yaptığımız çalışmalar ilk<br />

meyvelerini vermeye başladı. Florodopa<br />

(FDOPA), Floroestradiol (FES) gibi<br />

çok özel ürünleri orada üretmeyi<br />

başardık. Henüz ruhsatlandırma<br />

aşamasını gerçekleştirmedik fakat<br />

ruhsatlandığında yine halkımızın<br />

hizmetine sunulacak. FDOPA Parkinson<br />

ve Alzheimer hastalığında da<br />

kullanılıyor, biliyorsunuz ki Alzheimer<br />

hala tedavisi olmayan bir hastalık.<br />

Tedavisi olmadığı için de devletler<br />

bu hastalığa az harcama yapıyorlar.<br />

Şu anda Alzheimer teşhisi yapılıyor<br />

diyemiyoruz ama FDG PET ve F DOPA<br />

görüntüleme AD ve PD teşhisi için<br />

önemli bir mihenk taşı. Muhtemelen<br />

nükleer tıp Alzheimer, Parkinson tanı<br />

ve tedavisinde çok ciddi rol oynayacak.<br />

Immünoterapi ve genetikte de öyle<br />

olmasını bekliyoruz bunlar yeni kanser<br />

tanı ve tedavi sistemleri. Nükleer tıp bu<br />

alanlarda çok önemli bir rol oynayacak<br />

ve biz de çalışmalara başlamış<br />

durumdayız.<br />

Türkiye’de büyük yatırımlar<br />

yapıyorsunuz. Devlet yeteri kadar<br />

yanınızda oluyor ve teşvik veriyor mu?<br />

Biz zamanında yatırımları yaptığımızda<br />

belli teşvikler kullanıldı ama bundan<br />

sonraki araştırma, geliştirme<br />

faaliyetlerinde daha fazla teşvik<br />

kullanmak isteriz. Şuan yararlandığımız<br />

bir takım teşvikler var. Belki daha<br />

fazlası yapılabilir. Hatta bu ürünleri<br />

yurtdışında da üretebiliriz, ihracat<br />

yapabiliriz. Fakat bizim boyutlarımız<br />

büyük teşviklere oranla biraz küçük<br />

kalıyor. O yüzden bu teşviklerin eşik<br />

limitlerinin altında kalıyoruz.<br />

Yurtdışı taleplerinizi ihracat yaparak<br />

mı karşılamak istiyorsunuz yoksa o<br />

bölgede üretime geçerek mi?<br />

Üretimde yurtdışı tesislerimiz de var.<br />

Romanya, Bulgaristan ve Mısır’da kendi<br />

tesislerimiz var. Onun dışında Kuveyt<br />

ve Dubai’de kontratlı üretim yapıyoruz.<br />

Muhtemelen 10 yıl gibi bir süredir<br />

üretimlerimizi gerçekleştiriyoruz ve<br />

bu ülkelerin otoriteleri tarafından<br />

düzenli olarak denetleniyoruz<br />

Türkiye’de de hem TAEK hem de Sağlık<br />

Bakanlığı tarafından düzenli olarak<br />

denetleniyoruz. Radyoaktif ilaç üretimi<br />

yapmak çok büyük bir sorumluluk.<br />

Buradaki bilgi ve tecrübe çok önemli<br />

fakat bu zararlı anlamında değil. Kontrol<br />

altında olduğu için halk sağlığına<br />

faydalı ve üstelik biz bunları çok zor<br />

coğrafyalarda da yerine getirebiliyoruz.<br />

Yatırım yaptığınız bölgedeki devletler<br />

size destek sağlıyor mu?<br />

Sağlamıyorlar. Henüz Avrupa<br />

Birliği’ne girmemişken Bulgaristan,<br />

Romanya’da hatta Polonya’da tesis<br />

kurulumu gerçekleştirdik. Şartlar<br />

çok zordu ve başka bir üretim tesisi<br />

bulunmuyordu. Bizim ürünümüz<br />

sayesinde oradaki kanser hastaları<br />

şifa bulmaya başladı. Bu hastalar<br />

altın standart Nükleer Tıp tanısı<br />

sayesinde tedavi olmaya başladılar<br />

ve o ülkelerin sağlık standardını<br />

geliştirmeye başladık. Bu şekilde<br />

sağlık hizmeti de ucuzlamaya başlıyor<br />

çünkü toplamda bu ucuz bir tanı değil<br />

ama bir hastanın kanserle ilgili toplam<br />

tedavi maliyetine baktığınızda ciddi<br />

anlamda bütün maliyeti düşürüyor.<br />

Erken tanıda bulunup doğru tedaviyi<br />

uyguluyorsunuz. Verilen ilaçların etkili<br />

olup olmadığını öğrenmenin en iyi<br />

yolu nükleer tıptır. Oralardaki hem<br />

nükleer tıp gelişimi hem de onkoloji<br />

ve kardiyolojinin gelişimine çok ciddi<br />

imkan sağlamış oluyoruz. Gittiğimiz<br />

yerlerde sağlık sistemindeki gelişimi<br />

net olarak görebildiğimizi söyleyebilirim.<br />

Bu bölgelerde ilk yıllarda talep elde<br />

etmek zor, çok sonraları talep oluşuyor.<br />

Öncelikle doktorların ve sağlık<br />

çalışanlarının eğitilmesi gerekiyor.<br />

Radyoaktivite kişi ve çevreye zarar<br />

oluşturur mu korkusu doğuyor. Sonuçta<br />

bu Amerika’da ve gelişmiş ülkelerde<br />

çok yaygın kullanılan bir tanı ve tedavi<br />

yöntemi, o ülkelerde de radyoaktiviteden<br />

korkuyorlar fakat önlemini aldığınızda<br />

ve planlı, programlı ilerlediğinizde<br />

uygulayan kişiye de uygulanan kişiye de<br />

hiçbir zararı yok.<br />

Yatırım hedeflediğiniz başka<br />

ülkeler var mı?<br />

Yerel yatırımcı olursa gelişmekte olan<br />

coğrafyalar ile ilgileniyoruz.<br />

Türkiye üretimimizde uzun ömürlü<br />

izotoplarda Hindistan’a kadar 25<br />

ülkeye ihracat yapıyoruz. Ülke içindeki<br />

transferlerimizde de Türk Hava<br />

Yolları’nın ağına güveniyoruz. Havayolu<br />

şirketi bu açıdan önemli çünkü<br />

ürünlerimizin, uzun süre bir yerde<br />

durmaması ve çok hızlı bir şekilde<br />

uçağa bindirilip sevk edilmesi gerekiyor.<br />

Sevk ettiğimiz yerde de özel bir ekip<br />

ilacı karşılıyor ve hemen hastaneye<br />

götürüyor.<br />

Eklemek istedikleriniz?<br />

Yeni ürünlere önem veriyoruz. Sadece<br />

yurtdışından getirilebilen ve hatta<br />

getirilemeyen ürünler var ki bunları<br />

sadece biz üretebiliyoruz. Bu anlamda<br />

devlet tarafından da daha fazla<br />

desteğe ihtiyacımız var. Tesis yatırımı<br />

yapıyorsunuz ama o tesiste bir problem<br />

olduğunda devamlılığı sağlamakta<br />

güçlük çekiyorsunuz. İhaleye girilmişse<br />

eğer o ihale diyor ki sen yap ama üç<br />

kere teslim edemezsen ihale yasaklısı<br />

ilan edilirsin. Ekonomik olarak yeterli<br />

talep olmadığı için tesisin yedeğini<br />

yapamıyorsunuz. Hiç tesis kurmazsanız<br />

ihaleye girmeseniz de Türkiye bundan<br />

faydalanamayacak. Hastalar ya<br />

mağdur olacak ya da yurt dışından<br />

yüksek maliyetle ürün gelecek, döviz<br />

kaybı olacak. Fakat üretimde aksama<br />

olursa da ihale yasaklısı olma durumu<br />

gibi açmazlar oluşturan ürünlerimiz<br />

var. Böyle çok özel alanlar için Kamu<br />

da istisnalar olmalı ve yerli sanayi<br />

desteklenmeli diye düşünüyorum.<br />

Nükleer tıp özellikle gelişmekte olan<br />

bölgeler için farkındalığı henüz düşük<br />

ama çok da kritik bir alan. Ondan<br />

da önemlisi uzun vadede tanı ve<br />

tedavilerde bugüne oranla daha fazla<br />

yer edinecek bir alan. Nükleer tıp<br />

dışında da içerisinde tanı ve tedavinin<br />

olduğu her alana bakıyoruz.<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 27


“Nuclear medicine will play a very serious role in<br />

diagnosis and treatment of Parkinson and Alzheimer”<br />

Leading the health sector in the field of nuclear medicine, Eczacıbaşı <strong>–</strong> Monrol<br />

continues to expand the areas of nuclear medicine with R & D activities in <strong>Turkey</strong>.<br />

Entering the field of nuclear medicine with Bozlu Grup in 2008,<br />

Eczacıbaşı has increased its investment by noticing growth<br />

potential of Monrol which it received 50% firstly then<br />

increased to 84%. Arising from a combination of experience<br />

and technical knowledge of Monrol’s founders and Eczacıbaşı’s<br />

power, synergies and experience in the field of health,<br />

Eczacıbaşı - Monrol will continue its pioneering activities with<br />

this power.<br />

Declaring that he has been in the health sector for 20<br />

years, Mustafa Aydin Kucuk, General Manager of Eczacıbaşı<br />

- Monrol informed about their activities in nuclear medicine<br />

and objectives.<br />

Can you inform us about Eczacıbaşı Monrol briefly?<br />

We are a production company. We also import and export some<br />

of our products. We are a company in the field of<br />

radiopharmaceuticals having the widest range of<br />

products. Monrol produced the first FDG PET products<br />

in <strong>Turkey</strong>, after TAEG had produced spect products,<br />

Monrol made first manufacturing in the private sector.<br />

Radioactive pharmaceutical production is a niche area. The<br />

drugs are used in both diagnosis and treatment. The financial<br />

size of the industry is relatively small compared to other fields<br />

in the pharmaceutical sector, so the number of people<br />

specialized in this field are less. We are the company with most<br />

many plants in <strong>Turkey</strong>. Other companies are doing just<br />

the general production in Istanbul. We have now facilities in<br />

28 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

Istanbul, Ankara, Antalya, Izmir and Adana. We can deliver our<br />

products to all over <strong>Turkey</strong>. It matters; because it is supposed<br />

to be given to patients within 6.5 hours when the products are<br />

manufactured, or product is running out and the radioactivity<br />

ends. So this is a very difficult operation ... and production<br />

being done at night. From there it is taken again by specially<br />

trained teams with special vehicles and taken to the hospital. It<br />

is not a stockable product. Most of the short half-life FDG diagnostic<br />

agent that is usually used as a diagnostic product by<br />

applying a special diet within a day or two with the patient’s<br />

knowledge. For example, PET scanning of one patient<br />

from Van will be held on Thursday, its preparations are made<br />

on Tuesday or Wednesday and products are getting ready. Obstacles<br />

such as weather conditions come up, but we have the<br />

ability to deliver that product to the region. Drugs are already<br />

losing its influence if can not be delivered on time. Although<br />

we have a huge advantage in terms of geographic distribution,<br />

the operation is costly. The cost of providing a plant is also<br />

very high.Our product is one method with gold standards<br />

for the diagnosis and staging of cancer. This is used for<br />

imaging the brain mainly cancer, cardiac imaging, thyroid imaging,<br />

imaging of renal function. None of the other imaging techniques<br />

are effective. Our treatment products also exist, some<br />

of these products called as atom treatment colloquially. Mentioning<br />

products are essentially iodine for the treatment<br />

of thyroid cancer.<br />

What is your annual production rate?<br />

We have 150,000 patients a year. There are about 130,000 new<br />

cancer patients every year in <strong>Turkey</strong>. We are dealing with more<br />

than 150,000 patients both at home and abroad. Our market<br />

share varies between 50% and 60%. The remaining needs are<br />

met by the other companies in the sector. They also have<br />

similar production and logistics networks, but they all just have<br />

production in Istanbul.<br />

How do we relate to the public? Do the public demand from<br />

you? Or are you only active in the private sector?<br />

The public has 90% share of health system in <strong>Turkey</strong> and we<br />

are also working with the public as well. Directly we have<br />

the public contract, and also we offer our products indirectly to<br />

the public.<br />

Are your competitors mostly domestic companies?<br />

There are three domestic producers of FDG. There is an<br />

international company that cooperates with Turkish producers<br />

in SPECT field. They’ve got a good market share but we protect<br />

60% of our share in SPECT. We also have a Theranostics field<br />

for both diagnosis and treatment. We continue to grow in that<br />

area as well.


