Pharma Turkey Dergisi Eylül – Ekim 2017 Sayısı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
September-October <strong>2017</strong><br />
A
Bilimin<br />
Öncü<br />
Gücüyle<br />
Yıllık 23 milyar dolarlık sağlık hizmeti<br />
hacmimizle dünyanın önde gelen yenilikçi<br />
ve araştırmacı biyofarmasötik şirketlerinden<br />
biri olarak ilaç keşfi, geliştirilmesi, üretimi,<br />
dağıtımı ve dünya çapında sağlığın<br />
hizmetine sunulması alanlarında 100’den<br />
fazla ülkede faaliyet gösteriyoruz.<br />
İnovasyon odaklı bir firma olarak küçük<br />
moleküller, biyolojik ilaçlar, immünoterapiler<br />
ve protein mühendisliği gibi çığır açan<br />
çalışmalarımızda hastaların hayatını ve<br />
tıp bilimini dönüştürmek için zamanla<br />
yarışıyoruz. Yüz milyonlarca kişiyi tehdit eden<br />
diyabet, kanser, kardiyovasküler hastalıklar<br />
ve solunum hastalıkları gibi alanlarda yenilikçi<br />
tedaviler üretiyoruz.<br />
1999 yılından bu yana Türkiye’de “bilimin<br />
öncü gücüyle’’ ve “önce hasta’’ ilkesiyle<br />
faaliyet gösteriyor, Türkiye’deki 400’den<br />
fazla çalışanımızla birlikte, hastaların<br />
hayatlarında anlamlı bir fark yaratacak<br />
yenilikçi ilaçların sağlığın hizmetine<br />
sunulması için çalışıyoruz.<br />
Gücünü bilimden alan yenilikçi<br />
yaklaşım<br />
Yenilikçi molekülleri yaşam<br />
değiştiren ilaçlara dönüştürebilmek<br />
için bilimin sınırlarını zorluyoruz.<br />
Beş ülkedeki dokuz Ar-Ge<br />
merkezimizdeki 8.400 uzmanımızla,<br />
yılda 5,9 milyar dolarlık Ar-Ge<br />
yatırımı gerçekleştiriyoruz.<br />
www.astrazeneca.com.tr
2 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17
Berko<br />
<strong>Pharma</strong>ceuticals for<br />
Healthy Tomorrows<br />
Big Breakthrough In Export Area<br />
Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals has continued to produce<br />
and work for human health with its vision of “for<br />
healthy tomorrows” for more than thirty years, and<br />
has made a major breakthrough in exporting since<br />
2016. Having contracts with more than 40 countries,<br />
Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals exports to many countries<br />
such as mainly United States of America, including<br />
Azerbaijan, Georgia, Iraq, Kosovo, Macedonia,<br />
Moldova, Vietnam, South Korea, Lebanon, Sudan,<br />
Dagestan, Bosnia and Herzegovina.<br />
Founded in 1984, took its place in the field of<br />
pharmaceutical drug industry, Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals<br />
continues to work and produce to improve community<br />
health.<br />
Starting from an Anatolia pharmacy and transforming<br />
a company exporting even to USA, success story of<br />
<strong>Pharma</strong>cist Berat Beran, founder and Chairman of<br />
Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals Board, inspires to anyone who<br />
would listen.<br />
First and The Only In Its Field<br />
Bringing innovative products to the Turkish<br />
pharma sector which are not in the market, Berko<br />
<strong>Pharma</strong>ceuticals to the forefront with the vision of<br />
“being first and the only in its selected market” and<br />
developed many innovative marketing applications such<br />
as unique spoon form at the same time.<br />
Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals Manufactoring Plants<br />
Considering GMP standards, Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals<br />
Sultanbeyli Manufactoring Plants was designed by<br />
keeping product, environment and employee safety in<br />
the foreground. Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals Manufactoring<br />
Plants, which consist of a total of 21 thousand square<br />
meters closed area, produce pharmaceutical products<br />
licensed by Republic of <strong>Turkey</strong> Ministry of Health<br />
and supplementary food preparations licensed from<br />
Republic of <strong>Turkey</strong> Ministry of Food, Agriculture and<br />
Livestock. Completing performing FDA registration<br />
of production facilities for food supplement products,<br />
Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals also serves pharmaceutical<br />
industry in the field of contract manufacturing.<br />
Our Priority Is Community Contribution<br />
Getting social responsibility among its priorities,<br />
Berko <strong>Pharma</strong>ceuticals adopts many social<br />
interests rather than corporate interests and adopts<br />
an approach that considers the projects to be<br />
developed in this direction. Carting out beneficial<br />
projects for human being and community, Berko<br />
<strong>Pharma</strong>ceuticals contributes to society with major<br />
projects such as Berko Children Theatre, “No<br />
Barriers on Ice” ice skating team, “Welcome Baby”<br />
newborn unit visits and career presentations of<br />
medicine faculties like “<strong>Pharma</strong>cist Career Path”. At<br />
the same time, the needs of the village schools are<br />
met and scholarships are given to needy students<br />
and many projects are carried out together with the<br />
many foundations and civil society organizations.<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 3
Publisher<br />
Ferruh IŞIK<br />
on behalf of<br />
İSTMAG Magazin Gazetecilik<br />
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.<br />
General Manager<br />
Mehmet SÖZTUTAN<br />
mehmet.soztutan@img.com.tr<br />
Editorial Consultants<br />
Gizem YILDIZ<br />
gizem.yildiz@img.com.tr<br />
Recep ARSLANTAŞ<br />
recep.arslantas@img.com.tr<br />
Graphic & Design<br />
Tayfun AYDIN<br />
tayfun.aydin@img.com.tr<br />
SORUMLU MÜDÜR<br />
Yusuf OKÇU<br />
yusuf.okçu@img.com.tr<br />
Foreign Relations Manager<br />
İsmail ÇAKIR<br />
ismail.cakir@img.com.tr<br />
Bilgi Eşlem<br />
Emre YENER<br />
emre.yener@img.com.tr<br />
Sosyal Medya<br />
Nesrin MUTLU<br />
nesrin.mutlu@img.com.tr<br />
Corporate Communication Manager<br />
Ebru PEKEL<br />
ebru.pekel@img.com.tr<br />
MUHASEBE ve FİNANS MÜDÜRÜ<br />
Mustafa AKTAŞ<br />
mustafa.aktas@img.com.tr<br />
Subscription<br />
İsmail ÖZÇELİK<br />
ismail.özcelik@img.com.tr<br />
Advertising Coordinator<br />
Recep ARSLANTAŞ<br />
recep.arslantas@img.com.tr<br />
Head Office<br />
Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi<br />
B Blok No:1 Kat:4 Güneşli-Bağcılar / İstanbul<br />
Tel: +90 212 604 50 50<br />
Faks: +90 212 604 50 51<br />
Printing / CTP Baskı<br />
İhlas Gazetecilik A.Ş<br />
Merkez Mahallesi 29 <strong>Ekim</strong> Cad.<br />
İhlas Plaza NO: 11/A 41<br />
Yenibosna / İstanbul / TURKEY<br />
Tel: 0 212 454 30 00<br />
4 <strong>Pharma</strong><br />
May- June ‘17<br />
İMG<br />
Umudumuz akıllı ilaçlarda<br />
Hope is smart drugs<br />
Hedef odaklı çalışan akıllı ilaçlar, hedef odaklı çalışıyor<br />
ve yan etkileri minimuma indirgiyor. AIDS ve kanser gibi<br />
zor hastalıklarda yaşam umudunu da artıran akıllı<br />
ilaçlarla birlikte ilaç sektöründe de hızlı ilerlemeler<br />
kaydediliyor. Özellikle kanser tedavisinde saç dökülmesi<br />
ve bulantı gibi etkileri gideren bu ilaçlar<br />
hassas tedavi döneminde hastalar için büyük bir<br />
motivasyon oluyor.<br />
Bir diğer önemli gelişmeyse ramatoid artrit<br />
tedavisi için ikinci üretim merkezi olarak<br />
Türkiye’nin seçilmesi. İlk üretim merkezi<br />
Japonya olan ilaç, Türkiye’de üretilmeye<br />
başlanmasıyla birlikte 21 ülkeye Türkiye’den<br />
tedarik edilecek.<br />
Tabii bu arada Sağlık Bakanlığı’nın<br />
girişimleri sonuç verdi ve ilaç sektörünün<br />
uzun süredir beklediği güzel<br />
haber geldi. Türkiye İlaç ve Tıbbi<br />
Cihaz Kurumu (TİTCK), aralarında<br />
İsviçre, ABD, İngiltere, İrlanda, Almanya,<br />
Kanada, Japonya ve Avusturalya’nın<br />
da bulunduğu Uluslararası<br />
İlaç Denetim Birliği (PIC/S) üyeliğine<br />
kabul edildi. Dünyada ilaç ruhsatı<br />
veren otoritelerin kurduğu bir birlik<br />
olan Uluslararası İlaç Denetim Birliği<br />
(PIC/S), bu alanda kabul gören en saygın<br />
ve geçerli kurum olarak biliniyor. PIC/S’e<br />
üye olmak ise o kadar kolay değil. Ülkeler,<br />
zorlu geçen denetimler sonucu Birlik üyeliğine<br />
kabul ediliyor. Türkiye’nin PIC/S’e üye<br />
olması ile birlikte Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç<br />
ve Tıbbi Cihaz Kurumunca yapılan tüm denetimler<br />
dünyada kabul görecek ve ülkemizde üretilen<br />
ilaçların kalitesi ve güvenliği tescil edilmiş olacak.<br />
01 Ocak 2018 tarihinden itibaren geçerli olacak bu<br />
üyelik ilaç ihracatının önündeki engelleri de ortadan<br />
kaldıracak.<br />
Sevgiler,<br />
FROM<br />
THE<br />
Target-oriented smart drugs<br />
work on target-oriented and<br />
minimize side effects. Along<br />
with smart drugs that increase<br />
life expectancy in difficult diseases<br />
such as AIDS and cancer, rapid progress<br />
is being recorded in the pharmaceutical<br />
industry. These drugs, which<br />
are removing some effects in cancer<br />
treatment such as hair loss and nausea<br />
in sensitive patients during treatment becoming<br />
a major motivation for patients.<br />
Another important development is that <strong>Turkey</strong><br />
was selected as the second production<br />
center for the treatment of rheumatoid arthritis.<br />
The first production center in Japan, the drug,<br />
will be supplied from <strong>Turkey</strong> to 21 countries with<br />
the start of production in <strong>Turkey</strong>.<br />
Because of initiatives of the Ministry of Health and<br />
we got good news which pharmaceutical industry looked<br />
forward for a long time. Medicines and Medical<br />
Devices Agency of <strong>Turkey</strong> (TICCS) has been accepted<br />
as a member of the International <strong>Pharma</strong>ceutical<br />
Inspection Co-operation Scheme (PIC / S), including<br />
Switzerland, USA, UK, Ireland, Germany, Canada,<br />
Japan and Australia. <strong>Pharma</strong>ceutical Inspection<br />
Co-operation Scheme (PIC/S), an association established<br />
by authorities that administer drug registries<br />
around the world, is known as the most<br />
respected and valid institution recognized on<br />
this site. It is not so easy to become a member<br />
of PIC/S. Countries are admitted to membership<br />
of the Union, when they passed tough<br />
audits. With this <strong>Turkey</strong>’s PIC / S membership,<br />
all controls of Ministry of Health,<br />
Turkish Medicines and Medical Devices<br />
Agency (TMMDA) will be accepted in<br />
EDITOR<br />
Gizem YILDIZ<br />
the world and the quality and safety of<br />
drugs manufactured in our country<br />
to be registered. Membership, which<br />
will be valid from the date of January<br />
1, 2018, will also eliminate<br />
the barriers of drug exports.<br />
Sincerely yours,
10<br />
16<br />
24<br />
30<br />
36<br />
46<br />
50<br />
61<br />
Kanser tedavisinde<br />
yeni bir seçenek: canlı<br />
ilaçlar!<br />
DEVA, EU GMP<br />
sertifikalı tesisleriyle<br />
FDA onayı aldı<br />
Bayer ‘Startup Day <strong>2017</strong>’<br />
ile girişimcileri bir araya<br />
getirdi<br />
Kilo vermenin<br />
dayanılmaz hafifliği<br />
Wee Baby ile hem sizin<br />
hem de çocuğunuzun<br />
rahatı yerinde<br />
Türk ilacının kalitesi<br />
dünyada tescillendi<br />
New York’tan yerli<br />
İK projesine ödül<br />
Arabasına Aşık<br />
Erkekler!
Akıllı ilaçlarla umutlar artıyor<br />
Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Siret Ratip<br />
Bağışıklık sisteminin önemli bir parçası olan<br />
lenf bezlerinden kaynaklanan lenfoma, tüm<br />
dünyada kan kanserlerinin en yaygın görüleni.<br />
Çok fazla alt türü bulunması nedeniyle lenfoma<br />
tipinin doğru saptanarak doğru tedavi edilmesi<br />
yaşam süresini ve kalitesini doğrudan etkiliyor.<br />
Acıbadem Altunizade Hastanesi Hematoloji<br />
Uzmanı Prof. Dr. Siret Ratip, erken evrede tespit<br />
edilen lenfoma hastalarında tedavi başarısının<br />
yüzde 80’e ulaştığını söylüyor. Özellikle son<br />
yıllarda kullanımı yaygınlaşan akıllı ilaçlarla<br />
gelecekte lenfoma tedavisinde çok daha başarılı<br />
sonuçlara ulaşılabileceği düşünülüyor.<br />
Dünyada yaygın görülen kanser<br />
türlerinden biri olan lenfoma nedeni<br />
tam olarak bilinmeyen kanserlerden<br />
biri. Kalıtsal bir geçiş göstermediği<br />
biliniyor. Ancak yaptığımız ya da<br />
yapmadığımız bir şey sonucunda<br />
lenfoma geliştiğini gösteren çok<br />
az kanıt bulunuyor. Üstelik 60’ın<br />
üzerinde alt türünün bulunması da<br />
lenfomanın nedenine ilişkin gizemini<br />
korumasını sağlıyor. Tüm kanserlerde<br />
olduğu gibi lenfoma için de erken<br />
teşhisi sağlayabilecek işaretlere<br />
6 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen<br />
Acıbadem Altunizade Hastanesi<br />
Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Siret<br />
Ratip, “15 <strong>Eylül</strong> Dünya Lenfoma<br />
Farkındalık Günü” dolayısıyla önemli<br />
bilgiler verdi.<br />
Kesin nedeni hala bilinmiyor<br />
Lenfomayla gelen hastaların büyük<br />
bir çoğunluğunda kesin neden<br />
saptanamıyor. Ancak hastaların küçük<br />
bir bölümünde kalıtsal veya edinsel<br />
bağışıklık yetersizliği hastalıkları,<br />
bazı kromozom bozuklukları,<br />
Epstein-Barr virüs enfeksiyonu ve<br />
midedeki helikobakter virüsünün<br />
lenfomaya yol açabildiği düşünülüyor.<br />
Bunların dışında hastanın daha<br />
önce medikal nedenler ya da başka<br />
nedenlerden dolayı radyasyona maruz<br />
kalması, kemoterapi alması da lenf<br />
tümörü için risk faktörleri arasında<br />
gösteriliyor. Sigara da, bazı lenfoma<br />
çeşitlerinden sorumlu tutuluyor.<br />
Dolayısıyla iyi beslenme başta olmak<br />
üzere sağlıklı yaşam tarzı sürdüren ve<br />
enfeksiyonlardan korunan bağışıklık<br />
sistemi güçlü kişilerde lenfoma<br />
gelişme riskinin de daha düşük<br />
olduğu düşünülüyor.<br />
Boyun, kasık, koltuk altındaki<br />
şişliklere dikkat!<br />
Hodgkin ve Non-Hodgkin lenfoma<br />
adı altında iki gruba ayrılan hastalık,<br />
erişkinlerde çocuklara göre daha çok<br />
görülüyor, yaş ilerledikçe görülme<br />
sıklığı da artıyor. Boyun, kasık, koltuk<br />
altı, karın ve göğüs içi dahil olmak<br />
üzere vücudun birçok yerinde bulunun<br />
lenf düğümlerinde kansere neden<br />
olan habis tümörler gelişebiliyor.
Dolayısıyla insanlar genellikle<br />
büyüyen ve büyümeye devam eden<br />
bir lenf bezesi nedeniyle doktora<br />
başvuruyor. Boyunda, kasıkta ya<br />
da koltuk altında ortaya çıkabilen<br />
şişliğin yanı sıra, ateş, gece terlemesi,<br />
iştahsızlık, kilo kaybı da hastada<br />
görülebilecek şikayetler arasında<br />
sıralanıyor. Ancak birçok şişliğin<br />
nedeninin lenfoma olmadığını<br />
söyleyen Prof. Dr. Siret Ratip,<br />
“Koltukaltı, boyun, kasık bölgesinde<br />
şişlik tespit edenler hekime geliyorlar<br />
ama birçok şişliğin nedeninin de<br />
lenfoma olmadığını biliyoruz. Bazı<br />
viral veya bakteri enfeksiyonları da<br />
şişliklere neden olabiliyor” diyor. Bu<br />
nedenle, lenf bezleri sebepsiz olarak<br />
büyür ve büyümeye de devam ederse,<br />
basit enfeksiyonlardan ayırabilmek<br />
için mutlaka ayrıntılı inceleme<br />
gerekiyor<br />
Tedavide ilk sırada kemoterapi yer<br />
alıyor<br />
Lenfoma tanısının konabilmesi<br />
için lenf bezesinden ya da kemik<br />
iliğinden biyopsi ile örnek alınması<br />
gerekiyor. Yayılımını gösterebilmek<br />
için de tomografi ya da PET tomografi<br />
yapılıyor. Hastalığın tedavisinde ilk<br />
sırada kemoterapi ve kök hücre<br />
naklinden yararlanıldığını söyleyen<br />
Prof. Dr. Siret Ratip, “Hastanın ve<br />
hastalığın durumuna göre kemoterapi<br />
türü ve süresi belirleniyor. Kemoterapi<br />
tedavisiyle hastaların önemli bir<br />
bölümünde başarılı sonuçlara<br />
ulaşılıyor. Bu şekilde kurtulamayan<br />
hastalarda yüksek doz kemoterapi ve<br />
kök hücre naklinden yararlanıyoruz”<br />
diyor.<br />
Akıllı ilaçlar umut vaat ediyor<br />
Son zamanlarda hedefe yönelik<br />
tedavilere odaklanıldığını söyleyen<br />
Prof. Dr. Siret Ratip, “Klasik<br />
kemoterapiye ek olarak verilen bir<br />
tedavidir. Ayrıca, belirli lenfoma<br />
türlerinde, hastalığın biyolojisine<br />
göre geliştirilmiş yeni ilaçlar ön<br />
plana çıkıyor. Bu ilaçlar günümüzde<br />
genellikle tedaviye dirençli hastalarda<br />
kullanılsa da önümüzdeki yıllarda<br />
ilk tedavi seçeneği olarak kullanılma<br />
olasılıkları da yüksek. Son 10 yılda<br />
bu alanda geliştirilen birçok yeni<br />
türev ilaç sayesinde, tedavinin<br />
başarısında gelecek vaat eden<br />
sonuçlar alınabileceğini umuyoruz”<br />
diye konuşuyor.<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 7
Hopes raising with smart drugs<br />
An important part of the immune system, the<br />
lymphoma originating from lymph glands, is the<br />
most common of blood cancer all over the world.<br />
Due to the presence of too many subtypes, correct<br />
identification of the lymphoma type directly<br />
affects the quality of life and quality of life. Prof.<br />
Dr. Siret Ratip of Acıbadem Altunizade Hospital<br />
Hematology, says that 80 percent of treatment<br />
outcomes in patients with early stage lymphoma<br />
have been reached. Especially in recent years,<br />
with the widespread use of smart drugs is<br />
expected to achieve much more successful results<br />
in the treatment of lymphoma in the future.<br />
One of the most common types of<br />
cancer in the world, lymphoma<br />
is one of the unknown cancer.<br />
It is known that he did not show a<br />
hereditary transition. But there is<br />
little evidence that we have developed<br />
lymphoma as a result of what we do<br />
or do not do. Moreover, the presence of<br />
over 60 subspecies allows the mystery<br />
of the cause of the lymphoma to be<br />
preserved. Stating that all the cancers<br />
as well as the signs that can provide<br />
early diagnosis for lymphoma should<br />
be taken into consideration, Expert<br />
Hematologist Professor Dr. Siret<br />
Ratip, Acıbadem Altunizade Hospital<br />
informed on “September 15th World<br />
Lymphoma Awareness Day”.<br />
The exact reason is still unknown<br />
The vast majority of patients with<br />
lymphoma have no definite cause.<br />
However, a small proportion of patients<br />
are thought to have inherited or<br />
acquired immunodeficiency disorders,<br />
some chromosomal disorders,<br />
Epstein-Barr virus infection, and a<br />
helicobacter virus on the side leading<br />
to lymphoma. Apart from these,<br />
previous exposure of the patient to<br />
radiation due to medical or other<br />
reasons, and chemotherapy are also<br />
among the risk factors for lymphoma.<br />
Smoking is also responsible for some<br />
types of lymphoma. Therefore, it is<br />
thought that the risk of developing<br />
lymphoma is also lower in people<br />
8 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
with strong immune system who<br />
maintain healthy lifestyle, especially<br />
good nutrition, and are protected from<br />
infections.<br />
Watch your neck, crotch, underarm<br />
swellings!<br />
Hodgkin and Non-Hodgkin lymphoma<br />
is divided into two groups, the<br />
disease is seen more in adults than<br />
in children, the frequency of seeing<br />
increases with age. Malignant tumors<br />
can develop in the lymph nodes that<br />
are found in many parts of the body<br />
including the neck, groin, armpit,<br />
abdomen and chest. So people usually<br />
go to a doctor for a lymph node that is<br />
growing and growing. In addition to the<br />
swelling that can occur in the neck, in<br />
the groin, or under the seat, fever, night<br />
sweats, loss of appetite and weight<br />
loss are among the complaints that<br />
can be seen in the patient. However,<br />
many of the cause of the swelling is<br />
not the lymphoma, Professor. Dr. Siret<br />
Ratip said, “Arrhythmia, neck, swelling<br />
in the crotch region of the doctors<br />
come, but we know that many swelling<br />
is not the cause of the lymphoma.<br />
Some viral or bacterial infections can<br />
also cause swelling.” For this reason,<br />
if the lymph nodes are enlarged<br />
for no reason and continue to grow,<br />
thorough examination is necessary<br />
to distinguish them from simple<br />
infections<br />
Chemotherapy is in the first place in<br />
treatment<br />
In order to diagnose lymphoma, it is<br />
necessary to take a biopsy specimen<br />
from the lymph node or bone marrow.<br />
Tomography or PET tomography<br />
is performed to show the spread.<br />
Declaring that chemotherapy and stem<br />
cell transplant were the first place in<br />
the treatment of the disease, Dr. Siret<br />
Ratip said, “The type of chemotherapy<br />
and the duration of the disease<br />
and the condition of the disease is<br />
determined. With chemotherapy<br />
treatment, successful results are<br />
achieved in a significant proportion of<br />
patients. In this way, we can benefit<br />
from high-dose chemotherapy and<br />
stem cell transplantation.”<br />
Smart drugs promise hope<br />
Recording that he focused on targeted<br />
therapies, Dr. Siret Ratip said,<br />
“Classical chemotherapy is an adjunct<br />
therapy. In addition, new drugs that are<br />
developed according to the biology of<br />
the disease come to the forefront in<br />
certain types of lymphoma. Although<br />
these drugs are currently used in<br />
treatment-resistant patients, they are<br />
likely to be used as first-line treatment<br />
options in the coming years. We hope<br />
that with the many new derivatives<br />
developed in this area over the past<br />
decade, promising results will be<br />
achieved in the success of treatment.”
middle east & africa<br />
<br />
Book<br />
Your<br />
Stand<br />
3 - 5 September 2018<br />
Abu Dhabi, United Arab Emirates
Kanser tedavisinde yeni bir seçenek: canlı ilaçlar!<br />
Türkiye’nin İlk Genetiği Değiştirilmiş Hücre Tedavisi Verileri,<br />
4.Hematolojik Onkoloji Kongresi’nde Açıklandı.<br />
10 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
Türk bilim insanları kanser<br />
tedavisinde en yeni yöntem<br />
olan ‘yaşayan ilaç’ olarak<br />
adlandırılan genetiği değiştirilmiş<br />
hücre tedavisini, Türkiye’de<br />
laboratuvar ortamında üretmeyi<br />
başardı. Türkiye’nin kanserin içinde<br />
bulunduğu değişik hastalıklarda<br />
genetiği değiştirilmiş hücre tedavisi<br />
laboratuvar verileri, ilk kez 16-<br />
17 <strong>Eylül</strong> <strong>2017</strong> tarihleri arasında<br />
K.K.T.C.’de yapılan 4.Hematolojik<br />
Onkoloji Kongresi’nde açıklanırken,<br />
tedavinin Ocak 2018 itibariyle lösemi,<br />
lenfoma ve multipl miyelom isimli<br />
kan hastaları ile test edilmesi<br />
hedefleniyor. Başarılı olunması<br />
halinde aday hastalar, ABD’de de<br />
son bir yıldır uygulanmakta olan ve<br />
yaklaşık yarım trilyon gibi çok yüksek<br />
maliyeti olan bu tedavi seçeneğine;<br />
Türk bilim insanları üretimleri<br />
ile çok daha uygun bedellerle<br />
ulaşabilecekler.<br />
Lenfoma, multipl miyelom, lösemi<br />
gibi kan hücreleri kaynaklı kanserler<br />
yani hematolojik kanserlerdeki son<br />
gelişmeler, Hematolojik Onkoloji<br />
Derneği (HOD) tarafından bu yıl<br />
dördüncüsü düzenlenen Hematolojik<br />
Onkoloji Kongresi’nde ele alındı.<br />
16-17 <strong>Eylül</strong> tarihleri arasında<br />
K.K.T.C.’nde Elexus Convention<br />
Center’da yapılan kongreye, 190’ı<br />
hematalog toplam 270 kişi katıldı.<br />
Kongre kapsamında düzenlenen basın<br />
toplantısında, Hematolojik Onkoloji<br />
Derneği Başkanı Prof. Dr. Seçkin<br />
Çağırgan ve Yönetim Kurulu üyeleri,<br />
Prof. Dr. Sevgi Kalayoğlu Beşışık,<br />
Doç. Dr. Anıl Tombak, Doç. Dr. Emre<br />
Tekgündüz ve son dönemde “Kan ve<br />
Kök Hücreden Yapay Deri Üretimi”<br />
ile dünyanın prestijli tıp ödüllerinden<br />
birini alan Türk bilim insanı Prof. Dr.<br />
Ercüment Ovalı söz aldı.<br />
TÜRKÖK İle Yurt Dışı Kemik İliği<br />
Bankalarına Açılma Gereği Önemli<br />
ölçüde Azaldı…<br />
İlk sözü alan Hematolojik Onkoloji<br />
Derneği Başkanı Prof. Dr. Seçkin<br />
Çağırgan, Kongre kapsamında her<br />
yıl bir hastalığın önde ele alındığını<br />
belirtti. Bu yıl akut lösemiler alanında<br />
ki gelişmelerin önemi paylaşıldığına<br />
dikkat çeken Prof. Dr. Seçkin Çağırgan,<br />
“Akut miyeloid lösemi tedavisinde<br />
neredeyse 40 yıldır önemli bir gelişme<br />
yaşanmamıştı. Kemoterapi ile yanıt<br />
elde edilmiş hastalarda başkasından<br />
nakil gerekli olduğunda akraba dışı<br />
kişilerden allojenik nakillerin sonuçları<br />
iyileştirildi. Ancak ilk basamak yani<br />
nakil öncesi kanser hücresinden<br />
arındırma tedavilerinde belirgin bir<br />
gelişme söz konusu değildi” dedi.<br />
Güncel durumda uygun hastalarda<br />
hedefe yönelik tedavi kapsamındaki<br />
yeni ilaçların uygulanmasının<br />
başlayacağını ifade eden Prof.<br />
Çağırgan, diğer ciddi tedavi<br />
gelişmelerinin bildirildiği hastalığın<br />
multipl miyelom olduğunu söyledi ve<br />
şöyle devam etti: “Multipl miyelomda<br />
son 10 yıldır tedavi alanında bir<br />
devinim oldu. Yeni ilaçlarla multipl<br />
miyelom hastalarının yaşam süreleri<br />
uzuyor. Akraba donörü olmayan ve<br />
mutlaka nakil yapılması gereken<br />
hastalara Türkiye Kemik İliği<br />
Bankaları arasına katılan TÜRKÖK<br />
ile donör bulma oranı, önemli<br />
rakamlarda arttı, dolayısı ile yurt dışı<br />
kemik iliği bankalarına bağımlılığımız<br />
azaldı. Akraba dışı donör bulunamasa<br />
dahi, hastalarımıza tam uyumlu<br />
olmayan akrabalardan, ebeveynlerden,<br />
çocuklarından veya kardeşlerinden<br />
yüzde 50 uyumlu bile olsa ki - böyle<br />
bir donörü bulabilmek hemen hemen<br />
her hasta için geçerlidir- nakil yaparak<br />
bu hastalarımızın gereksinimlerini<br />
karşılayabiliyoruz.
