27.10.2014 Views

ÇÜRÜYEN YOZLAŞAN DEVLETİNİZİ YIKACAĞIZ - Yürüyüş

ÇÜRÜYEN YOZLAŞAN DEVLETİNİZİ YIKACAĞIZ - Yürüyüş

ÇÜRÜYEN YOZLAŞAN DEVLETİNİZİ YIKACAĞIZ - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Çürüyen düzen, büyüyen devrim<br />

Sayı: 271<br />

<strong>Yürüyüş</strong><br />

5 Haziran<br />

2011<br />

Seçime sadece 10 gün kalmışken,<br />

ülkemizin dört bir yanında terör<br />

estiriyor iktidar. İstanbul’da insanlar<br />

kitlesel halde işkenceden geçiriliyor,<br />

dernekler, kültür merkezleri, direniş<br />

çadırları basılıyor, Hopa’da gaz<br />

bombalı saldırıyla bir emekli öğretmen<br />

katlediliyor, başkentten Şırnak’a<br />

kadar her yerde hakları, özgürlükleri<br />

için meydanlara çıkan insanların<br />

üzerine panzerler yürüyor...<br />

Bir sistem, seçim sandıkları ortaya<br />

gelmişken üç beş günlük bir<br />

demokrasi şovunu bile hayata geçiremeyecek<br />

durumdaysa, bu sistemin<br />

iyice dengesini yitirdiğini gösterir. İktidar<br />

ve iktidarın polisi, halkın mücadelesi<br />

karşısında aciz kalmıştır.<br />

Hiçbir yerde direnişleri, eylemleri engelleyemiyorlar.<br />

Halkın devrimcilerle<br />

olmasını engelleyemiyorlar.<br />

Acizliklerini, daha fazla terörle, işkencelerle,<br />

tutuklamalarla aşmayı<br />

deniyorlar. Ama bu yöntemleri de bizim<br />

kararlılığımızı büyütmekten başka<br />

bir sonuç vermedi şimdiye kadar.<br />

Düzen zor durumdadır. Kitleler<br />

onlara oy vermekte ama aslında<br />

“onlardan” da olmamaktadır. Bunun<br />

şu veya bu ölçüde farkındadırlar.<br />

Öyle olduğu içindir ki, gerçekte kendilerine<br />

oy vermeyen tüm halk kesimlerine<br />

karşı öfkeyle, düşmanlıkla<br />

doludurlar. Bunu yer yer gizleyememektedirler.<br />

Sömürücü egemen<br />

sınıflar, Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na<br />

kadar, Türkiye<br />

halklarına, hala bağırlarından<br />

devrimciler çıkardıkları için, hala<br />

devrimci hareketlere güç verdikleri<br />

için kızgındırlar. Tansu<br />

Çiller’i hatırlayın; “bunlar bütün<br />

dünyada bitti, bizde hala varlar”<br />

diye hayret ve tahammülsüzlüğünü<br />

belirtiyordu. O hayret ve tahammülsüzlük<br />

hepsinde bugün<br />

de var. Hayret ve tahammülsüzlükleri<br />

İnönü’de 55 bin kişi toplandığında,<br />

Bakırköy’de 150 bin<br />

kişi “Tam Bağımsız Türkiye”<br />

sloganı etrafında birleştiğinde daha da<br />

artmıştır. Hayret ve tahammülsüzlükleri,<br />

1 Mayıs Alanı’nı vermek zorunda<br />

kaldıklarında, o meydanı yarım<br />

milyonu aşkın bir halk denizi doldurduğunda,<br />

o denizin içinde 30 bin<br />

kişilik bir kortej, kızıl bir nehir gibi<br />

aktığında daha da büyümüş olmalı.<br />

Bunu itiraf etmiyorlar, ama saldırganlıklarından<br />

anlıyoruz. Bu gelişmeyi<br />

durdurmak istiyorlar. Baskınlarla,<br />

tutuklamalarla, işkencelerle<br />

buzdağının altındaki kısmının yeryüzüne<br />

çıkmasını engellemeye çalışıyorlar.<br />

Engelleyebilecekler mi? Bunu bizim<br />

pratiğimiz belirleyecek. Seçimin<br />

arifesinde bir kez daha görülüyor;<br />

düzenin kitlelere verebilecek<br />