What are the goals you set for the Turkish market?<br />

We have a common distribution channel and it is very<br />

important for these patients. We’re in production of existing<br />

licensed products, but also a leading government<br />

agency. FDG agent, is now known and widely used. We are also<br />

R & D and P & D. In <strong>Turkey</strong>, there is no other organization with<br />

that extensive R & D and P & D team. Both in Gebze we<br />

have our own R & D and P & D team. In addition, we cooperate<br />

with Ankara University. We are developing common drugs at<br />

the RÜAG facility with Ankara University. These drugs<br />

are in the literature, but we are developing these drugs for the<br />

first time in <strong>Turkey</strong>. Some are used in the diagnosis of cancers<br />

and some other for diseases. In Alzheimer’s disease,<br />

including brain scanning can also be used. Our R & D team are<br />

trying to develop with our instructor at Ankara University and<br />

even doing animal experiments. Even less so<br />

in Europe, which began to give the first fruits of the work we<br />

do at this facility. We were able to produce a very special<br />

product such as Fluorodopan to (FDOPA)<br />

and Floroestradiol (FES) there. We have not yet realized the<br />

stage of licensing, but will be presented to the service of our<br />

people once they are licensed. Parkinson’s<br />

and Alzheimer’s disease in the FDOPA being used, you<br />

know that Alzheimer’s is still an incurable disease. States<br />

spend less due to there is no treatment for this disease. Now<br />

Alzheimer’s diagnosis not available but FDG PET and F DOPA<br />

scanning is an important touchstone for diagnostic of AD<br />

and PD. Probably nuclear medicine will play a very serious role<br />

in diagnosis and treatment of Alzheimer and Parkinson. We<br />

expect it to be in the immunotherapy and genetically and these<br />

are new cancer diagnosis and treatment systems. Nuclear<br />

medicine will play a very important role in this field and we<br />

started our work.<br />

You are doing big investments in <strong>Turkey</strong>. Do you get along<br />

with state authority and give incentives?<br />

We use certain incentives when we made investments but we<br />

want to use more incentives in research and development<br />

activities. There are a number of incentives that we can<br />

use. Maybe more can be done. We can even produce these<br />

products abroad, we can export. But our dimension is a bit<br />

small. So we are below the thresholds of these incentives.<br />

Do you want to meet your overseas demands by exporting or<br />

by making production in that region?<br />

We also have overseas facilities in production. We have our own<br />

facilities in Romania, Bulgaria and Egypt. Apart from that, we<br />

are producing contracted products in Kuwait and<br />

Dubai. We are probably there for 10 years as we carry out our<br />

production and we are regularly inspected by<br />

authorities in both of these countries as well as <strong>Turkey</strong> TAEK<br />

are regularly inspected by the Ministry of Health. Making<br />

radioactive drug production has a huge responsibility. The<br />

knowledge and experience here is very important. Beneficial to<br />

public health fits under control and we are able to fulfill these<br />

even in very difficult geography.<br />

Do the states in the region you are investing support you?<br />

They do not provide. Even not entering the European Union.<br />

We realized even install facilities in Bulgaria, Romania and<br />

Poland. The conditions were very difficult and there was no<br />

other production facility. Cancer patients there find healing<br />

with our products patients with diagnosis of Nuclear Medicine<br />

started to improve the health standards of those countries. In<br />

this way, the healthcare service is also getting cheaper because<br />

it is not a cheap diagnosis in total, but when you look at the<br />

total cost of treatment for a cancer patient, it seriously reduces<br />

the overall cost. You apply the right treatment available in<br />

early diagnosis. Nuclear medicine is the best way of<br />

learning that drug is effective or not. We provide a serious<br />

development of oncology and cardiology as well as nuclear<br />

medicine. I can say that we can clearly see the development of<br />

the health system in the places we go. In these regions,<br />

demand was difficult to achieve in the first year, but demand<br />

occurs much later. Firstly, doctors and health<br />

professionals must be trained. “Radioactivity damage people<br />

and environment fear” can exist. The result is a diagnosis<br />

widely used in the United States and developed countries. If it’s<br />

planned, it doesn’t harm the person.<br />

Are there any other countries where you want to invest?<br />

We are interested in developing geographies if there is<br />

local investors.<br />

In our production, we are exporting to 25 countries in longterm<br />

isotopes up to India. We rely on the network of Turkish<br />

Airlines in our transfers within the country. The airline is<br />

important because our products needs to be on plane and<br />

shipped very quickly. In the place we refer to, a special team<br />

meets our product and takes them to the hospital immediately.<br />

What do you want to add?<br />

We attach great importance for new products. There are some<br />

products that can be brought from abroad but only we can<br />

produce them. In this sense, we also need more support from<br />

the government. You are investing in facilities, but you are<br />

having difficulty maintaining continuity when there is a problem<br />

with that test. If we enter in procurement contracts and says<br />

that you’re doing, but three times, it was announced and<br />

banned if you can not deliver. You can not make a backup of the<br />

facility because it is not economically sufficient. If you do not<br />

establish any facilities, <strong>Turkey</strong> will not benefit from it unless you<br />

enter the tender. Patients will either be victims or will come<br />

from abroad at high cost, loss of foreign exchange. But if there<br />

are disruptions in the production of our products making up<br />

impasses like the state of being banned from bidding. Such a<br />

special exception should be in the public should be supported, I<br />

think.<br />

Awareness of nuclear medicine in developing regions for<br />

particular item is too low, but this is also a critical area. More<br />

important element that this is a field, which will have more<br />

space than today in the diagnosis and treatment in the long<br />

term. We are searching every area for diagnosis and treatment<br />

as well as nuclear medicine.<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 29


Kilo vermenin dayanılmaz hafifliği<br />

Birçok obezite vakasında, yüzde<br />

5-10 oranında verilen kilo<br />

insanların sahip olduğu yandaş<br />

hastalıklarda azalma olduğunu<br />

gösterir.<br />

BariatrikLab Obezite ve Metabolik<br />

Cerrahi Merkezi kurucusu Prof. Dr.<br />

Halil Coşkun, mütevazi bir şekilde kilo<br />

vermenin genel anlamda sağlığımızı<br />

nasıl etkileyeceği konusunda şu<br />

bilgileri verdi:<br />

Kolesterol<br />

LDL olarak da adlandırılan kötü<br />

kolesterolümüzü düşüren ilaçlar<br />

mevcut olsa da doktorlar ve<br />

hastalar HDL olarak adlandırılan iyi<br />

kolesterolü artırmanın (birkaç puan<br />

bile olsa) ne kadar zor olduğunu<br />

bilirler.<br />

Yüzde 5-10 oranında bir ağırlık kaybı<br />

HDL kolesterolünde beş puanlık<br />

bir artışa neden olabilir. Bu, HDL’yi<br />

yükselterek, bir bireyin kalp hastalığı<br />

geliştirme riskini düşürebilir. Erkekler<br />

için 40 mg / dl’den fazla ve kadınlarda<br />

50 mg’dan fazla HDL kolestrolü kalp<br />

hastalıklarına karşı koruyucu görevi<br />

görür.<br />

Kanda yüksek miktarda zararlı diğer<br />

yağ benzeri parçacıklar var. Bunlara<br />

trigliseritler denir. Yüksek miktarda<br />

trigliseritleri olan insanlar, diğer<br />

sorunlar arasında kalp krizi ve felç<br />

riski altındadır. Normal seviyenin 150<br />

mg / dl’nin altında olması gerekirken,<br />

200 mg / dl’nin üzerindeki herhangi<br />

bir miktar yüksek kabul edilir.<br />

Vücut ağırlığının yüzde 5-10’unu<br />

kaybetmenin trigliseridlerde 40<br />

mg / dl’lik bir düşüşe sebep olduğu<br />

gösterildi ki bu önemli bir düşüştür.<br />

Bu seviye, aşırı alkol alımının<br />

30 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

azaltılmasının yanı sıra, egzersiz<br />

yapılarak, konsantre şekerler,<br />

karbonhidratlar ve yağlar için<br />

düşük bir diyet uygulayarak daha da<br />

gelişebilir.<br />

Yüksek tansiyon<br />

Fazla vücut ağırlığı, hipertansiyon<br />

vakalarının yaklaşık yüzde 25-<br />

30’unu oluşturur. Artan vücut ağırlığı<br />

hemodinamik anormalliklere ve<br />

kan basıncının yükselmesine neden<br />

olan diğer değişikliklere neden olur.<br />

Yüzde 5-10’luk bir kilo kaybıyla hem<br />

sistolik hem de diyastolik kan basıncı<br />

ortalama 5 mmHg azalır. Sebzeler,<br />

meyveler yiyerek ve az yağlı süt<br />

içerek, tuz kısıtlı bir diyet yaparak, bu<br />

kilo kaybı potansiyel olarak daha da<br />

yükseltilebilir.<br />

Diyabet<br />

Şeker hastalığını taramak ve<br />

tedavisini izlemek için kullanılan<br />

laboratuvar belirteçlerinden birine<br />

Hemoglobin A1C adı verilir. Bu<br />

belirteç normal seviye 6.5’in altında<br />

olmalıdır. Araştırmalar, yüzde 5-10<br />

kilo vermenin bu işaretleyiciyi<br />

ortalama yarı yarıya azaltabileceğini<br />

gösteriyor. Bu, bazı anti-diyabetik<br />

hapların kan şekerleri üzerindeki<br />

etkisine yakındır.<br />

İnsülin direnci<br />

Kilo artışı ile görülen bir başka<br />

durum, insülin direnci adı verilen<br />

bir fenomendir. Bu bozuklukta,<br />

pankreas insülin adı verilen hormonu<br />

normalden daha fazla üretir. İnsülin<br />

kan şekeri düzeylerini normal<br />

tutmaktan sorumludur. Bu durumda,<br />

dokuların insülin etkilerine karşı<br />

dirençli olduğu için yüksek düzeyde<br />

insülin gerekir.<br />

Birisi insülin direncine sahip<br />

olduğunda, kandaki yüksek insülin<br />

seviyesi, özellikle bel bölgesinde,<br />

anormal kolestrole, bazen erkeklerde<br />

saç dökülmesine, kısırlığa ve<br />

kadınlarda hormon düzeylerinde<br />

belli bir değişikliğe neden olur. Yüzde<br />

5-10 oranında kilo kaybının, insülin<br />

düzeylerini önemli ölçüde düşürdüğü<br />

ve bu nedenle bu koşulların tersine<br />

çevrilmesine yardımcı olduğu<br />

bulunmuştur.<br />

Uyku apnesi<br />

Obstrüktif uyku apnesi, aşırı miktarda<br />

horlayan ya da uyku esnasında yeterli<br />

miktarda hava teneffüs edemeyen<br />

hastalarda sıklıkla teşhis edilen bir<br />

uyku bozukluğudur. Bunun nedeni,<br />

uyku esnasında duraklamalar ve<br />

solunum boşluklarıdır. Bu hastalık<br />

yetersiz oksijenasyona neden olur.<br />

Bu, gün boyunca yorgunluk ve uyku<br />

haline neden olur. Aynı zamanda,<br />

bazı hastalıkların tedavi, örneğin<br />

hipertansiyon gibi, süresini uzatır.<br />

Uyku apnesi ortaya çıktığında, kandaki<br />

oksijen seviyeleri uyku sırasında<br />

çok düşüktür ve CPAP adı verilen<br />

bir solunum cihazı kullanılması<br />

gereklidir. Yüzde 5-10’luk bir kilo<br />

kaybının uyku apnesini düzeltebileceği<br />

ve bazen apne çok şiddetli olmadığı<br />

taktirde hastaları CPAP solunum<br />

makinesinden kurtarabileceği ihtimal<br />

dahilindedir. Bu, bazıları için büyük bir<br />

başarıdır, çünkü bir CPAP kullanmak<br />

hayat kurtarıcıdır, ancak bunu<br />

kullananlar tarafından sıklıkla hantal<br />

olarak algılanmaktadır.<br />

İltihap<br />

Fazla ağırlığın insan vücudundaki<br />

hücrelere etkisini inceleyen<br />

çalışmalarda, yağ hücrelerinin<br />

ve özellikle de abdominal yağ<br />

hücrelerinin, kan damarlarında<br />

iltihaplanmaya neden olan çok sayıda<br />

madde ürettiği görülmüştür. Bu<br />

enflamasyon daha sonra plaklara ve<br />

pıhtılara neden olabilir ve kalp atım<br />

hızını etkileyerek kalp krizine neden<br />

olabilir. Kilo kaybı yüzde 10 düzeyine<br />

ulaştığında, kan dolaşımındaki<br />

iltihaplanmaya neden olan maddelerin<br />

seviyeleri önemli ölçüde düşer ve bu<br />

nedenle vasküler hasar riski de azalır.<br />

Bütün bu faydalar yüzde 5-10 gibi<br />

düşük bir orandaki kilo kaybıyla<br />

ortaya çıkar. Nihai olarak kalp krizi<br />

veya felç geçirme ihtimalini de<br />

önemli ölçüde azaltır. Ilımlı bir ağırlık<br />

değişimi hali hazırda muazzam sağlık<br />

yararlarına neden olmaktadır.