Hastalarımız kurtulabiliyor<br />
ve biz ülkemizde başarıyla<br />
bunu uyguluyoruz. Artık nakil<br />
gereksinimi olan her hastaya nakil<br />
uygulayabiliyoruz. Türkiye nakil<br />
merkezleri giderek tam uyumlu<br />
olmayan vericilerden de nakil<br />
“haploidentik nakil” alanında da<br />
oldukça başarılı olduğunu gösterdi”<br />
dedi.<br />
Canlı İlaç Yöntemi’ne değinen Prof.<br />
Dr. Seçkin Çağırgan şöyle devam<br />
etti: “Hastanın kendi bağışıklık<br />
sistemi hücrelerini kullanarak onları,<br />
deneysel ortamda işleyerek tekrar<br />
lösemi hücrelere karşı savaşan<br />
hücrelere dönüştürme, lösemiyi<br />
yok etmeye yönelik bazı tedavi<br />
yaklaşımları var. CAR-T cell dediğimiz<br />
yeni tedavi yöntemi bu konuda<br />
oldukça önemli bir tedavi yaklaşımı.<br />
Ülkemizde biz bunu nasıl gündeme<br />
getirebiliriz ve bu tedaviyi uygulamaya<br />
yerleştirebiliriz diye konuşurken<br />
Prof.Dr. Ercüment Ovalı, bu konuda<br />
öncü görev üstlendi. Biz de kendisini<br />
deneyimlerini paylaşmak üzere 4.<br />
Hematolojik Onkoloji Kongremize<br />
davet ettik.”<br />
‘Erken Tanı Erken Tedavi’, Yerini<br />
‘Erken ama Doğru Tanı ve Hastaya<br />
Özgül Tedavi’ye Bıraktı…<br />
Konuşmasına multipl miyelom,<br />
Waldenström makroglobulinemisi,<br />
amiloidoz gibi nadir görülen<br />
hastalıklardan bahsederek başlayan<br />
HOD Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sevgi<br />
Kalayoğlu Beşışık, “Hastaların kanser<br />
tanısını öğrenmelerini izleyerek en<br />
çok merak ettikleri “Neden ben?”<br />
sorusunun yanıtıdır. Bu toplantıda<br />
kanser gelişiminde bağışıklık<br />
sisteminin yeri, hastalıkların genetik<br />
temeli, moleküler zemini konuşuldu.<br />
Risk faktörleri, yani hastalığın<br />
seyrini olumsuz etkileyebilecek<br />
durumların önemini vurguladık.<br />
Zaman gelecek hastalara ki o zaman<br />
geldi aslında, hastanın kanser<br />
hücresindeki genetik değişikliğe<br />
göre tedavi önerisi planı yapılacak.<br />
Tedavi sonrası kanser hücresinin ne<br />
kadar azaldığı kontrolü bu genetik<br />
değişikliğin kalıntısına göre, bedende<br />
kaldıysa farklı bir tedavi yaklaşımı,<br />
bedenden arındırıldı ise başka bir<br />
tedavi yaklaşımı uygulanacak. Sonuç<br />
olarak bazı hastalıklara ailesel eğilim<br />
olabilir, ancak sonradan gelişen<br />
hücredeki genetik kusuru tanımak,<br />
bu genetik kusura göre hastalığın<br />
nasıl seyredeceğini belirlemek ve<br />
tedavi müdahalesini bu duruma göre<br />
yapmak güncel tedavi yaklaşımların<br />
şemasını oluşturur hale geldi” dedi.<br />
Doğru tanı konulmasının önemini<br />
tekrar tekrar vurgulayan ve bu<br />
amaçla Kongreye tanı konulmasında<br />
başlıca rolü olan hekim grubundan<br />
patologları davet ettiklerini belirten<br />
Prof. Dr. Sevgi Kalayoğlu Beşışık,<br />
“Hematologlar birden çok uzmanlık<br />
alanındaki hekimlerle çalışır. En<br />
önemlilerinden biri pataloglardır.<br />
Biyopsi olarak isimlendirdiğimiz<br />
parça alınmasının doğru bölgeden ve<br />
yeterli miktarda alınmasının değerini<br />
ve hastalığın tanısını belgeler patoloji<br />
değerlendirilmesinin mutlaka o<br />
konuda uzman yani hematopatolog<br />
olmasının önemini tekrar gündeme<br />
getirdik. Öyle hastalıklar var ki adı<br />
kanser ama biz hastalara böyle bir<br />
hastalığınız var belki uzun bir süre<br />
hiç ilaç vermeden sizi izleyeceğiz<br />
diyoruz. İşte bu hastalıklardan birkaçı<br />
kronik lenfositik lösemi, belirti ve<br />
bulgusu olmayan multipl miyelom ve<br />
Waldenström makroglobulinemisi.<br />
Erken ve doğru tanı bu açıdan da<br />
önemli. Çünkü tedavisiz izlem konusu<br />
gündeme taşınacak. O nedenle<br />
hastaların hastalığa özgül deneyimli<br />
hekimlerce değerlendirilmeleri ve<br />
kurumsal izlenmeleri çok önemli.<br />
‘Erken tanı erken tedavi’ söylemi tarih<br />
oldu ve yerini ‘erkenden doğru tanı<br />
hastaya özgül tedavi’ye bıraktı” dedi.<br />
Hastaların bilimsel çalışmalara<br />
katılmalarında ‘kobay’ anlayışının<br />
yıkılması lazım…<br />
21. yüzyılın tıbbının kişiye özel tedavi<br />
kavramını gündeme getirdiğini ifade<br />
eden Doç. Dr. Emre Tekgündüz, “Bu<br />
kavram son derece önemli. Artık<br />
herkesin bedenine az çok uygun<br />
seri üretim elbiselerden çok, bir<br />
terzinin diktiği kişiye özgün elbiseden<br />
bahsediyoruz. Kanser tedavisi ile<br />
uğraşan bilim insanları olarak<br />
sürekli olarak hastalıkların tedavi<br />
olasılıkları ile ilgili çeşitli yüzdeler<br />
veriyoruz. Örneğin bir hastamızın<br />
yüzde 80 iyileşme ihtimali var derken<br />
bir başka deyişle hastamızı yüzde 20<br />
kaybedebileceğimizi ifade ediyoruz.<br />
Bu rakamlar aynı kanser tanısına<br />
ve risk grubu özelliklerine sahip bir<br />
grup hasta için geçerli. Gerçekte ise<br />
karşımızdaki kanser hastası için<br />
çoğu zaman ya hep ya hiç kuralı<br />
geçerli. Yani hasta ya iyileşiyor ya<br />
da onu kaybediyoruz. Örneğimizde<br />
olduğu yüzde 80 iyileşme şansı,<br />
hastamızın kesin olarak iyileşeceği<br />
anlamına gelmiyor. Gerçek şu ki bu<br />
istatistik genel popülasyon hakkında<br />
bilgi verirken karşımızda duran<br />
hastamızın için tedavi sürecinin nasıl<br />
sonlanacağını kesin olarak belirleme<br />
şansımız yok.<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 11
Hematolojik kanserlerin tedavisinin<br />
yönlendirilmesinde kanser<br />
hücrelerinin genetik özellikleri<br />
çok büyük önem taşıyor. Yeni nesil<br />
sekanslama (next generation<br />
sequencing) olarak adlandırılan<br />
analiz yöntemleri ile kanserli ve<br />
normal hücrelerin genetik haritasını<br />
eskisi ile kıyaslanmayacak bir<br />
hızla ve çok daha düşük maliyetle<br />
belirlemek mümkün. Öngörülebilir<br />
bir gelecekte tüm hastalarımızda<br />
işe kanser hücresinin genetik<br />
haritasını çıkartarak başlayacağız<br />
ve uygulayacağımız tedavi yöntemini<br />
belirleyeceğiz. Her bireye özel tedavi<br />
olmasa bile belirli genetik özelliklere<br />
sahip hastalar için ortak tedavi<br />
yaklaşımları öneriyoruz. Hedefe<br />
yönelik tedavi maliyetleri son derece<br />
yüksek. Bu tedavilerin ülkemiz<br />
koşullarında yaygınlaşabilmesi<br />
için bilimsel çalışmalara katılımın<br />
artırılması gerekiyor. Pahalı tedaviyi<br />
gerçekten fayda görecek hasta<br />
grubuna vermek lazım. Burada<br />
‘kobay’ anlayışını yıkmak lazım.<br />
Bir hastanın optimum koşullarda<br />
tedavi edildiği şartları bilimsel<br />
araştırmalar sağlar. Burada sıkı<br />
denetimler vardır. Her aşaması<br />
gözden geçirilir. Halk deyişi ile<br />
araştırma kapsamında tedavi edilen<br />
hastalara ‘el bebek gül bebek’ olarak<br />
bakılır. Her aşaması sıkı kontrol<br />
edilen bu bilimsel araştırmalara<br />
hastalarımız çekinmeden katılsın.<br />
Ancak bu şekilde maliyeti yüksek<br />
tedavi seçeneklerinden ücretsiz<br />
yararlanma şansını elde edebiliyorlar.<br />
Hem tedaviden ücretsiz olarak<br />
yararlanıyorlar, hem de standart bir<br />
hastadan çok daha titiz bir bakımdan<br />
geçme şansları oluyor” dedi.<br />
12 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
Türkiye kanser tedavisinde ilk<br />
yerli yaşayan ilacını test etmeye<br />
hazırlanıyor…<br />
Türkiye’nin ‘ilk yerli deri üretimi’<br />
olan buluşu ile dünyanın prestijli<br />
tıp ödüllerinden biri olan ABD<br />
Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi<br />
Derneği’nin ‘En İyi Deneysel<br />
Araştırma’ ödülüne layık görülen<br />
Prof.Dr. Ercüment Ovalı da kongre<br />
konuşmacıları arasındaydı. Prof.<br />
Dr. Ercüment Ovalı, 4. Hematolojik<br />
Onkoloji Kongresi’nde Türkiye’nin ilk<br />
genetiği değiştirilmiş hücre tedavisi<br />
verilerini ilk kez açıkladı. Kongreye<br />
katılan hekimlerden yaşayan ilaç<br />
tedavisini Türkiye’de uygulamak için<br />
desteklerini istediğini ifade eden Prof.<br />
Dr. Ercüment Ovalı, “Çünkü tedavi<br />
yöntemini laboratuvarda hazırlamış<br />
olmanızın ya da hayvanlar üzerinde<br />
işe yarar olduğunu göstermenizin<br />
tek başına bir önemi yok. Bu tedavi<br />
yönteminin hızla Türkiye’de klinik<br />
bir çalışma ile test edilmesi lazım.<br />
Hastaların kendini kobay olarak<br />
görmek yerine yaşama tutunmak<br />
için ve başkalarının yaşama<br />
tutunmasını sağlayabilmek için o<br />
ekibe güvenmeleri gerekiyor ve buna<br />
dahi olmaları gerekiyor. Bu bize iki<br />
şey getirecek. Türkiye yerli genetiği<br />
değiştirilmiş hücresini ürettiği gibi<br />
test etmiş olacak ve birçok insanın<br />
hayatı değişecek” dedi.<br />
Yaşayan ilaçlar bazı kanser<br />
türlerinde yaşam süresini 3 aydan 3<br />
yıla uzatabiliyor…<br />
ABD’de yapılan CAR-T cell<br />
tedavisinden örnek veren Prof. Dr.<br />
Ercüment Ovalı, “Bir akut lenfoblastik<br />
lösemide her türlü tedaviye dirençli<br />
bir çocuğun beklenen yaşam süresi<br />
6 ayın altındadır, hatta ortalama 3<br />
ay civarındadır. Bugünkü teknoloji<br />
ile başka şansınız yok. Ancak<br />
bu yaşayan ilaçlarla bugün bu<br />
çocukların yüzde 95’inde 3 yıllık<br />
sağ kalıma ulaşılabiliyor. Bu bir<br />
devrimdir. Ama bu eczaneden<br />
alıp uygulayabileceğiniz bir tedavi<br />
yöntemi değil. Komplikasyonları<br />
var. Hematopoetik kök hücre nakli<br />
yapan ekiplerin uygulayabilecekleri<br />
bir tedavi yöntemi. Bu yüzden bu tip<br />
kongreler bize ekip kurmamız için<br />
olanak sağlıyor. Birbirimizi eğiteceğiz.<br />
Çünkü laboratuvarda üretmenizle iş<br />
bitmiyor. Klinik sonuçları çok önemli.<br />
Hematolojik Onkoloji Derneği’ne<br />
bizi bir araya getirdiği için teşekkür<br />
ediyorum. Bir aksilik olmaz ise Ocak<br />
2018’de faz 1 çalışmalarına başlamayı<br />
hedefliyoruz. 3 ayrı hastalıkta lösemi,<br />
lenfoma ve myolema hastalarında<br />
çalışacağız. 9’ar hastadan toplam<br />
27 hasta üzerinde uygulamayı<br />
hedefliyoruz. Bunun için de<br />
hekimlerimizin desteğine ihtiyacım<br />
var” dedi.<br />
Türk hastalar yarım trilyon<br />
değerindeki tedaviden Türkiye’de<br />
çok daha ucuza yararlanabilecek…<br />
CAR-T cell, ABD’de son bir yılda 35<br />
merkezde yaklaşım yarım trilyon<br />
maliyetle uygulanmaya başlanan bir<br />
yöntem. Uzun yıllardır uygulanan<br />
kemik iliği nakilleri bilim insanlarına,<br />
bir insana kendinden yapılan naklin<br />
kanseri yok etme gücünün bir başka<br />
insandan yapılana göre daha az<br />
olduğunu gösterdi. Yaşayan ilaçlar bu<br />
anlayışta önemli bir değişikliğe neden<br />
oldu ve kişinin kendi hücresi genetik<br />
değişime uğratılarak kullanılmaya<br />
başlandı. Böylelikle kişinin kendi<br />
bağışıklık hücresi sanki mikropla<br />
savaşır gibi kanserle savaşmaya<br />
başladı. Bu teknoloji Türk Bilim<br />
insanlarının öncülüğünde Türkiye’de<br />
kurulursa maliyeti çok daha az<br />
ve kabul edilebilir olacak. Tedavi<br />
masrafları devletin bir cebinden<br />
diğerine girecek ve ülkemizde<br />
kalacak.
A new option in cancer treatment: living drugs!<br />
<strong>Turkey</strong>’s First Genetically Modified Cell Therapy Data announced at the<br />
4th Hematologic Oncology Congress.<br />
Turkish scientists have succeeded in<br />
producing the genetically modified<br />
cell therapy called 'living drug', the<br />
newest method in cancer treatment,<br />
in the laboratory environment in <strong>Turkey</strong>.<br />
Genetically modified cell therapy<br />
laboratory data in various diseases in<br />
which <strong>Turkey</strong>'s cancer, first time 16<br />
to 17 September <strong>2017</strong> between the<br />
TRNC held on 4.Hematolojik Oncology<br />
Congress explaining, treating January<br />
2018 as leukemia, lymphoma and<br />
multiple myeloma is aimed at testing<br />
patients with blood. If successful,<br />
candidate patients will have the option<br />
of choosing this therapy, which has<br />
been in place for over a year in the<br />
US and cost as high as about half a<br />
trillion; Turkish scientists will be able<br />
to reach more affordable prices with<br />
their production.<br />
Lymphoma, multiple myeloma, blood<br />
cancers such as leukemia cells induced<br />
that recent developments in hematological<br />
cancers, Hematologic Oncology<br />
Society (HOD) were addressed<br />
in the Hematologic Oncology Congress<br />
held by the fourth this year. The<br />
congress held 16 to 17 September<br />
in Elexus Convention Center in Trnc<br />
-Turkish Republic of Northern Cyprus<br />
with 190 hematalog total of 270 people<br />
attended. At the press conference<br />
held within the scope of the Congress,<br />
Professor Dr. Seckin Cagırgan<br />
President of Hematological Oncology<br />
Association and members of the Board<br />
of Directors, Prof. Dr. Sevgi Kalayoglu<br />
Besisik, Assoc. Dr. Anil Tombak,<br />
Assoc. Dr. Emre Tekgunduz and the<br />
recent "Blood and Stem Cells Synthetic<br />
Leather Production" with one<br />
of the world's prestigious medicine<br />
award-winning Turkish scientist<br />
Prof. Dr. Ercument Ovali shared their<br />
information.<br />
Abroad to Significantly Reduce<br />
the Need for Bone Marrow Bank<br />
With TÜRKÖK...<br />
The first word of the Association<br />
of Hematologic Oncology Professor.<br />
Dr. Seckin Cagırgan stated that<br />
every year in the scope of the Congress,<br />
one disease is taken ahead. This<br />
year, the significance of developments<br />
in the field of acute leukemia Prof.<br />
Dr. Seckin Cagirgan shared attention,<br />
said, "Acute myeloid leukemia<br />
treatment had not experienced a<br />
significant improvement almost 40<br />
years. In patients with chemotherapy<br />
response was obtained from someone<br />
else transplant outcomes of allogeneic<br />
transplants from non-related<br />
persons was improved when necessary.<br />
But the first step, that is, before<br />
the transplantation of cancer cell<br />
purification treatment was not a significant<br />
development.”<br />
Declaring that the current situation<br />
in the context of targeted therapy in<br />
appropriate patients, which would<br />
start the implementation of the<br />
new drug the development of the<br />
disease has been reported multiple<br />
treatment of other serious, Prof.<br />
Cagirgan, said: "Multiple There was<br />
a movement in the field of myeloma<br />
treatment last 10 years. Multiple<br />
new drug life of myeloma patients<br />
longer. Relatives donors, and without<br />
necessarily <strong>Turkey</strong> to patients in<br />
need of transplants bone marrow donor<br />
detection rate with TÜRKÖK<br />
joined between banks, it was increased<br />
in significant numbers, thus the<br />
foreign bone marrow to reduce our<br />
dependence on banks. Even unrelated<br />
donor not exist, our patients are<br />
not fully compatible relatives, parents<br />
of even 50 percent of the brother or<br />
sister of children consistent though<br />
that - we can meet the needs of our<br />
patients by making true of transport<br />
for almost every patient to find such<br />
a donor. We can get rid of our patients<br />
and we apply it successfully in<br />
our country.<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 13
We can now transfer to any patient<br />
who needs transplantation. <strong>Turkey</strong><br />
also transport of full donor transplant<br />
centers are increasingly incompatible<br />
"haploidentical transplants" in<br />
the field showed that he was quite<br />
successful.”<br />
Referring to Living Drug Approach,<br />
Prof. Dr. Seckin Cagırgan said, “The<br />
patient has some treatment approaches<br />
to using leukemia cells to<br />
transform them into cells that fight<br />
against leukemia cells by processing<br />
them in the experimental environment.<br />
CR-T cell we call the new method<br />
of treatment is a very important<br />
therapeutic approach in this regard. In<br />
our country, we can make it to the<br />
agenda and how we can put these treatments<br />
into practice he spoke Prof.<br />
Dr. Ercument Ovalı has taken the lead<br />
role in this issue. We invited him to<br />
share his experiences with the 4th<br />
Hematological Oncology Congress.”<br />
purified from the body. As a result,<br />
some diseases may have a familial<br />
tendency, but it has become possible<br />
to recognize the genetic defect in the<br />
developing cell, to determine how to<br />
deal with the disease according to<br />
this genetic claim, and to make the<br />
treatment intervention according to<br />
this situation.”<br />
Professor who emphasized the importance<br />
of correct diagnosis repeatedly<br />
and invited the pathologists from<br />
the group of physicians who have the<br />
main role in diagnosis of the Congress<br />
for this purpose. Dr. Sevgi Kalayoglu<br />
Besısık said, "Hematologists<br />
work with physicians in multiple areas<br />
of expertise. One of the most important<br />
are the pathologist. Biopsy of the<br />
importance of taking part in what we<br />
call right and adequate supply of the<br />
diagnosis, early treatment' Tell me<br />
the date and the place was' left early,<br />
accurate diagnosis to treatment<br />
to specific patients.”<br />
When the patients participate in<br />
scientific studies, the concept of<br />
'guinea pig' must be destroyed ...<br />
Expressing that the 21st century<br />
medicine brought the concept of<br />
private treatment to the agenda,<br />
Assoc. Dr. Emre Tekgündüz, "This<br />
concept is extremely important. Now<br />
we are talking about the individualistic<br />
dress that a tailor has sewed,<br />
rather than a mass-produced<br />
suitcase that is more or less suitable<br />
for everyone's body. As scientists<br />
dealing with cancer treatment, we are<br />
constantly giving various percentages<br />
about the treatment possibilities of<br />
14 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
'Early Diagnosis of Early Treatment',<br />
the Place ', but early diagnosis<br />
and correct treatment Drop Patient-Specific<br />
...<br />
Multiple speech myeloma, Waldenstrom<br />
macroglobulinemia, such<br />
as amyloidosis, a rare disease that<br />
starts by mentioning the HOD Vice<br />
President Prof. Dr. Sevgi Kalayoglu<br />
Besısık, said, “learning by monitoring<br />
the cancer diagnosis of patients<br />
they are most interested in" Why me?<br />
"Is the answer to the question. In this<br />
meeting, the place of the immune<br />
system, the genetic basis of diseases,<br />
the molecular space were discussed<br />
in cancer development. We emphasized<br />
the importance of risk factors,<br />
that is, situations that could negatively<br />
affect the course of the disease. The<br />
time will come when the illness comes,<br />
in fact, according to the genetic<br />
alteration in the cancer cell of the patient<br />
plan of treatment will be done. If<br />
the control of how much cancer cells<br />
decrease after treatment is based on<br />
the remnant of this genetic change, a<br />
different treatment approach will be<br />
applied if it is left in bed, and another<br />
treatment will be applied if it is<br />
value of the diagnosis and evaluation<br />
of the documents pathology of the<br />
disease must be an expert on that<br />
subject hematopathologist so we<br />
brought back on the agenda. There<br />
are such diseases that the name is<br />
cancer, but we have a disease like this<br />
and maybe we will watch you for a<br />
long time without giving any medicine.<br />
Here are a few of these diseases,<br />
chronic lymphocytic leukemia, and no<br />
evidence of multiple symptoms myeloma<br />
and WaldenstromThe macroglobulinemia.<br />
Early and correct<br />
diagnosis is also important in this<br />
respect. Because the treatment without<br />
treatment will be carried on the<br />
agenda. For that reason, evaluation of<br />
the patients with specific experience<br />
of the disease and institutional<br />
monitoring are very important. 'Early<br />
diseases. For example, when we say<br />
that a patient is 80 percent likely to<br />
recover, in other words, we can lose<br />
20 percent of our patients. These figures<br />
apply to a group of patients with<br />
the same cancer diagnosis and risk<br />
group characteristics. In reality, most<br />
of the time for our cancer patients<br />
against all or nothing rule applies. So<br />
the patient is healing or we are losing<br />
him. The chance of 80 percent improvement<br />
in our sample does not mean<br />
that our patient will definitely improve.<br />
How real is that these statistics of<br />
the treatment process for our patients<br />
standing in front of us, gave information<br />
about the general population would<br />
end no chance pinpoint. In the treatment<br />
of hematological cancers, the<br />
genetic characteristics of cancer cells<br />
are very important.
