27.06.2013 Views

ÖNSÖZ Tarih sahnesine çıktığı günden şimdiye kadar onlarca devlet ...

ÖNSÖZ Tarih sahnesine çıktığı günden şimdiye kadar onlarca devlet ...

ÖNSÖZ Tarih sahnesine çıktığı günden şimdiye kadar onlarca devlet ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Somut isimler ile soyut isimler arasındaki en önemli farklılık, somut isimlerin<br />

tabiatta gerçekten var olan nesne ve varlıklara verilen adlar olması dolayısıyla, bunların<br />

zihinlerimizde şekillenmiş belirli tasavvurlarının bulunmasıdır. 44 Örneğin, ağaç, kartal,<br />

masa, tavuk, deve, yunus, dolap, kalem vb. derken, bu varlıkları hemen zihnimizde<br />

şekillendirebiliyoruz. Çünkü bu varlıklar gerçekte var olan, maddi varlığa-yapıya sahip<br />

bulunan nesnelerdir. Fakat sevgi, kahramanlık, heyecan, neşe, olay, akıl, mantık,<br />

hürriyet, saadet, usanç vb. gibi kelimelerde ise, bunların karşılığı olan kavramları<br />

zihnimizde şekil olarak canlandıramayız. Bundan dolayı soyut kavramlar, kendilerine<br />

karşılık olan sözlerle sıkı sıkıya bağlantılı durumdadırlar. Bunlar kendi varlıklarını<br />

ancak dildeki kullanılış biçimleriyle ortaya koyabilirler. 45 Şu cümleye bakalım: İnsanın<br />

vatanına, milletine, bayrağına ve inançlarına olan sevgisi ve bağlılığı, onu kendi yapan,<br />

diğerlerinden farklı kılan değerlerdir. Burada geçen sevgi, bağlılık gibi soyut<br />

kavramlar, vatan, millet, bayrak gibi değerlerle beraber kullanıldıkları için belirli bir<br />

varlık ortaya koyabilmişlerdir. Yani soyut kavramlar, beraber kullanıldıkları kelimelerle<br />

hayat bulur, ne kastedildiği anlaşılır. Buradan sevgi kelimesi yalnız başına<br />

kullanıldığında hiçbir anlam ifade etmiyor, anlamı çıkarmayalım. Sınırları belli<br />

olmuyor, diyebiliriz. Mesela, ağaç dendiğinde herkesin zihninde aynı şekil canlanıverir:<br />

yaprakları olan, bazıları meyve veren, toprakta biten, ilkbaharda çiçek açan, sonbaharda<br />

yapraklarını döken, yazın sıcaktan bunaldığımızda gölgesine sığındığımız, suyla<br />

gıdalanan bir varlık, nesne. Fakat sevgi, korku, heyecan dendiğinde zihnimizde böyle bir<br />

şekil canlandıramayız. Bu kavramların genelde beraberce kullanıldıkları kelimelerden<br />

ya da sıkça karşılaştığımız kullanım alanlarından dolayı sevgi birine karşı hissedilen<br />

güzel duygulardan, korku derken endişe, heyecan derken de farklı hissi duygulardan<br />

dolayı içine girdiğimiz psikolojik bir durum aklımıza gelir. Ama zihinde her hangi bir<br />

şeklin canlanması söz konusu değildir.<br />

Yukarıda verilmeye çalışılan tanım da olaya bu açıdan yaklaşmaktadır. İfade<br />

edilen her hangi bir kelime, söylendiğinde zihnimizde o kelimenin karşılığı olan bir<br />

şekil oluşuyorsa veya bir başka değişle kelime maddi bir varlığı/nesneyi karşılıyorsa bu<br />

“canlı cansız bütün varlıklar, mefhumlar, vasıflar, şahıslar, durumlar, hülasa zaman ve mekan içinde ve<br />

insan kafasında mevcut olan bütün maddi ve manevi varlıklar” şeklinde açıklamıştır.<br />

44 Korkmaz, 2003, s. 196<br />

45 Korkmaz, 2003, s. 197

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!