Pharma Türkiye October 2022

October 2022 

CPhI Frankfurt 2022: the 

growing role of Turkey at 

the ‘Heart of Pharma’ 

CPhI Frankfurt 2022: 

Türkiye’nin ”Pharma’nın 

Kalbi”nde büyüyen rolü 

Atabay Pharmaceuticals and Chemicals is 83 years old! 

Atabay İlaç ve Kimya 83 yaşında!

www.turkishhealthcare.org 

YAYINDA! 

ÜCRETSİZ KAYDINIZI HEMEN OLUŞTURUN 

FIND YOUR TURKISH SUPPLIERS and 

DISCOVER MORE ABOUT OUR ORGANIZATIONS

24 th International exhibition 

of equipment, raw 

materials and technologies 

for pharmaceutical 

production 

Book 

your stand 

22–25 

november 

2022 

Crocus Expo, 

Moscow, Russia 

pharmtech-expo.ru 

+7 (495) 799-55-85 

pharmtech@ite.group

Publisher 

H. Ferruh IŞIK 

on behalf of 

İSTMAG Magazin Gazetecilik 

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. 

Managing Editor 

(Responsible) 

Mehmet SÖZTUTAN 

mehmet.soztutan@img.com.tr 

Editors 

Dilara CİCA 

dilara.cica@img.com.tr 

Recep ARSLANTAŞ 

recep.arslantas@img.com.tr 

Graphic & Design 

Tayfun AYDIN 

tayfun.aydin@img.com.tr 

Advertising Coordinator 

Recep ARSLANTAŞ 

recep.arslantas@img.com.tr 

Foreign Relations Manager 

Ayça SARİOĞLU 

ayca.sarioglu@img.com.tr 

Digital Assets Manager 

Emre YENER 

emre.yener@img.com.tr 

Accounting Manager 

Cuma KARAMAN 

cuma.karaman@img.com.tr 

Finance Manager 

Yusuf Demirkazık 

yusuf.demirkazik@img.com.tr 

Subscription 

İsmail ÖZÇELİK 

ismail.özcelik@img.com.tr 

Head Office 

İHLAS MEDIA CENTER 

Merkez Mahallesi 29 Ekim 

Caddesi No:11 Medya Blok Kat:1 

34197 Yenibosna / İstanbul / 

Turkey 

Tel: 0212 454 22 22 

Faks: 0212 454 22 93 

Printing 

İhlas Gazetecilik A.Ş 

Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad. 

İhlas Plaza NO: 11/A 41 

Yenibosna / İstanbul / TURKEY 

Tel: 0 212 454 30 00 

Index 

İçindekiler 

8 

Polifarma Pharmaceuticals continues to lead the sector 

Polifarma İlaç sektöre öncülük etmeye devam ediyor 

18 

“Nütrisyon” hayat verir! 

D Ü N Y A N Ü T R İ S Y O N G Ü N Ü 

“Nutrition” gives life! 

WORLD NUTRITION DAY 

22 

The biggest helper of mothers! 

Philips Avent Electric breast pump 

Annelerin en büyük yardımcısı! 

28 

Scientific facts about arthritis! 

Artrit hakkında bilimsel gerçekler! 

32 

AbbVie becomes a Migraine Friendly Workplace! 

AbbVie “Migren Dostu İş Yeri” oldu!

Identify and take precaution! 

Migraine, which turns the lives of most of us into a nightmare, is a type of 

headache that occurs with changes in the nerves and blood vessels in our brain 

and is evaluated as vascular. Some people experience this intense headache 

several times a week, while others may get over it very rarely. The migraine 

attacks, which can make looking at the light that illuminates our room at that 

moment or even listening to a song we love, into an ordeal, can also make 

business life unbearable when appropriate conditions are not provided. 

Migraine is not considered dangerous as it does not have a fatal effect on the 

person. Stress and emotions, sleep patterns, hormonal disorders, climate, 

personal habits, heavy odors, some medications, and dietary factors are known 

as the main factors that can cause migraine attacks. In general, it can be very 

difficult to cope with migraine, which peaks between the ages of 20 and 50, in 

business life. The important effects of migraine in business life; It is known as 

inability to concentrate on work, absenteeism, not taking patients’ conditions 

seriously by their colleagues and lack of understanding. It should not be 

forgotten that migraine is a disease with treatment. If your symptoms persist 

and are affecting your quality of life, it may be time to seek a medical opinion or 

even pass. Physicians, after diagnosing migraine, can provide relief from attacks 

with necessary medication, dietary changes, and prescription treatments such 

as therapy. 

This month, we discussed migraine-friendly workplaces, disease processes for 

genetic diagnosis, our news about the World Arthritis Day, and many important 

topics in this issue. We hope you enjoy reading the magazine, in which we report 

on new developments in the Health and Pharmaceutical industry. Good day to 

you all! 

Tanıyın ve önlem alın! 

from 

the 

editor 

Çoğumuzun yaşantısını kâbusa çeviren migren, beynimizde bulunan sinirler ve 

kan damarlarındaki değişimlerle ortaya çıkan, vasküler olarak değerlendirilen 

bir baş ağrısı çeşidi olarak karşımıza çıkmakta. Bazı kişiler bu yoğun baş ağrısını 

haftada birkaç kez yaşarken, bazıları da çok seyrek bir şekilde atlatabilir. O an 

odamızı aydınlatan ışığa bakmayı ya da sevdiğimiz bir şarkıyı dinlemeyi bile 

çileye dönüştürebilen migren atakları, uygun koşullar sağlanmadığında iş 

hayatını da çekilemez bir hale getirebilir. 

Migren, kişiye ölümcül bir etki sağlamadığı için tehlikeli olarak nitelendirilmez. 

Stres ve duygular, uyku düzeni, hormon bozuklukları, iklim, kişisel alışkanlıklar, 

ağır kokular, bazı ilaçlar ve diyet faktörleri migren ataklarına sebep olabilecek 

başlıca faktörler olarak bilinir. Genel olarak 20 ile 50’li yaşlar arası zirve yapan 

migrenle, iş hayatında da başa çıkabilmek oldukça zorlaşabilir. Migrenin iş 

yaşamındaki önemli etkileri; işe konsantre olamama, işe devamsızlık, hastaların 

durumlarının iş arkadaşları tarafından ciddiye alınmaması ve anlayış eksikliği 

olarak biliniyor. 

Unutulmamalı ki, migren tedavisi olan bir hastalıktır. Belirtileriniz devam 

ederse ve yaşam kalitenizi olumsuz etkiliyorsa, tıbbi bir görüş almanızın zamanı 

gelmiş hatta geçiyor bile olabilir. Hekimler, migreni teşhis ettikten sonra gerekli 

ilaç, diyet değişiklikleri ve terapi gibi reçeteli tedavilerle ataklardan kurtulmanızı 

sağlayabilir. 

Bu ay dergimizde migren dostu olan iş yerlerini, genetik tanıya yönelik hastalık 

süreçlerini, Dünya Artrit Günü özelinde dosya haberimizi ve de birbirinden 

önemli birçok konuyu ele aldık. Sağlık ve İlaç sektöründeki yeni gelişmeleri 

aktardığımız sayımızı keyifle okumanızı temenni ediyoruz. Hepinize sağlıklı 

günler!

A first in Türkiye! 

Türkiye’de bir ilk! 

Dr. Taha Bahsi, President of Turkish Society of Medical Genetics 

Dr. Gökhan Özyiğit, President of Turkish Urooncology Association 

Dr. Güven Aslan President of Turkish Radiation Oncology Association 

Dr. Fuat Demirkıran, II. President of Turkish Society of Gynaecological Oncology 

Dr. Alp Usubütün, Representative of Federation of Pathology Societies 

Based on the fact that the gene structure gives 

important information about the course of diseases, 

and each of them is an expert in their field, five 

associations came together for the first time and 

prepared the “Genetic Diagnosis Consensus Report” 

covering ovarian and prostate cancer for the first 

time in Türkiye with the unconditional support of 

AstraZeneca Türkiye. In the report, it was stated that 

the cause of one out of every four ovarian cancers is 

hereditary, and it was noted that prostate cancer is 

also associated with hereditary breast and ovarian 

cancer. 

While 1.4 million men are diagnosed with prostate cancer 

every year in the world, more than 19 thousand men 

were diagnosed with prostate cancer in 2020 alone in 

our country. In addition, approximately 314,000 women 

globally and more than 4 thousand women in our country 

were diagnosed with ovarian cancer. In the same year, 5 

thousand 464 men from prostate cancer and 2 thousand 

730 women from ovarian cancer lost their lives in Türkiye. 

Genomic markers have become much more important 

in many cancers, thanks to today’s genetic approach, 

the foundations of which were laid with the “Human 

Gen yapısının, hastalıkların seyri konusunda önemli 

bilgiler verdiğinden yola çıkan ve her biri alanında 

uzman olan beş dernek, ilk defa bir araya gelerek 

AstraZeneca Türkiye’nin koşulsuz desteği ile Türkiye’de 

ilk kez yumurtalık ve prostat kanserini kapsayan 

“Genetik Tanı Uzlaşı Raporu”nu hazırladı. Raporda her 

dört yumurtalık kanserinden birinin nedeninin kalıtsal 

olduğu belirtilirken prostat kanserinin de kalıtsal meme 

ve yumurtalık kanseri ile ilişkili olduğuna dikkat çekildi. 

Dünyada her yıl 1,4 milyon erkeğe prostat kanseri tanısı 

koyulurken ülkemizde sadece 2020 yılında 19 binden fazla 

erkeğe prostat kanseri tanısı koyuldu. Bununla birlikte 

küresel çapta yaklaşık 314 bin kadın, ülkemizde ise 4 

binden fazla kadın yumurtalık kanseri tanısı aldı. Aynı yıl 

Türkiye’de prostat kanserinden 5 bin 464 erkek, yumurtalık 

kanserinden ise 2 bin 730 kadın hayatını kaybetti. 

İnsanın gen haritasını çıkarmak ve hastalıklarla ilişkisini 

anlamak amacıyla yapılan “İnsan Genom Projesi” ile 

temelleri atılan günümüz genetik yaklaşımı sayesinde, 

genomik belirteçler birçok kanserde çok daha önemli hale 

geldi. Bireyselleştirilmiş kanser tıbbında kilit önemi olan 

genomik belirteçlerin deneyimli uzmanlarca çalışılması 

büyük önem arz ediyor. 

4 Pharma

Genome Project”, which was designed to map human 

genes and understand its relationship with diseases. It 

is of great importance that genomic markers, which are 

of key importance in individualized cancer medicine, are 

studied by experienced specialists. While the issue of 

whether the genomic markers are congenital or acquired 

gives important insights about the course of these 

diseases or the response to the drug, it also provides 

important information about the patient’s getting other 

cancers and the cancer risk of his relatives. This makes it 

possible to take preventive measures and early diagnosis 

for the individual and his/her family members through 

effective genetic counseling. In addition, the status 

of genomic markers in ovarian and prostate cancers; 

The histopathological diagnosis made from tissue 

(examination of tissues and cells under a microscope 

using various methods) can also be effective in making 

decisions about surgical intervention, medical treatment, 

and radiotherapy (radiation therapy). Combined, versatile 

evaluations of many specialties significantly increase the 

chances of success in the treatment management of 

cancer patients. 

Five associations representing experts in their fields 

came together for the first time and prepared the 

“Genetic Diagnosis Consensus Report” covering ovarian 

and prostate cancer for the first time in Türkiye with the 

unconditional support of AstraZeneca Türkiye. The report 

was shared with the public at the press conference held 

with the participation of Dr. Alp Usubütün, Federation of 

Turkish Pathology Societies, Dr. Taha Bahsi, President of 

Turkish Society of Medical Genetics, Fuat Demirkıran, 2. 

President of Turkish Society of Gynaecological Oncology, 

Dr. Gökhan Özyiğit, Turkish Radiation Oncology 

Association, and Dr. Güven Aslan, President of the 

Turkish Urooncology Association and the unconditional 

support of AstraZeneca Türkiye. The published report 

includes important research results on ovarian and 

prostate cancers, as well as the diagnosis of the disease, 

the importance of genetic tests, who should have these 

tests and the roadmap to be followed. The highlights and 

findings in the report are as follows: 

One out of every four ovarian cancers is hereditary 

Mutations in the BRCA1 and BRCA2 genes (disruption 

of the normal function of genes) constitute nearly half 

of hereditary ovarian cancers. Another condition that 

can cause hereditary ovarian cancer is Lynch syndrome. 

Lynch Syndrome is a genetic condition associated with 

disruption of DNA repair mechanisms and an inherited 

cancer susceptibility syndrome in which genes responsible 

for the disease are passed on to the next generation. In 

this syndrome, the risk of uterine and ovarian cancer 

increases as well as colon cancer. As these results show, 

to have knowledge about the molecular and genetic 

changes underlying ovarian cancers; 

Genomik belirteçlerin doğuştan mı, yoksa sonradan mı 

edinilmiş olduğu konusu bu hastalıkların seyri veya ilaca 

vereceği yanıt hakkında önemli fikirler verirken hastanın 

diğer kanserlere yakalanması ve yakınlarının kanser riski 

ile ilgili önemli bilgiler de sunuyor. Bu durum etkin bir 

genetik danışma ile bireyin kendisi ve aile bireyleri için 

koruyucu önlemlerin alınmasını ve erken tanıyı mümkün 

kılıyor. Ayrıca, yumurtalık ve prostat kanserlerinde 

genomik belirteçlerin durumu; dokudan yapılan 

histopatolojik tanı (doku ve hücrelerin çeşitli yöntemler 

kullanılarak mikroskop altında incelenmesi), cerrahi 

müdahale, medikal tedavi, radyoterapi (ışın tedavisi) 

kararlarının verilmesinde de etkili olabiliyor. Birçok 

uzmanlık alanının bir arada, çok yönlü değerlendirmeleri 

kanser hastalarının tedavi yönetiminde başarı şansını 

belirgin şekilde artırıyor. 

Alanında uzman bilim insanlarını temsil eden beş 

dernek, ilk defa bir araya gelerek AstraZeneca 

Türkiye’nin koşulsuz desteği ile Türkiye’de ilk kez 

yumurtalık ve prostat kanserini kapsayan “Genetik Tanı 

Uzlaşı Raporu”nu hazırladı. Rapor, Patoloji Dernekleri 

Federasyonu’nu temsilen Dr. Alp Usubütün, Tıbbi Genetik 

Derneği Başkanı Dr. Taha Bahsi, Türk Jinekolojik Onkoloji 

Derneği II. Başkanı Dr. Fuat Demirkıran, Türk Radyasyon 

Onkolojisi Derneği Başkanı Dr. Gökhan Özyiğit ve Türk 

Üroonkoloji Derneği Başkanı Dr. Güven Aslan’ın katılımı 

ve AstraZeneca Türkiye’nin koşulsuz destekleri ile 

düzenlenen basın toplantısında kamuoyu ile paylaşıldı. 

Yayımlanan raporda, yumurtalık ve prostat kanserleri ile 

ilgili önemli araştırma sonuçlarının yanı sıra hastalığın 

tanısına, genetik testlerin önemine, bu testlerin kimlere 

yapılması gerektiğine ve izlenmesi gereken yol haritasına 

yer veriliyor. Raporda öne çıkan veriler ve bulgular ise şu 

şekilde: 

Her dört yumurtalık kanserinden birinin nedeni kalıtsal 

Yumurtalık kanserlerinde en güçlü risk faktörü, ailede 

meme veya yumurtalık kanseri görülme öyküsü olup 

yaklaşık tüm yumurtalık kanserlerinin yüzde 25’i kalıtsal 

nedenli. Kalıtsal nedenli yumurtalık kanserlerinin yarıya 

yakınını BRCA1 ve BRCA2 genlerinde görülen mutasyonlar 

(genlerin normal işlevinin bozulması) oluşturuyor. 

Kalıtsal yumurtalık kanserine neden olabilecek diğer bir 

durum ise Lynch sendromu. Lynch Sendromu DNA tamir 

mekanizmalarının bozulmasıyla ilişkili genetik bir durum 

olup hastalıktan sorumlu genlerin sonraki kuşaklara 

aktarıldığı kalıtsal bir kansere yatkınlık sendromu. Bu 

sendromda kolon kanseri dışında rahim ve yumurtalık 

kanseri riski de artıyor. Bu sonuçların da gösterdiği üzere 

yumurtalık kanserlerinin altında yatan moleküler ve 

genetik değişiklikler hakkında bilgi sahibi olmak; tanıda, 

hastalığı öngörmede ve tedavi stratejilerinde kişiye özgü 

yaklaşımların geliştirilmesine ve aynı zamanda ailedeki 

bireylerin risklerinin belirlenmesine olanak sağlıyor. 

Pharma 5

It enables the development of personalized approaches 

in diagnosis, prediction of the disease and treatment 

strategies, as well as the determination of the risks of 

individuals in the family. 

Prostate cancer, hereditary breast and ovarian cancerrelated 

Some of the prostate cancers also show some familial 

and hereditary features. Familial prostate cancer defines 

prostate cancers with a history of more than one prostate 

cancer in the mother or father but not early onset such 

as hereditary prostate cancer, showing different clinical 

and histopathological (examination of tissues and cells 

under a microscope using various methods) features, 

and also not due to gene mutations. Hereditary prostate 

cancer, on the other hand, has early age-onset and 

arises due to gene mutations and has similar clinical and 

histopathological (examination of tissues and cells under 

a microscope using various methods) features among 

family members. Hereditary prostate cancer has twice 

the risk of onset of any prostate cancer, and is four times 

more likely to develop the disease. 

In the presence of familial prostate cancer, these risks 

are expressed less than in hereditary prostate cancer. 

According to the report, prostate cancer is also associated 

with inherited breast cancer, ovarian cancer, and genetic 

causes similar to Lynch syndrome. Therefore, screening 

for germline mutations (mutations transmitted from 

parents to children and found in every cell of the child) 

is used for the family to receive genetic counseling, to 

identify possible cancer predispositions and to determine 

the risk of the person in terms of other cancers. 

Prostat kanseri, kalıtsal meme ve yumurtalık kanseri 

ile ilişkili 

Prostat kanserlerinin de bir kısmı benzer şekilde 

bazı ailesel ve kalıtımsal özellikler gösteriyor. Ailesel 

prostat kanseri; anne ya da baba tarafında birden fazla 

prostat kanseri öyküsü olan ancak kalıtsal prostat 

kanseri gibi erken başlangıçlı olmayan, farklı klinik 

ve histopatolojik (doku ve hücrelerin çeşitli yöntemler 

kullanılarak mikroskop altında incelenmesi) özellikler 

gösteren ve ayrıca gen mutasyonlarına bağlı olmayan 

prostat kanserlerini tanımlıyor. Kalıtsal prostat kanseri 

ise erken yaş başlangıçlı ve gen mutasyonlarına bağlı 

olarak ortaya çıkan ve aile bireyleri arasında benzer klinik 

ve histopatolojik (doku ve hücrelerin çeşitli yöntemler 

kullanılarak mikroskop altında incelenmesi) özelliklere 

sahip. Kalıtsal prostat kanseri herhangi bir prostat 

kanserine göre iki kat erken başlama riski taşımakla 

birlikte hastalığın ortaya çıkma olasılığı da dört kat fazla. 

Ailesel prostat kanseri varlığında bu belirtilen riskler, 

kalıtsal prostat kanserine göre daha az olarak dile 

getiriliyor. Rapora göre prostat kanseri; kalıtsal meme 

kanseri, yumurtalık kanseri ve Lynch sendromu ile 

benzer genetik nedenlerle de ilişkili. Bu nedenle germline 

mutasyonların (ebeveynlerden çocuklara aktarılan 

ve çocuğun her hücresinde bulunan mutasyonlar) 

taranması; ailenin genetik danışma alması, olası kansere 

yatkınlıklarının tanınması ve kişinin başka kanserler 

açısından riskinin belirlenmesi amacıyla kullanılıyor. 

It is possible to take early precautions with genetic 

tests. 

Those who have a familial risk for cancer, especially those 

who have a history of ovarian and prostate cancer in their 

first-degree relatives and close relatives, can have these 

tests done at the Genetic Diseases Evaluation Centers 

in our country, by consulting their physicians when 

necessary. Thus, within the scope of the results, they can 

obtain the necessary information from the physicians 

about the risks of developing ovarian and prostate 

cancers and have the necessary information about the 

prevention or early diagnosis of these diseases. 

Genetik testler ile erkenden önlem almak mümkün 

Başta birinci derece yakınlarında ve yakın akrabalarında 

yumurtalık ve prostat kanseri hikâyesi olan kişiler 

olmak üzere kanser açısından ailesel risk taşıyanlar, 

gerekli olduğu durumlarda hekimlerine danışarak, 

ülkemizde bulunan Genetik Hastalıklar Değerlendirme 

Merkezleri’nde bu testleri yaptırabilir. Böylelikle ortaya 

çıkan sonuçlar kapsamında yumurtalık ve prostat 

kanserlerine yakalanma riskleri hakkında hekimlerden 

gerekli bilgileri edinerek bu hastalıklardan korunma veya 

erken tanı hakkında gerekli bilgilere sahip olabilirler. 


Polifarma Pharmaceuticals continues to lead the sector 

Polifarma İlaç sektöre öncülük etmeye devam ediyor 

Polifarma ranked 92nd in the “Turkey’s Second 

500 Largest Industrial Enterprises-2021” research 

prepared by the Istanbul Chamber of Industry. 

Istanbul Chamber of Industry has announced the 

results of the “Turkey’s Second 500 Largest Industrial 

Enterprises-2021” research, which it has carried out based 

on net sales from production. Contributing to public 

health and the health sector in Turkey for 36 years, with 

100% domestic capital, Polifarma succeeded in entering 

the list from the 92nd place. Polifarma’s net sales from 

production, which is the main size criterion of the ISO 

Second 500 companies, amounted to 848.9 million TL. 