SANAYİCİNİN GÜÇLÜ SESİ<br />

BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜ<br />

pagev<br />

pagev1989<br />

pagevtv<br />

pagev<br />

www.pagev.org


The unbearable lightness of weight loss<br />

32 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

In many cases of obesity, the weight<br />

given to 5-10 percent indicates<br />

a decrease in comorbidities that<br />

people have.<br />

The founder of BariatricLab Obesity<br />

and Metabolic Surgery Center.<br />

Dr. Halil Coskun informed us the<br />

following about how modestly weight<br />

loss will affect our health in general:<br />

Cholesterol<br />

Doctors and patients know how<br />

difficult it is to raise good cholesterol<br />

(even if there are a few points) called<br />

HDL, even though there are drugs<br />

that reduce our bad cholesterol, also<br />

called LDL.<br />

A weight loss of 5-10% may cause<br />

a five-point increase in HDL<br />

cholesterol. This can lower the risk<br />

of developing an individual’s heart<br />

disease by raising HDL. More than 40<br />

mg / dl for men, and more than 50 mg<br />

for women, HDL cholesterol protects<br />

against heart disease.<br />

There are other fat-like particles that<br />

are harmful to a high degree of calm.<br />

These are called triglycerides. People<br />

with high amounts of triglycerides<br />

are at risk of heart attack and stroke<br />

among other problems. Any amount<br />

above 200 mg / dL is considered high,<br />

while the normal level should be<br />

below 150 mg / dL.<br />

Loss of 5-10% of body weight was<br />

shown to cause a reduction of 40<br />

mg / dl in triglycerides, which is a<br />

significant reduction. This level can<br />

be further improved by lowering<br />

excessive alcohol intake, by exercising,<br />

and by applying a low diet for<br />

concentrated sugars, carbohydrates<br />

and fats.<br />

Hypertension<br />

Excess body weight constitutes about<br />

25-30% of cases of hypertension.<br />

Increased body weight causes<br />

hemodynamic abnormalities and<br />

other changes that cause blood<br />

pressure to rise. With a weight loss<br />

of 5-10 percent, both systolic and<br />

diastolic blood pressures decrease by<br />

an average of 5 mmHg. By consuming<br />

vegetables, fruits and low-fat milk and<br />

making a salt-restricted diet, this<br />

weight loss can potentially be further<br />

increased.<br />

Diabetes<br />

One of the laboratory markers used<br />

to screen for diabetes and monitor its<br />

treatment is called Hemoglobin A1C.<br />

This marker should be below normal<br />

6.5. Surveys show that a 5-10 percent<br />

weight gain can reduce this mark<br />

by half an average. This is due to the<br />

effect of some anti-diabetic pills on<br />

blood sugar.<br />

Insulin resistance<br />

Another condition seen with weight<br />

gain is a phenomenon called insulin<br />

resistance. In this disorder, the<br />

pancreas produces more of the<br />

hormone normally called insulin.<br />

Insulin is responsible for keeping<br />

blood sugar levels normal. In this<br />

case, high levels of insulin are needed<br />

because the tissues are resistant to<br />

insulin effects.<br />

When one has insulin resistance,<br />

the elevated level of insulin causes<br />

a certain change in hormone levels,<br />

especially in the waist region,<br />

abnormal cholesterol, sometimes hair<br />

loss in men, infertility, and in women.<br />

It has been found that weight loss of<br />

5-10 percent reduces insulin levels<br />

considerably and thus helps to reverse<br />

these conditions.<br />

Sleep apnea<br />

Obstructive sleep apnea is a sleep<br />

disorder often diagnosed in patients<br />

who snore in excessive amounts<br />

or who can not inhale sufficient air<br />

during sleep. The reason for this is<br />

the pauses and breathing gaps during<br />

sleep. This disease causes inadequate<br />

oxygenation. This causes fatigue and<br />

sleepiness throughout the day. At<br />

the same time, treatment of certain<br />

diseases, such as hypertension,<br />

prolongs the duration.<br />

When a sleep apnea occurs, the<br />

levels of oxygen in the blood are very<br />

low during sleep and a respiratory<br />

device called CPAP is required. It is<br />

probable that a weight loss of 5-10%<br />

can relieve the sleep apnea and, in<br />

some cases, if the apnea is not too<br />

severe, the patients can recover from<br />

the CPAP respiratory machine. This<br />

is a great success for some, because<br />

using a CPAP is life-saving, but it<br />

is often perceived by the users as<br />

cumbersome.<br />

Inflammation<br />

In studies that examine the effect<br />

of excess weight on the cells<br />

of the human body, it has been<br />

shown that fat cells, and especially<br />

abdominal fat cells, produce a large<br />

number of substances that cause<br />

inflammation in the blood vessels.<br />

This inflammation can then cause<br />

plaque and coagulation and affect the<br />

heart rate, which can lead to a heart<br />

attack. When weight loss reaches 10<br />

percent, the levels of inflammatory<br />

substances in the bloodstream are<br />

significantly reduced and the risk of<br />

vascular injury is reduced.<br />

All of these benefits occur at a<br />

low weight loss of 5-10 percent.<br />

Ultimately, it significantly reduces the<br />

chance of a heart attack or paralysis.<br />

A moderate shift of weight is now<br />

causing tremendous health benefits.


Nutricia Medikal Beslenme’de<br />

yurtdışına iki büyük transfer<br />

Cem Küçükcan Nutricia Medikal Beslenme Avrupa ülkelerinden sorumlu<br />

Bölge Başkanı, Özden Bingöl Nutricia Medikal Beslenme Global Pazara<br />

Erişim Direktörü olarak atandı.<br />

Nutricia Medikal Beslenme Avrupa ve CIS<br />

(Bağımsız Devletler Topluluğu) ülkelerinden sorumlu Bölge Başkanı<br />

Cem Küçükcan<br />

Nutricia Medikal Beslenme Avrupa ve CIS<br />

(Bağımsız Devletler Topluluğu) ülkelerinden<br />

sorumlu Bölge Başkanı görevine Cem Küçükcan<br />

atandı. Daha önce Nutricia Medikal Beslenme<br />

İngiltere ve İrlanda Genel Müdürü olarak çalışan<br />

Küçükcan, 1 Temmuz itibariyle Nutricia Medikal<br />

Beslenme’deki yeni görevine başlayacak.<br />

Sağlık sektöründeki kariyerine 1997 yılında<br />

başlayan Küçükcan, Roche ve Bayer gibi çok<br />

uluslu ilaç şirketlerinde farklı yöneticilik rolleri<br />

üstlendi. 2008-2010 yılları arasında Bayer Sağlık<br />

Ürünleri’nde Genel Müdürlük yaptıktan sonra<br />

Nutricia Medikal Beslenme ailesine Türkiye ve<br />

HUB Genel Müdürü olarak katılan Küçükcan,<br />

Türkiye’nin Nutricia içinde dünyada büyümeye<br />

en çok katkı sağlayan ülkeler arasına girmesini<br />

sağladı. Küçükcan, ardından 2014 yılında İngiltere<br />

ve İrlanda Genel Müdürlük görevini üstlendi.<br />

Nutricia Medikal Beslenme Türkiye Pazara<br />

Erişim ve Kurumsal İlişkiler Direktörü olarak<br />

görev yapan Özden Bingöl, 1 Temmuz itibariyle<br />

Global Pazara Erişim Direktörlüğü görevine<br />

atandı. Bu yeni görevinde Nutricia, Advanced<br />

Medical Nutrition, Başkan Yardımcısına rapor<br />

edecek ve Avrupa, Amerika, Kanada ve Brezilya<br />

Pazara Erişim Fonksiyonlarından sorumlu<br />

olacak olan Bingöl, <strong>Eylül</strong> ayına kadar mevcut<br />

görevini eş zamanlı olarak sürdürecek. Bingöl,<br />

sorumlu olduğu bölgedeki ülkelerin pazara erişim<br />

ve fiyatlandırma stratejilerinin belirlenmesi,<br />

uygulanması ve yönetiminden sorumlu olarak<br />

fonksiyonel bölge liderliğini sürdürecek.<br />

İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İngilizce<br />

İşletme bölümünden mezun olan Bingöl,<br />

profesyonel iş hayatına 1996 yılında Deloitte<br />

firması ile başladı. Merck Sharp & Dohme,<br />

GlaxoSmithKline, Eli Lilly, Bristol-Myers Squibb<br />

gibi çok uluslu ilaç şirketlerinde Ticari Satış,<br />

Satınalma, Fiyatlandırma, Geri Ödeme, Pazar<br />

Erişim, Kurumsal İlişkliler ve İletişim alanlarında<br />

çeşitli yöneticilik görevlerini üstlendikten sonra<br />

2013 yılında Nutricia Medikal Beslenme ailesine<br />

Pazar Erişim ve Kurumsal İlişkiler Direktörü<br />

olarak katıldı.<br />

34 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17


Two major transfers abroad in<br />

The Nutricia Medical Nutrition<br />

Cem Kucukcan has been appointed as The Nutricia Medical Nutrition<br />

Regional Director responsible for European countries and Ozden Bingol<br />

as The Nutricia Medical Nutrition Global Market Access Director.<br />

Cem Kucukcan has been appointed<br />

as the Regional Director responsible<br />

for Nutricia Medical Nutrition<br />

Europe and CIS (Independent<br />

Nations Community). Kucukcan, who<br />

previously worked as the General<br />

Manager of Nutricia Medical Nutrition<br />

for England and Ireland, will start his<br />

new position in The Nutricia Medical<br />

Nutrition as from July 1st.<br />

After starting his career in the health<br />

sector in 1997, Kucukcan assumed<br />

different managerial positions at<br />

multinational pharmaceutical firms<br />

such as Roche and Bayer. After<br />

working as the General Manager<br />

at Bayer Health Products between<br />

2008 and 2010, Kucukcan joined The<br />

Nutricia Medical Nutrition family as<br />

the General Manager for <strong>Turkey</strong> and<br />

HUB. He has made <strong>Turkey</strong> one of the<br />

most contributing countries within<br />

The Nutricia to grow in the world.<br />

Kucukcan took the General Manager<br />

position for England and Ireland in<br />

2014.<br />

Ozden Bingol, who is the Nutricia<br />

Medical Nutrition <strong>Turkey</strong> Market<br />

Access and Corporate Relations<br />

Director, has been appointed Global<br />

Market Access Director. In this<br />

new position, Bingol will report to<br />

The Nutricia, Advanced Medical<br />

Nutrition, Assistant Director and<br />

will be responsible for Europe, USA,<br />

Canada and Brazil Market Access<br />

Functions, will also continue in the<br />

present position at the same time.<br />

Bingol will continue as the functional<br />

regional leader while responsible<br />

for market access of the countries<br />

within the region and determination,<br />

implementation and management of<br />

the pricing strategies.<br />

Bingol who graduated from Istanbul<br />

University Business Faculty, English<br />

Business Department started<br />

professional working life in 1996 at<br />

Deloitte Corporation. After holding<br />

various management positions<br />

at multinational pharmaceutical<br />

firms such as Merck Sharp &<br />

Dohme, GlaxoSmithKline, Eli Lilly,<br />

Bristol-Myers Squibb in the fields<br />

of Commercial Sales, Purchasing,<br />

Pricing, Reimbursement, Market<br />

Access, Corporate Relations and<br />

Communications, joined The Nutricia<br />

Medical Nutrition family in 2013 as<br />

the Market Access and Corporate<br />

Relations Director.<br />

Ozden Bingol, who is the Nutricia Medical Nutrition <strong>Turkey</strong> Market<br />

Access and Corporate Relations Director<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 35


Wee Baby ile hem sizin hem de çocuğunuzun<br />

rahatı yerinde<br />

Zamanının çoğunu okulda geçiren çocuklar için pipetli bardaklar, su içiminde<br />

kolaylık sağlıyor. Wee Baby’nin bardaklar kategorisine eklediği eğlenceli renkli<br />

pipetli bardaklar, 6 aylık bebeklerden yuva çağındaki çocuklara kadar rahatlıkla<br />

kullanılabiliyor.<br />

Anneler ve bebeklerine sunduğu<br />

ürünlerle en fazla tercih edilen<br />

markalar arasında yer alan Wee<br />

Baby, çocukların rahat açıp<br />

kapatabileceği pratik kapaklı<br />

bardaklar üretti. Akıtmaz yumuşak<br />

silikon pipet ucuyla kullanım<br />

kolaylığı sağlayan bardaklar,<br />

çocukların kendi kendilerine su<br />

içmelerine teşvik ediyor. Çocukların<br />

kolay kavramaları için parmak<br />

koyma bölümleri de bulunan<br />

bardakların tek elle açılıp kapanan<br />

ergonomik kapağı sayesinde pipet<br />

daima temiz kalıyor. Bardakların<br />

sahip olduğu boyun askılığı ise<br />

rahat taşınmasını sağlıyor.<br />

Sağlıklı PP malzemeden üretiliyor<br />

Sağlıklı silikondan üretilen pipet ve<br />

BPA içermeyen PP malzemeden<br />

üretilen bardakların pembe ve mavi<br />

renk seçenekleri bulunuyor.<br />

Both you and your baby comfortable with Wee Baby<br />

Cups with pipets provide easiness in drinking water for kids who spending most<br />

of time at schools. Cups, lively with colorful straws, are used easily for children<br />

ranging from 6 months to kindergarten age.<br />

Taking place in the most preferred<br />

products with its product range<br />

being offered to mothers and their<br />

babies, Wee Baby has produced<br />

cups that kids can open and close<br />

easily. With non-spill soft silicon<br />

straw tip that provides easy use, the<br />

cups encourage kids to drink water<br />

themselves. Having finger holding<br />

parts in order to let children clip<br />

easily, pipets remain cleaner<br />

thanks to ergonomic openable and<br />

closeable lid of the cups with a<br />

single hand. As for neck hanger of<br />

the cups ensures to carry easily.<br />

Produced healthily PP material<br />

The straws being produced from<br />

healthily silicon, the cups are<br />

produced from PP raw material not<br />

including BPA, have pink and blue<br />

color choices.<br />

36 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17


Berko İlaç sürdürülebilirliği stratejilerine dahil etti<br />

30 yılı aşkın süredir “Sağlıklı Yarınlara” vizyonuyla insan sağlığına katkı<br />