bir şeyi kalmamıştır. Yerine getirilebilir<br />

vaatlere sahip olan bir düzen partisi<br />

yoktur. Kendi vaatlerine kendileri<br />

inançsızdırlar. Öyle olduğu için de<br />

aralarındaki seçim rekabeti, programları,<br />

çözümleri üzerinden değil,<br />

ahlaksızlıklarının kasetleri üzerinden<br />

gelişiyor. Birbirlerine sabah akşam<br />

alçak, hırsız, dolandırıcı, yalancı,<br />

edepsiz deyip duruyorlar. Çürüme<br />

işte budur. Bu çürümenin sahiplerine<br />

işte bu yüzden “size oy yok,<br />

sizi oyumuzla güçlendirmek bir<br />

yana, çürüyen, yozlaşan devletinizi<br />

yıkacağız” diyoruz. Yıkacağız.<br />

Seçimin arifesinde bir kez<br />

daha görülüyor; düzenin<br />

kitlelere verebilecek bir şeyi<br />

kalmamıştır. Yerine getirilebilir<br />

vaatlere sahip olan bir düzen<br />

partisi yoktur. Kendi vaatlerine<br />

kendileri inançsızdırlar. Öyle<br />

olduğu için de aralarındaki<br />

seçim rekabeti, programları,<br />

çözümleri üzerinden değil,<br />

ahlaksızlıklarının kasetleri<br />

üzerinden gelişiyor.<br />

Mevcut devlet cihazı, yasaması,<br />

yargısı ve yürütmesiyle halk<br />

üzerinde baskı, denetim ve terör mekanizmasıdır.<br />

Düzen partilerinden<br />

yargıya, parlamentodan devlet su işlerine<br />

kadar, her kurum, halkın mücadelesini<br />

bastırma, devrimi gündemden<br />

çıkarma politikasına tabidir.<br />

Sömürge tipi faşizmde seçimler,<br />

düzenin çürüyen, yıpranan yanlarını<br />

tamir etmek, kitleleri yeniden<br />

düzene çekmek için yapılır. Ancak oligarşik<br />

devlet her yanından dökülüyor.<br />

Birbirleri hakkındaki kasetler, tehditler,<br />

komplolar o kadar gündemlerini<br />

doldurmuştur ki; kavgaları, yüzlerindeki<br />

maskeyi yenilemeye de<br />

izin vermiyor.<br />

Türkiye devrime gebedir. Baskı, terör,<br />

kitlelerin mücadelesinin gerilemesi<br />

gibi bir çok olgu, zaman zaman<br />

halkın ve ilerici, devrimci güçlerin<br />

bu gerçeği görmelerine engeldir.<br />

Böylesi zamanlarda yer yer umutsuzluklar,<br />

moralsizlikler, olmazcılıklar<br />

öne çıkar. Oysa, mücadelenin<br />

bu günlük iniş çıkışlarına değil, temel<br />

gelişimine bakmak gerekir. Bilimin,<br />

Marksizm-Leninizm’in söylediğine<br />

bakmak gerekir. Türkiye’nin devrime<br />

gebe olduğu bilimin söylediğidir.<br />

Devrime gebe olmak ne demektir?<br />

Devrime gebe olmak, devrimin<br />

nesnel koşullarının (sürekli bir krizin<br />

varlığı yönetenlerin eskisi gibi<br />

yönetememesi, yönetilenlerin eskisi<br />

gibi yönetilmek istememeleri) varlığıdır.<br />

Emperyalizm ve oligarşi, istikrar<br />

için o kadar çok şey yapmalarına<br />

rağmen, bu durumu değiştiremiyorlar.<br />

Devrime gebe olmak, ikinci<br />

olarak, devrimin ruşeym (oluşum)<br />

halindeki subjektif koşullarının<br />

varlığıdır. Başka bir deyişle,<br />

öncü bir örgütün, ne yapılırsa yapılsın,<br />

yok edilememesi demektir.<br />

Devrimci hareketin Kızıldere’den<br />

bu yanaki yenilmezliği, 1990’lı<br />

4<br />

DÜZEN PARTİLERİNE OY YOK!

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!