Polifarma Pharmaceuticals, which works to reduce 

Turkey’s dependence on foreign sources and to provide 

easy access to drugs, and exports to more than 70 

countries, is Turkey’s most preferred brand in the field of 

serum and hospital products. Polifarma Pharmaceuticals, 

which produces drugs and critically important serum 

for many therapeutic areas such as intensive care, 

infection, oncology, radiology, dialysis and cardiology, 

especially anesthesia, has production in ampoules, vials, 

PFS forms and approximately 600 licensed products in 

all forms. While rapidly developing its IV (intravenous) 

drug portfolio as well as serum production, which it is the 

market leader, Polifarma continues to grow in the field of 

prescription markets. 

Polifarma, İstanbul Sanayi Odası tarafından hazırlanan 

‘Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2021’ 

araştırmasında 92. sırada yerini aldı. 

İstanbul Sanayi Odası, üretimden net satışlar baz alınarak 

gerçekleştirdiği ‘Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi 

Kuruluşu-2021’ araştırmasının sonuçlarını açıkladı. 

Türkiye’de 36 yıldır toplum sağlığına ve sağlık sektörüne 

katkı sağlayan, yüzde 100 yerli sermayeli Polifarma, listeye 

92. sıradan girme başarısını gösterdi. Polifarma’nın İSO 

İkinci 500 şirketlerinin ana büyüklük kriteri olan üretimden 

net satışları, 848.9 milyon TL olarak gerçekleşti. 

Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltmak ve ilaçlara kolay 

erişimi sağlamak için çalışan, 70’ten fazla ülkeye ihracat 

yapan Polifarma İlaç, serum ve hastane ürünleri alanında 

Türkiye’nin en çok tercih edilen markası. Anestezi başta 

olmak üzere yoğun bakım, enfeksiyon, onkoloji, radyoloji, 

diyaliz ve kardiyoloji gibi birçok terapötik alana yönelik 

ilaçlar ve kritik öneme sahip serum üretimi yapan 

Polifarma İlaç’ın ampul, flakon, PFS formlarında üretimi 

ve tüm formlarda yaklaşık 600 ruhsatlı ürünü bulunuyor. 

Pazar lideri olduğu serum üretiminin yanı sıra IV (damar 

yolu) ilaç portföyünü hızla geliştirirken, reçeteli pazarlar 

alanında da büyümesini sürdürüyor. 


Let’s pay attention to the voice of our pharmacists 

Eczacılarımızın sesine kulak verelim 

The design, synthesis, formulation of the drug 

substance, its presentation to the patient, its 

effectiveness and safety require separate efforts. 

We cannot thank our pharmacists, who are 

responsible for the follow-up of all these, for their 

services. Our pharmacists, who are trying to 

perform such an important, respectful and 

scientific profession, have been in trouble for 

many reasons for a long time. In particular, the 

difficulties experienced in the supply of imported 

drugs due to the exchange rate difference are 

among the most important problems. Our 

pharmacists even decided to march together to 

express the situation they have been experiencing 

in the past days. 

As it can be understood from here, the problems of 

our pharmacists are so important and serious. We 

think that the problems of our pharmacists should 

be resolved as soon as possible and we would like 

to inform you that we are with them to make their 

voices heard. We believe that necessary actions 

will be taken as soon as possible to ensure that 

health services continue without interruption and 

that the problems are resolved. 

Stay well until we meet in the November- 

December 2022 issue of Pharma Turkey magazine. 

İlaç etken maddesinin tasarımı, sentezlenmesi, 

ilaç şekline getirilmesi, hastaya sunulması, 

etkililiği, güvenliliği ayrı ayrı efor gerektiriyor. 

Tüm bunların takibinden sorumlu olan 

eczacılarımıza sunduğu hizmetlerden dolayı ne 

kadar teşekkür etsek az kalır. Böylesi önemli, 

saygın ve bilimsel bir mesleği icra etmeye çalışan 

eczacılarımız, birçok sebepten dolayı uzun süredir 

sıkıntı içerisindeydi. Özellikle, kur farkından dolayı 

ithal ilaç temininde yaşanan sıkıntılar, en önemli 

sorunlardan. Eczacılarımız, geçtiğimiz günlerde 

yaşadıkları bu durumu dile getirmek için bir araya 

gelerek topluca yürüyüş yapma kararı dahi aldılar. 

Buradan da anlaşıldığı gibi, eczacılarımızın 

sorunları bu denli önemli ve ciddi. Bizler, 

eczacılarımızın sorunlarının bir an önce çözüme 

kavuşturulması gerektiğini düşünüyor ve 

seslerinin duyurulması konusunda yanlarında 

olduğumuzu bildirmek istiyoruz. Sağlık 

hizmetlerinin aksamadan devam etmesi, 

sorunların çözüme kavuşması için gerekenlerin 

en kısa sürede yapılacağına inanıyoruz. 

Pharma Türkiye dergisinin Kasım-Aralık 2022 

sayısında görüşünceye kadar esen kalın. 

RECEP ARSLANTAŞ 

COORDINATOR 

recep.arslantas@img.com.tr

What to do during breastfeeding? 

Emzirme döneminde ne yapmalı? 

İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları 

ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Ferda Erbay, anne adaylarına 

emzirme dönemi hakkında önemli bilgiler verdi. 

Emzirme, bebeğin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için 

en uygun beslenme yöntemidir. Anne ile bebeğin sağlığı 

üzerinde; biyolojik ve psikolojik bir etkiye sahiptir. 

Emzirme sırasındaki enerji ve besin öğeleri ihtiyacı, 

gebelikte olduğundan daha fazladır. Sütü ile bebeğin 

ihtiyacını tamamen karşılayan bir kadın, günde ortalama 

700-800 ml süt salgılar. Yeterli düzeyde anne sütü üretimi 

için anne, yeterli miktarda sıvı almaya özen göstermelidir. 

Annenin günde en az; 8-12 bardak sıvı alması gereklidir. 

Beslenmede su, süt ve meyve suları tercih edilmelidir. 

Gynecologist & Obstetrician Dr. Ferda Erbay 

Gynecologist & Obstetrician Dr. Ferda Erbay from 

Istanbul Okan University Hospital provided important 

information about the breastfeeding period to 

expectant mothers. 

Breastfeeding is the most appropriate feeding method 

for the healthy growth and development of the baby. 

On the health of mother and baby; It has a biological and 

psychological effect. The need for energy and nutrients 

during breastfeeding is higher than during pregnancy. 

A woman who fully meets the needs of the baby with 

her milk secretes 700-800 ml of milk per day on average. 

In order to produce adequate breast milk, the mother 

should take care to take enough fluids. at least per day 

of the mother; It is necessary to take 8-12 glasses of 

fluid. Water, milk and fruit juices should be preferred in 

nutrition. 

Doğru emzirme yöntemleri: 

Bebeğinizi emzirmek için onu değişik pozisyonlarda 

tutabilirsiniz. Burada dikkat edilecek durum; bebeğin 

ağzının memeye yakın olmasıdır. Bebek memeye uzanmak 

için çok fazla çaba harcamamalıdır. Bebeğin bütün vücudu 

aynı düzlemde size doğru dönük olmalıdır. 

• Kucaklama 

Pek çok anne için en rahat pozisyondur. Bebek, 

kucakladığınız kol tarafındaki memeyi emer. 

• Ters kucaklama 

Prematüre ya da kavramada güçlük çeken bebekler için 

uygundur. Emzirdiğiniz memenin tersi kolunuzla bebeği 

kavrayın diğer elinizle başa ya da memeye destek olun. 

• Koltuk altı 

İkizlerde, büyük memeli annelerde, düz-çekik meme 

başı olanlarda ya da kavrama güçlüğünde uygundur. 

10 Pharma 

Correct breastfeeding methods: 

You can hold your baby in different positions to 

breastfeed. The situation to be noted here; The baby’s 

mouth is close to the breast. The baby should not make 

too much effort to reach for the breast. The baby’s whole 

body should be facing towards you in the same plane. 

• Hugging 

is the most comfortable position for many mothers. The 

baby sucks on the breast on the arm you are hugging. 

• Reverse hug

Suitable for premature babies or babies who have 

difficulty grasping. Grasp the baby with the opposite arm 

of the breast you are nursing, and support the head or 

breast with your other hand. 

• Underarm 

Suitable for twins, mothers with large breasts, flat-tilted 

nipples or those who have difficulty grasping. You need 

to stretch your baby towards the armpit where you will 

breastfeed. 

• Inpatient 

Cesarean section is the most suitable method for a tired 

and painful mother after a problematic vaginal delivery. 

What should be the frequency and duration of 

breastfeeding? 

The frequency of newborn breastfeeding can be 8-12 

times a day. A single breast should be breastfed for 

about 20 minutes. A maximum of 3 hours should pass 

between breastfeeding periods. A 1-month-old baby 

can be breastfed 7-8 times a day. After the 3rd month, 

it decreases to 5-6 times. After the 6th month, the 

frequency can be reduced when additional foods are 

added. 

Common mistakes made during breastfeeding! 

• Breastfeeding in the wrong position 

The baby, who cannot fully take the dark area called 

areola into his mouth, makes extra effort to get enough 

milk and irritates the nipples. For this reason, many 

mothers do not want to breastfeed because of pain. 

• Getting used to the bottle during breastfeeding 

Baby bottle fed babies do not want the breast after a 

while. If your baby does not suckle, your milk will decrease 

over time. 

• Malnutrition/diet and heavy sports 

Diet especially at the beginning of the breastfeeding 

period; It reduces milk production and reduces the 

nutritional value of milk. Losing more than 2 kg per 

month while breastfeeding is not healthy. Alcohol and 

cigarettes should not be consumed during breastfeeding. 

Onions, garlic, broccoli, zucchini, cauliflower, hot spices, 

and legumes can cause restlessness, gas, and refusing to 

breastfeed in some babies. Likewise, heavy sports are not 

recommended for mothers during this period. 

• To think that the baby who receives complementary 

foods does not need breastfeeding. 

Additional foods should be started more as a snack. When 

they become the main meal later, the snacks should be 

with breast milk. 

• The idea of “I should not breastfeed my baby when I am 

sick” 

It is okay to breastfeed in diseases such as influenza and 

gastroenteritis, as long as you pay attention to hygiene, 

(Severe diseases that your doctor wants you to stop 

breastfeeding and heavy drug use, 

Emzireceğiniz memenin olduğu koltuk altına doğru, 

bebeğinizi uzatmanız gerekmektedir. 

• Yatarak 

Sezaryen doğum, problemli vajinal doğum sonrası yorgun 

ve ağrılı anne için en uygun yöntemdir. 

Emzirme sıklığı ve süresi nasıl olmalıdır? 

Yeni doğan emzirme sıklığı, günde 8-12 defa olabilir. Tek 

bir meme yaklaşık 20 dakika emzirilmelidir. Emzirme 

süreleri arasında en fazla 3 saat geçmelidir. 1 aylık olan 

bebek, günde 7-8 defa emzirilebilir. 3. aydan sonra 5-6 

defaya düşer. 6. aydan sonra ek gıdalar eklenince sıklık 

azaltılabilir. 

Emzirme döneminde sık yapılan hatalar! 

• Yanlış pozisyonda emzirmek 

Areola denen esmer bölgeyi ağzına tam olarak alamayan 

bebek, yeterli süt alabilmek için fazladan çaba harcar 

ve meme uçlarını tahriş eder. Bu nedenle pek çok anne, 

acıdan emzirmek istemez hale gelir. 

• Emzirme döneminde biberona alıştırmak 

Biberonla beslenen bebekler bir süre sonra memeyi 

istemez. Bebeğiniz memeyi emmez ise sütünüz zamanla 

azalır. 

• Yanlış beslenmek/diyet ve ağır sporlar yapmak 

Özellikle emzirme dönemi başında diyet yapmak; süt 

yapımını azaltmakta ve sütün besin değerini azaltmaktadır. 

Emzirme döneminde ayda 2 kg’dan fazla kilo vermek, 

sağlıklı değildir. Emzirme döneminde alkol ve sigara 

tüketilmemelidir. 


HIV virus carrier, mothers receiving chemotherapy and 

radioactive rays, drug users, active and treatment those 

with untreated tuberculosis cannot breastfeed) 

• The thought of “my baby is not getting enough” 

If your baby is gaining weight regularly, if he/she is getting 

wet and poopy diapers every day, if he/she is peaceful 

and cheerful, he/she is getting enough nutrition. 

• The thought of “I have less milk because my breasts are 

small” 

There is no relationship between breast size and the lack 

or abundance of milk. 

• The idea of “I don’t get pregnant while breastfeeding” 

Many women can get pregnant while breastfeeding. 

Because; must be protected in an effective way. 

• Stopping breastfeeding when pregnant 

There is no harm in breastfeeding your child while you are 

pregnant. This does not affect the development of the 

baby in your womb. 

What are the harms of prolonged breastfeeding period 

to the child? 

2 years is recommended by the American and Turkish 

Pediatric Associations for breastfeeding period. The 

harms of breastfeeding for children over 2-3 years old 

are as follows: 

• Breastfeeding, eating and chewing disorders in the 

growing child 

• The child’s dependence on the mother more than 

necessary and the regression of his pre-care and skills. 

Prolongation of the stubborn period after 2 years of age, 

delay in learning the concept of NO 

• Anorexia and sleep problems (frequent waking and 

inability to fall asleep) 

• Delays in tooth eruption due to wear on baby’s milk 

teeth and decrease in chewing functions for a long time. 

What to do if your child resists weaning? 

It is more correct that the weaning process of the 

baby should be gradually, spread over a period of 2-2.5 

months, by opening the breastfeeding intervals. The 

mother should spend time and play with the baby often. 

The baby should not think that he is holding the mother 

next to him only during suckling. In addition, care should 

be taken not to let the weaning process come to difficult 

periods of the child such as teething or illness. 

Soğan, sarımsak, brokoli, kabak, karnabahar, acı baharatlar 

ve kuru baklagiller bazı bebeklerde huzursuzluk gaz ve 

memeyi reddetmeye neden olabilmektedir. Aynı şekilde ağır 

sporlar yapmak, annelere bu dönemde önerilmemektedir. 

• Ek gıda alan bebeğin emzirme ihtiyacı olmadığını 

düşünmek 

Ek gıdalar daha çok ara öğün olarak başlanmalıdır. Daha 

sonra ana öğün haline geldiklerinde ara öğünler, anne 

sütüyle olmalıdır. 

• “Ben hastayken bebeğimi emzirmemeliyim” fikri 

Grip, gastroenterit gibi hastalıklarınızda hijyene 

dikkat ettiğiniz sürece emzirmenizde sakınca yoktur, 

(Doktorunuzun emzirmenizi kesmenizi istediği ciddi hastalık 

ve ağır ilaç kullanımları, HIV virüs taşıyıcılığı, kemoterapi ve 

radyoaktif ışın alan anneler, uyuşturucu kullananlar, aktif 

ve tedavi edilmemiş tüberkülozlular emziremezler) 

• “Bebeğim doymuyor” düşüncesi 

Eğer bebeğiniz düzenli kilo alıyorsa, her gün ayına uygun 

çişli ve kakalı bez çıkarıyorsa, huzurlu ve neşeli ise yeterince 

besleniyordur. 

• “Memelerim küçük olduğundan sütüm azdır” düşüncesi 

Meme boyutu ile sütün azlığı ve çokluğu arasında ilişki 

yoktur. 

• “Emzirirken Gebe kalmam” fikri 

Emzirme döneminde pek çok kadın gebe kalabilir. Bu 

nedenle; etkin bir yöntemle korunmalıdır. 

• Hamile kalınca emzirmeyi bırakmak 

Hamileyken, çocuğunuzu emzirmenizde hiçbir sakınca 

yoktur. Bu durum, karnınızdaki bebeğin gelişimini 

etkilemez. 

Uzamış emzirme süresinin çocuğa zararları nelerdir? 

Emzirme süresi için Amerikan ve Türk Pediatri Birlikleri 

tarafından 2 yıl olarak önerilmektedir. 2-3 yaş üzerindeki 

çocukların emzirmenin zararları şu şekildedir: 

• Emzirme büyüyen çocukta yeme ve çiğneme bozuklukları 

• Çocuğun anneye gereğinden fazla bağımlı olması ve ön 

bakım ve becerilerinin gerilemesi 

2 yaş sonrası inat döneminin uzamasına, HAYIR kavramını 

öğrenmede gecikmesi 

• İştahsızlık ve uyku problemleri (sık uyanma ve uykuya 

dalamama) 

• Uzun süre emzirme bebek süt dişlerinde aşınma ve 

çiğneme fonksiyonlarında azalmaya bağlı diş sürme 

gecikmeleri 

Memeden kesmede çocuğunuz direnç gösteriyorsa ne 

yapmalı? 

Bebeğin memeden kesilme sürecinin; 2- 2,5 aylık bir süreye 

yayılarak, emzirme araları açılarak, yavaş yavaş olması 

daha doğrudur. Anne sık sık bebekle zaman geçirmeli ve 

oyun oynamalıdır. Bebek sadece emme sırasında, anneyi 

yanında tuttuğunu düşünmemelidir. Ayrıca memeden 

kesme sürecinin; diş çıkarma, hastalık gibi çocuğun zor 

dönemlerine gelmemesine özen gösterilmelidir. 


CPhI Frankfurt 2022: the growing role of Turkey at the 

‘Heart of Pharma’ 

CPhI Frankfurt 2022: Türkiye’nin ”Pharma’nın Kalbi”nde büyüyen rolü 

Geri dönen CPHI Frankfurt öncesinde Informa’nın 

Türkiye yöneticisi Çiğdem Çelen ile konuştuk. Türkiye 

ve komşu ülkelerdeki şirketlerle ilişkileri yönetmekten 

sorumlu olan Çelen, 15 yılı aşkın bir süredir ilaç 

sektöründe çalışıyor ve uluslararası ve bölgesel 

trendlerin önemli bir takipçisi olarak karşımıza çıkıyor. 

Ahead of the returning CPHI Frankfurt we spoke with 

Cigdem Celen, Informa’s account manager for Turkey. 

Celen is responsible for managing relationships with 

companies from across Turkey and neighbouring 

countries, she has worked in pharma for over 15-years 

and is a key follower of international and regional 

trends. 

Q) Can you give a background on the state of pharma 

in Turkey and internationally? 

The pharma industry and, of course, the wider world 

has seen a huge amount of change since 2019 – the 

last time CPHI Frankfurt was held in full with on site 

content – which is why I am so excited for its return. In 

the last few years pharma has taken centre stage globally 

and we have seen remarkable innovation, resilience, 

and fortitude all across the supply chain. But with the 

immediate pandemic pressures now easing, as we move 

into a new period, I am pleased to say the outlook for 

pharmaceutical manufacturing globally remains strong. 

Looking at Turkey in particular, pharma companies here 

continue to deepen their partners internationally and the 

country has a growing presence at CPHI events and at 

CPHI Frankfurt in particular. Not least, because the last 

few years have shown the importance of supply chain 

security and building wider networks of pharma partners 

– which is why CPHI Frankfurt remains so integral to 

İlaç sektörünün Türkiye’deki ve uluslararası alandaki 

durumu hakkında bilgi verir misiniz? 

İlaç endüstrisi 2019’dan bu yana büyük miktarda değişiklik 

gördü , CPHI Frankfurt’un bu yüzden geri dönüşü için 

çok heyecanlıyım. Son birkaç yılda ilaç , dünya çapında 

merkezi bir konuma geldi ve tedarik zincirinin tamamında 

dikkate değer bir yenilik, dayanıklılık ve metanet gördük. 

Ancak, yeni bir döneme girerken şimdi hafifleyen pandemi 

baskılarıyla birlikte, küresel olarak ilaç üretimine yönelik 

görünümün güçlü kaldığını söylemekten memnuniyet 

duyuyorum. 

Özellikle Türkiye’ye bakıldığında, buradaki ilaç şirketleri 

uluslararası ortaklarını derinleştirmeye devam ediyor 

ve ülkemiz, CPHI etkinliklerinde ve özellikle CPHI 

Frankfurt’ta giderek artan bir varlığa sahip. En önemlisi, 

son birkaç yıl tedarik zinciri güvenliğinin ve daha geniş ilaç 

ortakları ağları oluşturmanın önemini gösterdiği için - bu 

nedenle CPHI Frankfurt, herhangi bir üreticinin kısa, orta 

ve hatta uzun vadeli beklentileri için ayrılmaz bir parçası 

olmaya devam ediyor. 

Aslında, yakın zamanda yayınlanan CPHI Dış Kaynak 

Kullanımı Raporu, ilaç müşterilerinin artık her 

zamankinden çok daha önce ortaklık kurduklarını ve 

orta vadede bu kaynakların haritasını çıkarmak için CPHI 

Frankfurt’u kullandıklarını gösterdi. Katılımın gerekliliğini 

vurgulayan ilaç yöneticilerinin %87’si, şu anda 2022 ve 

sonrası için yeni tedarik zinciri ortakları araştırdıklarını 

söyledi. 

Yaklaşık 100 tesisi kapsayan bir imalat sanayii ve 180’den 

fazla ülkeye ihracat geçmişi olan Türkiye için, yakın 

vadede büyüme potansiyeli hafife alınmamalıdır. Dahası, 

ülkedeki bu önemli üretim kaynakları, daha geniş makro 

değişikliklerle tamamlanıyor. Örneğin, gördüğümüz iki 

eğilim, küresel olarak mevcut yüksek kaliteli üretimde 

bir kıtlığın olduğu, ancak aynı zamanda ulusal sağlık 

hizmetlerinden ve ödeme yapanlardan toplam üretim 

maliyetini düşürme yönünde önemli bir baskı olduğudur. 