sağlamayı amaç edinen Berko İlaç, bu vizyonunu gerçekleştirmenin<br />

sürdürülebilir gelecekle bağlantılı olduğu fikrinden yola çıkarak<br />

sürdürülebilirlik çalışmalarını kurumsal stratejilerine dahil etti.<br />

Çalışanlara 70 bilinçlendirici e-posta<br />

gönderildi, eğitimler düzenlendi.<br />

Böylelikle toplam 300 çalışan projeye<br />

dahil edildi. Kurumsal sosyal medya<br />

hesapları üzerinden toplam 80 adet<br />

sosyal medya iletisi takipçiler ile<br />

paylaşıldı, dış paydaşlarla birlikte<br />

toplam 500 adet ağaç dikildi, 500 adet<br />

de tohum dış paydaşlara dağıtıldı.<br />

Böylelikle dış paydaşlar da projeye<br />

dahil edilmiş oldu.<br />

38 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

Çevre, ekonomik ve sosyal<br />

boyutlarıyla sürdürülebilirlik<br />

kavramını ele alan Berko İlaç,<br />

hazırladığı içerikler ile sosyal medyayı<br />

aktif kullanıyor, iç ve dış paydaşlarına<br />

ulaşıyor, firma çalışanlarına yönelik<br />

bilgilendirici seminerler düzenliyor.<br />

İlk adım ofis içerisinde atıldı<br />

Çevre boyutuyla ilgili ilk adımı ofis<br />

içerisinde uygulamaya koyduğu<br />

tasarruf yöntemleri ile atan Berko<br />

İlaç, ofis kaynaklarının sistematik<br />

bir şekilde kullanılması için tasarruf<br />

kriterlerini belirledi ve harekete geçti.<br />

Ofis içerisinde kağıt tüketiminin<br />

azaltılması, elektrik ve su kullanım<br />

oranının düşürülmesi, çalışanların<br />

geri dönüşüme yönlendirilmesi ve<br />

çalışanlar arasında bilinç düzeyinin<br />

yükseltilmesi için çalışmalara<br />

başladı.<br />

İç ve dış paydaşlar<br />

sürece dahil edildi<br />

Çalışanlar arasında bilinç oluşturmak<br />

için 160 adet bilgilendirici pano<br />

Berko İlaç Merkez Ofis ve Üretim<br />

Tesisleri’nde lavaboların, elektrik<br />

anahtarlarının ve yazıcıların<br />

bulunduğu noktalara konumlandırıldı.<br />

Ofis katlarında kağıt, cam, plastik<br />

ve metal atıklar için geri dönüşüm<br />

kutularının kullanılması teşvik edildi.<br />

Sürdürülebilirlik çalışmalarının<br />

sosyal boyutu<br />

Berko İlaç, sürdürülebilirlik<br />

çalışmalarının sosyal boyutu<br />

kapsamında, Berko Çocuk<br />

Tiyatrosu’nu 3 sezondur ücretsiz<br />

olarak çocuklarla buluşuyor. Berko<br />

Çocuk Tiyatrosu projesi, Birleşmiş<br />

Milletler’in sürdürülebilir kalkınma<br />

hedefleri ile uyumlu projelerin<br />

öncelikli olarak değerlendirildiği,<br />

“Junior Chamber International<br />

(JCI)”ın düzenlediği “Uluslararası<br />

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülleri<br />

(ICSR)” kapsamında “kültür ve sanat”<br />

kategorisinde ödüle layık görüldü.<br />

2018 Yılı Hedefleri<br />

Berko İlaç 2018 yılı hedefleri<br />

arasında, ofis içi kağıt, elektrik ve su<br />

tüketimini %10 oranında azaltmak,<br />

merkez ofis ile başlayıp, devamında<br />

üretim tesislerinin ve bölge<br />

müdürlüklerinin de dahil edileceği<br />

WWF <strong>–</strong> Türkiye Doğal Hayatı Koruma<br />

Vakfı’nın “Yeşil Ofis Programı”na<br />

katılmak ve “Yeşil Ofis Sertifikası”<br />

almak var.


Berko İlaç included sustainability in its strategies<br />

Aiming to contribute to human health with the vision of “ For Healthy<br />

Tomorrows”, which is more than 30 years old, Berko İlaç includes its<br />

sustainability studies in its corporate strategies, based on the idea that<br />

this vision is linked to the sustainable future.<br />

Addressing the concept of sustainability with its environmental,<br />

economic and social dimensions, Berko İlaç actively uses social<br />

media with the content it prepares, reaches domestic and external<br />

stakeholders and organizes informative seminars for company<br />

employees.<br />

The first step was taken in the office<br />

Berko İlaç, determined with the savings methods that it has put into<br />

practice in the office, made the first step about the environmental<br />

dimension, set the saving criteria and acted for the systematic<br />

use of office resources. Work began in the office to reduce paper<br />

consumption, reduce electricity and water use, direct employees’<br />

recycling, and raise awareness among employees.<br />

Internal and external stakeholders included<br />

160 informative panels to create awareness among employees Berko<br />

İlaç Head Office and Production Facilities positioned the sinks,<br />

electrical switches and printers. The use of recycling boxes for paper,<br />

glass, plastic and metal wastes on the office floors was encouraged.<br />

Seventy conscious e-mails were sent to employees, and trainings<br />

were organized. A total of 300 employees were included in the project.<br />

A total of 80 social media messages were shared with followers via<br />

corporate social media accounts, 500 trees were planted together<br />

with external stakeholders, and 500 seeds were distributed to external<br />

stakeholders. Thus external stakeholders were also included in the<br />

project.<br />

Social dimension of sustainability studies<br />

As part of the social dimension of sustainability studies, Berko İlaç<br />

meets children at Berko Children’s Theater free of charge on three<br />

occasions. The Berko Children’s Theater project was deservedly<br />

awarded in the category of “culture and art” under the “International<br />

Corporate Social Responsibility Award (ICSR)” organized by Junior<br />

Chamber International (JCI), in which projects consistent with the<br />

United Nations sustainable development goals are valued first.<br />

2018 targets<br />

Berko İlaç aims to reduce the consumption of office paper, electricity<br />

and water by 10% between the targets of the year 2018, joining the<br />

“Green Office Program” of the WWF - <strong>Turkey</strong> Natural Life Protection<br />

Foundation, which will start with the head office and continue to<br />

include production facilities and regional directorates and get “Green<br />

Office Certificate”.<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 39


Romatoid artrit tedavisinde kullanılan ilaç<br />

Türkiye’de üretilecek<br />

Eklemlerde hasara yol açan ve birçok organ ile sistemi tutabilen iltihabi<br />

eklem hastalığı olan “romatoid artrit”in (RA) tedavisinde yeni geliştirilen<br />

ilaç, Japonya’nın dışında artık Türkiye’de de üretilecek.<br />

TRPharm Genel Müdürü<br />

Mehmet Göker<br />

Hastalar için yeni bir seçenek olarak<br />

geliştirilen “Iguratimod” isimli<br />

etken maddeli ilaç, yerli ilaç firması<br />

TRPharm tarafından yürütülen<br />

ruhsatlandırma ve pazara verilme<br />

sürecinin tamamlanmasının ardından,<br />

Ortadoğu ve Afrika’da yaklaşık 21<br />

ülkede hekimlerin ve hastaların<br />

kullanımına sunulacak.<br />

Japonya’da Toyama Chemical<br />

ve Eisai firmaları tarafından<br />

geliştirilen ve romatoid artrit<br />

hastalarının tedavisinde kullanıma<br />

giren “Iguratimod” etken maddeli<br />

antiromatizmal ilacın Türkiye’de de<br />

üretilerek çok sayıda ülkeye ithalatının<br />

yapılabilmesi için yerli ilaç firması ile<br />

iş birliği yapıldı.<br />

Yerli ilaç firması, ilacın Türkiye ve<br />

Ortadoğu-Kuzey Afrika (MENA)<br />

bölgesinde ruhsatlandırılması, üretimi<br />

40 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

ve pazarlanması için harekete geçti.<br />

Yapılan iş birliği sonucunda,<br />

ürünün global pazarlarda Japonya<br />

dışında üretim merkezi olarak<br />

Türkiye belirlendi ve gereken<br />

teknoloji transferi gerçekleştirildi.<br />

İlaç, lisanslama süreçlerinin<br />

tamamlanmasının ardından 21 ülkeye<br />

Türkiye’den tedarik edilecek.<br />

“Türkiye ilaç sektöründe daha da<br />

güçlenecek”<br />

TRPharm Genel Müdürü Mehmet<br />

Göker, Türkiye’nin ilaç sektörünün<br />

önde gelen ülkelerinin de yer aldığı<br />

Uluslararası İlaç Denetim Birliğine<br />

(PIC/S) girdiğini bildirerek, bunun çok<br />

önemli olduğunu söyledi.<br />

Türkiye’nin orijinal ilaç ihracatı<br />

konusunda potonsiyelinin yüksek<br />

olduğunu ifade eden Göker,<br />

“Iguratimod etken maddeli ilaç<br />

ile atılan adım artarak sürecektir.<br />

Türkiye, yakın gelecekte ilaç<br />

geliştirme, üretim ve pazarlamada<br />

dünyada önemli bir yer edinecektir.<br />

Yerli firmalara devlet tarafından<br />

sağlanan destek teşvik edicidir.<br />

Yerli üretim arttıkça Türkiye, ilaç<br />

sektöründe her geçen gün daha da<br />

güçlenecektir” değerlendirmesinde<br />

bulundu.<br />

Mehmet Göker, söz konusu ilaç<br />

için Türkiye’nin ikinci üretim<br />

merkezi seçilmesinin çok önemli<br />

olduğunu ifade ederek, “Ülkemiz,<br />

ruhsatlandırma ve pazara verilme<br />

sürecinin ardından Ortadoğu ve<br />

Afrika ülkelerinde yaklaşık 21 ülkenin<br />

ihtiyacını karşılayacak” dedi.<br />

Birçok yerli ilaç firmasının devletin<br />

teşvik edici politikalarından sonra<br />

atağa kalktığını ve önemli iş<br />

birliklerine imza attığını vurgulayan<br />

Göker, zamanla Türkiye’nin yeni<br />

molekül geliştirilmesinden üretime<br />

ve yüksek teknolojiyle donatılmış<br />

Ar-Ge merkezlerinin oluşturulmasına<br />

kadar bu alanda söz sahibi olacağına<br />

inandığını bildirdi.<br />

Mehmet Göker, “İlaç, lisanslama<br />

süreçlerinin tamamlanmasının<br />

ardından 21 ülkeye Türkiye’den<br />

tedarik edilecek. Türkiye’de TRPharm<br />

tarafından imal edilen ve Lübnan’da<br />

gereken onayları alınan ilaç, Suudi<br />

Arabistan, Katar ve BAE’de hizmete<br />

girecek” diye konuştu.<br />

Romatoid artrit en sık 20-40 yaş<br />

arası görülüyor<br />

Romatoid artrit, “hastanın bağışıklık<br />

sisteminin vücudundaki çeşitli<br />

eklemlere saldırmasına yol açan<br />

kronik, yangılı bir bozukluk” olarak<br />

tanımlanıyor.<br />

Hastalık, eklemlerdeki ağrı ve<br />

aşınmaya bağlı olarak kişide önemli<br />

oranda hareket kaybına yol açabiliyor.<br />

Sıklıkla vücuttaki deri, kan damarları,<br />

kalp, akciğer ve kaslar gibi pek çok<br />

eklem dışı dokuyu da etkilediğinden,<br />

sistemik bir hastalık olarak kabul<br />

ediliyor. Romatoid artrit, herhangi bir<br />

yaşta başlayabildiği gibi en sık 20-40<br />

yaş aralığında görülüyor. Hastalık<br />

gelişiminde genetik faktörler önem<br />

taşıyor. Birinci dereceden akrabalarda<br />

risk artarken, tek yumurta ikizlerde<br />

olasılık 10 kat daha yükseliyor.<br />

Hastalık kadınlarda erkeklere oranla<br />

3 kat, sigara kullanıcılarında ise<br />

sigara kullanmayanlara oranla 4 kat<br />

daha yaygın görülüyor.