New generation sequencing (next generation<br />
Sequencing) of cancerous<br />
and normal cells with the genetic<br />
map analysis methods able to determine<br />
a so-called very quickly and at a<br />
lower cost compared with the not the<br />
same. In a foreseeable future, we will<br />
start by removing the genetic map of<br />
the cancer cell in all of our patients<br />
and we will determine the treatment<br />
method to follow. We recommend<br />
common treatment approaches for<br />
patients with certain genetic characteristics,<br />
even if each individual has<br />
no specific treatment. Targeted treatment<br />
costs are extremely high. Participation<br />
in scientific studies needs<br />
to be increased in order for these<br />
treatments to become widespread in<br />
our country. I need to give expensive<br />
treatment to the patient group who<br />
will really benefit. Here we need to<br />
break down the concept of 'guinea<br />
pigs'. The circumstances in which a<br />
patient is treated in optimum conditions<br />
provide scientific research. There<br />
are strict controls here. Every stage<br />
is passed through the eye. The illness<br />
treated within the scope of the research<br />
with folk expression is regarded<br />
as 'hand baby rose baby'. Do not<br />
hesitate to join our patients in these<br />
scientific investigations, each stage of<br />
which is strictly controlled. But in this<br />
way they are able to get free access<br />
to costly treatment options. They are<br />
both free to use the treatment, and<br />
they have a chance to go through<br />
a much more rigorous care than a<br />
standard patient.”<br />
<strong>Turkey</strong> is preparing to test the first<br />
indigenous living medicine in cancer<br />
treatment ...<br />
<strong>Turkey</strong>'s 'first domestic leather production'<br />
with the invention, one of the<br />
world's prestigious medical awards<br />
US Plastic and Reconstructive Surgery<br />
Association's awarded the prize<br />
of 'Best Experimental Research' Prof.<br />
Dr. Ercument Ovali was among the<br />
congress speakers. Professor Dr. Ercument<br />
Ovali, <strong>Turkey</strong>'s first genetically<br />
modified cell therapy in the 4th<br />
Hematological Oncology Congress<br />
announced for the first time. Professor<br />
participating in the Congress of<br />
the drug treatment to live in <strong>Turkey</strong><br />
wants to support the expression of<br />
Professor. Dr. Ercument Ovalı said,<br />
"Because you have to prepare the<br />
method of treatment in the laboratory<br />
or to show that it works on animals<br />
alone does not have any importance.<br />
This treatment method should be<br />
rapidly tested in <strong>Turkey</strong> with a clinical<br />
trial. Instead of seeing themselves<br />
as guinea pigs, they need to trust the<br />
team to be able to hold on to life and<br />
to keep others alive. This will bring<br />
us two things. <strong>Turkey</strong> will have tested<br />
the native genetically modified cell<br />
as it produces and many people will<br />
change their lives.”<br />
Living the life expectancy in some<br />
types of cancer drugs can be extended<br />
to 3 years 3 months ...<br />
Exampling Made in the USA CR-T cell<br />
the treatment that Prof. Dr. Ercument<br />
Ovalı said, "An acute lymphoblastic<br />
leukemia in children's life<br />
expectancy is resistant to any kind<br />
of treatment is less than 6 months,<br />
or even the average is around 3<br />
months. With today's technology, you<br />
have no other chance. But with these<br />
living medicines, 95 percent of these<br />
children can achieve 3 year survival.<br />
This is a revolution. But this is not<br />
a treatment you can take from your<br />
pharmacy. They have complications. A<br />
method of treatment of hematopoietic<br />
stem cell transplant teams who<br />
can apply. That's why conventions<br />
like this allow us to build teams. We<br />
will train each other. Because the<br />
job does not end with the production<br />
in the lab. Clinical results are very<br />
important. Thank you for bringing<br />
us together for the Hematological<br />
Oncology Society. If there is no setback,<br />
we aim to start phase 1 studies<br />
in January 2018. Leukemia in three<br />
separate diseases, but will work in lymphoma<br />
patients and MyOle. We aim<br />
to practice on a total of 27 patients<br />
with 9 patients. I need the support of<br />
our doctors for this.”<br />
Turkish patients will be able to benefit<br />
much less in <strong>Turkey</strong> with half a<br />
trillion worth of treatment ...<br />
CR-T cell, a process which began approach<br />
to cost half a trillion last year<br />
at 35 centers in the United States. For<br />
many years, bone marrow transplants<br />
have shown scientists that the power<br />
to destroy a self-made cancer is<br />
less than that of any other human<br />
being. Living medicines have caused<br />
a significant change in this understanding<br />
and have begun to be used by<br />
subjecting one's own cell to genetic<br />
alteration. Thus, it began to fight cancer,<br />
as if the person's own immune<br />
cell was a micro-battle. If this technology<br />
is established in <strong>Turkey</strong> under the<br />
leadership of Turkish scientists, the<br />
cost will be much less and acceptable.<br />
The costs of treatment will go from<br />
one state to another and remain in<br />
our country.<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 15
DEVA, EU GMP sertifikalı tesisleriyle FDA onayı aldı<br />
DEVA, EU GMP sertifikalı tesislerinin Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu onayı<br />
almasıyla birlikte geniş kapsamlı lojistik tesisi için çalışmalara başladı.<br />
üretilen DEVA markalı ürünler<br />
ihraç ediyoruz. EU GMP sertifikalı<br />
tesislerimiz, geçen yıl FDA (Food<br />
and Drug Administration-Amerikan<br />
Gıda ve İlaç Kurumu) onayı aldı.<br />
Bunun yanı sıra altyapı yatırımlarını<br />
artırmaya da devam ediyoruz. Bu<br />
kapsamda yakın zamanda geniş<br />
kapsamlı bir lojistik tesisi kurmak<br />
için çalışmalara başladık. Yurt içi ve<br />
yurt dışı pazarlar için üretilen tüm<br />
ürünlerin tek merkezde toplanacağı<br />
tesis, Türkiye’de yer alan ilaç<br />
firmaları arasında en büyük lojistik<br />
merkez olma özelliği taşıyor.<br />
Tüm bu özelliklerin DEVA’yı<br />
diğer şirketlerden farklı kıldığını<br />
söyleyebilirim.<br />
DEVA Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Philipp Haas<br />
Türkiye’nin köklü ilaç<br />
üreticilerinden biri olan<br />
DEVA’nın Yönetim Kurulu<br />
Başkanı ve CEO’su Philipp Haas ile<br />
keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.<br />
Özellikle firmanın Ar-Ge çalışmaları<br />
üzerine konuştuğumuz röportajda<br />
Haas, Türkiye’de bulunan ilaç<br />
firmaları arasındaki en büyük lojistik<br />
tesisini kurmaya hazırlandıklarını<br />
belirtti.<br />
Firmanızı ve faaliyetlerinizi<br />
tanıyabilir miyiz?<br />
DEVA, 1958 yılından beri Türkiye’de<br />
faaliyet gösteren yerli ve köklü bir<br />
ilaç firmasıdır. Hali hazırda beşeri<br />
ilaç, hammadde ve tıbbi ampul<br />
üretimi alanında faaliyet gösteriyoruz.<br />
Yaklaşık 2000 çalışanımızla ve 3<br />
üretim tesisimizle ülkemize hizmet<br />
ediyoruz. DEVA, <strong>2017</strong> ilk yarıyıl sonu<br />
IMS verilerine göre kutu bazında<br />
%6,3 pazar payı ile 2. sırada yer<br />
alıyor (IMS İhale+Serbest Pazar).<br />
Amacımız, farklı tedavi gruplarına<br />
cevap verebilecek ürünleri ülkemizde<br />
üretebilmek ve ürünleri tıbbın<br />
hizmetine sunarak küresel ölçekte<br />
erişilebilir kılmaktır.<br />
İlaç sektöründeki diğer firmalara<br />
göre DEVA’yı farklı kılan unsurlar<br />
nelerdir?<br />
İlaç sektörüne baktığımızda güçlü<br />
yönleri farklılık gösteren çok sayıda<br />
şirket olduğunu söyleyebiliriz. DEVA<br />
olarak dikey entegrasyon süreçlerini<br />
benimsemiş güçlü bir şirket olarak<br />
görüyoruz kendimizi. Bir yandan Ar-<br />
Ge alanında yoğun olarak çalışırken,<br />
diğer yandan hammadde geliştiriyor,<br />
üretiyor ve ihraç ediyoruz. Yenilikçi<br />
yaklaşımlarla ilaç üretiyor ve tıbbın<br />
hizmetine sunuyoruz. Diğer yandan<br />
dünyanın dört bir yanına Türkiye’de<br />
Uluslararası pazarda hangi<br />
ülkelerde faaliyet gösteriyorsunuz?<br />
DEVA olarak, bölgesel genişlemeyi<br />
sürdürerek küresel ölçekte bir şirket<br />
olma yolunda ilerliyoruz. Bölgesel<br />
büyüme operasyonlarımız ve ihracat<br />
faaliyetlerimiz artarak devam ediyor.<br />
Aralarında İsviçre, Almanya, Hollanda<br />
ve İngiltere gibi ülkelerin yer aldığı<br />
çok sayıda ülkede 500’den fazla<br />
ruhsatımız bulunuyor. Şu anda 30’dan<br />
fazla ülkeye ilaç ve ilaç hammaddesi<br />
ihracatı gerçekleştiriyoruz. Hematoloji<br />
alanında KML tedavisinde dönüm<br />
noktası olan imatinib mesilat etkin<br />
maddeli ürünümüzü Avrupa ve<br />
Balkanlar’a <strong>2017</strong> itibariyle ihraç<br />
etmeye başladık.<br />
Hali hazırda uluslararası<br />
operasyonlarımız, distribütörlük,<br />
lisans satış ve tedariki, DEVA markalı<br />
ürünlerin direkt satışı, API ihracatı,<br />
fason üretim ve ortak geliştirme gibi<br />
iş modellerini kapsıyor.<br />
16 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17
DEVA’nın Ar-Ge’ye önem verdiğini<br />
biliyoruz. DEVARGE hakkında bilgi<br />
verir misiniz?<br />
DEVA olarak, Ar-Ge’ye önem veriyor,<br />
bu alanda ciddi yatırımlar yapıyoruz.<br />
DEVA, kurulduğu günden bu yana,<br />
tedavi alanlarındaki ihtiyaçlara<br />
yönelik Türkiye’de ürettiği ürünleri<br />
tıbbın hizmetine sunarak, tedavi-etkin<br />
maliyetle ilaçları ulaşılabilir kılmaya<br />
çalışıyor. İlaç sektörünün büyük<br />
dönüşüm geçirdiği bu son birkaç yıl<br />
içerisinde DEVA her zaman amacını<br />
korudu ve stratejisini buna göre<br />
belirledi. Özellikle ihracat alanında<br />
yaptığı çalışmalar ile küresel bir<br />
şirket olma yolunda ilerlerken, hemen<br />
hemen tüm tedavi alanlarında özel<br />
projeler üreten ve yüksek teknolojiye<br />
dayanan ürün geliştirebilen bir Ar-<br />
Ge’ye sahip olduğunu söyleyebilirim.<br />
Hali hazırda DEVA olarak bunu<br />
başarmak için gerekli yatırımları<br />
yapıyoruz ve bu konuda heyecan<br />
duyuyoruz. Bu doğrultuda geçen<br />
yıl ciromuzun %7’sini Ar-Ge<br />
faaliyetlerine ayırdık. Şu anda<br />
alanında uzman yaklaşık 150 kişilik<br />
ekibimizle büyük bir güce sahibiz.<br />
Geçtiğimiz yıllarda Ar-Ge<br />
çalışmalarımız 2 önemli ödüle layık<br />
görüldü. Bilim, Sanayi ve Teknoloji<br />
Bakanlığı tarafından düzenlenen<br />
4. Özel Sektör Ar-Ge Merkezleri<br />
Zirvesi’nde DEVA olarak, ilaç<br />
sektörünün en iyi Ar-Ge merkezine<br />
sahip şirketi seçildik.<br />
Yine, Eczacı <strong>Dergisi</strong> tarafından ilaç ve<br />
eczacılık sektörünün başarılı kurum,<br />
kuruluş ve şahıslarının seçildiği ve<br />
Altın Havan Ödülleri’nde de DEVA<br />
olarak, “hipertansiyon tedavisinde<br />
kullanılan ilaç aktif madde üretimi<br />
çalışması” ile yılın en iyi Ar-Ge<br />
şirketi seçildik. Ar-Ge alanındaki<br />
başarılarımızı bu önemli ödüllerle<br />
zenginleştirmek ve bu konudaki<br />
iddiamızın başarılarla destekleniyor<br />
olması bizlere büyük bir gurur ve<br />
mutluluk veriyor.<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 17
DEVA receives FDA approval with<br />
EU GMP certified facilities<br />
DEVA started working for a comprehensive logistics facility with EU GMP<br />
certified facilities approved by the US Food and Drug Administration.<br />
Philipp Haas, Chairman and CEO of DEVA<br />
We had an exclusive interview with<br />
Philipp Haas, Chairman and CEO of<br />
DEVA, one of <strong>Turkey</strong>’s well established<br />
drug producers. We talked about the<br />
company’s R & D activities with Haas<br />
who stated that they are prepared to<br />
establish the biggest logistics facility<br />
among drug companies in <strong>Turkey</strong> in the<br />
interview.<br />
Please tell us about your company<br />
and your operations?<br />
DEVA is a long-established local<br />
company operating in <strong>Turkey</strong> since<br />
1958. We are currently involved in<br />
manufacture of human medicinal<br />
products, raw materials and medical<br />
ampoules with approximately 2000<br />
employees and 3 manufacturing<br />
plants. According to IMS <strong>2017</strong> firsthalf<br />
data, we rank in the second place<br />
in market share with 6.3% in sales<br />
volume (IMS Tender + Free Market).<br />
Our goal is to develop capabilities for<br />
locally manufacturing products that<br />
can address needs in various therapy<br />
areas, and offer them for medical use<br />
on a global scale.<br />
What sets DEVA apart from other<br />
companies in the pharmaceutical<br />
industry?<br />
There are many companies in the<br />
pharmaceutical industry which stand<br />
out for their individual strengths.<br />
At DEVA, we view ourselves as a<br />
strong organization that has adopted<br />
vertical integration, developing,<br />
18 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
manufacturing and exporting raw<br />
materials while engaging heavily in<br />
R&D. We manufacture medicinal<br />
products using innovative approaches<br />
and offer them for use by the medical<br />
community, while also exporting DEVA<br />
products manufactured in <strong>Turkey</strong><br />
around the world. Our EU GMPcertified<br />
facilities received FDA (U.S.<br />
Food and Drug Administration) approval<br />
last year. Moreover, we continually<br />
grow our infrastructural investments.<br />
We have recently launched an effort<br />
to establish a broad-scale logistics<br />
facility, which will be the gathering<br />
point for all products, whether<br />
manufactured for the domestic market<br />
or international markets, and represent<br />
the largest logistics center among all<br />
pharmaceutical companies in <strong>Turkey</strong>.<br />
I could say all these characteristics<br />
differentiate DEVA from other<br />
companies.<br />
Which international markets does<br />
DEVA operate in?<br />
We are advancing toward to goal<br />
of becoming a global company by<br />
expanding our regional presence<br />
which, along with our export<br />
operations, is growing at an increasing<br />
rate. We hold more than 500 marketing<br />
authorizations in many countries,<br />
including Switzerland, Germany,<br />
Netherlands, and the UK. Currently,<br />
we are exporting medicinal products<br />
and raw materials to more than 30<br />
countries. As of <strong>2017</strong>, we started<br />
exporting our hematology products<br />
containing the active substance<br />
imatinib mesylate, a turning point in<br />
the treatment of CML, across Europe<br />
and the Balkans.<br />
Currently, our operations encompass<br />
business models such as<br />
distributorship, licensing, direct sale of<br />
DEVA-brand products, API exports, toll<br />
manufacturing and co-development.<br />
We know that R&D is important to<br />
DEVA. Please tell us about DEVARGE?<br />
At DEVA, we place great importance on<br />
and undertaking serious investments<br />
in R&D. Since our inception, DEVA<br />
strives for offering cost-effective<br />
medicinal products, manufacturing<br />
them in <strong>Turkey</strong> to address needs<br />
in various therapy areas. Over<br />
these past few years, during which<br />
the pharmaceutical industry has<br />
undergone a major transformation,<br />
DEVA never lost sight of its vision<br />
and set its strategy accordingly. In<br />
particular, our export operations<br />
have positioned us to make headway<br />
toward becoming a global company,<br />
and I can say that we are now able<br />
to develop specialized projects in<br />
almost all therapy areas and products<br />
relying on high technology with our<br />
R&D capabilities. We are undertaking<br />
the investments necessary to achieve<br />
these ends and we are excited about it.<br />
Accordingly, last year we invested 7%<br />
of our sales in R&D. Currently, we have<br />
a strong team of 150 experts in their<br />
respective fields.<br />
Over the past few years, our R&D<br />
efforts received 2 major recognitions,<br />
including nomination of DEVA as<br />
having the best R&D center in the<br />
pharmaceutical industry, at the 4th<br />
Private Sector R&D Centers Summit,<br />
organized by the Ministry of Science,<br />
Industry and Technology.<br />
Also, Eczacı Magazine named us the<br />
best R&D company of the year, for our<br />
“manufacturing operations of active<br />
substances used for the treatment of<br />
high blood pressure,” in the Golden<br />
Mortar Awards, which showcases the<br />
best companies, organizations and<br />
individuals in the pharmaceuticals<br />
and pharmacy sector. It is a source<br />
of great pride and joy for us that our<br />
R&D achievements are crowned and<br />
recognized by these awards.
Epilepsi İçin Bak Projesine bir ödül de Stevie’den geldi<br />
Türk Epilepsi ile Savaş Derneği ve Türkiye Epilepsi Hasta ve Yakınları Derneği iş birliği ile<br />
UCB <strong>Pharma</strong>’nın koşulsuz katkılarıyla Dünya Epilepsi Günü kapsamında gerçekleştirilen<br />
sosyal sorumluluk projesi ‘’Epilepsi İçin Bak’’ ikinci ödülünü Stevie Ödülleri’nden aldı.<br />
Amerika’nın en prestijli organizasyonlarından kabul edilen ve farklı ülkelerden binlerce projenin değerlendirildiği ödül<br />
programı Stevie’de bronz ödülün sahibi olan ‘’Epilepsi İçin Bak’’ projesi, epilepsi hastalığına dikkat çekerek yaklaşık 800 bin<br />
hastanın sesi oldu.<br />
Epilepsi İçin Bak projesi, epilepsi hakkında toplumda süregelen yanlış yönlendirmeler ve eksik bilgiler nedeniyle oluşan<br />
ön yargıları ortadan kaldırmak ve kamuoyunda farkındalık oluşturmak amacıyla Dünya Epilepsi Günü kapsamında, UCB<br />
<strong>Pharma</strong>’nın koşulsuz katkılarıyla, Türk Epilepsi ile Savaş Derneği ve Türkiye Epilepsi Hasta ve Yakınları Derneği iş birliği ile<br />
hayata geçirildi.<br />
Amerika’nın en prestijli organizasyonlarından olan ve dünya çapında başarılı projelerin değerlendirildiği Stevie<br />
Ödülleri’nden bronz ödülün sahibi olan ‘’Epilepsi İçin Bak’’ projesi kamuoyu genelinde geniş kitlelere ulaşarak ses getirdi.<br />
Sosyal medyada da büyük yankı uyandıran farkındalık projesi topluma mal olmuş birçok ünlü ismin de gönüllü desteğini<br />
aldı.<br />
Yaklaşık 800 bin epilepsi hastası için mor gözlükler takıldı<br />
Bakış açısını değiştirmek ve epilepsiye dikkat çekmek<br />
için ‘’mor gözlük’’ ikonu üzerinden #DünyaEpilepsiGünü,<br />
#EpilepsiİçinBak hashtagleriyle Facebook, Instagram ve Twitter<br />
üzerinden gerçekleştirilen çalışmalar ile yaklaşık potansiyel 11<br />
milyon kişiye ulaşıldı. Toplum tarafından takip edilen ünlü isimler<br />
sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarla epilepsi için<br />
bak dedi ve projenin gönüllü destekçisi oldu.<br />
A prize for the Epilepsi İçin Bak Project from Stevie<br />
With unconditional contributions of UCB <strong>Pharma</strong> and partnership of Turkish Chapter of<br />
International League Against Epilepsy and Turkish Chapter of International Bureau of<br />
Epilepsy, Epilepsi İçin Bak Project, which is a social responsibility project in the context of<br />
World Epilepsy Day, received its second prize from Stevie Awards<br />
Epilepsi İçin Bak (Look for Epilepsy)<br />
project, which has a bronze award<br />
on Stevie’s award program, which<br />
is recognized by some of America’s<br />
most prestigious organizations and<br />
evaluated thousands of products from<br />
different countries, was the voice<br />
of nearly 800,000 patients, drawing<br />
attention to epilepsy.<br />
In the context of World Epilepsy Day,<br />
with the unconditional contributions<br />
of UCB <strong>Pharma</strong>, Turkish Chapter of<br />
International League Against Epilepsy<br />
and Turkish Chapter of International<br />
Bureau of Epilepsy to remove the<br />
prejudices stemming from the<br />
20 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
misguided and inaccurate information<br />
about the epilepsy project.<br />
Epilepsi İçin Bak “Look For Epilepsy”<br />
project, which has the bronze award<br />
at the Stevie Awards, one of the<br />
most prestigious organizations in the<br />
United States and has been evaluated<br />
for successful projects around<br />
the globe, has reached massive<br />
audiences throughout the public. The<br />
awareness project, which has also<br />
received great repercussions in social<br />
media, has also received voluntary<br />
support from many celebrities who<br />
have been collecting goods.<br />
Purple glasses wore for About 800<br />
thousand people with epilepsy<br />
To change the angle of view and<br />
attract attention to the epilepsy,<br />
the potential of 11 million people<br />
has been reached through<br />
the work done on Facebook,<br />
Instagram and Twitter with the<br />
hashtags of #DünyaEpilepsiGünü,<br />
#EpilepsiİçinBak. Famous people<br />
followed by the community said they<br />
look for epilepsy in their social media<br />
accounts, and the project was a<br />
volunteer supporter.
