08.03.2014 Views

miyofasyal ağrı sendromu

miyofasyal ağrı sendromu

miyofasyal ağrı sendromu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

T.C.<br />

SAĞLIK BAKANLIĞI<br />

ŞİŞLİ ETFAL HASTANESİ<br />

FİZİK TEDAVİ ve REHABİLİTASYON KLİNİĞİ<br />

Klinik Şefi: Doç.Dr.Banu Kuran<br />

MİYOFASYAL AĞRI SENDROMUNDA KURU<br />

İĞNELEME, BOTULİNUM TOKSİN-A ENJEKSİYONU VE<br />

FİZİK TEDAVİNİN ETKİNLİĞİNİN KLİNİK VE<br />

ELEKTROFİZYOLOJİK OLARAK<br />

KARŞILAŞTIRILMASI<br />

(Uzmanlık Tezi)<br />

Dr.F. Sevde Özkırış<br />

İstanbul-2004


TEŞEKKÜR<br />

Uzmanlık eğitimim süresince, bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım, her konuda<br />

yakın ilgi ve desteğini gördüğüm değerli hocam Doç.Dr.Banu KURAN’a,<br />

Tez çalışmamdaki katkılarından dolayı Doç. Dr Münevver ÇELİK ve Dr. Meral<br />

ÇINAR’a,<br />

Eğitimime katkılarından dolayı klinik şef yardımcımız Dr. Nurdan KOTEVOĞLU’na,<br />

Rotasyonlarım sırasında bilgi ve deneyimlerinden yararlanma fırsatı bulduğum<br />

hocalarım Doç. Dr. Hulki FORTA, Prof. Dr. Ünal KUZGUN, Uzm. Dr. Fatih BORLU’ya,<br />

Klinik deneyimlerini benden esirgemeyen uzman, başasistan, asistan arkadaşlarıma, ve<br />

fizyoterapistlerimize,<br />

Birlikte çalışmaktan büyük mutluluk duyduğum kliniğimiz hemşire ve tüm<br />

personeline,<br />

Ayrıca bana büyük emekleri geçen başta anne ve babam olmak üzere tüm aileme, her<br />

zaman desteğini gördüğüm eşime,<br />

Ve içimin gülen yüzü kızım Ayşegül’e,<br />

en içten teşekkürlerimi sunarım….<br />

Dr. Sevde ÖZKIRIŞ


İÇİNDEKİLER<br />

GİRİŞ VE AMAÇ......................................................1<br />

GENEL BİLGİLER...................................................3<br />

GEREÇ VE YÖNTEM............................................57<br />

BULGULAR.............................................................70<br />

TARTIŞMA..............................................................93<br />

ÖZET VE SONUÇ.................................................111<br />

SUMMARY............................................................113<br />

KAYNAKLAR.......................................................114


GİRİŞ VE AMAÇ<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>, palpe edilebilen gergin kas bantında yer alan tetik nokta<br />

aracılığıyla özgül bir bölgeye yansıyan ağrıyla karakterize bir sendromdur. Toplumda çok<br />

sık rastlanan bu sendrom, kas-iskelet sistemi ağrısının en yaygın nedenlerinden biri olarak<br />

gösterilmektedir. Tedavide ilk basamak doğru tanı koymaktır. Doğru tanı konduktan sonra<br />

tedavisi için birçok modalite kullanılabilir.<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong> tedavisindeki amaçlar; ağrının giderilmesi, yeterli kas<br />

gücünün sağlanması, etkilenmiş kasla ilgili eklemin uygun postürü ve tam hareket<br />

açıklığının sağlanmasıdır.<br />

Kuru iğneleme; <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>nun tedavisinde kullanılan yöntemlerden<br />

biridir. İğne, anormal fonksiyon gösteren kontraktil elemanları veya tetik nokta aktivitesine<br />

katkıda bulunan sinir sonlanmalarının duysal ya da motor komponentlerini mekanik olarak<br />

bozarak etki gösterir.Tetik nokta hasarlanması yaparak o bölgede iyileşme sürecini başlatır.<br />

Daha önce yapılmış olan çalışmalarda kuru iğnelemenin <strong>miyofasyal</strong> tetik nokta<br />

inaktivasyonunda oldukça etkin bir yöntem olduğu belirtilmiştir (15,24,41).<br />

Son yıllarda tetik noktaya uygulanan Botulinum toksin-A enjeksiyonunun özellikle<br />

kronik <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>nda etkinliği umut verici gibi gözükmektedir.Tetik noktalara<br />

Botulinım toksin-A enjeksiyonu oldukça etkili bulan veya plasebodan farklı bulmayan<br />

çalışmalar mevcuttur (15,20,90). Botilinum toksininin terapötik değerinin nöromusküler<br />

bileşkede asetilkolin salınımını bloke ederek kas hiperaktivitesini ve lokal iskemiyi<br />

azaltmasına bağlı olduğu düşünülmektedir.<br />

Fizik tedavi yöntemlerinden ultrason ve sıcak paket gibi derin ve yüzeyel ısıtıcılar,<br />

vazodilatasyon, metabolizmada hızlanma, viskoelastik özelliklerde artma, ağrı ve kas<br />

spazmını azaltıcı özelliklerinden dolayı, TENS ise analjezik amaçlı olarak kullanılmaktadır.<br />

Yapılan çalışmalarda <strong>miyofasyal</strong> ağrıda kullanılmış olan fizik tedavi modalitelerinin sonuçları<br />

farklılık göstermekle birlikte birçok çalışmada özellikle TENS’in olumlu etkileri olduğu<br />

belirtilmektedir (5,15,26,31,48,52,65).


Germe ve postür egzersizleri <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>nda tedavi edici özelliğinin<br />

yanısıra koruyucu bir tedavi modalitesi olarak da önerilmektedir. Özellikle pasif germe,<br />

aşırı duyarlı tetik noktada tolere edilebilen tek egzersiz olduğu ve uzun süreli rahatlamayı<br />

sağladığı için tedavide önemli bir yeri vardır. Uygulanan kas germe teknikleri tutulan kas<br />

boyunca sarkomer uzunluğunu eşitleyerek etkili olur. Böylece kısır döngünün kırılması<br />

sağlanır (14).<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nda yapılmış olan elektromiyografik incelemeler farklı<br />

sonuçlar vermektedir. Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nda, bazı olgularda tetik noktalarda<br />

spontan elektromiyografik aktivite gözlendiği, bazı araştırmacılarca bu aktivitenin son plak<br />

gürültüsü olduğu veya iğne EMG’si sırasında amplitüdün daha yüksek olduğu ileri<br />

sürülmüştür. Bazı araştırıcılar ise tutulan kasların istirahat halindeki elektromiyografik<br />

incelemesinde tanısal anormallik bulmamışlardır (19,23,29,36,59,69,84).<br />

Çalışmamızda ev egzersiz programı ile birlikte kuru iğneleme, fizik tedavi ve<br />

botulinum toksin-A enjeksiyonunun <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong> tedavisindeki etkinliğini<br />

karşılaştırmayı, tetik noktada spontan elektriksel aktiviteyi ve etkilenen kasların tedavi<br />

öncesi ve sonrasında elektrofizyolojik özelliklerini araştırmayı amaçladık.


GENEL BİLGİLER<br />

MİYOFASYAL AĞRI SENDROMU<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>(MAS) kaslarda ve/veya fasyalarda oluşan gergin<br />

bantlardaki tetik noktalardan kaynaklanan ağrı ve ağrıya eşlik eden kas spazmı,<br />

hassasiyet,eklem hareket açıklığında kısıtlılık, tutukluk, yorgunluk ve bazen otonomik<br />

disfonksiyonlarla karakterize bir sendromdur (10,84,87).<br />

Günümüzde hastalıkların oluşturduğu mortalite ve morbiditenin yanısıra, işgücü kaybı<br />

ve tedavi masrafları da oldukça önem kazanmıştır. Bu açıdan bakıldığında <strong>miyofasyal</strong> ağrı<br />

<strong>sendromu</strong>, yaşam kalitesini önemli derecede etkileyen ve hastanın defalarca değişik doktorlara<br />

gidip, değişik tedaviler almasına, çoğu zaman da psikolojik kökenli olduğu şeklinde<br />

yorumlanmasına sebep olan bir sendromdur.<br />

MAS kronik yaygın ağrı ve yetersizlik yapan hastalıklar içinde çok önemli bir yer<br />

aldığı halde genellikle hekimlerce göz ardı edilen önemli bir ağrı <strong>sendromu</strong>dur. Omuz, boyun,<br />

bel, daha az sıklıkla pelvis, abdomen, göğüs ve kaburgaların birçok açıklanamayan ağrılı<br />

durumlarından MAS sorumlu olabilir. Ancak <strong>miyofasyal</strong> ağrılar, bazen bursit, artrit veya<br />

visseral hastalığı taklit edebildiğinden yanlış tanı konarak tedavi edilmeye çalışılmakta, bu<br />

durum, hastalarda ciddi maddi ve manevi yıkımlara neden olmaktadır.Tetik noktaların<br />

zamanında saptanması ve tedavi edilmesi hastalığın tedavisiz kalmasını ve kronikleşmesini<br />

önleyecektir.


TARİHÇE<br />

Tetik nokta fenomeni 19. yüzyılın ortalarına doğru tanınamaya başlanmış olup, daha<br />

önceleri miyalji, miyositis, fibrositis, myofasciitis, fibromiyozitis, myofibrozitis, kas straini ve<br />

yumuşak doku romatizması olarak adlandırılan <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong> ilk defa 1942 de<br />

Janet G. Travell tarafından tanımlanmıştır. 1975’de bu hastalığın klinik kriterleri diğer kas<br />

ağrılarından ayrılmış ve 1983’den bu yana Dr.Janet ve Dr.David G.Simons’un gayretleriyle<br />

terminolojisinin yerleşmesi ve bilimsel verilerin oluşmasıyla bir klinik antite olarak kabul<br />

edilmeye başlanmıştır (84,87,88).<br />

EPİDEMİYOLOJİ<br />

Miyofasyal ağrı yaygın bir fenomen olmasına rağmen ülkemizde <strong>miyofasyal</strong> ağrı<br />

<strong>sendromu</strong>nun insidans ve prevalansı hakkında yapılmış epidomiyolojik çalışmalar<br />

yetersizdir.Literatürde bu konudaki insidans ve prevalans çalışmalarında oldukça değişken<br />

sonuçlar mevcutur. Genel olarak musküloskeletal sistem şikayeti ile hekime başvuran<br />

hastaların yaklaşık %30-50’sinde MAS bulunduğu bildirilmişir (10,15).<br />

Nuprin, Amerikan popülasyonunda %53’e varan oranda kas ağrısı şikayeti olduğunu<br />

rapor etmiştir. Üniversite hastanesine başvuran 172 hastayı kapsayan bir çalışmada ağrı<br />

şikayeti olan 53 hastanın %30’unun MAS tanısı aldığı ve kronik ağrı merkezlerine kabul<br />

edilen hastaların da %85’inin primer tanısının bu sendrom olduğu belirtilmiştir.Her iki<br />

cinsiyette de görülmekle birlikte, kadınlarda tetik nokta insidansı daha yüksek bulunmuştur.<br />

Ağrının menstrüel siklüsün ikinci yarısında artması hormonal bir etki olduğu görüşünü<br />

destekler (10,53).<br />

Sola, rastgele seçtiği 17-35 yaş arası 200 genç erişkini kapsayan bir çalışmada<br />

kadınların %54’ünde, erkeklerin %45’inde omuz kavşağında latent tetik noktaları olduğunu<br />

saptamıştır. Yine aynı yazarın 1000 ambulatuvar hasta üzerinde yaptığı bir araştırmada %32<br />

olguda aktif tetik nokta saptamış olup, prevalansı 598 kadında %36 ve 402 erkekte ise %26<br />

olarak değerlendirmiştir. Bu çalışmaya göre 30 ile 49 yaşlar arasında <strong>miyofasyal</strong> ağrı sıklığı<br />

artmaktadır.Yaşla birlikte aktivite ve kas stresi azaldıkça prevalans da azalır. MAS’ın aktif<br />

çalışanlarda sedanter çalışanlardan daha az görülmesinin nedeni yoğun günlük aktivitenin<br />

koruyucu etkisi olmasındandır (21,38,53,84).<br />

Yapılan bir başka epidemiyolojik çalışmada 20-40 yaş arası kadınların %30’unda<br />

<strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>na rastlanmış olup, bunların %6’sının tadavi gerektirecek kadar<br />

şiddetli semptomlar gösterdiği belirtilmiştir (53).


Tetik noktaların dağılımı kişiler arasında farklılıklar gösterir. 214 kadın ve 103 erkek<br />

hastayı kapsayan bir çalışmada baş ve boyun, omuz kuşağı ve belde vücudun diğer bölgelerine<br />

göre daha fazla tetik nokta gösterilmiştir ( Şekil 1). Tetik noktadan yansıyan ağrı boyun ve<br />

omuz kuşağı bölgesinde diğer bölgelere göre daha yaygındır (10,53).<br />

Şekil 1: Miyofasyal tetik noktaların en sık rastlanan lokalizasyonları<br />

ETYOLOJİ<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong> etyolojisi tartışmalıdır ve tam olarak aydınlatılamamıştır.<br />

MAS’a neden olabilecek birçok faktör varsa da kasa ani yüklenme ile oluşan akut incinme<br />

veya tekrarlayan mikrotravmaların sebep olduğu kronik zedelenme başta olmak üzere,<br />

genetik etkenler, yorgunluk ve stres en önemli nedenler arasında sayılmaktadır (10,87,88).<br />

MAS’ı arttıran faktörler, lokal ve sistemik etkilerle oluşabilir:<br />

Lokal olanlar; anatomik varyasyonları, oturma, ayakta durma ve uyku esnasındaki<br />

postural stresleri içerir. Postürdeki anormallikler yapısal olabileceği gibi meslekten de<br />

kaynaklanbilir.Yapısal nedenler arasında; bir bacağın kısa oluşu, küçük hemipelvis, artmış<br />

servikal veya lomber lordoz, kompanse edilemeyen skolyoz, kötü baş pozisyonu<br />

sayılabilir.Mesleki olarak ise özellikle postürü etkileyen işler MAS’a neden<br />

olabilir.Örneğin, telefonu baş ve omuz arasına sıkıştırarak uzun süre konuşan kişilerde,<br />

daktilo yazarken tuşlara ulaşmak için omuzlarını eleve pozisyonda tutan sekreterlerde, başı<br />

öne eğerek ders çalışma sonucu öğrencilerde, ev işlerini yaparken uzun süre kötü<br />

pozisyonda kalmaya bağlı ev hanımlarında, sırtında ağır eşya taşıyan hamallarda MAS<br />

daha sık görülmektedir (84,87).<br />

Sistemik şiddetlendiren faktörler arasında, vitamin (özellikle B1, B6, B12, folik<br />

asit) eksikliği, mineral yetersizliği (düşük serum potasyumu ve kalsiyum eksikliği), demir<br />

eksikliği anemisi, normal kas fonksiyonu için gerekli olan magnezyum ve kurşun<br />

elementlerinin eksikliği, metabolik ve endokrin bozuklukların (tekrarlayan hipoglisemi<br />

epizodları, hipotiroidi ve östrojen yetmezliği) rolü olduğunu belirtilmektedir. Ayrıca<br />

bakteriyel, viral ve paraziter kronik enfeksiyonların da predispozan olabileceği<br />

düşünülmektedir. Sıcak havadan soğuk ve nemli havaya geçiş de şiddetlendirici faktörler<br />

arasındadır (84,87,88).


FİZYOPATOLOJİ<br />

Tetik nokta ve <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong> hakkında bilgiler klinik gözlemlere, çok<br />

sınırlı fizyolojik bulgulara ve bunlarla ilgili teorilere dayanmaktadır. Klinik araştırmalar<br />

sonucu kasın aşırı yüklenmesine bağlı gelişen tetik nokta, nöromusküler bir disfonksiyondur<br />

ve sonrasında organik musküler distrofiler meydana gelir (87).<br />

Akut strainlere ve kasın aşırı yüklenmesi gibi fiziksel travmalara bağlı olarak<br />

sarkoplazmik retikulumda ruptür gelişerek kalsiyum salınımı artarken, geri alım mekanizması<br />

hemen işlemeyebilir ve kalsiyum kontrolsüz lokalize bir kas kontraksiyonu başlatır. Böylece<br />

lokalize ani kas fibrillerinin kısalması sonucunda tetik nokta zonundaki lokal kapiller<br />

sirkülasyonu kesilir. Lokal iskemi, ATP’nin sarkoplazmik retikulum kompartmanına<br />

depolanmasını engeller ve devam eden kontraksiyon ile devamlı bir enerji tüketilir. Kas, bu<br />

artan metabolizmaya karşı, şiddetli bir lokal vazokontrüksiyonla cavap verir. Bu lokal bir<br />

reaksiyon olabildiği gibi, tetik noktaların merkezi sinir sistemine sempatik sistem yoluyla<br />

olan refleks bir cevap da olabilir. Bu durumda çeşitli mekanizmalarla aljezik ve sensitizan<br />

maddeler ortaya çıkar. Tetik noktaların lokal hassasiyeti en iyi grup 3 ve 4 kas<br />

nosiseptörlerinin sinir sonlanmalarının sensitize edilmesi ile açıklanır. Sensitizasyon ile<br />

afferent duysal sinirin duyarlılığı artar, uyarılma eşiği düşer ve uyarma cevabı artar. Böylece<br />

sensitizasyon önceden spontan aktivitesi olmayan bir sinirin spontan olarak uyarı üretmesine<br />

neden olur. Doku duyarlılığını arttıran maddeler K, bradikinin, prostoglandin, histamin,<br />

serotonin, P maddesi ve lökotrienlerdir. Bu sensitizan maddeler; lokal olarak afferent duysal<br />

sinirleri irrite ederek tetik noktalarda lokal ağrıya neden olur.Gelişen ağrıya karşı koruyucu<br />

spazm gelişerek olay aynı şekilde devam eder. Kontraktil aktivitenin devamı ile ATP giderek<br />

azalır, lokal kan akımı, oksijenizasyon, kalsiyum pompalanması azalır ve kontraksiyon devam<br />

ederek spazm-iskemi-ağrı döngüsü gelişir (79,83,84,87).<br />

Tetik noktaların histolojik araştırmasında MAS’a özgün bir patoloji saptanmasa da bu<br />

olgularda ATP ve fosfokreatinin azaldığı, glikojen konsantrasyonunun da düşük olduğu<br />

saptanmıştır (88).<br />

Kas enerji metabolizması üzerine Bengtsson ve arkadaşları, 15 primer fibromiyaljili<br />

hastanın trapezius kasındaki tetik noktalara ait örnekleri sağlıklı 8 trapez kas örneği ve 6<br />

primer fibromiyaljili hastanın tibialis anterior kas örneği ile karşılaştırmışlar, sonuçta<br />

hastalardan alınan trapez örneklerinde yüksek enerjili fosfat düzeylerini (ATP, ADP) ve


kreatin kinazı düşük değerde, düşük enerjili fosfat (AMP) ve kreatin düzeylerini yüksek<br />

değerde bulmuşlardır (13).<br />

Duyuların merkezi sinir sistemi tarafından ağrı olarak algılanması karmaşık bir<br />

durumdur. Ağrı duyusu, deri veye kastan merkezi sinir sistemine kadar reseptör, medulla<br />

spinalis, medulla spinalis ile korteks arasındaki ara istasyonlar ve duysal korteks başta olmak<br />

üzere en az 4 ayrı seviyede modüle olabilir (88).<br />

Tetik noktalardan kaynaklanan yansıyan ağrı, santral konverjans ve fasilitayonlardan<br />

oluşur. Duyarlılığı artmış grup III ve IV kas afferentleri beyin tarafından yanlış yorumlanıp,<br />

yansıyan ağrı olarak algılanan sinir aksiyon potansiyellerini üretirler. Tetik noktalardan uzağa<br />

yansıyan ve otonomik fenomenlerin görüldüğü vücudun özel bölgesine ‘referans zon’ denir.<br />

Yansıma ağrısının meydana gelmesinde 4 ayrı nörolojik mekanizma tanımlanmıştır:<br />

1) Konverjans-Projeksiyon: Spinal kordda tek bir sinir hücresi hem iç organlardan gelen<br />

uyarıları hem de deri ve kaslardan gelen nosiseptif uyarıları aldığından, beyin bu<br />

imputların somatik veya visseral olduğunu ayırt edemez ve hepsini somatik dokulardan<br />

gelmiş gibi yorumlar. Tetik noktalardan kalkan ve diğer somatik nosiseptörlerin alanına<br />

yayılan ağrının nedeni ise bu uyarımların aynı spinotalamik traktus hücresinde<br />

konverjansıdır.<br />

2) Konverjans-Fasilitasyon: Deriden gelen somatik afferent impulslar spinotalamik traktus<br />

liflerini uyaracak şekilde değilse viseral imputlarla fasilite edilir.<br />

3) Primer afferent nosiseptörlerde periferik dallanma: Bir sinirin dalları vücudun değişik<br />

yerlerine dağılırsa sinirin periferik dallanması yansıma ağrısını oluşturabilir. Bu durumda<br />

beyin vücudun bir bölgesinden gelen mesajı aynı sinirinbir başka bölgedeki dallarından<br />

geliyormuş gibi yorumlar.<br />

4) Sempatik sinir sistemi aktivitesi: Sempatik sinirler yansıma bölgesinde primer afferent<br />

uçlarını sensitize eden maddelerin salınımı ile tetik noktadan orijinlenen refere ağrı<br />

oluşturabilir. Alternatif olarak, sempatik aktivite kan damarlarını daraltıp duysal sinir<br />

liflerinin beslenmesini bozarak ağrıya neden olur (15,87).<br />

Ayrıca spazm geliştirmiş kasların sinirleri sıkıştırması da MAS’da ağrı yayılımının bir<br />

bölümünü açıklayabilir (49).<br />

Palpabl gergin bant tetik noktalar için karakteristiktir.Gergin bantın varlığı tetik noktaların<br />

hassas noktalardan ayrımında önemlidir.Bu bantı oluşturun kas fibrillerinin sarkomerlerinin<br />

kısalması ile bant ele gelir. Sarkomerlerdeki kısalma, referans zondaki kasları inerve eden<br />

motor nöronların volanter aktivite sırasındaki eksitabilitesi ve spontan aktivitesi ile<br />

açıklanır.Bunun yanında etkilenen kasların sinerjistlerinde de koruyucu bir spazm gelişir.Bir


çok histolojik çalışma, gergin bantta artmış fibril tansiyonunu ve kısalmış sarkomerlerin<br />

varlığını destekler (87). MAS tedavisinde kullanılan kas germe teknikleri tutulan kas boyunca<br />

sarkomer uzunluğunu eşitleyerek etkili olur ve böylece feedback kırılmış olur (15).<br />

Miyofasyal ağrı patofizyolojisinde en önemli bulgulardan biri de, istirahat koşulları altında<br />

anormal motor son plağın sinir uçları tarafından asetilkolin salınımının patolojik artmasıdır ve<br />

bu durum elektrodiagnostik testlerle de desteklenmiştir.Belirtilen bu anomali Simons ve<br />

arkadaşlarına göre primer disfonksiyon olup pozitif feedback oluşturur:<br />

Anormal asetil kolin salınımı → Sarkomer kontraksiyonu<br />

↑ ↓ ↓<br />

AĞRI ↑ Lokal iskemi Metabolizma artışı<br />

↑ ↑ ↓ ↓<br />

Doku duyarlılığını artıran maddeler← Enerji krizi<br />

Elektrodiagnostik çalışmalarda, anormal motor son plaklarda tetik noktanın olduğu<br />

bölgelerdeki ‘endplate noise (EPN)=son plak gürültüsü’nün anlamlı olarak fazla olduğu<br />

gösterilmiştir.EPN karakteristik ancak tanısal olmadığı için bu bulguların önemi ve<br />

anlamlılığı tartışmalıdır. EPN, artışı, pek çok tipteki son plak yapılarına farklı tipte<br />

stimülasyona cevap olarak alınabilir ve bu artış <strong>miyofasyal</strong> ağrıya spesifik değildir.<br />

Ek olarak normal son plakların kimyasal stimülasyonu sonrası da EPN paterninde yaklaşık<br />

1000 kat artış gözlemlenmiştir. Bu nedenle mekanik, kimyasal veya diğer sinirsel uyarı veya<br />

travmalar, anormal asetil kolin salınımına aracılık edebilir (15).<br />

Spazmı arttıran mekanizmanın disfonksiyonel kas iğciklerinin anormal ateşlenmesi<br />

olabileceği teorisine destek, Hubbard ve Berkoff’un EMG ile yaptıkları bir çalışmada tetik<br />

noktalarda sürekli düşük düzeyde EMG aktivitesi gözlenmesi ile bulunmuştur.<br />

Hubbard ve Berkoff gördükleri bu aktivitenin kürar ile azalmadığını, fentolamin (sempatik<br />

iletimi selektif olarak bloke eder) ile arttığını gözlemlemişlerdir (59).<br />

Bu teorilerin birkaçı birbirini tamamlar ve <strong>miyofasyal</strong> ağrı fenomeni bu tam anlaşılmamış<br />

mekanizmaların birkaçının bir arada oluşması sonucu gelişiyor gibi görünmektedir. Kasta<br />

spazm-ağrı-spazm döngüsünü periferik ve/veya santral sensitizasyon ile birleştiren bir model<br />

bugünkü bilgiler ışığında en mantıklı mekanizma olarak görülmektedir.Travel ve Simons<br />

MAS gelişimi için şu sırayı oluşturmuştur:


Artmış kas straini<br />

↓<br />

Kasın çok lokalize bir bölgesinde doku<br />

↓<br />

Sarkoplamik retikulumda yırtıklar<br />

↓<br />

Serbest kalsiyum iyonları<br />

↓<br />

Devamlı kontraksiyon<br />

↓<br />

Artmış kalsiyum iyonları<br />

Travell ve Simons serbest kalsiyum iyonları ve ATP’nin kas liflerinde devamlı kontraksiyon<br />

oluşturarak hipermetabolik bir durum geliştirdiği ve muhtemelen sempatik sinir sistemi<br />

aracılığı ile lokal vazokonstriksiyona yol açtığını göstermiştir. Lokal vazokonstriksiyon lokal<br />

iskemiye neden olur. Bu durum enerji ihtiyacının artması ile birleşerek histolojik değişiklikleri<br />

oluşturur (83,84).<br />

Şekil 2:Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nda tetik noktların gelişmesi (Dünya Ağrı<br />

Klinisyenleri Kongresi, Tenerife, 1998)<br />

HİSTOLOJİ<br />

Tetik noktaların ve gergin bantların histopatolojik incelemelerinde özgül olmayan<br />

metabolik ve distrofik değişiklikler ile fibrositik değişiklikler ve enflamasyon<br />

saptanmıştır. Elektron mikroskopu ile hafif miyofibriler nekroz, mitokondrial anomaliler,<br />

myelin şekileri, boş bazal membran kılıfı, lipofuskin inklüzyonları, Tip I liflerde atrofi ve<br />

‘güve yeniği’ Tip II lifler gösterilmiştir (17,53,64). Bartels, 7 normal, 13 <strong>miyofasyal</strong> ağrı<br />

sendromlu hastanın kuadriseps kasından aldığı örneği mikroskopla incelemiş ve <strong>miyofasyal</strong><br />

ağrı sendromlu hastaların A ve I bantlarındaki kontraktil proteinler kontrol grubundan<br />

farklı bulunmamıştır. Miyofasyal ağrı sendromlu hastaların kas lifleri değişik aralıklarla<br />

lastik bantlar yerleştirilmiş gibi göründügünü ve ayrıca kas lifleri, lastik bantlarla<br />

birleştirilmiş gibi aralarında ince liflerin dikkati çektiğini belirtmişlerdir (12).


KLİNİK BELİRTİLER<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong> ve tetik noktalar için diagnostik laboratuvar ve görüntüleme<br />

sistemi olmadığından, tanı sadece anamnez ve fizik muayeneye dayanmaktadır.Kural<br />

olarak hekimin tetik noktayı bulabilmesi için her şeyden önce aklına getirmesi ve araması<br />

gereklidir.<br />

Ağrı<br />

Hastaların en önemli yakınması ağrıdır. Ağrının başlangıç zamanı, başlangıç şekli<br />

öğrenilmelidir. Akut başlangıçlı bir <strong>miyofasyal</strong> ağrı ile beraber mekanik stresin spesifik<br />

detaylarının bilinmesi büyük olasılıkla tutulan kası tanımaya yardım eder. Ani başlangıçlı<br />

olanlarda hasta genellikle ağrının ilk başladığı tarihi ve ağrıyı başlatan hareketi<br />

hatırlar.Yavaş başlangıç, genellikle kasların kronik zorlanmasına, viral enfeksiyona, viseral<br />

hastalığa ya da psikojenik strese bağlı olarak görülür (84). Hastalar primer olarak kaslarının<br />

tutulduğunun farkında değildirler. Baş ağrısı, eklem ağrısı, sırt ağrısı veya kalça ve alt<br />

ekstremitelerde siyatalji benzeri ağrıdan yakınırlar (88).<br />

Ağrının niteliği sorulmalıdır. Ağrının çok şiddetli olması (hastalar bazen kalp krizi, kemik<br />

kırıklarına bağlı ağrılar ve renal kolikteki ağrılar kadar şiddetli olduğunu belirtmişlerdir)<br />

yaşam kalitesini olumsuz olarak etkilemektedir(86). Ağrı sürekli ya da aralıklı olabilir.<br />

Genellikle persistan, sınırlayıcı, halsiz bırakıcı bir ağrı söz konusudur.Tetik noktaya<br />

dokununca patlayıcı tarzda ortaya çıkar.Tetik nokta palpe edildiğinde, ağrı ya tetik nokta<br />

alanında konsantre olur ya da yayılma alanı denilen daha uzak alanlara yayılır. Yansıma<br />

alanları dermatomal ya da sinir kökü dağılımına göre değildir (53,84).Her kasın tetik<br />

noktalarının kendine ait ağrı paterni vardır . Bu ağrı dağılımından ilgili tetik noktanan<br />

hangi kasa ait olduğu belirlenebilir(15,84). Ağrı yayılımı tetik noktanın hassasiyeti ile<br />

ilişkilidir.Ağrı ile birlikte yansıma alanında hiperaljezi veya hassasiyet, hareket açıklığında<br />

kısıtlanma, ve/veya genel yorgunluk bulunur(49,84).<br />

Hastalar,yorgunluk,soğuk hava, aşırı egzersiz, immobilite, emosyonel veya fiziksel<br />

gerilim, viral enfeksiyonla şikayetlerinin arttığını ve sıcak, gevşeme, masaj,kasların hafif<br />

gerilmesi ve aeorobik egzesizlerle şikayetlerinin azaldığını ifade ederler(87).