Türkiye tecrübesi, pazarlara yakınlığı ve fiyatları ile 

ihracatçı olarak bu talepleri karşılamak için özellikle iyi 


any manufacturers short, medium and even long-term 

prospects. 

In fact, the recently released CPHI Outsourcing Report 

showed that pharma customers are now partnering far 

earlier than ever before and using CPHI Frankfurt to map 

out these resources in the medium term. Highlighting 

the necessity of attendance, 87% of pharma executives 

said they were presently researching new supply chain 

partners for 2022 and beyond. 

For Turkey, with a manufacturing industry spanning 

some circa 100 sites and a track record of exporting to 

over 180 countries, the potential for growth in the near 

term should not be underestimated. What’s more, these 

considerable manufacturing resources in the country 

are complemented by wider macro changes. Two trends 

we see for example, are that globally there is a shortage 

of available high-quality manufacturing, but also, 

considerable pressure from national health services and 

payors to reduce the overall cost of manufacturing. Turkey 

with its experience, proximity to markets and prices is 

particularly well placed to meet these demands as an 

exporter. The country has a growing domestic market in 

which – unusually – nearly 90% of drugs consumed here 

are made by the local manufacturers. Therefore, the key 

for many Turkish companies looking to expand, whether 

at home or abroad, is to widen its breadth and depth of 

partnerships. 

Looking ahead to CPHI Frankfurt this exactly why we 

encourage Turkish pharma to attend or meet online – as 

the partnerships established now will help sustain growth 

over the next few years. 

Q) What is new for CPHI Frankfurt in 2022? 

The first and most obvious change is that in the last few 

months the event has been renamed and rebranded as 

CPHI Frankfurt and the onsite experience evolved to help 

attendees better navigate the show – with collocated 

events replaced by descriptive zones for packaging, 

outsourcing, machinery and more. One of the reasons 

behind the new identity is that we wanted to deliver 

the smoothest possible onsite experience, so that 

attendees and exhibitors can concentrate on maximising 

opportunities. Everything we have done is to help the 

industry to match with exactly the right partners, and to 

be able to do this more quickly. 

Q) What type of companies will benefit from attending 

CPHI? 

One of the great strengths of CPHI Frankfurt is that it 

truly is ‘the heart of pharma’ and it brings all parts of 

the supply chain together, which means anyone in the 

industry will benefit. From Turkish companies looking 

to diversify their ingredient and supply chain partners, 

to equipment and machinery, to big pharma customers 

looking for local manufacturing or distribution networks 

bir konumdadır. Ülke, - alışılmadık bir şekilde - burada 

tüketilen ilaçların yaklaşık %90’ının yerel üreticiler 

tarafından yapıldığı büyüyen bir iç pazara sahiptir. Bu 

nedenle, yurtiçinde veya yurtdışında büyümek isteyen 

birçok Türk şirketi için anahtar, ortaklıklarının genişliğini 

ve derinliğini genişletmek. 

CPHI Frankfurt’a baktığımızda, tam da bu nedenle Türk 

ilaçlarını çevrimiçi katılmaya veya çevrimiçi buluşmaya 

teşvik ediyoruz - çünkü şimdi kurulan ortaklıklar 

önümüzdeki birkaç yıl içinde büyümenin sürdürülmesine 

yardımcı olacaktır. 

S) 2022’de yeni CPHI Frankfurt için neler var? 

İlk ve en belirgin değişiklik, son birkaç ay içinde etkinliğin 

adının CPHI Frankfurt olarak yeniden adlandırılmasıdır. 

Yeniden adlandırılmasının ve yerinde deneyimin, 

katılımcıların gösteride daha iyi gezinmesine yardımcı 

olmak için evrimleşmesiydi - paketleme, dış kaynak 

kullanımı, makine ve daha fazlası için tanımlayıcı bölgelerle 

değiştirilerek birleştirildi. Yeni kimliğin arkasındaki 

nedenlerden biri, katılımcıların ve katılımcıların fırsatları 

en üst düzeye çıkarmaya konsantre olabilmeleri için 

mümkün olan en sorunsuz yerinde deneyimi sunmak 

istememizdir. Yaptığımız her şey, sektörün tam olarak 

doğru ortaklarla eşleşmesine yardımcı olmak ve bunu 

daha hızlı yapabilmek. 

S) Şirketler CPHI’ye katılarak nelerden yararlanacak? 

CPHI Frankfurt’un en güçlü yanlarından biri, gerçekten 

‘ilaç sektörünün kalbi’ olması ve tedarik zincirinin tüm 

parçalarını bir araya getirmesidir, bu da sektördeki 

herkesin fayda sağlayacağı anlamına gelir. Bileşen ve 

tedarik zinciri ortaklarını çeşitlendirmek isteyen Türk 

şirketlerinden, ekipman ve makinelere, yerel üretim veya 

dağıtım ağları arayan büyük ilaç müşterilerine ve tabii ki 

küresel ihracat yapmak isteyen Türk üreticilerine kadar. 

Bu, biyolojik ve nutrasötik sağlayıcılardan bahsetmeden 

bile, sektördeki herkes için gerçekten iş geliştirme 

ortaklıkları var. Global pharma’da başka hiçbir olay 

ölçeğine ve değerine uymaya yaklaşmıyor. 

S) ‘Connect to Frankfurt adlı dijital platformun nasıl 

çalıştığı hakkında bilgi alabilir miyiz? 

Pandemiden elde edilen diğer büyük öğrenmelerden 

biri, ister canlı etkinliğe katılmak için tamamlayıcı olarak 

kullanılsın, ister şahsen ziyaret edemeyenler için olsun, 

dijital ortaklık platformumuzdan elde edilebilecek değerdi. 

Bu nedenle, bu yıl Frankfurt’a Bağlan adlı çevrimiçi 

etkinliğimiz, CPHI Frankfurt’un bir arkadaşı olarak 

tasarlanan dijital platformun lansmanını işaret ediyor. 

Tüm tedarik zinciri ile bağlantı kurmak, ziyaretçileri 

kaynak tedarikçilere güçlendirmek, katılımcı listesine göz 

atmak ve tüm içerik gündemini keşfetmek için çevrimiçi 

bir buluşma yeridir. 


and, of course, Turkish manufactures looking to export 

globally. That is without even mentioning the biologics 

and nutraceutical providers, so there really is business 

enhancing partnerships for anyone in the industry. No 

other event in global pharma comes close to matching its 

scale and value. 

Q) Can you talk a little about Connect to Frankfurt and 

how this digital platform works? 

One of the other big learnings from the pandemic was 

the value that can be gained from our digital partnering 

platform – whether that is used as a complement to 

attending the live event or for those unable to visit 

in person. So this year, our online event, Connect to 

Frankfurt marks the launch of the digital platform, which 

is designed as a companion to CPHI Frankfurt. It’s an 

online meeting place to connect with the entire supply 

chain, empowering visitors to source suppliers, browse 

the exhibitors list and discover the full content agenda. 

What are this year’s main content highlights? 

This year’s agenda is the largest we ever put together 

and spans some five tracks across three days in the main 

Conference theatre, with an additional theatre dedicated 

to ‘Product Innovation and Sustainability’. 

Reflecting the hottest trends in the industry, tracks cover: 

‘Ingredients and Formulation (Track 1), Future Therapies 

(Track 2), Digital (Track 3), Manufacturing Excellence 

(Track 4), and Patient Centricity (Track 5). 

The opening day keynote explores the rapidly advancing 

research into Psychedelic therapies, which have the 

potential to treat an array of indications from depression 

to anxiety and post-traumatic stress. 

Each of the five main tracks will feature a keynote 

address, panel discussions and presentations, with the 

second hall focused on exhibitor product innovations 

– including biologicals – and industry wide efforts to 

improve sustainability with best practice case studies. 

Peki, bu yıl CPHI’de ana içerik nedir? 

Bu yılki gündem, ‘Ürün Yeniliği ve Sürdürülebilirliğe’ 

adanmış ek bir gösteri ile ana Konferansta üç gün boyunca 

yaklaşık beş parçayı kapsıyor. 

Sektördeki en sıcak trendleri yansıtan parçalar şunları 

kapsar: ‘Malzemeler ve Formülasyon (Parça 1), 

Gelecekteki Tedaviler (Parça 2), Dijital (Parça 3), Üretim 

Mükemmelliği (Parça 4) ve Hasta Merkezliliği (Parça 5). 

Açılış günü açılış konuşması, depresyondan kaygıya ve 

travma sonrası strese kadar bir dizi endikasyonu tedavi 

etme potansiyeline sahip olan Psychedelic tedavilere 

yönelik hızla ilerleyen araştırmayı ele alıyor. 

Beş ana parçanın her birinde bir açılış konuşması, panel 

tartışmaları ve sunumlar yer alacak ve ikinci salon, 

biyolojik ürünler de dahil olmak üzere katılımcı ürün 

yeniliklerine ve en iyi uygulama vaka çalışmaları ile 

sürdürülebilirliği artırmak için endüstri çapında çabalara 

odaklanacak. 


“Nütrisyon” hayat verir! 

D Ü N Y A N Ü T R İ S Y O N G Ü N Ü 

“Nutrition” gives life! 

WORLD NUTRITION DAY 

Today, we discussed Nutrition, which we all do not know 

the meaning of the word, but understand when we see 

it. Nutrition, which is frequently used in the medical 

language, means the intake of nutritious foods. In other 

words, we can directly call this “nutrition”, which is 

necessary for us to continue our lives. As we all know, an 

individual needs to pay attention to their diet in order 

to be healthy and lead a good life. In this context, 7 

November is celebrated as “World Nutrition Day” every 

year. The biggest aim of this celebration is to increase the 

knowledge and awareness about malnutrition in health 

institutions and to ensure total nutritional quality. 

Bugün hepimizin kelime anlamını bilmediği ama görünce 

ne olduğunu anladığı Nütrisyonu ele aldık. Tıp dilinde sık 

sık kullanılan Nütrisyon, besleyici olan gıdaların alınması 

anlamına geliyor. Yani buna direkt olarak yaşamamızı 

devam ettirmemiz için gerekli olan “beslenme” diyebiliriz. 

Hepimizin bildiği üzere, bir bireyin sağlıklı olup, iyi bir 

yaşam sürdürmesi için beslenme şekline dikkat etmesi 

gerekiyor. Bu kapsamda, her yıl 7 Kasım “Dünya Nütrisyon 

Günü” olarak kutlanıyor. Bu kutlamanın en büyük amacı, 

sağlık kurumlarında yetersiz beslenme konusunda bilgi 

ve farkındalığının artırılarak, toplam beslenme kalitesini 

sağlamak şeklinde karşımıza çıkıyor. 


What is malnutrition? 

Malnutrition, which is the opposite of healthy nutrition, 

can be called malnutrition in its simplest form. 

Malnutrition, which occurs as a result of insufficient 

intake of foodstuffs or as a result of unbalanced food 

intake, has more than one cause. We can examine the 

reasons we call primary and secondary below: 

Primary causes: 

Inadequate food consumption 

Low income (high food prices) 

Early birth 

Structural Disorders 

Ignorance 

Secondary causes: 

Digestive disorder 

Infections 

Enzyme deficiency 

Secretory insufficiency 

Malnutrition, a nutritional disorder, is a clinical condition. 

Because, as a result, organ-system dysfunction appears 

in the body. Proper nutrition is an important need for all 

ages. 

Malnütrisyon nedir? 

Sağlıklı beslenmenin tam zıttı olan malnütrisyon, en 

yalın haliyle kötü beslenme olarak adlandırılabilir. Gıda 

maddelerinin yetersiz alınması sonucu ya da dengesiz gıda 

alımı sonucu ortaya çıkan malnütrisyonun birden fazla 

nedeni vardır. Birincil ve ikincil olarak adlandırdığımız 

nedenleri aşağıdan inceleyebiliriz: 

Birincil nedenler: 

Yetersiz besin tüketimi 

Gelir azlığı (gıda fiyat yüksekliği) 

Erken doğum 

Yapısal Bozukluklar 

Bilgisizlik 

İkincil nedenler: 

Sindirim bozukluğu 

Enfeksiyonlar 

Enzim yetersizliği 

Salgı yetersizliği 

Bir beslenme bozukluğu olan Malnütrisyon, klinik bir 

durumdur. Çünkü, buna bağlı olarak vücutta organsistem 

fonksiyon yetersizliği belirir. 


Uygun şekilde beslenmek her yaş için önemli bir ihtiyaçtır. 

Özellikle yaşlılık dönemi ele alındığı zaman ekstra dikkat 

edilmesi gerekir. Her hastalık gibi malnütrisyon da 

çeşitli belirtiler verir. Kimi zaman bu belirtilerin hepsi 

görülürken, kimi zaman birkaçı yavaş yavaş görülür. 

Genel olarak değerlendirdiğimizde ise, bireyin iyileşmesini 

geciktirdiğini ve vücutta gözle görülür değişiklikler 

sağladığını rahatlıkla dile getirebiliriz. 

Malnütrisyon belirtileri: 

Kilo kaybı 

Karında şişlik 

Halsizlik 

Kas kütlesinde etkin azalma 

Yüzde çöküntü 

Küresel bir problem olarak da değerlendirilen 

malnütrisyon, dünyada birçok insanı etkileyen bir 

hastalıktır. Günümüzde hala birçok insanın gıdaya 

erişim sağlayamaması, ekonomik güçlerinin bunu 

sağlayamaması gıda güvencesinin olmadığına işaret eder. 

Bununla birlikte, çölyak vb. hastalığa sahip olan kişilerde 

bağırsak emiliminin bozulma durumu söz konusu olduğu 

için malnütrisyon durumu gerçekleşebilir. Zihinsel sağlık 

sorunlarını ele aldığımızda, mantalitenin genel olarak 

bozulması malnütrisyon gelişimini başlatabilir. Dünyanın 

her yerinde; her yaştan, her cinsiyetten kişiyi etkileyebilen 

malnütrisyon, beslenme düzeninin daha sağlıklı olacak 

şekilde düzenlenmesiyle düzene girebilir. 


Particular attention should be paid to the old age period. 

Like any disease, malnutrition gives various symptoms. 

Sometimes all of these symptoms are seen, sometimes 

a few of them are seen gradually. When we evaluate it in 

general, we can easily say that it delays the recovery of 

the individual and provides visible changes in the body. 

Symptoms of malnutrition: 

Weight loss 

Swelling in the abdomen 

Weakness 

Effective reduction in muscle mass 

Facial collapse 

Malnutrition, which is also considered as a global 

problem, is a disease that affects many people around 

the world. The fact that many people still do not have 

access to food and their economic power cannot provide 

this indicates that there is no food security. However, 

malnutrition may occur in people with celiac and similar 

diseases, since intestinal absorption is impaired. When we 

consider mental health issues, general deterioration of 

mentality can initiate the development of malnutrition. 

Malnutrition, which can affect people of all ages and 

genders all over the world, can be regulated by regulating 

the diet in a healthier way.

The biggest helper of mothers! 

Philips Avent Electric breast pump 

Annelerin en büyük yardımcısı! 

Always thinking of the best for parents, Philips Avent 

provides comfort to mothers in the milking process 

with its electric breast pump. By keeping the milk flow 

at an optimum level, it adapts precisely to the nipple, 

facilitating the milking process. 

Always thinking and designing the best for families, 

Philips Avent brings innovation and convenience to the 

milking process with its electric breast pump. One of the 

biggest helpers of mothers, the electric breast pump 

precisely adapts to the size and shape of your nipple by 

keeping the milk flow at an optimum level. It helps you to 

express more milk in a shorter time with the nozzle that 

stimulates the breast to draw the milk just like a baby. 

* Easily switches from stimulation mode to expressing 

mode, applying the right amount of nipple stimulation 

and suction power, ensuring maximum milk flow. 

Clinically proven comfort 

The electric breast pump adapts to the nipple by 

stretching precisely thanks to its silicone head. Suitable 

for 99.98% of nipple sizes. * 

By eliminating the trouble of bending down during 

use of the electric breast pump, you can comfortably 

complete the milking process in an upright position. The 

comfort of this milking position that doesn’t require you 

to lean forward has been clinically proven. * You can use 

the start/pause button when you need to correct your 

posture or take a break. Thanks to the various stimulation 

and milking settings, you can easily adjust your usage 

level according to your changing needs. The Philips Avent 

electric breast pump has 8 stimulation and 16 expressing 

levels, providing a personalized experience. 

Ebeveynler için her zaman en iyisini düşünen Philips 

Avent, elektrikli göğüs pompası ile annelere süt 

sağma işleminde konfor sağlıyor. Süt akışını optimum 

seviyede tutarak göğüs ucuna hassas biçimde uyum 

sağlayarak süt sağma sürecini kolaylaştırıyor. 

Aileler için her zaman en iyisini düşünen ve tasarlayan 

Philips Avent, elektrikli göğüs pompası ile süt sağma 

işlemine yenilik ve kolaylık getiriyor. Annelerin en büyük 

yardımcılarından biri olan elektrikli göğüs pompası, 

süt akışını optimum seviyede tutarak göğüs ucunuzun 

boyutuna ve şekline hassas bir biçimde uyum sağlıyor. 

Sütü aynı bir bebek gibi çekmesi için göğsü stimüle eden 

başlık ile daha kısa sürede daha fazla süt sağmanıza 

yardımcı oluyor. * Stimülasyon modundan sağma moduna 

kolayca geçerek doğru miktarda göğüs ucu stimülasyonu 

ve emiş gücü uygulayarak maksimum süt akışı sağlıyor. 

Klinik olarak kanıtlanmış rahatlık 

Elektrikli göğüs pompası sahip olduğu silikon başlığı 

sayesinde hassas bir biçimde esneyerek göğüs ucuna 

uyum sağlıyor. Göğüs ucu boyutlarının %99.98’inin 

kullanımı için uygundur. * 

Elektrikli göğüs pompası kullanım sırasında eğilme derdini 

ortadan kaldırarak, dik bir pozisyonda rahat bir şekilde 

süt sağma işlemini tamamlayabilirsiniz. Öne eğilmenizi 

gerektirmeyen bu süt sağma pozisyonunun rahatlığı klinik 

olarak kanıtlanmıştır. * Duruşunuzu düzeltmeniz veya 

ara vermeniz gereken durumlarda ise başlat/duraklat 

düğmesini kullanabilirsiniz. Çeşitli stimülasyon ve sağma 

ayarları sayesinde değişen ihtiyaçlarınıza göre kolaylıkla 

kullanım seviyenizi ayarlayabilirsiniz. Philips Avent 

elektrikli göğüs pompası kişiye özel bir deneyim sunarak 8 

stimülasyon ve 16 süt sağma seviyesine sahiptir. 


Silent use wherever you want 

The electric breast pump, which has a slim design, stands 

out with its silent motor feature during cable use. In this 

way, it offers the opportunity to express milk wherever 

and whenever you want in spring days. The closed 

milking system eliminates the use of tubes and offers the 

opportunity to save time with fewer parts. 

* Based on milk flow start time (Milk Squirt Reflex-MER time) 

results. 

* up to 30 mm 

* According to the results of the clinical 

trial conducted with 20 participants 

for the product (2019), 90% of the 

participants found this milking 

position comfortable while using 

the single electric pump, and 95% 

using the dual electric pump. 

Dilediğiniz yerde sessiz kullanım 

İnce tasarıma sahip olan elektrikli göğüs pompası, 

kablolu kullanım sırasında ise sessiz motor özelliği ile öne 

çıkıyor. Bu sayede bahar günlerinde dilediğiniz yerde ve 

dilediğiniz zaman süt sağmaya olanağını sunuyor. Kapalı 

süt sağma sistemi tüp kullanmayı ortadan kaldırarak, az 

parça ile zamanda da tasarruf imkânı sunuyor. 

* Süt akışı başlama zamanı (Süt Fışkırtma Refleksi- MER 

zamanı) sonuçları temel alınmıştır. 

* 30 mm’ye kadar 

* Ürün için 20 katılımcı ile gerçekleştirilen 

klinik deneyin sonuçlarına göre (2019) 

katılımcıların %90’ı tekli elektrikli pompayı 

kullanırken, %95’i de ikili elektrikli 

pompayı kullanırken bu süt sağma 

pozisyonunu rahat buldu. 


Family businesses and 100 years of brand strategies 

Aile şirketleri ve 100 yıllık marka stratejileri 

Hello My Dear Friends, 

I decided to write this article because of my studies on 

“Family Businesses” for many years, when I read Mr. Prof. 

Dr. Ahmet Emre Bilgili’s article titled “One Hundred Years 

old Brands and the Family Dimension”, in the past months 

in ITO Istanbul Trade Newspaper, a joint project of the 

“Century-old Brand Talks” conferences, a joint project of 

the Touring and Automobile Club of Turkey and Centuryold 

Brands Association. 

Although the concept of “100 Year Brand” is not 

considered very long in terms of family companies in the 

world, it is a very important concept that has been on the 

agenda since 1990 in our country. Hoshi in the Hospitality 

Industry of Japan, which has been operating in the world 

for about 1300 years, and Chateau de Gaulaine Company, 

which has been operating in the French Wine Industry 

for 1000 years, in our country; 250-year-old Hacı Bekir Ali 

Muhittin Confectionery and 150-year-old Vefa Bozacılar 

come to the fore. (Dr. Pakize Yılmaz Uludag University 

Faculty of Business Administration) 

100-Year-old brands actually correspond to many things. 

What is noteworthy is not just that a time that strained 

human life has passed. Behind them, every family has a 

long story. Of course, in these stories, there are secrets 

that create, build and keep the brand alive + there are 

suggestions of the founding family members, there are 

younger generations who listen to these suggestions and 

apply them! 