Trimbow ® (ICS/LABA/LAMA) Avrupa İlaç Kurumu (EMA)<br />
tarafından Avrupa Pazarlama Ruhsatı Aldı<br />
Araştırma odaklı bir sağlık ürünleri<br />
şirketi olan Chiesi Group (Chiesi),<br />
Avrupa Komisyonu’nun erişkin<br />
hastalarda Kronik Obstrüktif Akciğer<br />
Hastalığının (KOAH) tedavisine<br />
yönelik bir ürün olan Trimbow ®<br />
için pazarlama ruhsatı verdiğini<br />
açıkladı. Sonuç olarak Trimbow ® ,<br />
şu anda Avrupa İlaç Kurumu (EMA)<br />
kapsamında yer alan 31 Avrupa<br />
ülkesinde kullanım için onaylandı.<br />
Trimbow ® , Beklometazon dipropiyonat<br />
(BDP), Formoterol Fumarat (FF) ve<br />
Glikopironyum bromür (GB) içeren<br />
ve basınçlı Ölçülü Doz İnhaler (bÖDİ)<br />
ile ekstra ince formülasyon şeklinde<br />
günde iki kez sabit doz olarak<br />
uygulanan bir İnhale Kortikosteroid<br />
(İKS) / Uzun etkili B2 agonisti (LABA)<br />
/ uzun etkili muskarinik antagonist<br />
(LAMA) kombinasyonudur.<br />
Chiesi Grup Avrupa Bölge Başkanı<br />
Alessandro Chiesi, bu konuda yaptığı<br />
açaıklamada: “Trimbow ® ’a Avrupa<br />
Birliği’nde pazarlama ruhsatı<br />
verilmesi KOAH hastaları için tedavide<br />
anlamlı bir ilerleme ve Chiesi<br />
Grup’un solunum sistemi hastalıkları<br />
alanındakiliderliğini güçlendiriyor.<br />
Trimbow ® , küçük havayollarını da<br />
tutan bir patoloji olan KOAH’ın<br />
tedavisi için tek bir inhalerde sunulan<br />
ve dolayısıyla tedaviye bağlılığı<br />
arttırabilen onaylanmış ilk sabit<br />
doz üçlü kombinasyon tedavisidir.<br />
Bu ürünü mümkün olan en kısa<br />
süre içinde hastaların kullanımına<br />
sunmayı amaçlıyoruz.” dedi.<br />
Trimbow ® ile yapılan, 7000’den fazla<br />
hastanın dahil edildiği 12 klinik<br />
araştırmadan ikisi kısa bir süre önce<br />
en prestijli uluslararası medikal<br />
dergilerden biri olan Lancet’te<br />
yayımlandı:<br />
• TRILOGY,1 Lancet’in özel Avrupa<br />
Solunum Derneği (European<br />
Respiratory Society <strong>–</strong> ERS)<br />
sayısında yayımlanan ve Londra’da<br />
gerçekleştirilen 2016 ERS<br />
Kongresi’nde sunulmuş olan bir<br />
araştırmadır. Bu araştırma ilk kez<br />
olarak ekstra ince partikül sabit doz<br />
üçlü İKS/LABA/LAMA kombinasyonu<br />
Trimbow ® ’un, alevlenmeleri de içeren<br />
çeşitli klinik parametreler açısından<br />
sabit doz İKS/LABA tedavisine<br />
(standart KOAH tedavilerinden biri)<br />
kıyasla üstün olduğuna ve benzer bir<br />
güvenlilik profili gösterdiğine ilişkin<br />
bir yıllık kanıtları sağladı.<br />
• Lancet’in internet üzerindeki<br />
3 Nisan <strong>2017</strong> tarihli sayısında<br />
yayımlanan TRINITY2 ise, KOAH’ın<br />
bir başka standart tedavisini<br />
oluşturan bir LAMA (Tiotropyum)<br />
ile karşılaştırıldığında, yine<br />
alevlenmeleri de içeren çeşitli etkililik<br />
parametreleri açısından Trimbow ® ’un<br />
sağladığı üstün etkililiğin gösterildiği<br />
bir araştırmadır.<br />
Trimbow ® (ICS / LABA / LAMA) Received European Marketing<br />
License by the European Medicines Agency (EMA)<br />
Chiesi Group (Chiesi), a researchfocused<br />
healthcare company, has<br />
announced that the European<br />
Commission has issued a marketing<br />
license for Trimbow ® , a product for<br />
the treatment of Chronic Obstructive<br />
Pulmonary Disease (COPD) in adult<br />
patients. As a result, Trimbow ® is<br />
now approved for use in 31 European<br />
countries under the European<br />
<strong>Pharma</strong>ceutical Agency (EMA).<br />
A Torture Corticosteroid (ICS)<br />
administered twice a day in the<br />
form of extra fine formulation with<br />
Trimbow ® , Beklotazon dipropionate<br />
(BDP), Formoterol Fumarate (FF)<br />
and Glycopyranium bromide (GB)<br />
and Pressure Metered Dose Inhaler<br />
B2 agonist (LABA) / long-acting<br />
muscarinic antagonist (LAMA).<br />
Alessandro Chiesi, chief of the Chiesi<br />
Group Europe, said: “The marketing<br />
license to Trimbow ® in the European<br />
Union is making significant progress<br />
in treatment for COPD patients and<br />
strengthening the leadership of the<br />
Chiesi Group in the area of respiratory<br />
system diseases. Trimbow ® is the<br />
first approved fixed-dose triple<br />
combination therapy that is offered<br />
in a single inhaler for the treatment<br />
of COPD, a pathology involving small<br />
airways, thereby increasing treatment<br />
adherence. We aim to bring this<br />
product to the patients’ use as soon<br />
as possible. “<br />
Two of 12 clinical trials involving more<br />
than 7,000 patients with Trimbow ®<br />
were recently published in the<br />
Lancet, one of the most prestigious<br />
international medical journals:<br />
• TRILOGY is a research published at<br />
the 2016 ERS Congress in London,<br />
published in the Lancet’s Special<br />
European Respiratory Society (ERS).<br />
This research was the first time that<br />
the extra fine particle fixed dose<br />
triple combination of the ICS / LABA<br />
/ LAMA combination Trimbow ® was<br />
superior to the fixed dose ICS /<br />
LABA treatment (one of the standard<br />
COPD treatments) in terms of<br />
various clinical parameters including<br />
exacerbations and a similar safety<br />
profile for a year.<br />
• TRINITY2, published on the Lancet’s<br />
web site on April 3, <strong>2017</strong>, is a study of<br />
the superior efficacy of Trimbow ® in<br />
terms of various efficacy parameters,<br />
including exacerbations, as compared<br />
to a LAMA (Tiotropium) that is<br />
another standard treatment of COPD.<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
21
AbbVie’nin kronik lenfositik lösemi (KLL)<br />
kanserinde kullanılan FDA onaylı ilacı<br />
VENCLYXTO (venetoclax),<br />
Türkiye’de ruhsat aldı<br />
VENCLYXTO , 17p delesyonu/TP53 mutasyonu ve BCL-2<br />
pozitif olduğu gösterilmiş olan kronik lenfositik lösemi<br />
hastalarında en az 3 ay süreyle ibrutinib veya idelalisib<br />
kullanılmasına rağmen en az kısmi yanıt alınamayan<br />
olgularda endikedir.<br />
AbbVie’nin, kronik lenfositik lösemi (KLL)<br />
kanserinde kullanılan FDA onaylı ilacı<br />
VENCLYXTO(venetoclax) Türkiye’de ruhsat aldı.<br />
VENCLYXTO, 17p delesyonu/TP53 mutasyonu<br />
ve BCL-2 pozitif olduğu gösterilmiş olan kronik<br />
lenfositik lösemi hastalarında en az 3 ay süreyle<br />
ibrutinib veya idelalisib kullanılmasına rağmen<br />
en az kısmi yanıt alınamayan olgularda endikedir.<br />
VENCLYXTO, 17p delesyonu/TP53 mutasyonu<br />
negatif ve BCL-2 pozitif olduğu gösterilmiş<br />
kronik lenfositik lösemi hastalarında ibrutinib<br />
veya idelalisib tedavisini de içeren en az 3 seri<br />
kemoimmünoterapi uygulamasına rağmen en<br />
az kısmi yanıt alınamayan veya nüks gelişen<br />
hastalarda endikedir.<br />
VENCLYXTO çeşitli kan kanserlerinde<br />
hastaların tedavisi için değerlendirilmektedir.<br />
BCL-2 proteini lenfositler de dahil bazı<br />
hücrelerde apoptozu (programlanmış hücre<br />
ölümü) engeller ve KLL hücrelerinde aşırı<br />
eksprese edilebilir. Günde bir kez verilen<br />
VENCLYXTO selektif olarak BCL-2 proteininin<br />
fonksiyonunu baskılamak üzere tasarlanmıştır.<br />
AbbVie Türkiye Medikal Direktörü Dr. Mahmut<br />
Gücük, VENCYLXTO’nun tıbbın hizmetine<br />
sunulması Türkiye’de kronik lenfositik lösemi<br />
hastaları için atılan önemli bir adımdır. AbbVie,<br />
BCL-2 aktivitesini bloke etmenin yollarını<br />
araştırmada öncülük etmiştir. VENCYLXTO,<br />
onaylanan ilk BCL-2 inhibitörü olarak AbbVie’nin<br />
karşılanmamış ihtiyaçların bulunduğu<br />
alanlardaki kanser ilaçlarını geliştirme vaadini<br />
de yerine getirmektedir” dedi.<br />
Bir tür kan ve kemik iliği kanseri olan kronik<br />
lenfositik lösemi (KLL) genelde yavaş ilerler.<br />
Kromozom 17’nin bir kısmının bulunmadığı<br />
bir genomik değişiklik olan 17p delesyonu<br />
önceden tedavi görmüş KLL olgularının yüzde<br />
3 ile 10’unda; ve rölapslı ya da refrakter KLL<br />
olgularının ise yüzde 30 ile 50’sinde görülür.<br />
Birinci basamak tedavide hastaların yüzde 8<br />
ile 15’inde; refrakter KLL olgularının ise yüzde<br />
35 ile 50’sinde bir TP53 mutasyonu oluşur. 17p<br />
delesyonu veya TP53 mutasyonu olan hastaların<br />
prognozu genelde kötüdür ve güncel standart<br />
tedavi rejimlerinde medyan ömür beklentisi iki<br />
ile üç yıldan azdır. En yaygın lösemi türlerinden<br />
biri olan KLL hastalarının ortalama tanı konma<br />
yaşı 70’tir. Türkiye’de her yıl yaklaşık 3.500 kişi<br />
bu kanser türüne yakalanırken, dünyadaki oran<br />
4.5/100,000 olarak kabul edilmektedir.<br />
VENCLYXTO ABD, AB, Arjantin, Porto Riko ve<br />
Kanada’da ruhsat onayı almıştır. VENCYLXTO<br />
AbbVie ile Roche Grubuna bağlı Genentech<br />
tarafından geliştirilmektedir. ABD’de iki şirket<br />
tarafından birlikte, ABD dışında ise AbbVie<br />
tarafından topluma sunulmaktadır.<br />
22 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17
The FDA-approved drug VENCLYXTO <br />
(venetoclax) used in AbbVie’s chronic<br />
lymphocytic leukemia (CLL) cancer received<br />
a license in <strong>Turkey</strong><br />
VENCLYXTO is indicated in patients with chronic<br />
lymphocytic leukemia who have been shown to have a 17p<br />
deletion / TP53 mutation and BCL-2 positive for at least<br />
3 months with ibrutinib or idelalisib, but at least partial<br />
response is not available.<br />
AbbVie has been licensed in <strong>Turkey</strong> for VENCLYXTO<br />
(venetoclax), an FDA-approved drug used in<br />
the treatment of chronic lymphocytic leukemia<br />
(CLL) cancer. VENCLYXTO is indicated in<br />
patients with chronic lymphocytic leukemia<br />
who have been shown to have a 17p deletion /<br />
TP53 mutation and BCL-2 positive for at least<br />
3 months with ibrutinib or idelalisib in at least<br />
partial response. VENCLYXTO is indicated in<br />
patients with chronic lymphocytic leukemia who<br />
have been shown to have 17p deletion / TP53<br />
mutation negative and BCL-2 positive, but who<br />
have at least 3 partial chemoimmunotherapy<br />
treatments including ibrutinib or idelalisib<br />
treatment, or who have at least partial response<br />
or recurrence.<br />
VENCLYXTO is evaluated for the treatment<br />
of patients with various types of blood<br />
cancers. Some cells, including BCL-2 protein<br />
lymphocytes, inhibit apoptosis (programmed<br />
cell death) and can be overexpressed in CLL<br />
cells. Once a day, VENCLYXTO is designed to<br />
selectively suppress the function of the BCL-2<br />
protein.<br />
AbbVie <strong>Turkey</strong> Medical Director Dr. Mahmut<br />
Gucuk, said that offering VENCYLXTO to<br />
medical service is an important step taken for<br />
chronic lymphocytic leukemia patients in <strong>Turkey</strong>.<br />
AbbVie pioneered in investigating ways to block<br />
BCL-2 activity. As the first BCL-2 inhibitor<br />
approved, VENCYLXTO also fulfills the promise<br />
of developing cancer drugs in areas where<br />
AbbVie has unmet needs.<br />
Chronic lymphocytic leukemia (KLL), which is a<br />
type of blood and bone marrow cancer, is usually<br />
slow. A 17p deletion, a genomic alteration in<br />
which a portion of chromosome 17 is absent,<br />
occurs in 3 to 10 percent of previously treated<br />
CLL cases; and 30 to 50 percent of relapsed<br />
or refractory CLL cases. In primary care, 8<br />
to 15 percent of patients are treated; and 35<br />
to 50 percent of refractory CLL cases have a<br />
TP53 mutation. The prognosis for patients with<br />
17p deletion or TP53 mutations is generally<br />
poor and the median life expectancy in current<br />
standard treatment regimens is less than two<br />
to three years. The average age for diagnosis of<br />
KLL patients, one of the most common types of<br />
leukemia, is 70 years. While approximately 3,500<br />
people are caught in <strong>Turkey</strong> each year, the rate in<br />
the world is accepted as 4.5 / 100,000.<br />
VENCLYXTO has obtained license approval<br />
in the USA, EU, Argentina, Puerto Rico and<br />
Canada. VENCYLXTO is developed by AbbVie<br />
and Genentech of the Roche Group. It is offered<br />
by two companies in the US together with AbbVie<br />
outside the United States.<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 23
Bayer ‘Startup Day <strong>2017</strong>’ ile<br />
girişimcileri bir araya getirdi<br />
Teknoloji ve inovasyon odaklı girişimlere destek veren Bayer, bu yıl ilk kez düzenlenen<br />
“Startup Day <strong>2017</strong>” etkinliğinde 9 startup’a kapılarını açtı. Girişimciler, düzenlenen etkinlik<br />
ile fikirlerini iş dünyasıyla buluşturma fırsatını elde etti.<br />
Bayer bu yıl ilk kez “Startup Day <strong>2017</strong>” etkinliğini merkez ofisinde gerçekleştirdi. Sağlık, tarım ve hayvancılık alanlarındaki<br />
çalışmalarıyla fark sağlayan 9 startup’a kapılarını açan Bayer, bu sayede şirket içerisindeki inovasyon kültürünü yenilikçi<br />
fikirlerle daha da güçlendirmeyi hedefliyor.<br />
Startup Day sayesinde girişimcilere iş dünyası ile karşılıklı bilgi ve tecrübe alışverişi yapabilecekleri bir ortam oluşturulmuş<br />
oldu. Bu yıl ilk kez düzenlenen Startup Day etkinliği ile ilgili Bayer Türk CEO’su Hubert Braun: “Startup DayBayer’in<br />
Türkiye’de yenilikçilik ve bilimin gelişimine verdiği desteğin bir göstergesi. Girişimcilik ekosisteminin gelişimine destek<br />
olmak üzere etkinliği önümüzdeki yıllarda da gerçekleştireceğiz” diye belirtti.<br />
Bayer’in, inovasyon kavramını daha da güçlendirmek<br />
amacıyla hayata geçirdiği “Youniverse”<br />
inovasyon platformunda canlı<br />
olarak yayınlanan etkinlik ile<br />
girişimciler farklı ülkelerdeki<br />
Bayer, çalışanlarına da fikirlerini<br />
tanıtma fırsatını yakaladılar.<br />
Bayer ‘Startup Day <strong>2017</strong>’ brings entrepreneurs together<br />
Supporting entrepreneurs focused on technology and innovation, Bayer opened its doors to<br />
nine startups under the “Startup Day <strong>2017</strong>” event for the first time this year. Entrepreneurs<br />
have the opportunity to bring their ideas and activities to the business world.<br />
24 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
For the first time this year, Bayer<br />
made its “Startup Day <strong>2017</strong>” event<br />
in its headquarters. Bayer opens<br />
the doors to 9 Start, which makes a<br />
difference with his work in the fields<br />
of health, agriculture and livestock,<br />
and aims to further strengthen the<br />
innovation culture within the company<br />
with innovative ideas.<br />
With Startup Day, entrepreneurs<br />
have created an environment where<br />
they can exchange information and<br />
experience with the business world.<br />
Hubert Braun, CEO of Bayer Turk,<br />
said: “Startup DayBayer’s support<br />
for the development of innovation<br />
and science in <strong>Turkey</strong>. We will also<br />
have the event in the coming years<br />
to support the development of the<br />
entrepreneurial ecosystem. “<br />
Bayer’s live event on the “Youniverse”<br />
innovation platform, which has been<br />
venerated to further reinforce the<br />
concept of innovation, has brought<br />
the opportunity for entrepreneurs<br />
to introduce their ideas to Bayer<br />
employees in different countries.
“Nükleer tıp Parkinson ve Alzheimer tanı ve<br />
tedavisinde çok ciddi rol oynayacak”<br />
Sağlık sektöründe Nükleer Tıp alanında öncülük eden Eczacıbaşı - Monrol,<br />
Türkiye’de nükleer tıbbın alanlarını genişletecek Ar-Ge çalışmalarına devam ediyor.<br />
26 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
Bozlu Grup’la birlikte 2008 yılında<br />
nükleer tıp alanına giren Eczacıbaşı,<br />
ilk olarak %50’sini aldığı Monrol’ün<br />
büyüme potansiyelini fark ederek<br />
yatırımını artırdı ve %84’ünü kapsayan<br />
bir satın alma gerçekleştirdi. Monrol’ün<br />
kurucu ortaklarının teknik bilgi birikimi<br />
ve Nükleer Tıp alanındaki tecrübesiyle<br />
Eczacıbaşı’nın sağlık alanındaki engin<br />
deneyimi, ve marka gücü sinerjilerinin<br />
birleşiminden doğan Eczacıbaşı <strong>–</strong><br />
Monrol bu kuvvet ve potansiyel ile öncü<br />
faaliyetlerini sürdürecek.<br />
20 yıldır sağlık sektöründe bulunduğunu<br />
ifade eden Eczacıbaşı <strong>–</strong> Monrol<br />
Genel Müdürü Aydın Küçük, firmanın<br />
nükleer tıp alanındaki çalışmaları ve<br />
hedefleriyle ilgili bilgi verdi.<br />
Eczacıbaşı Monrol’ü kısaca tanıyabilir<br />
miyiz?<br />
Biz üretim yapan bir firmayız.<br />
Bazı ürünlerde ithalat ve ihracat<br />
çalışmalarımız da var. Radyofarmasötik<br />
alanında en geniş ürün yelpazesine<br />
sahip olan firmayız. Türkiye’de ilk FDG<br />
PET ürünlerini Eczacıbaşı Monrol üretti,<br />
SPECT ürünlerini özel sektörde üretimi<br />
ilk Eczacıbaşı Monrol gerçekleştirdi.<br />
Radyoaktif ilaç üretimi niş bir alan.<br />
Üretilen bu ilaçlar hem tanı hem de<br />
tedavide kullanılıyor. sektörün mali<br />
büyüklüğü ilaç sektöründeki diğer<br />
alanlara göre nispeten küçük o sebeple<br />
, bu alanda dünya çapında uzmanlaşmış<br />
insanların sayısı da az.. Biz Türkiye’deki<br />
en yaygın tesis dağılımına sahip<br />
firmayız. Diğer firmalar genelde sadece<br />
İstanbul’da üretim yapıyorlar. Bizim<br />
şuan İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir ve<br />
Adana’da tesislerimiz var. Türkiye’nin<br />
her yerine ürün gönderebiliyoruz.<br />
Dolayısıyla Türkiye’de ulaşamadığımız<br />
çok az yer kalıyor. Bu neden önemli;<br />
ürünleri üretildikten 6.5 saat içerisinde<br />
hastaya verilmesi gerekiyor, yoksa<br />
ürün tükeniyor ve radyoaktivite bitiyor.<br />
Yani bu çok zor bir operasyon… Gece<br />
üretim yapılıyor ve uçağa bindiriliyor.<br />
Oradan tekrar özel araçlarla özel<br />
eğitimli ekipler tarafından alınıyor ve<br />
hastaneye götürülüyor. Stoklanabilen<br />
bir ürün değil. En kısa yarı ömürlü olan<br />
tanı ajanı olan FDG, genelde bir iki gün<br />
öncesinde hastanın da bilgisi dahilinde<br />
özel bir diyet uygulanarak tanı ürünü<br />
olarak kullanılıyor. Dolayısıyla Van’daki<br />
bir hastanın diyelim ki Perşembe<br />
günü PET çekimi yapılacak, Salı ya da<br />
Çarşamba’dan onun hazırlığı yapılır ve<br />
o güne o ürün yetiştirilir. Değişen hava<br />
şartları gibi engeller olabiliyor fakat<br />
biz bir şekilde o ürünü ihtiyaç olan<br />
bölgeye ulaştırıyoruz. İlaç zamanında<br />
gönderilemezse zaten etkisini yitiriyor.<br />
Coğrafik dağılım açısından çok büyük<br />
bir avantajımız olmasına rağmen ilaçları<br />
ihtiyaç duyulan zamanda ihtiyaç olan<br />
konuma ulaştırmak çok maliyetli oluyor.<br />
Orada bir tesis tutmanın maliyeti de<br />
çok yüksek oluyor. Ürünümüz, kanserin<br />
tanısında ve evrelenmesinde altın<br />
standart olan bir yöntemdir. Ağırlıklı<br />
olarak kanser, kardiyak görüntüleme,<br />
tiroid görüntüleme, böbrek<br />
fonksiyonlarının görüntülenmesi ve<br />
beyin görüntülenmesi için kullanılıyor.<br />
Diğer görüntüleme yöntemlerinin<br />
hiçbiri bu kadar etkili değil. Tedavi<br />
ürünlerimiz de var, halk arasında bu<br />
ürünlerin bazılarına atom tedavisi<br />
deniyor. Bahsedilen aslında tiroid<br />
kanserinin tedavisi için iyot ürünleridir.<br />
Yıllık üretim miktarınız nedir?<br />
Biz yılda 150.000 hastaya değiyoruz.<br />
Türkiye’de her yıl yaklaşık 130.000<br />
yeni kanser hastası var. Yurtiçi ve<br />
yurtdışı 150.000’in üzerinde hastaya<br />
değiyoruz. Pazar payımız %50-60<br />
arasında değişiyor. Kalan pazar<br />
ihtiyacı da sektördeki diğer firmalar<br />
tarafından karşılanıyor. Onların da<br />
benzer üretimleri ve lojistik ağları var<br />
ama hepsi sadece İstanbul’da üretim<br />
yapıyorlar.<br />
Kamuyla nasıl bir ilişkiniz var?<br />
Kamu tarafından da talepler oluyor<br />
mu? Yoksa sadece özel sektörde mi<br />
aktifsiniz?<br />
Türkiye’deki sağlık sisteminin %90’ını<br />
kamu oluşturuyor ve biz de kamuyla<br />
çalışıyoruz. Hem doğrudan kamu<br />
ihalelerine giriyor, hem de dolaylı olarak<br />
kamuya ürünlerimizi sunuyoruz. Dolaylı<br />
dediğimiz kısım hem bayilerimiz hem de<br />
hizmet alımı yapan firmalar aracılığıyla<br />
gerçekleşiyor.<br />
Rakipleriniz genelde<br />
yerli firmalar mı?<br />
FDG alanında yerli üç üretici daha var.<br />
SPECT dediğimiz kısımda ise Türk<br />
üreticiyle işbirliği yapan yabancı bir<br />
firma var. Onların da iyi bir pazar payı<br />
var fakat biz SPECT de %60 payımızı<br />
koruyoruz. Teranostik dediğimiz hem<br />
Tanı hem tedaviye dönük bir alan daha<br />
var. O alanda da büyümeye devam<br />
ediyoruz.