Güçsüzlük<br />

Hastalar sıklıkla belirli bir hareket sırasında oluşan güçsüzlükten yakınırlar. Bu durum<br />

hangi kasların tutulduğu konusunda doktora ipucu verir.Tetik nokta hemen her zaman<br />

etkilenen kasta kısalmaya sebep olur ve kas atrofisi olmaksızın güçte azalmaya sebep<br />

olabilir (10).<br />

Hareket Kısıtlılığı<br />

Hastaların temel şikayeti olmayabilir ancak sorulduğunda sıklıkla tarif edilir. Tetik<br />

noktanın neden olduğu kas kısalması eklem hareket açıklığında azalmayla sonuçlanır.<br />

Hareket kısıtlılığı ve tutukluk sabah kalkarken en fazladır (11).<br />

Depresyon<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nun sonraki aşamalarında duygu durum (mood)<br />

değişiklikleri ve stres hastalığa eşlik edebilir (15,28). Hastalarda görülebilen depresyonun<br />

major nedeni genellikle kronik ağrıdır. Depresyon ve kronik ağrı arasındaki ilişki iki<br />

yönlüdür. Kronik ağrı depreyona yol açabilir ya da depresif hastalar ağrı yakınması ile<br />

başvurabilir. Kimi zaman kişi için depresyonu ifade etmek, hatta çoğu zaman kabul etmek,<br />

ağrıyı kabullenmekten daha zordur. Yapılan araştırmalarda kronik ağrılı hastalarda %22-78<br />

oranında depresif belirtilere rastlanıldığı belirtilmektedir. Depresyon, ağrı eşiğini düşürerek<br />

ağrının daha şiddetli algılanmasına neden olur ve spesifik tedaviye yanıtı bozar. Kronik<br />

ağrı ile depresyonun biyolojik zemininde ortak bir nörotransmitter sisteminin varlığı, aynı<br />

zamanda antidepresan ilaçların hem kronik ağrıda, hem de depresyonda etkili oluşu ile de<br />

desteklenmektedir. Hastalardaki depreyon iyi tanınmalı ve tedavi edilmelidir (84,25).<br />

Uyku bozukluğu<br />

Miyofasyal ağrı sıklıkla uyku düzenini bozar ancak diğer yönden uyku pozisyonu da<br />

sıklıkla tetik nokta aktivasyona sebep olabilir (11,28).<br />

Hastalarda sıklıkla anormal terleme, lakrimasyon artışı, dermal flushing, vazomotor<br />

semptomlar ve ısı değeşikliği gibi otonomik disfonksiyonlar görülebilir.Servikal<br />

<strong>miyofasyal</strong> ağrı ile nörootolojik semptomlar (dengesizlik, başdönmesi veye kulak<br />

çınlaması) olabilir (11,15,37,87).


Diğer nörolojik semptomlar parestezi ve iğnelenme hissi, görmede bulanıklaşma,<br />

seyirmeler şeklinde olabilir (15).<br />

KLİNİK BULGULAR<br />

Tetik nokta<br />

Tetik nokta, herhangi bir iskelet kasının gergin bantı içinde bulunan, kompresyonla<br />

ağrılı, palpasyon sırasında lokal seyirme yanıtı oluşturan yaklaşık 2-5 mm çapındaki fokal<br />

hassas noktalara denir (10,11).Tetik noktalar tek bir iskelet kasında olabileceği gibi aynı<br />

anda birden fazla kasta da bulunabilir (11).Tetik noktasına bu ismin verilmesinin nedeni bu<br />

noktanın basınç veya kas aktivasyonu ile stimülasyonunun bir silahın tetiğini çekmek gibi<br />

bir başka yerde (referans alanı) etkiler oluşturmasıdır (88). Travell ve Simons tetik noktalar<br />

için spesifik kriterler tanımlamışlardır:<br />

1. Gergin bant olarak bilinen kasın palpe edilebilir sert alanı<br />

2. Gergin bant içinde presyonla lokalize hassasiyet gösteren spot, tetik nokta<br />

3. Gergin bant içindeki tetik noktaya devamlı basınç uygulandığında karakteristik<br />

ağrı, uyuşma, karıncalanma paterni<br />

4. Gergin bant transvers olarak büküldüğünde lokal seyirme yanıtı (43,59).<br />

Tetik nokta gergin bir kasta parmak ucuyla yapılan palpasyonla araştırılır. Palpasyon gergin<br />

bir kasın uzun ekseni boyunca yapılır.Art arda yapılan palpasyonlarla en duyarlı nokta<br />

belirlenir.Bu noktaya uygulanan basınçla hastanın aniden yüzünü ekşitmesi, sıçraması ya<br />

da sesle yanıt vermesi, ayrıca bu bölgeden uzak bir bölgede yansıyan ağrı tanımlaması tetik<br />

noktayı gösterir (23,60,84,87).Yapılan çalışmalarda tetik noktanın fizik muayene<br />

bulgularından en güvenilir olanının fokal hassasiyet ve ağrı alduğu bildirilmiştir (70,71).<br />

Tetik noktalar değişik formlarda bulunabilir:<br />

Aktif tetik nokta, klinik olarak ağrıyla karakterizedir, her zaman hassastır ve gergin bantla<br />

seyreder. Bu noktalar kasın uzamasını engelleyebilir veya kas gücü kaybına sebep olabilir<br />

(23,84).


Latent tetik nokta, palpasyonla lokalize ve yansıyan ağrıyla karakterize olup günlük aktiviteler<br />

esnasında ağrıya neden olmaz ancak eklem hareket açıklığında kısıtlılık ile birlikte olabilir<br />

(15,84,87). Tetik noktalar travmadan sonra yıllarca kaslarda latent şekilde kalabilir (88).<br />

Primer tetik nokta başka bir yerdeki tetik noktadan bağımsız olarak iskelet kasına bazı<br />

mekanik travma formları ile direk olarak aktive olur (23).<br />

Santral tetik nokta disfonksiyonel motor son plaklar ile yakın ilişkilidir. Kas liflerinin<br />

merkezine yakın lokalizasyonludur (23).<br />

Bitişik tetik nokta kasın tendona veya kemiğe bitiştiği yerde olur. Santral tetik noktadan<br />

kaynaklanan kas bantının gerilmesi ile ortaya çıkan entezopatiye işaret eder(23).<br />

İlişkili tetik nokta başka bir kastaki tetik nokta ile eş zamanlı ortaya çıkar. Birisi diğerini<br />

indükleyebilir.Her ikisi birden aynı mekanik veya nörolojik stres kaynağı ile aktive olabilir<br />

(23).<br />

Anahtar tetik nokta bir veya daha fazla satellit tetik noktanın aktive olmasından sorumludur<br />

(23).<br />

Satellit tetik nokta bir anahtar tetik noktanın aktivasyonu ile mekanik- nöral mekanizma veya<br />

somatik- visseral patolojiler yoluyla indüklenen santral bir tetik noktadır.Satellit tetik nokta,<br />

anahtar tetik noktanın veya visseral hastalığın ağrı yayılım zonunda , anahtar tetik nokta veya<br />

somatik patolojiler ile ilişkili mekanik disfonksiyon olan kaslarda gelişir (özellikle dejeneratif<br />

eklem hastalıklarında) (23).<br />

Tetik noktalar ve yansıma alanları Şekil 3’de gösterilmiştir:<br />

Tetik nokta duyarlılığının nicel olarak değerlendirilmesi:<br />

Bu değerlendirme için basınçlı algometreler kullanılır (resim 1). Fischer tarafından<br />

geliştirilen bu alet, kg/cm² cinsinden 10 kg’a kadar ölçüm yapabilir. Ucunda 1 cm²<br />

büyüklüğünde lastik olan bir metal çubuk vardır.Bu lastik uç, uygulanan kuvvetin derin<br />

dokulara iletilmesini sağlar. Göstergenin oranı ve hassasyeti hem derin, hem de yüzeyel<br />

tetik noktaların ölçümünü sağlar (33,34,53).<br />

Resim 1:Algometre


Tetik noktaları değerlendiren diğer yöntemlerde olduğu gibi doğru ölçüm yapabilmek<br />

için kasların gevşek olması gerekmektedir. Basınçlı algometrenin ucu en yoğun hassasiyetin<br />

olduğu noktaya 90º açı ile dokundurulur ve hasta rahatsızlığını sözlü olarak ifade edene kadar<br />

basınç artırılır (resim 2). Bu işlem üç kez tekrar edilerek saptanan değerlerin ortalaması<br />

alınır.Ölçüm araları ortalama 30-60 saniye tutulur.<br />

Resim 2: Tetik nokta basınç-ağrı eşiğinin algometre ile değerlendirilmesi<br />

Basınçlı algometre ile <strong>miyofasyal</strong> tetik noktaların duyarlılığının nicel olarak ölçülmesi,<br />

hastalığın tedavi sonuçlarının değerlendirilmesinde faydalıdır. Tetik noktanın tamamen ve<br />

başarıyla elimine edildiğini görmek için tedavi bitiminde ölçüm tekrarlanır. Etkili bir<br />

tedaviden sonra basınç eşiği 4 kg artar veya 6 kg/cm²’nin üzerine çıkar. Basınç eşiğinde<br />

artış olması doktora tetik nokta tedavisinin etkili olduğunu ve daha sonraki seanslarda aynı<br />

yöntemin uygulanabileceğini gösterir. Eğer tetik nokta tedavisi ağrıda azalma sağlamazsa,<br />

semptomları oluşturan başka bir neden araştırılmalı ve uygun bir tedavi başlanmalıdır (60).<br />

Gergin Bant ( Taut Bant )<br />

Tetik noktalar karakteristik olarak kasların gergin bantları içinde bulunur. Gergin bart<br />

kısalmış bir grup kas lifinden oluşur. Taud bant en iyi cilt ve cilt altı dokuyu kas liflerine dik<br />

bir açıda kaydırarak palpe edilebilir. Palpabl bir bant, normal gevşek lifler arasında sert bir<br />

kord olarak hissedilir. Doktor maksimum hassas noktayı bulabilmek için gergin bant boyunca<br />

palpasyon yapar ve bu nokta üzerine basınç uygulayarak yansıyan<br />

ağrı ortaya çıkarılır (10). Kas, altındaki kemik ve deri arasında sıkıştırılacaksa (temporal kas<br />

gibi) yassılamak şeklinde (flat ) palpasyon, kasın orta noktası parmaklar arasında<br />

sıkıştırılabiliyorsa (sternokleidomastoid, biseps brakii kasları gibi) kıskaç hareketi ile (pincer)<br />

palpasyon yapılır (11,84).Gergin bantlar elektriksel olarak sessizdir (9).<br />

Lokal Seyirme Yanıtı<br />

Tetik nokta parmaklar arasında kaydırıldığında veya iğnelendiğinde, gergin bantın bir<br />

bölümünde istemdışı, lokalize ve geçici bir kontraksiyon meydana gelir.Buna lokal seyirme<br />

yanıtı adı verilir. Tetik nokta ne kadar yakından uyarılırsa lokal seyirme yanıtı o kadar büyük<br />

olur. Palpasyon sırasında kas nötral pozisyonda olmalıdır. Bu bulgu <strong>miyofasyal</strong> tetik noktalara<br />

özeldir. Lokal seyirme yanıtı, yalnızca <strong>miyofasyal</strong> tetik noktaları barındıran gergin bantlarda


gözlenmiştir (10,53,57,84). Yapılan çalışmalarda, lokal seyirme yanıtının büyük ölçüde<br />

santral yolla, bir dereceye kadar lokal yola ortaya çıktığı belirlenmiştir (57).<br />

Tetik noktanın palpe edilebilmesi ve buradaki lokal seyirme yanıtının<br />

görülmesi kişinin palpasyon yeteneğine, daha önceki tecrübesine, kasın büyüklüğüne ve<br />

derinliğine bağlıdır (15).<br />

Lokal seyirme yanıtı, pincer palpasyon yapılabilen kaslarda daha iyi oluşturulur ve<br />

gözlenir. Yüzeyel kaslar, deltoid, gluteus maksimus, vastus medialis, parmak ve el bileği<br />

ekstansörleri, flat palpasyon ile güçlü lokal seyirme yanıtı oluşturur. Lokal seyirme yanıtı<br />

subskapularis veya multifidus gibi derin kaslarda görülmeyebilir.<br />

Sıçrama Belirtisi<br />

Aktif tetik nokta üzerine yeterli basınç uygulanması ile hastada sıçrama yanıtının<br />

oluşmasıdır. Good 1949’da myaljik noktaya uygulanan basıncın istemsiz refleks benzeri bir<br />

hareket, yüz buruşturma ile birlikte şiddetli bir ağrı oluştuğunu açıklamış, Kraff ve<br />

arkadaşları, daha sonra bu yanıta "sıçrama belirtisi" adını vermişler ve bu belirtiyi <strong>miyofasyal</strong><br />

tetik noktanın diagnostik kriteri olarak belirlemişlerdir (84).<br />

TANI KRİTERLERİ<br />

Majör Kriterler<br />

1. Bölgesel ağrı şikayeti<br />

2. Tetik noktadan belirli bir alana yansıyan ağrı ve duysal değişiklik<br />

3. Erişilebilen kaslarda palpabl gergin bant<br />

4. Gergin bant boyunca bir noktada aşırı hassasiyet<br />

5. Ölçülebilen hareket açıklığının azalması<br />

Minör Kriterler<br />

1. Tetik noktanın basınçlı palpasyonu ile klinek ağrı şikayeti ve/veya duysal<br />

değişikliğin ortaya çıkması<br />

2. Gergin banttaki duyarlı noktanın palpasyon ve iğneleme ile lokal seyırme yanıtı<br />

3. Duyarlı noktanın enjeksiyonu veya kasın gerilmesi ile ağrının azalması


Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nun klinik tanısı için 5 majör ve en az 1 minör kriter<br />

gereklidir (10,83,84,88)<br />

LABORATUVAR BULGULARI<br />

1.Rutin laboratuvar testleri:<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nda rutin laboratuvar tetkikleri normaldir. Tanı koydurucu<br />

bir laboratuvar yöntemi yoktur. (Sedimentasyon; 6-12, hemogram ve kas enzimleri<br />

normaldir.) Anormal serum LDH izoenim bulgularının düşük olduğu saptanmıştır.<br />

Yapılan bir çalışmada normal serum enzim konsantrasyonları rapor edilmiş fakat, LDH<br />

izoenzim dağılımında bir kayma gösterilmiştir.Miyofasyal tetik noktası olan hastalarda LD1<br />

ve LD 2 fraksiyonunda azalma, LD3,LD4 ve LD5 fraksiyonunda artma tespit edilmiştir. Eşlik<br />

eden kasların biyopsi örneklerinde ise bu konsantrasyonlar tamamen ters olarak gösterilmiştir<br />

yani LD1 ve LD 2 fraksiyonunda artma, LD3 veLD4 fraksiyonunda azalma,<br />

LD5konsantrasyonu ise normal bulunmuştur. Bu bulgu başka çalışmalarla desteklenmemiştir<br />

(84).<br />

2. Radyolojik incelemeler:<br />

Yumuşak dokuları göstermeye yönelik radyolojik teknikler ve bilgisayarlı tomografiler<br />

kullanılarak yapılan incelemelerde <strong>miyofasyal</strong> tetik noktalara ait anlamlı bulgular<br />

gösterilememiştir.<br />

3.Termografi:<br />

Termografi vücut yüzeyinde ısı dağımını inceleyen non invaziv bir görüntüleme tekniğidir.<br />

Isı belirlenir ve görüntüye dönüşür; böylece belirli bir vücut yüzeyinde ısı değişimleri<br />

görülebilir. Termal emisyon normal bireylerde simetrik olur ve her iki tarafta da aynı<br />

alanda bir Celsius derecenin onda biri kadar değişebilir. Son yıllarda, termografi yumuşak<br />

doku patolojilerini belirlemek için oldukça yaygın olarak kullanılmıştır.MAS’da tetik nokta<br />

lokalizasyonunu belirlemek ve çeşitli tedavilerin etkinliğini karşilaştırmak için<br />

kulanılabilir. Tetik nokta üzerinde bulunan bölgeye "hot spot" veya sıcak nokta adı verilir.<br />

Bunlar disk şeklinde 5-10 cm çapında, vücudun karşı tarafı ile karşılaştırıldığında 0.5-<br />

1.0ºC daha yüksek ısıda olan noktalardır. Ağrılı olmayan sıcak noktalar latent tetik<br />

noktalardır. Ancak arteriovenöz şantlardan gelen termal emisyonlar sıcak noktayı taklit<br />

eden alanlar oluşturabilir, fakat bunların musküler anomali ile ilişkisi yoktur (53,84).


Swerdlow ve Dieter daha kapsamlı bir araştırma düzenlemişler, tetik nokta bölgeleri ve<br />

ağrının yansıma bölgeleri ile asemtomatik alanlar arasında sıcaklık dağılımı açısından<br />

farklılık gözlememişlerdir (80).<br />

Termografinin vücudun bütün alanlarında tanısal önemi belirsizdir. Termal fenomen ve<br />

<strong>miyofasyal</strong> tetik noktalar arasındaki ilişkiyi çıklayacak daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır<br />

(53).<br />

4.Deri Rezistansı<br />

Küçük bir bölgede, tetik nokta üzerinde azalmış deri rezistansı gösterilebilir. Sola ve<br />

Wiiliams, tetik nokta uzerindeki deride ohmmeter dramatik düşük rezistanslı azalma<br />

göstermişlerdir. Bu çalışma, kontrolü çalışmalarla desteklenmediği için güvenililiği<br />

şüphelidir (84).<br />

5.Elektrofizyolojik incelemeler:<br />

İğne elektromiyografisi:<br />

Kas içerisine yerleştirilen iğne elektrodla elektriksel aktivitenen incelenmesidir. Böylece<br />

kasın fizyolojik veya patofizyolojik durumu hakkında bilgi edinilebilir (4). Kas içindeki<br />

iğneden kaydedilen elektriksel aktivite elektroda oldukça yakın bölgede yer alan, tek tek ya<br />

da birlikte kasılan liflerden alınır. Bilindiği gibi, istirahat halinde iken hücre içinde<br />

ekstrasellüler alana göre -80 mV kadar potansiyel farkı olan insan kas hücreleri, hem son<br />

plak potansiyeli, hem de aksiyon potansiyeli oluşturabilmektedir. Hücre içinde yüksek<br />

konsantrasyonda pozitif yüklü potasyum iyonları (katyonlar) ve negatif yüklü protein<br />

iyonları (anyonlar) bulunur. Ekstrasellüler alanda pozitif yülü sodyum yüksek<br />

orandadır.Hücre membranında yer alan sodyum-potasyum pompası, hücreye giren sodyum<br />

ve hücreden çıkan potasyum arasında dengeyi kurarak istirahat potansiyelini sağlar. Çeşitli<br />

uyarıları takiben istirihat memran potansiyeli –80 mV’dan yaklaşık –50 ile –60 mV’a, yani<br />

eşik değere geldiğinde aksiyon potansiyeli üretilir. Sodyum kanalları açılır ve hücreye giren<br />

sodyum ile membran potansiyeli +40 mV’a çıkar. Potasyum geçirgenliğinde daha gecikmiş<br />

artma, sodyum kanallarının ınaktivasyonu ile eş zamanlı gerçekleşir ve istirihat<br />

potansiyeline geri dönüş sağlanır (50).<br />

Son plak, tek bir kas lifinin özelleştiği, terminal akson ile kas lifinin nöromusküler<br />

bileşkeyi oluşturduğu bölgedir. Bu bölgeyeyakın yerleştirilen iğne ile, spontan asetilkolin<br />

salınımından kaynaklandığı düşünülen potansiyeller kayıt edilebilir(50).Son plak bölgesinden<br />

kaydedilenlerin dışındaki tüm spontan aktiviteler patolojik olarak kabul edilmektedir (4).


Motor ünit ve motor ünit potansiyeli:<br />

İskelet çizgili kasında, kasılmanın oluşmasındaki yapısal birim motor ünittir ve bir<br />

motor ünit bir çok kas lifinden meydana gelir. Motor ünit, ön boynuz hücresi, onun perferik<br />

siniri ve o motor nöron tarafından inerve edilen tüm kas liflerinden oluşur (30).<br />

İskelet kaslarında, kas lifi demetleri ile bunları çevreleyen konnektif dokunun oluşturduğu<br />

fasiküller vardır. Her fasikülde 20-60 kas lifi bulunur ve yine her fasikülde 2-3 motor ünit<br />

vardır.Bir kas lifi yalnızca tek bir motor nöron tarafınden innerve edilir (50).<br />

Kaslardan iğne elektrodla kaydedilen aksiyon potansiyellerine motor ünit potansiyeli<br />

(MÜP) adı verilir. MÜP, bir motor ünitteki kas lifleri aktivitesinin toplamını ifade eder (50).<br />

Elektrod motor ünit sınırları içinde fakat son plak dışında iken kaydedilen MÜP’te ilk<br />

ve son pozitif kısımlar ile bunların ortasında yer alan asıl vuru vardır. İlk pozitif kısmın,<br />

motor ünitteki liflerin çoğundan gelen aksiyon potansiyellerinin kayıt iğne elektroda<br />

yaklaşımından kaynaklandığı, asıl vurunun motor ünitin kayıt elektroduna en yakın<br />

lokaliasyonlu ve 15’ten daha az sayıda liften alındığı, son pozitif kısmın ise elektroddan<br />

uzaklaşan aksiyon potansiyellerini temsil ettiği düşünülmektedir. MÜP incelemelerinde<br />

amplitüd, yükselme zamanı, süre, faz sayısı, dönüşler ve MÜP değişkenliği gibi parametreler<br />

dikkate alınır (şekil 4) (4,30,50).<br />

Şekil 4: Normal motor ünit potansiyeli (MÜP).<br />

İğne EMG’de monopolar veya konsantrik iğne elektrodları kullanılmaktadır. İğne hizla<br />

deriden geçilerek rahatsızlık minimalde tutulur. Subkutan dokudan geçerken hafif bir<br />

elektriksel aktivite alınır. Kası çevreleyen bağ dokusu geçilirken de hafif bir direnç hissedilir.<br />

Burası geçilip kasa girildiği anda bir elekriksel aktivite boşalımı olur (giriş aktivitesi). Bundan<br />

sonra istirahat sırasında inceleme yapılır. İstirahat sırasında –motor son plak bölgesi dışındanormal<br />

kas elektriksel olarak sessizdir (50).<br />

Son plakta aksiyon potansiyeli oluşturabilecek eşik değere ulaşamayan spontan asetil<br />

kolin boşalımlarına bağlı bir elektriksel aktivite gözlenir. Bunlar intrasellüler<br />

mikroelektrodlarla kaydedilirse yaklaşık 1 mV’luk monofaik pozitif defleksiyonlar olarak<br />

izlenir. Son plak bölgesinden ekstrasellüler elektrodlar ile kaydedilince amplitüdleri 100<br />

µV’un altında ve süreleri 1-3 ms kadar olan çok sayıda monofazik negatif dalgalar şeklinde<br />

kaydedilirler.Her bir potansiyel genellikle ayırt edilemediğinden buna "son plak gürültüsü" adı<br />

verilir (şekil 5) (4,50).<br />

Şekil 5: Son plak gürültüsü<br />

Bunun yanısıra son plak bölgesinde bazı kas liflerinin kısa süreli düzensiz dikensi<br />

şekilli aksiyon potansiyeleri kaydedilebilmektedir.İlk defleksiyonları negatif olan bu


potansiyellere "son plak dikenleri" adı verilir. Oluşum nedenlerinin, sinir terminalinin<br />

mekanik aktivasyonuna bağlı olarak sekonder boşalımı olduğuna inanılmaktadır(50).<br />

İstirahat sırasında yapılan incelemede spontan aktivite yani, istemli kontrol dişında<br />

olan ve incelemeyi yapan tarafından etkilenmeyen aktivite değerlendirilir.(İstirahat<br />

değerlendirmesinde tam relaksasyon sağlanabilmesi önemlidir.) Bundan sonra motor ünitlerin<br />

istemli aktivasyonu ile oluşan potansiyellerin değerlendirilmesine sıre gelir. Hastaya hafif bir<br />

kası yapması söylenir. Bu sırada ekranda birkaç MÜP izlenir.MÜP’ler arasında varyasyon<br />

olmamalı, amplitüdleri normal olmalı, polifazi (>4 faz sayısı) olmamalı, süreleri uzun ya da<br />

kısa olmamalı ve rekrutmanı normal olmalıdır. Kontraksiyon kuvvetinin artması ile mevcut<br />

MÜP’ler hızlarını arttırır, buna ek MÜP’ler katılır.Maksimal kası sırasında bir kısmı oldukça<br />

hızlı ateşleyen 6-10 motor ünite ait potansiyeller izlenir ve ekranda birbirinden ayırt<br />

edilemeyen, içiçe geçmiş bir çok MÜP’ün oluşturduğu ‘tam interferans paterni’ adı verilen<br />

karmaşık bir patern oluşur. Genel olaral MÜP analizlerinin çoğu minimal-orta dereceli kası ile<br />

yapılabilir (30,50).<br />

İğne EMG sırasında deride tek bir giriş yerinden, kasın değişik kadranlarına ve birçok<br />

noktasına girilerek incelemeler yapılmalıdır (şekil 6). Değerlendirme mümkün olduğunca<br />

inceleme sırasında yapılarak tamamlanmalıdır.<br />

Şekil 6: Deride tek bir giriş yerinden yapılması önerilen iğne EMG yöntemi<br />

İğne EMG için mutlak kontraendikasyon olmadığı söylenebilir.Kogülasyon boukluğu<br />

veya antikoagulan ilaç kulanımı göreceli bir kontraendikasyon kabul edilir.Trombosit sayısı<br />

50.000/mm³’ün altında, protrombin zamanı veya aktive parsiyel tromboplastin zamanı 1,5-2<br />

kat yüksek ise kanamada artış görülebilir.Yine lenfödemli ekstremitelerde enfeksiyon riskini<br />

arttırmamak açısından EMG yapılmaması tercih edilebilir. İğne EMG’den sonra yumuşak<br />

doku enfeksiyonu gelişme riski oldukça düşüktür (50).<br />

İğne EMG’nin oldukça nadir görülen kompliasyonları arasında ürtiker, pnömotoraks<br />

ve peritoneal boşluğa girilmesi bildirilmiştir. Özellikle supraspinatus, servikal paraspinal,<br />

serratus anterior ve diafram kaslarının incelemeleri sırasında dikatli olunması önerilmektedir<br />

(10,18,50).<br />

Miyofasyal Ağrı Sendromunda Elektrofizyolojik Bulgular:


Tetik nokta ile ilişkili kas disfonksiyonu birçok açıdan EMG ölçümleri ile<br />

gösterilmiştir: artmış yanıt, uygunsuz koaktivasyon, gecikmiş relaksasyon ve enduransta<br />

azalma gibi (23).<br />

MAS’da iğne EMG’leri ile yapılmış olan çalışmalar farklı sonuçlar vermektedir.<br />

Tutulan kasların istirahat halindeki elektromiyografik incelemesinde genellikle tanısal<br />

anormallik bulunmamıştır. Ancak tetik nokta ve gergin bant üzerinde yapılan çalışmaların<br />

bazılarında patolojik spontan aktivite artışı gösterilmiştir. 1957 yılında Travell, tetik<br />

noktalardan kaynaklanan yüksek frekanslı ateşlemeler tarif etmiştir. Awad ve Arroyo tetik<br />

noktadaki kaslarda artmış polifazik potansiyeller rapor etmişlerdir (84). Friction iğne EMG’si<br />

ile tetik noktalara sahip gergin bantın, normal kas bantlarına oranla motor ünite elektiriksel<br />

aktivitesinde artış saptamıştır (36). MAS fizyopatolojisinde öne sürülen spazmı arttıran<br />

mekanizmanın disfonksiyonel kas iğciklerinin anormal ateşlenmesi olabileceği teorisine<br />

destek, Hubbard ve Berkoff’un EMG ile yaptıkları bir çalışmada tetik noktalarda sürekli<br />

düşük düzeyde EMG aktivitesi gözlenmesi ile bulunmuştur. 1993 yılında Hubbard ve Berkoff<br />

monopolar iğne EMG’si kullanılarak yapılan bir çalışmada trapezius kasının tetik noktasının<br />

olduğu 1-2 mm’lik alanda spontan elektrik aktivitesi gözlemlemişlerdir. Bu çalışmada tetik<br />

noktalar Travel ve Simons’un kriterlerine uygun palpasyonla bulunmuş ve iğne EMG<br />

amplitüdlerinde anlamlı yükseklik saptamışlardır. Gözlenen EMG aktivitesinin sempatik<br />

olarak stimüle edilen intrafuzal kas fibril kontraksiyonlarından oluştuğu düşünülmüştür<br />

(23,59). Sonplak gürültüsü ve dikenleri insan ve tavşan çalışmalarında fentolamin ile ve<br />

insanlarda fenoksibenzamin ile inhibe edilebilmiştir. Her iki ilaç da alfa sempatetik blokerdir.<br />

Bu nedenle de otonomik aktivite ile artan motor son plak aktivitesi arasında bir ilişki<br />

gözükmektedir (15). Ağrılı kas spazmlarındaki refere fonksiyon bozukluğu, trapezdeki tetik<br />

noktalara yapılan enjeksiyonlardan sonra EMG aktivitesinde azalma ile ve ipsilateral<br />

masseterdeki ağrıda çözülme ile 20 olguluk açık kontrolsüz bir çalışma ile gösterilmiştir (19).<br />

EMG incelemesi sırasında iğne tetik noktaya rastlarsa, bu durum lokal bir seyirme cevabı<br />

oluşturur ve bu cevap deri üzerinde açıkça görülüp palpe edilebilir.<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nun rehabilitasyonunda bilateral yüzey EMG monitörizasyonunun<br />

kullanışlı olabileceği önerilmekle birlikte bu tekniğin tanıda kullanımı söz konusu değildir<br />

(23).<br />

Şekil 7: Çalışma hastasında trapez kasında 2 cm aralıklı yerlerştirilmiş iki konsantrik iğne<br />

elektroddan kayıt:


a- Tetik noktadaki iğne elektroddan kaydedilen aktivite<br />

b- Trapez kasındaki iğne elektroddan kayıtta kasın istirahatte olduğu<br />

gözleniyor.