Drug used in the treatment of rheumatoid<br />

arthritis to be produced in <strong>Turkey</strong><br />

The newly developed drug in the treatment of “rheumatoid arthritis” (RA),<br />

inflammatory joint disease that causes joint damage and can keep the system<br />

with many organs, will now be produced in <strong>Turkey</strong> as well as in Japan<br />

The drug “Iguratimod”, which has<br />

been developed as a new option<br />

for patients, will be made available<br />

to physicians and patients in 21<br />

countries in the Middle East and<br />

Africa, following the completion<br />

of the licensing and medication<br />

process carried out by the domestic<br />

pharmaceutical company TRPharm.<br />

The “Iguratimod” active ingredient<br />

anti-rheumatic drug developed<br />

by Toyama Chemical and Eisai in<br />

Japan and used in the treatment of<br />

rheumatoid arthritis patients was also<br />

produced in <strong>Turkey</strong> and a business<br />

partnership was established with the<br />

domestic pharmaceutical company<br />

in order to be able to import to many<br />

countries.<br />

The domestic pharmaceutical<br />

company took action for licensing,<br />

production and marketing of the drug<br />

in <strong>Turkey</strong> and the Middle East-North<br />

Africa (MENA) region.<br />

As a result of the business<br />

partnership, the product was<br />

identified as a production center<br />

outside of Japan in global markets<br />

and the required technology transfer<br />

was realized. The drug will be supplied<br />

from <strong>Turkey</strong> to 21 countries after the<br />

licensing process is completed.<br />

“<strong>Turkey</strong> will be further strengthened<br />

in the pharmaceutical sector”<br />

TRPharm General Manager<br />

Mehmet Goker said that <strong>Turkey</strong> is<br />

very important, saying that <strong>Turkey</strong><br />

has entered the International<br />

<strong>Pharma</strong>ceutical Inspection<br />

Association (PIC / S) where<br />

the leading countries of the<br />

pharmaceutical industry are also<br />

located.<br />

Stating that <strong>Turkey</strong> has a high<br />

potential in terms of original drug<br />

exports, Goker said, “The step taken<br />

by Iguratimod active drug will be<br />

increasing. <strong>Turkey</strong> will become<br />

an important place in the<br />

world in drug development,<br />

production and marketing in<br />

the near future. The support<br />

provided by the local firm<br />

is encouraging. As domestic<br />

production increases, <strong>Turkey</strong> will<br />

become stronger every day in the<br />

pharmaceutical sector.”<br />

Declaring that <strong>Turkey</strong>’s selection of<br />

the second production center for the<br />

drug is very important, Goker said,<br />

“Our country will meet the needs<br />

of approximately 21 countries in the<br />

Middle East and African countries<br />

after the process of licensing and<br />

pajama.”<br />

He emphasized that many domestic<br />

pharmaceutical companies have<br />

been left behind by the government’s<br />

incentive policies and that they have<br />

signed important cooperations. Over<br />

time, Goker believes that <strong>Turkey</strong><br />

believes that this area will have a<br />

place until the establishment of R & D<br />

centers equipped with production and<br />

high technology from new molecule<br />

development.<br />

Mehmet Goker said, “The drug will be<br />

supplied from <strong>Turkey</strong> to 21 countries<br />

after the completion of the licensing<br />

processes. Drugs manufactured in<br />

<strong>Turkey</strong> by TRPharm and approved in<br />

Lebanon will enter service in Saudi<br />

Arabia, Qatar and BAE.”<br />

Rheumatoid arthritis most<br />

commonly seen between 20 and 40<br />

years<br />

TRPharm General Manager<br />

Mehmet Göker<br />

Rheumatoid<br />

arthritis is defined as “a chronic,<br />

inflammatory disorder that causes the<br />

patient’s immune system to attack the<br />

various joints of the body.”<br />

The disease can cause significant loss<br />

of motion due to pain and abrasion<br />

in the joints. It is often considered a<br />

systemic disease because it affects<br />

many extraarticular tissues such as<br />

skin, blood vessels, heart, lungs and<br />

muscles in the body. Rheumatoid<br />

arthritis, as it may occur at any age, is<br />

most commonly seen in the 20-40 age<br />

range. Genetic factors are important<br />

in disease development. While risk<br />

increases in first-degree relatives, the<br />

probability of single-egg twins is 10<br />

times higher.<br />

The disease is three times more<br />

common in females than males and<br />

four times more common in smokers<br />

than in non-smokers.<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 41


Kaliteli ve Sürdürülebilir Bir Sağlık Hizmeti için<br />

III. TIBBİ TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ KONGRESİ<br />

YENİDEN TOPLANIYOR<br />

Tıbbi tedarik zincirinde etkin ve sürdürülebilir kaynak yönetimi için sağlık yöneticileri,<br />

ürün ve hizmet sunucuları ile üçüncü kez bir araya gelecek. Sağlıkta satınalma,<br />

finans, bilgi işlem yöneticilerinin yanı sıra kamu, üniversite ve özel hastanelerin üst<br />

düzey yöneticilerini de ağırlayacak olan Uluslararası Katılımlı III. Tıbbi Tedarik Zinciri<br />

Yönetimi Kongresi ve Fuarı, verimli ve etkin bir tedarik zinciri yönetimi ile kaliteli ve<br />

sürdürülebilir sağlık hizmeti hedefine ulaşmada anahtar rol oynayacak.<br />

Tıbbi tedarik zincirinin tüm<br />

paydaşlarını aynı çatı altında<br />

buluşturan Uluslararası<br />

katılımlı III. Tıbbi Tedarik Zinciri<br />

Yönetimi Kongresi ve Fuarı, 7-9<br />

Aralık <strong>2017</strong> tarihleri arasında,<br />

Antalya Susesi Golf Resort Belek’te<br />

gerçekleşecek. Kamu, özel sektör,<br />

üniversite hastanelerinin yetkililerinin<br />

yanı sıra ilaç ve medikal sektör üretici<br />

firmalarını ağırlayacak olan III. Tıbbi<br />

Tedarik Zinciri Yönetimi Kongresi ve<br />

Fuarında sürdürülebilir sağlık hizmeti<br />

ve kaynakların verimli kullanılması<br />

amacı ile uluslararası standartlarda<br />

tedarik zinciri ve stok yönetimi konusu<br />

masaya yatırılacak.<br />

T.C. Sağlık Bakanı Dr. Ahmet<br />

Demircan’ın Onursal Başkanlığı<br />

ile Sağlık Bakanlığı Müsteşarı<br />

Prof. Dr. Eyüp Gümüş ve Sağlık<br />

Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof.<br />

Dr. Cevdet Erdöl’ün Başkanlığında<br />

gerçekleşecek III. Tıbbi Tedarik Zinciri<br />

Yönetimi Kongresinde geleceğin<br />

tedarik zinciri yönetimi konuşulacak.<br />

Kamu, özel ve üniversite hastaneleri<br />

ile şehir hastanelerinin tedarik<br />

zinciri, yerelleşme yol haritası ile tıbbi<br />

42 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

tedarik zinciri yönetim modellerinin<br />

gündeme alınacağı kongreyle ilgili<br />

olarak Sağlık Bakanlığı Müsteşarı<br />

Prof. Dr. Eyüp Gümüş, “Tedarik<br />

zinciri ve stok yönetiminde zaman,<br />

mekân ve mali kaynakların doğru<br />

ve verimli kullanılması en önemli<br />

konudur. Ülkemizde bu konuda<br />

ilerleme kaydeden kurumların bilgi<br />

ve deneyimlerinden yararlanmak,<br />

olması gereken sistemlerin,<br />

teknolojilerin ve pilot uygulamaların<br />

sağlık yöneticileri ile paylaşılması,<br />

sektöre ürün ve hizmet sunan<br />

firmalarla sağlık yöneticilerinin bir<br />

araya gelmesi bu kongrenin öncelikli<br />

amacını oluşturuyor” şeklinde<br />

konuştu.<br />

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü<br />

Prof. Dr. Cevdet Erdöl ise, “Değişim<br />

ve gelişmelerin hız kesmediği<br />

sektörlerden bir olan sağlık<br />

sektöründe bu gelişmelere paralel<br />

olarak tıbbi tedarik zinciri yönetimi<br />

de yeniden şekilleniyor. Tıbbi tedarik<br />

zincirinde yer alan paydaşların ve<br />

sunulan hizmetlerin tüm yönleri<br />

ile tartışılacağı etkinlik, geleceğin<br />

sağlık tedarik zincirinin oluşmasında<br />

anahtar rol oynayacak” sözleri ile<br />

kongrenin öneminden bahsetti.<br />

Kongre ve fuarın yanı sıra çalıştaylar,<br />

paneller ve eğitimlerle de yoğun bir<br />

program içeren etkinlik; satınalma,<br />

lojistik, stok takibi, kayıt, denetim,<br />

finansman ve bilişim alanlarında<br />

eğitim ve bilgi paylaşımının yanı<br />

sıra; sağlık sektöründe yeni ürün,<br />

hizmet ve teknolojilerin sergilendiği,<br />

tedarikçilerle kullanıcıların bir araya<br />

geldiği bir platform olacak.<br />

Sağlık Bakanlığı, SGK ve Sağlık<br />

Bilimleri Üniversitesinin destek<br />

ve işbirliği ile Satur ve Ekspotürk<br />

tarafından organize edilen kongrenin<br />

içeriği ise şöyle:<br />

• Tıbbi tedarik zinciri yönetim<br />

modelleri<br />

• Tıbbi tedarikte yeni trendler ve<br />

dönüşümler<br />

• Etkin finans yönetimi (Maliye<br />

Bakanlığı, ÇSGB)<br />

• Tedarik zinciri yönetiminde IT<br />

Çözümleri<br />

• Mevcut Mevzuat Uygulamaları ve<br />

Geliştirme Önerileri<br />

• Kamu Hastaneleri Uygulamaları<br />

• TİTCK Uygulamaları<br />

• Üniversite hastanelerinin işletme<br />

problemlerinde tıbbi tedarik boyut<br />

• Şehir hastanelerinin tıbbi tedarik<br />

zinciri uygulamaları ve finansal<br />

sürdürülebilirlik<br />

• Tıbbi Tedarikte Yerelleştirme, SEYK,<br />

Ar-Ge (BSTB, Kalkınma Bakanlığı,<br />

Sağlık Bakanlığı, KOSGEB, TÜBİTAK)


For a Quality and Sustainable Health Care<br />

III. MEDICAL SUPPLY CHAIN ​MANAGEMENT<br />

CONGRESS RETRIEVERS<br />

Health managers for effective and sustainable resource management in the medical<br />

supply chain will meet with product and service providers for the third time. International<br />

Participation III, which will host healthcare purchasing, finance, IT managers as well as<br />

senior executives of public, university and private hospitals. The Medical Supply Chain<br />

Management Congress and Fair will play a key role in achieving the goal of quality and<br />

sustainable health care with an efficient and efficient supply chain management.<br />

International Participation III<br />

bringing together all stakeholders<br />

of the medical supply chain<br />

under one roof. The Medical Supply<br />

Chain Management Congress and<br />

Fair will take place between 7-9<br />

December <strong>2017</strong> in Antalya Susesi<br />

Golf Resort Belek. In addition to<br />

the authorities of the public, private<br />

sector, university hospitals, as well<br />

as pharmaceutical and medical<br />

sector manufacturers, At the Medical<br />

Supply Chain Management Congress<br />

and Expo, sustainable health care<br />

and resource utilization will be<br />

invested with the aim of efficient<br />

use of resources and supply chain<br />

and inventory management issues at<br />

international standards. Future supply<br />

chain management will be discussed<br />

at the III Medical Supply Chain<br />

Management Congress which take<br />

place in the Presidency of Rector of<br />

Sağlık Bilimleri University Dr. Cevdet<br />

Erdol, Demircan Honorary Presidency<br />

of T. C. Health Minister Dr. Ahmet<br />

and Undersecretary of Ministry of<br />

Health. Dr. Prof. Eyup Gumus. With<br />

regard to the congress in which<br />

public, private and university hospitals<br />

and city hospitals’ supply chain,<br />

localization roadmap and medical<br />

supply chain management models<br />

will be taken into consideration, the<br />

Undersecretary of the Ministry of<br />

Health Prof. Dr. Eyup Gumus said,<br />

“Supply chain and stock management,<br />

time, space and financial resources<br />

to use the most important issue is<br />

accurate and efficient. In this respect,<br />

the priority of this congress is to make<br />

use of the knowledge and experience<br />

of the institutions in our country,<br />

to share the necessary systems,<br />

technologies and pilot applications<br />

with the health administrators, and to<br />

bring healthcare managers together<br />

with companies offering products and<br />

services in the sector.”<br />

Rector of Sağlık Bilimleri University<br />

Dr. Cevdet Erdol said, “In parallel with<br />

these developments in the health<br />

sector, which is one of the sectors in<br />

which change and development do<br />

not slow down, medical supply chain<br />

management is being reshaped. The<br />

event, which will be discussed with all<br />

aspects of the stakeholders involved<br />

in the medical supply chain and the<br />

services offered, will play a key role<br />

in the formation of the health supply<br />

chain of the future.”<br />

Besides the congress and fair, the<br />

workshop, panels and trainings also<br />

contain an intense program with<br />

activities; In addition to training and<br />

information sharing in purchasing,<br />

logistics, inventory tracking,<br />

registration, auditing, financing and<br />

information fields, will be a platform<br />

where new products, services and<br />

technologies are exhibited in the<br />

healthcare sector, and the users and<br />

suppliers come together. The Ministry<br />

of Health, SSI and the University<br />

of Health Sciences support and<br />

cooperation in the organized by the<br />

Satur and Ekspoturk, the content of<br />

the congress is as follows:<br />

• Medical supply chain management<br />

models<br />

• New trends and transformations in<br />

medical supply<br />

• Effective financial management<br />

(Ministry of Finance, MoLSS)<br />

• IT Solutions in Supply Chain<br />

Management<br />

• Current Legislative Practices and<br />

Development Proposals<br />

• Public Hospitals Applications<br />

• TITCK Applications<br />

• Medical supply dimension in<br />

university hospitals’ operating<br />

problems<br />

• Urban hospitals’ medical supply<br />

chain practices and financial<br />

sustainability<br />

• Medical Supply Localization,<br />

SEYK, R & D (BSTB, Ministry of<br />

Development, Ministry of Health,<br />

KOSGEB, TUBITAK)<br />

44 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17


Türk ilacının kalitesi dünyada tescillendi<br />

Sağlık Bakanlığı’nın girişimleri sonuç verdi ve ilaç sektörünün uzun süredir beklediği<br />

güzel haber geldi. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK), aralarında İsviçre,<br />

ABD, İngiltere, İrlanda, Almanya, Kanada, Japonya ve Avusturalya’nın da bulunduğu<br />

