17.01.2013 Views

Bir adam kendisine çocuk veren kadından ayrılmak isterse ... - MÜZE

Bir adam kendisine çocuk veren kadından ayrılmak isterse ... - MÜZE

Bir adam kendisine çocuk veren kadından ayrılmak isterse ... - MÜZE

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ygarlık tarihinin mimarları için pek çok “adres”<br />

verilebilir. Ama yazılı belgeler, “Sümerler” diyor.<br />

Uygarlık tarihini, daha net deyişle tarihi Sümer’den<br />

başlatıyor. Neden mi! Bundan 6 bin yıl önce Dicle<br />

ve Fırat nehirleri arasındaki bereketli topraklarda yaşayan Sümerler,<br />

önce bataklıkları kurutup şehirler kurdular. Sonra bu şehirleri surlarla<br />

çevirdiler. Kanallar, barajlar ve bentlerle selleri önlediler, tarımı geliştirdiler.<br />

Tekerleği tarımda kullandılar, daha da önemlisi çivi yazısını<br />

icat ettiler. Üstelik, ilk yazılı kanunlar, ilk takvim, ilk matematik, ilk<br />

astronomi bilgileri de Sümerler’e ait.<br />

Bu kadar da değil. Uygarlık tarihinin mimarları Sümerler yaşamlarına<br />

dair hemen hemen her şeyi kilden yaptıkları tabletlere kaydedip,<br />

arşivlerde ve kütüphanelerde sakladılar. 19.yüzyıl ortalarında Mezopotamya<br />

tepelerinde yapılan kazılarda çıkartılan tabletlerdeki yazılar,<br />

uzun süren eziyetli çalışmalar sonunda deşifre edildi. Tabletler, çoktan<br />

unutulmuş bir medeniyetin içinde bir kültürün doğuşunun hikayesini<br />

anlatıyordu.<br />

O tabletleri elden geçiren... Okuyan... Tasnif eden... Kısacası<br />

Sümerler’in olağanüstü uygarlık serüvenini gün ışığına çıkaranlardan<br />

biri Muazzez İlmiye Çığ’dı. Türkiye’nin öncü, dünyanın da sayılı<br />

Sümerologlarından biri olan Muazzez İlmiye Çığ, hayatını buna adadı.<br />

Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış on binlerce tableti temizleyip,<br />

sınıflandırıp numaralandırdı. 74 bin tabletten oluşan çivi yazılı belgeler<br />

arşivini oluşturdu. 7 bin tabletin kopyasını yapıp katalog halinde<br />

yayımladı.<br />

Müze Dergi’nin bu sayısı için Muazzez İlmiye Çığ ile konuştuk. Bize<br />

hem Sümerler’i hem de kendi serüvenini ve son kitabını anlattı.<br />

<strong>MÜZE</strong> DERGİ: Sümerler Mezopotamya’ya nereden gelmişler?<br />

MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ: “Orta Asya’dan gelmiş olabilecekleri söylendi.<br />

Hatta bir Fransızca kitapta Sümerlerin Orta Asya’dan gelmiş<br />

olabileceği, dillerinin Ural-Altay dilleri grubundan olmuş olabileceği<br />

yazıldı. Atatürk de okuyor bu kitabı ve bu satırların yanına ‘ÖNEMLİ’<br />

diye bir not düşüyor. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi kurulunca, orada<br />

Asuroloji yerine bölümün adını Sümeroloji koyduruyor. Önce<br />

Asurlar’ın sonra Sümerler’in dili çözüldü. Çünkü onların dili Sami<br />

dildi, yani Araplar’ın dili gibi Akadça kökünden. Sonra <strong>adam</strong>lar dediler<br />

ki, Sümerler’in dili hiçbir dile benzemiyor ve nereden geldikleri belli<br />

değil. Şimdi genel olarak Batı’da düşünce bu. Ama ben yaptığım<br />

çalışma ile Sümerler’in Orta Asya’dan oraya geldiğini gösterdim. Ural<br />

Altay dillerinde Japonca’da ve Korece’de kökleri ve anlamları aynı olan<br />

bin kadar kelime var... Daha sonra, bazı araştırmacılar, buldukları bu<br />

kökleri, M.Ö. 7000’e kadar götürdüler. Ve bu kelimelerin içinde yarı<br />

yarıya Sümerler’in kullandığı kelimeler bulundu. Bunlar tarımla, hayvancılıkla,<br />

tekstille ilgili kelimeler. Yani Orta Asya’da o zaman bunlar<br />

var ve Sümerler de bunlarla birlikte gelmişler.<br />

Daha sonra matematik, astronomi ve yazıyı<br />

buluyorlar. Türkmenistan’da bir taş buldular,<br />

onu da M.Ö. 6000 yılına götürüyorlar, üzerinde<br />

Sümerlerin ilkyazı işaretlerinden bazılarını<br />

buldular...”<br />

<strong>MÜZE</strong> DERGİ: Sümerler’de gündelik hayat,<br />

örgütlenme nasıl?<br />

MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ: “Muazzam bir örgütlenme<br />

var tabii. Şehirler yapmışlar, tarlalar var.<br />

Bentler, barajlar, kanallar yapmışlar. O kanalları<br />

hem tarım hem ulaşım için kullanmışlar.<br />

Ulaşımda kanalları kim, nasıl kullanacak ayrıca<br />

şartları var. Yani her şeyi düzenlemişler. Bu<br />

kanallardan bazıları yelkenliyle, bazıları kürekle<br />

geçiyor. Bazıları da kıyıdan halatlarla çekiliyor.”<br />

<strong>MÜZE</strong> DERGİ: Tapınakları var, onları nasıl<br />

kullanıyorlar?<br />

MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ: “Her tanrıya ev yapmışlar.<br />