AYIRICI TANI<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong> müsküloskeletal ağrı yapan başta fibromyalji <strong>sendromu</strong><br />

olmak üzere diğer hastalıklarla karışabilir. Ayırıcı tanıda göz önünde bulundurulması<br />

gereken hastalıklar şunlardır:<br />

1.Müsküloskeletal hastalıklar<br />

*Fibromyalji <strong>sendromu</strong>:<br />

Son yıllarda tanımı oldukça iyi yapılan bu <strong>sendromu</strong>n ACR 1990 tanı kriterleri: En az<br />

3 ay süren yaygın ağrı ve parmakla palpasyonda belirlenmiş 18 hassas noktanın11’inde ağrı<br />

olmasıdır (87,89).<br />

MAS ve Fibromyalji <strong>sendromu</strong> arasında; kas ağrısının varlığı, palpasyonla duyarlılık<br />

olması, toplumda sık rastlanmaları, özgül görüntüleme ve laboratuvar bulgularının olmaması<br />

ve tanının sadece anamnez ve fizik muayene ile konulması şelinde benzerlikler vardır (92).<br />

Farklılıklar ise Tablo 1’ de gösterilmiştir.<br />

Fibromyalji Sendromu<br />

Miyofasyal Ağrı Sendromu<br />

Cinsiyet<br />

Belirtile<br />

r<br />

Bulgula<br />

r<br />

Tedavi<br />

-Kadınlarda sıktır<br />

-Kemik,kas ve ligamanları tutun ağrı<br />

genellikle kroniktir.<br />

-Travma, lokal semptomları sürekli hale<br />

getirebilir,ancak olayın nedeni değildir<br />

-Kas-iskelet sistemi dışındaki<br />

semptomlarlar yaygındır (uyku bozukluğu,<br />

yorgunluk, baş ağrısı...)<br />

-Psikolojik etmenler, hastaların büyük bir<br />

kısmında belirleyicidir.<br />

-Kaslar, tendon sonlanmaları ve kemikler<br />

gibi diğer dokularda hassas noktalar vardır.<br />

Yansıyan ağrı, lokal seyirme yanıtı ve<br />

gergin bant yoktur. Duyarlı noktalar, 18<br />

bölgenin en az 11’inde bulunur.<br />

-Genelikle psikoterapi, NSAİİ, düşük doz<br />

antidepresan, orta dereceli bir egzersizi<br />

içeren multidisipliner tedavi gerekir..<br />

-Kadınlarda sık olmakla birlikte hemen<br />

hemen eşittir<br />

-Ağrı bölgeseldir ve-her kas için özgül yansıyan<br />

ağrı paterni vardı.<br />

-Ağrı akut ya da kronik olabilir.<br />

-Sebep, kasta fiziksel stres olusturan<br />

travmalardır.<br />

-Kas-iskelet sistemi dışındaki bulgular sık<br />

görülmez. Uykusuzluk ağrıdan dolayı olabilir.<br />

-Psikolojik etmenler sık değildir ancak ağrıyı<br />

kronikleştirebilir.<br />

-Miyofasyal tetik noktalar kaslarda sınırlıdır.<br />

Özgül yansıyan ağrı, lokal seyirme yanıtı ve<br />

gergin bant vardır. Tetik noktaların sayısı bir<br />

veya daha fazla olabilir.<br />

-Özgül germe teknikleri, iskemik kompresyon,<br />

lokal enjeksiyonlar, lokal uygulanan fizik tedavi<br />

yöntemleri gibi spesifik bölgesel tedaviler<br />

gereklidir.<br />

Tablo1:Fibromyalji ve <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong> arasındaki farklılıklar


*Kronik yorgunluk <strong>sendromu</strong>: Bu sendromda hastaların en başta gelen yakınmaları,<br />

kas ağrısından çok halsiz bırakıcı yorgunluktur.1987 Centers for Disease Control and<br />

Prevention’un tanımı; en az altı ay süren ve nedeni bilinmeyen yorgunluk ve gezici myaljiyi<br />

de içeren 11 semptomdan 8 tanesinin var olmasıdır. Ayrıca bu sendromda, MAS’da görülen<br />

tetik noktalar yoktur (66,87).<br />

*Servikal radikülopatilerde veya servikal artrozlarda boyun ağrısı ve/veya kola vuran<br />

ağrıya ek olarak kısa süreli sabah sertliği, boyun hareketı ile artan ağrı ve kola yayılan uyuşma<br />

olabilir.Bu durum bazen MAS’da yansıyan ağrıyla da karışabileceğinden ayırıcı tanıda tetik<br />

noktanın arştırılmasının yanısıra röntgen, bilgisayarlı tomografi ve elektromanyetik<br />

görüntüleme tekniklerinden yaralanılmalıdır.<br />

*Servikal brakialji yapan en önemli sebeplerden biri olan torasik çıkış <strong>sendromu</strong> da<br />

ağrı ve uyuşma şikayeti oluşturubilir. Kemik anormalliklerini görmek için direk grafiler<br />

çekilmelidir. EMG ve sinir ileti hızı çalışmaları brakial pleksus tutulumunu ortaya çıkarmada<br />

yardımcı olabilir (9).Ayrıca skalen kastaki kısalığın doğumsal mı yoksa tetik nokta ve gergin<br />

bantın sonucu mu oluştuğunun araştırılması ayırıcı tanıda yol gösterebilir.<br />

*Artritler (Osteoartrit, gut artriti, romatoid artrit, psöriatik artrit): Klinik muayenelerde<br />

eklemle ilgiyi bulgular, lokal iltihap belirtileri, eklem deformiteleri, sinovyal sıvı bulguları,<br />

sabah tutukluğu gibi semptom ve bulgularla seyreder.<br />

*Fokal enflamasyon (Tendinit, bursitler): Lokal enflamasyon belirtileri, ağrılı eklem<br />

hareketi görülür ve lokal steroid enjeksiyonuna cevap verir.<br />

*Miyopatiler (Polimiyozit, dermatomiyozit: Daha çok kas kuvvetinde azalma ve kas<br />

enzimlerinde artışla seyreder.<br />

2.Nörolojik Hastalıklar<br />

Tüm nevraljiler, poliomyelit, refleks sempatik distrofi, meniere hastalığı, diğer kranial<br />

sinir lezyonları gibi hastalıklar. Dikkatli bir fizik muayene yapılır, EMG gerekebilir.<br />

3.Visseral hastalıklar<br />

İç organlardan gelen duyu imputlarının belirli kaslara yansıdığı ve MAS’la karıştığı<br />

durumlardır.<br />

4.Enfeksiyonlar<br />

Bakteriyel veya viral enfeksiyonlarda genel durum bozukluğu ile birlikte kan<br />

tablosunda değişiklik olur.


5.Psikojenik ağrılar<br />

Kronik hastalıklarda gelişen bu durum lokal veya yaygın kas ağrıları şeklinde kendini<br />

gösterebilir.<br />

6.Neoplazma<br />

Tümörlerden salgılanan maddeler paraneoplastik sendrom yoluyla yaygın kas<br />

hastalıkları yapabilir. Uzun süren ve tedaviye cevap vermeyen tetik noktalarda<br />

neoplazmadan şüphe edilebilir (87).<br />

TEDAVİ<br />

MAS tanısı konmuş bir hastaya ilk olarak, ağrısının kas kaynaklı olduğu iyice<br />

anlatılmalıdır. Tetik noktanın üstüne basmakla ağrının yeniden oluşturulması, hastaya ağrının<br />

tetik noktadan kaynaklandığını göstermek açısından önemlidir.Böylece hastanın ilk aşamada<br />

ağrısıın kaynağını bilmesi sağlanır ve hasta rahatlatılır. Miyofasyal ağrının oluşumu ve ağrının<br />

devam etmesine sebep olan faktörler tanınıp, tetik noktaların ve tutulan kasların lokalize<br />

edilmesi gereklidir. Tetik nokta tedavisi sonrasında yeniden tetik nokta oluşmasını önlemek<br />

için devam ettirici faktörleri baskılamak önemlidir.Kas tedavisi; kasın aktif ve pasif olarak<br />

gerilmesi ve postural rehabilitasyonla birlikte, tetik noktanın inaktivasyonunu içerir. Amaç,<br />

ağrının giderilmesi, kası normal uzunluğuna ve postürüne getirmek ve gergin bant nedeniyle<br />

kısıtlanmış olan hareket açıklığının normale getirilmesidir. Tetik noktaların yeniden<br />

gelişimini önlemek; egzersiz programını devam ettirmek ve tetik nokta gelişimini başlatan,<br />

tetik noktayı devam ettiren ve kronik ağrı sebebi olan tüm faktörleri kontrol altında tutmayı<br />

kapsar. Bazı hastalarda yalnızca devam ettirici faktörleri kontrol altına almak <strong>sendromu</strong><br />

baskılayabilir.<br />

MAS tedavisi hekimin olduğu kadar hastanın da kontrolü altında olan uzun süreli bir<br />

dönemdir. Uzun süreli rehabilitasyon hastanın eğitimi ve sorumluluğuna ve uzun süreli hastahekim<br />

ilişkisinin kurulabilmesine bağlıdır.<br />

Tedavide MAS’ın kronik karakterde olduğu, fizyolojik ve psikolojik stres<br />

kaynaklarının hastalığın gelişim ve ilerlemesine katkıda bulunduğu unutulmamalıdır.Tedavide<br />

amaç ağrıyı azaltmak olduğu kadar, hastaya ağrıyla başa çıkabilme yöntemlerini de<br />

öğretmektir.Bu nedenle sıklıkla anestezist, klinik psikolog, fizyatrist, psikiatrist ve sosyal<br />

danışmanları içeren bir multidisipliner tedavi ekibine ihtiyaç vardır (53).<br />

MAS’da Tedavi Modaliteleri:


1. Hastalığa katkıda bulunan faktörlerin eliminasyonu<br />

2. Tetik nokta enjeksiyonları<br />

3. Kuru iğneleme<br />

4. Ultrason<br />

5. Transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu (TENS)<br />

6. Yüzeyel ısı uygulaması (Sıcak torba-Hot Pack)<br />

7. Egzersiz<br />

8. Germe ve sprey tekniği<br />

9. İskemik kompresyon<br />

10. Masaj<br />

11. Biofeedback<br />

12. Lazer<br />

13. İnterferensiyel akımlar<br />

14. Farmakolojik ajanlar<br />

15. Akupunktur<br />

Bu tedavi yöntemleri ile tetik nokta eliminasyonu ile ağrı siklüsü kırılmaya çalışılır.<br />

Bütün tadavi yöntemlerinin altında yatan teori bütün semptom kompleksinin tetik nokta ile<br />

provoke olan refleks mekanizma olduğu ve bir kısır döngü olarak devam ettiğidir. Bu ağrı<br />

siklusunun tetik nokta eliminasyonu ile kırılması bu refleksi bozar ve rahatlama sağlar<br />

(10,87).<br />

1. HASTALIĞA KATKIDA BULUNAN FAKTÖRLERİN ELİMİNASYONU<br />

MAS’a katkıda bulunan faktörler (84,87):<br />

Mekanik stresler:Yapısal asimetri:Bacak boyu eşitsizliği, küçük hemipelvis<br />

Metabolik ve endokrin anomaliler:Hipotiroidi,hipoglisemi,hiperürisemi<br />

Sekonder psikososyal faktörler: Depresyon, psikosomatik veya somatoform<br />

bozukluklar, sekonder kazanç<br />

Kronik enfeksiyon<br />

Uyku bozukluğu<br />

Nörolojik bozukluklar: Radikülopati, tuzak nöropatilerı, periferik nöropatileri,<br />

pleksopati, multipl skleroz<br />

Romatolojik hastalıklar: Osteoartrit, romatoid artrit, sistemik lupus eritematozus<br />

Vitamin (özellikle B1, B6, B12, folik asit eksikliği ) ve mineral yetersizliği<br />

2. TETİK NOKTA ENJEKSİYONLARI


Tetik nokta enjeksiyonu MAS tedavisinin en etkili yöntemlerinden biridir ve kronik tetik<br />

noktalarda fibrotik skar oluşumu ile en iyi sonucu verir.<br />

Lokal enjeksiyonların olası etki mekanizmaları şunlardır(53,84):<br />

Anormal kontraktil elementlerin mekanik olarak bozulması ile kas gerginliği ve aşırı<br />

duyarlılığın ortadan kalkması<br />

Sıvı enjeksiyonları ile siniri duyarlı kılan maddelerın dilüe edilmesi<br />

Kas liflerinin hasarı ile potasyum açığa çıkması sonucu sinir liflerinin bir<br />

depolarizasyon bloğuna uğraması<br />

Lokal anestezik enjeksiyonu yapıldığında vazodilatasyon sonucu lokal dolaşımın<br />

artması<br />

Ayrıca anestezik ajanın neden olduğu fokal nekroz nedeniyle tetik nokta yıkımının<br />

kolaylaşması<br />

Santral sinir sistemi ile tetik nokta arasındaki ağrıyı arttıran feedback mekanizmasının<br />

bozulması<br />

Tetik nokta enjeksiyonu endikasyonları basınçla sıçrama belirtisi (jump sign)<br />

oluşturan sınırlı sayıda hassas nokta ve hastanın şikayeti ile uyumlu ağrı olmasıdır.Tetik<br />

nokta enjeksiyonunun kontrendikasyonları lokal veya sistemik enfeksiyon, anestezik ajana<br />

alerji, kanama bozukluğu ve antikoagülan tedavi uygulanıyor oymasıdır. Kas travmasının<br />

akut fazında enjeksiyon denenmemelidir (53).<br />

Enjeksiyon tekniğini başarı ile uygulamak için <strong>miyofasyal</strong> ağrı paternleri ve tetik<br />

nokta lokalizasyonlarını iyi bilmek gerekir. Tedavi yansıma alanına değil, primer olarak<br />

tetik alana yönelik olmalıdır.Tetik noktanın ağrı ile ilgili fenomenin gerçek nedenini<br />

elimine eder. Ağrı paternine uyan bütün kaslar tetik nokta açısından incelenmelidir.<br />

Lokal anestezik enjeksiyonları: Tetik noktaya lokal anestezik infiltrasyonu kısa ve<br />

uzun süre ağrıyı gidermek için kullanılır.Bütün lokal anestezikler kullanılan solüsyonun<br />

konsantrasyonundan bağımsız olarak benzer terapödik etki gösterirler.Öneriler ajanlar %3<br />

klorpromazin ve %0.5 prokain, vazokonstriktör olmadan %1 lidokainve 2 ml diklofenaktır<br />

(24,53,84,88).<br />

Steroid enjeksiyonları: Tetik noktalarda steroid enjeksiyonunun etkisi tartışmalıdır.<br />

Çünkü motor tetik noktalar için inflamatuvar patofizyolojinin varlığına dair kanıt sınırlıdır.<br />

Ancak enflamasyonu azaltmak amacıyla lokal steroid enjeksiyonları da<br />

uygulanabilmektedir. Bu işlemin en sık görülen komplikasyonu deride depigmentasyon


yapmasıdır. Daha ciddi yan etkiler tendon atrofisi, plazma kortizal seviyesinin düşmesi ve<br />

hipoglisemidir (53). 63 hasta ile yapılan bir çalışmada triamsinolon ile birlikte yapılan<br />

lidokain enjeksiyonunun, tek başına lidokain enjeksiyonundan daha fazla ağrıda azalma<br />

sağladığı belirtilmiştir (41).<br />

Botulinum toksin enjeksiyonu:Son yıllarda tetik noktaya uygulanann botulinum<br />

toksin enjeksiyonunun kronik MAS’da etkinliği umut verici gibi gözükmekle birlikte<br />

oldukça pahalıdır. MAS’da botilinum toksininin etkinliğini destekleyen ya da plasebodan<br />

farklı bulmayan çalışmalar vardır (88). Lokal anestezik ve steroide göre daha uzun etki<br />

sağlayarak daha az enjeksiyon ihtiyacı olmaktadır (73). Chesire ve arkadaşlarının<br />

botulinum toksin tip A ile yaptıkları randomize çift kör plasebo kontrolü bir çalışmada<br />

vizuel analog ağrı skalası, verbal ağrı tarifi, palpabl kas sertliğinde kontrol grubu ile %30<br />

bir azalma göstermişlerdir (15). Porta, kronik <strong>miyofasyal</strong> ağrıda botulinum toksin tip A ile<br />

steroid enjeksiyonunu karşılaştırmış ve tedavi sonrasında 30. ve 60. günlerde önemli<br />

derecede iyileşme saptmıştır (73). Wheeler ve arkadaşları ise refrakter ünilateral<br />

servikotorasik <strong>miyofasyal</strong> ağrı için plasebo ve botulinum toksin enjeksiyonlarını<br />

karşılaştırmış ve iyileşmede anlamlı farklılık saptamamışlardır (90).<br />

Botulinum Toksin<br />

Clostridium botulinum tarafından üretilen toksinin oral yoldan alındığında bir besin<br />

zehirlenmesi tablosu olan botulizme yol açtığı 200 yıldan beri bilinmektedir. Ancak<br />

botilinum toksini, son yılarda terapötik amaçlı olarak kulanılmaya başlanmıştır.<br />

Clostridium botulinum genellikle saprofit olup tüm dünyada toprakta ve hayvan<br />

dışkısında yaygın olarak bulunan, anaerob gram pozitif çomak şeklinde bir bakteridir(2). Evde<br />

yapılmış konservelerde iyi ürer ve konserveleme esnasında bu organizmanın üremesini<br />

engelleyecek teknikler geliştirilinceye kadar botulizm salgınları sık görülmüştür. Botulizm,<br />

Clostridium botulinum’un ısıya duyarlı toksininin etkisi ile oluşan nöroparalitik bir hastalıktır<br />

(82). Toksinin oral alımından sonra botulizm bulguları tipik olarak 2-3 gün içinde ortaya<br />

çıkar.Semptomlar çift görme, bulanık görme, disfaji, disfoni ve genel kas zayıflığından<br />

oluşmaktadır (86).<br />

Clostridium botulinum toksini dünyada bilinen en güçlü zehirdir. Mikrogramdan daha<br />

küçük dozlar insan için, pikogramdan daha küçük dozlar ise fare için öldürücüdür(82).<br />

Tedavide kullanılan botilinum toksini, Clostridium botulinumun çok miktarda toksin<br />

üreten suşlarından kültür yapılarak elde edilir.Elde edilen toksin ayrılır, çökeltilir, saflaştırılır<br />

ve amonyum sülfatla kristalize edilir.Kristalize ediler toksin miligramdan nanogram


konsantrasyonlarına kadar dilüe edilir, dondurularak kurutulur ve küçük flakonlar içinde<br />

beyaz bir toz halinde saklanır.Kullanılmadan önce %0.9 NaCl ile sulandırılır ve<br />

sulandırdıktan sonra buzdolabında potensini 12 saat korur. Bakteriyel kültürlerden izole<br />

edildiğinde botulinum toksini hemaglütinin gibi nontoksik makromolekülere kovalent bağlarla<br />

bağlı durumdadır.Bu nontoksik proteinler oral alınan toksini barsaktaki proteolitik<br />

enzimlerden koruyarak toksisitesini arttırırlar. Ancak parenteral uygulandığında toksinin<br />

potensi üzerine etkileri yoktur( 46).<br />

Botilinum toksininin immünolojik farklılıkları olan 8 ayrı tipi (A,B,Cα,D,E,F ve G,H)<br />

identifiye edilmiştir (2,86). Bunlardan 3 tanesinin (tip A,B ve E) insanlarda botulizme yol<br />

açtığı bildirilmektedır (2).Tedavide en çok kullanılan ve üzerinde en fazla çalışılmış olan<br />

tipA’dır, ancak B ve F tipleri başta olmak üzere diğer tiplerin klinik uygulamaları üzerinde de<br />

çalışmalar yapılmaktadır.<br />

Botilinum toksininin tüm farklı tipleri yapısal olarak benzer alt birimleri içerirler.<br />

Toksinin molekül ağırlığı tipe göre değişmekle beraber 139.000-170.000 kilodalton(kD)<br />

arasındadır. Clostridium botulinum toksini A ve B olmak üzere 2 bölümden oluşur. B bölümü<br />

(ağır zincir), toksinin mide asiditesine dayanıklılığını sağlar. Hemaglütinasyondan<br />

sorumludur. A bölümü (hafif zincir) ise bir nörotoksindir (55,86).<br />

Botilinum toksininin terapödik değeri uygulandığı kasta kimyasal denervasyon ve<br />

lokal paralizi oluşturmasına bağlıdır. Bu etkilerinin esas olarak nöromusküler kavşak<br />

üzerindeki aktivitesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.Son çalışmalar toksinin çeşitli<br />

serotiplerinin intraselüler etki mekanizmasının aydınlatılmasını sağlamıştır.Schiavo ve<br />

arkadaşları göstermişlerdir ki botilinum toksin tipB’ nin ağır zinciri presinaptik kolinerjik<br />

terminale bağlanmaktadır ve hafif zincir sinaptik vezikül membranının bir integral proteini<br />

olan vessicle-associated membrane proteini (VAMP ya da sinaptosrevin olarak bilinir)<br />

proteolitik olarak parçalayarak asetilkolin salınımını önlemektedir.Toksinin D ve F tipleri yine<br />

VAMP üzerinden ancak farklı noktalardan etki yapmaktadırlar. Tersine A ve E tipleri<br />

presinaptik nöromusküler terminalden asetilkolin salınımını synaptosomal-associated proteini<br />

(SNAP-25) parçalayarak, C ise sintaksini parçalayarak önlerler. VAMP vezikül proteini ile<br />

ilişkide iken, SNAP-25 geçici olarak presinaptik membranla ilişkide olan bir sitoplazmik<br />

proteindir. Sintaksin ise presinaptik membrana gömülü durumdadır. A,C ve E böylece<br />

sırasıyla SNAP-25’i (A ve E) ve sintaksini (C) keserek vezikülün presinaptik plazma<br />

membranına yanaşması ve füzyonu üzerine etki yaparlar.(Tablo 2 ve Şekil 8). Tip A ve tip


B’nin harap olmuş hücre membranının yeniden kapanması prosesini inhibe etmelirinden<br />

dolayı VAMP ve SNAP-25’in kalsiyuma bağlı yeniden kapanma prosesinde de rol oynadıkları<br />

öne sürülmektedir. Kemodenervasyon durumu birkaç ay içinde sinirlerin filizlenip kasları<br />

reinnerve etmesiyle geri döner. Histolojik incelemeler aksonal filizlenmeye bağlı olarak yeni<br />

motor son plaklar oluştuğunu göstermiştir (46).<br />

Tablo 2:Botulinum nörotoksinlerinin lokalizasyonu<br />

Nörotoksin Hedef protein Lokalizasyon<br />

BTX-A,E SNAP-25 Presinaptik plazma membranı<br />

BTX-B,D,F VAMP Sinaptik vezikül membranı<br />

BTX-C Sintaksin Presinaptik plazma membranı<br />

Şekil 8: Botulinum toksinlerinin etki yerleri ( *BTX: Botulinum toksin)<br />

Kronik <strong>miyofasyal</strong> ağrı tedavisinde botulinum toksin periferik ve santral mekanizmalarla<br />

etkili olabilir:<br />

1. Nöromusküler bileşkede asetilkolin salınımını bloke eder ve kas<br />

hiperaktivitesini ve lokal iskemiyi azaltır.<br />

2. Tetik noktalarda aşırı asetilkolin salınımı ve sarkomer kısalması olduğu için<br />

botulinum toksin, tetik noktanın bu anormal fizyolojisini bozar.<br />

3. Bazı çalışmalarda ise spinal kord ve nükleus raphe’de Botulinum toksin tip<br />

A’nın retrograd içe alımı gösterilmiş olup ağrı algılanmasında önemli olan<br />

substans P ve enkefalinler gibi nörotransmitterlerin açığa çıktığı görülmüştür<br />

(15).<br />

Klinik olarak botilinum toksininin uygulanmasıyla etkinin başlaması arasında<br />

genellikle 2-3 gün süren bir zaman aralığı mevcuttur. Bu süre toksinin uygulandığı kastan<br />

yavaş difüzyonunu ya da enjeksiyondan sonra toksinin presinaptik terminale ulaşması için<br />

gereken zamanı yansıtmaktadır İstenen etki 7 günden sonra oluşmaya başlar. Terapödik etki<br />

kontrolü 2-3 haftadan önce yapılmamalıdır.<br />

Piyasada Amerika kaynaklı olan Botox® ve İngiltere kaynaklı Dysport® müstaharları<br />

mevcuttur.Bu iki ürünün potensleri brbirinden farklıdır. Bir nanogram Dysport® yaklaşık 40<br />

mouse ünit içerirken, bir nanogram Botox® yaklaşık 2,5 mouse ünit içerir. Arada nanogram<br />

başına 16 kat fark olmasına rağmen klinik olarak gözlenen aktivite bakımından IU Botox®<br />

kabaca 3-4 U Dysport®’a eşdeğerdir. Durif 60 hasta üzerinde yaptığı çalışmada klinik etkinlik<br />

yönünden 1U Botox®’un 5.3-6 U Dysport®’a eşdeğer olduğunu bildirmiştir (46).