Uluslararası İlaç Denetim Birliği (PIC/S) üyeliğine kabul edildi. İKMİB Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Murat Akyüz, sektörde sevinçle karşılanan bu üyeliğin Türkiye’de üretilen<br />

ilaçların kalitesinin uluslararası alanda tescili anlamına geldiğini belirterek katma<br />

değerin yüksek olduğu ilaç ihracatında artış beklediklerini söyledi.<br />

Dünyada ilaç ruhsatı veren<br />

otoritelerin kurduğu bir birlik olan<br />

Uluslararası İlaç Denetim Birliği<br />

(PIC/S), bu alanda kabul gören en<br />

saygın ve geçerli kurum olarak<br />

biliniyor. PIC/S’e üye olmak ise o<br />

kadar kolay değil. Ülkeler, zorlu<br />

geçen denetimler sonucu Birlik<br />

üyeliğine kabul ediliyor. Türkiye’nin<br />

PIC/S’e üye olması ile birlikte Sağlık<br />

Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz<br />

Kurumunca yapılan tüm denetimler<br />

dünyada kabul görecek ve ülkemizde<br />

üretilen ilaçların kalitesi ve güvenliği<br />

tescil edilmiş olacak. 01 Ocak 2018<br />

tarihinden itibaren geçerli bu üyelik<br />

46 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

ilaç ihracatının önündeki engelleri de<br />

ortadan kaldıracak.<br />

Türk ilaç sektörü dünya liginde…<br />

İstanbul Kimyevi Maddeler ve<br />

Mamülleri İhracatçıları Birliği<br />

(İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Murat Akyüz, konuya ilişkin yaptığı<br />

değerlendirmede ilaç sektörünün de<br />

destek verdiği üyelik çalışmalarının<br />

sonuçlandırılmasındaki kararlılığı<br />

ve sektöre katkıları dolayısıyla<br />

Sağlık Bakanlığı’na teşekkür etti.<br />

İlerleyen süreçte ilaç ihracatında artış<br />

beklediklerini kaydeden Murat Akyüz<br />

şunları söyledi: “Bu üyelikle birlikte<br />

Türkiye’de üretilen ilaçların kalitesi<br />

ve güvenliği uluslararası alanda<br />

tescillenirken, ülkemiz ilaçta dünya<br />

ligindeki yerini de sağlamlaştırmıştır.<br />

İlaç sektörümüzün de destek verdiği<br />

üyelik sürecinde gerek Türkiye İlaç<br />

ve Tıbbi Cihaz Kurumu gerekse de<br />

üreticilerimiz çok ciddi ve zorlu<br />

denetimlerden geçtiler. Yaklaşık<br />

4 yıldır bu konuda çalışmalar<br />

yürütülüyor. Sağlık Bakanlığımızın<br />

girişimleri ve kararlılığı ile sonunda<br />

beklediğimiz güzel haberin<br />

gelmesinden dolayı mutluyuz. PIC/S<br />

Uluslararası İlaç Denetim Birliği’ne<br />

üyelik ilaç sektörümüzün tüm<br />

dünyadaki itibarını ve güvenilirliğini<br />

artıracak. PIC/S üyeliği sayesinde<br />

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu<br />

tarafından yapılan denetimlerin tüm<br />

dünyada geçerli olması firmalarımızın<br />

işlerini kolaylaştıracak, maliyetlerini<br />

azaltacak ve ihracatta tarife dışı<br />

engelleri ortadan kaldıracak. Kimya<br />

sektörümüzün katma değeri en<br />

yüksek ürün gruplarından olan ilaç<br />

ihracatında artışı da beraberinde<br />

getirecektir. Geçtiğimiz yıl 777 milyon<br />

dolarlık ilaç ihracatı gerçekleştirdik<br />

ve kilogram başına birim ihracat<br />

fiyatı 15,5 dolar oldu. Bu rakam<br />

Türkiye ortalamasının 10 katından<br />

fazla. Bu yılın 7 aylık döneminde ise<br />

ihracatımız 455 milyon dolara ulaştı.<br />

Ülkemizin ilaç üretimindeki yüksek<br />

kalite seviyesinin tescillenmesi ile<br />

beraber ihracatta yüksek teknoloji<br />

ürünler ile gerçek potansiyelimizi<br />

yakalayabilecek bir ortamın<br />

oluşacağına inanıyoruz.”


12 - 14 APRIL / NİSAN 2018<br />

Book your stand!<br />

Yerinizi Ayırttınız mı?


The quality of Turkish medicine is registered<br />

in the world<br />

The Ministry of Health’s initiatives have yielded results and the good news that the<br />

pharmaceutical industry has been waiting for is long. The Turkish Medicines and<br />

Medical Devices Agency (TICCS) has been accepted as a member of the International<br />

<strong>Pharma</strong>ceutical Inspection Association (PIC / S), including Switzerland, USA, UK, Ireland,<br />

Germany, Canada, Japan and Australia. İKMİB Chairman Murat Akyüz said that this<br />

membership, welcomed with joy in the sector, stated that the quality of the medicines<br />

produced in <strong>Turkey</strong> means that the quality of the medicines produced in the international<br />

arena has increased and expected an increase in high value added medicine export.<br />

48 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

The International <strong>Pharma</strong>ceutical<br />

Inspection Association (PIC / S), an<br />

association established by authorities<br />

that administer drug registries<br />

around the world, is known as the<br />

most respected and valid institution<br />

recognized on this site. Joining PIC / S<br />

is not so easy. Countries are admitted<br />

to membership of the Union, which<br />

is the result of tough last audits.<br />

As soon as <strong>Turkey</strong> is a member of<br />

PIC / S, all the inspections done by<br />

the Ministry of Health, <strong>Turkey</strong> Drug<br />

and Medical Device Authority will<br />

be accepted in the world and the<br />

quality and safety of drugs produced<br />

in our country will be registered.<br />

As of January 1, 2018, this ban on<br />

membership drug exports will also<br />

be lifted.<br />

The Turkish pharmaceutical sector is<br />

in the world league ...<br />

Murat Akyüz, Chairman of the Board<br />

of Directors of the Istanbul Chemicals<br />

and Products Exporters Association<br />

(İKMİB) thanked the Ministry of<br />

Health for its determination to finalize<br />

the membership activities supported<br />

by the pharmaceutical sector and<br />

to contribute to the sector. Murat<br />

Akyuz said, “With this membership,<br />

while the quality and safety of drugs<br />

produced in <strong>Turkey</strong> are registered<br />

internationally, our country has<br />

strengthened its position in the world<br />

ligature in medicine. In the process<br />

of accession, which is also supported<br />

by the pharmaceutical industry,<br />

both the Turkish <strong>Pharma</strong>ceutical<br />

and Medical Device Authority<br />

and our producers are subjected<br />

to very serious and demanding<br />

inspections. We have been working<br />

on this issue for about 4 years. We<br />

are delighted that our Ministry of<br />

Health’s initiative and determination<br />

and the good news we have finally<br />

come to expect. The membership<br />

of the PIC / S International Drug<br />

Control Association will increase<br />

the reputation and reliability of our<br />

pharmaceutical industry all over<br />

the world. Thanks to the PIC / S<br />

membership, the checks made by<br />

the Turkish Medicines and Medical<br />

Devices Authority will be effective<br />

all over the world, which will<br />

facilitate the work of our companies,<br />

reduce their costs and eliminate<br />

non-tariff barriers in exports. The<br />

chemical sector will also bring<br />

about an increase in the exports of<br />

pharmaceuticals, which are among<br />

the highest product groups of our<br />

added value. We exported 777 million<br />

dollars of medicine exports last<br />

year and the unit export price per<br />

kilogram was 15,5 dollars. This figure<br />

is more than 10 times higher than<br />

<strong>Turkey</strong> average. In the 7 months of<br />

this year, our exports reached 455<br />

million dolars. With the registration<br />

of our country’s high quality level<br />

in pharmaceutical production,<br />

we believe that there will be an<br />

environment that can capture our true<br />

potential with high-tech products in<br />

exports.”


New York’tan yerli İK projesine ödül<br />

AstraZeneca Türkiye İnsan Kaynakları<br />

Direktörü Feyza Aysan<br />

AstraZeneca Türkiye, The Stevie ® Awards<br />

for Great Employers- “Achievement<br />

in Employee Engagement” (Çalışan<br />

Katılımının Sağlanması) kategorisinde<br />

Bronz Ödül’e layık görüldü. The Stevie ®<br />

Awards for Great Employers’da,<br />

çalışanlara en iyi çalışma ortamının<br />

sunulmasına yardımcı olan işverenler,<br />

insan kaynakları profesyonelleri, ekipler,<br />

başarılı projeler, ürünler ve tedarikçiler<br />

ödüllendiriliyor. Bu sene ödüle layık<br />

görülen şirketlerin ödülleri 22 <strong>Eylül</strong>’de<br />

New York’ta düzenlenen bir törenle<br />

teslim edildi.<br />

50 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

İşyeri güvenliği, yılın işvereni,<br />

en iyi insan kaynakları müdürü,<br />

yılın çözüm üreticisi gibi pek çok<br />

kategoride ödül almak için 500’ün<br />

üzerinde şirketin aday olduğu bu<br />

seneki The Stevie ® Awards for<br />

Great Employers’da AstraZeneca<br />

Türkiye, Serotonin projesiyle Çalışan<br />

Katılımının Sağlanması kategorisinde<br />

Bronz Ödül’e layık görüldü. Bu<br />

yılki ödül sahiplerinin belirlendiği<br />

değerlendirme sürecinde 50’nin<br />

üzerinde profesyonel görev aldı.<br />

Serotonin’in hedefi çalışan<br />

mutluluğunu ve bağlılığını arttırmak<br />

AstraZeneca Türkiye, çalışan<br />

sadakatini ve bağlılığını güçlendirmek<br />

amacıyla çalışanların memnuniyetinin<br />

ölçüldüğü ve geri bildirimlerinin<br />

alındığı anketleri düzenli olarak<br />

yapıyor. Serotonin Grubu da bu<br />

kapsamda tamamlanan Bağlılık<br />

Anketi sonucunda çalışanlardan<br />

alınan geri bildirimler doğrultusunda<br />

yenilikçi uygulamaları tasarlamak<br />

için oluşturulmuştu. Serotonin adı<br />

verilen bu proje grubu sayesinde,<br />

iş-özel yaşam dengesine ve çalışan<br />

memnuniyetine önem veren çok<br />

sayıda motivasyonel uygulama<br />

hayata geçirildi. Grup çalışan<br />

görüş anketi sonuçlarına göre<br />

belirlenen konularda pozitif değişim<br />

sağlamak amacıyla AstraZeneca<br />

Türkiye genelinde çalışmalarına<br />

devam ediyor. Her departmandan<br />

bir temsilcinin bulunduğu grup,<br />

kendi departmanlarının ihtiyaçlarını<br />

belirleyerek, ortak ihtiyaçları<br />

AstraZeneca Türkiye Yönetim<br />

Kurulu’na iletiyor. Değerlendirmeler<br />

sonucunda ortak ihtiyaçlara yönelik<br />

aksiyon planları geliştiriliyor ve<br />

öneriler hayata geçiriliyor.<br />

“İnsana saygı en büyük önceliğimiz”<br />

Ödül almak için gittiği New York’ta<br />

AstraZeneca Türkiye’nin başarısını<br />

değerlendiren AstraZeneca Türkiye<br />

İnsan Kaynakları Direktörü Feyza<br />

Aysan ödül hakkında şunları söyledi:<br />

“Türkiye’de esnek çalışma ve<br />

esnek yan haklar uygulamalarını<br />

başlatan ilk firmalardan biri olarak,<br />

Serotonin isimli projemizle işözel<br />

yaşam dengesini sağlama ve<br />

çalışan mutluluğunu ve bağlılığını<br />

arttırma odaklı pek çok motivasyonel<br />

uygulamayı hayata geçirdik.<br />

AstraZeneca İnsan Kaynakları<br />

Ekibi olarak sürdürülebilir başarıyı<br />

hedefleyen, yenilikçi ve üretken bir<br />

anlayışına sahibiz. Yeni trendleri takip<br />

edip AstraZeneca’ya uyarlayarak,<br />

çalışanlarımızı iş hayatlarında<br />

destekliyor ve başarılı olmalarını<br />

sağlayacak fırsatlar oluşturmak için<br />

çalışıyoruz. “İnsana Saygı” ilkemizin<br />

bir parçası olarak çalışanlarımızın<br />

bağlılığının düzenli olarak ölçüldüğü<br />

ve geri bildirimlerinin alındığı<br />

anketler yapıyoruz. Her şeyden<br />

önce insana değer veren bir şirket<br />

olarak bu hedefimiz doğrultusunda<br />

emin adımlarla ilerlerken Serotonin<br />

projemizle Stevie Ödülü kazanmak<br />

bizler için ayrı bir motivasyon oldu.”