Türkiye pazarı için belirlediğiniz<br />
hedefler nelerdir?<br />
Yaygın bir dağıtım kanalımız var ve<br />
bu hastalar için çok önemli. Mevcut<br />
ruhsatlı ürünlerin Üretimini yapıyoruz<br />
ama aynı zamanda öncü bir kuruluşuz.<br />
FDG dediğimiz ajan, artık bilinen<br />
ve çok kullanılan bir görüntüleme<br />
ajanı oldu. Daha az kullanılan ve<br />
geleceği umut vadeden ilaçlar da var.<br />
Biz bunların da Ar-Ge ve Ür-Ge’sini<br />
yapıyoruz. Türkiye’de bizim kadar<br />
geniş Ar-Ge ve Ür-Ge ekibine sahip<br />
başka bir kuruluş yok. Hem Gebze’de<br />
kendi Ar-Ge ve Ür-Ge ekiplerimiz<br />
var hem de Ankara Üniversitesi ile<br />
işbirliği içerisindeyiz. RÜAG tesisinde<br />
Ankara Üniversitesi’yle ortak ilaçlar<br />
geliştiriyoruz. Bunlar literatürde var<br />
olan ilaçlar ama Türkiye’de ilk defa<br />
bu ilaçları geliştiriyoruz. Kimi kanser<br />
kimi diğer hastalıkların tanısında<br />
kullanılıyor. Alzheimer hastalığında da<br />
kullanılabilen beyin görüntüleme de<br />
dahil. Oradaki Ar-Ge ekiplerimiz Ankara<br />
Üniversitesindeki hocalarımız ile<br />
birlikte bunları geliştirmeye çalışıyorlar<br />
ve hatta hayvan deneyleri yapıyorlar.<br />
Avrupa’da bile benzeri çok az olan<br />
bu tesiste yaptığımız çalışmalar ilk<br />
meyvelerini vermeye başladı. Florodopa<br />
(FDOPA), Floroestradiol (FES) gibi<br />
çok özel ürünleri orada üretmeyi<br />
başardık. Henüz ruhsatlandırma<br />
aşamasını gerçekleştirmedik fakat<br />
ruhsatlandığında yine halkımızın<br />
hizmetine sunulacak. FDOPA Parkinson<br />
ve Alzheimer hastalığında da<br />
kullanılıyor, biliyorsunuz ki Alzheimer<br />
hala tedavisi olmayan bir hastalık.<br />
Tedavisi olmadığı için de devletler<br />
bu hastalığa az harcama yapıyorlar.<br />
Şu anda Alzheimer teşhisi yapılıyor<br />
diyemiyoruz ama FDG PET ve F DOPA<br />
görüntüleme AD ve PD teşhisi için<br />
önemli bir mihenk taşı. Muhtemelen<br />
nükleer tıp Alzheimer, Parkinson tanı<br />
ve tedavisinde çok ciddi rol oynayacak.<br />
Immünoterapi ve genetikte de öyle<br />
olmasını bekliyoruz bunlar yeni kanser<br />
tanı ve tedavi sistemleri. Nükleer tıp bu<br />
alanlarda çok önemli bir rol oynayacak<br />
ve biz de çalışmalara başlamış<br />
durumdayız.<br />
Türkiye’de büyük yatırımlar<br />
yapıyorsunuz. Devlet yeteri kadar<br />
yanınızda oluyor ve teşvik veriyor mu?<br />
Biz zamanında yatırımları yaptığımızda<br />
belli teşvikler kullanıldı ama bundan<br />
sonraki araştırma, geliştirme<br />
faaliyetlerinde daha fazla teşvik<br />
kullanmak isteriz. Şuan yararlandığımız<br />
bir takım teşvikler var. Belki daha<br />
fazlası yapılabilir. Hatta bu ürünleri<br />
yurtdışında da üretebiliriz, ihracat<br />
yapabiliriz. Fakat bizim boyutlarımız<br />
büyük teşviklere oranla biraz küçük<br />
kalıyor. O yüzden bu teşviklerin eşik<br />
limitlerinin altında kalıyoruz.<br />
Yurtdışı taleplerinizi ihracat yaparak<br />
mı karşılamak istiyorsunuz yoksa o<br />
bölgede üretime geçerek mi?<br />
Üretimde yurtdışı tesislerimiz de var.<br />
Romanya, Bulgaristan ve Mısır’da kendi<br />
tesislerimiz var. Onun dışında Kuveyt<br />
ve Dubai’de kontratlı üretim yapıyoruz.<br />
Muhtemelen 10 yıl gibi bir süredir<br />
üretimlerimizi gerçekleştiriyoruz ve<br />
bu ülkelerin otoriteleri tarafından<br />
düzenli olarak denetleniyoruz<br />
Türkiye’de de hem TAEK hem de Sağlık<br />
Bakanlığı tarafından düzenli olarak<br />
denetleniyoruz. Radyoaktif ilaç üretimi<br />
yapmak çok büyük bir sorumluluk.<br />
Buradaki bilgi ve tecrübe çok önemli<br />
fakat bu zararlı anlamında değil. Kontrol<br />
altında olduğu için halk sağlığına<br />
faydalı ve üstelik biz bunları çok zor<br />
coğrafyalarda da yerine getirebiliyoruz.<br />
Yatırım yaptığınız bölgedeki devletler<br />
size destek sağlıyor mu?<br />
Sağlamıyorlar. Henüz Avrupa<br />
Birliği’ne girmemişken Bulgaristan,<br />
Romanya’da hatta Polonya’da tesis<br />
kurulumu gerçekleştirdik. Şartlar<br />
çok zordu ve başka bir üretim tesisi<br />
bulunmuyordu. Bizim ürünümüz<br />
sayesinde oradaki kanser hastaları<br />
şifa bulmaya başladı. Bu hastalar<br />
altın standart Nükleer Tıp tanısı<br />
sayesinde tedavi olmaya başladılar<br />
ve o ülkelerin sağlık standardını<br />
geliştirmeye başladık. Bu şekilde<br />
sağlık hizmeti de ucuzlamaya başlıyor<br />
çünkü toplamda bu ucuz bir tanı değil<br />
ama bir hastanın kanserle ilgili toplam<br />
tedavi maliyetine baktığınızda ciddi<br />
anlamda bütün maliyeti düşürüyor.<br />
Erken tanıda bulunup doğru tedaviyi<br />
uyguluyorsunuz. Verilen ilaçların etkili<br />
olup olmadığını öğrenmenin en iyi<br />
yolu nükleer tıptır. Oralardaki hem<br />
nükleer tıp gelişimi hem de onkoloji<br />
ve kardiyolojinin gelişimine çok ciddi<br />
imkan sağlamış oluyoruz. Gittiğimiz<br />
yerlerde sağlık sistemindeki gelişimi<br />
net olarak görebildiğimizi söyleyebilirim.<br />
Bu bölgelerde ilk yıllarda talep elde<br />
etmek zor, çok sonraları talep oluşuyor.<br />
Öncelikle doktorların ve sağlık<br />
çalışanlarının eğitilmesi gerekiyor.<br />
Radyoaktivite kişi ve çevreye zarar<br />
oluşturur mu korkusu doğuyor. Sonuçta<br />
bu Amerika’da ve gelişmiş ülkelerde<br />
çok yaygın kullanılan bir tanı ve tedavi<br />
yöntemi, o ülkelerde de radyoaktiviteden<br />
korkuyorlar fakat önlemini aldığınızda<br />
ve planlı, programlı ilerlediğinizde<br />
uygulayan kişiye de uygulanan kişiye de<br />
hiçbir zararı yok.<br />
Yatırım hedeflediğiniz başka<br />
ülkeler var mı?<br />
Yerel yatırımcı olursa gelişmekte olan<br />
coğrafyalar ile ilgileniyoruz.<br />
Türkiye üretimimizde uzun ömürlü<br />
izotoplarda Hindistan’a kadar 25<br />
ülkeye ihracat yapıyoruz. Ülke içindeki<br />
transferlerimizde de Türk Hava<br />
Yolları’nın ağına güveniyoruz. Havayolu<br />
şirketi bu açıdan önemli çünkü<br />
ürünlerimizin, uzun süre bir yerde<br />
durmaması ve çok hızlı bir şekilde<br />
uçağa bindirilip sevk edilmesi gerekiyor.<br />
Sevk ettiğimiz yerde de özel bir ekip<br />
ilacı karşılıyor ve hemen hastaneye<br />
götürüyor.<br />
Eklemek istedikleriniz?<br />
Yeni ürünlere önem veriyoruz. Sadece<br />
yurtdışından getirilebilen ve hatta<br />
getirilemeyen ürünler var ki bunları<br />
sadece biz üretebiliyoruz. Bu anlamda<br />
devlet tarafından da daha fazla<br />
desteğe ihtiyacımız var. Tesis yatırımı<br />
yapıyorsunuz ama o tesiste bir problem<br />
olduğunda devamlılığı sağlamakta<br />
güçlük çekiyorsunuz. İhaleye girilmişse<br />
eğer o ihale diyor ki sen yap ama üç<br />
kere teslim edemezsen ihale yasaklısı<br />
ilan edilirsin. Ekonomik olarak yeterli<br />
talep olmadığı için tesisin yedeğini<br />
yapamıyorsunuz. Hiç tesis kurmazsanız<br />
ihaleye girmeseniz de Türkiye bundan<br />
faydalanamayacak. Hastalar ya<br />
mağdur olacak ya da yurt dışından<br />
yüksek maliyetle ürün gelecek, döviz<br />
kaybı olacak. Fakat üretimde aksama<br />
olursa da ihale yasaklısı olma durumu<br />
gibi açmazlar oluşturan ürünlerimiz<br />
var. Böyle çok özel alanlar için Kamu<br />
da istisnalar olmalı ve yerli sanayi<br />
desteklenmeli diye düşünüyorum.<br />
Nükleer tıp özellikle gelişmekte olan<br />
bölgeler için farkındalığı henüz düşük<br />
ama çok da kritik bir alan. Ondan<br />
da önemlisi uzun vadede tanı ve<br />
tedavilerde bugüne oranla daha fazla<br />
yer edinecek bir alan. Nükleer tıp<br />
dışında da içerisinde tanı ve tedavinin<br />
olduğu her alana bakıyoruz.<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 27
“Nuclear medicine will play a very serious role in<br />
diagnosis and treatment of Parkinson and Alzheimer”<br />
Leading the health sector in the field of nuclear medicine, Eczacıbaşı <strong>–</strong> Monrol<br />
continues to expand the areas of nuclear medicine with R & D activities in <strong>Turkey</strong>.<br />
Entering the field of nuclear medicine with Bozlu Grup in 2008,<br />
Eczacıbaşı has increased its investment by noticing growth<br />
potential of Monrol which it received 50% firstly then<br />
increased to 84%. Arising from a combination of experience<br />
and technical knowledge of Monrol’s founders and Eczacıbaşı’s<br />
power, synergies and experience in the field of health,<br />
Eczacıbaşı - Monrol will continue its pioneering activities with<br />
this power.<br />
Declaring that he has been in the health sector for 20<br />
years, Mustafa Aydin Kucuk, General Manager of Eczacıbaşı<br />
- Monrol informed about their activities in nuclear medicine<br />
and objectives.<br />
Can you inform us about Eczacıbaşı Monrol briefly?<br />
We are a production company. We also import and export some<br />
of our products. We are a company in the field of<br />
radiopharmaceuticals having the widest range of<br />
products. Monrol produced the first FDG PET products<br />
in <strong>Turkey</strong>, after TAEG had produced spect products,<br />
Monrol made first manufacturing in the private sector.<br />
Radioactive pharmaceutical production is a niche area. The<br />
drugs are used in both diagnosis and treatment. The financial<br />
size of the industry is relatively small compared to other fields<br />
in the pharmaceutical sector, so the number of people<br />
specialized in this field are less. We are the company with most<br />
many plants in <strong>Turkey</strong>. Other companies are doing just<br />
the general production in Istanbul. We have now facilities in<br />
28 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
Istanbul, Ankara, Antalya, Izmir and Adana. We can deliver our<br />
products to all over <strong>Turkey</strong>. It matters; because it is supposed<br />
to be given to patients within 6.5 hours when the products are<br />
manufactured, or product is running out and the radioactivity<br />
ends. So this is a very difficult operation ... and production<br />
being done at night. From there it is taken again by specially<br />
trained teams with special vehicles and taken to the hospital. It<br />
is not a stockable product. Most of the short half-life FDG diagnostic<br />
agent that is usually used as a diagnostic product by<br />
applying a special diet within a day or two with the patient’s<br />
knowledge. For example, PET scanning of one patient<br />
from Van will be held on Thursday, its preparations are made<br />
on Tuesday or Wednesday and products are getting ready. Obstacles<br />
such as weather conditions come up, but we have the<br />
ability to deliver that product to the region. Drugs are already<br />
losing its influence if can not be delivered on time. Although<br />
we have a huge advantage in terms of geographic distribution,<br />
the operation is costly. The cost of providing a plant is also<br />
very high.Our product is one method with gold standards<br />
for the diagnosis and staging of cancer. This is used for<br />
imaging the brain mainly cancer, cardiac imaging, thyroid imaging,<br />
imaging of renal function. None of the other imaging techniques<br />
are effective. Our treatment products also exist, some<br />
of these products called as atom treatment colloquially. Mentioning<br />
products are essentially iodine for the treatment<br />
of thyroid cancer.<br />
What is your annual production rate?<br />
We have 150,000 patients a year. There are about 130,000 new<br />
cancer patients every year in <strong>Turkey</strong>. We are dealing with more<br />
than 150,000 patients both at home and abroad. Our market<br />
share varies between 50% and 60%. The remaining needs are<br />
met by the other companies in the sector. They also have<br />
similar production and logistics networks, but they all just have<br />
production in Istanbul.<br />
How do we relate to the public? Do the public demand from<br />
you? Or are you only active in the private sector?<br />
The public has 90% share of health system in <strong>Turkey</strong> and we<br />
are also working with the public as well. Directly we have<br />
the public contract, and also we offer our products indirectly to<br />
the public.<br />
Are your competitors mostly domestic companies?<br />
There are three domestic producers of FDG. There is an<br />
international company that cooperates with Turkish producers<br />
in SPECT field. They’ve got a good market share but we protect<br />
60% of our share in SPECT. We also have a Theranostics field<br />
for both diagnosis and treatment. We continue to grow in that<br />
area as well.
What are the goals you set for the Turkish market?<br />
We have a common distribution channel and it is very<br />
important for these patients. We’re in production of existing<br />
licensed products, but also a leading government<br />
agency. FDG agent, is now known and widely used. We are also<br />
R & D and P & D. In <strong>Turkey</strong>, there is no other organization with<br />
that extensive R & D and P & D team. Both in Gebze we<br />
have our own R & D and P & D team. In addition, we cooperate<br />
with Ankara University. We are developing common drugs at<br />
the RÜAG facility with Ankara University. These drugs<br />
are in the literature, but we are developing these drugs for the<br />
first time in <strong>Turkey</strong>. Some are used in the diagnosis of cancers<br />
and some other for diseases. In Alzheimer’s disease,<br />
including brain scanning can also be used. Our R & D team are<br />
trying to develop with our instructor at Ankara University and<br />
even doing animal experiments. Even less so<br />
in Europe, which began to give the first fruits of the work we<br />
do at this facility. We were able to produce a very special<br />
product such as Fluorodopan to (FDOPA)<br />
and Floroestradiol (FES) there. We have not yet realized the<br />
stage of licensing, but will be presented to the service of our<br />
people once they are licensed. Parkinson’s<br />
and Alzheimer’s disease in the FDOPA being used, you<br />
know that Alzheimer’s is still an incurable disease. States<br />
spend less due to there is no treatment for this disease. Now<br />
Alzheimer’s diagnosis not available but FDG PET and F DOPA<br />
scanning is an important touchstone for diagnostic of AD<br />
and PD. Probably nuclear medicine will play a very serious role<br />
in diagnosis and treatment of Alzheimer and Parkinson. We<br />
expect it to be in the immunotherapy and genetically and these<br />
are new cancer diagnosis and treatment systems. Nuclear<br />
medicine will play a very important role in this field and we<br />
started our work.<br />
You are doing big investments in <strong>Turkey</strong>. Do you get along<br />
with state authority and give incentives?<br />
We use certain incentives when we made investments but we<br />
want to use more incentives in research and development<br />
activities. There are a number of incentives that we can<br />
use. Maybe more can be done. We can even produce these<br />
products abroad, we can export. But our dimension is a bit<br />
small. So we are below the thresholds of these incentives.<br />
Do you want to meet your overseas demands by exporting or<br />
by making production in that region?<br />
We also have overseas facilities in production. We have our own<br />
facilities in Romania, Bulgaria and Egypt. Apart from that, we<br />
are producing contracted products in Kuwait and<br />
Dubai. We are probably there for 10 years as we carry out our<br />
production and we are regularly inspected by<br />
authorities in both of these countries as well as <strong>Turkey</strong> TAEK<br />
are regularly inspected by the Ministry of Health. Making<br />
radioactive drug production has a huge responsibility. The<br />
knowledge and experience here is very important. Beneficial to<br />
public health fits under control and we are able to fulfill these<br />
even in very difficult geography.<br />
Do the states in the region you are investing support you?<br />
They do not provide. Even not entering the European Union.<br />
We realized even install facilities in Bulgaria, Romania and<br />
Poland. The conditions were very difficult and there was no<br />
other production facility. Cancer patients there find healing<br />
with our products patients with diagnosis of Nuclear Medicine<br />
started to improve the health standards of those countries. In<br />
this way, the healthcare service is also getting cheaper because<br />
it is not a cheap diagnosis in total, but when you look at the<br />
total cost of treatment for a cancer patient, it seriously reduces<br />
the overall cost. You apply the right treatment available in<br />
early diagnosis. Nuclear medicine is the best way of<br />
learning that drug is effective or not. We provide a serious<br />
development of oncology and cardiology as well as nuclear<br />
medicine. I can say that we can clearly see the development of<br />
the health system in the places we go. In these regions,<br />
demand was difficult to achieve in the first year, but demand<br />
occurs much later. Firstly, doctors and health<br />
professionals must be trained. “Radioactivity damage people<br />
and environment fear” can exist. The result is a diagnosis<br />
widely used in the United States and developed countries. If it’s<br />
planned, it doesn’t harm the person.<br />
Are there any other countries where you want to invest?<br />
We are interested in developing geographies if there is<br />
local investors.<br />
In our production, we are exporting to 25 countries in longterm<br />
isotopes up to India. We rely on the network of Turkish<br />
Airlines in our transfers within the country. The airline is<br />
important because our products needs to be on plane and<br />
shipped very quickly. In the place we refer to, a special team<br />
meets our product and takes them to the hospital immediately.<br />
What do you want to add?<br />
We attach great importance for new products. There are some<br />
products that can be brought from abroad but only we can<br />
produce them. In this sense, we also need more support from<br />
the government. You are investing in facilities, but you are<br />
having difficulty maintaining continuity when there is a problem<br />
with that test. If we enter in procurement contracts and says<br />
that you’re doing, but three times, it was announced and<br />
banned if you can not deliver. You can not make a backup of the<br />
facility because it is not economically sufficient. If you do not<br />
establish any facilities, <strong>Turkey</strong> will not benefit from it unless you<br />
enter the tender. Patients will either be victims or will come<br />
from abroad at high cost, loss of foreign exchange. But if there<br />
are disruptions in the production of our products making up<br />
impasses like the state of being banned from bidding. Such a<br />
special exception should be in the public should be supported, I<br />
think.<br />
Awareness of nuclear medicine in developing regions for<br />
particular item is too low, but this is also a critical area. More<br />
important element that this is a field, which will have more<br />
space than today in the diagnosis and treatment in the long<br />
term. We are searching every area for diagnosis and treatment<br />
as well as nuclear medicine.<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 29
Kilo vermenin dayanılmaz hafifliği<br />
Birçok obezite vakasında, yüzde<br />
5-10 oranında verilen kilo<br />
insanların sahip olduğu yandaş<br />
hastalıklarda azalma olduğunu<br />
gösterir.<br />
BariatrikLab Obezite ve Metabolik<br />
Cerrahi Merkezi kurucusu Prof. Dr.<br />
Halil Coşkun, mütevazi bir şekilde kilo<br />
vermenin genel anlamda sağlığımızı<br />
nasıl etkileyeceği konusunda şu<br />
bilgileri verdi:<br />
Kolesterol<br />
LDL olarak da adlandırılan kötü<br />
kolesterolümüzü düşüren ilaçlar<br />
mevcut olsa da doktorlar ve<br />
hastalar HDL olarak adlandırılan iyi<br />
kolesterolü artırmanın (birkaç puan<br />
bile olsa) ne kadar zor olduğunu<br />
bilirler.<br />
Yüzde 5-10 oranında bir ağırlık kaybı<br />
HDL kolesterolünde beş puanlık<br />
bir artışa neden olabilir. Bu, HDL’yi<br />
yükselterek, bir bireyin kalp hastalığı<br />
geliştirme riskini düşürebilir. Erkekler<br />
için 40 mg / dl’den fazla ve kadınlarda<br />
50 mg’dan fazla HDL kolestrolü kalp<br />
hastalıklarına karşı koruyucu görevi<br />
görür.<br />
Kanda yüksek miktarda zararlı diğer<br />
yağ benzeri parçacıklar var. Bunlara<br />
trigliseritler denir. Yüksek miktarda<br />
trigliseritleri olan insanlar, diğer<br />
sorunlar arasında kalp krizi ve felç<br />
riski altındadır. Normal seviyenin 150<br />
mg / dl’nin altında olması gerekirken,<br />
200 mg / dl’nin üzerindeki herhangi<br />
bir miktar yüksek kabul edilir.<br />
Vücut ağırlığının yüzde 5-10’unu<br />
kaybetmenin trigliseridlerde 40<br />
mg / dl’lik bir düşüşe sebep olduğu<br />
gösterildi ki bu önemli bir düşüştür.<br />
Bu seviye, aşırı alkol alımının<br />
30 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
azaltılmasının yanı sıra, egzersiz<br />
yapılarak, konsantre şekerler,<br />
karbonhidratlar ve yağlar için<br />
düşük bir diyet uygulayarak daha da<br />
gelişebilir.<br />
Yüksek tansiyon<br />
Fazla vücut ağırlığı, hipertansiyon<br />
vakalarının yaklaşık yüzde 25-<br />
30’unu oluşturur. Artan vücut ağırlığı<br />
hemodinamik anormalliklere ve<br />
kan basıncının yükselmesine neden<br />
olan diğer değişikliklere neden olur.<br />
Yüzde 5-10’luk bir kilo kaybıyla hem<br />
sistolik hem de diyastolik kan basıncı<br />
ortalama 5 mmHg azalır. Sebzeler,<br />
meyveler yiyerek ve az yağlı süt<br />
içerek, tuz kısıtlı bir diyet yaparak, bu<br />
kilo kaybı potansiyel olarak daha da<br />
yükseltilebilir.<br />
Diyabet<br />
Şeker hastalığını taramak ve<br />
tedavisini izlemek için kullanılan<br />
laboratuvar belirteçlerinden birine<br />
Hemoglobin A1C adı verilir. Bu<br />
belirteç normal seviye 6.5’in altında<br />
olmalıdır. Araştırmalar, yüzde 5-10<br />
kilo vermenin bu işaretleyiciyi<br />
ortalama yarı yarıya azaltabileceğini<br />
gösteriyor. Bu, bazı anti-diyabetik<br />
hapların kan şekerleri üzerindeki<br />
etkisine yakındır.<br />
İnsülin direnci<br />
Kilo artışı ile görülen bir başka<br />
durum, insülin direnci adı verilen<br />
bir fenomendir. Bu bozuklukta,<br />
pankreas insülin adı verilen hormonu<br />
normalden daha fazla üretir. İnsülin<br />
kan şekeri düzeylerini normal<br />
tutmaktan sorumludur. Bu durumda,<br />
dokuların insülin etkilerine karşı<br />
dirençli olduğu için yüksek düzeyde<br />
insülin gerekir.<br />
Birisi insülin direncine sahip<br />
olduğunda, kandaki yüksek insülin<br />
seviyesi, özellikle bel bölgesinde,<br />
anormal kolestrole, bazen erkeklerde<br />
saç dökülmesine, kısırlığa ve<br />
kadınlarda hormon düzeylerinde<br />
belli bir değişikliğe neden olur. Yüzde<br />
5-10 oranında kilo kaybının, insülin<br />
düzeylerini önemli ölçüde düşürdüğü<br />
ve bu nedenle bu koşulların tersine<br />
çevrilmesine yardımcı olduğu<br />
bulunmuştur.<br />
Uyku apnesi<br />
Obstrüktif uyku apnesi, aşırı miktarda<br />
horlayan ya da uyku esnasında yeterli<br />
miktarda hava teneffüs edemeyen<br />
hastalarda sıklıkla teşhis edilen bir<br />
uyku bozukluğudur. Bunun nedeni,<br />
uyku esnasında duraklamalar ve<br />
solunum boşluklarıdır. Bu hastalık<br />
yetersiz oksijenasyona neden olur.<br />
Bu, gün boyunca yorgunluk ve uyku<br />
haline neden olur. Aynı zamanda,<br />
bazı hastalıkların tedavi, örneğin<br />
hipertansiyon gibi, süresini uzatır.<br />
Uyku apnesi ortaya çıktığında, kandaki<br />
oksijen seviyeleri uyku sırasında<br />
çok düşüktür ve CPAP adı verilen<br />
bir solunum cihazı kullanılması<br />
gereklidir. Yüzde 5-10’luk bir kilo<br />
kaybının uyku apnesini düzeltebileceği<br />
ve bazen apne çok şiddetli olmadığı<br />
taktirde hastaları CPAP solunum<br />
makinesinden kurtarabileceği ihtimal<br />
dahilindedir. Bu, bazıları için büyük bir<br />
başarıdır, çünkü bir CPAP kullanmak<br />
hayat kurtarıcıdır, ancak bunu<br />
kullananlar tarafından sıklıkla hantal<br />
olarak algılanmaktadır.<br />
İltihap<br />
Fazla ağırlığın insan vücudundaki<br />
hücrelere etkisini inceleyen<br />
çalışmalarda, yağ hücrelerinin<br />
ve özellikle de abdominal yağ<br />
hücrelerinin, kan damarlarında<br />
iltihaplanmaya neden olan çok sayıda<br />
madde ürettiği görülmüştür. Bu<br />
enflamasyon daha sonra plaklara ve<br />
pıhtılara neden olabilir ve kalp atım<br />
hızını etkileyerek kalp krizine neden<br />
olabilir. Kilo kaybı yüzde 10 düzeyine<br />
ulaştığında, kan dolaşımındaki<br />
iltihaplanmaya neden olan maddelerin<br />
seviyeleri önemli ölçüde düşer ve bu<br />
nedenle vasküler hasar riski de azalır.<br />
Bütün bu faydalar yüzde 5-10 gibi<br />
düşük bir orandaki kilo kaybıyla<br />
ortaya çıkar. Nihai olarak kalp krizi<br />
veya felç geçirme ihtimalini de<br />
önemli ölçüde azaltır. Ilımlı bir ağırlık<br />
değişimi hali hazırda muazzam sağlık<br />
yararlarına neden olmaktadır.
SANAYİCİNİN GÜÇLÜ SESİ<br />
BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜ<br />
pagev<br />
pagev1989<br />
pagevtv<br />
pagev<br />
www.pagev.org
The unbearable lightness of weight loss<br />
32 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
In many cases of obesity, the weight<br />
given to 5-10 percent indicates<br />
a decrease in comorbidities that<br />
people have.<br />
The founder of BariatricLab Obesity<br />
and Metabolic Surgery Center.<br />
Dr. Halil Coskun informed us the<br />
following about how modestly weight<br />
loss will affect our health in general:<br />
Cholesterol<br />
Doctors and patients know how<br />
difficult it is to raise good cholesterol<br />
(even if there are a few points) called<br />
HDL, even though there are drugs<br />
that reduce our bad cholesterol, also<br />
called LDL.<br />
A weight loss of 5-10% may cause<br />
a five-point increase in HDL<br />
cholesterol. This can lower the risk<br />
of developing an individual’s heart<br />
disease by raising HDL. More than 40<br />
mg / dl for men, and more than 50 mg<br />
for women, HDL cholesterol protects<br />
against heart disease.<br />
There are other fat-like particles that<br />
are harmful to a high degree of calm.<br />
These are called triglycerides. People<br />
with high amounts of triglycerides<br />
are at risk of heart attack and stroke<br />
among other problems. Any amount<br />
above 200 mg / dL is considered high,<br />
while the normal level should be<br />
below 150 mg / dL.<br />
Loss of 5-10% of body weight was<br />
shown to cause a reduction of 40<br />
mg / dl in triglycerides, which is a<br />
significant reduction. This level can<br />
be further improved by lowering<br />
excessive alcohol intake, by exercising,<br />
and by applying a low diet for<br />
concentrated sugars, carbohydrates<br />
and fats.<br />
Hypertension<br />
Excess body weight constitutes about<br />
25-30% of cases of hypertension.<br />
Increased body weight causes<br />
hemodynamic abnormalities and<br />
other changes that cause blood<br />
pressure to rise. With a weight loss<br />
of 5-10 percent, both systolic and<br />
diastolic blood pressures decrease by<br />
an average of 5 mmHg. By consuming<br />
vegetables, fruits and low-fat milk and<br />
making a salt-restricted diet, this<br />
weight loss can potentially be further<br />
increased.<br />
Diabetes<br />
One of the laboratory markers used<br />
to screen for diabetes and monitor its<br />
treatment is called Hemoglobin A1C.<br />
This marker should be below normal<br />
6.5. Surveys show that a 5-10 percent<br />
weight gain can reduce this mark<br />
by half an average. This is due to the<br />
effect of some anti-diabetic pills on<br />
blood sugar.<br />
Insulin resistance<br />
Another condition seen with weight<br />
gain is a phenomenon called insulin<br />
resistance. In this disorder, the<br />
pancreas produces more of the<br />
hormone normally called insulin.<br />
Insulin is responsible for keeping<br />
blood sugar levels normal. In this<br />
case, high levels of insulin are needed<br />
because the tissues are resistant to<br />
insulin effects.<br />
When one has insulin resistance,<br />
the elevated level of insulin causes<br />
a certain change in hormone levels,<br />
especially in the waist region,<br />
abnormal cholesterol, sometimes hair<br />
loss in men, infertility, and in women.<br />
It has been found that weight loss of<br />
5-10 percent reduces insulin levels<br />
considerably and thus helps to reverse<br />
these conditions.<br />
Sleep apnea<br />
Obstructive sleep apnea is a sleep<br />
disorder often diagnosed in patients<br />
who snore in excessive amounts<br />
or who can not inhale sufficient air<br />
during sleep. The reason for this is<br />
the pauses and breathing gaps during<br />
sleep. This disease causes inadequate<br />
oxygenation. This causes fatigue and<br />
sleepiness throughout the day. At<br />
the same time, treatment of certain<br />
diseases, such as hypertension,<br />
prolongs the duration.<br />
When a sleep apnea occurs, the<br />
levels of oxygen in the blood are very<br />
low during sleep and a respiratory<br />
device called CPAP is required. It is<br />
probable that a weight loss of 5-10%<br />
can relieve the sleep apnea and, in<br />
some cases, if the apnea is not too<br />
severe, the patients can recover from<br />
the CPAP respiratory machine. This<br />
is a great success for some, because<br />
using a CPAP is life-saving, but it<br />
is often perceived by the users as<br />
cumbersome.<br />
Inflammation<br />
In studies that examine the effect<br />
of excess weight on the cells<br />
of the human body, it has been<br />
shown that fat cells, and especially<br />
abdominal fat cells, produce a large<br />
number of substances that cause<br />
inflammation in the blood vessels.<br />
This inflammation can then cause<br />
plaque and coagulation and affect the<br />
heart rate, which can lead to a heart<br />
attack. When weight loss reaches 10<br />
percent, the levels of inflammatory<br />
substances in the bloodstream are<br />
significantly reduced and the risk of<br />
vascular injury is reduced.<br />
All of these benefits occur at a<br />
low weight loss of 5-10 percent.<br />
Ultimately, it significantly reduces the<br />
chance of a heart attack or paralysis.<br />
A moderate shift of weight is now<br />
causing tremendous health benefits.