Endikasyonları:Aralık 1989’da yoğun laboratuvar ve klinik çalışmalardan sonra<br />

botilinum toksin A’nın hemifasyal spazm gibi fasial sinir hastalıkları ile strabismus ve<br />

blefarospazm tedavisinde kulanımı FDA tarafından onaylanmıştır. Onaylanan endikasyonlar<br />

dışında birçok klinik bozukluğun tedavisindeki etkinliği halen araştırılmaktadır.<br />

Botilinum Toksininin Klinik Kullanım Alanları :<br />

Blefarospazm<br />

Hemifasyal spazm<br />

Spazmodik tortikolis<br />

İnme sonucu oluşan spastisite<br />

Serebrak palside spastisiteye bağlı gelişen deformitelerde kullanılmaktadır.<br />

Kontrendikasyonları:<br />

Toksine karşı alerjisi olanlarda ve enjeksiyon yerinde enfeksiyon veya enflamasyonu<br />

olanlarda uygulanmamalıdır.Gebelik veya laktasyonda kullanımının emniyeti ile ilgili henüz<br />

bir bilgi olmadığından kullanılması önerilmemektedir. Ayrıca myastenia gravis, Eaton-<br />

Lambert <strong>sendromu</strong> gibi nöromusküler geçişle ilgili hastalıklar, koagülopati (antikoagulan<br />

tedavi dahil), aminoglikozid kullanımı ve koopere olmayan hastalar da kontrendikasyonlar<br />

arasında sayılabilirler.<br />

Yan etkileri:<br />

Tecrübeli hekimler tarafından uygun dozda yapıldığında çok iyi tolere edilir. Toksinin<br />

çevresel kaslara bölgesel difüzyonu ile toksin miktarıyla orantılı geçici zayıflık görülebilir<br />

(100 IU den fazla dozda sternokleidomastoid enjeksiyonu ile disfaji görülmesi gibi).<br />

Tekrarlayan enjeksiyorlarla kasta atrofi gelişebilir. EMG ile enjeksiyon yapılan kaslarda<br />

asemptomatik anormallikler saptanabilir. Bazı hastalarda tekrarlayıcı enjeksiyonun etkinliğini<br />

azaltan antikorlar gelişebilir. Nadiren brakial pleksopati, poliradikülonönit, lokal psöriasifom<br />

dermatit görülebilir (20).<br />

MAS’DA TETİK NOKTA ENJEKSİYONU TEKNİĞİ<br />

Enjeksiyondan hemen önce tetik nokta alanı tam olarak belirlenir ve deri uygun bir<br />

antiseptik madde ile temizlenir.İğne girmeden önce tetik nokta bir kez daha palpe edilerek<br />

iki parmak arasında immoblizasyon sağlanır (şekil 9).<br />

Şekil 9: Tetik noktanın tespiti


İğne en hassas noktaya yönlendirilir ve tetik noktaya ulaşana dek ilerletilir.Tetik<br />

noktaya dokunulduğunda sadece lokal olarak değil, aynı zamanda yansıma alanında<br />

hassasiyet ve ağrı hissedilir.Ayrıca lokal seyirme cevabı veya tetik noktayı içeren bantın<br />

kontraksiyonu tetik noktanın iğnelendiğinin göstergesidir. Enjeksiyonun derinliği tutulan<br />

alana ve tetik noktanın derinliğine bağlıdır. Tetik noktaya ulaşıldığında negatif aspirasyon<br />

sonrası solüsyon yelpaze şeklinde infiltre edilir (şekil 10).<br />

Şekil 10: Tetik nokta enjeksiyon tekniği<br />

Ağrı ve kas spazmının dramatik olarak azalması enjeksiyonun doğru yapıldığını<br />

gösterir.Ağrını azaldığı gözlendikten sonra kas manuel olarak tüm uzunluğunca gerilir ve<br />

bir-iki dakikada normal dinlenme uzunluğuna getirilir. Ağrı hiç hafiflemezse, tetik noktaya<br />

enjeksiyon yapılmamış demektir. Tetik nokta enjeksiyonunda blokaj tam yapılmazsa<br />

istenen etki elde edilemez(39,84).<br />

3.KURU İĞNELEME<br />

Kuru iğnelemenin terapötik etkisi, tetik noktaların mekanik olarak hasarlanmasına<br />

bağlıdır. Tetik noktanın iğnelenmesinden hemen sonra oluşan analjeziye "iğne etkisi"<br />

denir. En güçlü analjezik etki en çok ağrılı noktaya ince iğne (örneğin akupunktur iğnesi)<br />

ile girilirse sağlanır(49,53).<br />

Ağrılı noktaları desensitize etmenin en etkili yolu intramusküler bir teknik<br />

kullanılmasıdır.Steroidli veya steroidsiz lokal anestezik, salin enjeksiyonları enfeksiyon,<br />

bozulmuş iyileşme, doku zayıflaması, yağ dokusunun lokal atrofisi, deride<br />

depigmentasyon, kristal depozitlerine bağlı enflamasyon, hipotalamo-pituiter aksın<br />

süpresyonu, lokalize kanama, pnömotoraks, avasküler nekroz ile eklem harabiyeti gibi<br />

yan etkilere yol açabilirler. Kuru iğnelemenin ise sadece birkaç iyatrojenik (minör lokalize<br />

kanama, pnömotoraks gibi) yan etkisi vardır (49). Kuru iğneleme hiçbir ilaç reaksiyonu<br />

oluşturmaz ancak bu teknik çok iyi tetik nokta lokalizasyonu gerektirir.<br />

İğne, anormal fonksiyon gösteren kontraktil elemanları veya tetik nokta aktivitesine<br />

katkıda bulunan sinir sonlanmalarının duysal ya da motor komponentlerini mekanik olarak


ozarak etki gösterir. Nöromusküler disfonksiyonun durması kas liflerinin palpabl gergin<br />

bantlarını ve yansıyan ağrı ve lokal hassasiyetten sorumlu olan duysal sinirlerin<br />

hiperirritabilitesini azaltır. İğne ile kas liflerinin hasarına bağlıolarak lokal intrasellüler<br />

potasyum salınımı, ekstrasellüler potasyumun yeterli miktara ulaştığı alanlarda sinir<br />

liflerinin depolarizasyon bloğuna neden olur (84).<br />

Miyofasyal tetik noktaların kuru iğnelemesi, ağrını azaltılmasında lidokainli<br />

enjeksiyonlar kadar yararlıdır ancak anjeksiyon sonrası ağrıya neden olabilir. İğnelemenin<br />

etkinliği lokal seyirme cevabını ortaya çıkarmaya dayanır (56).<br />

MAS’DA KURU İĞNELEME TEKNİĞİ<br />

Kuru iğneleme tekniği oldukça basit bir yöntemdir.Paslanmaz çelikten ve oldukça<br />

ince akupunktur iğneleri kullanılır (30 gauge veya daha ince, 1 veya 2 inch uzunluğunda).<br />

İnce iğneler tek bir kas içindeki fasiküllere birkaç milimetre aralıklarla multipl insersiyona<br />

izin verir (resim 3).İnce iğeleme esnasında penetre edilen dokunun tipi de tahmin<br />

edilebilir.İğne normal bir kasa girdiğinde hafif bir dirençle karşılaşır, spasm olan bir kasın<br />

içine girerse biraz daha fazla dirençle karşılaşır ve spazm tarafından tutulur. Fibrotik bir<br />

dokunun içine girerse daha da artmış bir dirençle karşılaşır ve yoğun bir efor gerektirebilir<br />

(49).<br />

Spazm gelişmiş bir kasa girildiğinde kasta fasikülasyon, arkasından da kasta<br />

gevşeme görülür.Çözülmeyen spazmlar iğneyi tutar (iğne geri çekilirken bu rahatlıkla<br />

hissedilir).Bu şekilde tutulan iğneyi bir süre daha kasın içinde bırakmak (10-20 dakika)<br />

genellikle kasın gevşeyerek iğneyi bırakmasını ( iğnenin kas içinden kolayca geri<br />

çekilebilmesini) sağlar.En iyi sonuç gergin bantlar içindeki hassas ve ağrılı noktalara<br />

girilmesi ile alınır (49).İğnenin kas içinde tutulmaması ağrının nedeninin kas kısalması<br />

olmadığını ve bu tedaviye cevap vermeyeciğini gösterir.<br />

Resim 3: Kuru iğneleme tekniği<br />

Kuru iğneleme yoğun bir stimülasyon oluşturur. İğnenin hareketi kas iğciklerini ve<br />

Golgi tendon organlarını aktive eder. Diğer fiziksel uyarılardan farklı olarak iğneleme<br />

oluşturduğu yaralanmadan dolayı uzun süreli stimülasyon oluşturur. Minyatür yaralar<br />

iyileşene kadar günler süren bir stimülasyon sağlar. Böyle bir stimülasyon derin kaslara<br />

kadar oluşabilir. Otonomik disfonksiyon iğne stimülasyonuna cevap verir. Düz kasların<br />

gevşemesi , vazospazmı ve lenfokonstriksiyonu gevşetir (49).


Kuru iğneleme kontrendikasyonları arasında erken gebelik, lokal enfeksiyon,<br />

kanama diatezi oluşturan hastalıklar sayılabilir.<br />

Uygulama sırasında nadiren gergin ve çok duyarlı bir nokta iğnelenmesi esnasında<br />

vazovagal reaksiyon oluşabilir. Hastanın sırtüstü yatırılıp bacaklarının kaldırılması çoğu<br />

zaman yeterli olmaktadır.<br />

4.ULTRASON<br />

Miyofasyal tetik noktanın inaktive edilmesinde ultrasonun mekanik ve analjezik etkisinden<br />

faydalanılabilir(39,84). Ultrasonun analjezik etkisi öncelikle termal etkiye bağlanmakla<br />

birlikte, duysal afferentlerin uyarılmasıyla omuriliğin arka boynuzunda kapı kontrol<br />

mekanizmasının devreye girmesiyle de gerçekleştiği ileri sürülmektedir (65).<br />

Derin ısıtıcı bir ajan olan ultrason sıklıkla tetik nokta ve tetik nokta civarındaki<br />

kaslara değişik yöntemlerle uygulanabilir. Bunlardan bir tanesi tetik nokta merkez olacak<br />

şekilde 0.5 watt/cm² dozda ve 1-2 saniyede tetik nokta etrafında bir daire çizecek şekilde<br />

uygulanır. Diğer bir uygulama tekniği ise tetik nokta üzerine ilk olarak 1.5 watt/cm² ile<br />

başlamak. daha sonra bu gücün yarısına indirmektir. Daha sonraki 2-3 dakika boyunca<br />

yoğunluk giderek arttırılır ama hiçbir zaman ağrı eşiğini geçmez(84).Ayrıca fonoferezis ile<br />

%10’luk kortikosteroid solüsyonu ultrason jeliyle karıştrılaraktetik nokta bölgesine tatbik<br />

edilebilir (45).Birçok terapist ultrasonu tetik nokta inaktivasyonunda etkili bulur.<br />

5. TENS(Transkutanöz elektriksel sinir stimülasyonu)<br />

Melack ve Wall’ın 1965 de ağrıda kapı kontrol teorisini geliştirdiğinden beri TENS<br />

akut ve kronik ağrılı durumlarda başarılı bir şekilde kullanılmaktadır (58).<br />

TENS, geçici, bazen de uzun süreli ağrı azalması sağlayan bir tedavi yöntemidir.<br />

Kapı kontrol teorisine göre TENS’in düşük yoğunluktaki uyarısı kalın çaplı lifleri aktive<br />

ederek spinal kordun arka boynuzunda veya daha yüksek seviyelerde ağrı kapısını kapatır.<br />

TENS ile ilgili diğer teoriler, artmış endojen opiat salınımına, otonomik cevapların<br />

modülasyonuna ve C liflerinin parsiyel bloğuna bağlanmıştır (5,53,84)<br />

Ağrının nonspesifik olarak azalması, hastanın kas fonksiyonunun bir kısmını geri<br />

kazanmasını sağlar. Elektrik stimülasyonunun kas kontraksiyonu oluşturacak yoğunlukta<br />

olmamasına dikkat edilmelidir. Sıklıkla stimülasyon tetik noktalara, akupunktur<br />

noktalarına veya yansıma alanına uygulanır (84).


Miyofasyal ağrı ve tetik nokta duyarlılığında TENS’in etkinliğini araştıran bir<br />

çalışmada, TENS’in dört modu, kontrol grubu (stimülasyon olmayan) ile karşılaştırılmış,<br />

yüksek frekans ve yüksek yoğunluğun lokal tetik nokta hassasiyetini değiştirmeden<br />

<strong>miyofasyal</strong> ağrıyı tedavi etmede etkili olduğu bulunmuştur.Bu çalışma tek başına TENS’in<br />

<strong>miyofasyal</strong> ağrının uzun süreli tedavisinde yeterli olmadığını göstermektedir (48).<br />

6.YÜZEYEL ISI UYGULAMALARI (Sıcak torba-Hot Pack-)<br />

MAS tedavisinde yüzeyel ısı ajanlarından daha çok nemli ısı tercih edilmektedir.<br />

Bunlardan biri olan sıcak torbalar, aktif tetik noktayı içeren kas üzerine uygulanır (84).<br />

Isının fizyolojik etkisinden yararlanarak lokal sirkülasyonu arttırmak, tetik noktayı içeren<br />

kasın gevşemesini sağlamak ve, tetik nokta gerilimini azatmak temel amaçtır (3,58).<br />

Böylece tetik noktanın hassasiyeti ve yansıyan ağrının şiddeti azaltılabilmektedir. Bazen<br />

tetik noktayı içeren kasa yalnızca nemli ısı tatbiki ile 72 saatte daha ileri bir tedaviye gerek<br />

kalmadan tetik noktanın inaktive edilebildiği belirtilmiştir (84). Bu amaçla sıcak banyolar<br />

da önerilebilir (75).<br />

7.EGZERSİZ<br />

Terapötik egzersiz; fiziksel özürlülüğü önleyen veya tedavi eden, özel protokollerle<br />

belirlenmiş bir takım kontrollü hareketler olarak tanımlanmaktadır (45). MAS’da kas<br />

rehabilitasyonunun en faydalı teknikleri; kas germe, postür ve güçlendirme egzersizleridir<br />

(Şekil 11-12).<br />

Pasif germe, aşırı duyarlı tetik noktada tolere edilebilen tek egzersiz olduğu ve uzun<br />

süreli rahatlamayı sağladığı için tedavide önemli bir yeri vardır. Uygulanan kas germe<br />

teknikleri tutulan kas boyunca sarkomer uzunluğunu eşitleyerek etkili olur. Böylece kısır<br />

döngünün kırılması sağlanır (14).Germe yaparken kullanılan kuvvetin miktarı ve süresi<br />

önemlidir. Çok acı veren bir germe daha iyi olmayıp aksine tetik nokta aktivasyonunu<br />

arttırmakta ve doku yaralanmalarına neden olablmektedir. Aktif germe, yavaşça, herhangi<br />

bir ani hareketten kaçınarak düzgün ve sürekli bir eforla yapılırsa faydalıdır(43).<br />

Şekil 11: Pasif germeler


Şekil 12: Aktif egzersizler:<br />

Egzersizin türü seçilirken tetik nokta irritabilitesi önemli bir faktördür.Hastanın<br />

dinlenme anında çok ağrısı var ise tetik nokta çok aktif demektir.Bu durumda yüzeyel ısıyı<br />

takiben hafif pasif germe yapılabilir.Aktif tetik noktası olan kimseler kası ısıtmadan<br />

kuvvetlendirme ve dayanıklılık egzersizleri yaparlarsa, tetik nokta daha aktive olup<br />

semptomlar daha da şiddetlenebilir. Kuvvetlendirme ve dayanıklılık egzersizleri latent tetik<br />

noktası olanlara ve risk faktörü taşıyanlara tavsiye edilerek tetik nokta gelişimi önlenebilir<br />

veya aktivasyonu azaltılabilir (45).<br />

Postür egzersizleriyle, kaslar üzerinde etkili olan mekaink stresler en aza indirgenir.<br />

MAS’lı hastaya germe egzersizleri öğretilip niçin gerekli olduğu iyice anlatıldıktan<br />

sonra, etkilenmiş kasın pasif germesi ev programı olarak verilerek tam eklem hareket<br />

açıklığı ve devamlı rahatlama sağlanabilmektedir(45,84).<br />

Düzenli yapılan egzersizler hastaların psikolojisini de olumlu yönde etkileyerek,<br />

hastanın motivasyonunu sağlar, kendine güvenini arttırır, sıkıntı ve depresyonu azaltır (45).<br />

8.GERME VE SPREY<br />

Bu tekniğin terapödik amacı tetik noktalar üzerindeki ağrıyı azaltmak, kasları<br />

normal uzunluğuna döndürmek, aktif ve pasif hareket açıklığını arttırmaktır (53). Travell<br />

ve Simons, tetik nokta üzerindeki deriye sprey sıkmayı ve altındaki kası germeyi<br />

enjeksiyon tedavisine tercih eder. Bu tedavinin avantajları daha az ağrılı olması ve tek kas<br />

sendromlarında hizlı iyileşme sağlamasıdır. Ayrıca tutulan kaslarda palpasyonla atlanabilen<br />

tetik noktaları daha iyi inaktive ettiği söylenebilir. Enjeksiyondan sonra kalan aktif veya<br />

latent tetik noktaların inaktive edilmesini garanti ettiği düşünülür (84)<br />

Travel ve Simons "sprey ve germe" terimi yerine "germe ve sprey" terimini<br />

kullanırlar. Çünkü, "germe"nin tedavinin esas komponenti, "sprey"in germeyi kolaylaştıran<br />

faktör olduğunu düşünürler (84).Speysiz germe uygulaması, derindeki tetik noktaların<br />

inaktive edilmesinde, germe yapılmadan sprey tuygulamasından daha etkilidir.<br />

Akut ve tek kas sendromlarında pasif germe ve yüzeyel sıcak (hot pack)<br />

uygulaması, germe ve sprey tedavisinden daha faydalı olmaktadır. Kronik tetik noktalarda<br />

ise çoğunlukla germe ve sprey gerektirir.Çocuklarda görülen tetik noktalar germe ve sprey<br />

tedavisine çok iyi cevap verir (84).


MAS’DA GERME VE SPREY TEKNİĞİ<br />

Hastaya mümkün olan en rahat pozisyon verilir ve istemli gevşemesi sağlanır. Pasif<br />

germe uygulayabilmek için kasın bir ucu sabitlenir (84). Florimetan veya etilklorid<br />

spreyleri topikal olarak uygulanır. Florimetan toksik ve patlayıcı olmayan, cildi irrite<br />

etmeyen, etilkloridden daha güvenli bir soğutucu ajandır.Hızlı etkili bir genel anestezik<br />

olan etilklorid patlayıcı ve yanıcı özelliğe sahiptir.Her iki spreyin de kullanımları giderek<br />

azalmaktadır.Bunun nedeni öncelikle ozon tabakasına verdikleri zaradır.Bunun yanısıra<br />

çok fazla soğutmaları, kontrolsüz soğutmaları ve soğuk yanığı oluşturabilmeleri, yanıcı<br />

olmaları gibi olumsuz etkileri de kullanımlarını kısıtlamıştır. Alternatif olarak buz<br />

kullanılabilir. Ancak doğru uygulanması zordur ve cildi ıslatır (3,53).<br />

Germe ve sprey yönteminde uygulanacak kası önce iyice gerdirip veya presyonla<br />

gerilmesini sağlayıp, yaklaşık 18 inch uzaklıktan ve deriye 30º açı ile sprey sıkılır. Tetik<br />

nokta üzerindeki deriye ağrı yayılımı yönünde saniyede 10 cm olacak bir hızla paralel<br />

geçişlerle birkaç kez sprey sıkılır (şekil 12-13) (10,53,84,87). Tutulan bütün kasları,<br />

yansıyan ağrı alanını da içine alacak şekilde kas uzunluğu boyunca paralel geçişlerle sprey<br />

uygulanır.Bu işlem kas ısınmadan birkaç kez tekrarlanır.Daha.sonra o bölgeye sıcak<br />

kompres uygulanarak kasın gevşemesi sağlanır. Bu yöntem birkaç kez tekrarlanır<br />

(53,84,87).<br />

Şekil 13: Sprey tekniği<br />

Şekil 14: Trapez kas germe ve sprey tekniği<br />

Cilt ısısındaki ani düşüşün spinal germe refleksi ve daha yüksek merkezlerde ağrı<br />

duyusunu bloke ettiği düşünülür. Azalmış ağrı duyusu kasın normal uzunluğu kadar<br />

gerilmesini sağlar. Bu durumda tetik noktalar inaktive olur, kas spazmı ve yansıyan ağrı<br />

azalır (53,84).<br />

9.İSKEMİK KOMPRESYON<br />

Shiatsu, miyoterapi, acupress, parmak basıncı diye bilinen iskemik kompresyon<br />

invaziv olmayan, etkili fakat çok ağrılı bir yöntemdir.Kemiksel yapılar üzerinde bulunan<br />

ulaşılabilir tetik noktanın üzerine başparmakla sabit bir basınç uygulanır.Ağrı hafiflemeye<br />

başladığında aynı düzeydeki ağrıyı koruyacak şekilde basınç giderek arttırılır. Tetik nokta<br />

duyarlılığı 1-2 dakikada ortadan kalkarsa basınç kaldırılır. Hasta kendisi her gün bu<br />

yöntemi tekrarlayabilir (88).


Simons ve arkadaşları iskemik kompresyon tedavisinin hot pack ve aktif ROM’dan<br />

sonra uygulanmasını önermiştir (58). Hanten, Olson, Butts, Nowicki yaptıkları çalışmada<br />

hastalara iskemik kompresyon ve akabinde germe egzersizleri içeren ev programı<br />

uygulayarak, tetik nokta hassasiyetinin ve ağrı şiddetinin azaldığını göstermişlerdir (54).<br />

10.MASAJ<br />

Miyofasyal ağrı tedavi programlarında masajın etkinliğini gösteren çalışmalar<br />

oldukça azdır.Tetik nokta tedavisi için masaj kullanılacaksa tetik noktaların latent olduğu<br />

dönem tercih edilmelidir. Hiperirritabl tetik noktalara uygulanan masaj, ağrıyı arttırabilir.<br />

Bu masaj sırasında deri lubrikasyonu yapılır.Başparmaklar gegin bant üzerinde bastırılarak<br />

kas uzunluğu boyunca kaydırılır.Bu işlem palpabl bantın hassasiyeti ve gerginliği azalana<br />

ve tetik noktadan ağrı yansımayana kadar tekrarlanır.Bu teknik uygulandıktan birkaç gün<br />

sonrasına kadar lokal kas hassasiyeti oluşturabilir (15,84).<br />

Masajın ağrı tedavisinde önemli bir yeri vardır.Masaj ile periferal dokunma duyusu<br />

reseptörlerinin stimülasyonu yani kalın liflerin uyarılması sonucu substansia jelatinosadaki<br />

inhibitör ara nöronların inhibe edici etkileri artmaktadır. Masajın kalın lifleri uyarması ile<br />

ince liflerle (A delta ve C) gelen nosiseptif uyarılar yukarıya geçemez ve medulla spinalis<br />

seviyesinde kapı kapanması sonucu ağrı kontrol edilmiş olur (67).<br />

Masajın primer fizyolojik etkisi, adale tonusunun refleks ve mekanik yollarla<br />

düzenlenmesidir. Mekanik etkileri ise, lokal kan ve lenf dolaşımını arttırmak, fasia ve<br />

konnektif dokuya etkiyerek doku bantlarındaki yapışıklığı gevşetmek, fasial mobiliteyi ve<br />

adalenin fleksibilitesini arttırmaktır. Masaj adale spazmını azaltır ve adalenin kontraksiyon<br />

gücünü arttırır (67).<br />

Gam ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada masajın germe egzersizleri ile<br />

kombinasyonunun, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında <strong>miyofasyal</strong> tetik nokta sayısı ve<br />

yoğunluğunda azalma olduğunu göstermişlerdir (40).<br />

11.BİOFEEDBACK<br />

Miyofasyal ağrının tedavisinde biofeedback uygulaması tek başına yeterli<br />

olmamakla birlikte, hastaların kaslarının gereksiz uzun süreli kontraksiyonunu<br />

farketmelerini sağlar. Bu şekilde hastalara aşırı gerilimi nasıl farkedip kontrol edeceklerini<br />

öğretir (84).Bu amaçla <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>nda EMG biofeedback ile yapılmış bir<br />

çalışmada ağrı süresi ve yoğunluğunda kontrol grubuna göre daha belirgin azalma olduğu<br />

rapor edilmiştir (27).


12.LAZER<br />

Lazer ışınını kısaca "yoğunlaştırılmış ışık" olarak tanımlamak da mümkündür.<br />

Lazer aletlerinde ana prensip bir ışık kaynağından çıkan foton enerjisini belirli bir<br />

ortamdan geçirerek, bu ortamın atomlarındaki elektronların dönüş hızını arttırmak ve<br />

böylece gelen ışınlardan çok farklı dalga boyunda, yeni bir ışık elde ederek tek bir<br />

doğrultuda sevk etmektir.Lazerin analjezik, yara iyileştici ve antienflamatuvar etkileri<br />

olduğu öne sürülmektedir. Fiziksel tıpta, düşük yoğunluklu lazerler, 70’li yılardan sonra<br />

kas-iskelet sisteminin ağrılı hastalıklarında yoğun kullanılmıştır.Stimülasyon tedavisi ve<br />

böygesel ışınlama olarak iki şekilde uygulama yapılır.Her iki yöntemin etkinliği<br />

tartışmalıdır. Snyder-Mackler ve arkadaşları tetik noktalardaki direnci arttırdığını öne<br />

sürerken, Waylonis <strong>miyofasyal</strong> ağrıda etkisiz bulmuştur (47).<br />

13.İNTERFERENSİYEL AKIM<br />

İnterferens akımların önemli etlilerinden biri olan arının giderilmesinde gerçek rolü<br />

alçak frekanslı akımlar oynar. Bu etki kapı kontrol teorisi ile açıklanmaktadır. Ayrıca, inen<br />

ağrı baskılama sisteminin uyarılması, eddojen opiatların salınması, sinir iletiminde geçici<br />

blok, lokal pompa etkisi, otonom sinirler üzerinden lokal dolaşımın artması ve ağrı<br />

reseptörlerini uyaran kimyasal maddelerin uzaklaştırılması da etkili olmaktadır. Plasebo<br />

etkisi de söz konusu olabilir (58,63).<br />

14.FARMAKOLOJİK AJANLAR<br />

İlaçlar MAS’ta yukarıda belirtilen tedavilere yardımcı olmak amacıyla kullanılır.<br />

MAS’lı hastalarda ağrıyı hafifletmek, kas gevşetmek, uykuyu düzenlemek, depresyon,<br />

antienflamatuvar etki için ilaç kullanılabilir.<br />

Asetaminofen ve salisilik asitten analjezik olarak faydalanılabilir. Tedavinin<br />

başında,geçici bir rahatlama sağlamak için, kısa süreli düşük doz kodein kullanılabilir.<br />

Aynı zamanda medikal tedavinin plasebo etkisi de ağrıyı hafifletir. Bir çalışmada NSAİİ’ın<br />

fibromyalji tedavisinde parasetamolden daha etkin olduğu gösterilmiştir (15,84).<br />

Yaygın kas spazmının olduğu hastalarda kısa süreli kas gevşetici ilaç kullanımı<br />

denenebilir. Ancak miyorelaksanlar tetik nokta ağrısında çok etkili değildir. Kas gevşetici<br />

dozlarda kullanıldığında ilk önce koruyucu korse görevi olan kasları gevşetirler. Bu<br />

kasların relaksasyonu tetik noktalara binen yükü arttırır (84). Yaralanmadan sonra oluşan<br />

refleks spazmı çözmek ve anksiyete bozukluklarında ise Diazepam önerilebilir (84).


Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong> olan birçok hasta uyku bozukluğu vardır. Uykusu<br />

bölünen hastaların tedavisinde ilk basamak tetik nokta inaktivasyonudur. Dimenhidrinat,<br />

difenhidramin hidroklorid önerilebilir.Amitriptilin veya doksepin hidroklorid gibi trisiklik<br />

antidepresanlar düşük dozlarda uykuyu düzeltmek ve ağrı hasasiyetini azaltmak için<br />

kullanılabilir(84).<br />

Yapılan birkaç çalışmada NSAİİ’ın alprazolam, amitriptilin, siklobenzprin ile<br />

kombinasyonunun fibromyaljiye bağlı ağrının tedavisinde faydalı olduğu gösterilmiştir.<br />

Ayrıca alfa adrenerjik agonist olan tizanidinin <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong> veya<br />

fibromyaljili popülasyonda ağrıyı azalttığına dair bir çalışma mevcuttur.Zayıf bir opioid<br />

agonisti olan tramadolün ise, fibromyalji, kronik bel ağrısı, osteoartrit ve <strong>miyofasyal</strong> ağrı<br />

ile ilişkili yaygın ağrılarda etkin olduğu belirtilmiştir (15).<br />

Miyofasyal ağrı sendromlu hastalarda depresyon iyi tanınmalı ve tedavi edilmelidir.<br />

Antidepresanların düşük dozlarda, antidepresan etkilerinden bağımsız olarak analjezik<br />

özellkleri de olduğu bilinmektedir. Ancak kronik ağrılı hastada tabloya depresif bozukluk<br />

eklendiğinde seçilecek antidepresan, depresyonu tedavi edici dozda verilmelidir.<br />

Antidepresanlarla tedavi edici etkinliğin en az 3 haftada başlayacağı unutulmamalıdır (25).<br />

15.AKUPUNKTUR<br />

Miyofasyal ağrı ve fibromiyalji <strong>sendromu</strong>nda akupunkturun etkinliğini destekleyen<br />

çalışmalar mevcuttur. Kısıtlı sayıda ancak yüksek kalitedeki veri, gerçek akupunkturun,<br />

sham akupunkturdan ağrının giderilmesi, hastalığın genel olarak iyileşmesi ve<br />

fibromiyaljide sabah tutukluğunun azalmasında daha etkili bulunmuştur. 1997 Ulusal<br />

Sağlık Enstitüsü konsültasyonu sonucu myofasyal ağrı, fibromyalji, bel ağrısı, asteoartrit ve<br />

laterel epikondilit gibi hastalıkların tedavisinde akupunkturun yardımcı tedavi olarak<br />

faydalı olabileceği ve kabul edilebilir alternatif bir tedavi yöntemi olabileceği belirtilmiştir<br />

(15).<br />

Birch ve Jamisson, kronik <strong>miyofasyal</strong> ağrılı 46 kişilik bir grupta <strong>miyofasyal</strong> ağrı ile<br />

ilişkili gerçek noktalara akupunktur uygulamasının, NSAİ ile birlikte boyun ağrısı ile<br />

ilişkili olmayan noktalara akupunktur uygulamasından daha etkili olduğunu bulmuşlardır.<br />

İlginç olarak akupunktur noktaları ile tetik ndktalar arasında çok yakın bir uyum


ulunmuştur. Tetik noktaların%71’inin yer ve ağrı dağılım paternleri olarak akupunktur<br />

noktaları ile uyumlu olduğu belirtilmiştir(15).