Uluslararası Katılımlı<br />

Ulusal Sağlık Hizmetleri<br />

4.Meslek Yüksekokulları Sempozyumu<br />

15 <strong>–</strong> 18 Kasım <strong>2017</strong><br />

Silence Hotel İstanbul & Convention Center<br />

Ataşehir / İstanbul<br />

www.shmys.org


Award for the local HR project from New York<br />

AstraZeneca <strong>Turkey</strong> was chosen to be worthy of the Bronze award in The<br />

Stevie ® Awards for Great Employers - “Achievement in Employee Engagement”<br />

(Ensuring Employee Participation) category. In The Stevie ® Awards for Great<br />

Employers, employers who help to provide the best work environment for<br />

employees, human resources professionals, teams, successful projects,<br />

products and suppliers are rewarded. This year the awards found their owners<br />

at a ceremony organized in New York on September 22nd.<br />

At The Stevie ® Awards for Great<br />

Employers in which over 500 firms<br />

participated as candidates this<br />

year in order to get an award in<br />

many categories such as workplace<br />

safety, employer of the year, best<br />

human resources manager, year’s<br />

best solution provider, AstraZeneca<br />

<strong>Turkey</strong> has received the Bronze<br />

Award in the Ensuring Employee<br />

Participation category. This year, over<br />

50 professionals were involved in the<br />

evaluation process of determining the<br />

award winners.<br />

52 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

Serotonin aims to increase<br />

employee satisfaction and<br />

commitment<br />

In order to promote loyalty and<br />

commitment of the employees,<br />

AstraZeneca <strong>Turkey</strong> regularly<br />

conducts questionnaires to measure<br />

the satisfaction thereof and receive<br />

feedback relating thereabout.<br />

Serotonin Group was founded to<br />

plan innovative applications based<br />

on the feedback obtained from<br />

the employees as a result of the<br />

Loyalty Survey completed within<br />

this scope. Thanks to this project<br />

group called Serotonin, many<br />

motivational applications putting<br />

importance both on the balance<br />

between work and private life and<br />

on employee satisfaction have been<br />

brought to life. The Group continues<br />

to work across AstraZeneca <strong>Turkey</strong><br />

in order to provide positive changes<br />

based on the results of the opinion<br />

questionnaire. The group consisting<br />

of a representative from each<br />

department, who determines the<br />

needs of his/her own department,<br />

forwards the common needs to the<br />

Board of Directors of AstraZeneca<br />

<strong>Turkey</strong>. Following evaluations, action<br />

plans are developed for the common<br />

needs and recommendations are<br />

implemented.<br />

“Respect for people is our top<br />

priority”<br />

While attending the ceremony in<br />

New York, Feyza Aysan, Human<br />

Resources Director of AstraZeneca<br />

<strong>Turkey</strong>, evaluated the success of<br />

AstraZeneca <strong>Turkey</strong> and said the<br />

following regarding the award: “We, as<br />

one of the firms initiated the flexible<br />

work and flexible benefits applications,<br />

have implemented many motivational<br />

applications, with our project called<br />

Serotonin, that focuses both on<br />

providing a balance between workprivate<br />

life and increasing employee<br />

satisfaction and commitment. As<br />

AstraZeneca Human Resources<br />

Team, we have an innovative and<br />

productive understanding that aims<br />

sustainable success. By following<br />

new trends and adapting them<br />

to AstraZeneca, we support our<br />

employees in their careers and<br />

endeavor to provide opportunities<br />

for their success. As a part of our<br />

“Respect for People” principle, we<br />

regularly conduct questionnaires<br />

that measure employee commitment<br />

and provide us with feedback. As a<br />

company putting human value above<br />

all else and continuing towards<br />

the direction of our target with our<br />

Serotonin project, winning a Stevie<br />

Award has been a separate motivation<br />

for us.”


2. İstanbul<br />

Ulusal Beslenme ve Diyetetik Kongresi<br />

23 - 26 Kasım <strong>2017</strong><br />

Silence Hotel / Ataşehir / İstanbul<br />

KONGRE SEKRETERYASI<br />

Okan Üniversitesi Tuzla Kampüsü<br />

34959 Akfırat-Tuzla / İSTANBUL<br />

T. 0 (216) 677 16 30 - 3723<br />

T. 0 (216) 677 16 47<br />

apekstr<br />

KONGRE HİZMETLERİ APEKS SEYAHAT ORGANİZASYON<br />

VE HALKLA İLİŞKİLER A.Ş.<br />

Teknik Yapı Residence Balıkesir Cad. No:6 AB Blok<br />

Kat:20 D:180 34880 Kartal / İstanbul<br />

T:+90 216 455 02 01 F: +90 216 455 02 51<br />

www.ibdk<strong>2017</strong>.org


GSK Türkiye’de yeni atama<br />

GSK Bilgi Teknolojileri<br />

Departmanı Liderliğine<br />

daha önce Logo, Roche,<br />

Bayer ve Teva’da görev<br />

yapan Başar Uyanık Koçak<br />

getirildi.<br />

Başar Uyanık Koçak<br />

GSK Türkiye Bilgi Teknolojileri Departmanı<br />

Liderliğine 1 Ağustos <strong>2017</strong> tarihi itibariyle<br />

Başar Uyanık Koçak atandı. 2002 yılında<br />

Başkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği<br />

bölümünden mezun olan Koçak, 2005 yılında<br />

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri<br />

Mühendisliği bölümünde yaptığı yüksek<br />

lisansını tamamladı. Koçak, kariyerine<br />

2004-2006 yılları arasında Logo firmasında<br />

ERP uzmanı olarak başladı. 2006-2014<br />

yılları arasında, Roche’da sırasıyla Proje<br />

Müdürü, Bölgesel Proje Müdürü, Medikal<br />

Bilgi Yönetiminden Sorumlu Global Program<br />

Müdürü olarak görev yaptı. 2014-2015<br />

yılları arasında Bayer’de Bilgi Teknolojileri<br />

İş Ortaklığı ve Portfolyo Müdürü görevlerini<br />

yürüttü. 2015-<strong>2017</strong> yılları arasındaki son<br />

görevi ise Teva IT Direktörlüğüydü.<br />

New appointment in GSK <strong>Turkey</strong><br />

Basar Uyanık Kocak, who previously worked at Logo, Roche, Bayer and Teva,<br />

was assigned GSK Information Technologies Department’s Leadership<br />

Basar Uyanık Kocak was appointed to the leadership of GSK <strong>Turkey</strong> Information Technologies Department as of 1 August<br />

<strong>2017</strong>. Kocak graduated from the Department of Industrial Engineering of Baskent University in 2002 and completed his<br />

master’s degree in Middle East Technical University Industrial Engineering department in 2005. Kocak started his career<br />

as an ERP specialist in the Logo company between 2004-2006. Between 2006 and 2014, he served as Project Manager,<br />

Regional Project Manager and Global Program Manager for Medical Information Management, respectively, in Roche.<br />

Between 2014 and 2015 he served as the Director of Information Technology Business and Portfolio at Bayer. The last<br />

assignment between 2015-<strong>2017</strong> was Teva IT Directorate.<br />

54 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17


Hazırlayanlar: Ebru PEKEL - Recep ARSLANTAŞ<br />

ebru.pekel@img.com.tr - recep.arslantas@img.com.tr


ŠKODA SUPERB:<br />

OTOMOBİLİNİZ<br />

KARTVİZİTİNİZ!<br />

ŠKODA’nın tercihi<br />

Şık tasarımı ve konforuyla çok konuşulan ŠKODA Superb, işinde adından çok söz ettirenleri<br />

güvenli ve prestijli bir yolculuğa çıkarıyor. Uygun filo yönetimi çözümleri, sınıfının en geniş iç ve<br />

bagaj hacmiyle ŠKODA Superb, sizi işinizin yıldızı yapacak.<br />

/SkodaTurkiye<br />

www.skoda.com.tr<br />

skodafilo@skoda.com.tr<br />

ŠKODA Superb için ortalama yakıt tüketimi 4.1-7.1 litre/100 km<br />

arasında olup CO 2 salımı 107-160 g/km arasındadır.


Bayraktar Grubu’nda organizasyonel değişiklik<br />

Bayraktar Grubu şirketlerinden Baylas Otomotiv A.Ş. Genel Müdürlüğü görevine, 5<br />

<strong>Eylül</strong> <strong>2017</strong> tarihi itibari ile, otomotiv sektöründe satış, filo, ikinci el, bayi ağı yönetimi,<br />

iş geliştirme, dağıtım stratejileri alanlarında farklı kademelerde yöneticilik yapmış<br />

olan Mehmet Emre Doğueri getirildi.<br />

58 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17<br />

1995 yılından bu yana<br />

Bayraktar Grubu<br />

bünyesinde çeşitli<br />

yöneticilik görevlerinde<br />

bulunan, 2009 yılı<br />

Temmuz ayından bu yana<br />

ise Baylas Otomotiv<br />

A.Ş. Genel Müdürlüğü<br />

görevini yürütmekte olan<br />

Bahattin Tatoğlu ise H.<br />

Bayraktar Yatırım Holding<br />

A.Ş. bünyesinde Otomotiv<br />

Ticari Grup Mali İşler, İç<br />

Denetim, Süreç Kalite,<br />

Bilgi Sistemleri, Sistem-<br />

Network, Strateji ve İş<br />

Geliştirmeden sorumlu<br />

Yönetim Kurulu Başkan<br />

Yardımcısı olarak görev<br />

yapacak.<br />

Lise öğrenimini Galatasaray<br />

Lisesi’nde tamamlayan Baylas<br />

Otomotiv A.Ş.’nin yeni Genel<br />

Müdürü Mehmet Emre Doğueri,<br />

Galatasaray Üniversitesi Endüstri<br />

Mühendisliği Bölümü’nde 1997<br />

yılında lisans, 2000 yılında ise yüksek<br />

lisans eğitimini tamamladı.<br />

Çalışma hayatına 1998 yılında<br />

Peugeot Türkiye’de başlayan Mehmet<br />

Emre Doğueri, Satış Bölge Müdürlüğü<br />

ve Filo Satış Müdürlüğü görevlerinde<br />

bulundu. 2002 yılında Peugeot’nun<br />

Fransa Genel Merkezi’ne Uluslararası<br />

Pazarlama Programları Danışmanı<br />

olarak atandı. 2005-2008 yılları<br />

arasında Peugeot Fransa Paris Ana<br />

Bayisi’nde Satış Müdürü olarak<br />

görev yaptı. 2008-2009 yıllarında<br />

Peugeot Fransa Genel Merkezi’nde<br />

Uluslararası Filo Satış ve İş<br />

Geliştirme Müdürlüğü yapan Doğueri,<br />

2009-2013 yılları arasında Peugeot<br />

Türkiye’ye gelerek Filo ve İkinci El<br />

Satış Operasyonları Direktörlüğü<br />

görevini yürüttü. 2013 yılında Peugeot<br />

Cezayir’e Ticari Direktör olarak<br />

atanan Doğueri, 2016 yılında bu<br />

görevinin tamamlanmasının ardından<br />

PSA ailesinden ayrıldı.<br />

2016 yılından bu yana Suudi<br />

Arabistan’ın Cidde kentinde<br />

Petromin Nissan’da Filo Satışı ve<br />

İş Geliştirmeden Sorumlu Genel<br />

Müdürlük görevini yürüten Mehmet<br />

Emre Doğueri, 5 <strong>Eylül</strong> <strong>2017</strong> tarihi<br />

itibariyla Baylas Otomotiv A.Ş Genel<br />

Müdürlüğü görevini üstlenecek.


Türkiye, çocuk oto koltuğu kullanımında<br />

diğer ülkelerin gerisinde<br />

Araç içinde çocuk güvenliğine<br />

yönelik ürünleri İskandinav<br />

güvenlik tecrübesiyle sunan<br />

BeSafe, Avrupa Birliği Çocuk Oto<br />

Koltuğu Yeni Yönetmeliğine (I-Size)<br />

göre otomobillerde neden I-Size<br />

model koltuk tercih edilmesi<br />

gerektiğini açıkladı. Gelişmiş<br />

ülkelerde ve Türkiye’de çocuk oto<br />

koltuğu kullanımı istatistiklerini<br />

karşılaştıran BeSafe’e göre, I-size<br />

model çocuk koltuklarının artması,<br />

kazalarda çocuk yaralanması ve<br />

ölümlerini Türkiye’de azaltacak<br />

önemli bir faktör olarak ön plana<br />

çıkıyor.<br />

Türkiye’de çocuk oto koltuğu<br />

kullanımı oranı %20,5<br />

ABD’de Ulusal Karayolu Trafik<br />

Güvenliği İdaresi (NHTSA) verilerine<br />

göre, doğru şekilde kullanıldığında,<br />

çocuk ölümlerini %76 oranında<br />

azaltan çocuk oto koltuğunun<br />

kullanımında Türkiye oldukça geride<br />

yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü<br />

(WHO) verilerine göre, gelir seviyesi<br />

yüksek ülkelerde, gelir seviyesi düşük<br />

ülkelere oranla, çocuk oto koltuğu<br />

kullanımı daha yüksek seviyede…<br />

Avustralya’da bu oran %90, ABD’de<br />

%84 iken, İstanbul Bakırköy Dr. Sadi<br />

Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />

verilerine göre ise Türkiye’de çocuk<br />

oto koltuğu kullanımı oranı %20,5.<br />

Türkiye’de yaralanan ya da hayatını<br />

kaybedenlerin %30’u 0-14 yaş<br />

grubunda<br />

Global ölçekli araştırmalara göre,<br />

kazalardaki çocuk ölümleri oto<br />

koltuğu kullanımını zorunlu kılan<br />

ülkelerde %3 iken, bu kuralın<br />

uygulanmadığı ülkelerde %46<br />

düzeyine çıkıyor. Araç kazalarında<br />

hayatını kaybeden ya da yaralanan<br />

her 100 kişinin 15’ini çocuklar<br />

oluşturuyor. Türkiye’de yaralanan ya<br />

da hayatını kaybedenlerin % 30’u ise<br />

0-14 yaş arası çocuklardan oluşuyor.<br />

Bilgisi olduğu halde kullanmayanların<br />

oranı %51,5<br />

İstanbul Bakırköy Dr. Sadi Konuk<br />

Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />

verilerine göre, çocuk oto koltuğu<br />

hakkında bilgisi olmayan ve<br />

kullanmayanların oranı %28,<br />

bilen fakat kullanmayanların oranı<br />

%51,5… Bu konuda bilgisi olan<br />

ve kullananların oranı ise %20,5<br />

seviyesinde kalıyor. Türkiye’de çocuk<br />

oto koltuğu kullananların %83’ü<br />

kendisi, %16,5’i bir yakınından satın<br />

alarak kullanıyor.<br />

Yaralanma ve ölümleri azaltıyor<br />

Gelişmiş ülkelerde oto koltuğu<br />

kullanımının bir yaşam biçimi<br />

olduğunu aktaran BeSafe Türkiye<br />

Genel Müdürü Kasım Yiğit, Avrupa<br />

Birliği I-Size Yönetmeliği’ne uygun<br />

çocuk oto koltuğu kullanımının,<br />

Türkiye’de yaralanan ve hayatını<br />

kaybeden çocuk oranında düşüş<br />

sağlayacağını vurguladı. Yönetmeliğe<br />

göre, çocukların, ilk 15 ay boyunca<br />

arka-yönelimli çocuk oto koltuğunda<br />

seyahat etmesi gerektiğini belirten<br />

Yiğit, yönetmeliğe uygun çocuk oto<br />

kullanımının, yan ve boyun / baş<br />

boyun darbelerine karşı sıkı koruma<br />

sağladığını, dolayısıyla yaralanma ve<br />

ölümleri önemli oranda azalttığını<br />

ifade etti.<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 59


Kordsa ve Continental<br />

Güçlerini Birleştirdi<br />

•<br />

Continental ve Kordsa’nın resorsinol ve formaldehit<br />

içermeyen çevre dostu yapıştırma teknolojisi, sektör için<br />

büyük gelecek vadediyor.<br />

• Continental bu yeni teknolojiyi lastik üretiminde tüm<br />

segmentlerde kullanmayı planlıyor.<br />

• Kordsa ve Continental bu iş birliğiyle lastik sektöründe<br />

öncü bir çalışmaya imza attı.<br />

• Lastik sektörü ve tedarikçileri için ücretsiz lisanslama<br />

öngörülüyor.<br />

İstanbul, 23 Ağustos <strong>2017</strong>. Teknoloji şirketi Continental’in<br />