Merhaba Sevgili Dostlarım, 

Geçtiğimiz aylarda Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu 

ile Yüzyıllık Markalar Derneği’nin ortak bir projesi olan 

“Yüzyıllık Marka Sohbetleri” konferansları ile ilgili İTO 

İstanbul Ticaret Gazetesinde, Sn. Prof. Dr. Ahmet Emre 

Bilgili’nin “Yüzyıllık Markalar ve Aile Boyutu” başlıklı 

yazısını okuyunca, uzun yıllardan bu yana “Aile Şirketleri” 

üzerine yaptığım çalışmalardan dolayı, bu yazıyı yazmaya 

karar verdim. 

“100 Yıllık Marka” kavramı, dünyada aile şirketleri 

açısından çok uzun sayılmamakla birlikte, ülkemizde 1990 

süresinden bu yana gündeme gelmeye başlayan, oldukça 

önemli bir kavram. Örneklemeler konusunda dünyada 

1300 yıla yakın süredir faaliyet gösteren Japonya Otelcilik 

Sektöründeki Hoshi ile Fransa Şarapçılık Endüstrisinde 

1000 yıldır faaliyet gösteren Chateau de Gaulaine Şirketi, 

ülkemizde ise; 250 yıllık Hacı Bekir Ali Muhittin Şekerleme 

ile 150 yıllık Vefa Bozacısı öne çıkmakta. (Dr. Pakize Yılmaz 

Uludağ Üniversitesi İşletme Fakültesi) 

100 Yıllık markalar, aslında birçok şeye tekabül ediyor. 

Kayda değer olan; insan ömrünü zorlayan bir zamanın 

geçmiş olması değil sadece. Arkalarında, her ailenin uzun 

bir hikâyesi var. Tabii bu hikâyelerde de markayı oluşturan 

ve inşa eden, yaşatan sırlar var + kurucu aile üyesinin 

önerileri var bu önerileri dinleyen ve de uygulayan genç 

kuşaklar var! 

“Aile ve Şirket” değerleri, birlikte yaşadığı müddetçe, 

markalarda yaşıyor! 

Ticari kâr amaçlı olarak, aralarında direkt veya dolaylı 

kan bağı olan kişiler tarafından kurulan, yukarıda da 

bahsettiğim gibi ülkemizde de 150- 250 bir yıllık geçmişe 

ve entelektüel sermaye ve de özel marka değerlerine sahip 

şirketler de dâhil; bir aile şirketindeki en büyük tehlike ve 

zayıf nokta, özellikle aile ve şirket kavramlarının, birbirine 

karıştırılmasıdır. 

Aile şirketlerinin gelecek kuşaklara devredilmesi ve 

de kişilerden bağımsız olarak kurumsal bir yapıya 

kavuşması için; aile içinden ve dışından, marka ve 

şirketle ilgili, tüm kişilerin katılımıyla belirlenen hedefler 

doğrultusunda yapılacak stratejik planlamalarla, ailenin 

kurumsallaşması anlamında en büyük faktör olan, Aile 

Anayasası’na gereksinim, olmazsa olmaz! 

100 Yıllık markaların tümüne baktığımızda birçok ortak 

yöne rastlamak mümkün. Genellikle bu markalar; 

zamanın içinden süzülüp gelen ve yaşatılan, ortak 

değerlerle ayakta kalıyor! Konunun daha iyi anlaşılmasına 

yardımcı olmak için, bu ortak değerlere göz atalım: 


“Family and Company” values live on in brands as 

long as they live together! 

Including companies established by people with direct or 

indirect blood ties for commercial profit, with a 150-250 

year history in our country, as well as intellectual capital 

and private brand values, as I mentioned above; The 

biggest danger and weak point in a family business is to 

confuse the concepts of family and company, especially. 

In order to transfer family businesses to future generations 

and to have an institutional structure independent of 

individuals; The need for a Family Constitution, which is 

the biggest factor in the institutionalization of the family, 

is a must, with strategic planning to be made in line with 

the goals determined with the participation of all people 

from within and outside the family, related to the brand 

and the company! 

When we look at all 100-year-old brands, it is possible to 

come across many common aspects. Usually these brands 

are; What comes through time and is kept alive survives 

with common values! Let’s take a look at these common 

values to help you understand the subject better: 

-Family’s respect for the business and the brand is the 

most strategic factor that generates the essence of the 

business and ensures its continuity. Respect for the past 

and labor is the guarantee of investment in the future! 

- Maintaining its connection with tradition and protecting 

the legacy of the brand reinforces the trust in brands that 

say “us, not me”, with the family and values that adopt 

institutionalization as a principle! 

- Corporate Identity and Corporate Culture are 

indispensable for becoming a brand! 

-Trust and reputation are the most important capital and 

must be protected! 

-The vision of the future should be created together with 

the experience and values of the past! 

Reputation management is the most important point of 

the business. Managing reputation takes dedication! 

The common feature of 100 Years Brands is to be both 

traditionalist and innovative! 

- Brand should be taken care of like the child of the 

founding family, but raised without being pampered! 

- Centennial brands also develop deep-rooted 

relationships with their suppliers and customers! 

- In all processes, it is essential to avoid relationships that 

may put the brand at risk! 

-Corporate social responsibility also has an important 

place within these brands! 

- Century-old brands have a special value in the eyes of 

the society! 

-To be a sustainable brand, it is necessary to be honest 

with the state and employees! 

- On the way to becoming a global brand, the importance 

of ethical rules should never be overlooked! 

Such principles stand out. 

-Ailenin, işe ve markaya olan saygısı; işin özünü 

oluşturan ve devamlılığını sağlayan en stratejik faktördür. 

Geçmişe ve emeğe saygı, geleceğe yatırımın teminatını 

oluşturmaktadır! 

- Geleneklerle bağını sürdürmek ve markanın mirasına 

sahip çıkmak; kurumsallaşmayı ilke edinen aile ve 

değerleri ile, ben değil biz diyen, markalara duyulan 

güveni perçinler! 

- Kurumsal Kimlik ve Kurum Kültürü, marka olma yolunda 

olmazsa olmazdır! 

-Güven ve itibar, en önemli sermayedir ve mutlaka 

korunması gerekir! 

-Geleceğin vizyonu, geçmişin deneyimi ve değerleri ile 

birlikte oluşturulmalıdır! 

-İtibar yönetimi, işin en önemli noktasıdır. İtibarı yönetmek 

ise adanmışlık ister! 

-100 Yıllık Markaların ortak özelliği hem gelenekçi hem de 

yenilikçi olmaktır! 

- Marka; kurucu ailenin çocuğu gibi ilgi görmeli, ancak 

şımartılmadan büyütülmelidir! 

- Asırlık markalar, tedarikçileri ve müşterileri ile de köklü 

ilişkiler geliştirirler! 

-Tüm süreçlerde, markayı riske atabilecek ilişkilerden 

kaçınmak esastır! 

-Bu markalar bünyesinde, kurumsal sosyal sorumluluk 

da önemli bir yer tutar! 

-Yüzyıllık markaların, toplum nazarında da özel bir 

karşılığı oluşmaktadır! 

-Sürdürülebilir marka olmak için, devlete ve çalışanlara 

karşı dürüst olmak gerekir! 

- Global marka olma yolunda, etik kuralların önemi hiçbir 

zaman göz ardı edilmemelidir! 

Vs. gibi ilkeler, genellikle ön plana çıkmakta… 

Disiplinlerarası bir yaklaşımla aile şirketi olsun veya 

olmasın, marka olmak yolunda tüm kurum ve kuruluşlar; 

küreselleşen ve dijitalleşen dünyamızda, markalarını 

yaşatmak ve de güçlendirerek geleceğe taşımak için, 

geçmişin deneyimini ve günümüzün bilgisini bir arada 

kullanmak zorundalar! 

Yüzyıllık Markalar Derneği ve Bahçesehir Üniversitesi 

Markalama Merkezi (BBI) katkılarıyla hazırlanan 

Geçmişten Geleceğe Markalaşmak Programı, 

gençlere; Yüzyıllık Markalar Derneği çatısı altındaki üye 

markaların, biriktirdikleri marka bilgisini ve deneyimleri, 

akademisyenlerin katkılarıyla destekleyerek sunuyor! (Sn. 

Macka Tralev’e çok teşekkürler.) 

Bu program kapsamında; yeniliğe açık girişimci ve 

teknolojiye hâkim olmanın öneminin arttığı belirtilerek, 

“Genç Kuşaklara” pazarlama ve marka yönetiminin 

anahtar stratejileri, yüz yıllık markaların işletme kültürleri 

ve değerleri ile yansıtılıyor. Özellikle 100 yıllık marka olma 

yolunda kurumsallaşmaya önem veren aile şirketlerinin 

genç kuşakları, bilgiyi deneyimlerle birleştirerek, hareket 

etmek durumunda olduklarını biliyorlar. 


With an interdisciplinary approach, all institutions and 

organizations on the way to become a brand, whether 

they are family companies or not; In our globalizing and 

digitalizing world, they have to use the experience of the 

past and the knowledge of today in order to keep their 

brands alive and strengthen them and carry them to the 

future! 

The Branding from the Past to the Future Program, 

prepared with the contributions of the Centennial 

Brands Association and the Bahçeşehir University 

Branding Center (BBI), offers young people; It presents 

the brand knowledge and experiences accumulated by 

the member brands under the umbrella of the Century 

Brands Association, supported by the contributions of 

academics! (Many thanks to Mrs. Macka Tralev.) 

Within the scope of this program; It is stated that the 

importance of being an entrepreneur who is open to 

innovation and having a good command of technology 

has increased, and the key strategies of marketing 

and brand management are reflected to the “Young 

Generations” with the business cultures and values of 

century-old brands. Especially the younger generations 

of family companies, which attach importance to 

institutionalization on the way to become a 100- 

year brand, know that they have to act by combining 

knowledge with experience. With such programs, it is 

aimed to ensure that the participating young people 

are inspired by the knowledge and experiences of wellestablished 

brands. 

I think it will help you in addition, by examining the 

experiences of well-established brands from different 

sectors on “Family Businesses and 100 Years Brand 

Strategies”; in addition to our work on Family Companies 

and the preparation of the Family Constitution, which we 

have done within the body of Turkey Reputation Academy, 

especially Yılbak Ticaret A.Ş. and as Eko Academy, we 

offer solutions for corporate problems specific to the 

pharmaceutical industry and Development Agencies 

such as MEVKA + ORAN and Exporters’ Associations 

such as İMMİB + EİB / within the scope of Ur-Ge Projects 

KRC Management Consulting Ltd. Sti. The ‘Family or 

Partnership Constitution’ presentations we have made. 

You can always find my articles on these topics on the 

internet. 

Dear Friends; You know better than I do that very famous 

brands are smashed for nothing, for reasons that do not 

fill the core of figs. So check out the photo! But when 

you’re in it, you can’t see the whole picture. However, you 

can get outside support! 

For a happier future, we wish our 100-year-old brands to 

always increase... 

Bu tür programlarla katılımcı gençlerin, köklü markaların 

bilgi birikimleri ve deneyimlerinden ilham almalarını 

sağlamak hedeflenmekte… 

Ayrıca “Aile Şirketleri ve 100 Yıllık Marka Stratejileri” 

konusunda farklı sektörlerden köklü markaların 

deneyimlerini inceleyerek; Türkiye İtibar Akademisi 

bünyesinde yaptığımız, Aile Şirketleri ve Aile Anayasası’nın 

hazırlanması konusundaki çalışmalarımızın yanında, 

özellikle Yılbak Ticaret A.Ş. ve Eko Akademi olarak 

ilaç sektörüne özgü kurumsal sorunlarla ilgili özel 

sunduğumuz çözüm önerilerimiz ile MEVKA + ORAN gibi 

Kalkınma Ajansları ve İMMİB + EİB gibi İhracatçı Birlikleri 

/ Ur-Ge Projeleri kapsamında KRC Yönetim Danışmanlık 

Ltd. Şti. olarak gerçekleştirdiğimiz ‘Aile veya Ortaklık 

Anayasası’ sunumları da sizlere yardımcı olacaktır 

diye düşünüyorum. Bu konulardaki makalelerimi de 

internetten her zaman bulabilirsiniz. 

Sevgili Dostlarım; çok ünlü markaların, incir çekirdeğini 

doldurmayacak nedenlerle, bir hiç uğruna, olmadık 

bir anda darmadağın olduğunu, siz benden daha iyi 

biliyorsunuz. Onun için fotoğrafa dışarıdan bakın! Ama siz, 

içinde olduğunuzda, fotoğrafın tamamını göremezsiniz. 

Ancak, dışarıdan destek alabilirsiniz! 

Daha mutlu bir gelecek için, 100 yıllık markalarımızın her 

zaman artması dileğiyle... 

Sevgi ve saygılarımla, 

Ali Rıza DEĞER 


Love and respect, 

Ali Rıza DEĞER

Scientific facts about arthritis! 

Artrit hakkında bilimsel gerçekler! 

Do you have pain, swelling or limitation of movement 

in your joints that are challenging you? If your answer 

is “yes”, you may have Arthritis, which is considered 

a type of disease that affects the joints and tissues 

around the body! 

Arthritis, which is a chronic disease, means inflammation 

in the joints and affects 1 out of every hundred people in 

our country. Although rheumatoid arthritis usually affects 

the small joints of the hands and feet, large joints such as 

the knees, shoulders and hips can also be involved. This 

disease, which has more than 100 types, can cause loss of 

shape or function in the joints when left untreated. 

Eklemlerinizde sizi zorlayan ağrı, şişlik ya da hareket 

kısıtlığı var mı? Eğer cevabınız “evet” ise, vücut 

etrafındaki eklem ve dokuları etkileyen ve bir hastalık 

çeşidi olarak nitelendirilen Artrit olabilirsiniz! 

Kronik bir hastalık olan artrit, eklemlerde yer alan 

iltihaplanma anlamına gelmekte ve ülkemizde her 

yüz kişiden 1’ini etkisi altına almakta. Romatoid artrit 

genellikle el ve ayaklardaki küçük eklemleri tutsa da diz, 

omuz ve kalça gibi büyük eklemler de buna dahil olabiliyor. 

100’den fazla tipi olan bu hastalık, tedavi edilmediği zaman 

eklemlerde şekil ya da fonksiyon kaybına sebep olabiliyor. 


When the permanent damage to the joints makes 

it impossible to even do your daily work, human 

psychology is in a mess. So, how should we take 

precautions for this disease that affects our quality 

of life? 

Early diagnosis and appropriate treatment in arthritis are 

extremely important. The earlier the diagnosis is made, 

the more successful results are obtained for the disease 

and the disease can be brought under control. Although 

there is a belief in our society that arthritis will only be 

seen in old age, this is wrong. Because this disease can 

affect any age group, including childhood. As long as the 

disease is under control with treatment, precautions can 

be taken before deformity develops. Although there is 

an intense reservation in favor of being hereditary, this 

disease is not inherited, but is in the category of chronic 

disease. In other words, there is no such thing as a direct 

transmission from patient to child as thought. One of the 

most important things to be considered in the treatment 

process, tobacco, etc. You must leave the products and 

act with a diet suitable for the disease. Otherwise, you 

will reduce the efficiency of the treatment. 

Eklemlerde oluşan kalıcı hasar zamanla günlük işlerinizi 

dahi yapamayacak boyuta getirince, insan psikolojisi de 

darmaduman oluyor. Peki, hayat kalitemize etki eden 

bu hastalık için nasıl önlem almalıyız? 

Artrit hastalığında erken dönemde tanı konulması ve 

uygun tedavi süreci son derece önemli. Ne kadar erken 

tanı konulursa, hastalık için o kadar başarılı sonuçlar 

elde ediliyor ve hastalık kontrol altına alınabiliyor. 

Toplumumuzda artrit için sadece ileri yaşta görüleceği 

düşüncesi yer alsa da, bu yanlış. Çünkü, bu hastalık 

çocukluk dönemi de dahil olmak üzere her yaş grubunu 

etkileyebiliyor. Hastalık tedaviyle kontrol altına alındığı 

müddetçe, şekil bozukluğu gelişmeden önlem alınabiliyor. 

Kalıtsal olmasından yana yoğun bir çekince olsa da, bu 

hastalık kalıtsal değil, kronik hastalık kategorisinde 

yer alıyor. Yani, düşünüldüğü gibi hastadan çocuğa 

doğrudan geçmesi gibi bir durumu yok. Tedavi sürecinde 

dikkat edilmesi gereken en önemli şeylerden biri, tütün 

vb. ürünleri mutlaka bırakıp, hastalığa uygun diyetle 

hareket etmeniz. Aksi takdirde, tedaviden alınacak verimi 

düşürürsünüz. 


Does arthritis only affect the joints? 

Our answer is no. Because, although arthritis generally 

starts with pain or swelling in the joints of the hands 

and feet, over time, these pains can have effects such as 

lung disorders, intense dryness of the eyes, and skin rash. 

Therefore, taking early action will always save your life. 

How does the treatment process work? 

Since it is in the category of chronic disease, it may not 

be possible to fully recover. However, with the use of 

drugs that can stop the disease, successful results can 

be obtained in the treatment. If drug treatment is not 

sufficient during the disease process, a high level of 

precaution is taken against the disease by switching to 

treatments with new technologies. 

12 October World Arthritis Day 

12 October World Arthritis Day has been celebrated 

all over the world since 1996. The biggest purpose 

of celebrating this day is to raise awareness about 

rheumatism and musculoskeletal diseases. Mind yourself, 

do not be late so that diseases do not affect your life. 

Remember, early action always saves lives. 

Artrit sadece eklemleri mi etkiler? 

Cevabımız, hayır. Çünkü, artrit genel olarak el ve ayak 

eklemlerinde ağrı ya da şişlik halinde başlasa da zamanla 

bu ağrılara akciğer rahatsızlıkları, yoğun göz kuruluğu, 

cilt döküntüsü gibi etkiler gösterebilir. Bu yüzden, erken 

önlem almak daima hayatınızı kurtaracaktır. 

Tedavi süreci nasıl işler? 

Kronik hastalık kategorisinde olduğu için tamamen 

iyileşmek mümkün olmayabilir. Fakat, hastalığı 

durduracak seviyede olan ilaçların kullanımıyla, tedavide 

başarılı sonuçlar elde edilebiliyor. Eğer, hastalık 

sürecinde ilaç tedavisi yeterli gelmezse, yeni teknolojilere 

sahip tedavilere geçilerek, hastalığa karşı üst düzeyde bir 

önlem alınıyor. 

12 Ekim Dünya Artrit Günü 

12 Ekim Dünya Artrit Günü, 1996 yılından beri tüm dünyada 

kutlanıyor. Bu günün kutlanmasının en büyük amacı ise, 

romatizma ve kas-iskelet sistemi hastalıkları hakkında 

olan farkındalığı artırmak. Siz, siz olun; hastalıkların 

hayatınıza etki etmemesi için sakın geç kalmayın. 

Unutmayın, erken önlem her zaman hayat kurtarır. 


AbbVie becomes a Migraine Friendly Workplace! 

AbbVie “Migren Dostu İş Yeri” oldu! 

Seval Aksoy, HR Director, Turkey & 

Europe South at AbbVie 

AbbVie became a “Migraine Friendly Workplace” within 

the scope of the project initiated by the European 

Migraine and Headache Association (EMHA) to identify 

“migraine-friendly” working environments. 

Recognizing workplaces that allow people with migraine 

to work on an equal basis with other employees, the 

“Migraine-Friendly Workplace” Project, led by EMHA, 

helps support an inclusive culture by protecting the 

health and well-being of employees. 

Valuing maintaining an inclusive work culture where 

employees are supported and respected, AbbVie has 

taken some important actions to reduce risk factors in 

the workplace by increasing awareness of migraine, a 

serious neurological disease. Following the evaluations 

made by EMHA, the company has implemented programs 

such as flexibility, remote working, quiet resting/working 

spaces, easy access to water and natural light, mental 

and physical health trainings, which it has implemented 

in order to raise awareness about migraine and support 

the holistic well-being of its employees. It has earned the 

right to be “Workplace”. AbbVie aims to provide solutions 

to the problems caused by migraine and to improve the 

quality of life of its employees at work with the actions it 

takes in the company. 

Seval Aksoy, HR Director, Turkey & Europe South at 

AbbVie said, “At AbbVie, we are aware that migraine is 

not just about physical symptoms, and that people, even 

AbbVie, Avrupa Migren ve Baş Ağrısı Birliği’nin (EMHA) 

“migren dostu” çalışma ortamlarını belirlemek 

amacıyla başlattığı proje kapsamında “Migren Dostu İş 

Yeri” oldu. 

Migrenli kişilerin diğer çalışanlarla eşit koşullarda 

çalışmasını sağlayan işyerlerini tanıyan EMHA 

liderliğindeki “Migren Dostu İş Yeri” Projesi, çalışanların 

sağlığını ve refahını koruyarak kapsayıcı bir kültürün 

desteklenmesine yardımcı oluyor. 

Çalışanların desteklendiği ve saygı gördüğü kapsayıcı 

bir çalışma kültürünü yaşatmaya değer veren AbbVie, 

ciddi nörolojik bir hastalık olan migrenin bilinirliliğini 

artırarak işyerindeki risk faktörlerini azaltmak üzere 

bazı önemli aksiyonlar aldı. Şirket, EMHA tarafından 

yapılan değerlendirmeler sonrasında bünyesinde migren 

konusunda farkındalığı artırmak ve çalışanlarının 

bütünsel iyilik halini desteklemek üzere hayata geçirdiği 

esneklik, uzaktan çalışma, sessiz dinlenme/çalışma 

alanları, su ve doğal ışığa kolay erişim, zihinsel ve fiziksel 

sağlık eğitimleri gibi programlar ile “Migren Dostu İş Yeri” 

olmaya hak kazandı. AbbVie, şirkette aldığı aksiyonlar ile 

migrenin ortaya çıkardığı sorunlara çözümler sunmayı ve 

çalışanlarının iş yerindeki yaşam kalitesini iyileştirmeyi 

amaçlıyor. 