GEREÇ ve YÖNTEM<br />

GEREÇ<br />

Çalışmaya Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon<br />

polikliniğine Eylül 2003-Mart 2004 tarihleri arasında başvuran ve üst trapez kasındaki tetik<br />

noktalara bağlı olarak gelişen <strong>miyofasyal</strong> ağrı sendromlu 45 hasta alındı.<br />

Hastalar çalışmaya alınmadan önce ayrıntılı anamnezleri alındı, sistemik muayeneri<br />

yapıldı. Her hastadan rutin biyokimya tetkikleri, hemogram, eritrosit sedimentasyon hızı, CRP<br />

ve servikal X-Ray grafileri istendi.<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nun tanısı, Travel ve Simons tarafından tanımlanan (ve<br />

Rosen tarafından genişletilen) kriterlere göre kondu. Olurları alınan hastalara, çalışma<br />

formları dolduruldu, hastalık, uygulanacak tedavi ve korunma yöntemleri hakkında bilgi<br />

verildi.<br />

Çalışmaya dahil olma kriterleri:<br />

1. Üst trapez kasında <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong> tanısı olması<br />

2. Yaşın 18-60 arasında olması<br />

3. Okuma yazma bilmesi<br />

4. Yapılan tetkiklerin normal sınırlarda olması<br />

Çalışmaya alınmama kriterleri:<br />

1. Servikal disk hernisi, radikülopati veya myelopati varlığı<br />

2. Tümoral, enfeksiyöz, psikiatrik, sistemik hastalığı ve kanama diatezi olması


3. Evre 3-4 osteodejenerasyonu olması<br />

4. 1990 Ameriken Romatoloji Koleji’nin kriterlerine göre fibromyalji <strong>sendromu</strong><br />

tanısı alması<br />

5. Kifoskolyoz varlığı<br />

6. Hamilelik<br />

7. Önceden beyin veya omuz cerrahisi geçirmiş olması<br />

8. Son 6 ay içinde MAS’a yönelik tedavi görmüş olması<br />

9. Semptomların başlangıç süresi 3 aydan kısa olması<br />

10. Koopere olamaması<br />

Belirtilen kriterlere uygun 45 hasta ardışık sıralı randomizasyon ile olarak 15’er<br />

kişilik 3 gruba ayrıldı:<br />

1. Grup: Egzersiz + Kuru iğneleme<br />

2. Grup: Egzersiz + Botulinum toksin-A enjeksiyonu<br />

3. Grup: Egzersiz + Fizik tedavi ( Sıcak torba+TENS+Ultrason)<br />

Hastalara analjezik olarak, gerektiğinde parasetamol dışında herhangi bir analjezik<br />

verilmedi.<br />

Çalışmaya alınan bütün hastalara üst ve orta trapez, pektoral kasları germe ve postür<br />

egzersizleri gösterildi. Hastaların egzersizlerini her gün 3 defa 10 dakika süre ile yapmaları<br />

önerildi. Tedaviye geldiklerinde egzersizleri doğru yapıp yapmadıkları kontrol edildi ve<br />

gerektiğinde tekrar hatırlatıldı.<br />

Kuru İğneleme:Trapez kasında bulunan tetik nokta alanı tam olarak belirlenip kalemle<br />

işaretlendi ve deri uygun bir antiseptik madde ile temizlendi.Üçer adet 0.25x25 mm’lik steril<br />

akupunktur iğneleri birkaç milimetre aralıklarla her tetik noktaya uygulandı. Spazm gelişmiş<br />

bir kasa girildiğinde, spazmların iğneyi tuttuğu görüldü (iğne geri çekilirken bu rahatlıkla<br />

hissedilir).Bu şekilde tutulan iğne bir süre daha (10-20 dakika) kasın içinde bırakıldı ve bu<br />

süre içinde belli aralıklarla saat yönü tersinde çevrilerek iğnelere (tetik noktalara) manuel<br />

uyarı verildi. Kasın gevşeyerek iğneyi bırakması yani iğnenin kas içinden kolayca geri<br />

çekilebilmesi beklendi. Bu yöntem haftada 1 kez olmak üzere 3 seans uygulandı.<br />

Botulinum toksin-A enjeksiyonu: 1 flakon Dysport®(500 U), 10 cc %0.9’luk NaCl ile<br />

sulandırıldı. Trapez kasında bulunan tetik nokta alanı tam olarak belirlenip kalemle işaretlendi<br />

ve deri uygun bir antiseptik madde ile temizlendi. Steril, 22 G, 1.5 inch (siyah uçlu) şırınga en<br />

hassas noktaya yönlendirildi ve tetik noktaya ulaşana dek ilerletildi. Tetik noktaya<br />

dokunulduğunda sadece lokal olarak değil, aynı zamanda yansıma alanında hassasiyet ve ağrı


hissedilmesi ve lokal seyirme cevabı veya tetik noktayı içeren bantın kontraksiyonu görülerek<br />

tetik nokta içinde olduğumuz doğrulandı. Negatif aspirasyon sonrası her tetik nokta için 25U<br />

(0.5cc) Dysport® kas içine enjekte edildi.<br />

Fizik Tedavi Ajanları ( Sıcak torba+TENS+Ultrason): Haftada 5 gün olmak üzere<br />

toplam 10 seans uygulandı.<br />

-Yüzeyel ısı uygulaması (Hot pack): Aktif tetik noktayı içeren kas üzerine 20 dakika<br />

uygulandı.<br />

-TENS: Konvansiyonel TENS (duyum eşiğinin biraz üzerinde), negatif elektrodu tetik nokta<br />

üzerine, pozitif elektrodu trapez kasın akromial tendonunun insersiyonuna konacak şekilde 20<br />

dakika uygulandı(58).<br />

-Ultrason: Tetik nokta merkez olacak şekilde 1.5 watt/cm² dozda ve 1-2 saniyede tetik nokta<br />

etrafında bir daire çizecek şekilde, her tetik nokta için 2 dakika süre ile uygulandı (40,48).


YÖNTEM<br />

Çalışmaya alınan bütün hastaların klinik değerlendirmesi tedavi öncesi ve tedaviden<br />

sonraki 1. ve 3. ayda yapıldı. Tedavi sonrası kontroller, çalışmaya kör olan bir uzman<br />

tarafından yapıldı. Etkilenen kasların elektrofizyolojik incelemeleri ise, tedavi öncesi ve<br />

tedaviden 1 ay sonra olmak üzere yine çalışmaya kör olan iki nörolog tarafından yapıldı.<br />

DEĞERLENDİRİLEN DEĞİŞKENLER<br />

1. Ağrı: Tetik nokta ağrısı aşağıdaki 3 ölçüt ile değerlendirildi.<br />

a) VAS ( Visual Analogue Scale, Görsel Analog Skala) : 10 cm.lik bir hat üzerinde<br />

0’dan 10’a kadar yerleştirilen sayıların anlamları hastalara anlatıldı. Hiç ağrı olmaması 0,<br />

hayatta hissedilen en şiddetli ağrı 10, orta derecede ağrının 5 puan olduğu açıklandı. Bu<br />

açıklamalara göre hastalardan istirahat ve fonksiyon halindeki ağrılarını 10 cm’lik çizgi<br />

üzerinde işaretlemeleri istendi (91).<br />

b) Verbal Ağrı Şiddeti Değerlendirilmesi: Hastalar ağrılarını 1’den 5’e kadar olan bir<br />

sözel skalada derecelendirdiler.<br />

1=Ağrı yok, 2=Hafif ağrı, 3= Orta şiddette ağrı 4=Şiddetli ağrı 5=Dayanılmaz ağrı (32).<br />

c) Algometre (Dolorimetre): Ağrı eşiğini ve ağrı toleransını objektif olarak ölçen bir<br />

alettir.Bu çalışmada kullanılan algometre (Activator Methods, INC.) basıncı kilogram (kg) ve<br />

libre (Lb) olarak ölçebilen bir kadrana bağlı, ucunda 1 cm çapında yuvarlak lastik bir disk<br />

bulunan metal pistondan oluşmaktadır.<br />

Uygulayıcı kadrandan tutarak istediği kasa basınç uygulayabilmektedir. Kadran 100<br />

gramlık bölmelerle 10 kg’a kalibre edilmiştir.Lastik diskin deriye dik olarak sürekli<br />

bastırılmasıyla uygulanan basınç metal piston aracılığı ile kadrandaki ibreyi saat yönünde<br />

ilerletebilmektedir. Uygulanan basınç saniyede yaklaşık olarak 1 kg’lık bir artışla yükseltilir.<br />

Hastanın ağrı hissetiği ilk basınç değeri kilogram cinsinden kaydedildi.İşlem 60 saniye


aralıklarla üç defa tekrarlanarak ortalama kilogram değeri basınç ağrı eşiği olarak<br />

değerlendirildi (53,56).<br />

Tetik nokta, gergin bir kasta parmak ucuyla yapılan palpasyonla araştırıldı.<br />

Palpasyon gergin bir kasın uzun ekseni boyunca yapıldı. Art arda yapılan palpasyonlarla en<br />

duyarlı nokta belirlendi. Bu noktaya uygulanan basınçla hastanın aniden yüzünü ekşitmesi,<br />

sıçraması ya da sesle yanıt vermesi, ayrıca bu bölgeden uzak bir bölgede yansıyan ağrı<br />

tanımlaması bize tetik noktayı gösterdi. Belirlenen nokta hastanın formunda bulunan anatomik<br />

şekil üzerinde işaretlendi.<br />

Algometrik ağrı eşiği ölçümleri, daha önce tanı kriterlerinde belirtilen gergin bant<br />

içindeki tetik noktalar üzerinde tedavi öncesi ve tedavi sonrası 1. ve 3. aylarda yapıldı. Ağrı<br />

toleransı ölçümleri bütün hastalarda deltoid kası üzerinde yapıldı.Hastaya ağrıya duyarlılığın<br />

kas üzerinden ölçüleceği açıklandı. Basınçlı algometre deriye 90º dik tutularak bastırıldı ve<br />

basınç 1 kg/sn hızla arttırıldı. . Hastalara ağrıya dayanamadıkları zaman bunu söylemeleri<br />

istendi. Bu noktada basınçlı algometre kadranındaki değer okundu (33).<br />

2. Palpabl Kas Spazmı Derecesi<br />

Hastalarda tutulan kastaki palpabl kas spazmı derecesi 4 skala üzerinden<br />

değerlendirildi (20):<br />

0→Yok<br />

1→Orta derecede spazm<br />

2→Eklem hareket açıklığını kısıtlamayan orta dereceden biraz fazla spazm<br />

3→Eklem hareket açıklığını kısıtlayan ağır spazm<br />

4→Postural deviasyonun eşlik ettiği ağır spazm<br />

3. Fonksiyonel Değerlendirme<br />

Genel yaşam kalitesi ölçeği olarak SF-36 (The MOS 36-item short-form health<br />

survey) formu kullanıldı. SF-36 formu hasta tarafından da doldurulabilen toplam 36<br />

maddeden oluşan, kas-iskelet sistemi rahatsızlığı olan hastalarda güvenilirliği ve geçerliliği<br />

çalışmalarla gösterilmiş jenerik bir ölçüttür. Bu 36 madde sağlıkla ilgili 8 ayrı boyutu<br />

kapsamaktadır: fiziksel fonksiyon (10 madde), sosyal fonksiyon (2 madde), fiziksel<br />

sorunlara bağlı rol kısıtlılıkları (4 madde), emosyonel sorunlara bağlı rol kısıtlılıkları (3<br />

madde), mental sağlık (5 madde), zindelik (4 madde), ağrı (2 madde) ve genel sağlık<br />

(Genel bakış açısı(5 madde)+sağlıkta değişiklik(1 madde)). SF-36’da maddeler sağlık<br />

durumu ile ilgili pozitifin yanısıra negatif durumları da sorgular. Her boyut için maddelerin<br />

skorları kodlanmakta ve 0 ( en kötü sağlık durumu)’dan 100’e (en iyi sağlık durumu) kadar<br />

puanlı bir skala haline dönüştürülmektedir (7,8,72).


SF 36 YAŞAM KALİTESİ DEĞERLENDİRME SKALASI<br />

1.Genel olarak sağlığınız için aşağıdakilerden hangisini söyleyebilirsiniz?<br />

a) Mükemmel b) Çok iyi c) İyi d) Orta e) Kötü<br />

2. Bir yıl öncesiyle karşılaştırdığınızda , şimdi sağlığınızı nasıl değerlendirirsiniz?<br />

a) Bir yıl öncesine göre çok daha iyi<br />

b) Bir yıl öncesine göre biraz daha iyi<br />

c) Bir yıl öncesine göre hemen hemen aynı<br />

d) Bir yıl öncesine göre biraz daha kötü<br />

e) Bir yıl öncesine göre çok daha kötü<br />

3. Aşagıdaki maddeler gün boyunca yaptığınız aktivitelerle ilgilidir.<br />

Sağlık durumunuz bu aktiviteleri kısıtlıyor mu? Kısıtlıyorsa ne kadar?<br />

Koşmak, ağır kaldırmak ağır sporlara katılmak gibi<br />

ağır etkinlikler<br />

Bir masayı çekmek, elektrik süpürgesini itmek ve<br />

ağır olmayan sporları yapmak gibi orta dereceli<br />

etkinlikler<br />

Günlük alışverişte alınanları kaldırmak ve taşımak<br />

Merdivenle çok sayıda kat çıkmak<br />

Merdivenle bir kat çıkmak<br />

Eğilmek ve diz çökmek<br />

Bir-iki kilometre yürümek<br />

Birkaç sokak öteye yürümek<br />

Bir sokak öteye yürümek<br />

Kendi kendine banyo yapmak ve giyinmek<br />

Evet, oldukça<br />

kısıtlıyor<br />

Evet, biraz<br />

kısıtlıyor<br />

Hayır, hiç<br />

kısıtlamıyor<br />

4. Son 4 hafta boyunca bedensel sağlığınızın sonucu olarak, işiniz veya diğer günlük aktivitelerinizde, aşağıdaki<br />

sorunlardan biriyle karşılaştınız mı?<br />

İş veya diğer aktiviteler için harcadığınız zamanı azalttınız mı?<br />

Hedeflediğinizden daha az mı başardınız?<br />

İş veya diğer aktivitelerinizde kısıtlanma oldu mu?<br />

İş veya diğer aktiviteleri yaparken güçlük çektiniz mi?<br />

( daha fazla çaba gerektirdi mi?<br />

Evet<br />

Hayır


5. Son 4 hafta boyunca duygusal sorunlarınızın ( çökkünlük veya kaygı) sonucu olarak, işiniz veya diğer<br />

günlük aktivitelerinizde, aşağıdaki sorunlardan biriyle karşılaştınız mı?<br />

İş veya diğer aktiviteler için harcadığınız zamanı azalttınız mı?<br />

Hedeflediğinizden daha az mı başardınız?<br />

İşinizi veya diğer aktivitelerinizi herzamanki kadar dikkatli yapabiliyor<br />

muydunuz?<br />

Evet<br />

Hayır<br />

6. Son 4 hafta boyunca bedensel sağlığınız veya duygusal sorunlarınız; aileniz arkadaşlarınız, arkadaşlarınız<br />

veya komşularınızla olan sosyal etkinliklerinizi ne kadar etkiledi?<br />

a) Hiç etkilemedi b) Biraz etkiledi c) Orta derecede etkiledi<br />

d) Oldukça etkiledi e) Aşırı etkiledi<br />

7. Son 4 hafta boyunca ne kadar ağrınız oldu?<br />

a) Hiç b) Çok hafif c) Hafif d) Orta e) Şiddetli f) Çok şiddetli<br />

8. Son 4 hafta boyunca ağrınız normal işinizi ( hem ev hem ev dışı işlerinizi düşününüz) ne kadar etkiledi?<br />

a) Hiç etkilemedi b) Biraz etkiledi c) Orta derecede etkiledi<br />

d) Oldukça etkiledi e) Aşırı etkiledi<br />

9. Aşağıdaki sorular sizin son 4 hafta boyunca neler hisettiğinizle ilgilidir. Her soru için sizin duygularınızı en iyi<br />

tarifleyen yanıtı, son 4 haftadaki sıklığını göz önünde bulundurarak seçiniz?<br />

Kendinizi yaşam dolu hissettiniz mi?<br />

Çok sinirli bir insan oldunuz mu?<br />

Sizi hiçbir şeyin neşelendiremeyeceği kadar<br />

kendinizi üzgün hissettiniz mi?<br />

Kendinizi sakin ve uyumlu hisettiniz mi?<br />

Kendinizi kederli ve hüzünlü hisettiniz mi?<br />

Kendinizi enerjik hisettiniz mi?<br />

Kendinizi tükenmiş hisettiniz mi?<br />

Kendinizi mutlu hisettiniz mi?<br />

Kendinizi yorgun hisettiniz mi?<br />

Her<br />

zaman<br />

Çoğu<br />

zaman<br />

Oldukça<br />

Baze<br />

n<br />

Nadiren<br />

Hiçbir<br />

zaman<br />

10. Son 4 hafta boyunca bedensel sağlığınız veya duygusal sorunlarınız sosyal etkinliklerinizi ne sıklıkla<br />

etkiledi?<br />

a) Her zaman b) Çoğu zaman c) Bazen d) Nadiren e) Hiçbir zaman


11. Aşağıdaki her bir ifade sizin için ne kadar doğru veya yanlıştır?<br />

Kesinlikle<br />

Çoğunlukla<br />

Bilmiyorum<br />

Çoğullukla<br />

Kesinlikle<br />

Diğer insanlardan biraz daha kolay<br />

doğru<br />

doğru<br />

yanlış<br />

yanlış<br />

hastalanıyor gibiyim<br />

Tanıdığım diğer insanlar kadar<br />

sağlıklıyım<br />

Sağlığımın kötüye gideceğini<br />

düşünüyorum<br />

Sağlığım mükemmel<br />

4. Psikolojik Durum<br />

Beck Depresyon Ölçeği: Depresyon ölçeği olarak kullanılmıştır. Bu ölçek Beck<br />

tarafından 1967 yılında geliştirilmiştir.Toplam olarak 21 sorudan oluşur. Anket şeklinde<br />

düzenlenen bu ölçekte, hastalardan kendilerine en uygun olan cümleyi seçmeleri istenir.<br />

Her madde 4 cümleden oluşur. Bu cümleler, nötral durumdan (0 puan), en ağır duruma (3<br />

puan) göre sıralanmıştır. Bu ölçeği oluşturan cümleler tedaviye alınan depresyon<br />

hastalarının ifadelerinden oluşturulmuştur.En yüksek puan 63’tür. 0-13 puan arası<br />

depresyon yok, 14-24 puan arası orta derecede depresyon, 25 puanın üzeri ciddi depresyon<br />

olarak değerlendirilir (60).<br />

BECK DEPRESYON ÖLÇEĞİ<br />

Aşağıda gruplar halinde cümleler bulunmaktadır. Her grubu okuduktan sonra bugün<br />

dahil geçen hafta içinde kendinizi nasıl hissettiğinizi anlatan cümleyi seçin. Seçtiğiniz<br />

cümlenin yanındaki rakamı yuvarlak içine alınız. Bir grupta, durumunuzu anlatan birden fazla<br />

cümle varsa her birini yuvarlak içine alınız. Seçiminizi yapmadan önce her gruptaki<br />

cümlelerin hepsini okuyunuz.<br />

0. Kendimi üzgün hissetmiyorum.<br />

1. Kendimi üzgün hissediyorum.<br />

2. Hep üzgünüm ve bundan kendimi kurtaramıyorum.<br />

3. O kadar üzgün ve mutsuzum ki artık dayanamıyorum.<br />

0. Gelecekten umutsuz değilim.<br />

1. Gelecekten beklediğim hiçbir şey yok.<br />

2. Gelecekten umutsuzum.<br />

3. Gelecekten umutsuzum ve sanki hiçbir şey düzelmeyecekmiş gibi geliyor.<br />

0. Kendimi başarısız bir insan olarak görmüyorum.


1. Kendimi birçok kişiden daha çok başarısızlıkları olmuş bir insan olarak görüyorum.<br />

2. Geçmişime baktığımda başarısızlıklarla dolu olduğunu görüyorum.<br />

3. Kendimi tümüyle başarısız bir kişi olarak görüyorum.<br />

0. Bir çok şeyden eskisi kadar zevk alıyorum.<br />

1. Bazı şeylerden eskiden olduğu gibi hoşlanmıyorum.<br />

2. Artık hiçbir şey bana tam anlamıyla zevk vermiyor.<br />

3. Her şeyden sıkılıyor ve hiçbir şeyden zevk almıyorum.<br />

0. Kendimi herhangi bir şekilde suçlu hissetmiyorum.<br />

1. Kendimi zaman zaman suçlu hissediyorum.<br />

2. Kendimi çoğu zaman suçlu hissediyorum.<br />

3. Kendimi her zaman suçlu hissediyorum.<br />

0. Cezalandırıldığımı düşünmüyorum.<br />

1. Cezalandırılabileceğimi düşünüyorum.<br />

2. Cezalandırılmayı bekliyorum.<br />

3. Cezalandırıldığımı düşünüyorum.<br />

0. Kendimden memnunum.<br />

1. Kendimden memnun değilim.<br />

2. Kendime kızıyorum.<br />

3. Kendimden nefret ediyorum.<br />

0. Başkalarından daha kötü olduğumu sanmıyorum.<br />

1. Zayıf yanlarım ve hatalarımdan dolayı kendi kendimi eleştiririm.<br />

2. Hatalarımdan dolayı her zaman kendimi suçlarım.<br />

3. Her aksilikte kendimi suçlarım.<br />

0. Kendimi öldürmek gibi bir düşüncem yok.<br />

1. Kendimi öldürmek gibi düşüncelerim olsa da bunları gerçekleştirmezdim.<br />

2. Kendimi öldürmek isterdim.<br />

3. Fırsatını bulsaydım kendimi öldürürdüm.


0. Her zamankinden daha çok ağlamıyorum.<br />

1. Her zamankinden daha çok ağlıyorum.<br />

2. Çoğu zaman ağlıyorum.<br />

3. Eskiden ağlayabilirdim, şimdi istesem de ağlayamıyorum.<br />

0. Şimdi her zamankinden daha sinirli değilim.<br />

1. Eskisine göre daha kolay kızıyor ve sinirleniyorum.<br />

2. Şimdi hep sinirliyim.<br />

3. Bir zamanlar beni sinirlendiren şeyler şimdi hiç sinirlendirmiyor.<br />

0. Başkaları ile konuşmak, görüşmek isteğimi kaybetmedim.<br />

1. Geçmişe nazaran başkalarıyla daha az konuşmak, görüşmek istiyorum.<br />

2. Başkaları ile konuşmak, görüşmek isteğimin çoğunu kaybettim.<br />

3. Başkaları ile konuşmak, görüşmek isteğimi tamamen kaybettim.<br />

0. Eskiden olduğu kadar kolay karar verebiliyorum.<br />

1. Eskiden olduğu kadar kolay karar veremiyorum.<br />

2. Geçmişe nazaran karar vermekte daha çok güçlük çekiyorum.<br />

3. Artık hiç karar veremiyorum.<br />

0. Eskiden olduğumdan daha kötü göründüğümü düşünmüyorum.<br />

1. Yaşlı ve cazibesiz göründüğüm endişesi taşıyorum.<br />

2. Dış görünüşümde beni cazibesiz hale getiren kalıcı değişikliklerin olduğunu<br />

düşünüyorum.<br />

3. Çirkin göründüğüme inanıyorum.<br />

0. Yaklaşık eskisi kadar çalışabiliyorum.<br />

1. Bir şeyler yapmaya başlamak için fazladan gayret göstermem gerekiyor.<br />

2. Herhangi bir işi yapmak için kendimi çok zorlamam gerekiyor.<br />

3. Hiçbir şey yapamıyorum.


0. Eskisi kadar iyi uyuyabiliyorum.<br />

1. Eskisi kadar iyi uyuyamıyorum.<br />

2. Her zamankinden 1-2 saat erken uyanıyorum ve tekrar uyumakta zorlanıyorum.<br />

3. Her zamankinden birkaç saat erken uyanıyorum ve tekrar uyuyamıyorum.<br />

0. Her zamankinden daha kolay yorulmuyorum.<br />

1. Her zamankinden daha kolay yoruluyorum.<br />

2. Hemen hemen her işten yoruluyorum.<br />

3. Herhangi bir işi yapmakla aşırı derecede yoruluyorum.<br />

0. İştahım her zamankinden kötü değil.<br />

1. İştahım eskiden olduğu kadar iyi değil.<br />

2. İştahım çok azaldı.<br />

3. Artık hiç iştahım yok.<br />

0. Son zamanlarda kilo vermedim.<br />

1. 2 kilodan çok kilo verdim.<br />

2. 5 kilodan çok kilo verdim.<br />

3. 7 kilodan çok kilo verdim.<br />

Daha az yiyerek kilo vermeye çalışıyorum; Evet Hayır<br />

0. Sağlığım hakkında eskisinden daha endişeli değilim.<br />

1. Ağrı, sancı, mide şikayeti, kabızlık gibi fiziksel problemler beni endişelendiriyor.<br />

2. Sağlığım beni çok endişelendirdiği için başka şeylerle ilgilenmek zorlaşıyor.<br />

3. Sağlığım hakkında o kadar endişeliyim ki başka hiçbir şey düşünemiyorum.<br />

0. Son zamanlarda cinsel konulara olan ilgimde bir değişme olmadı.<br />

1. Geçmişe nazaran cinsel konulara olan ilgim azaldı.<br />

2. Cinsel konularla şimdi çok az ilgiliyim.<br />

3. Cinsel konulara olan ilgimi tamamen kaybettim.<br />

5. Elektromiyografik değerlendirme:


EMG ile etkilenen trapez kas ve tetik noktada istirahat halinde patolojik spontan elektriksel<br />

aktivite olup olmadığı değerlendirildi.EMG incelemeleri, tedavi öncesi ve tedaviden 1 ay<br />

sonra çalışmaya kör olan iki nörolog tarafından yapıldı.<br />

EMG öncesi hastaya yapılacak işlem detaya kaçılmadan anlatıldı ve zaman zaman ağrı<br />

duyabileceğe belirtildi. Kasa iğne girmeden önce cihaz ayarı yapıldı. Hasta rahat oturur<br />

pozisyondayken incelenecek kasın tam istirahatte olması sağlandı. Deri uygun bir<br />

antiseptik madde ile temizlendikten sonra öncelikle etkilenen trapez kasın iğne EMG’si<br />

değerlendirildi. Daha sonra iğne ile palpasyonla tespit edilen ve yaklaşık 2-5 mm çapında<br />

olduğu belirtilen tetik noktaya ulaşılmaya çalışıldı. Birden fazla tetik nokta varlığında iğne<br />

EMG’si algometrik ölçümle saptanan en hassas tetik nokta üzerinden yapıldı. Tetik<br />

noktaya dokunulduğunda sadece lokal olarak değil, aynı zamanda yansıma alanında<br />

hassasiyet ve ağrı hissedilmesi, lokal seyirme cevabı veya tetik noktayı içeren bantın<br />

kontraksiyonu görülerek tetik nokta içinde olunduğunu doğrulandı ve bu noktanın<br />

elektriksel aktivitesi değerlendirildi.İstirahat halinde görülen patolojik MÜP geçiş sıklığı 4<br />

skala üzerinden değerlendirildi:<br />

(0): Patolojik spontan aktivite yok<br />

(1+): Tek potansiyel geçişi<br />

(2+): Seyrek patolojik spontan aktivite<br />

(3+): Sık patolojik spontan aktivite<br />

(4+): İnterferans paterninde spontan aktivite geçişi<br />

İstatistiksel İncelemeler<br />

Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS<br />

(Statistical Package for Social Sciences) for Windows 10.0 programı kullanıldı. Çalışma<br />

verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma)<br />

yanısıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında gruplar arasındaki farklılığın araştırılmasında<br />

Kruskal Wallis testi, farklılığı yaratan grubun tespitinde Mann Whitney U test kullanıldı.<br />

Başlangıca göre olan değişimlerin değerlendirilmesinde Wilcoxon işaret testi kullanıldı.<br />

Parametreler arasındaki ilişkinin incelenmesinde Spearman Korelasyon testi kullanıldı.<br />

Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi kullanıldı. Sonuçlar %95’lik güven<br />

aralığında, anlamlılık p


BULGULAR<br />

Çalışma, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon<br />

polikliniğine Eylül 2003-Mart 2004 tarihleri arasında başvuran ve üst trapez kasındaki tetik<br />

noktalara bağlı olarak gelişen <strong>miyofasyal</strong> ağrı sendromlu 41’i kadın (%91.1) ve 4’ü erkek (%<br />

8.9) olmak üzere toplam 45 olgu üzerinde yapıldı. Olgular 15’er kişilik 3 gruba ayrılarak<br />

incelendi. Kuru iğne uygulanan olgular “Grup I”, Botulinum toksin-A uygulanan olgular<br />

“Grup II” ve Fizik tedavi uygulanan olgular “Grup III” olarak tanımlandı. Olguların yaşları 18<br />

ile 65 arasında değişmekte olup; ortalama yaş 43.1810.80 idi..<br />

Olguların yaş ve cinsiyet ortalamaları ile meslek ve eğitim düzeyleri arasında (tablo1a-<br />

1b) gruplara göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0,05).<br />

Başlangıç, 1. ay ve 3. ay VAS- İ (istirahat halindeki VAS) değerlerine göre (tablo 2,<br />