Nutricia Medikal Beslenme’de<br />
yurtdışına iki büyük transfer<br />
Cem Küçükcan Nutricia Medikal Beslenme Avrupa ülkelerinden sorumlu<br />
Bölge Başkanı, Özden Bingöl Nutricia Medikal Beslenme Global Pazara<br />
Erişim Direktörü olarak atandı.<br />
Nutricia Medikal Beslenme Avrupa ve CIS<br />
(Bağımsız Devletler Topluluğu) ülkelerinden sorumlu Bölge Başkanı<br />
Cem Küçükcan<br />
Nutricia Medikal Beslenme Avrupa ve CIS<br />
(Bağımsız Devletler Topluluğu) ülkelerinden<br />
sorumlu Bölge Başkanı görevine Cem Küçükcan<br />
atandı. Daha önce Nutricia Medikal Beslenme<br />
İngiltere ve İrlanda Genel Müdürü olarak çalışan<br />
Küçükcan, 1 Temmuz itibariyle Nutricia Medikal<br />
Beslenme’deki yeni görevine başlayacak.<br />
Sağlık sektöründeki kariyerine 1997 yılında<br />
başlayan Küçükcan, Roche ve Bayer gibi çok<br />
uluslu ilaç şirketlerinde farklı yöneticilik rolleri<br />
üstlendi. 2008-2010 yılları arasında Bayer Sağlık<br />
Ürünleri’nde Genel Müdürlük yaptıktan sonra<br />
Nutricia Medikal Beslenme ailesine Türkiye ve<br />
HUB Genel Müdürü olarak katılan Küçükcan,<br />
Türkiye’nin Nutricia içinde dünyada büyümeye<br />
en çok katkı sağlayan ülkeler arasına girmesini<br />
sağladı. Küçükcan, ardından 2014 yılında İngiltere<br />
ve İrlanda Genel Müdürlük görevini üstlendi.<br />
Nutricia Medikal Beslenme Türkiye Pazara<br />
Erişim ve Kurumsal İlişkiler Direktörü olarak<br />
görev yapan Özden Bingöl, 1 Temmuz itibariyle<br />
Global Pazara Erişim Direktörlüğü görevine<br />
atandı. Bu yeni görevinde Nutricia, Advanced<br />
Medical Nutrition, Başkan Yardımcısına rapor<br />
edecek ve Avrupa, Amerika, Kanada ve Brezilya<br />
Pazara Erişim Fonksiyonlarından sorumlu<br />
olacak olan Bingöl, <strong>Eylül</strong> ayına kadar mevcut<br />
görevini eş zamanlı olarak sürdürecek. Bingöl,<br />
sorumlu olduğu bölgedeki ülkelerin pazara erişim<br />
ve fiyatlandırma stratejilerinin belirlenmesi,<br />
uygulanması ve yönetiminden sorumlu olarak<br />
fonksiyonel bölge liderliğini sürdürecek.<br />
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İngilizce<br />
İşletme bölümünden mezun olan Bingöl,<br />
profesyonel iş hayatına 1996 yılında Deloitte<br />
firması ile başladı. Merck Sharp & Dohme,<br />
GlaxoSmithKline, Eli Lilly, Bristol-Myers Squibb<br />
gibi çok uluslu ilaç şirketlerinde Ticari Satış,<br />
Satınalma, Fiyatlandırma, Geri Ödeme, Pazar<br />
Erişim, Kurumsal İlişkliler ve İletişim alanlarında<br />
çeşitli yöneticilik görevlerini üstlendikten sonra<br />
2013 yılında Nutricia Medikal Beslenme ailesine<br />
Pazar Erişim ve Kurumsal İlişkiler Direktörü<br />
olarak katıldı.<br />
34 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17
Two major transfers abroad in<br />
The Nutricia Medical Nutrition<br />
Cem Kucukcan has been appointed as The Nutricia Medical Nutrition<br />
Regional Director responsible for European countries and Ozden Bingol<br />
as The Nutricia Medical Nutrition Global Market Access Director.<br />
Cem Kucukcan has been appointed<br />
as the Regional Director responsible<br />
for Nutricia Medical Nutrition<br />
Europe and CIS (Independent<br />
Nations Community). Kucukcan, who<br />
previously worked as the General<br />
Manager of Nutricia Medical Nutrition<br />
for England and Ireland, will start his<br />
new position in The Nutricia Medical<br />
Nutrition as from July 1st.<br />
After starting his career in the health<br />
sector in 1997, Kucukcan assumed<br />
different managerial positions at<br />
multinational pharmaceutical firms<br />
such as Roche and Bayer. After<br />
working as the General Manager<br />
at Bayer Health Products between<br />
2008 and 2010, Kucukcan joined The<br />
Nutricia Medical Nutrition family as<br />
the General Manager for <strong>Turkey</strong> and<br />
HUB. He has made <strong>Turkey</strong> one of the<br />
most contributing countries within<br />
The Nutricia to grow in the world.<br />
Kucukcan took the General Manager<br />
position for England and Ireland in<br />
2014.<br />
Ozden Bingol, who is the Nutricia<br />
Medical Nutrition <strong>Turkey</strong> Market<br />
Access and Corporate Relations<br />
Director, has been appointed Global<br />
Market Access Director. In this<br />
new position, Bingol will report to<br />
The Nutricia, Advanced Medical<br />
Nutrition, Assistant Director and<br />
will be responsible for Europe, USA,<br />
Canada and Brazil Market Access<br />
Functions, will also continue in the<br />
present position at the same time.<br />
Bingol will continue as the functional<br />
regional leader while responsible<br />
for market access of the countries<br />
within the region and determination,<br />
implementation and management of<br />
the pricing strategies.<br />
Bingol who graduated from Istanbul<br />
University Business Faculty, English<br />
Business Department started<br />
professional working life in 1996 at<br />
Deloitte Corporation. After holding<br />
various management positions<br />
at multinational pharmaceutical<br />
firms such as Merck Sharp &<br />
Dohme, GlaxoSmithKline, Eli Lilly,<br />
Bristol-Myers Squibb in the fields<br />
of Commercial Sales, Purchasing,<br />
Pricing, Reimbursement, Market<br />
Access, Corporate Relations and<br />
Communications, joined The Nutricia<br />
Medical Nutrition family in 2013 as<br />
the Market Access and Corporate<br />
Relations Director.<br />
Ozden Bingol, who is the Nutricia Medical Nutrition <strong>Turkey</strong> Market<br />
Access and Corporate Relations Director<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 35
Wee Baby ile hem sizin hem de çocuğunuzun<br />
rahatı yerinde<br />
Zamanının çoğunu okulda geçiren çocuklar için pipetli bardaklar, su içiminde<br />
kolaylık sağlıyor. Wee Baby’nin bardaklar kategorisine eklediği eğlenceli renkli<br />
pipetli bardaklar, 6 aylık bebeklerden yuva çağındaki çocuklara kadar rahatlıkla<br />
kullanılabiliyor.<br />
Anneler ve bebeklerine sunduğu<br />
ürünlerle en fazla tercih edilen<br />
markalar arasında yer alan Wee<br />
Baby, çocukların rahat açıp<br />
kapatabileceği pratik kapaklı<br />
bardaklar üretti. Akıtmaz yumuşak<br />
silikon pipet ucuyla kullanım<br />
kolaylığı sağlayan bardaklar,<br />
çocukların kendi kendilerine su<br />
içmelerine teşvik ediyor. Çocukların<br />
kolay kavramaları için parmak<br />
koyma bölümleri de bulunan<br />
bardakların tek elle açılıp kapanan<br />
ergonomik kapağı sayesinde pipet<br />
daima temiz kalıyor. Bardakların<br />
sahip olduğu boyun askılığı ise<br />
rahat taşınmasını sağlıyor.<br />
Sağlıklı PP malzemeden üretiliyor<br />
Sağlıklı silikondan üretilen pipet ve<br />
BPA içermeyen PP malzemeden<br />
üretilen bardakların pembe ve mavi<br />
renk seçenekleri bulunuyor.<br />
Both you and your baby comfortable with Wee Baby<br />
Cups with pipets provide easiness in drinking water for kids who spending most<br />
of time at schools. Cups, lively with colorful straws, are used easily for children<br />
ranging from 6 months to kindergarten age.<br />
Taking place in the most preferred<br />
products with its product range<br />
being offered to mothers and their<br />
babies, Wee Baby has produced<br />
cups that kids can open and close<br />
easily. With non-spill soft silicon<br />
straw tip that provides easy use, the<br />
cups encourage kids to drink water<br />
themselves. Having finger holding<br />
parts in order to let children clip<br />
easily, pipets remain cleaner<br />
thanks to ergonomic openable and<br />
closeable lid of the cups with a<br />
single hand. As for neck hanger of<br />
the cups ensures to carry easily.<br />
Produced healthily PP material<br />
The straws being produced from<br />
healthily silicon, the cups are<br />
produced from PP raw material not<br />
including BPA, have pink and blue<br />
color choices.<br />
36 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17
Berko İlaç sürdürülebilirliği stratejilerine dahil etti<br />
30 yılı aşkın süredir “Sağlıklı Yarınlara” vizyonuyla insan sağlığına katkı<br />
sağlamayı amaç edinen Berko İlaç, bu vizyonunu gerçekleştirmenin<br />
sürdürülebilir gelecekle bağlantılı olduğu fikrinden yola çıkarak<br />
sürdürülebilirlik çalışmalarını kurumsal stratejilerine dahil etti.<br />
Çalışanlara 70 bilinçlendirici e-posta<br />
gönderildi, eğitimler düzenlendi.<br />
Böylelikle toplam 300 çalışan projeye<br />
dahil edildi. Kurumsal sosyal medya<br />
hesapları üzerinden toplam 80 adet<br />
sosyal medya iletisi takipçiler ile<br />
paylaşıldı, dış paydaşlarla birlikte<br />
toplam 500 adet ağaç dikildi, 500 adet<br />
de tohum dış paydaşlara dağıtıldı.<br />
Böylelikle dış paydaşlar da projeye<br />
dahil edilmiş oldu.<br />
38 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
Çevre, ekonomik ve sosyal<br />
boyutlarıyla sürdürülebilirlik<br />
kavramını ele alan Berko İlaç,<br />
hazırladığı içerikler ile sosyal medyayı<br />
aktif kullanıyor, iç ve dış paydaşlarına<br />
ulaşıyor, firma çalışanlarına yönelik<br />
bilgilendirici seminerler düzenliyor.<br />
İlk adım ofis içerisinde atıldı<br />
Çevre boyutuyla ilgili ilk adımı ofis<br />
içerisinde uygulamaya koyduğu<br />
tasarruf yöntemleri ile atan Berko<br />
İlaç, ofis kaynaklarının sistematik<br />
bir şekilde kullanılması için tasarruf<br />
kriterlerini belirledi ve harekete geçti.<br />
Ofis içerisinde kağıt tüketiminin<br />
azaltılması, elektrik ve su kullanım<br />
oranının düşürülmesi, çalışanların<br />
geri dönüşüme yönlendirilmesi ve<br />
çalışanlar arasında bilinç düzeyinin<br />
yükseltilmesi için çalışmalara<br />
başladı.<br />
İç ve dış paydaşlar<br />
sürece dahil edildi<br />
Çalışanlar arasında bilinç oluşturmak<br />
için 160 adet bilgilendirici pano<br />
Berko İlaç Merkez Ofis ve Üretim<br />
Tesisleri’nde lavaboların, elektrik<br />
anahtarlarının ve yazıcıların<br />
bulunduğu noktalara konumlandırıldı.<br />
Ofis katlarında kağıt, cam, plastik<br />
ve metal atıklar için geri dönüşüm<br />
kutularının kullanılması teşvik edildi.<br />
Sürdürülebilirlik çalışmalarının<br />
sosyal boyutu<br />
Berko İlaç, sürdürülebilirlik<br />
çalışmalarının sosyal boyutu<br />
kapsamında, Berko Çocuk<br />
Tiyatrosu’nu 3 sezondur ücretsiz<br />
olarak çocuklarla buluşuyor. Berko<br />
Çocuk Tiyatrosu projesi, Birleşmiş<br />
Milletler’in sürdürülebilir kalkınma<br />
hedefleri ile uyumlu projelerin<br />
öncelikli olarak değerlendirildiği,<br />
“Junior Chamber International<br />
(JCI)”ın düzenlediği “Uluslararası<br />
Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülleri<br />
(ICSR)” kapsamında “kültür ve sanat”<br />
kategorisinde ödüle layık görüldü.<br />
2018 Yılı Hedefleri<br />
Berko İlaç 2018 yılı hedefleri<br />
arasında, ofis içi kağıt, elektrik ve su<br />
tüketimini %10 oranında azaltmak,<br />
merkez ofis ile başlayıp, devamında<br />
üretim tesislerinin ve bölge<br />
müdürlüklerinin de dahil edileceği<br />
WWF <strong>–</strong> Türkiye Doğal Hayatı Koruma<br />
Vakfı’nın “Yeşil Ofis Programı”na<br />
katılmak ve “Yeşil Ofis Sertifikası”<br />
almak var.
Berko İlaç included sustainability in its strategies<br />
Aiming to contribute to human health with the vision of “ For Healthy<br />
Tomorrows”, which is more than 30 years old, Berko İlaç includes its<br />
sustainability studies in its corporate strategies, based on the idea that<br />
this vision is linked to the sustainable future.<br />
Addressing the concept of sustainability with its environmental,<br />
economic and social dimensions, Berko İlaç actively uses social<br />
media with the content it prepares, reaches domestic and external<br />
stakeholders and organizes informative seminars for company<br />
employees.<br />
The first step was taken in the office<br />
Berko İlaç, determined with the savings methods that it has put into<br />
practice in the office, made the first step about the environmental<br />
dimension, set the saving criteria and acted for the systematic<br />
use of office resources. Work began in the office to reduce paper<br />
consumption, reduce electricity and water use, direct employees’<br />
recycling, and raise awareness among employees.<br />
Internal and external stakeholders included<br />
160 informative panels to create awareness among employees Berko<br />
İlaç Head Office and Production Facilities positioned the sinks,<br />
electrical switches and printers. The use of recycling boxes for paper,<br />
glass, plastic and metal wastes on the office floors was encouraged.<br />
Seventy conscious e-mails were sent to employees, and trainings<br />
were organized. A total of 300 employees were included in the project.<br />
A total of 80 social media messages were shared with followers via<br />
corporate social media accounts, 500 trees were planted together<br />
with external stakeholders, and 500 seeds were distributed to external<br />
stakeholders. Thus external stakeholders were also included in the<br />
project.<br />
Social dimension of sustainability studies<br />
As part of the social dimension of sustainability studies, Berko İlaç<br />
meets children at Berko Children’s Theater free of charge on three<br />
occasions. The Berko Children’s Theater project was deservedly<br />
awarded in the category of “culture and art” under the “International<br />
Corporate Social Responsibility Award (ICSR)” organized by Junior<br />
Chamber International (JCI), in which projects consistent with the<br />
United Nations sustainable development goals are valued first.<br />
2018 targets<br />
Berko İlaç aims to reduce the consumption of office paper, electricity<br />
and water by 10% between the targets of the year 2018, joining the<br />
“Green Office Program” of the WWF - <strong>Turkey</strong> Natural Life Protection<br />
Foundation, which will start with the head office and continue to<br />
include production facilities and regional directorates and get “Green<br />
Office Certificate”.<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 39
Romatoid artrit tedavisinde kullanılan ilaç<br />
Türkiye’de üretilecek<br />
Eklemlerde hasara yol açan ve birçok organ ile sistemi tutabilen iltihabi<br />
eklem hastalığı olan “romatoid artrit”in (RA) tedavisinde yeni geliştirilen<br />
ilaç, Japonya’nın dışında artık Türkiye’de de üretilecek.<br />
TRPharm Genel Müdürü<br />
Mehmet Göker<br />
Hastalar için yeni bir seçenek olarak<br />
geliştirilen “Iguratimod” isimli<br />
etken maddeli ilaç, yerli ilaç firması<br />
TRPharm tarafından yürütülen<br />
ruhsatlandırma ve pazara verilme<br />
sürecinin tamamlanmasının ardından,<br />
Ortadoğu ve Afrika’da yaklaşık 21<br />
ülkede hekimlerin ve hastaların<br />
kullanımına sunulacak.<br />
Japonya’da Toyama Chemical<br />
ve Eisai firmaları tarafından<br />
geliştirilen ve romatoid artrit<br />
hastalarının tedavisinde kullanıma<br />
giren “Iguratimod” etken maddeli<br />
antiromatizmal ilacın Türkiye’de de<br />
üretilerek çok sayıda ülkeye ithalatının<br />
yapılabilmesi için yerli ilaç firması ile<br />
iş birliği yapıldı.<br />
Yerli ilaç firması, ilacın Türkiye ve<br />
Ortadoğu-Kuzey Afrika (MENA)<br />
bölgesinde ruhsatlandırılması, üretimi<br />
40 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
ve pazarlanması için harekete geçti.<br />
Yapılan iş birliği sonucunda,<br />
ürünün global pazarlarda Japonya<br />
dışında üretim merkezi olarak<br />
Türkiye belirlendi ve gereken<br />
teknoloji transferi gerçekleştirildi.<br />
İlaç, lisanslama süreçlerinin<br />
tamamlanmasının ardından 21 ülkeye<br />
Türkiye’den tedarik edilecek.<br />
“Türkiye ilaç sektöründe daha da<br />
güçlenecek”<br />
TRPharm Genel Müdürü Mehmet<br />
Göker, Türkiye’nin ilaç sektörünün<br />
önde gelen ülkelerinin de yer aldığı<br />
Uluslararası İlaç Denetim Birliğine<br />
(PIC/S) girdiğini bildirerek, bunun çok<br />
önemli olduğunu söyledi.<br />
Türkiye’nin orijinal ilaç ihracatı<br />
konusunda potonsiyelinin yüksek<br />
olduğunu ifade eden Göker,<br />
“Iguratimod etken maddeli ilaç<br />
ile atılan adım artarak sürecektir.<br />
Türkiye, yakın gelecekte ilaç<br />
geliştirme, üretim ve pazarlamada<br />
dünyada önemli bir yer edinecektir.<br />
Yerli firmalara devlet tarafından<br />
sağlanan destek teşvik edicidir.<br />
Yerli üretim arttıkça Türkiye, ilaç<br />
sektöründe her geçen gün daha da<br />
güçlenecektir” değerlendirmesinde<br />
bulundu.<br />
Mehmet Göker, söz konusu ilaç<br />
için Türkiye’nin ikinci üretim<br />
merkezi seçilmesinin çok önemli<br />
olduğunu ifade ederek, “Ülkemiz,<br />
ruhsatlandırma ve pazara verilme<br />
sürecinin ardından Ortadoğu ve<br />
Afrika ülkelerinde yaklaşık 21 ülkenin<br />
ihtiyacını karşılayacak” dedi.<br />
Birçok yerli ilaç firmasının devletin<br />
teşvik edici politikalarından sonra<br />
atağa kalktığını ve önemli iş<br />
birliklerine imza attığını vurgulayan<br />
Göker, zamanla Türkiye’nin yeni<br />
molekül geliştirilmesinden üretime<br />
ve yüksek teknolojiyle donatılmış<br />
Ar-Ge merkezlerinin oluşturulmasına<br />
kadar bu alanda söz sahibi olacağına<br />
inandığını bildirdi.<br />
Mehmet Göker, “İlaç, lisanslama<br />
süreçlerinin tamamlanmasının<br />
ardından 21 ülkeye Türkiye’den<br />
tedarik edilecek. Türkiye’de TRPharm<br />
tarafından imal edilen ve Lübnan’da<br />
gereken onayları alınan ilaç, Suudi<br />
Arabistan, Katar ve BAE’de hizmete<br />
girecek” diye konuştu.<br />
Romatoid artrit en sık 20-40 yaş<br />
arası görülüyor<br />
Romatoid artrit, “hastanın bağışıklık<br />
sisteminin vücudundaki çeşitli<br />
eklemlere saldırmasına yol açan<br />
kronik, yangılı bir bozukluk” olarak<br />
tanımlanıyor.<br />
Hastalık, eklemlerdeki ağrı ve<br />
aşınmaya bağlı olarak kişide önemli<br />
oranda hareket kaybına yol açabiliyor.<br />
Sıklıkla vücuttaki deri, kan damarları,<br />
kalp, akciğer ve kaslar gibi pek çok<br />
eklem dışı dokuyu da etkilediğinden,<br />
sistemik bir hastalık olarak kabul<br />
ediliyor. Romatoid artrit, herhangi bir<br />
yaşta başlayabildiği gibi en sık 20-40<br />
yaş aralığında görülüyor. Hastalık<br />
gelişiminde genetik faktörler önem<br />
taşıyor. Birinci dereceden akrabalarda<br />
risk artarken, tek yumurta ikizlerde<br />
olasılık 10 kat daha yükseliyor.<br />
Hastalık kadınlarda erkeklere oranla<br />
3 kat, sigara kullanıcılarında ise<br />
sigara kullanmayanlara oranla 4 kat<br />
daha yaygın görülüyor.