AbbVie Türkiye ve Güney Avrupa İnsan Kaynakları 

Direktörü Seval Aksoy “AbbVie olarak migrenin sadece 

fiziksel semptomlardan ibaret olmadığının ve kişilerin, 

hatta arkadaşlarının ve sevdiklerinin, migrenin etkileri 

ile mücadele ederken zorlandıklarının farkındayız. 


their friends and loved ones, struggle with the effects 

of migraine. These difficulties can arise in the work 

environment as well as in everyday life. That’s why we at 

AbbVie aimed to help our colleagues who struggle with 

migraine with the practices we implemented to improve 

their lives.” 

It negatively affects work life 

The European Migraine and Headache Association 

(EMHA) estimates that more than 41 million adults in 

Europe are living with migraine. Nearly one in seven 

workers struggles with this disease, which has a global 

economic cost of around 95 billion euros. 

Migraine, which is defined as an invisible disease and 

makes the person unable to work, peaks in the most 

productive years of individuals’ lives, namely between 

the ages of 20 and 50. The important effects of migraine 

in business life can be listed as inability to concentrate 

on work (52%), absenteeism (32%), not taking patients’ 

conditions seriously by their colleagues, and lack of 

understanding (27%). People living with migraine tend 

to hide their migraines at work because of the negative 

perception of the disease in society. 

Results from the European Labor and Migraine Survey 

reveal three main concerns of workers across Europe 

linking their migraines with the hours they work. 

Accordingly, the variables that affected the participants 

more were work-induced stress or anxiety (77.65%), 

screen use (63.87%) and noise (36.25%). Working late, 

lack of environmentally friendly measures in the office 

or problems with the ergonomics of their location were 

among the other problems that the participants stated. 

Bu zorluklar, gündelik hayatta olduğu kadar çalışma 

ortamında da ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle, AbbVie’de 

migrenle mücadele eden çalışma arkadaşlarımızın 

hayatlarını iyileştirmek amacıyla gerçekleştirdiğimiz 

uygulamalarla onlara yardımcı olmayı hedefledik.” dedi. 

İş yaşamını olumsuz etkiliyor 

Avrupa Migren ve Baş Ağrısı Birliği (EMHA), Avrupa’da 

41 milyondan fazla yetişkinin migrenle yaşadığını tahmin 

ediyor. Yaklaşık her yedi çalışandan biri, yaklaşık 95 milyar 

Euro’luk küresel bir ekonomik maliyeti olan bu hastalıkla 

mücadele ediyor. 

Görünmez hastalık olarak tanımlanan ve kişiyi iş yapamaz 

duruma getiren migren, bireylerin yaşamlarının en üretken 

yıllarında, yani 20 ila 50 yaşlarında zirve yapıyor. Migrenin 

iş yaşamındaki önemli etkileri; işe konsantre olamama 

(%52), işe devamsızlık (%32), hastaların durumlarının 

iş arkadaşları tarafından ciddiye alınmaması ve anlayış 

eksikliği (%27) olarak sıralanabiliyor. Migrenle yaşayan 

kişilerin, hastalığın toplumda olumsuz algı oluşturması 

nedeniyle iş yerinde migrenlerini gizleme eğilimleri 

bulunuyor. 

Avrupa İş gücü ve Migren Anketi’nden (European 

Labor and Migraine Survey) elde edilen sonuçlar, 

Avrupa genelindeki çalışanların çalıştıkları saatler ile 

migrenlerini ilişkilendiren üç ana kaygısını ortaya koyuyor. 

Buna göre katılımcıları daha çok etkileyen değişkenler, 

iş nedeniyle tetiklenen stres veya kaygı (%77,65), ekran 

kullanımı (%63,87) ve gürültü (%36,25) oldu. Geç saatlerde 

çalışma, ofiste çevre dostu önlemlerin bulunmaması 

veya bulundukları yerin ergonomisiyle ilgili sorunlar da 

katılımcıların belirttikleri diğer sorunlar arasında yer aldı. 


Golden Compass Award for ‘We Are Strong Together Project’ 

‘Hep Birlikte Güçlüyüz Projesi’ne Altın Pusula Ödülü 

Organized by the Turkish Public Relations Association 

(TUHID), to reward and encourage successful public 

relations efforts, the ‘20th Golden Compass Turkey 

Public Relations Awards’ found their owners at the 

ceremony. The ‘We Are Strong Together’ project, which 

Sanofi Turkey implemented in order to strengthen 

internal communication, keep team spirit alive, and 

provide support and motivation to employees during 

the pandemic period, when daily life and working life 

routines have completely changed, was awarded the 

first prize in the Internal Communication category. 

Within the scope of the project, which continued 

successfully by being renewed and updated after 

normalization, first of all, Corporate Communications, 

Human Resources and Occupational Health and Safety 

units came together and determined a need map. And 

a 360-degree communication plan covering these needs 

was implemented. Thanks to the feedback system called 

“You Have the Word”, the project was developed to serve 

changing needs. 

Within the scope of We Are Strong Together, all internal 

communication activities were gathered under 4 

headings: 

1. Information flow 

With Açık Mikrofon Program, developments related 

to Covid-19 and the concrete steps taken by Sanofi in 

the fight against the pandemic were conveyed to the 

employees in an uninterrupted and transparent manner. 

At the same time, employee meetings were held with the 

participation of the country management team. 

2. Team unity 

Internal communication and team spirit were 

strengthened with applications such as thank you letters 

from team leaders, online coffee meetings and questionanswer 

sessions. Avita Employee Support Program was 

used to provide employees with a powerful guide to 

psychological issues, Good With the employee satisfaction 

surveys called Mood, the needs and suggestions of the 

employees were constantly analyzed and instant answers 

were created and actions were taken. 

3. Development 

With Sanofi’s focus on ‘perpetuating employee 

development’; From management to informatics, from 

leadership to foreign languages, training opportunities 

Türkiye Halkla İlişkiler Derneği’nin (TÜHİD), başarılı 

halkla ilişkiler çalışmalarını ödüllendirmek ve teşvik 

etmek amacıyla organize ettiği ‘20. Altın Pusula 

Türkiye Halkla İlişkiler Ödülleri’ düzenlenen törenle 

sahiplerini buldu. Sanofi Türkiye’nin gündelik yaşam 

ve çalışma hayatı rutinlerinin tamamen değiştiği 

pandemi döneminde, kurum içi iletişimi güçlendirmek, 

takım ruhunu canlı tutabilmek, çalışanlara destek 

ve motivasyon sağlamak amacıyla hayata geçirdiği 

‘Hep Birlikte Güçlüyüz’ projesi Kurum İçi İletişim 

kategorisinde birinci olarak ödüle layık görüldü. 

Normalleşme sonrasında da yenilenerek ve güncellenerek 

başarıyla devam eden proje kapsamında öncelikle, 

Kurumsal İletişim, İnsan Kaynakları ve İş Sağlığı İş Güvenliği 

birimleri bir araya gelerek bir ihtiyaç haritası belirledi. Ve 

bu ihtiyaçları kapsayan 360 derecelik iletişim planı hayata 

geçirildi. “Söz Sizde” adı verilen geri bildirim sistemi 

sayesinde, projenin değişen ihtiyaçlara hizmet edecek 

şekilde geliştirilmesi sağlandı. 

Hep Birlikte Güçlüyüz kapsamında, tüm iç iletişim 

çalışmaları 4 başlık altında toplandı: 

1.Bilgi akışı 

Açık Mikrofon Programı ile Covid-19’la ilgili gelişmeler 

ve Sanofi’nin pandemi ile mücadelede attığı somut 

adımlar kesintisiz ve şeffaf bir şekilde çalışanlara aktarıldı. 

Aynı zamanda, ülke yönetim ekibinin katılımı ile çalışan 

toplantıları düzenlendi. 

2. Takım birlikteliği Takım liderlerinden teşekkür 

mektupları, online kahve buluşmaları etkinlikleri ve sorucevap 

seansları gibi uygulamalarla şirket içi iletişim ve 

ekip ruhu güçlendirildi. Çalışanlara psikolojik konularda 

güçlü bir rehber sunmak adına Avita Çalışanı Destekleme 

Programı kullanıldı, Good Mood adlı çalışan memnuniyeti 

anketleriyle çalışanların ihtiyaçları ve önerileri sürekli 

analiz edilerek anlık yanıtlar oluşturuldu, aksiyonlar alındı. 

3. Gelişim 

Sanofi’nin ‘çalışan gelişimini sürekli kılma’ odağı ile; 

yönetimden bilişime, liderlikten, yabancı dile pek çok 

konuda eğitim olanakları sunuldu. Bu eğitim modülünün 

bir parçası olarak, zor zamanlarda aklı kullanmaya yönelik 

bir rehber sunmak için Sinan Canan ile ‘Açık Fikir Projesi’ 

tasarlandı. 


were offered on many subjects. As part of this training 

module, the ‘Open Idea Project’ was designed with Sinan 

Canan to provide a guide to using the mind in difficult 

times. 

4. Be healthy 

Wellness activities were organized on topics such as 

online yoga and meditation classes, stress management 

and healthy eating seminars, awareness and wellness 

workshops. 

In the events organized under these four headings, 

famous names such as Prof. Dr. Özgür Demirtaş, Nil 

Karaibrahimgil and Geveze also attended as guests. The 

project continues to develop continuously to further 

strengthen the internal communication in line with the 

changing needs. Keeping people at the center of all its 

policies and practices, Sanofi Turkey implements projects 

that make a difference in order to keep employee 

satisfaction at the highest level, to support the career 

and individual development of employees, and to offer 

them a safe and healthy work environment. 

4. Sağlıklı ol 

Online yoga ve meditasyon dersleri, stres yönetimi ve 

sağlıklı beslenme seminerleri, farkındalık ve zindelik 

atölyeleri gibi konularda iyi yaşam (wellness) etkinlikleri 

düzenlendi. 

Bu dört başlık altında düzenlenen etkinliklere Prof. Dr. 

Özgür Demirtaş, Nil Karaibrahimgil, Geveze gibi ünlü 

isimler de konuk olarak katıldı. Proje halen değişen 

ihtiyaçlara yönelik olarak şirket içi iletişimi daha da 

güçlendirmek için sürekli gelişerek devam ediyor. Tüm 

politika ve uygulamalarının odağına insanı alan Sanofi 

Türkiye, çalışan memnuniyetini en yüksek seviyede 

tutmak, çalışanların kariyer ve bireysel gelişimlerini 

desteklemek, onlara güvenli ve sağlıklı bir iş ortamı 

sunmak için fark sağlayan projeleri hayata geçiriyor. 


Atabay Pharmaceuticals and Chemicals is 83 years old! 

Atabay İlaç ve Kimya 83 yaşında! 

Zeynep Atabay, Chairwoman of Atabay Pharmaceuticals 

Atabay Pharmaceuticals and Fine Chemicals Inc. has 

been working for 83 years with the aim of making 

Türkiye independent in terms of pharmaceuticals by 

developing drugs that can enter any household in 

need. Atabay, which is one of the leading companies 

that make R& D investments and raise human 

resources in Türkiye for drug active substance 

synthesis and biosimilar development, plans to 

develop 100% domestic drugs from plants grown in 

our country. 

Atabay Pharmaceuticals, which set out with the 

goal of ‘making Türkiye self-sufficient in medicine’ 

and became one of the leading companies in the 

industry in the production of pharmaceutical active 

substances and the development of prepared 

pharmaceuticals, is celebrating its 83rd anniversary. 

Atabay Pharmaceuticals and Fine Chemicals Inc. whose 

foundations were established in 1939 by Pharmacist 

Ö. Kemalettin Atabay with the establishment of the 

‘Oriental Center’ Pharmaceutical Warehouse, has 

GMP (Good Manufacturing Practices) approval by the 

Ministry of Health in all its facilities. Atabay, which 

is among the leading companies that invest in R& D 

and train human resources in the development of 

biotechnological drugs and biosimilars 

Atabay İlaç ve Kimya 83 yıldır ihtiyaç duyan her 

haneye girebilecek ilaçlar geliştirerek, Türkiye’yi 

ilaç açısından bağımsız kılmak hedefiyle çalışıyor. 

İlaç etkin madde sentezi ve biyobenzer geliştirmek 

için Türkiye’de Ar-Ge yatırımı yapan ve insan kaynağı 

yetiştiren öncü firmalar arasında yer alan Atabay, 

ülkemizde yetiştirilmiş bitkilerden %100 yerli ilaç 

geliştirmeyi planlıyor. 

‘Türkiye’yi ilaçta kendine yeter hale getirebilme’ 

hedefiyle yola çıkan ve ilaç etkin maddesi üretimi 

ile müstahzar ilaç geliştirmede sektörün öncü 

şirketlerinden biri haline gelen Atabay Kimya 83. yılını 

kutluyor. Temelleri 1939’da Eczacı Ö. Kemalettin 

Atabay tarafından ‘Şark Merkez’ Ecza Deposu’nun 

kurulmasıyla atılan Atabay İlaç ve Kimya, tüm 

tesislerinde Sağlık Bakanlığı tarafından GMP (İyi 

Üretim Uygulamaları) onayına sahip. Biyoteknolojik 

ilaç ve biyobenzer geliştirmede Türkiye’de Ar-Ge 

yatırımı yapan ve insan kaynağı yetiştiren öncü 

firmalar arasında yer alan Atabay Kimya; Parasetamol, 

Oseltamivir, Favipiravir hammaddelerinin geriye 

dönük entegrasyonunda ve zamanla geliştirilen iyi 

sentez yöntemi sayesinde bu hammaddelerin Avrupa 

ve yakın coğrafyadaki tek üreticisi konumuna geldi. 

Bu hammaddeleri dünyanın 35 ülkesine ulaştıran 

Atabay Kimya’nın, 2013 senesinde Türkiye’nin ilk 

biyoteknolojik üretimlerinden biri olan Enoksaparin’i 

geliştirerek başlayan biyoteknoloji yatırımı, mikrobiyal 

biyobenzer Ar-Ge ve üretim tesisi kurulumuyla 

devam etti. 2019 senesinde Acıbadem Ar-Ge Tesisi 

için ve 2022 senesinde Gebze Ar-Ge Tesisi için T.C. 

Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı’ndan akreditasyonunu 

alarak Biyoteknoloji ve Aşı Ar-Ge’sini, Küçük Molekül 

Sentezini, Standardize Bitki Ekstraksiyonu Ar-Ge’sini 

yüksek teknolojik analitik laboratuvarlarla aynı çatı 

altında toplayan tek Ar-Ge Merkezi oldu. 

İş birliklerini güçlendiriyor 

Atabay Kimya, pandemi döneminde, Covid-19’a 

karşı mücadelede geliştirdiği ilaç ve aşı Ar-Ge 

yatırımlarıyla 2020 senesinde ‘Turkish Time Ar-Ge 

250’ sıralamasında 75. sırada yer alıp zor dönemlerde 

de halkın ihtiyacı olan ilaçları karşılamak üzere çıktığı 

yolda kararlılığını bir kere daha gösterdi. Atabay 

Biyoteknoloji, ülkemizde aşı üretim iznine sahip T.C. 


Atabay Chemicals, which is among the leading 

companies that invest in R&D and raise human 

resources in the development of biotechnological 

drugs and biosimilars, has become the only producer 

of these raw materials in Europe and the nearby 

geography thanks to the backward integration of 

Paracetamol, Oseltamivir, Favipiravir raw materials 

and the good synthesis method developed over time. 

Delivering these raw materials to 35 countries of the 

world, Atabay’s biotechnology investment, which 

started in 2013 by developing Enoxaparin, one of 

Türkiye’s first biotechnological productions, continued 

with the establishment of a microbial biosimilar R& D 

and production facility. Biotechnology and Vaccine 

R& D, Small Molecule Synthesis, Standardized Plant 

Extraction R &D for the Acıbadem R& D Facility in 2019 

and for the Gebze R& D Facility in 2022, by obtaining 

accreditation from the Turkish Ministry of Technology 

and Industry, are high-tech analytical It has become 

the only R& D Center that gathers laboratories under 

the same roof. 

Strengthening its cooperation 

Atabay Chemicals, with its drug and vaccine R&D 

investments developed in the fight against Covid-19 

during the pandemic period, ranked 75th in the ‘ 

Turkish Time R& D 250’ ranking in 2020, and is on its 

way to meet the needs of the public in difficult times. 

He showed his determination once again. Atabay 

Biotechnology is one of the 5 facilities that have GMP 

approval from the TR Ministry of Health, and one of the 

3 facilities that have a microbial biosimilar production 

permit in our country. ‘Recombinant Protein RBD 

Subunit Vaccine’, which was developed by TÜBİTAKsupported 

İzmir Biomedicine and Genome Center 

(IBG) for the Covid-19 pandemic and is very critical in 

terms of being a platform vaccine technology, is being 

produced for clinical studies at the GMP-approved 

Atabay Biotechnology Facility. Atabay Chemicals, 

which develops public-university-industry cooperation 

projects with 10 universities in Türkiye, also carries 

out strategic R& D projects with TUBITAK Marmara 

Research Center. Thanks to its membership to the 

University Industry Cooperation Center Platform- 

ÜSİMP, many universities in our country strengthen 

their cooperation with Technology Transfer Offices 

and Technoparks. 

More than 100 licensed drugs 

Atabay Chemicals, which is the only company whose 

core competency and philosophy is the production of 

pharmaceutical active raw materials, 

Sağlık Bakanlığı’ndan GMP onayı almış 5 tesisten ve 

mikrobiyal biyobenzer üretim iznine sahip 3 tesisten 

biri. TÜBİTAK destekli İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi 

(IBG) tarafından Covid-19 pandemisi için geliştirilen ve 

bir platform aşı teknolojisi olma açısından çok kritik 

olan ‘Rekombinant Protein RBD Subunit Aşısı’ GMP 

onaylı Atabay Biyoteknoloji Tesisi’nde klinik çalışmalar 

için üretiliyor. Türkiye’nin 10 üniversitesi ile kamuüniversite- 

sanayi iş birliği projeleri geliştiren Atabay 

Kimya, ayrıca TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ile 

stratejik Ar-Ge projeleri yürütüyor. Üniversite Sanayi İş 

birliği Merkezi Platformu- ÜSİMP’e üyeliği sayesinde 

ülkemizdeki birçok Üniversite Teknoloji Transfer Ofisi 

ve Teknoparkı ile iş birliklerini güçlendiriyor. 

100’ün üzerinde ruhsatlanan ilaç 

Temel yetkinliği ve felsefesi ilaç etkin hammaddesi 

üretimi olan tek şirket konumundaki Atabay Kimya, 

yerli ve milli ilaç üretimini ileriye taşıma, ilaçta dışa 

bağımlılığı azaltma hedefiyle çalışıyor. Bugüne kadar 

150’nin üzerinde ilaç etkin maddesi sentezleyen Atabay 

Kimya’nın, 100’den fazla ilacı ruhsatlandı. Yerli ilaç etkin 

maddesi üretim kapasitesini arttırmak üzere Teknoloji 

Odaklı Sanayi Hamle Programı’na başvuran Atabay 

Kimya her yıl kârını üretim tesisi, ürün geliştirme ve 

Ar-Ge için ayırıyor. 

Ağustos 2021’de TÜBİTAK KAMAG destekli milli 

biyobenzer Ar-Ge’sini klinik çalışmalar aşamasına 

kadar getirip bitiren ilk şirket olan Atabay Kimya, 2021 

senesinde Biyoteknoloji Tesisi’ne Mikrobiyal Aşı GMP 

Pilot Üretim Tesisi izni alarak, klinik çalışmalar için aşı 

numunesi hazırladı. Atabay Kimya, 


TÜBİTAK MAM, Üniversiteler ve startup’lar ile iş 

birliğini güçlendirip, geliştirdiği GBTÜ ürün portföyünde 

yeni bir platform kurarak, ülkemiz tarlalarından 

‘tohumdan-rafa’ yerli ve milli bitkisel ilaç projesini 

daha da genişletti. 

works with the aim of moving domestic and national 

drug production forward and reducing foreign 

dependence in pharmaceuticals. Atabay Chemicals 

has synthesized over 150 active pharmaceutical 

ingredients to date, and more than 100 drugs have 

been licensed. Atabay Chemicals, who applied to 

the Technology-Oriented Industry Move Program to 

increase the production capacity of the domestic drug 

active ingredient, allocates its profits every year to the 

production facility, product development and R&D. 

Atabay Chemicals, which was the first company to 

bring TÜBİTAK KAMAG-supported national biosimilar 

R&D to the stage of clinical studies in August 2021, 

obtained the Microbial Vaccine GMP Pilot Production 

Facility permit for the Biotechnology Facility in 2021 

and prepared a vaccine sample for clinical studies. 

Atabay Chemicals further expanded the ‘seed-to-shelf’ 

domestic and national herbal medicine project from 

our country’s fields by strengthening its cooperation 

with TÜBİTAK MAM, Universities and startups, and 

establishing a new platform in the GBTU product 

portfolio it developed. 

It will focus on export 

Zeynep Atabay, Chairwoman of Atabay, emphasized 

that they aim to develop 100% domestic drugs. 

Atabay said, “We are the third-generation family 

company, which is based on the protection of human 

health and nature, produces and develops these 

drugs economically for the needs of the people, 

and undertakes this business as a national duty. We 

continue to develop synthesis, biotechnology and 

prepared products that have an impact in the near 

geography, believing in science, experience and 

collaborations with the duty of ‘health from the past 

to the future’. In the coming period, we will focus more 

on exports. Currently, over 90% of the pharmaceutical 

raw materials used in our country are met from 

abroad. We are one of the few leading companies in 

domestic production. We aim to reduce dependency 

on abroad.” 