şekil 1) gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0,05). Grup<br />

I’de başlangıca göre 1. ay VAS-İ değerinde görülen düşüş istatistiksel olarak ileri düzeyde<br />

anlamlı iken (p


Tetik noktaların algometrik ortalama (kg) değerlerine göre saptanan basınç-ağrı eşiğine<br />

bakıldığında (tablo2, şekil 4) başlangıç, 1. ay ve 3. aya göre gruplar arasında istatistiksel<br />

olarak anlamlı bir farklılık bulunmadı (p>0,05). Grup I’de başlangıca göre 3. ay tetik<br />

noktaların algometrik ortalama değerinde görülen yükseliş istatistiksel olarak ileri düzeyde<br />

anlamlı bulundu (p


fonksiyon değerleri, Grup I ve Grup III’teki olgulardan anlamlı düzeyde yüksekken; Grup<br />

I’deki olguların 3. ay fiziksel fonksiyon değerleri, Grup III’teki olgulardan anlamlı düzeyde<br />

düşüktü. Grup I’de başlangıca göre 1. ay fiziksel fonksiyon değerinde görülen artış istatistiksel<br />

olarak ileri düzeyde anlamlıydı (p


olarak ileri düzeyde anlamlıydı (p


Grup I’de başlangıç ölçümleri için; basınç ağrı eşiği ile sosyal fonksiyon arasında<br />

(şekil 12) negatif yönde, iyi düzeyde ve istatistiksel olarak anlamlı korelasyon bulundu<br />

(p


arasında (şekil 19); negatif yönde, iyi düzeyde ve istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı<br />

korelasyon bulunurken (p


Kadın<br />

15 100,0 14 93,3 12 80,0<br />

Erkek - - 1 6,7 3 20,0<br />

0,146<br />

Tablo 1b: Meslek ve eğitim düzeyi açısından hastaların dağılımı<br />

GRUP I GRUP II GRUP III<br />

Meslek Eğitim düzeyi Meslek Eğitim düzeyi Meslek Eğitim düzeyi<br />

Ev Hanımı İlkokul Ev Hanımı İlkokul Serbest Yüksekokul<br />

Ev Hanımı Lise Ev Hanımı İlkokul Ev Hanımı Lise<br />

Tekstil işçisi Ortaokul Ev Hanımı Ortaokul Ev Hanımı Lise<br />

Ev Hanımı İlkokul Serbest Lise Sekreter Lise<br />

Ev Hanımı İlkokul Tiyatro Yüksekokul Kasap Ortaokul<br />

oyuncusu<br />

Ev Hanımı Okuryazar Ev Hanımı Okuryazar Ev Hanımı İlkokul<br />

Hizmetli İlkokul Ev Hanımı İlkokul Ev Hanımı İlkokul<br />

Ev Hanımı Ortaokul Ticaret Yüksekokul Serbest Lise<br />

Ev Hanımı İlkokul Ev Hanımı Okuryazar Ev Hanımı İlkokul<br />

Ev Hanımı İlkokul Ev Hanımı İlkokul Ev Hanımı İlkokul<br />

Ev Hanımı Lise Ev Hanımı Lise Ev Hanımı Lise<br />

Laborant Yüksekokul Ev Hanımı İlkokul Ev Hanımı İlkokul<br />

Ev Hanımı Lise Ev Hanımı İlkokul Ev Hanımı İlkokul<br />

Ev Hanımı İlkokul Ev Hanımı İlkokul Ev Hanımı Okuryazar<br />

Ev Hanımı İlkokul Ev Hanımı Lise Ev Hanımı Okuryazar<br />

Tablo 2<br />

Grup II<br />

Grup III<br />

Grup I<br />

Ort. S.D. Ort. S.D. Ort. S.D.<br />

p


VAS-İ<br />

VAS-F<br />

Verbal<br />

Ağrı<br />

Basınç<br />

Ağrı<br />

Eşiği<br />

(kg)<br />

Tetik<br />

Nokta<br />

Sayısı<br />

PKSD<br />

BECK<br />

Başlangıç<br />

4,93 2,02 4,93 2,40 4,60 2,44 0,840<br />

1. ay 0,87‡ 1,25 1,13‡ 2,56 0,80‡ 2,08 0,703<br />

3. ay 3,07† 2,60 1,47‡ 2,50 1,73† 2,63 0,760<br />

Başlangıç<br />

9,33 1,11 8,00 1,56 8,13 1,19 0,008**<br />

1. ay 3,05‡ 3,21 3,73‡ 2,94 2,73‡ 2,05 0,544<br />

3. ay 6,05‡ 2,70 2,93‡ 2,94 5,13‡ 2,85 0,020*<br />

Başlangıç<br />

4,27 0,70 3,53 0,64 3,87 0,51 0,016*<br />

1. ay 2,27‡ 0,79 2,38‡ 0,96 1,80‡ 0,77 0,188<br />

3. ay 3,07‡ 0,83 2,20‡ 1,32 2,53‡ 0,99 0,143<br />

Başlangıç<br />

2,69 0,59 2,59 0,60 2,56 0,54 0,894<br />

1. ay 2,94 2,23 3,35 1,99 2,53 2,60 0,856<br />

3. ay 4,50‡ 0,90 3,62 2,36 3,49 1,99 0,393<br />

Başlangıç<br />

4,20 1,93 2,53 1,30 3,07 1,62 0,047*<br />

1. ay 1,27‡ 1,22 1,40‡ 1,12 0,87‡ 0,92 0,430<br />

3. ay 1,73‡ 1,03 1,13‡ 0,92 1,07‡ 0,70 0,171<br />

Başlangıç<br />

2,53 0,83 2,53 0,64 2,53 0,52 0,838<br />

1. ay 0,67‡ 0,90 1,00‡ 0,93 0,40‡ 0,63 0,172<br />

3. ay 1,07‡ 0,88 0,60‡ 0,83 0,93‡ 0,70 0,243<br />

Başlangıç<br />

21,40 9,66 15,20 12,77 15,67 8,55 0,078<br />

1. ay 15,13‡ 7,19 11,40‡ 10,46 13,13‡ 8,68 0,136<br />

3. ay 12,00‡ 9,63 11,53‡ 10,78 13,53† 7,93 0,602<br />

1,33 1,50 1,67 1,23 1,87 1,12 0,510<br />

Başlangıç<br />

EMG<br />

1. ay<br />

0,33† 0,62 1,07† 1,07 0,93‡ 1,00 0,094<br />

* p


Emosyonel<br />

rol fonk.<br />

Mental<br />

sağlık<br />

Zindelik<br />

Ağrı<br />

Genel<br />

sağlık<br />

Başlangıç<br />

28,89 24,77 51,11 30,52 37,78 35,34 0,144<br />

1. ay 40,00 28,73 51,11 21,33 44,44 24,13 0,506<br />

3. ay 37,78 46,92 53,33 32,85 44,44 32,53 0,416<br />

Başlangıç<br />

35,20 16,92 53,33 21,79 51,20 17,58 0,028*<br />

1. ay 48,27‡ 13,22 59,73‡ 19,74 59,20‡ 13,20 0,066<br />

3. ay 52,53‡ 19,12 60,27‡ 24,12 51,47 19,65 0,226<br />

Başlangıç<br />

39,67 33,83 48,33 28,14 39,00 18,54 0,532<br />

1. ay 40,67 12,80 53,00† 26,58 46,33† 14,07 0,418<br />

3. ay 40,33 28,69 53,67† 26,76 40,00 18,99 0,303<br />

Başlangıç<br />

25,18 14,22 34,07 17,04 27,41 13,84 0,350<br />

1. ay 59,26‡ 14,35 60,74‡ 21,36 70,37‡ 14,34 0,149<br />

3. ay 45,18‡ 13,59 60,00‡ 22,14 58,52‡ 24,30 0,067<br />

Başlangıç<br />

52,00 7,27 53,67 9,54 48,33 10,63 0,119<br />

1. ay 56,67† 9,76 56,33 10,93 52,33 8,63 0,261<br />

3. ay 47,67 12,94 51,67 13,97 48,00 11,62 0,115<br />

Sağlıkta Başlangıç<br />

28,33 22,89 33,33 15,43 28,33 20,85 0,620<br />

değişiklik 1. ay 48,33‡ 19,97 55,00‡ 16,90 56,67‡ 17,59 0,301<br />

3. ay 46,67† 18,58 56,67‡ 11,44 51,67‡ 19,97 0,305<br />

* p


Emos. Fonk. 0,459 0,085 0,059 0,834 0,202 0,471<br />

Mental. Sağ. 0,119 0,673 0,299 0,279 -0,440 0,101<br />

Zindelik 0,088 0,754 0,065 0,818 -0,466 0,080<br />

Ağrı -0,283 0,307 -0,171 0,542 -0,251 0,367<br />

Genel sağlık -0,094 0,739 0,235 0,399 0,086 0,760<br />

Sağlıkta değişiklik -0,317 0,250 -0,629 0,012* -0,223 0,424<br />

* p


Genel sağlık 0,391 0,150 -0,082 0,772 -0,158 0,573<br />

Sağlıkta değişiklik 0,272 0,326 -0,229 0,412 -0,677 0,006**<br />

* p


** p


İstirahat VAS değeri<br />

6<br />

4<br />

2<br />

0<br />

Kuru iğne Bot. Toksin Fizik Tedavi<br />

Başlangıç 1. ay 3. ay<br />

Şekil 1: İstirahat halindeki VAS skoruna göre dağılım grafiği<br />

Fonksiyon VAS değeri<br />

10<br />

5<br />

0<br />

Kuru iğne Bot. Toksin Fizik Tedavi<br />

Başlangıç 1. ay 3. ay<br />

Şekil 2: Fonksiyon halindeki VAS skoruna göre dağılım grafiği


Verbal (sözel) ağrı skoru<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

0<br />

Kuru iğne Bot. Toksin Fizik Tedavi<br />

Başlangıç 1. ay 3. ay<br />

Şekil 3: Verbal(sözel) ağrı skoruna göre dağılım grafiği<br />

Basınç ağrı eşiği (kg)<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

0<br />

Kuru iğne Bot. Toksin Fizik Tedavi<br />

Başlangıç 1. ay 3. ay<br />

Şekil 4: Tetik noktaların algometrik ortalamalarına göre dağılım grafiği<br />

Tetik Nokta Sayısı<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

0<br />

Kuru iğne Bot. Toksin Fizik Tedavi<br />

Başlangıç 1. ay 3. ay<br />

Şekil 5: Tetik nokta sayısı göre dağılım grafiği


Palpabl Kas Spazmı Derecesi<br />

3<br />

2<br />

1<br />

0<br />

Kuru iğne Bot. Toksin Fizik Tedavi<br />

Başlangıç 1. ay 3. ay<br />

Şekil 6: Palpabl kas spazmı derecesine göre dağılım grafiği<br />

Beck Depresyon Ölçeği<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

Kuru iğne Bot. Toksin Fizik Tedavi<br />

Başlangıç 1. ay 3. ay<br />

Şekil 7: Beck depresyon ölçeğine göre dağılım grafiği


90<br />

80<br />

70<br />

60<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

Kuru<br />

iğne<br />

Bot.<br />

Toksin<br />

Fizik<br />

tedavi<br />

Kuru<br />

iğne<br />

Bot.<br />

Toksin<br />

Fizik<br />

tedavi<br />

Kuru<br />

iğne<br />

Bot.<br />

Toksin<br />

Fizik<br />

tedavi<br />

Kuru<br />

iğne<br />

Bot.<br />

Toksin<br />

Fizik<br />

tedavi<br />

Fiziksel f onk Sosy al Fonk Fiziksel rol f onk. Emosy onel rol<br />

f onk.<br />

Başlangıç 1. ay 3. ay<br />

Şekil 8: Fiziksel fonksiyon, sosyal fonksiyon, fiziksel rol fonksiyonu ve<br />

emosyonel rol fonksiyonuna göre grupların dağılımı grafiği


80<br />

70<br />

60<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

Kuru İğne<br />

Bot. Toksin<br />

Fizik tedavi<br />

Kuru İğne<br />

Bot. Toksin<br />

Fizik tedavi<br />

Kuru İğne<br />

Bot. Toksin<br />

Fizik tedavi<br />

Kuru İğne<br />

Bot. Toksin<br />

Fizik tedavi<br />

Kuru İğne<br />

Bot. Toksin<br />

Fizik tedavi<br />

Mental sağlık Zindelik Ağrı Genel sağlık Sağlıkta<br />

değişiklik<br />

Başlangıç 1. ay 3. ay<br />

Şekil 9: Mental sağlık, zindelik, ağrı, genel sağlık ve sağlıkta değişiklik<br />

puanlarına göre grupların dağılım grafiği<br />

50<br />

GRUP I<br />

40<br />

30<br />

20<br />

10<br />

0<br />

AGRI<br />

-10<br />

-1<br />

0<br />

1<br />

2<br />

3<br />

4<br />

5<br />

EMG<br />

Şekil 10: Grup I’de EMG aktivitesi ile ağrı korelasyonu


70<br />

60<br />

GRUP I<br />

Şekil 11: Grup I’de Beck depresyon ölçeği ile mental sağlık<br />

Korelasyonu<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

90<br />

10 80<br />

0<br />

GRUP I<br />

Şekil 12: Grup I’de basınç ağrı eşiği ile sosyal fonksiyon<br />

korelasyonu<br />

Beck Depresyon Ölçeği<br />

70<br />

60<br />

10<br />

MENTAL SAGLIK<br />

SOS<br />

YAL<br />

FON<br />

K.<br />

20<br />

120<br />

30<br />

GRUP I<br />

40<br />

50<br />

50<br />

100<br />

40<br />

-1 0 1<br />

SAGLIKTA DEGISIKLIK<br />

80<br />

2<br />

60<br />

Basınç Ağrı Eşiği.<br />

40<br />

20<br />

-,5<br />

3<br />

0,0<br />

4<br />

,5<br />

5<br />

1,0<br />

6<br />

1,5<br />

2,0<br />

2,5<br />

EMG<br />

Şekil 13: Grup I’de 1. ay EMG aktivitesi ile sağlıkta değişiklik skoru<br />

korelasyonu<br />

40<br />

GRUP I<br />

30<br />

20<br />

BECK<br />

GEN. BAKIS<br />

10<br />

BECK<br />

AGRI<br />

BECK<br />

0<br />

-20<br />

0<br />

20<br />

40<br />

60<br />

80<br />

100<br />

ZINDELIK<br />

Şekil 14: Grup I’de 3. ay Beck depresyon ölçeği ile zindelik,<br />

ağrı ve genel bakış skoru korelasyonu


3,5<br />

3,0<br />

2,5<br />

2,0<br />

1,5<br />

1,0<br />

,5<br />

GRUP II<br />

Şekil 15: Grup II’de başlangıç basınç ağrı eşiği ile EMG korelasyonu<br />

EMG<br />

0,0<br />

-,5<br />

1,5<br />

2,0<br />

2,5<br />

3,0<br />

3,5<br />

4,0<br />

Basınç-Ağrı Eşiği<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

10<br />

GRUP II<br />

BECK<br />

DEGISIKLIK<br />

BECK<br />

AGRI<br />

BECK<br />

ZINDELIK<br />

BECK<br />

MENTAL SAGLIK<br />

BECK<br />

EMOSYONEL<br />

BECK<br />

SOSYAL FONK.<br />

BECK<br />

0<br />

-20<br />

0<br />

20<br />

40<br />

60<br />

80<br />

100<br />

120<br />

FIZ. FONK.<br />

Şekil 16: Grup II’de başlangıç Beck depresyon ölçeği ile fiziksel fonksiyon,<br />

sosyal fonksiyon, emosyonel rol fonksiyon, mental sağlık, zindelik,<br />

ağrı ve sağlıkta değişiklik skoru korelasyonu<br />

50<br />

GRUP II<br />

Şekil 17: Grup II’de 1. ay Beck depresyon ölçeği ile fiziksel BECK.1 fonksiyon, sosyal fonksiyon,<br />

f iziksel rol fonksiyon, emosyonel rol fonksiyon, mental ZINDE.1sağlık, zindelik,<br />

40<br />

BECK<br />

MENTAL SAGLIK<br />

30<br />

20<br />

BECK<br />

EMOSYONEL<br />

BECK<br />

FIZIKSEL ROL


10<br />

SOSYAL FONK<br />

BECK<br />

0<br />

-20<br />

0<br />

20<br />

40<br />

60<br />

80<br />

100<br />

120<br />

FIZ. FONK.<br />

skoru korelasyonu<br />

120<br />

GRUP II<br />

Şekil 18: Grup II’de 3. ay basınç ağrı eşiği ile fiziksel fonksiyon<br />

100<br />

skoru korelasyonu<br />

80<br />

60<br />

40<br />

FIZIKSEL FONK.<br />

20<br />

-1<br />

0<br />

1<br />

2<br />

3<br />

4<br />

5<br />

6<br />

Basınç ağrı eşiği<br />

50<br />

40<br />

30<br />

20<br />

10<br />

GRUP II<br />

BECK<br />

AGRI<br />

BECK<br />

ZINDELIK<br />

BECK<br />

MENTAL SAGLIK<br />

BECK<br />

EMOSYONEL<br />

BECK<br />

FIZIKSEL ROL<br />

BECK<br />

SOSYAL FONK.<br />

BECK<br />

0<br />

-20<br />

0<br />

20<br />

40<br />

60<br />

80<br />

100<br />

120<br />

FIZ. FONK.<br />

Şekil 19: Grup II’de 3. ay beck depresyon ölçeği ile fiziksel fonksiyon, sosyal fonksiyon,<br />

fiziksel rol fonksiyon, emosyonel rol fonksiyon, mental sağlık, zindelik, ağrı<br />

skoru korelasyonu<br />

3,5<br />

3,0<br />

2,5<br />

2,0<br />

1,5<br />

1,0<br />

,5<br />

GRUP III<br />

0,0<br />

EMG<br />

-,5<br />

1,5<br />

2,0<br />

2,5<br />

3,0<br />

3,5<br />

4,0<br />

4,5<br />

TN. ALG


Şekil 20: Grup III’te 3. ay basınç ağrı eşiği ile EMG aktivitesi korelasyonu<br />

120<br />

GRUP III<br />

100<br />

80<br />

60<br />

40<br />

AGRI<br />

20<br />

0<br />

10<br />

20<br />

30<br />

BECK<br />

Şekil 23: Grup III’te 3. Beck depresyon ölçeği ile ağrı skoru korelasyonu<br />

TARTIŞMA<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>(MAS), kaslarda ve/veya fasyalarda bulunan ve tetik nokta<br />

denilen hipersensitif noktalarla karakterize; ağrı, kas spazmı, hassasiyet, sertlik, hareket<br />

kısıtlılığı, güçsüzlük, bazen otonomik disfonksiyon yapabilen bir rahatsızlıktır. Semptomlar<br />

genellikle tetik noktadan uzak bir alana yansır(87,53,82,10).


Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nun en sık nedeni <strong>miyofasyal</strong> yapıların akut bir travma<br />

nedeniyle zorlanmasıdır. Akut travma sonucu kas veya fasya içinde küçük, sınırları belirli,<br />

hipersensitif alanlar olan tetik noktalar meydana gelir. Tetik noktalar ligamanlarda,<br />

tendonlarda, periostta ve deride bulunabilir (53).<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong> tedavisi klinik pratikte en sık karşılaşılan problemlerden<br />

biridir. Bu durum birçok faktöre bağlıdır. Bu faktörlerden bir tanesi hastalığın iyi<br />

tanınmamasıdır. Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong> omuz, boyun kavşağı ve bel bölgesini tutan en sık<br />

muskuloskeletal hastalıktır ve şiddetli ağrının en sık nedenleri arasındadır. Bu sendroma eşlik<br />

eden ilginç semptomlar hastalığın tanısını güçleştirmektedir. Miyofasyal ağrılar, bazen bursit,<br />

artrit veya visseral hastalığı taklit edebildiğinden yanlış tanı konarak tedavi edilmeye<br />

çalışılmaktadır.<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nun tedavisinde temel prensip kaslardaki "spazm-ağrıspazm"<br />

döngüsünün kırılması ve tetik noktanın ortadan kaldırılmasına yöneliktir.Bu amaçla<br />

tetik noktaya yönelik enjeksiyonlar, kuru iğneleme veya germe-sprey tekniği gibi çeşitli<br />

tedaviler uygulanmaktadır.<br />

Biz çalışmamızda <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>nun tedavisinde ev egzersiz programı<br />

ile birlikte kuru iğneleme, fizik tedavi ve botulinum toksin enjeksiyonunun etkinliğini<br />

karşılaştırmayı ve etkilenen kasların tedavi öncesi ve sonrasında elektromiyografik<br />

özelliklerini araştırmayı amaçladık. Bu amaçla çalışmaya fizik muayene ile <strong>miyofasyal</strong> ağrı<br />

<strong>sendromu</strong> tanısı konmuş 45 hastayı rastlantısal olarak üç gruba ayırdık.<br />

Çalışmaya alınan bütün hastalara trapez kas germe ve postür egzersizleri öğretildi ve<br />

hastalıkları hakkında açıklayıcı bilgi verildi. Birinci gruba aldığımız 15 hastada, tetik<br />

noktalara kuru iğneleme yapıldı. İkinci gruba alınan 15 hastada, tetik noktalara botulinum<br />

toksin-A (Dysport®) enjeksiyonu uygulandı. Üçüncü grubu oluşturan 15 hastaya, ise fizik<br />

tedavi (Sıcak torba+TENS+Ultrason) uygulandı.<br />

Gruplar arasında belirli değişkenleri karşılaştırabilmek için yaş, cins, meslek, eğitim<br />

düzeyi bakımından fark olmaması gerekir. Bizim çalışmamızda da yaş, cins, meslek, eğitim<br />

düzeyi bakımından gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark yoktu (p>0.05).<br />

Her iki cinsiyette de herhangi bir yaşta tetik nokta gelişebilir.Çeşitli kaynaklarda<br />

<strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>nun her iki cinste de hemen hemen eşit oranda görüldüğünden<br />

söz edilmektedir(74). Ancak Friction’un(36) çalışmasında %62.5, Hong’un(56)<br />

çalışmasında %72.4, Graff-Redford’un (48) çalışmasında %75, Hagberg’in(51)


çalışmasında %80 hasta kadındır. Genel olarak kadınlar, <strong>miyofasyal</strong> ağrı gelişimine<br />

erkeklerden daha yatkın görünmektedir (53,84).<br />

Bir başka epidemiyolojik çalışmada 20-40 yaş arası kadınların %30’unda<br />

<strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>na rastlanmış olup, bunların %6’sının tadavi gerektirecek kadar<br />

şiddetli semptomlar gösterdiği belirtilmiştir (53).<br />

Bizim çalışmamıza alınan 45 hastanın 41’i (%91) kadın idi ve bu oran <strong>miyofasyal</strong> ağrı<br />

<strong>sendromu</strong>nun kadınlarda daha sık rastlandığını gösteren yukarıdaki çalışmalarla uyumluydu.<br />

Bunun diğer bir nedeni de polikliniğimize başvuran hastaların büyük çoğunluğunun kadın<br />

olması idi.<br />

30-49 yaş arasındaki hastalarda tetik nokta prevalansının en yüksek düzeyde<br />

olduğu, tetik noktaların yaş, kas stresi ve aktivite ile azaldığı gösterilmiştir. Miyofasyal ağrı<br />

<strong>sendromu</strong>nun bedenen çalışanlarda sedanter çalışanlara göre daha az görülmesi günlük<br />

aktivitenin koruyucu etkisi olduğunu düşündürmektedir (53,84).<br />

Kuru iğneleme yapılan birinci gruptaki hastaların yaş ortalaması 42.6, botulinum<br />

toksin-A enjeksiyonu yapılan ikinci gruptaki hastların yaş ortalaması 42.6, fizik tedavi<br />

uygulanan üçüncü gruptaki hastaların yaş ortalaması ise 44.3 idi. Çalışmaya aldığımız<br />

hastaların yaş ortalamaları literatürle uyumluydu ve gruplar arası istatistiksel anlamlı farklılık<br />

yoktu (p>0.05).<br />

Genel olarak hastalarımızın büyük bir çoğunluğunu ev hanımı olan hastalar<br />

oluşturmaktaydı. Bu oran kuru iğne grubunda %80, botulinum toksin grubunda %80, fizik<br />

tedavi grubunda ise %73.3 idi. Literatür taramasında <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>nun mesleksel<br />

değılımlarıyla ilgili yapılmış çalışmaya rastlayamadık. Ancak genel olarak, makro ve<br />

mikrotravmaların etkisinde kalan kişilerde daha sık görüldüğüne ilişkin bilgiler vardır.<br />

Çalışmaya başlamadan önce yaptığımız sorgulamada hiçbir olgumuz büyük bir travma<br />

tanımlamıyordu. Fakat hemen hemen bütün olgularımız, gerek iş, gerekse ev yaşamlarında<br />

yineleyen minör travmaların yakınmalarını arttırdığından söz ediyorlardı.<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong> ile ilgili literitürdeki çalışmalarda hastaların ağrı süresi<br />

hesaplanmamakla birlikte çalışmalar genellikle kronik ağrısı olan hastalar üzerinde<br />

yapılmıştır. Kronik ağrı süresi olarak kimi araştırmacılar 6 aylık bir süreyi kabul ederken, kimi<br />

araştırmacılar da 3 aylık ağrıyı kronik ağrı olarak kabul etmişlerdir.<br />

Wreje ve Brosson’un kronik <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>nda steril su ve salin<br />

enjeksiyonu yaptığı 117 hastalık bir çalışmada, en az 3 aydır <strong>miyofasyal</strong> ağrısı olan hastalar


çalışmaya alınmış olup, hastaların %55’i 3 yıldan daha uzun süredir, %80’i 1 yıldan daha<br />

uzun süredir ağrı çektiklerini ifade etmişlerdir( 91).<br />

Birch ve arkadaşları <strong>miyofasyal</strong> ağrı ile ilişkili gerçek noktalara akupunktur<br />

uygulamasını, NSAİ ile birlikte boyun ağrısı ile ilişkili olmayan noktalara akupunktur<br />

uygulaması ile karşılaştırdıkları çalışmaya kronik ağrısı olan hastaları almışlar ve gerçek<br />

noktalara akupunktur uygulamasının daha etkin olduğunu bulmuşlardır (15).<br />

Kasın ani zorlanmasına bağlı bir akut strain veya kronik ve tekrarlayıcı zorlanmalar<br />

aktif tetik nokta oluşturabilir. Hastalığa katkıda bulunan faktörler ortadan kalktığı zaman aktif<br />

tetik noktalar latent tetik noktalar haline dönüşür. Bu nedenle <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong><br />

kronik ağrı olarak kabul edilir (84,79). Biz de bu durumu göz önünde bulundurarak 3 aydan<br />

daha uzun süre olan hastaları çalışmaya aldık.<br />

Çalışmamızda kuru iğne grubunda ağrı süresi ortalama 4,1 yıl, botulinum toksin-A<br />

enjeksiyonu yapılan grupta ortalama 1,2 yıl, fizik tedavi grubunda ortalama 2,21 yıl idi.<br />

Gruplara göre olguların ortalama hastalık süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark<br />

vardı ancak şikayeti çok uzun süredir mevcut olan 2 hastanın ortalamayı yükseltmesi<br />

nedeniyle kuru iğne grubundaki olguların hastalık süre ortalaması diğer gruplardan fazlaydı.<br />

Bu 2 olgu dışında hastalık süresi açısından gruplar arasında fark yoktu.<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nda hastaların en önemli yakınmasının ağrı olduğundan<br />

tedavi sonuçlarının izlenmesinde de ağrıyla ilgili çeşitli skalalardan yararlanılmaktadır. En<br />

yaygın kullanılanı VAS (Visual Analogue Scale, Görsel Analog Skala)’dır.<br />

Wreje ve Brorsson’un yaptıkları çok merkezli bir çalışmada tetik noktalara tuzlu su<br />

veya steril su enjekte edilmiş ve VAS’la ölçülen ağrı değerlerinde anlamlı fark<br />

bulunamamıştır (91).<br />

Transkutanöz elektritsel sinir stimülasyonunun (TENS) <strong>miyofasyal</strong> ağrı ve tetik nokta<br />

hassasiyeti üzerine olan etkilerini araştıran bir çalışmada, çalışmaya alınan hastaların ağrı<br />

şiddetini ölçmek için VAS kullanılmıştır. Tedavi öncesi VAS değerleri ortalama olarak 41.1<br />

mm iken tedavi sonrasında bu değer 29.6 mm’ye inmiştir (48).<br />

Kadi ve arkadaşlarının lokalize trapez kas miyaljisinin patolojik mekanizmalarını<br />

inceledikleri çalışmalarında, hastaların ağrı şiddeti VAS kullanılarak ölçülmüştür. Median<br />

değerlere göre iki grup oluşturulmuştur: Birinci grupta median değer 2.4’ün altında (hafif<br />

ağrı), ikinci grupta ise median değer 2,4’ün üzerinde (daha şiddetli ağrı) olduğunu<br />

görmüşlerdir.İkinci grupta genişlemiş Tip I lifleri ile kapileri azalmış Tip I ve Tip IIA


liflerinin dikati çektiğini belirtmişlerdir.Buna ilaveten ağrı skoru yüksek hastaların kas<br />

liflerinde sitokrom oksidaz c enziminin negatif olduğunu saptayarak kas hücrelerinde bir<br />

enerji krizi olduğu kanaatine varmışlardır (62).<br />

Trapez tetik nokta enjeksiyonu ile masseter bölgede ağrı ve EMG aktivitesinin<br />

azalmasını gösteren kontrolsüz bir çalışmada tedavi öncesi VAS değerleri ortalama olarak 5.6<br />

iken enjeksiyon sonrasında 2.8’e inmiştir (19).<br />

Biz çalışmamızda tedavi öncesi ve sonrasında, istirahat ve fonksiyon sırasındaki<br />

VAS’ı değerlendirdik.<br />

İstirahat VAS değerlerine bakıldığında tedavi sonrası 1. ve 3. ayda her üç grupta da ağrı<br />

şiddetinin anlamlı derecede azaldığını gördük. Ancak botulinum toksin-A enjeksiyonu yapılan<br />

grubun 3. ay VAS değerindeki iyilik halinin daha belirgin olduğunu gördük.<br />

Fonksiyon VAS değerlerine bakıldığında ise tedavi sonrasında her üç grupta da<br />

şiddetinin anlamlı derecede azaldığını gördük.<br />

ağrı<br />

Ağrı şiddetini değerlendirmek üzere kullanılan ölçütlerden bir diğeri verbal analog<br />

skaladır. Fine ve arkadaşları <strong>miyofasyal</strong> tetik nokta enjeksiyonlarının etkinliğini<br />

değerlendirdikleri çalışmalarında ağrı şiddetini verbal ağrı skala üzerinden<br />

değerlendirmişlerdir(32).<br />

Çalışmaya aldığımız hastaları VAS’da olduğu gibi verbal ağrı skalası üzerinden<br />

değerlendirdiğimizde de her üç grupta da tedavi sonrasında ağrılarında önemli ölçüde azalma<br />

olduğunu tespit ettik.<br />

MAS’da tanısal değer taşıyan en önemli bulgulardan biri tetik noktanın saptanmasıdır.<br />

Yapılan çalışmalarda tetik noktanın fizik muayene bulgularından en güvenilir olanının fokal<br />

hassasiyet ve ağrı olduğu bildirilmiştir (70,71).Tetik noktalar gergin bir kas bantında parmak<br />

ucuyla yapılan palpasyonla araştırılır. En duyarlı nokta belirlendikten sonra buraya uygulanan<br />

basınçla hastanın aniden yüzünü ekşimesi,sıçraması ve uzak bir alanda yansıyan ağrı<br />

tanımlaması, bu bölgenin tetik nokta olduğunu gösterir. Bu bölgenin duyarlılığının saptanması<br />

nicel değerlendirmede ve tedaviyle elde edilecek yanıtın değerlendirilmesinde büyük önem<br />

taşır.Tetik nokta duyarlılığının saptanmasında algometreler kullanılmaktadır (20,33,56,61,76).<br />

Ayrıca bazı çalışmalarda başparmakla basarak hastanın tepkisin değerlendirildiği ölçümleri de<br />

görmekteyiz (26).<br />

Fischer üst trapez kası normal olan kadınlarda yaptığı çalışmada ağrı eşik değerini<br />

3.7±1.9 kg/cm² olduğunu bulmuştur(58).