Drug used in the treatment of rheumatoid<br />
arthritis to be produced in <strong>Turkey</strong><br />
The newly developed drug in the treatment of “rheumatoid arthritis” (RA),<br />
inflammatory joint disease that causes joint damage and can keep the system<br />
with many organs, will now be produced in <strong>Turkey</strong> as well as in Japan<br />
The drug “Iguratimod”, which has<br />
been developed as a new option<br />
for patients, will be made available<br />
to physicians and patients in 21<br />
countries in the Middle East and<br />
Africa, following the completion<br />
of the licensing and medication<br />
process carried out by the domestic<br />
pharmaceutical company TRPharm.<br />
The “Iguratimod” active ingredient<br />
anti-rheumatic drug developed<br />
by Toyama Chemical and Eisai in<br />
Japan and used in the treatment of<br />
rheumatoid arthritis patients was also<br />
produced in <strong>Turkey</strong> and a business<br />
partnership was established with the<br />
domestic pharmaceutical company<br />
in order to be able to import to many<br />
countries.<br />
The domestic pharmaceutical<br />
company took action for licensing,<br />
production and marketing of the drug<br />
in <strong>Turkey</strong> and the Middle East-North<br />
Africa (MENA) region.<br />
As a result of the business<br />
partnership, the product was<br />
identified as a production center<br />
outside of Japan in global markets<br />
and the required technology transfer<br />
was realized. The drug will be supplied<br />
from <strong>Turkey</strong> to 21 countries after the<br />
licensing process is completed.<br />
“<strong>Turkey</strong> will be further strengthened<br />
in the pharmaceutical sector”<br />
TRPharm General Manager<br />
Mehmet Goker said that <strong>Turkey</strong> is<br />
very important, saying that <strong>Turkey</strong><br />
has entered the International<br />
<strong>Pharma</strong>ceutical Inspection<br />
Association (PIC / S) where<br />
the leading countries of the<br />
pharmaceutical industry are also<br />
located.<br />
Stating that <strong>Turkey</strong> has a high<br />
potential in terms of original drug<br />
exports, Goker said, “The step taken<br />
by Iguratimod active drug will be<br />
increasing. <strong>Turkey</strong> will become<br />
an important place in the<br />
world in drug development,<br />
production and marketing in<br />
the near future. The support<br />
provided by the local firm<br />
is encouraging. As domestic<br />
production increases, <strong>Turkey</strong> will<br />
become stronger every day in the<br />
pharmaceutical sector.”<br />
Declaring that <strong>Turkey</strong>’s selection of<br />
the second production center for the<br />
drug is very important, Goker said,<br />
“Our country will meet the needs<br />
of approximately 21 countries in the<br />
Middle East and African countries<br />
after the process of licensing and<br />
pajama.”<br />
He emphasized that many domestic<br />
pharmaceutical companies have<br />
been left behind by the government’s<br />
incentive policies and that they have<br />
signed important cooperations. Over<br />
time, Goker believes that <strong>Turkey</strong><br />
believes that this area will have a<br />
place until the establishment of R & D<br />
centers equipped with production and<br />
high technology from new molecule<br />
development.<br />
Mehmet Goker said, “The drug will be<br />
supplied from <strong>Turkey</strong> to 21 countries<br />
after the completion of the licensing<br />
processes. Drugs manufactured in<br />
<strong>Turkey</strong> by TRPharm and approved in<br />
Lebanon will enter service in Saudi<br />
Arabia, Qatar and BAE.”<br />
Rheumatoid arthritis most<br />
commonly seen between 20 and 40<br />
years<br />
TRPharm General Manager<br />
Mehmet Göker<br />
Rheumatoid<br />
arthritis is defined as “a chronic,<br />
inflammatory disorder that causes the<br />
patient’s immune system to attack the<br />
various joints of the body.”<br />
The disease can cause significant loss<br />
of motion due to pain and abrasion<br />
in the joints. It is often considered a<br />
systemic disease because it affects<br />
many extraarticular tissues such as<br />
skin, blood vessels, heart, lungs and<br />
muscles in the body. Rheumatoid<br />
arthritis, as it may occur at any age, is<br />
most commonly seen in the 20-40 age<br />
range. Genetic factors are important<br />
in disease development. While risk<br />
increases in first-degree relatives, the<br />
probability of single-egg twins is 10<br />
times higher.<br />
The disease is three times more<br />
common in females than males and<br />
four times more common in smokers<br />
than in non-smokers.<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 41
Kaliteli ve Sürdürülebilir Bir Sağlık Hizmeti için<br />
III. TIBBİ TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ KONGRESİ<br />
YENİDEN TOPLANIYOR<br />
Tıbbi tedarik zincirinde etkin ve sürdürülebilir kaynak yönetimi için sağlık yöneticileri,<br />
ürün ve hizmet sunucuları ile üçüncü kez bir araya gelecek. Sağlıkta satınalma,<br />
finans, bilgi işlem yöneticilerinin yanı sıra kamu, üniversite ve özel hastanelerin üst<br />
düzey yöneticilerini de ağırlayacak olan Uluslararası Katılımlı III. Tıbbi Tedarik Zinciri<br />
Yönetimi Kongresi ve Fuarı, verimli ve etkin bir tedarik zinciri yönetimi ile kaliteli ve<br />
sürdürülebilir sağlık hizmeti hedefine ulaşmada anahtar rol oynayacak.<br />
Tıbbi tedarik zincirinin tüm<br />
paydaşlarını aynı çatı altında<br />
buluşturan Uluslararası<br />
katılımlı III. Tıbbi Tedarik Zinciri<br />
Yönetimi Kongresi ve Fuarı, 7-9<br />
Aralık <strong>2017</strong> tarihleri arasında,<br />
Antalya Susesi Golf Resort Belek’te<br />
gerçekleşecek. Kamu, özel sektör,<br />
üniversite hastanelerinin yetkililerinin<br />
yanı sıra ilaç ve medikal sektör üretici<br />
firmalarını ağırlayacak olan III. Tıbbi<br />
Tedarik Zinciri Yönetimi Kongresi ve<br />
Fuarında sürdürülebilir sağlık hizmeti<br />
ve kaynakların verimli kullanılması<br />
amacı ile uluslararası standartlarda<br />
tedarik zinciri ve stok yönetimi konusu<br />
masaya yatırılacak.<br />
T.C. Sağlık Bakanı Dr. Ahmet<br />
Demircan’ın Onursal Başkanlığı<br />
ile Sağlık Bakanlığı Müsteşarı<br />
Prof. Dr. Eyüp Gümüş ve Sağlık<br />
Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof.<br />
Dr. Cevdet Erdöl’ün Başkanlığında<br />
gerçekleşecek III. Tıbbi Tedarik Zinciri<br />
Yönetimi Kongresinde geleceğin<br />
tedarik zinciri yönetimi konuşulacak.<br />
Kamu, özel ve üniversite hastaneleri<br />
ile şehir hastanelerinin tedarik<br />
zinciri, yerelleşme yol haritası ile tıbbi<br />
42 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
tedarik zinciri yönetim modellerinin<br />
gündeme alınacağı kongreyle ilgili<br />
olarak Sağlık Bakanlığı Müsteşarı<br />
Prof. Dr. Eyüp Gümüş, “Tedarik<br />
zinciri ve stok yönetiminde zaman,<br />
mekân ve mali kaynakların doğru<br />
ve verimli kullanılması en önemli<br />
konudur. Ülkemizde bu konuda<br />
ilerleme kaydeden kurumların bilgi<br />
ve deneyimlerinden yararlanmak,<br />
olması gereken sistemlerin,<br />
teknolojilerin ve pilot uygulamaların<br />
sağlık yöneticileri ile paylaşılması,<br />
sektöre ürün ve hizmet sunan<br />
firmalarla sağlık yöneticilerinin bir<br />
araya gelmesi bu kongrenin öncelikli<br />
amacını oluşturuyor” şeklinde<br />
konuştu.<br />
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü<br />
Prof. Dr. Cevdet Erdöl ise, “Değişim<br />
ve gelişmelerin hız kesmediği<br />
sektörlerden bir olan sağlık<br />
sektöründe bu gelişmelere paralel<br />
olarak tıbbi tedarik zinciri yönetimi<br />
de yeniden şekilleniyor. Tıbbi tedarik<br />
zincirinde yer alan paydaşların ve<br />
sunulan hizmetlerin tüm yönleri<br />
ile tartışılacağı etkinlik, geleceğin<br />
sağlık tedarik zincirinin oluşmasında<br />
anahtar rol oynayacak” sözleri ile<br />
kongrenin öneminden bahsetti.<br />
Kongre ve fuarın yanı sıra çalıştaylar,<br />
paneller ve eğitimlerle de yoğun bir<br />
program içeren etkinlik; satınalma,<br />
lojistik, stok takibi, kayıt, denetim,<br />
finansman ve bilişim alanlarında<br />
eğitim ve bilgi paylaşımının yanı<br />
sıra; sağlık sektöründe yeni ürün,<br />
hizmet ve teknolojilerin sergilendiği,<br />
tedarikçilerle kullanıcıların bir araya<br />
geldiği bir platform olacak.<br />
Sağlık Bakanlığı, SGK ve Sağlık<br />
Bilimleri Üniversitesinin destek<br />
ve işbirliği ile Satur ve Ekspotürk<br />
tarafından organize edilen kongrenin<br />
içeriği ise şöyle:<br />
• Tıbbi tedarik zinciri yönetim<br />
modelleri<br />
• Tıbbi tedarikte yeni trendler ve<br />
dönüşümler<br />
• Etkin finans yönetimi (Maliye<br />
Bakanlığı, ÇSGB)<br />
• Tedarik zinciri yönetiminde IT<br />
Çözümleri<br />
• Mevcut Mevzuat Uygulamaları ve<br />
Geliştirme Önerileri<br />
• Kamu Hastaneleri Uygulamaları<br />
• TİTCK Uygulamaları<br />
• Üniversite hastanelerinin işletme<br />
problemlerinde tıbbi tedarik boyut<br />
• Şehir hastanelerinin tıbbi tedarik<br />
zinciri uygulamaları ve finansal<br />
sürdürülebilirlik<br />
• Tıbbi Tedarikte Yerelleştirme, SEYK,<br />
Ar-Ge (BSTB, Kalkınma Bakanlığı,<br />
Sağlık Bakanlığı, KOSGEB, TÜBİTAK)
For a Quality and Sustainable Health Care<br />
III. MEDICAL SUPPLY CHAIN MANAGEMENT<br />
CONGRESS RETRIEVERS<br />
Health managers for effective and sustainable resource management in the medical<br />
supply chain will meet with product and service providers for the third time. International<br />
Participation III, which will host healthcare purchasing, finance, IT managers as well as<br />
senior executives of public, university and private hospitals. The Medical Supply Chain<br />
Management Congress and Fair will play a key role in achieving the goal of quality and<br />
sustainable health care with an efficient and efficient supply chain management.<br />
International Participation III<br />
bringing together all stakeholders<br />
of the medical supply chain<br />
under one roof. The Medical Supply<br />
Chain Management Congress and<br />
Fair will take place between 7-9<br />
December <strong>2017</strong> in Antalya Susesi<br />
Golf Resort Belek. In addition to<br />
the authorities of the public, private<br />
sector, university hospitals, as well<br />
as pharmaceutical and medical<br />
sector manufacturers, At the Medical<br />
Supply Chain Management Congress<br />
and Expo, sustainable health care<br />
and resource utilization will be<br />
invested with the aim of efficient<br />
use of resources and supply chain<br />
and inventory management issues at<br />
international standards. Future supply<br />
chain management will be discussed<br />
at the III Medical Supply Chain<br />
Management Congress which take<br />
place in the Presidency of Rector of<br />
Sağlık Bilimleri University Dr. Cevdet<br />
Erdol, Demircan Honorary Presidency<br />
of T. C. Health Minister Dr. Ahmet<br />
and Undersecretary of Ministry of<br />
Health. Dr. Prof. Eyup Gumus. With<br />
regard to the congress in which<br />
public, private and university hospitals<br />
and city hospitals’ supply chain,<br />
localization roadmap and medical<br />
supply chain management models<br />
will be taken into consideration, the<br />
Undersecretary of the Ministry of<br />
Health Prof. Dr. Eyup Gumus said,<br />
“Supply chain and stock management,<br />
time, space and financial resources<br />
to use the most important issue is<br />
accurate and efficient. In this respect,<br />
the priority of this congress is to make<br />
use of the knowledge and experience<br />
of the institutions in our country,<br />
to share the necessary systems,<br />
technologies and pilot applications<br />
with the health administrators, and to<br />
bring healthcare managers together<br />
with companies offering products and<br />
services in the sector.”<br />
Rector of Sağlık Bilimleri University<br />
Dr. Cevdet Erdol said, “In parallel with<br />
these developments in the health<br />
sector, which is one of the sectors in<br />
which change and development do<br />
not slow down, medical supply chain<br />
management is being reshaped. The<br />
event, which will be discussed with all<br />
aspects of the stakeholders involved<br />
in the medical supply chain and the<br />
services offered, will play a key role<br />
in the formation of the health supply<br />
chain of the future.”<br />
Besides the congress and fair, the<br />
workshop, panels and trainings also<br />
contain an intense program with<br />
activities; In addition to training and<br />
information sharing in purchasing,<br />
logistics, inventory tracking,<br />
registration, auditing, financing and<br />
information fields, will be a platform<br />
where new products, services and<br />
technologies are exhibited in the<br />
healthcare sector, and the users and<br />
suppliers come together. The Ministry<br />
of Health, SSI and the University<br />
of Health Sciences support and<br />
cooperation in the organized by the<br />
Satur and Ekspoturk, the content of<br />
the congress is as follows:<br />
• Medical supply chain management<br />
models<br />
• New trends and transformations in<br />
medical supply<br />
• Effective financial management<br />
(Ministry of Finance, MoLSS)<br />
• IT Solutions in Supply Chain<br />
Management<br />
• Current Legislative Practices and<br />
Development Proposals<br />
• Public Hospitals Applications<br />
• TITCK Applications<br />
• Medical supply dimension in<br />
university hospitals’ operating<br />
problems<br />
• Urban hospitals’ medical supply<br />
chain practices and financial<br />
sustainability<br />
• Medical Supply Localization,<br />
SEYK, R & D (BSTB, Ministry of<br />
Development, Ministry of Health,<br />
KOSGEB, TUBITAK)<br />
44 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17
Türk ilacının kalitesi dünyada tescillendi<br />
Sağlık Bakanlığı’nın girişimleri sonuç verdi ve ilaç sektörünün uzun süredir beklediği<br />
güzel haber geldi. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK), aralarında İsviçre,<br />
ABD, İngiltere, İrlanda, Almanya, Kanada, Japonya ve Avusturalya’nın da bulunduğu<br />
Uluslararası İlaç Denetim Birliği (PIC/S) üyeliğine kabul edildi. İKMİB Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Murat Akyüz, sektörde sevinçle karşılanan bu üyeliğin Türkiye’de üretilen<br />
ilaçların kalitesinin uluslararası alanda tescili anlamına geldiğini belirterek katma<br />
değerin yüksek olduğu ilaç ihracatında artış beklediklerini söyledi.<br />
Dünyada ilaç ruhsatı veren<br />
otoritelerin kurduğu bir birlik olan<br />
Uluslararası İlaç Denetim Birliği<br />
(PIC/S), bu alanda kabul gören en<br />
saygın ve geçerli kurum olarak<br />
biliniyor. PIC/S’e üye olmak ise o<br />
kadar kolay değil. Ülkeler, zorlu<br />
geçen denetimler sonucu Birlik<br />
üyeliğine kabul ediliyor. Türkiye’nin<br />
PIC/S’e üye olması ile birlikte Sağlık<br />
Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz<br />
Kurumunca yapılan tüm denetimler<br />
dünyada kabul görecek ve ülkemizde<br />
üretilen ilaçların kalitesi ve güvenliği<br />
tescil edilmiş olacak. 01 Ocak 2018<br />
tarihinden itibaren geçerli bu üyelik<br />
46 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
ilaç ihracatının önündeki engelleri de<br />
ortadan kaldıracak.<br />
Türk ilaç sektörü dünya liginde…<br />
İstanbul Kimyevi Maddeler ve<br />
Mamülleri İhracatçıları Birliği<br />
(İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Murat Akyüz, konuya ilişkin yaptığı<br />
değerlendirmede ilaç sektörünün de<br />
destek verdiği üyelik çalışmalarının<br />
sonuçlandırılmasındaki kararlılığı<br />
ve sektöre katkıları dolayısıyla<br />
Sağlık Bakanlığı’na teşekkür etti.<br />
İlerleyen süreçte ilaç ihracatında artış<br />
beklediklerini kaydeden Murat Akyüz<br />
şunları söyledi: “Bu üyelikle birlikte<br />
Türkiye’de üretilen ilaçların kalitesi<br />
ve güvenliği uluslararası alanda<br />
tescillenirken, ülkemiz ilaçta dünya<br />
ligindeki yerini de sağlamlaştırmıştır.<br />
İlaç sektörümüzün de destek verdiği<br />
üyelik sürecinde gerek Türkiye İlaç<br />
ve Tıbbi Cihaz Kurumu gerekse de<br />
üreticilerimiz çok ciddi ve zorlu<br />
denetimlerden geçtiler. Yaklaşık<br />
4 yıldır bu konuda çalışmalar<br />
yürütülüyor. Sağlık Bakanlığımızın<br />
girişimleri ve kararlılığı ile sonunda<br />
beklediğimiz güzel haberin<br />
gelmesinden dolayı mutluyuz. PIC/S<br />
Uluslararası İlaç Denetim Birliği’ne<br />
üyelik ilaç sektörümüzün tüm<br />
dünyadaki itibarını ve güvenilirliğini<br />
artıracak. PIC/S üyeliği sayesinde<br />
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu<br />
tarafından yapılan denetimlerin tüm<br />
dünyada geçerli olması firmalarımızın<br />
işlerini kolaylaştıracak, maliyetlerini<br />
azaltacak ve ihracatta tarife dışı<br />
engelleri ortadan kaldıracak. Kimya<br />
sektörümüzün katma değeri en<br />
yüksek ürün gruplarından olan ilaç<br />
ihracatında artışı da beraberinde<br />
getirecektir. Geçtiğimiz yıl 777 milyon<br />
dolarlık ilaç ihracatı gerçekleştirdik<br />
ve kilogram başına birim ihracat<br />
fiyatı 15,5 dolar oldu. Bu rakam<br />
Türkiye ortalamasının 10 katından<br />
fazla. Bu yılın 7 aylık döneminde ise<br />
ihracatımız 455 milyon dolara ulaştı.<br />
Ülkemizin ilaç üretimindeki yüksek<br />
kalite seviyesinin tescillenmesi ile<br />
beraber ihracatta yüksek teknoloji<br />
ürünler ile gerçek potansiyelimizi<br />
yakalayabilecek bir ortamın<br />
oluşacağına inanıyoruz.”
12 - 14 APRIL / NİSAN 2018<br />
Book your stand!<br />
Yerinizi Ayırttınız mı?
The quality of Turkish medicine is registered<br />
in the world<br />
The Ministry of Health’s initiatives have yielded results and the good news that the<br />
pharmaceutical industry has been waiting for is long. The Turkish Medicines and<br />
Medical Devices Agency (TICCS) has been accepted as a member of the International<br />
<strong>Pharma</strong>ceutical Inspection Association (PIC / S), including Switzerland, USA, UK, Ireland,<br />
Germany, Canada, Japan and Australia. İKMİB Chairman Murat Akyüz said that this<br />
membership, welcomed with joy in the sector, stated that the quality of the medicines<br />
produced in <strong>Turkey</strong> means that the quality of the medicines produced in the international<br />
arena has increased and expected an increase in high value added medicine export.<br />
48 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
The International <strong>Pharma</strong>ceutical<br />
Inspection Association (PIC / S), an<br />
association established by authorities<br />
that administer drug registries<br />
around the world, is known as the<br />
most respected and valid institution<br />
recognized on this site. Joining PIC / S<br />
is not so easy. Countries are admitted<br />
to membership of the Union, which<br />
is the result of tough last audits.<br />
As soon as <strong>Turkey</strong> is a member of<br />
PIC / S, all the inspections done by<br />
the Ministry of Health, <strong>Turkey</strong> Drug<br />
and Medical Device Authority will<br />
be accepted in the world and the<br />
quality and safety of drugs produced<br />
in our country will be registered.<br />
As of January 1, 2018, this ban on<br />
membership drug exports will also<br />
be lifted.<br />
The Turkish pharmaceutical sector is<br />
in the world league ...<br />
Murat Akyüz, Chairman of the Board<br />
of Directors of the Istanbul Chemicals<br />
and Products Exporters Association<br />
(İKMİB) thanked the Ministry of<br />
Health for its determination to finalize<br />
the membership activities supported<br />
by the pharmaceutical sector and<br />
to contribute to the sector. Murat<br />
Akyuz said, “With this membership,<br />
while the quality and safety of drugs<br />
produced in <strong>Turkey</strong> are registered<br />
internationally, our country has<br />
strengthened its position in the world<br />
ligature in medicine. In the process<br />
of accession, which is also supported<br />
by the pharmaceutical industry,<br />
both the Turkish <strong>Pharma</strong>ceutical<br />
and Medical Device Authority<br />
and our producers are subjected<br />
to very serious and demanding<br />
inspections. We have been working<br />
on this issue for about 4 years. We<br />
are delighted that our Ministry of<br />
Health’s initiative and determination<br />
and the good news we have finally<br />
come to expect. The membership<br />
of the PIC / S International Drug<br />
Control Association will increase<br />
the reputation and reliability of our<br />
pharmaceutical industry all over<br />
the world. Thanks to the PIC / S<br />
membership, the checks made by<br />
the Turkish Medicines and Medical<br />
Devices Authority will be effective<br />
all over the world, which will<br />
facilitate the work of our companies,<br />
reduce their costs and eliminate<br />
non-tariff barriers in exports. The<br />
chemical sector will also bring<br />
about an increase in the exports of<br />
pharmaceuticals, which are among<br />
the highest product groups of our<br />
added value. We exported 777 million<br />
dollars of medicine exports last<br />
year and the unit export price per<br />
kilogram was 15,5 dollars. This figure<br />
is more than 10 times higher than<br />
<strong>Turkey</strong> average. In the 7 months of<br />
this year, our exports reached 455<br />
million dolars. With the registration<br />
of our country’s high quality level<br />
in pharmaceutical production,<br />
we believe that there will be an<br />
environment that can capture our true<br />
potential with high-tech products in<br />
exports.”
New York’tan yerli İK projesine ödül<br />
AstraZeneca Türkiye İnsan Kaynakları<br />
Direktörü Feyza Aysan<br />
AstraZeneca Türkiye, The Stevie ® Awards<br />
for Great Employers- “Achievement<br />
in Employee Engagement” (Çalışan<br />
Katılımının Sağlanması) kategorisinde<br />
Bronz Ödül’e layık görüldü. The Stevie ®<br />
Awards for Great Employers’da,<br />
çalışanlara en iyi çalışma ortamının<br />
sunulmasına yardımcı olan işverenler,<br />
insan kaynakları profesyonelleri, ekipler,<br />
başarılı projeler, ürünler ve tedarikçiler<br />
ödüllendiriliyor. Bu sene ödüle layık<br />
görülen şirketlerin ödülleri 22 <strong>Eylül</strong>’de<br />
New York’ta düzenlenen bir törenle<br />
teslim edildi.<br />
50 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
İşyeri güvenliği, yılın işvereni,<br />
en iyi insan kaynakları müdürü,<br />
yılın çözüm üreticisi gibi pek çok<br />
kategoride ödül almak için 500’ün<br />
üzerinde şirketin aday olduğu bu<br />
seneki The Stevie ® Awards for<br />
Great Employers’da AstraZeneca<br />
Türkiye, Serotonin projesiyle Çalışan<br />
Katılımının Sağlanması kategorisinde<br />
Bronz Ödül’e layık görüldü. Bu<br />
yılki ödül sahiplerinin belirlendiği<br />
değerlendirme sürecinde 50’nin<br />
üzerinde profesyonel görev aldı.<br />
Serotonin’in hedefi çalışan<br />
mutluluğunu ve bağlılığını arttırmak<br />
AstraZeneca Türkiye, çalışan<br />
sadakatini ve bağlılığını güçlendirmek<br />
amacıyla çalışanların memnuniyetinin<br />
ölçüldüğü ve geri bildirimlerinin<br />
alındığı anketleri düzenli olarak<br />
yapıyor. Serotonin Grubu da bu<br />
kapsamda tamamlanan Bağlılık<br />
Anketi sonucunda çalışanlardan<br />
alınan geri bildirimler doğrultusunda<br />
yenilikçi uygulamaları tasarlamak<br />
için oluşturulmuştu. Serotonin adı<br />
verilen bu proje grubu sayesinde,<br />
iş-özel yaşam dengesine ve çalışan<br />
memnuniyetine önem veren çok<br />
sayıda motivasyonel uygulama<br />
hayata geçirildi. Grup çalışan<br />
görüş anketi sonuçlarına göre<br />
belirlenen konularda pozitif değişim<br />
sağlamak amacıyla AstraZeneca<br />
Türkiye genelinde çalışmalarına<br />
devam ediyor. Her departmandan<br />
bir temsilcinin bulunduğu grup,<br />
kendi departmanlarının ihtiyaçlarını<br />
belirleyerek, ortak ihtiyaçları<br />
AstraZeneca Türkiye Yönetim<br />
Kurulu’na iletiyor. Değerlendirmeler<br />
sonucunda ortak ihtiyaçlara yönelik<br />
aksiyon planları geliştiriliyor ve<br />
öneriler hayata geçiriliyor.<br />
“İnsana saygı en büyük önceliğimiz”<br />
Ödül almak için gittiği New York’ta<br />
AstraZeneca Türkiye’nin başarısını<br />
değerlendiren AstraZeneca Türkiye<br />
İnsan Kaynakları Direktörü Feyza<br />
Aysan ödül hakkında şunları söyledi:<br />
“Türkiye’de esnek çalışma ve<br />
esnek yan haklar uygulamalarını<br />
başlatan ilk firmalardan biri olarak,<br />
Serotonin isimli projemizle işözel<br />
yaşam dengesini sağlama ve<br />
çalışan mutluluğunu ve bağlılığını<br />
arttırma odaklı pek çok motivasyonel<br />
uygulamayı hayata geçirdik.<br />
AstraZeneca İnsan Kaynakları<br />
Ekibi olarak sürdürülebilir başarıyı<br />
hedefleyen, yenilikçi ve üretken bir<br />
anlayışına sahibiz. Yeni trendleri takip<br />
edip AstraZeneca’ya uyarlayarak,<br />
çalışanlarımızı iş hayatlarında<br />
destekliyor ve başarılı olmalarını<br />
sağlayacak fırsatlar oluşturmak için<br />
çalışıyoruz. “İnsana Saygı” ilkemizin<br />
bir parçası olarak çalışanlarımızın<br />
bağlılığının düzenli olarak ölçüldüğü<br />
ve geri bildirimlerinin alındığı<br />
anketler yapıyoruz. Her şeyden<br />
önce insana değer veren bir şirket<br />
olarak bu hedefimiz doğrultusunda<br />
emin adımlarla ilerlerken Serotonin<br />
projemizle Stevie Ödülü kazanmak<br />
bizler için ayrı bir motivasyon oldu.”
Uluslararası Katılımlı<br />
Ulusal Sağlık Hizmetleri<br />
4.Meslek Yüksekokulları Sempozyumu<br />
15 <strong>–</strong> 18 Kasım <strong>2017</strong><br />
Silence Hotel İstanbul & Convention Center<br />
Ataşehir / İstanbul<br />
www.shmys.org
Award for the local HR project from New York<br />
AstraZeneca <strong>Turkey</strong> was chosen to be worthy of the Bronze award in The<br />
Stevie ® Awards for Great Employers - “Achievement in Employee Engagement”<br />
(Ensuring Employee Participation) category. In The Stevie ® Awards for Great<br />
Employers, employers who help to provide the best work environment for<br />
employees, human resources professionals, teams, successful projects,<br />
products and suppliers are rewarded. This year the awards found their owners<br />
at a ceremony organized in New York on September 22nd.<br />
At The Stevie ® Awards for Great<br />
Employers in which over 500 firms<br />
participated as candidates this<br />
year in order to get an award in<br />
many categories such as workplace<br />
safety, employer of the year, best<br />
human resources manager, year’s<br />
best solution provider, AstraZeneca<br />
<strong>Turkey</strong> has received the Bronze<br />
Award in the Ensuring Employee<br />
Participation category. This year, over<br />
50 professionals were involved in the<br />
evaluation process of determining the<br />
award winners.<br />
52 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
Serotonin aims to increase<br />
employee satisfaction and<br />
commitment<br />
In order to promote loyalty and<br />
commitment of the employees,<br />
AstraZeneca <strong>Turkey</strong> regularly<br />
conducts questionnaires to measure<br />
the satisfaction thereof and receive<br />
feedback relating thereabout.<br />
Serotonin Group was founded to<br />
plan innovative applications based<br />
on the feedback obtained from<br />
the employees as a result of the<br />
Loyalty Survey completed within<br />
this scope. Thanks to this project<br />
group called Serotonin, many<br />
motivational applications putting<br />
importance both on the balance<br />
between work and private life and<br />
on employee satisfaction have been<br />
brought to life. The Group continues<br />
to work across AstraZeneca <strong>Turkey</strong><br />
in order to provide positive changes<br />
based on the results of the opinion<br />
questionnaire. The group consisting<br />
of a representative from each<br />
department, who determines the<br />
needs of his/her own department,<br />
forwards the common needs to the<br />
Board of Directors of AstraZeneca<br />
<strong>Turkey</strong>. Following evaluations, action<br />
plans are developed for the common<br />
needs and recommendations are<br />
implemented.<br />
“Respect for people is our top<br />
priority”<br />
While attending the ceremony in<br />
New York, Feyza Aysan, Human<br />
Resources Director of AstraZeneca<br />
<strong>Turkey</strong>, evaluated the success of<br />
AstraZeneca <strong>Turkey</strong> and said the<br />
following regarding the award: “We, as<br />
one of the firms initiated the flexible<br />
work and flexible benefits applications,<br />
have implemented many motivational<br />
applications, with our project called<br />
Serotonin, that focuses both on<br />
providing a balance between workprivate<br />
life and increasing employee<br />
satisfaction and commitment. As<br />
AstraZeneca Human Resources<br />
Team, we have an innovative and<br />
productive understanding that aims<br />
sustainable success. By following<br />
new trends and adapting them<br />
to AstraZeneca, we support our<br />
employees in their careers and<br />
endeavor to provide opportunities<br />
for their success. As a part of our<br />
“Respect for People” principle, we<br />
regularly conduct questionnaires<br />
that measure employee commitment<br />
and provide us with feedback. As a<br />
company putting human value above<br />
all else and continuing towards<br />
the direction of our target with our<br />
Serotonin project, winning a Stevie<br />
Award has been a separate motivation<br />
for us.”