“We will develop the raw materials required for 

many drugs in our country” 

Expressing that the pharmaceutical industry is one 

İhracata ağırlık verecek 

Atabay Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Atabay, 

%100 yerli ilaç geliştirmeyi hedeflediklerini vurguladı. 

Atabay şöyle konuştu: “İnsan sağlığını ve tabiatın 

korunmasını temel alan, halkın ihtiyacı olanı ekonomik 

bir şekilde üreten ve bu ilaçları geliştiren; bu işi bir vatani 

görev olarak üstlenmiş üçüncü nesil aile şirketiyiz. 

‘Geçmişten geleceğe sağlık’ görev bilinciyle bilim, 

tecrübe ve iş birliklerine inanarak yakın coğrafyasında 

etki sağlayan sentez, biyoteknoloji ve müstahzar ürün 

geliştirmeye devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde 

ihracata daha fazla ağırlık vereceğiz. Şu an ülkemizde 

kullanılan ilaç hammaddelerinin %90’ının üstü 

yurtdışından karşılanıyor. Yerli üretimde önde giden 

birkaç şirketten biriyiz. Yurtdışına bağımlılığı azaltmayı 

hedefliyoruz.” 

“Birçok ilaç için gerekli hammaddeyi ülkemizde 

geliştireceğiz” 

İlaç sektörünün bir ülke için eğitim, savunma, enerji 

ve tarım sektörlerinin yanında en önde gelen stratejik 

alanlardan biri olduğunu dile getiren Zeynep Atabay, 

“İklim değişikliği, pandemi, ekonomik belirsizlikler ile 

gördük ki stratejik konularda ülke içinde kendine yeterli 

olabilmelisin. Atabay Kimya olarak senelerdir içimizde 

kurduğumuz ‘paydaş kültürü’ ve ‘sosyal amaç ‘odaklı 

yaklaşımımız, pandemi döneminde birçok şirketten 

çok daha hızlı bir şekilde gerekli ilaçları üretmemizi 

sağladı. Önümüzdeki dönem Covid-19 ve arkasından 

gelebilecek bulaşıcı hastalıklar ile ilgili yeni ilaçlar ve 

aşıları geliştirmeye devam edeceğiz. Bunun yanında, 

uzmanlık alanımız olan ilaç etkin maddesi (API) üretim 

tesisimizde kapasite artırılması sayesinde birçok 

ilaç için gerekli hammaddeyi ülkemizde geliştirmeyi 

hedefliyoruz” diye konuştu. 

Şirketler startup’lar ile iş birliğine daha fazla önem 

verecek 

Sektörde biyoteknolojik ilaçların ön plana çıktığına 

değinen Zeynep Atabay, “Aşı geliştirmede de 

biyoteknolojik yöntemler kullanılıyor. Aşı ve 

biyoteknoloji alanındaki yatırımların artmasını ve 

devletin de bunu desteklemesini bekliyoruz. ‘Yeni 

ürünler, teknolojiler’ dediğimiz zaman bunlar, 

dünyada spin-off adı verilen, üniversite bünyesinde 

buluşçu akademisyenler tarafından Ar-Ge’si yapılmış, 

sonrasında teknoparklarda şirketleşmiş yapılar 


of the most prominent strategic areas for a country, 

besides the education, defense, energy and agriculture 

sectors, Zeynep Atabay said, “With climate change, 

pandemics and economic uncertainties, we have seen 

that strategic issues are within the country. You must 

be self-sufficient. As Atabay, our ‘stakeholder culture’ 

and ‘social purpose’ approach that we have established 

within us for years has enabled us to produce the 

necessary drugs much faster than many companies 

during the pandemic period. In the coming period, 

we will continue to develop new drugs and vaccines 

related to Covid-19 and the infectious diseases that 

may follow. In addition, we aim to develop the raw 

materials required for many drugs in our country, 

thanks to the capacity increase in our API production 

facility, which is our area of expertise.” 

Companies will give more importance to cooperation 

with startups 

Zeynep Atabay, who mentioned that biotechnological 

drugs come to the fore in the sector, said, 

“Biotechnological methods are also used in vaccine 

development. We expect investments in the field 

of vaccines and biotechnology to increase and the 

government to support this. When we say ‘new 

products, technologies’, these things happen through 

the structures called spin- offs in the world, whose 

R&D was done by inventive academicians within the 

university and then incorporated in technoparks. We 

will see this approach in our country in the near future. 

Companies that spin- off They will be able to cooperate 

with startups and develop innovative products.” 

üzerinden oluyor. Ülkemizde de bu yaklaşımı yakın 

zamanda göreceğiz. Şirketler bu spin-off startup’lar ile 

iş birliğine girip, yenilikçi ürünler geliştirebilecekler” 

dedi. 

“Amacımız ihtiyaç duyan her haneye girebilecek 

ilaçlar geliştirmek” 

“Atabay Kimya olarak her zaman hedefimiz, ihtiyaç 

duyan her haneye girebilecek ilaçlar geliştirerek 

Türkiye’yi ilaç açısından bağımsız kılmak oldu” diyen 

Zeynep Atabay, bu vizyon doğrultusunda ilaç etkin 

madde tesislerini, dışa bağımlılığı kesecek şekilde 

büyütmeyi planladıklarını söyledi. Atabay, “Geleneksel 

Bitkisel Tıbbı Ürün (GBTÜ), yani bitkisel ilaçları çok 

önemli görüyoruz. Ülkemizde yetişen bitkilerden, iyi 

tarım uygulamaları (GAP) kullanılarak endüstriyel 

tarım ile yetiştirilmiş bitkilerden %100 yerli ilacımızı 

geliştirmeyi planlıyoruz. Ayrıca, tesislerimiz için 

sıfır atık hedefi de koyduk. Bu sebeple evimize, yani 

tabiata yükümüzü azaltmak üzere endüstriyel simbiyoz 

projelerine daha da önem vereceğiz.” ifadelerini 

kullandı. 

“Our goal is to develop drugs that can enter every 

household that needs it” 

Zeynep Atabay said, “As Atabay Chemicals, our goal 

has always been to make Türkiye independent in terms 

of drugs by developing drugs that can enter every 

household that needs it.” Zeynep Atabay said that in 

line with this vision, they plan to expand their drugactive 

substance facilities in a way that cuts foreign 

dependency. She added more, “We consider the 

Traditional Herbal Medicine Product (GBTÜ), namely 

herbal medicine, very important. We are planning to 

develop our 100% domestic medicine from plants 

grown in our country, grown by industrial agriculture 

using good agricultural practices (GAP). We have 

also set a zero-waste target for our facilities. For this 

reason, we will give more importance to industrial 

symbiosis projects in order to reduce our burden on 

our home, that is, on nature.” 


Supradyn Focus: Don’t Stop, Keep Going! 

Supradyn Focus: Durma Devam Et! 

Günlük hayatta yapmamız gerekenler ve yapmak 

istediklerimiz için desteğe ihtiyaç duyduğumuzda, 12 

vitamin, 9 mineral, Ginseng ve Polifenol içeren Supradyn 

Focus her gün yanımızda. 

Gündelik sorumluluklarımız kadar kendimiz için 

gerçekleştirmek istediğimiz aktiviteler de var. Tüm bunlar 

için desteğe ihtiyaç duyduğumuzda 12 vitamin, 9 mineral, 

Ginseng ve Polifenol içeren Supradyn Focus, geliştirilmiş 

formülü sayesinde vücudumuza günlük vitamin ve mineral 

desteği sağlıyor. 

Bayer uzmanlığıyla üretilen Supradyn Focus, Supradyn’in 

vitamin alanındaki 60 yıllık gücünü dünya çapında 

kullanıcılarıyla paylaşmaya devam ediyor. Supradyn 

Focus, geliştirilmiş formülü sayesinde düzenli kullanım ile 

günlük aktivitelerde potansiyeli korumaya destek oluyor. 

When we need support for what we need to do and 

what we want to do in our daily life, Supradyn Focus, 

which contains 12 vitamins, 9 minerals, Ginseng and 

Polyphenol, is with us every day. 

There are activities that we want to perform for ourselves 

as well as our daily responsibilities. When we need 

support for all these, Supradyn Focus, which contains 12 

vitamins, 9 minerals, Ginseng and Polyphenol, provides 

our body with daily vitamin and mineral support thanks 

to its improved formula. 

Supradyn Focus, produced with Bayer expertise, 

continues to share Supradyn’s 60-year power in the field 

of vitamins with its users around the world. Thanks to its 

improved formula, Supradyn Focus helps to maintain the 

potential in daily activities with regular use. 

Neden kullanmalıyım? 

Supradyn ® Focus, stresli geçen yoğun iş temposunda ve 

çalışma dönemlerinde size destek sağlar. İçeriğindeki 

B1, B2, B5, B6, B7, B12, C vitaminleri ve Demir, Kalsiyum, 

Bakır, İyot, Magnezyum, Mangan ile normal enerji oluşum 

metabolizmasına katkıda bulunur. İçeriğindeki B2, B3, 

B5, B6, B9, B12, C vitaminleri ve Demir, Magnezyum ile 

yorgunluk ve bitkinliğin azalmasına katkıda bulunur. 


Why should I use it? 

Supradyn ® Focus provides you with support during 

stressful busy work schedules and working periods. It 

contributes to normal energy formation metabolism 

with B1, B2, B5, B6, B7, B12, C vitamins and Iron, Calcium, 

Copper, Iodine, Magnesium, Manganese in its content. It 

contributes to the reduction of fatigue and exhaustion 

with B2, B3, B5, B6, B9, B12, C vitamins and Iron, 

Magnesium in its content.

Digital support for oncology patients with the sponsorship 

of Roche, in collaboration with the Turkish Cancer Society 

and Albert Health 

Roche’un sponsorluğunda, Türk Kanser Derneği ve Albert 

Health iş birliği ile kanser hastalarına dijital destek 

Onkolay, an end-to-end digital disease management 

and telehealth application, has been developed in 

collaboration with Albert Health and the Turkish 

Cancer Society under the sponsorship of Roche Turkey. 

This pioneering and innovative application aims to 

facilitate the treatment follow-up of oncology patients 

in addition to better management of the disease by 

sharing data with physicians with patient approval. 

Roche has been working with a patient-oriented approach 

for 125 years to shape the future of the healthcare 

ecosystem and is now signing strong collaborations 

to improve the lives of oncology patients. Onkolay app 

developed in collaboration with Roche Turkey, Turkish 

Cancer Society and digital health initiative Albert Health 

aims to facilitate the lives of oncology patients in the 

fight against cancer. With the Onkolay digital health 

application, it will be ensured that medications’ side 

effects are followed on patients, patient diary will be kept 

and these data will be reported to physicians accurately 

and regularly. With the oncology-focused telehealth app 

Onkolay, patients can access information about cancer 

types, the meaning of oncological terms, and social life. In 

addition, the app aims to enable patients to benefit from 

up-to-date information on physical exercise, psychology 

and nutrition, to set up medication reminders, monitor 

their daily water consumption, blood pressure, pulse rate 

and body mass index, and to have free remote interviews 

with psychologists and nutritionists within the scope of 

specified quotas when needed. 

Uçtan uca dijital hastalık yönetimi ve tele sağlık 

uygulaması olan Onkolay, Albert Health ve Türk 

Kanser Derneği iş birliğinde, Roche sponsorluğunda 

geliştirildi. Alanında öncü ve yenilikçi bu uygulama ile 

kanser hastalarının tedavi takibinin kolaylaştırılması 

amaçlanırken, verilerin hasta onayı ile hekimlerle 

paylaşılarak hastalığın daha iyi yönetilmesi de 

hedefleniyor. 

Sağlık hizmetleri ekosisteminin geleceğine yön vermek 

üzere 125 yıldır hasta odaklı bir yaklaşımla çalışmalarını 

sürdüren Roche, kanser hastalarının yaşamlarını 

iyileştirmeye yönelik güçlü iş birliklerine imza atıyor. 

Roche Türkiye, Türk Kanser Derneği ve dijital sağlık 

girişimi Albert Health iş birliği ile geliştirilen Onkolay 

uygulamasıyla kanser hastalarının kanser ile mücadelede 

yaşamlarını kolaylaştırmak hedefleniyor. Onkolay dijital 

sağlık uygulaması ile hastaların yan etki takiplerinin 

yapılması, hasta günlüğünün tutulması ve bu verilerin 

hekimlere doğru ve düzenli bir şekilde raporlanması 

sağlanacak. Onkoloji odaklı bir tele sağlık uygulaması olan 

Onkolay ile hastalar kanser türleri, onkolojik terimlerin 

anlamı ve sosyal yaşam hakkında bilgilere ulaşabiliyor. 

Ayrıca uygulamayla hastaların fiziksel egzersiz, psikoloji ve 

beslenme konularındaki güncel bilgilerden faydalanması, 

ilaç hatırlatıcılarını kurması, günlük su tüketimi, 

tansiyon, nabız ve vücut kitle indeksi gibi bilgilerini takip 

etmesi, ihtiyaç duyduklarında da belirlenen kontenjanlar 

kapsamında psikolog ve beslenme uzmanları ile uzaktan 

ücretsiz görüşme yapabilmesi amaçlanıyor. 

Kanserle ilgili araştırmalardan elde edilen veriler 2000 

yılında 10 milyon olan kanser vakasının 2020 yılında 19,3 

milyona ulaştığını gösterirken, Türkiye’de 2020 yılında 

233,834 yeni kanser vakasının olduğu ifade ediliyor. Vaka 

yoğunluğuna dair veriler ise Türkiye’de en sık görülen 5 

kanser türünün akciğer kanseri, meme kanseri, kolorektal 

kanser, prostat kanseri ve tiroid kanseri olduğunu 

gösteriyor. Ayrıca, veriler belirtilen 5 kanser türünün tüm 

kanserlerin yüzde 50’den fazlasını oluşturduğuna işaret 

ediyor. 

Kanser hastalarının tedavi süreçlerine dair yapılan 

araştırmalar tedavi ve hastalık ile ilişkili semptomların 

yönetimi ve düzenli olarak semptom takibi konusunda 

eksikleri olduğunu gösteriyor. 


While the data obtained from research on cancer 

demonstrate that the number of cancer cases reached 

19.3 million in 2020, up from 10 million in 2000, it is 

stated that there were 233,834 new cancer cases in 

Turkey in 2020. Data on case density show that the 5 

most common cancer types in Turkey are lung cancer, 

breast cancer, colorectal cancer, prostate cancer and 

thyroid cancer. Furthermore, the data indicate that these 

5 types of cancer account for more than 50 per cent of 

all cancers. 

Research on the treatment processes of cancer patients 

shows inefficient management of treatment and diseaserelated 

symptoms and regular symptom monitoring. 

In order to address these and help patients, some 

applications and studies that enable digital patient 

follow-up and imaging are carried out in the world. In 

these studies, it is demonstrated that digital patient 

follow-up contributes to overall survival -; in addition, it is 

seen that physician and clinical visit times are shortened 

by 45 percent with digital patient follow-up. In the light 

of all this information, the importance of digital patient 

follow-up increase. 

Natasa Klicko, General Manager of Roche 

Pharmaceuticals Turkey, said: “Roche’s innovative 

diagnostic and therapeutic solutions offered in the fight 

against diseases for 125 years improve lives, and the 

strong collaborations it has established allow this impact 

to spread to a wider area. In this context, we believe that 

the telehealth app Onkolay, which we have implemented 

by joining forces with Albert Health and the Turkish 

Cancer Society, will make valuable contributions to the 

journey of oncology patients. With the many innovations 

brought to our lives by digitalisation, we have acquired 

capabilities that will help us redefine the future in 

the healthcare ecosystem. One of these is telehealth 

technologies that aim to make patients’ lives easier. We 

believe that Onkolay contributes to each patient’s unique 

journey with many functions from symptom tracking 

to physician communication, from comprehensive 

information about cancer to medication reminders, and it 

will play an important role in the fight against cancer. It is a 

great pride for us to be able to benefit patients struggling 

with cancer with Onkolay, following the MS+ digital 

health app which we recently launched in cooperation 

with Albert Health to improve the lives of MS (multiple 

sclerosis) patients. In order to create more benefits for 

more patients in the coming period, Roche will continue 

to open the door to innovations in telehealth focus and 

to contribute more by focusing on the patient journey.” 

Burak Duruman, Chairman of the Board of Directors 

of the Turkish Cancer Society, said the following 

on the subject: “Cancer is a disease that requires a 

multidisciplinary approach, close contact with the 

physician and close follow-up of the effects during/after 

the treatment process. 

Roche İlaç Türkiye Genel Müdürü Dr. Natasa Klicko, 

Hastaların bu eksikliklerine yönelik olarak ise dünyada 

dijital hasta takibine ve görüntülemesine olanak tanıyan 

bazı uygulamalar ve çalışmalar gerçekleştiriliyor. Yapılan 

bu çalışmalarda dijital hasta takibinin, genel sağkalıma 

katkısı olduğu saptanırken - ayrıca dijital hasta takibi 

ile yüzde 45 oranında hekim klinik vizit sürelerinin de 

kısaldığı görülüyor. Tüm bu bilgiler ışığında dijital hasta 

takibinin önemi her geçen gün daha da artıyor. 

Roche İlaç Türkiye Genel Müdürü Dr. Natasa Klicko, 

“Roche’un 125 yıldır hastalıklarla mücadelede sunduğu 

yenilikçi tanı ve tedavi çözümleri yaşamları iyileştirirken, 

kurduğu güçlü iş birlikleri ise bu etkinin daha geniş 

bir alana yayılmasına olanak tanıyor. Bu kapsamda 

Albert Health ve Türk Kanser Derneği ile güçlerimizi 

birleştirerek hayata geçirdiğimiz tele sağlık uygulaması 

Onkolay’ın, kanser hastalarının yolculuklarına değerli 

katkılar sunacağına inanıyoruz. Dijitalleşmenin hayatımıza 

getirdiği birçok yenilik ile beraber sağlık hizmetleri 

ekosisteminde de geleceği yeniden tanımlamamıza 

yardımcı olacak yeteneklere sahip olduk. Bunlardan biri 

de hastaların yaşamlarını kolaylaştırmayı hedefleyen 

tele sağlık teknolojileri. Her hastanın kendine özgü 

yolculuğuna, semptom takibinden hekim iletişimine, 

kanserle ilgili kapsamlı bilgilerden ilaç hatırlatıcısına 

kadar birçok fonksiyonla katkı sağlayan Onkolay’ın, 

kanserle mücadelede önemli bir rol üstleneceğine 

inanıyoruz. Yakın zamanda MS (multiple skleroz) 

hastalarının yaşamlarını iyileştirmek hedefiyle yine Albert 

Health iş birliğiyle hayata geçirmiş olduğumuz MS+ dijital 

sağlık uygulamasının ardından Onkolay ile kanserle 

mücadele eden hastalara fayda sağlayabilecek olmak 

bizim için büyük bir gurur. Önümüzdeki süreçte daha 

fazla hasta için daha fazla fayda sağlamak üzere Roche 

olarak tele sağlık odağında yeniliklere kapı aralamaya, 

hasta yolculuğuna odaklanarak daha fazla katkı sunmaya 

devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı. 

Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Burak 

Duruman ise konuyla ilgili şunları söyledi: 



Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu 

Başkanı Burak Duruman 

One of the biggest problems of our patients is inefficient 

complication management. In order to manage 

complications, easy access to personalised information 

and instructions, and keeping the data that should be 

followed up during the treatment in an effective and 

easily accessible way positively affect the disease process. 

We are proud to adapt to the world where technology 

and digitalisation are gaining more and more importance 

day by day, and to contribute to the transformation of 

the digital health management application into a project 

that will benefit cancer patients. We believe that this 

project will be beneficial not only for patients but also for 

physicians in terms of patient follow-up process. For this 

reason, we wish Onkolay to provide convenience to both 

our valuable patients and our valuable physicians in this 

process.” 

Recai Serdar Gemici, General Manager of Albert 

Health, said: “We are very happy that our cooperation 

with Roche, which started in the field of MS, is scaling both 

geographically and in terms of treatment area. Albert 

Health aims to be more than a supplier for international 

pharmaceutical companies, but a long-term partner in 

the field of digital therapeutics. We aim to create clinical 

benefit for cancer patients and added value for the health 

economy with Onkolay which we have realised with the 

Turkish Cancer Society and Roche Turkey. Developed 

with the experience we gained by serving more than 150 

thousand patients, Onkolay strengthens the connection 

of oncology patients with physicians and helps them 

live a longer and better-quality life thanks to its artificial 

intelligence-based voice health assistant Albert and 

advanced digital disease management features.” 

How can the Onkolay application be accessed? 

The application, is available in pilot centers, and it 

will gradually be made available to a larger number 

of oncology patients, their relatives, caretakers and 

physicians. 

“Kanser hastalığı multidisipliner yaklaşım gerektiren, 

hekim ile yakın temasta olunması ve tedavi süreci 

sonrasındaki etkilerin yakından takip edilmesi gereken 

bir hastalıktır. Hastalarımızın en büyük sorunlarından 

biri komplikasyonları yönetememektir. Komplikasyonları 

yönetebilmek için kişiye özel olan yol gösterici bilgilere 

kolay ulaşmak, tedavi süresince takip edilmesi gereken 

verileri etkili ve kolay ulaşılabilir şekilde kayıt altında 

tutmak hastalık sürecini olumlu etkilemektedir. 