Brennum’un yaptığı diğer bir çalışmada, basınçlı algometre ile ölçülen ağrıda yaşın<br />

önemli olmadığı, ancak kadınların ağrıya erkeklerden daha duyarlı oldukları belirtilmiştir<br />

(16).<br />

Jaeger ve Reeves germe ve sprey tekniğinin aktif tetik noktaların ağrı eşiğini 2.4<br />

kg’dan 4.1 kg’a çıkartarak ağrı eşiği sensivitesini %50 azalttığını göstermişlerdir. Tedavi<br />

edilmeyen tetik notaların sensivitesinde bir değişiklik oluşturmadığını saptamışlardır. Bilateral<br />

üst trapezlerdeki tetik noktalara bağlı baş ağrısı için tek taraflı uygulanan tetik nokta tedavisi<br />

sonucunda baş ağrısı azalmış, sadece tedavi edilen tetik noktanın sensivitesinde azalma<br />

saptanmıştır (61).<br />

Scudds ve arkadaşları, kronik ağrı sendromlu hastalarda %4 ‘lük lidokain ile sfenopalatin<br />

ganglion bloğu yaptıkları çalışmalarında, <strong>miyofasyal</strong> ağrı sendromlu hastalarda tedavi<br />

öncesi ağrı eşiğinin tedavi sonrasından daha düşük olduğunu göstermişlerdir. Ancak plasebo<br />

ve lidokain tedavisinin birbirine üstünlüğü olup olmadığını gösterememişlerdir(76).<br />

Arı, yaptığı çalışmada <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>nda enjeksiyon ve lazer tedavilerinin<br />

etkinliklerini karşılaştırdıkları çalışmada lazer grubunun algometrik ortalama değerlerini,<br />

enjeksiyon grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulmuştur(6).<br />

Çalışmamızda tetik noktaların ortalama algometrik ağrı eşiği ölçümlerine<br />

bakıldığında; her üç gruptaki hastaların tetik noktaların ortalama algometrik ağrı eşiği<br />

ölçümlerinde artış olsa da sadece kuru iğne grubunda başlangıca göre 3. ay tetik noktaların<br />

ortalama algometrik ağrı eşiği ölçümündeki yükseliş istatistiksel olarak ileri düzeyde<br />

anlamlıydı. Kuru iğne grubunda 3. ay ortalama algometrik ağrı eşiği düzeyinin anlamlı<br />

derecede yülselmesine rağmen, bunun VAS ve verbal ağrı ifadelerine yansımamış olmasının,<br />

bu gruptaki hastaların başlangıçta tetik nokta sayılarının, fonksiyon VAS değerlerinin diğer<br />

gruplardan daha yüksek olmasıyla ve bu gruptaki hastaların ortalama ağrı süresinin fazla<br />

olması sebebiyle kronik ağrı davranışı gibi ağrı algılamasında bozuklukla ilişkili olabileceğini<br />

düşünmekteyiz.<br />

Klinik koşullarda, ağrı toleransı hastanın ağrıya karşı olan hassasiyetini ölçmek için<br />

kulanılır. Bu nedenle de tolerans ölçümü, ağrı eşiğinin ölçüldüğü patolojik hasas bölgeler<br />

yerine, normal dokular üzerinde yapılır. Deltoid kasında nadiren tetik nokta bulunduğu ve<br />

kolayca lokalize edilebileceği için, tolerans ölçümü genellikle bu bölgede yapılır(33).


Bizim uyguladığımız kuru iğne, botulinum toksin-A enjeksiyonu, ve fizik tedavi<br />

tetik noktalara yönelik olduğundan, deltoid kası üzerinden bakılan ağrı toleransında bir<br />

değişiklik olmaması doğaldır.<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nda kas spazmı ve gergin banta bağlı eklemde hareket<br />

sınırlanması ortaya çıkabilir. Miyofasyal ağrı sendromlu olgularda eklem hareket açıklığının<br />

tedaviye yanıtının değerlendirildiği tek bir çalışmaya rastladık (56).Bu çalışmada, trapezius<br />

kasındaki tetik noktalara bağlı gelişen <strong>miyofasyal</strong> ağrı sendromlu olgularda kuru iğneleme ile<br />

lidokain enjeksiyonunun etkileri karşılaştırılmış ve ağrılı bölgenin karşı yönüne olan lateral<br />

fleksiyon parametrelerden birini oluşturmuştur. Sonuçta her iki grupta da enjeksiyondan<br />

hemen sonra eklem hareket açıklığında anlamlı bir artış belirlenmiştir.Ancak bu çalışmada<br />

ağrılı bölge yönündeki servikal laterel fleksiyonla karşılaştırma yapılmamıştır.<br />

Cheshire ve arkadaşları, <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>nda tedavi öncesi ve sonraki<br />

haftalarda takip parametresi olarak kastaki spazm derecesi ile ilişkili olarak eklem hareketinin<br />

sınırlanmasını da içeren bizim de çalışmamızda kullandığımız ‘palpabl kas spazmı derecesi’ni<br />

kullanmışlardır.<br />

Çalışmamızda her üç grupta da başlangıca göre 1. ve 3. ay palpabl kas spazmı<br />

değerlerinde görülen düşüş istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı bulunmuştur.<br />

MAS’da iğne EMG ile yapılmış olan çalışmalar farklı sonuçlar vermektedir. İlk olarak<br />

Buchthal ve Clemmesen, 1940 yılında proprioseptif reseptörlerden kaynaklanan spontan EMG<br />

aktivitesini bulup yayımlamışlardır.O zamandan beri lomber disk hastalığı, gerilim başağrısı,<br />

fibrozit, fibromyalji ve <strong>miyofasyal</strong> gergin bantları olan hastalarda EMG ile yapılmış olan<br />

birçok çalışma bildirilmiştir. 1957 yılında Travell, tetik noktalardan kaynaklanan yüksek<br />

frekanslı ateşlemeler tarif etmiştir. Kraft ve arkadaşları ise myofasyal tetik noktadaki kas<br />

liflerinde istirahatte EMG aktivitesi saptamamışlardır(84). Awad ve Arroyo tetik noktadaki<br />

kaslarda artmış polifazik potansiyeller rapor etmişlerdir.Ancak bu çalışmada, aynı hastalarda<br />

tutulmayan kaslardaki kontrol değerleri ile gözlenen polifazik potansiyelleri<br />

karşılaştırmamışlardır (84).<br />

Durete ve arkadaşları da tetik noktalarda, duyarlı noktalarda,gergin bantlarda spontan<br />

aktivite veya denervasyonu düşündürecek bulguya rastlamamışlardır (29).<br />

1983 yılında Travell ve Simons tetik noktaların istirahat aktivitesi göstermediği,<br />

gözlenen aktivitenin giriş(insersiyonel) veya motor ünit aktivitesi olduğu sonucuna<br />

varmışlardır (59).


1985 yılında Friction iğne EMG’si ile tetik noktalara sahip gergin bantın, normal kas<br />

bantlarına oranla motor ünite elektiriksel aktivitesinde artış saptamıştır (36).<br />

1993 yılında Hubbard ve Berkoff monopolar iğne EMG’si kullanılarak yapılan bir<br />

çalışmada trapezius kasının tetik noktasının olduğu 1-2 mm’lik alanda spontan elektrik<br />

aktivitesi gözlemlemişlerdir.Bu aktivitenin kürar ile azaladığını ve sempatik iletimi selektif<br />

olarak bloke eden fentolamin ile artığını gözlemlemişlerdir. Bu çalışmada tetik noktalar<br />

Travel ve Simons’un kriterlerine uygun palpasyonla bulunmuş ve iğne EMG amplitüdlerinde<br />

anlamlı yükseklik bulunmuştur (59).<br />

1994 yılında McNulty ve arkadaşlarının yaptığı yeni bir çalışmada trapezius tetik<br />

noktalarının ve aynı anda komşu kas liflerinin EMG aktiviteleri hem gerilimli durumda hem<br />

de dinlenim durumunda değerlendirilmiştir. Miyofasyal tetik noktalarının, komşu<br />

duyarsız kas liflerine göre daha büyük EMG aktivitesi gösterdiği; gerilim baş ağrısına sahip<br />

hastalardaki tetik nokta aktivitesinin, olmayanlara göre daha büyük olduğu; psikolojik stres<br />

sırasında tetik noktalardaki EMG aktivitesindeki artışa karşın, komşu kas liflerinde değişiklik<br />

saptanmadığı belirlenmiştir (69).<br />

Carlson ve arkadaşları, ağrılı kas spazmlarındaki refere fonksiyon bozukluğunu,<br />

trapezdeki tetik noktalara yapılan enjeksiyonlardan sonra EMG aktivitesinde azalma ile ve<br />

ipsilateral masseterdeki ağrıda çözülme ile 20 olguluk açık kontrolsüz bir çalışma ile<br />

göstermişledir (19).<br />

Çalışmamızda iğne EMG ile etkilenen trapez kas ve tetik noktasındaki istirahat<br />

halindeki patolojik spontan elektriksel aktiviteyi değerlendirdiğimizde her üç grupta da tedavi<br />

sonrasında elektriksel aktivitenin azaldığını ancak fizik tedavi grubunda patolojik spontan<br />

aktivite azalmasının daha belirgin olduğunu gördük.<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nda, bazı olgularda tetik noktalarda spontan<br />

elektromiyografik aktivite gözlendiği, bazı araştırmacılarca bu aktivitenin son plak gürültüsü<br />

olduğu veya iğne EMG’si sırasında amplitüdün daha yüksek olduğu ileri sürülmüştür.<br />

Çalışmamız, MAS’da izlenen spontan aktivite olarak gözlenen potansiyellerin, düzenli ve<br />

daha yüksek amplitüdlü oluşu ile son plak gürültüsünden farklı özellikler taşıdığını<br />

düşündürmüştür.<br />

Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong> tedavisinde tetik nokta enjeksiyonu en etkili yöntemlerden<br />

biridir. Tetik nokta enjeksiyonunun inaktivasyon mekanizmaları ;<br />

kas lifleri ve sinir sonlanmalarının mekanik hasarı, kas liflerinin mekanik hasarlanması<br />

sonucunda ekstrasellüler potasyumun artması ve bunun sinir liflerini depolarize etmesi,


ağrıyı arttıran pozitif feedback mekanizmasının kırılması, enjekte edilen lokal anestezik veya<br />

salinle nosiseptip maddelerin lokal dilüsyonu, lokal anesteziklerin metabolitlerin<br />

temizlenmesini arttırıcı vazodilatalör etkilerinin olması şeklinde özetlenebilir (84).<br />

Kuru iğneleme sadece anormal fonksiyon gösteren kontraktil elemanları veya tetik<br />

nokta aktivitesine katkıda bulunan sinir sonlanmalarının duysal ya da motor<br />

komponentlerini mekanik olarak bozarak etki gösterir. Nöromusküler disfonksiyonun<br />

durması kas liflerinin palpabl gergin bantlarını ve yansıyan ağrı ve lokal hassasiyetten<br />

sorumlu olan duysal sinirlerin hiperirritabilitesini azaltır. İğne ile kas liflerinin hasarına<br />

bağlı olarak lokal intrasellüler potasyum salınımı, ekstrasellüler potasyumun yeterli miktara<br />

ulaştığı alanlarda sinir liflerinin depolarizasyon bloğuna neden olur (84). Lokal<br />

anesteziklerin analjezik ve dilüsyon etkilerinden faydalanılmadığı için, kuru iğneleme ağrılı<br />

bir işlemdir.<br />

Gunn’a göre MAS bir periferik nöropatinin epifenomenleri olan motor, duysal ve<br />

otonom belirtiler verdiğinden periferek sinir sisteminde fonksiyonel bir bozukluk<br />

düşünülmelidir.Aynı araştırıcı nöropatinin her zaman sinir kökünde geliştiğini ve buna en<br />

fazla spondilozun yol açtığını ileri sürmektedir ve intramüsküler stimülasyon(IMS) adı<br />

altında bir kuru iğneleme tekniği geliştirmiştir(47).<br />

Hong, <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong> olan 58 hastanın üst trapez kasında bulunan tetik<br />

noklalarda lidokain ve kuru iğnelemenin etkinliğini karşılaştırmış, her iki tekniğin de etkin<br />

olduğunu (iki grup arasında anlamlı fark olmadığını),kuru iğneleme grubunda injeksiyon<br />

sonrası hassasiyetin daha çok olduğunu ve injeksiyon sırasında lokal seyirme cevabının<br />

ortaya çıkması ile etkinliğin artığını bildirmiştir. Lidocaine grubunda ise enjeksiyon sonrası<br />

ağrının daha az olduğunu belirtmiştir (55,56).<br />

Garvey ve arkadaşları, tetik noktaya bağlı bel ağrısı olan 63 hasta ile yaptıkları<br />

çalışmada, kuru iğneleme, lidokain, lidokain+steroid enjeksiyonu ve acupress ile birlikte<br />

vapocoolant uyguladıkları gruplar arasında ağrı sorgulaması açısından anlamlı fark<br />

görmemişler ancak kuru iğnelemeyi daha faydalı bulmuşlardır (41).<br />

Frost’un çalışmasında <strong>miyofasyal</strong> tetik nokta içine, prostoglandin inhibitörü olan<br />

diklofenak enjekte edildiğinde, lidokainden daha etkili ağrı azalması saptandığı<br />

bildirilmiştir. Zira periferik sinir uçlarını hassaslaştıran maddeler arasında histamin,<br />

serotonin lökotrienler, bradikinin ve potasyumun yanısıra prostoglandinler de yer alır (18).


Miyofasyal tetik noktalar için iğneleme tedevisini inceleyen sistematik bir<br />

incelemede Cummings ve White enjekte edilen maddenin içeriğine göre farklılık olmadığı<br />

ve ıslak iğnelemenin, kuru iğnelemeye göre terapödik olarak üstünlüğü olmadığı sonucuna<br />

varmıştır (24).<br />

Baldry ve arkadaşları, A delta lifleri boyunca tetik noktaları inaktive<br />

edebileceğinden yüzeyel kuru iğnelemeyi önermiştir (15).<br />

Tüm bu iğneleme tekniklerinde <strong>miyofasyal</strong> tetik noktanın tam tanımlanmasında<br />

palpasyona güvenilir. Cummings ve White bu yöntem dışında hiçbir tekniğin daha<br />

güvenilir olmadığını belirtmişlerdir (15,24).<br />

Çalışmamızda kuru iğne grubunda tedavi öncesine göre 1. ve 3. aydaki istirahat<br />

VAS’ında görülen düşüş istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur . Fonksiyon VAS değeri,<br />

verbal ağrı skoru, tetik nokta sayısı ve palpabl kas spazmı derecesinde de 1. ve 3. ayda<br />

istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı düşüş olduğu görülmüştür. Tetik noktaların<br />

algometrik ortalama değerinde başlangıca göre 3. aydaanlamlı yükselme olmuştur. Kuru iğne<br />

grubundaki hastaların 1. ayda ifade ettikleri iyilik halinin 3. ayda biraz azalarak devam<br />

etmesini, hastaların günlük yaşamlarında tetik nokta oluşumunu arttırıcı mikro ve makro<br />

travmalardan uzak kalamadığını ifade etmelerine bağlamaktayız.<br />

Tetik noktaya botulinum toksin enjeksiyonu son yıllarda uygulanmaya başlanan bir<br />

tedavi yöntemidir. Botilinum toksininin terapötik değeri nöromusküler bileşkede asetilkolin<br />

salınımını bloke ederek kas hiperaktivitesini ve lokal iskemiyi azaltmasına bağlıdır.<br />

Cheshire ve arkadaşları servikal, paraspinal ve omuz kuşağı kaslarında <strong>miyofasyal</strong><br />

ağrısı olan hastalarda yaptıkları randomize, plasebo kontrollü, çift kör bir çalışmada 6<br />

hastada tetik noktalara botulinum toksin tip A ve tuzlu su enjeksiyonunun etkinliğini çeşitli<br />

parametrelerle araştırmışlar ve 4 hastada botulinum toksin tip A’nın butun parametrelerde<br />

dehe etkin olduğunu gözlemişlerdir (20).<br />

Porta ve arkadaşları, botulinum toksin tip A ile steroid enjeksiyonunu<br />

karşılaştırmışlar ve tedavi sonrası 30. ve 60. günlerde önemli bir iyileşme sağlamışlardır<br />

(15).<br />

Wheeler ve arkadaşlarının, refrakter unilateral servikotorasik <strong>miyofasyal</strong> ağrıda<br />

plasebo(salin) ve botulinum toksin tip A enjeksiyonunu karşılaştırdıkları çalışmada iki grup<br />

arasında istatistiksel anlamlı farklılık gösterilememiştir(90).


Çalışmamızda botulinum toksin-A enjeksiyonu yapılan grupta tedavi öncesine göre 1.<br />

ve 3. ay istirahat ve fonksiyon VAS değeri, verbal ağrı skoru, tetik nokta sayısı ve palpabl kas<br />

spazmı derecesinde görülen düşüşler istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı (p


Derin ısıtıcı bir ajan olan ultrasonun analjezik etkisi öncelikle termal etkiye bağlanmakla<br />

birlikte, duysal afferentlerin uyarılmasıyla omuriliğin arka boynuzunda kapı kontrol<br />

mekanizmasının devreye girmesiyle de gerçekleştiği ileri sürülmektedir (65).<br />

Esenyol, Çağlar ve Aldemir üst trapezius kasındaki tetik noktalara egzersizle kombine<br />

ultrason ve enjeksiyon tedavilerinin etkinliğini araştırmışlar ve eşit etkinlikte olduğunu<br />

saptamışlardır (31).<br />

Gam ve arkadaşlarının yaptığı, <strong>miyofasyal</strong> tetik nokta tedavisinde masaj ve<br />

egersizle kombine edilen ultrasonun etkinliğini değerlendiren randomize kontrollü bir<br />

çalışmada ultrason, masaj ve egzersiz kombinasyonunun, masaj ve egzersiz ve plasebo<br />

ultrason kombinasyonuna ek fayda sağlamadığı gösterilmiştir(40).<br />

Çalışmamızda fizik tedavi grubunda tedavi öncesine göre 1. ve 3. ay istirahat<br />

VAS’ında görülen düşüş anlamlı bulunmuştur. Fonksiyon VAS değeri, verbal ağrı skoru,<br />

tetik nokta sayısı ve palpabl kas spazmı derecesinde de 1. ve 3. ayda istatistiksel olarak ileri<br />

düzeyde anlamlı düşüş olduğu görülmüştür. Bu grupta da kuru iğne grubuna benzer şekilde,<br />

hastaların 1. ayda ifade ettikleri iyilik halinin 3. ayda biraz azalarak devam etmesini,<br />

hastaların günlük yaşamlarında tetik nokta oluşumunu arttırıcı mikro ve makro travmalardan<br />

uzak kalamadığını ifade etmelerine bağlamaktayız. Botulinum toksin-A enjeksiyonu yapılan<br />

gruptaki hastalar için de böyle bir durum geçerli olsa da ilacın etkinliğinin bu süre içinde<br />

devam etmesinin hastaların iyilik halinin artarak devam etmesine neden olduğunu<br />

düşünmekteyiz. Ayrıca her üç grupta da tedavi sonrası tetik nokta oluşmasını önlemekte<br />

yetersiz kalınmasını, hastalarımızın eğitim ve sosyoekonomik düzeyinin düşük olması ile<br />

ilişkilendirmekteyiz.<br />

Genel olarak <strong>miyofasyal</strong> ağrı tedavisinde başarılı ve başarısız olunan olguları,<br />

hastaların tedavi öncesi verileri ile karşılaştırdığımızda, başarısızlığın hastanın önceden<br />

gördüğü tedavinin şekli ve sayısı ile ilgili olmadığı, hastalık süresi fazla olanlarda,<br />

fonksiyon VAS skoru, tetik nokta sayısı yüksek ve eğitim düzeyi düşük olan hastalarda<br />

başarısızlık oranının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Kuru iğne grubunda bu nitelikleri<br />

taşıyan hasta sayısının fazla olmasının bu gruptaki tedavinin başarısını gölgelediğini<br />

düşünmekteyiz.<br />

Literitürde <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>nu fonksiyonel olarak değerlendiren bir<br />

çalışmaya rastlayamadık. Oysa ki <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong> en sık görüler kronik ağrı<br />

nedenlerinden biridir. Kronik ağrının günlük yaşam aktivitelerini etkilemesı beklenen bir


sonuçtur. Ancak <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong> ile yapılan çalışmaların çoğu tedavi etkinliğini<br />

sadece ağrı şidetini değerlendirerek göstermişlerdir.<br />

Çalışmamızda bir kronik ağrı nedeni olan <strong>miyofasyal</strong> ağrının fonksiyonel<br />

değerlendirmesini yapmak amacıyla SF-36 (The MOS 36-item short-form health survey)<br />

formunu kullandık. SF-36 formu toplam 36 maddeden oluşan, çok geniş ve değişik<br />

kulanımlar için geliştirilmiş, kas iskelet sistemi rahatsızlığı olan hastalarda güvenilirliği ve<br />

geçerliliği çalışmalarla gösterilmiş jenerik bir ölçüttür (7,8,72).<br />

Çalışmamızda botulinum toksin-A enjeksiyonu yapılan gruptaki olguların 1.ve 3. ay<br />

fiziksel fonksiyon değerleri ile 3. ay sosyal fonksiyon değerleri kuru iğne ve fizik tedavi<br />

grubundaki olgulardan anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur.<br />

Fizik tedavi ve Botulinum toksin-A enjeksiyonu yapılan grupta başlangıca göre 1. ve<br />

3. ay fiziksel rol fonksiyonu değerlerinde görülen artış istatistiksel olarak anlamlı<br />

bulunmuştur. Kuru iğne grubunda başlangıca göre tadavi sonrası sadece 1. ay fiziksel rol<br />

fonksiyonu değerinde görülen artış istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bulunmuştur.<br />

Her üç grupta da başlangıca göre 1. ve 3. ay ağrı fonksiyonu değerlerinde görülen<br />

artışlar istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı bulunmuştur.<br />

Kuru iğne grubunda başlangıca göre 1. ay genel sağlıkta değişiklik puanında görülen<br />

artış istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı iken; başlangıca göre 3. ay genel sağlıkta<br />

değişiklik puanında görülen artış istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bulunmuştur. Fizik<br />

tedavi ve botulinum toksin-A enjeksiyonu yapılan grupta başlangıca göre 1. ve 3. ay genel<br />

sağlıkta değişiklik puanlarında görülen artış istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı<br />

bulunmuştur.<br />

Genel olarak klinik sorgulama ve muayene ile korele olarak botulinum toksin-A<br />

enjeksiyonu yapılan grupta yaşam kalitesi düzeyinde de tedavi sonrası 1 ve 3. aydaki iyilik<br />

hali daha belirgin bulunmuştur.<br />

En genel anlamda ağrı, organizmanın biyopsikososyal denge ve uyumunun<br />

bozulduğunun göstergesidir. Ağrı, periferik sinirler aracılığı ile uyarıların beyne taşınması<br />

sonucu duyumsanır. Ancak sonuçta, belki de ilk uyarandan oldukça farklı bir şekilde<br />

algılanır.Bu nedenle ağrının tanı ve tedavisinde, algısal yönü kadar duygusal, bilişsel ve<br />

davranışsal boyutlarını da dikkate almak gerekir. Ruhsal durum ile ağrı arasında iki yönlü<br />

bir ilişki vardır:Ağrılı bir tıbbi hastalık kişinin ruhsal iyilik durumunu bozabilir. Ruhsal<br />

durumdaki düzensizlikler de doğrudan ağrının algılanmasını ve ağrı yaşantısını etkiler.