Nasıl insanların evi var, tanrıların da evi<br />

16<br />

A variety of theories exist as to the historic origin of<br />

civilization. But, earliest written documents in history<br />

point out to the Sumerians, as the first architects<br />

of civilization. The Sumerians, who lived on<br />

the fertile soil between the rivers Tigris and<br />

Euphrates 6000 years ago, drained the<br />

marshes for agriculture, established<br />

cities and surrounded them with<br />

walls, protected them from<br />

floods by building canals and<br />

dams, developed trade, created<br />

industries, includ- ing weaving,<br />

leatherwork, metalwork, masonry<br />

and pottery. They used the wheel in agriculture<br />

and pottery and, most importantly, they invented<br />

Cuneiform, the oldest example of writing on earth.<br />

They delivered the earliest examples of written law, invented the first<br />

calendar, and forged the first notions of mathematics and astronomy.<br />

Moreover, they put everything on record in archives and libraries consisting<br />

of inscribed clay tablets. Scholars were eventually able to decipher,<br />

through laborious and burdensome efforts, the tablets unearthed<br />

at excavations performed on the hills of Mesopotamia, from the mid<br />

19 th century on. The tablets were indeed revealing the story of the birth<br />

of a culture within a long forgotten civilization.<br />

One of the scholars who examined, read, classified, in other words,<br />

who brought to the daylight the extraordinary historical adventure of<br />

the Sumerian civilization is Muazzez İlmiye Çığ, Turkish archaeologist<br />

and historian who devoted her life to the study of Sumerian culture.<br />

Turkey’s foremost Sumerologist and one of the world’s leading scholars<br />

in this field, she cleaned, classified and labelled ten thousands of<br />

tablets in Sumerian, Akkadian and Hittite languages. She forged an<br />

archive consisting of 74 thousand cuneiform tablets, and published a<br />

catalogue consisting of copies of 7 thousand tablets.<br />

We spoke to Muazzez İlmiye Çığ on behalf of <strong>MÜZE</strong> DERGİ. She told us<br />

about the Sumerians, her personal journey and her latest book.<br />

<strong>MÜZE</strong> DERGİ: Where did the Sumerians come from to Mesopotamia?<br />

MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ: “A theory exists that they may have come from<br />

Central Asia. There is a French book pointing out to the possibility that<br />

they may have come from Central Asia and that their language may<br />

belong to the Ural-Altaic group of languages. Atatürk who read that<br />

book wrote down the note “IMPORTANT” next to the related passage.<br />

Following the establishment of the Faculty of Language, History and<br />

Geography, he suggested that the department dedicated to the study<br />

İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Şark Eserleri Müzesi’nde sergilenen<br />

ve M.Ö. 18. yüzyıla tarihlenen Eski Babil dönemine ait<br />

olan bu yazıt dünyanın bilinen en eski aşk şiiri olarak<br />

değerlendiriliyor. Sümer inancına göre toprağın bereketini ve<br />

döl yatağının verimli olmasını sağlamak amacıyla kralın yılda<br />

bir kez bereket ve aşk tanrıçası İnanna yerine bir rahibe ile<br />

evlenmesi kutsal bir görevdi. Bu şiir, büyük olasılıkla kral<br />

Suşin için seçilmiş bir gelin tarafından, yeni yıl bayramını<br />

kutlama töreninde söylenmek üzere kaleme alınmıştı ve<br />

ziyafetlerde, şölenlerde müzik, şarkı ve dans eşliğinde<br />

söyleniyordu (solda).<br />

Lagaş Şehir Beyi Ur Baba’ya ait çivi şeklinde yapı kitabesi,<br />

M.Ö. 22. yüzyıl (üstte).<br />

This epigraph dated 18 th century BC on display at the<br />

İstanbul Archaeological Museums Ancient Near East<br />

Museum, is considered history’s first known love poem.<br />

According to Sumerian belief, it was a sacred duty for<br />

the king to marry, once a year, a priestess representing<br />

the goddess of love and fertility, Inanna. This poem was<br />

probably written to be recited by a bride priestess chosen<br />

for king Sushin, during the New Year festival celebrated with<br />

music, song and dance (on the left).<br />

A nail-shaped building inscription belonging to Lagash City<br />

Lord Ur Baba, 22 nd century BC (above).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!