Teknolojinin ve dijitalleşmenin gün geçtikçe daha 

çok önem kazandığı dünyaya uyum sağlamak, dijital 

sağlık yönetim uygulamasının kanser hastalarına 

fayda sağlayacak bir proje haline getirilmesine katkıda 

bulunmak bizler için gurur verici. Bu projenin yalnızca 

hastalara değil hekimlere de hasta takip süreci açısından 

faydalı olacağına inanıyoruz. Bu nedenle hem kıymetli 

hastalarımıza hem değerli hekimlerimize Onkolay’ın bu 

süreçte kolaylık sağlamasını diliyoruz.” 

Albert Health Genel Müdürü Recai Serdar Gemici ise 

konuyla ilgili şunları söyledi: “Roche Türkiye ile MS 

alanında başlayan iş birliğimizin hem coğrafi hem de 

tedavi alanı ekseninde ölçeklenmesi bizi oldukça mutlu 

ediyor. Albert Health uluslararası ilaç şirketleri için 

bir tedarikçiden daha öte, dijital terapötikler (Digital 

Therapeutics) alanında uzun dönemli bir partner olma 

gayesindedir. Türk Kanser Derneği ve Roche Türkiye 

ile hayata geçirdiğimiz Onkolay ile kanser hastaları için 

klinik fayda, sağlık ekonomisi açısından ise katma değer 

oluşturmayı amaçlıyoruz. 150 binden fazla hastaya hizmet 

vererek elde ettiğimiz tecrübe ile geliştirdiğimiz Onkolay, 

yapay zekâ tabanlı sesli sağlık asistanı Albert ve gelişmiş 

dijital hastalık yönetimi özellikleri sayesinde onkoloji 

hastalarının hekimlerle bağını güçlendiriyor, daha uzun 

ve kaliteli bir hayat sürmesine yardımcı oluyor.” 

Onkolay uygulamasına nasıl ulaşılabilir? 

Pilot merkezlerle kullanıma sunulan uygulama, aşama 

aşama daha fazla sayıda onkoloji hastasının, hasta 

yakınlarının ve hekimlerinin kullanımına sunulacaktır. 

Albert Health Genel Müdürü 

Recai Serdar Gemici

Full support for children’s immunity 

Çocukların bağışıklığına tam destek 

Türkiye’nin ilk ve tek inovasyon ödüllü yerli Anadolu 

propolisi üreticisi Bee’O Propolis, ürettiği katma değerli 

ürünleri ile çocukların bağışıklığının güçlenmesine 

destek oluyor. Bee’O Propolis özellikle okulların 

açılmasıyla ve sonbaharın gelmesiyle birlikte artan 

destek ihtiyacını karşılayarak ebeveynlerin içini 

rahatlatıyor, çocukların beslenmelerine değer katıyor. 

Sonbaharın gelmesi ve okulların açılmasıyla birlikte tüm 

ebeveynlerin aklında tek soru; çocuğumun beslenmesi 

yeterli mi? Desteklemek için ne yapmalıyım? Türkiye’nin 

ilk ve tek yerli inovasyon ödüllü propolis üreticisi BEE’O 

Propolis, ürettiği katma değerli ürünleri ile çocukların 

beslenmesine ve hastalıklardan korunmasına destek 

oluyor. 

Bee’O Propolis, Turkey’s first and only innovation 

award-winning domestic Anatolian propolis producer, 

supports the strengthening of children’s immunity 

with its value-added products. Bee’O Propolis relieves 

parents and adds value to children’s nutrition by 

meeting the increasing need for support, especially 

with the opening of schools and the coming of autumn. 

With the arrival of autumn and the opening of schools, 

the only question on all parents’ minds is; Is my child’s diet 

adequate? What should I do to support? Turkey’s first and 

only local innovation award-winning propolis producer 

BEE’O Propolis supports the nutrition of children and the 

protection of them from diseases with its value-added 

products. 

Propolis kullanmanın en kolay yolu: damlat ve tüket 

Arılar tarafından kovandaki sterilizasyonu sağlamak için 

kullanılan propolis, öğünlere dahil edilerek beslenmeyi 

fenolik ve flavonoidlerle destekliyor. Ancak propolisi, ham 

hali ile tüketmek mümkün değil. Kovandan çıkarıldıktan 

sonra insan tüketimine uygun hale getirilmesi ve vücudun 

bu doğal arı ürününden yararlanabilmesi için mutlaka 

uzmanlar tarafından özütlenmesi gerekiyor. BEE’O 

Propolis ise “Suda Çözünebilir Propolis Damla” ile 

propolisi tüketmenin en kolay yolunu sunuyor. Çocuklar 

günde 10-40 damla arası; 11 yaş ve üzeri yetişkinler için 

günde 20-80 damla arası su, süt, meyve suyu gibi gıdalarla 

beraber tüketebilir. 


The easiest way to use propolis: drip and consume 

Propolis, which is used by bees to ensure sterilization 

in the hive, is included in the meals and supports the 

nutrition with phenolics and flavonoids. However, it is not 

possible to consume propolis in its raw form. After it is 

removed from the hive, it must be extracted by experts in 

order to make it suitable for human consumption and for 

the body to benefit from this natural bee product. BEE’O 

Propolis, on the other hand, offers the easiest way to 

consume propolis with “Water Soluble Propolis Drops”. 

Children can consume 10-40 drops per day, adults aged 

11 and over can consume 20-80 drops per day with food 

such as water, milk, fruit juice.

1 spoon of BEE’O Propolis Royal Jelly Raw 

Honey mix every day 

BEE’O Propolis Royal Jelly Raw Honey 

mixture, which is specially prepared for 

children, contains the phenolic and flavonoid 

components of pure Anatolian propolis; 

Royalactin and 10-HDA substances, which 

are not found in any food other than royal 

jelly; It contains raw honey that comes from 

the hive to the table while preserving all its 

nutritional content. The combination of royal 

jelly, the most valuable nutrient of the queen 

bee, with raw honey and propolis adds value 

to the nutrition of children. With 1 teaspoon 

of “BEE’O Propolis Royal Jelly Raw Honey 

Mixture” every day, children are happy and 

mothers are at ease! 

BEE’O Yummy Propolis Strawberry Carob 

A unique snack for the busy school tempo. 

“BEE’O Yummy Propolis Strawberry Carob” 

containing pure Anatolian propolis, strawberry 

and carob is very delicious! This natural 

product without any additives or preservatives 

is flavored with real fruit puree and raw honey! 

Moreover, all children love its taste with its 

practical consumption and nutritious content. 

BEE’O APICARE Propolis Cologne 

The indispensable product of our bags is propolis 

support for cologne. The cologne containing pure 

Anatolian propolis, whose main task in the hive is to 

provide and maintain a clean environment, does not 

contain perfume. With its clean content, it helps 

protect children’s skin without harming 

them. 

Her gün 1 kaşık BEE’O Propolis Arı Sütü 

Ham Bal karışımı 

Çocuklar için özel olarak hazırlanan BEE’O 

Propolis Arı Sütü Ham Bal karışımı ise saf 

Anadolu propolisinin fenolik ve flavonoid 

bileşenlerini; arı sütünden başka hiçbir 

gıda da bulunmayan Royalaktin ve 10-HDA 

maddelerini; kovandan sofraya tüm besin 

içeriği korunarak gelen ham balı bir arada 

bulunduruyor. Kraliçe arının en değerli 

besini arı sütünün ham bal ve propolis 

birlikteliği çocukların beslenmesine değer 

katıyor. Her gün 1 tatlı kaşığı “BEE’O 

Propolis Arı Sütü Ham Bal Karışımı” ile 

çocuklar mutlu, annelerin içi rahat! 

BEE’O Yummy Propolis Çilek Keçiboynuzu 

Yoğun okul temposu için eşsiz bir ara öğün. 

Saf Anadolu propolisi, çilek ve keçiboynuzu 

içeren “ BEE’O Yummy Propolis Çilek 

Keçiboynuzu” çok lezzetli! Hiçbir katkı 

maddesi ve koruyucu bulunmayan bu doğal 

ürün gerçek meyve püresi ve ham bal ile 

tatlandırılmış! Üstelik, pratik tüketimi ve 

besleyici içeriğiyle tüm çocuklar tadına 

bayılıyor. 

BEE’O APICARE Propolisli Kolonya 

Çantalarımızın vazgeçilmez ürünü kolonyaya propolis 

desteği. Kovandaki temel görevi temiz ortamı 

sağlamak ve sürdürmek olan saf Anadolu propolisi 

içeren kolonya, parfüm içermiyor. Temiz içeriği ile 

çocukların cildine zarar vermeden korumaya destek 

oluyor. 


New General Manager for Takeda Türkiye 

Takeda Türkiye’ye yeni Genel Müdür 

Ömür Mangaloğlu, 

General Manager 

of Takeda Türkiye 


Ömür Mangaloğlu, who has been the Director 

of Hematology Business Unit at Takeda Türkiye 

since 2019, has been appointed as the new 

General Manager of Takeda Türkiye. 

Şeyda Atadan Memiş, who has been the General 

Manager of Takeda Türkiye for 13 years, one of the 

important players in the Turkish pharmaceutical 

industry, for about 3 years, transferred her seat 

to one of her colleagues, Ömür Mangaloğlu, after 

she was appointed as the General Manager of the 

United Kingdom and Ireland Group of Countries. 

Stating that he is excited for his new position, Ömür 

Mangaloğlu said, “I am happy to be a part of Takeda, 

one of the biggest players in the pharmaceutical 

industry with its more than 50 thousand employees 

in more than 80 countries, with the vision of “Better 

Health, Brighter Future”. In my new role, together 

with my colleagues, I will continue to work with all 

my strength to make a meaningful difference in 

the lives of patients and to improve their quality 

of life. While I wish my dear friend Şeyda Atadan 

Memiş, with whom I have been working for many 

years, success in her new assignment in England, 

I am also proud of our Turkish executives, whose 

numbers are increasing day by day in Takeda’s global 

organization.” 

Mahender Nayak, Senior Vice President and Area 

Head for Takeda Pharmaceuticals in the ICMEA 

region, which includes India, CIS, Ukraine, the 

Middle East, congratulated Ömür Mangaloğlu’s 

new position with the following words; “Devoted 

to create an inclusive, inspiring work environment 

for its employees where they can reveal their full 

potential, Takeda always puts its employees in 

its focus with its people-first approach. As one 

of the most important and powerful players in 

the ICMEA Region in our growing organizational 

structure, Türkiye is very important to us. I heartily 

congratulate the new leader of Takeda Türkiye, 

Ömür Mangaloğlu, who has sent many successful 

executives to different positions within the global 

structure of Takeda. 

I believe that Ömür Mangaloğlu, an important 

member of our leadership team with whom we 

have been working for 3 years, will make valuable 

contributions with his knowledge and experience 

and that Takeda Türkiye will continue to be one of 

our representatives who shine our region with our 

global values, as it has been for 13 years.” 

2019’dan beri Takeda Türkiye Hematoloji İş 

Birimi Direktörlüğü görevini üstlenen Ömür 

Mangaloğlu, Takeda Türkiye’nin yeni Genel 

Müdürü oldu. 

13 yıldır Türkiye ilaç sektörünün önemli 

oyuncularından biri olan Takeda Türkiye’nin 

yaklaşık 3 senedir Genel Müdürlük görevini 

sürdüren Şeyda Atadan Memiş, Birleşik Krallık 

ve İrlanda Ülkeler Grubu Genel Müdürü olarak 

atanmasından sonra koltuğunu çalışma 

arkadaşlarından Ömür Mangaloğlu’na devretti. 

Yeni görevi için heyecan duyduğunu belirten 

Ömür Mangaloğlu, “Daha Sağlıklı Daha Parlak 

Bir Gelecek” vizyonuyla, 80’den fazla ülkede 50 

binden fazla çalışanıyla ilaç sektörünün en büyük 

oyuncularından biri olan Takeda’nın bir parçası 

olmaktan mutluluk duyuyorum. Yeni görevimde 

çalışma arkadaşlarımla birlikte hastaların 

hayatlarında anlamlı farklar sağlamak ve 

hastaların yaşam kalitelerini yükseltmek için 

tüm gücümle çalışmaya devam edeceğim. Uzun 

yıllardır birlikte çalıştığım sevgili arkadaşım 

Şeyda Atadan Memiş’e İngiltere’deki yeni 

görevinde başarılar dilerken, Takeda’nın global 

organizasyonunda sayıları gittikçe yükselen Türk 

yöneticilerimiz ile ayrıca gurur duyuyorum.” 

dedi. 

Takeda Kıdemli Başkan Yardımcısı ve ICMEA 

Bölge Başkanı Mahender Nayak, Ömür 

Mangaloğlu’nun yeni görevini şu sözlerle tebrik 

etti; “Çalışanlarına, tüm potansiyellerini ortaya 

çıkarabilecekleri kapsayıcı, ilham verici bir 

çalışma ortamı oluşturmaya kendini adayan 

Takeda, önce insan yaklaşımıyla odağına 

her zaman çalışanlarını koyuyor. Büyüyen 

organizasyon yapımızda ICMEA Bölgesi’nin en 

önemli ve güçlü oyuncularından biri olan Türkiye 

bizim için çok önemli. Başarılı pek çok yöneticisini 

Takeda’nın global yapısı içinde farklı görevlere 

gönderen Takeda Türkiye’nin yeni lideri Ömür 

Mangaloğlu’nu yürekten kutluyorum. 

3 yıldır beraber çalıştığımız liderlik ekibimizin 

önemli bir üyesi olan Ömür Mangaloğlu’nun, 

bilgi ve deneyimi ile değerli katkılar sağlayarak 

Takeda Türkiye’nin 13 yıldır olduğu gibi 

küresel değerlerimizle bölgemizi parlatan 

temsilcilerimizden biri olmaya devam edeceğine 

inanıyorum,” dedi.

Natural power of oat extract for babies 

Bebeklere doğal yulaf özü gücü 

Aveeno, which takes its strength from its unique 

oat formula, provides the most effective daily care 

for sensitive baby skin with Aveeno Baby, which is 

suitable for use from newborns. 

Offering clinically proven solutions by combining the 

power of science with the goodness of nature, Aveeno, 

the number one choice of pediatricians in the USA, offers 

the most effective daily care for sensitive baby skin 

from newborn to birth with the Aveeno Baby series that 

reveals the power of natural oat extract. Just like adults, 

babies’ skin needs more moisture in summer and can be 

sensitive from heat. Moreover, diapers can increase this 

sensitivity. 

While it strengthens the skin barrier, it promises a 

smoother appearance with its products that provide a 

visible reduction in skin dryness caused by heat in the 

summer months with regular use for two weeks. 

Daily Care Hair and Body Shampoo 

Hair and Body Shampoo, which cleans and moisturizes 

the sensitive baby skin and scalp in hot summer months 

with its natural oat extract, offers a gentle care with its 

soap, sulfate, dye and paraben-free formula. Aveeno 

Baby shampoo, which is suitable for frequent use in 

summer, has been formulated to comfort babies. 

Daily Care Moisturizing Lotion 

The 24-hour Moisturizing Lotion moisturizes and 

nourishes sensitive skin with its prebiotic colloidal oat 

complex. The hypoallergenic lotion, 

which provides the moisturizing 

needed by the face and body in hot 

weather, strengthens the skin barrier 

and does not leave a greasy feeling 

with its fast-absorbing structure. 

Creaming babies a few times a day, 

especially in July and August, will 

help prevent irritation and dryness. 

Daily Care Barrier Cream 

Barrier Cream, with its formula 

combining colloidal oats and zinc 

oxide, quickly soothes sensitive, 

dry and atopy-prone baby skin, 

while providing long-term relief 

on the skin. It helps to prevent 

the increased nappy rash problem 

caused by high temperature and 

humidity in summer. 

Gücünü benzersiz yulaf formülünden alan Aveeno, yeni 

doğandan itibaren kullanıma uygun Aveeno Baby ile 

hassas bebek cildine en etkili günlük bakımı sağlıyor. 

Bilimin gücünü doğanın iyiliğiyle birleştirerek klinik olarak 

kanıtlanmış çözümler sunan, Amerika’daki pediatristlerin 

bir numaralı tercihi Aveeno, doğal yulaf özünün gücünü 

ortaya koyan Aveeno Baby serisi ile yeni doğandan itibaren 

hassas bebek cildi için en etkili günlük bakımı sunuyor. 

Aynı yetişkinler gibi bebeklerin de cildi yaz aylarında daha 

çok neme ihtiyaç duyuyor ve sıcaktan hassaslaşabiliyor. 

Üstelik bebek bezleri de bu hassasiyeti artırabiliyor. 

Cilt bariyerini güçlendirirken iki hafta düzenli kullanımla 

yaz aylarında sıcaklıktan kaynaklı oluşan cilt kuruluğunda 

gözle görülür azalma sağlayan ürünleriyle daha pürüzsüz 

bir görünüm vadediyor. 

Günlük Bakım Saç ve Vücut Şampuanı 

Doğal yulaf özüyle sıcak yaz aylarında hassas bebek cildini 

ve saç derisini temizleyen ve nemlendiren Saç ve Vücut 

Şampuanı, sabun, sülfat, boya ve paraben içermeyen 

formülüyle göz yakmadan nazik bir bakım sunar. Yazın sık 

kullanıma uygun olan Aveeno Baby şampuanı bebekleri 

rahatlatmak için formüle edildi. 

Günlük Bakım Nemlendirici Losyon 

24 saat etkili Nemlendirici Losyon, içerdiği prebiyotik 

kolloidal yulaf kompleksiyle hassas cildi nemlendirir 

ve besler. Sıcak havalarda yüz ve vücudun ihtiyacı olan 

nemlendirmeyi sağlayan hipoalerjenik losyon, cilt 

bariyerini güçlendirirken hızlı 

emilen yapısıyla yağlı bir his 

bırakmaz. Bebekleri özellikle 

Temmuz, Ağustos aylarımda 

günde birkaç kez kremlemek, 

tahriş ve kuruluktan oluşan 

sıkıntıları önlemeye yardımcı 

olacaktır. 

Günlük Bakım Bariyer Kremi 

Bariyer Kremi, kolloidal yulaf 

ve çinko oksitin bir araya 

geldiği formülüyle hassas, 

kuru ve atopiye yatkın bebek 

cildini hızla yatıştırırken ciltte 

uzun süreli rahatlama sağlar. 

Yaz aylarında yüksek sıcaklık 

ve nemden kaynaklı artan 

pişik problemini engellemeye 

yardımcı olur. 


Beauty from within with Perfectil ® 

Perfectil ® ile içten gelen güzellik 

Britain’s number one beauty vitamin Perfectil provides 

comprehensive vitamin and mineral support with its 

special formula for hair, skin and nail health. 

Developed for those who take care of their health and 

beauty routines with Vitabiotics’ 50 years of expertise, 

Perfectil ® helps to meet the care and energy needs 

that increase with the spring months, while providing 

comprehensive vitamin and mineral support for hair, skin 

and nails. 

Helping to provide the daily needed vitamin support 

in a single tablet with its rich content, Perfectil ® 

contains many vitamins and minerals such as biotin, 

niacin, riboflavin, zinc, selenium, as well as 22 different 

micronutrients, including grape seed extract. The niacin, 

riboflavin and zinc contained in Perfectil ® help normal 

skin; Selenium and zinc contribute to the maintenance of 

normal hair and nails. 

According to the observation-based study, after only 

1 month, the participants noticed the change in their 

hair, skin and nails; As a result of using Perfectil ® for 3 

months, 100% of the participants stated that there were 

improvements in the skin, 72% in the hair, and 84% in the 

nails. 

Providing vitamin and mineral 

support to hair, skin and nail 

health at the same time, 

Perfectil ® , with its gluten and 

lactose-free formula, is a vitamin 

that can be easily used by 

individuals with celiac disease, 

gluten sensitivity or lactose 

intolerance. 

İngiltere’nin bir numaralı güzellik vitamini Perfectil, 

saç, cilt ve tırnak sağlığına özel formülü ile geniş 

kapsamlı vitamin ve mineral desteği sağlıyor. 

Vitabiotics’in 50 yıllık uzmanlığıyla sağlık ve güzellik 

rutinlerine özen gösterenler için geliştirilen Perfectil ® , 

bahar ayları ile artan bakım ve enerji ihtiyacını aynı anda 

karşılamaya yardımcı olurken, saç, cilt ve tırnaklar için 

geniş kapsamlı vitamin ve mineral desteği sağlıyor. 

Zengin içeriği ile günlük ihtiyaç duyulan vitamin desteğini, 

tek tablette sağlamaya yardımcı olan Perfectil ® ’in 

içeriğinde; biotin, niasin, riboflavin, çinko, selenyum gibi 

birçok vitamin ve mineralin yanı sıra üzüm çekirdeği 

ekstresi dahil 22 farklı mikro besin bulunuyor. Perfectil ® 

içerisinde yer alan niasin, riboflavin ve çinko normal cildin; 

selenyum ve çinko ise normal saçların ve tırnakların 

korunmasına katkıda bulunuyor. 

Gözleme dayalı gerçekleştirilen çalışmaya göre sadece 1 

ay sonunda katılımcılar saç, cilt ve tırnaklarında değişimi 

fark ederken; 3 aylık Perfectil ® kullanımı sonucunda 

katılımcıların %100’ü ciltte, %72’si saçta, %84’ü ise 

tırnakta iyileşmeler olduğunu belirtiyor. 

Saç, cilt, tırnak sağlığına aynı anda vitamin mineral 

desteği sağlayan Perfectil ® ; 

gluten ve laktoz içermeyen 

formülü ile çölyak hastalığı, 

gluten hassasiyeti ya da laktoz 

intoleransı olan bireylerin de 

rahatlıkla kullanabileceği bir 

vitamin özelliği taşıyor. 


Prefer Wellcare for high Omega 3 support! 

Yüksek Omega 3 desteği için tercihiniz Wellcare olsun! 