Kronik ağrılarda ağrı süresi uzadıkça hastanın gerginliği ve depresyonu artar, sosyal<br />

yaşamdan uzaklaşarak çok fazla bedeni ile uğraşabilir (25).<br />

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiatri Bölümü tarafından yürütülen<br />

uluslararası Dünya Sağlık Örgütü çalışmasında ülkemizdeki temel sağlık hizmetlerinde<br />

ruhsal sorunlar araştırılmış ve sağlık ocağına başvuran hastalar içinde kronik hastalığı<br />

olanların %40.4’ünde ruhsal hastalık saptanmıştır. Bu oran kronik hastalığı olmayanlarla<br />

karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur(25).<br />

Fishbain ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada <strong>miyofasyal</strong> ağrı sendromlu<br />

hastalarda DSM-III tanıları araştırılmıştır. Çalışmaya 238 <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong>na<br />

bağlı kronik ağrılı hasta alınmıştır. Çalışma sonucunda, <strong>miyofasyal</strong> ağrı sendromlu kadın<br />

ve erkeklere eşit oranda depresyon tanısı konmuştur. Genel kronik ağrı popülasyonunda<br />

kadınlar depresyona erkeklerden daha yatkındır. Sonuçlar <strong>miyofasyal</strong> ağrı <strong>sendromu</strong> olan<br />

ve olmayan kronik ağrı hastalarında psikiatrik farklılıklar olabileceğini göstermiştir(35).<br />

Depresyon ve ağrının birbirine sıklıkla eşlik etiği gerçeğe kabul edilmekte ancak<br />

hangisinin diğerinden önce başladığı konusundaki tartışmalar hala sürmektedir.Oranlar bir<br />

kenana bırakıldığıda gerçek şudur ki, normal populasyona göre kronik ağrılı hastalarda<br />

depresyon sıklığı birkaç kez yüksektir.<br />

Çalışmamızda tedavi öncesi Beck depresyon ölçeği değerlerine bakıldığında; kuru<br />

iğneleme grubunda 21.4, botulinum toksin-A enjeksiyonu yapılan grupta 15.2, fizik tedavi<br />

grubunda 15.67 idi. Tedavi sonrası 1. ayda Beck depresyon ölçeği değerleri; kuru iğneleme<br />

grubunda 15.13, botulinum toksin-A enjeksiyonu yapılan grupta 11.4, fizik tedavi<br />

grubunda 13.13 olarak saptandı. Tedavi sonrası 3. ayda ise Beck depresyon ölçeği<br />

değerleri; kuru iğneleme grubunda 12, botulinum toksin-A enjeksiyonu yapılan grupta<br />

11.53, fizik tedavi grubunda 13.53 idi. Her 3 grupta da tedavi sonrası 1. ve 3. ayda<br />

değerlendirilen Beck depresyon ölçütü değerlerindeki düşüş istatistiksel olarak anlamlı<br />

bulunmuştur. Hastaların hiçbirinin depresyon tedavisi görmeksizin grupların Beck<br />

depresyon ölçeğinde düşüş olması, kronik ağrının bu hastalarda depresif şikayetleri<br />

arttırdığını düşündürmektedir. Hasta bazında değerlendirdiğimizde 12 hastanın ciddi, 9<br />

hastanın orta derecede depresyonu olduğunu görmekteyiz.<br />

Çalışmamızda kuru iğne grubunda başlangıç ölçümleri için SF-36 parametrelerinden ağrı<br />

skoru ile EMG aktivitesi arasında negatif yönde, iyi düzeyde ve istatistiksel olarak ileri<br />

düzeyde anlamlı korelasyon oduğunu göstermiştir. Bu sonuç bize şiddetli ağrısı olan


hastaların iğne EMG’lerindeki patolojik spontan aktivite derecesininde ağrıyla korele<br />

olarak arttığını göstermektedir. Ayrıca bu grupta basınç ağrı eşiği ile SF-36<br />

parametrelerinden sosyal fonksiyon arasında negatif yönde, iyi düzeyde ve istatistiksel<br />

olarak anlamlı korelasyon bulunmaktadır. Tetik noktalarındaki algometrik ağrı eşiği düşük<br />

olan hastaların sosyal etkinliğinin olumsuz yönde etkilendiğini görmekteyiz. Hastaların<br />

tedavi sonrası 3. ay ölçümlerinde Beck depresyon ölçeği ile SF-36 parametrelerinden<br />

zindelik skoru arasında negatif yönde, iyi düzeyde ve istatistiksel olarak ileri düzeyde<br />

anlamlı korelasyon bulunurken; Beck depresyon ölçeği ile SF-36 parametrelerinden ağrı ve<br />

sağlıkta genel bakış skorları arasında negatif yönde, iyi düzeyde ve istatistiksel olarak<br />

anlamlı düzeyde korelasyon bulunmaktadır. Bu değerler bize hastaların ağrısına yönelik<br />

yapılan tedavi ile depresif şikayetlerinin azalmasında ve SF-36 parametrelerinden ağrı,<br />

zindelik ve sağlığına genel bakışında belirgin iyilik hali olduğunu göstermektedir.<br />

Fizik tedavi ve Botulinum toksin-A enjeksiyonu yapılan grupta ise başlangıç ölçümeri için<br />

basınç ağrı eşiği ile EMG aktivitesi arasında negatif yönde, iyi düzeyde ve istatistiksel<br />

olarak anlamlı korelasyon bulunmuştur. Bu korelasyon da kuru iğne grubuna benzer<br />

şekilde, basınç ağrı eşiği düşük (şiddetli ağrısı) olan hastaların iğne EMG’lerindeki<br />

patolojik spontan aktivite derecesinin de ağrıyla korele olarak arttığını göstermektedir.<br />

Botulinum toksin-A enjeksiyonu yapılan grupta başlangıç ölçümleri için; Beck depresyon<br />

ölçeği ile SF-36 parametrelerinden fiziksel fonksiyon, sosyal fonksiyon, mental sağlık,<br />

zindelik, ağrı ve sağlıkta değişiklik skorları arasında negatif yönde, iyi düzeyde ve<br />

istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı korelasyon bulunurken (p


psikolojik stres kaynaklarının hastalığın gelişim ve ilerlemesine katkıda bulunduğu<br />

unutulmamalıdır. Tedavi sonrası, tetik noktaların yeniden gelişimini önlemek için egzersiz<br />

programına devam etmek ve tetik nokta gelişimini başlatan tüm faktörlerin kontrol altında<br />

tutulması gereklidir. Hastalığın oluşumuna katkıda bulunan faktörlerin baskılanmasında,<br />

hastanın eğitim ve sosyokültürel seviyesi oldukça önemlidir. Bu çalışmamızda tedavide<br />

kullandığımız her üç yöntem de etkili olmakla birlikte, egzersiz, kuru iğneleme ve yüzeyel<br />

sıcak uygulamaları gibi yöntemlerin maliyet açısından daha uygun olacağını<br />

düşünmekteyiz.<br />

ÖZET VE SONUÇ<br />

Amaç: Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong> (MAS) tedavisinde, ev egzersiz programına ilave<br />

olarak kuru iğneleme, botulinum toksin (BTX) enjeksiyonu, fizik tedavinin etkinliğini


karşılaştırmayı ve etkilenen kasların tedavi öncesi ve sonrasında elektrofizyolojik<br />

özelliklerini araştırmayı amaçladık.<br />

Gereç ve Yöntem: Çalışmaya üst trapez kasındaki tetik noktalara bağlı olarak<br />

gelişen <strong>miyofasyal</strong> ağrı sendromlu 45 hasta (41 kadın, 4 erkek) alındı. Hastalar randomize<br />

olarak 15’er kişilik 3 gruba ayrıldı: Kuru iğneleme grubu, Botulinum toksin A enjeksiyonu<br />

yapılan grup ve fizik tedavi grubu. Tedavi etkinliğinin değerlendirilmesi için ölçümler<br />

klinik olarak, tedavi öncesi ve tedaviden sonra 1. ve 3. aylarda, elektrofizyolojik olarak ise<br />

tedavi öncesi ve tedaviden bir ay sonra yapıldı. Hastaları değerlendirme kriteri olarak;<br />

istirahat ve fonksiyon halindeki vizüel analog skala üzerinden ağrı derecesi (VAS-İ, VAS-<br />

F) ve verbal ağrı skoru, algometrik ölçümle saptanan tetik noktnına basınç ağrı eşiği, tetik<br />

nokta sayısı, palpabl kas spazmı derecesi, genel yaşam kalitesi ölçeği olarak kısa form-36<br />

(SF-36), psikolojik durum ölçeği olarak Beck depresyon ölçeği kullanıldı.<br />

Elektrofizyolojik olarak ise algometre ile saptanan en aktif tetik noktanın EMG aktivitesi<br />

(4 dereceli bir skala üzerinden) değerlendirildi. Kuru iğne grubuna 3 hafta boyunca haftada<br />

1 seans olmak üzere tetik noktalara üçer adet 0.25x25 mm’lik steril akupunktur iğnesi<br />

uygulandı. Botuninum toksin A enjeksiyonu uygulanan gruba ilaç ,her tetik nokta için 25U<br />

Dysport® kas içine enjekte edildi. Fizik tedavi grubunda olan hastaların tetik noktalarına<br />

10 seans ultrason (1.5 watt/cm² dozda, her tetik nokta için 2 dakika süre ile), konvansiyonel<br />

TENS (20 dak) ve yüzeyel sıcak uygulama yapıldı. Tüm hastalara germe ve postür<br />

egzersizleri uygulandı.<br />

Bulgular: Çalışmamızda tetik noktadan yapılan iğne EMG’sinde, spontan aktivite<br />

olarak gözlenen potansiyellerin, düzenli ve daha yüksek amplitüdlü oluşu, bize bu aktivitenin<br />

son plak gürültüsünden farklı özellikler taşıdığını düşündürmüştür. Her üç grupta da VAS-İ,<br />

VAS-F, verbal ağrı skoru, tetik nokta sayısı, palpabl kas spazmı derecesi, Beck depresyon<br />

indeksi, EMG aktivitesindeki iyiliğin istatistiksel olarak anlamlı olduğunu ancak 3. aydaki<br />

VAS-İ değerindeki iyilik halinin Botulinum toksin A enjeksiyonu yapılan grupta daha belirgin<br />

olduğunu gördük. Tedavi sonrası 3. ayda yapılan kontrollerde, kuru iğneleme grubunda tetik<br />

nokta basınç ağrı eşiğinin anlamlı derecede artmış olduğunu ve fizik tedavi grubunda EMG<br />

aktivitesinin daha belirgin azaldığını tespit ettik.. Ayrıca Botulinum toksin A enjeksiyonu ve<br />

fizik tedavi yapılan gruplarda, tetik noktanın algometrik ölçümle saptanan basınç ağrı eşiği<br />

ile EMG aktivitesi arasında istatistiksel olarak anlamlı korelasyon olduğunu gördük.<br />

Sonuç: Bu çalışmada MAS’daki tetik noktalarda spontan elektromiyografik aktivite<br />

olduğunu ve tedavi sonrasında bu aktivitenin azaldığını gözlemledik. MAS’da germe ve


postür egzersizleriyle birlikte her üç tedavinin de etkin olması nedeniyle maliyet açısından<br />

kuru iğnelemenin daha uygun olacağını düşünmekteyiz<br />

SUMMARY<br />

The objective of this study was to evaluate the effects of dry needling, botulinum<br />

toxin-A injection (Dysport®), and physical modalities in the treatment of myofascial pain<br />

syndrome.


45 patients (41 women, 4 men), having trigger points in the upper trapezius muscle<br />

diagnosed as myofascial pain syndrome were included in this randomized, single blind,<br />

comparative study. Patients were randomized into three treatment groups namely dry<br />

needling, botulinium toxin-A injection group and physical modality group.Each group<br />

consisted of 15 patients. Dry needling was applied by three 0.25x25 mm sterile acupuncture<br />

needles once e week for 3 weeks. In botulinium toxin-A injection group, 25 U of botulinum<br />

toxin-A (Dysport®) was injected to each trigger point. In the physical modality group, 10<br />

session of ultrasaund, TENS and süperficial heat treatment were applied. All the patients were<br />

asked to do stretching exercises at home. Treatment efficacy was evaluated clinically before<br />

and 1 and 3 months after treatment. Electrical activity of the trigger points was measured<br />

before and 1 months after treatment. Evaluated parameters were pain at rest and during<br />

function VAS (Visual Analog Scale), verbal pain score, pain with trigger point pressure,<br />

number of the trigger points, palpabl muscle spazm, general well-being by short form-36 (SF-<br />

36) and Beck Depression Inventory (BDI).<br />

Statiscally significant improvements were observed in rest and during function VAS,<br />

verbal pain score, number of the trigger points, palpabl muscle spazm, BDI and electrical<br />

activity of the trigger points in all three treatment groups. Improvement in VAS at 3 months<br />

was more significant in the botulinum toxin-A group. Pressure threshold of the trigger points<br />

in the dry nedling group elevated and electrical activity in the 3 month after treatment.<br />

Significant correlations were also observed between pain by pressure and electrical activity in<br />

botulinium toxin-A and physical modality group.<br />

In this study we observed that trigger points in myofascial pain syndrome have<br />

spontaneous electrical activities. Botulinum toxin-A injections, dry needling and application<br />

of physical modalities are the beneficial treatment choices in this disorder. We suggest that<br />

dry needling should be the preferred treatment method when cost effectivity is considered.<br />

KAYNAKLAR<br />

1.Abram SE. Increased sympathetic tone associated with transcutaneous electrical<br />

stimülation. Anesthesiology 1976;45:575-577.


2. Akbulut A. Ösefagus, mide ve barsak infeksiyonları. (Ed): Felek S. Sistemik<br />

İnfeksiyon Hastalıkları. Nobel Tıp Kitabevi. İstanbul 1997, 150-194.<br />

3.Aksoy C. Fizik tedavi vasıtaları soğuk sıcak uygulamalar. (Ed): Diniz F, Ketenci A.<br />

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon. Nobel Tıp Kitabevi. İstanbul 2000, 125-144.<br />

4.Akı S. Elektrodiagnoz. Aktüel Tıp Dergisi 2002:7(2):59-61.<br />

5.Akyüz G. Transkutan elektrik sinir stimülasyonu (TENS). (Ed): Tuna N. Elektroterapi.<br />

Nobel Tıp Kitabevi. İstanbul 2001, 163-176.<br />

6.Arı H. Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nda laser ve tetik nokta enjeksiyonunun<br />

karşılaştırılması. Uzmanlık Tezi: İstanbul 2002.<br />

7.Arıza-Arıza Rafael, Hernández-Cruz B, Navarro-Sarabıa F. Physical function and<br />

health-related quality of life of spanish patients with ankylosing spondylitis.<br />

Arthritis&Rheumatism 2003;49:483-487.<br />

8.Aydemir Ö. Konsültasyon-liyezon psikiatrisinde yaşam kalitesi ölçümü: Kısa Form-36<br />

(SF-36). 3P Dergisi 1999;7:14-18.<br />

9.Aydın R, Müslümanoğlu L. Boyun kineyolojisi ve hastalıkları. (Ed): Diniz F, Ketenci A.<br />

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon. Nobel Tıp Kitabevi. İstanbul 2000, 261-274.<br />

10.Aydın R, Şen N, Ellialtıoğlu A. Eklem dışı romatizmal hastalıklar. (Ed): Diniz F,<br />

Ketenci A. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon. Nobel Tıp Kitabevi. İstanbul 2000, 299-320.<br />

11.Bal S, Çeliker R. Baş ve Boyun ( Miyofasyal Ağrı Sendromu). (Ed):Gökçe-Kutsal Y.<br />

Yumuşak Doku Romatizmaları. Güneş Kitabevi, Ankara 2002, 1-12.<br />

12.Bartels EM: Histological abnormalities in muscle from patients with certain types of<br />

fibrositis. Lancet 755-757, April 5, 1986.<br />

13.Bengtsson A, Henriksson KG, Larsson J. Reduced high-energy phosphate levels in the<br />

painful muscles of patients with primary fibromyalgia. Arhritis and Rheumatism<br />

1986;29:817-821.<br />

14.Berker E. Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong> ve tedavisi. Romatol Tıb Rehab 1997;8(2)121-<br />

124.<br />

15.Borg-Stein J, Simons DG. Myofascial pain. Arch Phys Med Rehabil 2002;83 Suppl<br />

1:S40-7<br />

16.Brennum J, Kjeldsen M, Jensen K, Jensen TS. Measurement of human pressure-pain<br />

treshold on finger and toes. Pain 1989;38:211-217.<br />

17.Campbell SM. Regional myofascial pain syndromes. Rheumatic Disease Clinics of<br />

North America 1989 February;15(1):31-44.


18.Cantürk F. Fibromiyalji ve diğer eklem dışı romatizmal hastalıklar. (Ed): Beyazova M,<br />

Gökçe-Kutsal Y. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon. Güneş Kitabevi, Ankara 2000, 1654-<br />

1681.<br />

19.Carlson CR, Okeson JP, Falace DA, Nitz AJ, Lindroth JE. Reduction of pain and EMG<br />

activity in the masseter region by trapezius trigger point injection. Pain 1993;55:397-400.<br />

20.Cheshire WP, Abashian SW, Mann D. Botulinum toxin in the treatment of myofascial<br />

pain syndrome. Pain 1994;59:65-69.<br />

21.Cooper BC, Alleva M, Cooper DL, Lucente FE: Myofascial pain dysfunction: Analysis<br />

of 476 patients.Laryngoscope 96:1099, 1986.<br />

22.Couppé C, Midttun A, Hilden J, Jørgensen U, Oxholm P, Fuglsang-Frederiksen A.<br />

Spontaneous needle electromyographic activity in myofascial trigger points in the<br />

infraspinatus muscle: A blinded assesment. J Musuloskeletal Pain 2001;9:7-17.<br />

23. Cummings M.Myofascial Pain Syndromes. In: Soft Tissue Rheumatology. Edit:<br />

Hazleman B, Riley G, Speed C. Oxford University Press, 2004:509-522.<br />

24.Cummings TM, White AR. Needling therapies in the management of myofascial<br />

trigger point pain: A systematic review. Arch Phys Med Rehabil 2001;82:986-92.<br />

25.Çam-Çelikel F. Kronik ağrı, depresyon, anksiyete ve somatoform bozukluklar.<br />

Dahiliye ve Psikiatri IV.(Ed):Mete HE. Okuyan Us Yayın 2003, 9-29.<br />

26.Çırpanlı G. Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nun tedavisinde transkutanöz elektriksel sinir<br />

stimülasyonunun etkisi. Uzmanlık tezi: Bursa 1997.<br />

27.Dalen K, Ellertsen B, Espelid I, Grønningsæter AG. EMG feedback in the treatment of<br />

myofascial pain dysfunction syndrome. Acta Odontol Scand 1986;44:279-284.<br />

28.Dohrenwend BP, Raphael KG, Marbach JJ, Gallagher RM.Why is depression<br />

comorbid with chronic myofascial pain? A family study test of alternative hypotheses.<br />

Pain 1999;83:183-92.<br />

29.Durette MR, Rodriquez AA, Agre JC, Silverman JL. Needle electromyographic<br />

evaluation of patients with myofascial or fibromyalgic pain. Am J Phys Med Rehabil<br />

1991;70:154-156.<br />

30.Esenyel M, Cağlar N, Aldemir T. Treatment of myofascial pain. Am J Phys Med<br />

Rehabil 2000;79:48-52.<br />

31.Ertekin C. İğne elektromiyografisi. (Ed): Beyazova M, Gökçe-Kutsal Y. Fiziksel Tıp ve<br />

Rehabilitasyon. Güneş Kitabevi 2000:482-518.<br />

32.Fine PG, Milano R, Hare BD. The effects of myofascial trigger point injections are<br />

naloxone reversible. Pain 1988;32:15-20.


33.Fischer AA. Documendation of myofascial trigger points. Arch Phys Med Rehabil<br />

1988;69:286-291.<br />

34.Fischer AA. Pressure algometry over normal muscles. Standard values, validity and<br />

reproducibility of pressure threshold. Pain 1987;30:115-126.<br />

35.Fishbain DA, Goldberg M, Steele R, Rosomoff H. DSM-III diagnosis of patients with<br />

myofascial pain syndrome (fibrositis). Arch Phys Med Rehabil 1989;70:433-438.<br />

36.Fricton JR, Auvinen MD,Dykstra D, Schiffman E: Myofascial pain syndrome:<br />

Electromyographic changes associated with local twitch response. Arch Phys Med Rehabil<br />

1985;66:314-317.<br />

37.Fricton JR. Cilinical care for myofascial pain. Dental Clinics of North America<br />

1991;35:1-28.<br />

38.Fricton JR, Kroening R, Haley D, Siegert R. Myofascial pain syndrome of the head and<br />

neck: A review of clinical characteristics of 164 patients. Oral Surg. Oral Med. Oral<br />

Pathol. 60:615-623, 1985.<br />

39.Fricton JR. Management of myofascial pain syndrome. Adv Pain Res Ther<br />

1990;17:325-346.<br />

40.Gam AN, Warming S, Larsen LH, Jensen B, Høydalsmo O, Allon I, Andersen B,<br />

Gøtzsche NE, Petersen M, Mathiesen B. Treatment of myofascial trigger points with<br />

ultrasound combined with massage and exercise: a randomized cotrolled trial. Pain<br />

1998;77:73-9.<br />

41.Garvey TA, Marks MR, Wiesel SW. A prospective, randomized double-blind<br />

evaluation of trigger point injection therapy for low back pain. Spine 1989;14:962-964.<br />

42.Genç H. Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nda enjeksiyon tedavi etkinliklerinin<br />

değerlendirilmesi. Uzmanlık Tezi: Ankara 1996.<br />

43.Gerwin RD, Shannon Steven, Hong C-Z, Hubbard D, Gevirtz R. Interrater reliability in<br />

miyofascial trigger point examination. Pain 1997;69:65-73.<br />

44.Goldenberg DL. Fibromyalgia. In: Rheumatology. Edit: Klippel JH, Dieppe PA.<br />

London:Mosby, 1998,4:15.1-12.<br />

45.Gökşen U. Miyofasyal ağrıya bağlı servikobrakialjide aktif ve pasif fizik tedavi<br />

programlarının etkinliği.Yüksek Lisans Tezi: İstanbul 1996.<br />

46.Göktepe S. İnmeli hastalarda spastisitenin botulinum toksin enjeksiyonu ile tedavisi.<br />

Uzmanlık Tezi. İstanbul 1996.<br />

47.Göktepe S. Laser. (Ed): Tuna N. Elektroterapi. Nobel Tıp Kitabevi. İstanbul 2001, 155-<br />

162.


48.Graff-Radford SB, Reeves JL, Baker RL, Chiu D. Effects of transcutaneous electrical<br />

nerve stimulation on myofascial pain and trigger point sensetivity. Pain 1989;37:1-5.<br />

49.Gunn CC. The Gunn approach to the treatment of chronic pain; intramuscular<br />

stimulation for myofascial pain of radiculopathic origin. New York: Churchill Livingston;<br />

1996,11-37.<br />

50.Gündüz OH.İğne elektromiyografisi. (Ed): Akyüz G. Elektrodiagnoz. Güneş Kitabevi,<br />

Ankara 2003, 105-128.<br />

51.Hagberg M, Kvarnström S. Muskuler endurance and electromyographic fatigue in<br />

myofascial sholder pain. Arch Phys Med Rehabil 1984;65:522-525.<br />

52.Han JS, Chen XH, Xu XJ, Yuan Y, Hao JX, Terenius L. Effect of low-and highfrequency<br />

TENS on Met-enkephalin-Arg-Phe and dynorphin A immunoreactivity in<br />

human lumbar CSF. Pain 1991;47:295-298.<br />

53.Han SC, Harrison P. Myofascial pain syndrome and trigger point management. Reg.<br />

Anes 1997;22(1):89-101.<br />

54.Hanten WP, Olson SL, Butts NL, Nowicki AL. Effectivenes of a home program of<br />

ischemic pressure followed by sustained stretch for treatment of myofascial trigger points.<br />

Physical Therapy 2000;80(10):997-1003.<br />

55.Hong CZ, Hsueh TC. Difference in pain relief after trigger point injections in<br />

myofascial pain patients with and without fibromyalgia. Arch Phys Med Rehabil<br />

1996;77:1161-1166.<br />

56.Hong CZ. Lidocaine injection versus dry needling to myofascial trigger point: the<br />

importance of the lokal twitch response. Am J Phys Med Rehabil 1994;73:256-263.<br />

57.Hong CZ. Persistence of local twitch response with loss of conduction to and from the<br />

spinal cord. Arch Phys Med Rehabil 1994;75:12-16.<br />

58.Hou C-R, Tsai L-C, Cheng K-F, Chung K-C, Hong C-Z. Immediate effects of various<br />

physical therapeutic modalities on cervical myofascial pain end trigger point sensitivity.<br />

Arch Phys Med Rehabil 2002;83:1406-14.<br />

59.Hubbard DR, Berkoff GM. Myofascial trigger point show spontaneous needle EMG<br />

activity. Spine 1993 Oct 1;18(13):1803-7.<br />

60.İlbuldu E.Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nda laser, kuru iğneleme ve plasebo laer<br />

tedavilerinin karşılaştırılması. Uzmanlık Tezi: İstanbul 1999.<br />

61.Jaeger B, Reeves JL. Quantification of changes in myofascial trigger point sensitivity<br />

with the pressure algometer following passive stretch. Pain 1986;27:203-210.


62.Kadi F, Waling K, Ahlgren C, Sundelin G, Holmner S, Butler-Browne GS, Thornel<br />

LE. Pathological mechanism implicated in localized female trapezius myalgia. Pain<br />

1998;78:191-196.<br />

63.Kaçar C, Arman M. Orta frekanslı akımlar. (Ed): Tuna N. Elektroterapi. Nobel Tıp<br />

Kitabevi. İstanbul 2001,77-85.<br />

64.Kalyan-Raman UP, Kalyan-Raman K, yunus MB, Masi AT. Muscle Pathology in<br />

Primary Fibromyalgia Syndrome: A light microscopic, histochemical and ultrastructural<br />

study. The Journal of Rheumatology 1984;11:808-813.<br />

65.Kalyon TA. Ultrason. Elektroterapi. Edit: Tuna N. Nobel Tıp Kitabevi. İstanbul 2001,<br />

129-140.<br />

66.King JC, Goddard MJ. Pain rehabilitation. 2.Chronic pain syndrome and myofascial<br />

pain. Arch Phys Med Rehabil 1994;S-9-S-14.<br />

67.Koca CM, Erdem HR, Yorgancıoğlu R, Koca İ. Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>nda masajın<br />

etlinliğinin doku kompliansmetre ile değerlendirilmesi. Fiziksel Tıp 1998;1(3):43-46.<br />

68.Lang AM. Botulinum toxin type A therapy in chronic Pain Disorders. Arch Phys Med<br />

Rehabil 2003;84:69-73.<br />

69.McNulty WH, Gevirtz RN, Hubbard DR, Berkoff GM. Needle electromyographic<br />

evaluation of trigger point response to a psychological stressor. Psychophysiology<br />

1994;31:313-316.<br />

70.Nice DA, Riddle DL, Lamb RI, Mayhew TP, Rucker K. Intertester reliability of<br />

judgments of the presence of trigger points in patients with low back pain. Arch Phys Med<br />

Rehabil 1992;73:893-8.<br />

71.Njoo KH, Van der Does E. The occurence and inter-rater reliability of myofascial<br />

trigger points in the quadratus lumborum and gluteus medius: A prospective study in nonspecific<br />

low back pain patients and control in general practice. Pain 1994;58:317-23.<br />

72. Özcan A, Tulum Z, Bacakoğlu AK. Omuz sıkışma <strong>sendromu</strong>nda fonksiyonel durum<br />

ve yaşam kalitesi ölçekleri arasındaki ilişki. Acta Orthop Traumatol Turc 2003; 37(3):219-<br />

225.<br />

73.Porta M. A comparative trial of botulinum toxin type A and methylprednisolone for the<br />

treatment of myofascial pain syndrome and pain from chronic muscle spazm. Pain<br />

2000;85:101-105.<br />

74.Roth RS, Horowitz K, Bachman JE. Chronic myofascial pain: Knowledge of diagnosis<br />

and satisfaction with treatment. Arch Phys Med Rehabil 1998;79:966-70.


75. Sarı H. Kaplıca tedavisi. (Ed): Sarı H, Tüzün Ş, Akgün K. Fiziksel Tıp Yöntemleri.<br />

Nobel Tıp Kitabevleri. İstanbul 2002, 177-182.<br />

76.Sarı H, Akarırırmak Ü. Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong>.(Ed):Oğuz H.Romatizmal ağrılar.<br />

Atlas Basın Yayın 1992, 484-499.<br />

77.Sciotti VM, Mittak VL, DiMarco L, Ford LM; Plebert J, Santipadri E, Wigglesworth J,<br />

Ball K. Clinical precision of myofascial trigger point location in the trapezius muscle. Pain<br />

2001;93:259-66.<br />

78.Scudds RA, Janzen V, Delaney G, Heck C, McCain GA, Russell AL, Teasell RW,<br />

Varkey G, Woodbury MG. The use of topical 4% lidocaine in spheno-palatine ganglion<br />

blocks for the treatment of chronic muscle pain synromes: A randomized, controlled trial.<br />

Pain 1995;62:69-77.<br />

79.Simons DG. Myofascial pain syndromes: Where are we? Where are we going? Arch<br />

Phys Med Rehabil 1988;69:207-212.<br />

80.Swerdlow B, Dieter JNI. An evaluation of the sensitivity and specifity of medical<br />

thermography for the documentation of myofascial trigger points. Pain 1992;48:205-213.<br />

81.Şencan S. Fibromiyalji <strong>sendromu</strong>nda aerobik egzersiz ve paroksetin tedavilerinin<br />

etkinliklerinin karşılaştırılması. Uzmanlık Tezi. İstanbul 1997.<br />

82.Topçu AW. Botulizm. İnfeksiyon Hastalıkları. Topçu AW, Söyletir G, Doğanay M.<br />

Nobel Tıp Kitabevi. İstanbul 1996, 908-913.<br />

83.Tompson JM. The diagnosis and treatment of muscle pain. In:Physical Medicine&<br />

Rehabilitation. (Ed): Braddom RL., WB Saunders Comp, Philadelphia, 1997;893-914.<br />

84.Travell JG, Simons DG. Myofascial Pain and Dysfunction. The Trigger Point Manual.<br />

Vol 1, upper half of body. Baltimore:Williams and Wilkins; 1992. p.5-201.<br />

85.Tunger A, Baskan A. Mikrobiyoloji. Saray Tıp Kitabevleri,İzmir 1996, 58-60.<br />

86.Tunger A, Çavuşoğlu C, Korkmaz M. Anaerob, Gram Pozitif, Sporlu Basiller<br />

(Clostridium’lar). Mikrobioloji 2000. Asya Tıp Yayıncılık, 156-171.<br />

87.Tüzün F. Yumuşak doku romatizmaları. (Ed): Tüzün F, Eryavuz M, Akarırırmak M.<br />

Hareket Sistemi Hastalıkları. Nobel Tıp Kitabevleri. İstanbul 1997,159-173.<br />

88.Uyar M. Miyofasyal ağrı <strong>sendromu</strong> ve diğer musküloskeletal kökenli ağrılar.<br />

(Derleyen) Erdine S.Ağrı.Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul 2000, 387-396.<br />

89.Wolfe F, Smythe HA, Yunus MB, Bennett RM, Bombardier C, Goldenberg DL, et al.<br />

The American Collage of Rheumatology 1990 criteria for the classification of<br />

fibromyalgia. Report of the Multicenter Criteria Committee. Arthritis Rheum. 1990; 33<br />

(2):160-172.


90.Wheeler AH, Goolkaisan P, Gretz SS. A randomized, double-blind, prospective pilot<br />

study of botulinum toxin injektion for refractory, unilateral, cervicothoracic, paraspinal,<br />

myofascial pain syndrome. Spine 1998;23:1662-6.<br />

91.Wreje U, Brorsson B. A multicenter randomized controlled trial of injections of sterile<br />

water and saline for chronic myofascial pain syndromes. Pain 1995;61:441-444.<br />

92.Yunus MB, Kalyan-Raman UP, Kalyan-Raman K. Primary fibromyalgia syndrome and<br />

myofascial pain syndrome: Clinical features and muscle pathology. Arch Phys Med<br />

Rehabil 1988;69:451-4.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!