2. İstanbul<br />
Ulusal Beslenme ve Diyetetik Kongresi<br />
23 - 26 Kasım <strong>2017</strong><br />
Silence Hotel / Ataşehir / İstanbul<br />
KONGRE SEKRETERYASI<br />
Okan Üniversitesi Tuzla Kampüsü<br />
34959 Akfırat-Tuzla / İSTANBUL<br />
T. 0 (216) 677 16 30 - 3723<br />
T. 0 (216) 677 16 47<br />
apekstr<br />
KONGRE HİZMETLERİ APEKS SEYAHAT ORGANİZASYON<br />
VE HALKLA İLİŞKİLER A.Ş.<br />
Teknik Yapı Residence Balıkesir Cad. No:6 AB Blok<br />
Kat:20 D:180 34880 Kartal / İstanbul<br />
T:+90 216 455 02 01 F: +90 216 455 02 51<br />
www.ibdk<strong>2017</strong>.org
GSK Türkiye’de yeni atama<br />
GSK Bilgi Teknolojileri<br />
Departmanı Liderliğine<br />
daha önce Logo, Roche,<br />
Bayer ve Teva’da görev<br />
yapan Başar Uyanık Koçak<br />
getirildi.<br />
Başar Uyanık Koçak<br />
GSK Türkiye Bilgi Teknolojileri Departmanı<br />
Liderliğine 1 Ağustos <strong>2017</strong> tarihi itibariyle<br />
Başar Uyanık Koçak atandı. 2002 yılında<br />
Başkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği<br />
bölümünden mezun olan Koçak, 2005 yılında<br />
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri<br />
Mühendisliği bölümünde yaptığı yüksek<br />
lisansını tamamladı. Koçak, kariyerine<br />
2004-2006 yılları arasında Logo firmasında<br />
ERP uzmanı olarak başladı. 2006-2014<br />
yılları arasında, Roche’da sırasıyla Proje<br />
Müdürü, Bölgesel Proje Müdürü, Medikal<br />
Bilgi Yönetiminden Sorumlu Global Program<br />
Müdürü olarak görev yaptı. 2014-2015<br />
yılları arasında Bayer’de Bilgi Teknolojileri<br />
İş Ortaklığı ve Portfolyo Müdürü görevlerini<br />
yürüttü. 2015-<strong>2017</strong> yılları arasındaki son<br />
görevi ise Teva IT Direktörlüğüydü.<br />
New appointment in GSK <strong>Turkey</strong><br />
Basar Uyanık Kocak, who previously worked at Logo, Roche, Bayer and Teva,<br />
was assigned GSK Information Technologies Department’s Leadership<br />
Basar Uyanık Kocak was appointed to the leadership of GSK <strong>Turkey</strong> Information Technologies Department as of 1 August<br />
<strong>2017</strong>. Kocak graduated from the Department of Industrial Engineering of Baskent University in 2002 and completed his<br />
master’s degree in Middle East Technical University Industrial Engineering department in 2005. Kocak started his career<br />
as an ERP specialist in the Logo company between 2004-2006. Between 2006 and 2014, he served as Project Manager,<br />
Regional Project Manager and Global Program Manager for Medical Information Management, respectively, in Roche.<br />
Between 2014 and 2015 he served as the Director of Information Technology Business and Portfolio at Bayer. The last<br />
assignment between 2015-<strong>2017</strong> was Teva IT Directorate.<br />
54 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17
Hazırlayanlar: Ebru PEKEL - Recep ARSLANTAŞ<br />
ebru.pekel@img.com.tr - recep.arslantas@img.com.tr
ŠKODA SUPERB:<br />
OTOMOBİLİNİZ<br />
KARTVİZİTİNİZ!<br />
ŠKODA’nın tercihi<br />
Şık tasarımı ve konforuyla çok konuşulan ŠKODA Superb, işinde adından çok söz ettirenleri<br />
güvenli ve prestijli bir yolculuğa çıkarıyor. Uygun filo yönetimi çözümleri, sınıfının en geniş iç ve<br />
bagaj hacmiyle ŠKODA Superb, sizi işinizin yıldızı yapacak.<br />
/SkodaTurkiye<br />
www.skoda.com.tr<br />
skodafilo@skoda.com.tr<br />
ŠKODA Superb için ortalama yakıt tüketimi 4.1-7.1 litre/100 km<br />
arasında olup CO 2 salımı 107-160 g/km arasındadır.
Bayraktar Grubu’nda organizasyonel değişiklik<br />
Bayraktar Grubu şirketlerinden Baylas Otomotiv A.Ş. Genel Müdürlüğü görevine, 5<br />
<strong>Eylül</strong> <strong>2017</strong> tarihi itibari ile, otomotiv sektöründe satış, filo, ikinci el, bayi ağı yönetimi,<br />
iş geliştirme, dağıtım stratejileri alanlarında farklı kademelerde yöneticilik yapmış<br />
olan Mehmet Emre Doğueri getirildi.<br />
58 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17<br />
1995 yılından bu yana<br />
Bayraktar Grubu<br />
bünyesinde çeşitli<br />
yöneticilik görevlerinde<br />
bulunan, 2009 yılı<br />
Temmuz ayından bu yana<br />
ise Baylas Otomotiv<br />
A.Ş. Genel Müdürlüğü<br />
görevini yürütmekte olan<br />
Bahattin Tatoğlu ise H.<br />
Bayraktar Yatırım Holding<br />
A.Ş. bünyesinde Otomotiv<br />
Ticari Grup Mali İşler, İç<br />
Denetim, Süreç Kalite,<br />
Bilgi Sistemleri, Sistem-<br />
Network, Strateji ve İş<br />
Geliştirmeden sorumlu<br />
Yönetim Kurulu Başkan<br />
Yardımcısı olarak görev<br />
yapacak.<br />
Lise öğrenimini Galatasaray<br />
Lisesi’nde tamamlayan Baylas<br />
Otomotiv A.Ş.’nin yeni Genel<br />
Müdürü Mehmet Emre Doğueri,<br />
Galatasaray Üniversitesi Endüstri<br />
Mühendisliği Bölümü’nde 1997<br />
yılında lisans, 2000 yılında ise yüksek<br />
lisans eğitimini tamamladı.<br />
Çalışma hayatına 1998 yılında<br />
Peugeot Türkiye’de başlayan Mehmet<br />
Emre Doğueri, Satış Bölge Müdürlüğü<br />
ve Filo Satış Müdürlüğü görevlerinde<br />
bulundu. 2002 yılında Peugeot’nun<br />
Fransa Genel Merkezi’ne Uluslararası<br />
Pazarlama Programları Danışmanı<br />
olarak atandı. 2005-2008 yılları<br />
arasında Peugeot Fransa Paris Ana<br />
Bayisi’nde Satış Müdürü olarak<br />
görev yaptı. 2008-2009 yıllarında<br />
Peugeot Fransa Genel Merkezi’nde<br />
Uluslararası Filo Satış ve İş<br />
Geliştirme Müdürlüğü yapan Doğueri,<br />
2009-2013 yılları arasında Peugeot<br />
Türkiye’ye gelerek Filo ve İkinci El<br />
Satış Operasyonları Direktörlüğü<br />
görevini yürüttü. 2013 yılında Peugeot<br />
Cezayir’e Ticari Direktör olarak<br />
atanan Doğueri, 2016 yılında bu<br />
görevinin tamamlanmasının ardından<br />
PSA ailesinden ayrıldı.<br />
2016 yılından bu yana Suudi<br />
Arabistan’ın Cidde kentinde<br />
Petromin Nissan’da Filo Satışı ve<br />
İş Geliştirmeden Sorumlu Genel<br />
Müdürlük görevini yürüten Mehmet<br />
Emre Doğueri, 5 <strong>Eylül</strong> <strong>2017</strong> tarihi<br />
itibariyla Baylas Otomotiv A.Ş Genel<br />
Müdürlüğü görevini üstlenecek.
Türkiye, çocuk oto koltuğu kullanımında<br />
diğer ülkelerin gerisinde<br />
Araç içinde çocuk güvenliğine<br />
yönelik ürünleri İskandinav<br />
güvenlik tecrübesiyle sunan<br />
BeSafe, Avrupa Birliği Çocuk Oto<br />
Koltuğu Yeni Yönetmeliğine (I-Size)<br />
göre otomobillerde neden I-Size<br />
model koltuk tercih edilmesi<br />
gerektiğini açıkladı. Gelişmiş<br />
ülkelerde ve Türkiye’de çocuk oto<br />
koltuğu kullanımı istatistiklerini<br />
karşılaştıran BeSafe’e göre, I-size<br />
model çocuk koltuklarının artması,<br />
kazalarda çocuk yaralanması ve<br />
ölümlerini Türkiye’de azaltacak<br />
önemli bir faktör olarak ön plana<br />
çıkıyor.<br />
Türkiye’de çocuk oto koltuğu<br />
kullanımı oranı %20,5<br />
ABD’de Ulusal Karayolu Trafik<br />
Güvenliği İdaresi (NHTSA) verilerine<br />
göre, doğru şekilde kullanıldığında,<br />
çocuk ölümlerini %76 oranında<br />
azaltan çocuk oto koltuğunun<br />
kullanımında Türkiye oldukça geride<br />
yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü<br />
(WHO) verilerine göre, gelir seviyesi<br />
yüksek ülkelerde, gelir seviyesi düşük<br />
ülkelere oranla, çocuk oto koltuğu<br />
kullanımı daha yüksek seviyede…<br />
Avustralya’da bu oran %90, ABD’de<br />
%84 iken, İstanbul Bakırköy Dr. Sadi<br />
Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />
verilerine göre ise Türkiye’de çocuk<br />
oto koltuğu kullanımı oranı %20,5.<br />
Türkiye’de yaralanan ya da hayatını<br />
kaybedenlerin %30’u 0-14 yaş<br />
grubunda<br />
Global ölçekli araştırmalara göre,<br />
kazalardaki çocuk ölümleri oto<br />
koltuğu kullanımını zorunlu kılan<br />
ülkelerde %3 iken, bu kuralın<br />
uygulanmadığı ülkelerde %46<br />
düzeyine çıkıyor. Araç kazalarında<br />
hayatını kaybeden ya da yaralanan<br />
her 100 kişinin 15’ini çocuklar<br />
oluşturuyor. Türkiye’de yaralanan ya<br />
da hayatını kaybedenlerin % 30’u ise<br />
0-14 yaş arası çocuklardan oluşuyor.<br />
Bilgisi olduğu halde kullanmayanların<br />
oranı %51,5<br />
İstanbul Bakırköy Dr. Sadi Konuk<br />
Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />
verilerine göre, çocuk oto koltuğu<br />
hakkında bilgisi olmayan ve<br />
kullanmayanların oranı %28,<br />
bilen fakat kullanmayanların oranı<br />
%51,5… Bu konuda bilgisi olan<br />
ve kullananların oranı ise %20,5<br />
seviyesinde kalıyor. Türkiye’de çocuk<br />
oto koltuğu kullananların %83’ü<br />
kendisi, %16,5’i bir yakınından satın<br />
alarak kullanıyor.<br />
Yaralanma ve ölümleri azaltıyor<br />
Gelişmiş ülkelerde oto koltuğu<br />
kullanımının bir yaşam biçimi<br />
olduğunu aktaran BeSafe Türkiye<br />
Genel Müdürü Kasım Yiğit, Avrupa<br />
Birliği I-Size Yönetmeliği’ne uygun<br />
çocuk oto koltuğu kullanımının,<br />
Türkiye’de yaralanan ve hayatını<br />
kaybeden çocuk oranında düşüş<br />
sağlayacağını vurguladı. Yönetmeliğe<br />
göre, çocukların, ilk 15 ay boyunca<br />
arka-yönelimli çocuk oto koltuğunda<br />
seyahat etmesi gerektiğini belirten<br />
Yiğit, yönetmeliğe uygun çocuk oto<br />
kullanımının, yan ve boyun / baş<br />
boyun darbelerine karşı sıkı koruma<br />
sağladığını, dolayısıyla yaralanma ve<br />
ölümleri önemli oranda azalttığını<br />
ifade etti.<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 59
Kordsa ve Continental<br />
Güçlerini Birleştirdi<br />
•<br />
Continental ve Kordsa’nın resorsinol ve formaldehit<br />
içermeyen çevre dostu yapıştırma teknolojisi, sektör için<br />
büyük gelecek vadediyor.<br />
• Continental bu yeni teknolojiyi lastik üretiminde tüm<br />
segmentlerde kullanmayı planlıyor.<br />
• Kordsa ve Continental bu iş birliğiyle lastik sektöründe<br />
öncü bir çalışmaya imza attı.<br />
• Lastik sektörü ve tedarikçileri için ücretsiz lisanslama<br />
öngörülüyor.<br />
İstanbul, 23 Ağustos <strong>2017</strong>. Teknoloji şirketi Continental’in<br />
lastik birimi ile lastik güçlendirme teknolojilerinin<br />
uluslararası öncü markası Kordsa, kauçuk esaslı<br />
bileşiklerle tekstil güçlendirme malzemelerini yapıştıracak,<br />
yeni bir sürdürülebilir yapıştırıcı standardı üzerinde<br />
çalışıyorlar. Ürün geliştirme alanında gerçekleşen bu iş<br />
birliği çerçevesinde iki şirket, resorsinol ve formaldehitin<br />
yerini daha çevre dostu kimyasalların aldığı bir teknoloji<br />
geliştirmek üzere anlaştılar.<br />
Continental’de binek otomobil lastiklerinin dünya<br />
genelindeki araştırma ve geliştirmesinin başındaki<br />
isim Dr Boris Mergell, bu iş birliği ile ilgili şunları dile<br />
getirdi: “Çalışanlarımıza ve topluma olumlu katkıları<br />
olacak adımlar atmak, kurumsal stratejimizin en önemli<br />
parçalarından birisi. Bu sebeple, sürekli olarak lastik<br />
imalat süreçlerimizi mümkün olduğunca çevre dostu<br />
yapacak yeni fikirlerin arayışı içindeyiz. Tam da bu<br />
anlayışla, resorsinol ve formaldehit içermeyen yapıştırma<br />
teknolojileri alanında kapsamlı bilgi birikimine ve<br />
yapıştırma sistemleri konusunda yetkinliğe sahip bir ürün<br />
geliştirme ortağı olarak Kordsa ile çalışmalara başladık.<br />
Bugüne kadar, hem laboratuvar ortamında hem de deneme<br />
lastiklerinde elde ettiğimiz test sonuçları da, Continental<br />
ve Kordsa arasındaki iş birliğinin yüksek kalitesini<br />
yansıtıyor.”<br />
Mergell sözlerine şöyle devam etti: “Bu nedenle,<br />
sürdürülebilirlik anlamında bizi daha da öteye taşıyacak<br />
bir adım olarak bu teknolojiyi lastik üretimimizin tüm<br />
segmentlerinde uygulamaya almayı planlıyoruz. Birçok<br />
üretici şu anda kendi yapışma standardı üzerinde<br />
çalışıyorlar. Her bir farklı çözüme onay alma süreci<br />
bile uzun ve zorlu bir hale gelecektir. Bu sebeple bu iş<br />
birliğinde yaklaşımımız, bu teknolojiyi diğer tedarikçilerin<br />
ve rakiplerin erişimine açmak, bu sayede de yeni bir<br />
yapıştırma standardının temellerini atmak olmuştur.”<br />
Kordsa Teknoloji’den sorumlu Genel Müdür Yardımcısı<br />
İbrahim Özgür Yıldırım ise şunları söyledi: “Resorsinol<br />
ve formaldehit kullanımı lastik sektöründe aşılması<br />
gereken önemli bir zorluk. Gelecek nesillere daha iyi,<br />
daha sürdürülebilir ürünler geliştirme misyonumuz ve<br />
‘Güçlendirici’ kimliğimizle, resorsinol ve formaldehit<br />
kullanılmayan bir yapıştırıcı formülü üzerinde 2008’den beri<br />
çalışıyoruz. Açık inovasyonun en büyük destekçilerinden<br />
biri olarak, bu alandaki derin bilgi birikimimizi ve<br />
uzmanlığımızı Continental ile birleştirdik ve bu sayede<br />
de lastik kord bezi banyosunda kullanılan formülde<br />
değişiklik yapmayı başardık. Ulaştığımız formül 80 yıldır<br />
kullanılan resorsinol ve formaldehit esaslı formüle<br />
alternatif olabilecek, çevre dostu bir formül. Bu alandaki<br />
araştırmalara yaptığımız büyük yatırım ve Continental<br />
ile işbirliğimiz neticesinde elde ettiğimiz sonuçlara<br />
baktığımızda, bu yeni teknolojinin tekstil güçlendirme<br />
malzemeleri sektörünün yeni yapıştırıcı standardı<br />
olabileceğini düşünüyoruz.”<br />
Continental ve Kordsa’nın gündeminde bu yeni yapıştırma<br />
standardı için ücretsiz lisanslama yapmak da bulunuyor.<br />
Bulunan bu çevre dostu formül ve ücretsiz lisanslama<br />
kavramı Continental ve Kordsa iş birliğini daha güvenli,<br />
daha sağlıklı ve daha çevreci ürünler üretme konusunda<br />
sektörün öncü iş birliklerinden biri haline getiriyor. İki<br />
firma, konuyla ilgili detaylı gelişmeleri Şubat ayında<br />
Hannover’de gerçekleşecek olan Tire Expo 2018 fuarında<br />
ziyaretçilerle paylaşacaklar.<br />
60 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17
Arabasına Aşık Erkekler!<br />
Erkeklerin araba sevdası neredeyse anne karnında başlar desek abartmış olmayız. Erkek çocuklardaki araba sevdası,<br />
biraz yürümeye başlayıp da televizyonda veya gazetede araba reklamı gördüklerinde, amblemlerden arabaların markalarını<br />
tanımalarıyla başlar. Çocukluk döneminde bir erkek çocuğuna alınacak en güzel hediye ister akülü <strong>–</strong> aküsüz isterse<br />
uzaktan kumandalı veya kumandasız olsun, oyuncak arabadır.<br />
Böyle bir ortamda büyüyen erkek çocuklarından oluşan ülkemizde şüphesiz, arabalarını çok seven erkek sayısı hiç de az<br />
değildir. Bunlar arabalarına car’ım diyen erkeklerdir. Arabaya olan aşkın, kadına olan aşktan daha fazla mutluluk vereceğini<br />
düşünen erkekler, her gün arabasını en ince ayrıntısına kadar inceleyen, alışveriş merkezlerinde bile tek araçlık park yeri<br />
arayan, arabasının içerisindeki döşemeleri sürekli kağıtlarla kaplayan insan tipidir.<br />
Bu arkadaşlar, asla arabasını valeye teslim etmez, özel otoparklarda aracını görevliye vermektense arabasını kendi park<br />
etmeye çalışır, duvara sıfır yanaşır. Hatta eşini, sevgilisini arabasını dikkatli park etmek için kullanır. Zavallı hanımlar, el kol<br />
hareketleri eşliğinde, beyefendi aracını park ederken yardımcı olacaklar diye komik görüntülere sebep olurlar.<br />
Arabasına aşık beyefendilerin sahip oldukları arabaların renkleri de kişilikleri ile ilgili önemli bir ipucu verir. Beyaz renk<br />
daha duygusal, ailesine önem veren, özellikle toplumsal kurallara dikkat eden kendisiyle barışık ilgi ve saygı bekleyen<br />
kişilerin tercihi olurken; siyah renk kısmen muhalif, kendiyle çok barışık olmayan, kendini çok fazla açmayan kişilerin<br />
tercih ettiği renk olarak dikkati çeker. Siyah renk, aynı zamanda benlik sınırları çok açık olmayan, gizemi seven ama bir o<br />
kadar da karizmatik kişilerin tercihi olabilir. Bu nedenle tüm dünyada askeri ve sivil bürokraside makam araçlarının rengi<br />
siyah tercih edilir.<br />
Arabasını karısından veya sevgilisinden çok seven erkekler, son model bir arabaya sahip olduklarında yatırım yapmış gibi<br />
sevinirler. Kadınlar ise altın, ev gibi yatırım araçlarını tercih ederler ve kadınların gözünde araba almak hala bir yatırım şekli<br />
değildir.<br />
Önce can sonra canan felsefesine sahip olan erkeğin, aslında kullandığı arabanın bir üst modeli çıktığı zaman, arabası da<br />
sevgisi gibi eskiyecek ve yenileme ihtiyacı duyacaktır. Sevgisi, aşkı geçicidir ta ki daha iyi bir otomobile sahip olana kadar.<br />
Batıda bir internet sitesinin yaptığı bir araştırmaya göre, arabasına aşık, materyalist erkek sayısının hızla artmakta olduğu<br />
günümüzde kadınlar da, evlenilecek adamı kullandığı arabadan belirliyormuş. Kadın gözüyle otomobil markalarının,<br />
sahip olduğu erkeğe verdiği imaj üzerine yapılan araştırmada çok ilginç sonuçlar ortaya çıkmış. Ankete göre, Porsche,<br />
Lamborghini ve Ferrari marka arabaya sahip olup bir kadını etkileyeceğini düşünen erkek yanılıyormuş. Ankete katılanların<br />
çoğunun öne çıkardığı markalar arasında; Range Rover: kadınların evlenmeyi arzu ettiği kişi, Mercedes / Bmw: üzerinde<br />
düşünülmesi gereken kişi, Audi: klas ve pratik; Volkswagen : etkileyici değil ama idare eder, erkeğe çekicilik katmıyor;<br />
Toyota: Pratik ve olgun aile adamı; Volvo: Çoğunluğu evli, ortalıkta fazla gezinmeyen erkeklere ait şeklinde algılamalarla yer<br />
alıyormuş. Ben ise tercihimi Mercedes’ten yana kullanıyorum ve ölüsü para diyorumm. ))))<br />
Herkese keyifli ve emniyetli sürüşler!<br />
Ebru Pekel<br />
<strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17 61
İkinci El Araçta Konforun Yeni Adı: ototrink.com<br />
Otomobil satış sürecindeki<br />
zorluklarla uğraşmadan,<br />
hızlı ve güvenilir bir şekilde<br />
araç satış imkanı sağlayan ototrink.<br />
com; verdiği yenilikçi ve teknolojik<br />
hizmetler ile anında araç satış<br />
sisteminde, ikinci elin en doğru<br />
adresi!<br />
İkinci el araç satmak artık daha<br />
kolay. Ototrink.com, kişiye/kuruma<br />
özel online fiyat teklifi alma, ücretsiz<br />
ekspertiz ve sonrasında hızlı satış ve<br />
ödeme özellikleriyle araç satacaklar<br />
için hızlı, güvenilir ve zahmetsiz yeni<br />
bir platform. Araç satış sürecindeki<br />
zorlukları gidermek üzere kurulan<br />
ototrink.com, verdiği hizmet<br />
kalitesiyle ikinci elin en doğru adresi.<br />
Hayatında pratiklik arayan, araç<br />
satış işlemleri ile uğraşmaya vakit<br />
ayıramayan ya da ayırmak istemeyen<br />
araç sahipleri, tek bir sistem<br />
üzerinden güvenilir, hızlı ve kolay bir<br />
şekilde aracını satabiliyor. Ototrink.<br />
com, satış öncesi ve sonrasında<br />
kişi/kurumlar için yaşanan güven<br />
ve zaman konusundaki problemleri<br />
ortadan kaldırıyor.<br />
Fonksiyonel ve sonuç odaklı ürün<br />
beklentisi olanlara verdiği hizmet<br />
kalitesi ile pratiklik ve hız sağlayan<br />
ototrink.com’un işleyişi de çok kolay.<br />
ototrink.com ile satış süreci<br />
Kullanıcı, ototrink.com’dan birkaç<br />
kolay adım ile araca özel fiyat teklifi<br />
alıyor. Daha<br />
sonra iletişim bilgilerini yazıp ücretsiz<br />
ekspertiz randevusu oluşturuyor.<br />
ototrink.com’un açtığı ekspertiz<br />
merkezlerinde arabanın ücretsiz<br />
ekspertizi yapılıyor. Sistem, ekspertiz<br />
sonrasında araç için satış fiyat teklifi<br />
veriyor.<br />
İkinci el aracını satan kişi/kurum,<br />
verilen teklifi kabul ettiğinde,<br />
ototrink.com temsilcisine komisyon<br />
ödemeden aracı satıp, ücreti hemen<br />
tahsil edebiliyor.<br />
62 <strong>Pharma</strong><br />
September- October ‘17