Wellcare of Ilko Pharmaceuticals, which operates with 

the aim of presenting firsts and innovations in the 

field of consumer health, continues to grow with the 

Omega 3 category, which has five different products. 

Omega 3 fatty acids, which have a very important place 

in nutrition and human physiology and help the normal 

development of the brain, as well as the development 

of the eye and nervous system, thanks to DHA, one of 

the fatty acids it contains, meet the consumers with 

Wellcare’s new Omega 3 family. Wellcare Omega 3 

products, produced in liquid form for children and in 

capsule form for adults; It is in triglyceride form and 

contains high Omega 3. 

Contains antioxidant effective Rosemary extract 

Capsule forms with two different contents for adults, 

Wellcare Omega 3 and Wellcare Omega 3 UniQ DHA, 

both support the effectiveness of Omega 3 and eliminate 

the undesirable taste of fish oil, thanks to the rosemary 

extract, which is known for its strong and natural 

antioxidant feature in its formula. 

The Wellcare Omega 3 family, which offers 3 different 

forms of use for children, including natural tangerine, 

natural orange and mixed fruit flavors, does not contain 

colorants, preservatives, sugar and gluten. 

As its orange and tangerine flavored liquid supplement 

receiving the 2022 Gold taste award at the America and 

Singapore Food Awards with the product range which 

has the internationally valid IFOS certificate in all forms, 

its liquid supplement with mixed fruit flavors won the 

2022 Silver taste award at the America and Singapore 

Food Awards. At the same time, product raw materials 

have Friend of the Sea, GOED, Halal and Pure Anchoyy 

certificates which show world quality standards. 

İlko İlaç’ın tüketici sağlığı alanına ilkler ve yenilikler 

sunma hedefiyle faaliyet gösteren Wellcare markası, 

beş farklı ürüne sahip Omega 3 kategorisiyle büyümeye 

devam ediyor. 

Beslenme ve insan fizyolojisinde oldukça önemli bir 

yere sahip olan ve içerdiği yağ asitlerinden biri olan 

DHA sayesinde beynin normal gelişimiyle göz ve sinir 

sisteminin gelişimine yardımcı olan Omega 3 yağ asitleri, 

Wellcare’in yeni Omega 3 ailesiyle tüketiciyle buluşuyor. 

Çocuklar için likit, yetişkinler içinse kapsül formlarda 

üretilen Wellcare Omega 3 ürünleri; trigliserid formda ve 

yüksek Omega 3 içeriyor. 

Antioksidan etkili Biberiye ekstraktı bulunuyor 

Yetişkinler için Wellcare Omega 3 ve Wellcare Omega 3 

UniQ DHA olmak üzere iki farklı içeriği bulunan kapsül 

formları; formülünde yer alan güçlü ve doğal antioksidan 

özelliği ile bilinen biberiye ekstraktı sayesinde hem 

Omega 3’ün etkinliğini destekliyor hem de balık yağının 

istenmeyen tadını ortadan kaldırıyor. 

Çocuklar için de, doğal mandalina, doğal portakal ve 

karışık meyve aromalı olmak üzere 3 farklı formda 

kullanım seçeneği sunan Wellcare Omega 3 ailesi; 

renklendirici, koruyucu, şeker ve gluten içermiyor. 

Tüm formları uluslararası geçerliliği olan IFOS 

sertifikasına sahip olan ürün grubunda; portakal ve 

mandalina aromalı sıvı takviye edici gıda Amerika ve 

Singapur Food Awards 2022 Gold tat ödülünü alırken, 

karışık meyve aromalı sıvı takviye edici gıda ise Amerika 

ve Singapur Food Awards 2022 Silver tat ödülüne sahip. 

Aynı zamanda ürün hammaddelerinin, dünya kalite 

standartlarını gösteren Friend of the Sea, GOED, Helal ve 

Pure Anchoyy sertifikaları bulunuyor. 


The first podcast in the field of heart health! 

Kalp sağlığı alanında ilk podcast! 

The podcast project “Things Through Your Heart”, 

implemented by Menarini Turkey in 2020, was 

awarded the “Best Doctor-Oriented Digital Media 

Communication Award” at the DijiBest awards. 

The podcast series, which is the first in the pharmaceutical 

industry in Turkey, brings together experts in the field and 

shares developments and questions in the branches of 

cardiology and internal medicine with users. The “Things 

Through Your Heart” podcast project, which was awarded 

the “Best Doctor-Oriented Digital Media Communication 

Award” at the DigiBest awards, which includes the Best 

of Digital Transformation in Health, organized by the 

Digitalist Congress, was launched in 2020 as Turkey’s first 

podcast series in the field of heart health. 

With the project initiated by Menarini Turkey, breaking 

new ground, up-to-date information in the field of 

cardiology and internal medicine is shared with healthcare 

professionals. With a rich and continuously developed 

content such as scientific content from national and 

international congresses, information about new clinical 

trials, cases and current news in the treatment of 

cardiovascular and internal diseases, “Things Through 

Your Heart” podcast application that doctors can listen to 

24/7, whenever they want, is offered to cardiology and 

internal medicine physicians. 

Menarini Türkiye’nin 2020 yılında hayata geçirdiği 

“Kalbinizden Geçenler” podcast projesi, DijiBest 

ödüllerinde “En İyi Doktor Odaklı Dijital Medya İletişimi 

Ödülü”ne layık görüldü. 

Türkiye ilaç sektöründe ilk olma özelliği taşıyan podcast 

serisi alanında uzman isimleri bir araya getirerek 

kardiyoloji ve dahiliye branşlarındaki gelişmeleri ve merak 

edilenleri kullanıcılarla paylaşıyor. Dijitalist Kongresi’nin 

düzenlediği Sağlıkta Dijital Dönüşümün En İyilerinin yer 

aldığı DigiBest ödüllerinde “En İyi Doktor Odaklı Dijital 

Medya İletişimi Ödülü”ne layık görülen “Kalbinizden 

Geçenler” podcast projesi Türkiye’nin kalp sağlığı 

alanındaki ilk podcast serisi olarak 2020 yılında hayata 

geçirildi. 

Menarini Türkiye’nin bir ilke imza atarak başlattığı proje 

ile, kardiyoloji ve dahiliye alanındaki güncel bilgiler sağlık 

profesyonelleri ile paylaşılıyor. Hekimlerin 7 gün 24 

saat, diledikleri zaman dinleyebilecekleri “Kalbinizden 

Geçenler” podcast uygulaması, kardiyovasküler ve 

dahili hastalıkların tedavisinde ulusal ve uluslararası 

kongrelerden bilimsel içerikler, yeni klinik araştırmalar 

hakkında bilgiler, vakalar ve güncel haberler gibi zengin 

ve sürekli geliştirilen bir içerikle, kardiyoloji ve dahiliye 

branş hekimlerine sunuluyor. 


High absorption period with Lipozone 

Lipozone ile yüksek emilim dönemi 

Lipozone, which started a new era in food 

supplements, is waiting for you in pharmacies with its 

wide range of products for different needs! 

Lipozone, the first vitamin and food supplement range 

with patented liposome technology in Turkey, continues 

to meet with those who care about their health with its 

wide product range. Sold only in pharmacies, Lipozone 

enables the active ingredient to reach the target directly 

without being affected by stomach acid and digestive 

enzymes with its patented liposome technology. Thanks 

to this patented technology, Lipozone provides high 

absorption and benefits in a short time. 

In the Lipozone range, there 

are 14 different products such 

as Vitamin C, B12, D3+K2 and 

B Complex vitamins, Zinc 

mineral and Glutathione, 

Coenzyme Q10, Curcumin, 

Quercetin, Resveratrol 

supplements all with 

liposome technology. 

The Lipozone range, which is 

also suitable for vegan and 

vegetarian diets, is produced 

from non-GMO sources and 

does not contain gluten, 

lactose and sugar. Having a 

wide product range in both 

liquid and capsule forms, 

Lipozone includes alternatives 

for all the supports you need. 

In addition, the fact that the 

liquid forms in the Lipozone 

range can be consumed by 

mixing with each other provides 

a great convenience to the 

users. 

Gıda takviyelerinde yeni bir dönem başlatan Lipozone, 

farklı ihtiyaçlara yönelik geniş ürün yelpazesiyle 

eczanelerde sizi bekliyor! 

Türkiye’de patentli lipozom teknolojisine sahip ilk vitamin 

ve gıda takviyesi serisi Lipozone, geniş ürün yelpazesiyle 

sağlığına önem verenlerle buluşmaya devam ediyor. 

Sadece eczanelerde satılan Lipozone, patentli lipozom 

teknolojisiyle etken maddenin mide asidi ve sindirim 

enzimlerinden etkilenmeden direkt hedefe ulaşması 

sağlıyor. Bu patentli teknolojisi sayesinde Lipozone, 

yüksek emilim ve kısa sürede fayda sağlıyor. 

Lipozone serisinde tamamı lipozom teknolojisine sahip C 

vitamini, B12, D3+K2 ve B Complex vitaminleri, Çinko 

minerali ile Glutatyon, Koenzim Q10, Curcumin, 

Quercetin, Resveratrol takviyeleri gibi 14 farklı 

ürün bulunuyor. 

Vegan, vejetaryen beslenenler 

için de uygun olan Lipozone 

serisi GDO’suz kaynaklardan 

üretiliyor, glüten, laktoz ve 

şeker içermiyor. Hem sıvı 

hem de kapsül formları 

ile geniş bir ürün 

yelpazesine sahip olan 

Lipozone ihtiyacınız 

olan tüm destekler için 

alternatifler içeriyor. 

Ayrıca Lipozone serisinde 

yer alan sıvı formların 

birbirine karıştırılarak 

da tüketilebilmesi, 

kullanıcılara büyük bir 

kolaylık da sağlıyor. 


GSK announces positive pivotal phase III data for its 

respiratory syncytial virus (RSV) vaccine candidate 

GSK RSV tedavisinde kullanılacak ilk aşı adayının Faz 3 

sonuçlarını duyurdu 

RSV remains one of the few major infectious diseases 

without a vaccine, and these data have the potential 

to meaningfully impact the treatment of RSV and 

may reduce the 360,000 hospitalisations and more 

than 24,000 deaths worldwide each year 

GSK announced positive headline results from a prespecified 

efficacy interim analysis of the AReSVi 006 

phase III trial. Positive Phase I/II results established the 

robust immunogenicity of the vaccine candidate in the 

target population. 

The interim analysis was reviewed by an Independent 

Data Monitoring Committee, and the primary endpoint 

was exceeded with no unexpected safety concerns 

observed. AReSVi 006 is a phase III trial investigating 

GSK’s respiratory syncytial virus (RSV) vaccine candidate 

for adults aged 60 years and above. RSV remains one of 

the few major infectious diseases without a vaccine, and 

these data have the potential to meaningfully impact 

the treatment of RSV and may reduce the 360,000 

hospitalisations and more than 24,000 deaths worldwide 

each year. 

Dr Hal Barron, Chief Scientific Officer and President, R&D, 

GSK, said, “These data suggest our RSV vaccine candidate 

offers exceptional protection for older adults from the 

serious consequences of RSV infection. RSV remains one 

of the few major infectious diseases without a vaccine, 

and these data have the potential to meaningfully impact 

the treatment of RSV and may reduce the 360,000 

hospitalisations and more than 24,000 deaths worldwide 

each year. Given the importance of these data, we plan 

to engage with regulators immediately and anticipate 

regulatory submissions in the second half of 2022.” 

Yaşlı erişkinlerde her yıl 360 bin hastane yatışına ve 24 bin 

ölüme neden olduğu tahmin edilen RSV’ye (Respiratuar 

Sinsityal Virüs) yönelik GSK tarafından gerçekleştirilen aşı 

çalışmalarının Faz 3 sonuçları açıklandı. 

GSK, alt solunum yolu hastalıklarına neden olan RSV’ye 

yönelik hayata geçirdiği aday aşı programı kapsamında 

güçlü bir bağışıklık yanıtı saptanan Faz 1 ve Faz 2 

çalışmalarının ardından Faz 3 çalışmasının olumlu 

sonuçlarını kamuoyuna bildirdi. 

Akciğer ve solunum yollarını etkileyen, aşı ve özgün 

tedavisi bulunmayan 60 yaş ve üzeri erişkinler için önemli 

bir sağlık tehdidi oluşturan RSV’ye karşı geliştirilmekte 

olan bu aşı adayı ile her yıl 360 bin hastane yatışının ve 

24 bini aşan ölümün azaltılması hedefleniyor. Ayrıca RSV, 

kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), astım ve kronik 

kalp yetmezliği gibi hastalıkları alevlendirme potansiyeli 

taşırken; pnömoni, hastane yatışı ve ölüm gibi ağır 

sonuçlara da yol açabiliyor. 

GSK Ar-Ge Başkanı ve Bilimsel Sorumlusu Dr. Hal Barron 

konuyla ilgili: “Faz 3 çalışmaları sonucu elde ettiğimiz 

veriler, aşı adayımızın RSV enfeksiyonun sebep olduğu 

ciddi sonuçlara karşı yaşlı erişkinlerde olağanüstü bir 

koruma sağladığını ortaya koyuyor. RSV halen aşısı 

olmayan az sayıdaki bulaşıcı hastalıktan biri olduğu 

için, bu veriler RSV tedavisini etkilemede anlamlı bir 

potansiyele sahip. Bu aynı zamanda, dünya genelinde 

her yıl hastane yatışlarının ve ölümlerin önlenebileceği 

anlamına geliyor. Elde ettiğimiz güncel veriler ışığında 

2022 yılının ikinci yarısında gerekli otoritelerle görüşüp 

ruhsat başvurumuzu gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.” dedi. 


Wellcare New Omega 3 Range launched 

Wellcare Yeni Omega 3 Ailesi lansmanı gerçekleşti 

The launch of the new Omega 3 Range belonging to 

the Wellcare brand, which operates with the aim of 

introducing firsts and innovations in the consumer 

health field of İlko Pharmaceuticals, was held at İzmir 

Ege Palas Hotel. 

Continuing its consumer-oriented works by offering new 

and different products to the sector, Wellcare continues 

to grow with the Omega 3 category, which consists of 

five different products with strong ingredients that will 

make a difference in the market. At the launch, which 

was organized with the motto “Truth to tell Wellcare 

Omega 3 contains high Omega 3”, various activities were 

held to strengthen marketing activities as well as medical 

trainings. All field and management staff came together 

at the launch meeting. 

The meeting started with the opening speech of İlhan 

Ok, Sales & Marketing Director of Wellcare. At the launch, 

which continued with medical training by Dr. İbrahim 

Gözoğlu, Medical Director at ILKO Pharmaceuticals a 

marketing presentation was made by Banu Koşturan, 

Senior Category Manager. 

The meeting, which continued with the presentations and 

contributions of Seda Yimenicioğlu, Marketing Manager, 

Gökhan Koçak, National Sales Manager and Furkan Kıyak, 

Commercial Marketing Manager, ended with the closing 

speech of Hatice Öncel, General Manager and cake 

cutting. 

İzmir Ege Palas Oteli’nde İlko İlaç’ın tüketici sağlığı 

alanına ilkler ve yenilikler sunma hedefiyle faaliyet 

gösteren Wellcare markasına ait yeni Omega 3 Ailesi 

lansmanı düzenlendi. 

Sektöre yeni ve farklı ürünler sunarak tüketici odaklı 

çalışmalarına devam eden Wellcare, pazarda fark 

oluşturacak ve güçlü içeriklere sahip beş farklı üründen 

oluşan Omega 3 kategorisiyle büyümeye devam ediyor. 

“Doğrusunu isterseniz Wellcare Omega 3, yüksek Omega 

3 içerir” mottosuyla düzenlenen lansmanda, medikal 

eğitimlerin yanı sıra pazarlama aktivitelerini güçlendirmeye 

yönelik çeşitli etkinlikler de gerçekleştirildi. Lansman 

toplantısında tüm saha ve merkez kadro bir araya geldi. 

Toplantı Wellcare Satış & Pazarlama Direktörü İlhan 

Ok’un açılış konuşmasıyla başladı. İLKO İlaç Medikal 

Direktörü Dr. İbrahim Gözoğlu tarafından medikal 

eğitimlerin verilmesiyle devam eden lansmanda, Kıdemli 

Kategori Müdürü Banu Koşturan tarafından pazarlama 

sunumu yapıldı. 

Pazarlama Müdürü Seda Yimenicioğlu, Ulusal Satış 

Müdürü Gökhan Koçak ve Ticari Pazarlama Müdürü 

Furkan Kıyak’ın sunum ve katkılarıyla devam eden 

toplantı, Genel Müdür Hatice Öncel’in kapanış konuşması 

ve pasta kesimi ile son buldu. 


Good start to autumn 

Sonbahara iyi başlangıç 

A good start time to autumn after summer with NRF2 

Dtx Plus, one of Nestlé Health Science Turkey’s Pure 

Encapsulations supplementary food products... 

While Pure Encapsulations products become a 

professional well-being brand with its production 

processes that observe quality standards and the trust 

it gives to users, it offers vegan and vegetarian friendly, 

gluten-free products. 

Pure Encapsulations NRF2 Dtx Plus food supplement 

is recommended to be used as 1-2 capsules a day 

between meals for users aged 11 and over, with broccoli 

extract, glutathione and resveratrol in its content. Pure 

Encapsulations NRF2 Dtx Plus does not contain colorants, 

sweeteners, preservatives and has formulations 

supported by clinical studies. 

Contents: 

NRF2 Dtx Plus contains broccoli sprouts, resveratrol 

and glutathione extract. The innovative triple complex 

supports a health-conscious lifestyle and is recommended 

to support a balanced diet. 

Nestlé Health Science Türkiye’nin Pure Encapsulations 

takviye edici gıda ürünlerinden NRF2 Dtx Plus ile yaz 

sonrası sonbahara iyi başlangıç zamanı… 

Pure Encapsulations ürünleri hem kalite standartlarını 

gözeten üretim süreçleri ile hem de kullanıcılara verdiği 

güvenle profesyonel bir iyi yaşam markası olurken, vegan 

ve vejetaryen dostu, glutensiz içerikli ürünler sunuyor. 

Pure Encapsulations NRF2 Dtx Plus takviye edici gıda 

ürününün, içeriğindeki brokoli ekstraktı, glutatyon ve 

resveratrol ile 11 yaş ve üzeri kullanıcılarda öğünler 

arasında günde 1-2 kapsül olarak kullanılması öneriliyor. 

Pure Encapsulations NRF2 Dtx Plus, renklendirici, 

tatlandırıcı, koruyucu madde içermiyor ve klinik çalışmalar 

ile desteklenen formülasyonlara sahip. 

İçerik: 

NRF2 Dtx Plus, brokoli filizi, resveratrol ve glutatyon 

özünü içerir. Yenilikçi üçlü kompleks, sağlık bilincine 

sahip bir yaşam tarzını destekler ve dengeli bir beslenmeyi 

desteklemek için önerilmektedir. 


Meet the Beauty 

where the continents meet! 

Kıtaların buluştuğu yerde 

güzellik ile buluşalım! 

15-17 June / Haziran 2023 

YESILKOY / Istanbul 

HALL 9 - 10 - 11 

Follow us / Bizi takip edin 

Organiser / Organizatör

AKCİĞER KANSERİ 

RİSK FAKTÖRLERİNİ 1-7 

BİLİYOR MUSUNUZ? 

Sigara / 

Pasif İçicilik 1 

Akciğer Kanseri 

Öyküsü / Ailede 

Akciğer Kanseri 

Öyküsü 2 

Asbest, Radon, 

Kimyasal Elementler 

ve Radyasyona 

Maruziyet 3,4 

KOAH ve 

Tüberküloz 5,6 Hava Kirliliği 7 

akcigerimiziokuyoruz.com 

adresini ziyaret edin. 

Sahip olduğunuz 

akciğer kanseri risk faktörlerini 

öğrenin. 

Referanslar: 1. T.C. Sağlık Bakanlığı. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü. Sigara ve Kanser. https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/bagimliliklamucadele-haberler/sigara-ve-kanser.html (Erişim tarihi: 

29.06.2022). 2. İmmüno-Onkoloji Derneği, Türk Akciğer Kanseri Derneği, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve Türk Toraks Derneği. Akciğer Kanseri Yol Haritası. 

http://takd.org.tr/AkcigerYolHaritasiTRbasimVERSIYONU.pdf (Erişim tarihi: 29.06.2022). 3. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği. Akciğer Kanseri Nedir? https://www.kanser.org/ 

saglik/toplum/kanser-turleri-alt-kategori/akciger-kanseri-risk-faktorleri-nelerdir (Erişim tarihi: 29.06.2022). 4. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası. Basına ve Kamuoyuna Evimizdeki 

Sinsi Tehlike: Radon Gazı Öldürmeye Devam Ediyor. https://www.jmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=12873&tipi=3&sube=0 (Erişim tarihi: 29.06.2022). 5. Mirici A. KOAH ve 

Akciğer Kanseri. https://www.solunum.org.tr/TusadData/Book/472/1762016115049-04_Bolum_03_KOAH.pdf (Erişim tarihi: 29.06.2022). 6. Ho LJ, Yang HY, Chung CH, et al. Increased risk 

of secondary lung cancer in patients with tuberculosis: A nationwide, population-based cohort study. PLoS One. 2021;16(5):e0250531. 7. Cancer Research UK. How can air pollution cause 

cancer? https://www.cancerresearchuk.org/about-cancer/causes-of-cancer/air-pollution-radon-gas-and-cancer/how-can-air-pollution-cause-cancer (Erişim tarihi: 29.06.2022). 

AstraZeneca’nın Koşulsuz Katkılarıyla 

www.kanser.org

Pharma Türkiye October 2022

Create successful ePaper yourself

Delete template?

Save as template?