lastik birimi ile lastik güçlendirme teknolojilerinin<br />

uluslararası öncü markası Kordsa, kauçuk esaslı<br />

bileşiklerle tekstil güçlendirme malzemelerini yapıştıracak,<br />

yeni bir sürdürülebilir yapıştırıcı standardı üzerinde<br />

çalışıyorlar. Ürün geliştirme alanında gerçekleşen bu iş<br />

birliği çerçevesinde iki şirket, resorsinol ve formaldehitin<br />

yerini daha çevre dostu kimyasalların aldığı bir teknoloji<br />

geliştirmek üzere anlaştılar.<br />

Continental’de binek otomobil lastiklerinin dünya<br />

genelindeki araştırma ve geliştirmesinin başındaki<br />

isim Dr Boris Mergell, bu iş birliği ile ilgili şunları dile<br />

getirdi: “Çalışanlarımıza ve topluma olumlu katkıları<br />

olacak adımlar atmak, kurumsal stratejimizin en önemli<br />

parçalarından birisi. Bu sebeple, sürekli olarak lastik<br />

imalat süreçlerimizi mümkün olduğunca çevre dostu<br />

yapacak yeni fikirlerin arayışı içindeyiz. Tam da bu<br />

anlayışla, resorsinol ve formaldehit içermeyen yapıştırma<br />

teknolojileri alanında kapsamlı bilgi birikimine ve<br />

yapıştırma sistemleri konusunda yetkinliğe sahip bir ürün<br />

geliştirme ortağı olarak Kordsa ile çalışmalara başladık.<br />

Bugüne kadar, hem laboratuvar ortamında hem de deneme<br />

lastiklerinde elde ettiğimiz test sonuçları da, Continental<br />

ve Kordsa arasındaki iş birliğinin yüksek kalitesini<br />

yansıtıyor.”<br />

Mergell sözlerine şöyle devam etti: “Bu nedenle,<br />

sürdürülebilirlik anlamında bizi daha da öteye taşıyacak<br />

bir adım olarak bu teknolojiyi lastik üretimimizin tüm<br />

segmentlerinde uygulamaya almayı planlıyoruz. Birçok<br />

üretici şu anda kendi yapışma standardı üzerinde<br />

çalışıyorlar. Her bir farklı çözüme onay alma süreci<br />

bile uzun ve zorlu bir hale gelecektir. Bu sebeple bu iş<br />

birliğinde yaklaşımımız, bu teknolojiyi diğer tedarikçilerin<br />

ve rakiplerin erişimine açmak, bu sayede de yeni bir<br />

yapıştırma standardının temellerini atmak olmuştur.”<br />

Kordsa Teknoloji’den sorumlu Genel Müdür Yardımcısı<br />

İbrahim Özgür Yıldırım ise şunları söyledi: “Resorsinol<br />

ve formaldehit kullanımı lastik sektöründe aşılması<br />

gereken önemli bir zorluk. Gelecek nesillere daha iyi,<br />

daha sürdürülebilir ürünler geliştirme misyonumuz ve<br />

‘Güçlendirici’ kimliğimizle, resorsinol ve formaldehit<br />

kullanılmayan bir yapıştırıcı formülü üzerinde 2008’den beri<br />

çalışıyoruz. Açık inovasyonun en büyük destekçilerinden<br />

biri olarak, bu alandaki derin bilgi birikimimizi ve<br />

uzmanlığımızı Continental ile birleştirdik ve bu sayede<br />

de lastik kord bezi banyosunda kullanılan formülde<br />

değişiklik yapmayı başardık. Ulaştığımız formül 80 yıldır<br />

kullanılan resorsinol ve formaldehit esaslı formüle<br />

alternatif olabilecek, çevre dostu bir formül. Bu alandaki<br />

araştırmalara yaptığımız büyük yatırım ve Continental<br />

ile işbirliğimiz neticesinde elde ettiğimiz sonuçlara<br />

baktığımızda, bu yeni teknolojinin tekstil güçlendirme<br />

malzemeleri sektörünün yeni yapıştırıcı standardı<br />

olabileceğini düşünüyoruz.”<br />

Continental ve Kordsa’nın gündeminde bu yeni yapıştırma<br />

standardı için ücretsiz lisanslama yapmak da bulunuyor.<br />

Bulunan bu çevre dostu formül ve ücretsiz lisanslama<br />

kavramı Continental ve Kordsa iş birliğini daha güvenli,<br />

daha sağlıklı ve daha çevreci ürünler üretme konusunda<br />

sektörün öncü iş birliklerinden biri haline getiriyor. İki<br />

firma, konuyla ilgili detaylı gelişmeleri Şubat ayında<br />

Hannover’de gerçekleşecek olan Tire Expo 2018 fuarında<br />

ziyaretçilerle paylaşacaklar.<br />

60 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17


Arabasına Aşık Erkekler!<br />

Erkeklerin araba sevdası neredeyse anne karnında başlar desek abartmış olmayız. Erkek çocuklardaki araba sevdası,<br />

biraz yürümeye başlayıp da televizyonda veya gazetede araba reklamı gördüklerinde, amblemlerden arabaların markalarını<br />

tanımalarıyla başlar. Çocukluk döneminde bir erkek çocuğuna alınacak en güzel hediye ister akülü <strong>–</strong> aküsüz isterse<br />

uzaktan kumandalı veya kumandasız olsun, oyuncak arabadır.<br />

Böyle bir ortamda büyüyen erkek çocuklarından oluşan ülkemizde şüphesiz, arabalarını çok seven erkek sayısı hiç de az<br />

değildir. Bunlar arabalarına car’ım diyen erkeklerdir. Arabaya olan aşkın, kadına olan aşktan daha fazla mutluluk vereceğini<br />

düşünen erkekler, her gün arabasını en ince ayrıntısına kadar inceleyen, alışveriş merkezlerinde bile tek araçlık park yeri<br />

arayan, arabasının içerisindeki döşemeleri sürekli kağıtlarla kaplayan insan tipidir.<br />

Bu arkadaşlar, asla arabasını valeye teslim etmez, özel otoparklarda aracını görevliye vermektense arabasını kendi park<br />

etmeye çalışır, duvara sıfır yanaşır. Hatta eşini, sevgilisini arabasını dikkatli park etmek için kullanır. Zavallı hanımlar, el kol<br />

hareketleri eşliğinde, beyefendi aracını park ederken yardımcı olacaklar diye komik görüntülere sebep olurlar.<br />

Arabasına aşık beyefendilerin sahip oldukları arabaların renkleri de kişilikleri ile ilgili önemli bir ipucu verir. Beyaz renk<br />

daha duygusal, ailesine önem veren, özellikle toplumsal kurallara dikkat eden kendisiyle barışık ilgi ve saygı bekleyen<br />

kişilerin tercihi olurken; siyah renk kısmen muhalif, kendiyle çok barışık olmayan, kendini çok fazla açmayan kişilerin<br />

tercih ettiği renk olarak dikkati çeker. Siyah renk, aynı zamanda benlik sınırları çok açık olmayan, gizemi seven ama bir o<br />

kadar da karizmatik kişilerin tercihi olabilir. Bu nedenle tüm dünyada askeri ve sivil bürokraside makam araçlarının rengi<br />

siyah tercih edilir.<br />

Arabasını karısından veya sevgilisinden çok seven erkekler, son model bir arabaya sahip olduklarında yatırım yapmış gibi<br />

sevinirler. Kadınlar ise altın, ev gibi yatırım araçlarını tercih ederler ve kadınların gözünde araba almak hala bir yatırım şekli<br />

değildir.<br />

Önce can sonra canan felsefesine sahip olan erkeğin, aslında kullandığı arabanın bir üst modeli çıktığı zaman, arabası da<br />

sevgisi gibi eskiyecek ve yenileme ihtiyacı duyacaktır. Sevgisi, aşkı geçicidir ta ki daha iyi bir otomobile sahip olana kadar.<br />

Batıda bir internet sitesinin yaptığı bir araştırmaya göre, arabasına aşık, materyalist erkek sayısının hızla artmakta olduğu<br />

günümüzde kadınlar da, evlenilecek adamı kullandığı arabadan belirliyormuş. Kadın gözüyle otomobil markalarının,<br />

sahip olduğu erkeğe verdiği imaj üzerine yapılan araştırmada çok ilginç sonuçlar ortaya çıkmış. Ankete göre, Porsche,<br />

Lamborghini ve Ferrari marka arabaya sahip olup bir kadını etkileyeceğini düşünen erkek yanılıyormuş. Ankete katılanların<br />

çoğunun öne çıkardığı markalar arasında; Range Rover: kadınların evlenmeyi arzu ettiği kişi, Mercedes / Bmw: üzerinde<br />

düşünülmesi gereken kişi, Audi: klas ve pratik; Volkswagen : etkileyici değil ama idare eder, erkeğe çekicilik katmıyor;<br />

Toyota: Pratik ve olgun aile adamı; Volvo: Çoğunluğu evli, ortalıkta fazla gezinmeyen erkeklere ait şeklinde algılamalarla yer<br />

alıyormuş. Ben ise tercihimi Mercedes’ten yana kullanıyorum ve ölüsü para diyorumm. ))))<br />

Herkese keyifli ve emniyetli sürüşler!<br />

Ebru Pekel<br />

<strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17 61


İkinci El Araçta Konforun Yeni Adı: ototrink.com<br />

Otomobil satış sürecindeki<br />

zorluklarla uğraşmadan,<br />

hızlı ve güvenilir bir şekilde<br />

araç satış imkanı sağlayan ototrink.<br />

com; verdiği yenilikçi ve teknolojik<br />

hizmetler ile anında araç satış<br />

sisteminde, ikinci elin en doğru<br />

adresi!<br />

İkinci el araç satmak artık daha<br />

kolay. Ototrink.com, kişiye/kuruma<br />

özel online fiyat teklifi alma, ücretsiz<br />

ekspertiz ve sonrasında hızlı satış ve<br />

ödeme özellikleriyle araç satacaklar<br />

için hızlı, güvenilir ve zahmetsiz yeni<br />

bir platform. Araç satış sürecindeki<br />

zorlukları gidermek üzere kurulan<br />

ototrink.com, verdiği hizmet<br />

kalitesiyle ikinci elin en doğru adresi.<br />

Hayatında pratiklik arayan, araç<br />

satış işlemleri ile uğraşmaya vakit<br />

ayıramayan ya da ayırmak istemeyen<br />

araç sahipleri, tek bir sistem<br />

üzerinden güvenilir, hızlı ve kolay bir<br />

şekilde aracını satabiliyor. Ototrink.<br />

com, satış öncesi ve sonrasında<br />

kişi/kurumlar için yaşanan güven<br />

ve zaman konusundaki problemleri<br />

ortadan kaldırıyor.<br />

Fonksiyonel ve sonuç odaklı ürün<br />

beklentisi olanlara verdiği hizmet<br />

kalitesi ile pratiklik ve hız sağlayan<br />

ototrink.com’un işleyişi de çok kolay.<br />

ototrink.com ile satış süreci<br />

Kullanıcı, ototrink.com’dan birkaç<br />

kolay adım ile araca özel fiyat teklifi<br />

alıyor. Daha<br />

sonra iletişim bilgilerini yazıp ücretsiz<br />

ekspertiz randevusu oluşturuyor.<br />

ototrink.com’un açtığı ekspertiz<br />

merkezlerinde arabanın ücretsiz<br />

ekspertizi yapılıyor. Sistem, ekspertiz<br />

sonrasında araç için satış fiyat teklifi<br />

veriyor.<br />

İkinci el aracını satan kişi/kurum,<br />

verilen teklifi kabul ettiğinde,<br />

ototrink.com temsilcisine komisyon<br />

ödemeden aracı satıp, ücreti hemen<br />

tahsil edebiliyor.<br />

62 <strong>Pharma</strong><br />

September- October ‘17

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!