25.11.2014 Views

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

sine de yine geniş anlamıyla cihat denilebilir. Aslında,<br />

Efendimiz’in (sallallahü aleyhi ve sellem) “Bu ümmetin<br />

ruhbanlığı Allah yolunda cihattır.” (Ahmed b. Hanbel,<br />

Müsned, III, 266) beyanı da buna işaret etmektedir.<br />

Evet, ümmet-i Muhammed’in maddeten ve mânen yükselişi<br />

dünyayı kesben terk etmekle değil, i’lâ-yı kelimetullah<br />

ile mümkündür. Dolayısıyla, müminlerin, zamanın<br />

fitnelerinden korkarak inzivaya çekilmek yerine, uygun<br />

bir üslûp kullanarak iyiliği emredip kötülükten<br />

sakındırmak suretiyle fitne ve fesadı ortadan kaldırma<br />

gayreti içine girmeleri tam bir sahabe mesleğidir.<br />

Zikredilen iki durum bir arada düşünüldüğünde<br />

şu anlaşılmaktadır: Samimi bir dava erinin mücahede<br />

ve uzleti, onun kalbî, ruhî, hissî ve şuurî tezkiyeye<br />

ulaşması açısından tamamen irşada hazırlanma gayreti<br />

sayılır. Bu mücahede ve uzletin ferdî ve sürekli olanı<br />

gece ibadetidir. 4<br />

Şu hususu da zikretmekte fayda mülâhaza ediyoruz:<br />

Genel olarak, her gün okunması âdet hâline getirilen<br />

Kur’ân’dan bir miktar ve Hz. Peygamber’den<br />

(sallallahü aleyhi ve sellem) gelen me’sûr dualarla, salât<br />

ve selâma vird denmekle birlikte, gece kılınan namaza<br />

da vird denilmiştir. Nitekim “Gece kılmayı âdet edindiği<br />

virdine kalkamayıp kaçıran kimse, gündüz zevalden önce kılarsa<br />

aynı sevabı alır.” (Müslim, Müsafirîn, 142; Ebû Davut,<br />

Tatavvu’, 19; Tirmizî, Cum’a, 56; Neseî, Kıyamu’l-<br />

Leyl, 65) müjdesini bizzat Hz. Peygamber (sallallahü<br />

aleyhi ve sellem) vermiştir. Ayrıca vird, nafile namaz kılma,<br />

Kur’ân okuma ve dua etmenin yanı sıra, tefekkür<br />

ve ağlama anlamında da kullanılmıştır. Dolayısıyla<br />

sahabe-i kiram efendilerimizin, özellikle gecelerini<br />

yoğun ve engin bir evrâd u ezkâr atmosferinde geçiriyorlardı<br />

denilebilir. Elbette bu keyfiyet sadece geceye<br />

has bir davranış da değildi. Gece veya gündüz ne zaman<br />

ve hangi ibadet olursa olsun sahabe aynı titizlik<br />

ve derinlikte o ibadeti ihsan şuuruyla yerine getirirdi.<br />

Kişi şayet sahabenin ortaya koydukları enginlikte<br />

veya ona yakın ölçülerde ibadet ederse ondan hâsıl<br />

olacak semereyi elde edebilir ki, ona kısaca ikinci fıtrat<br />

denilmiştir. Malum İslâm’ın biri itikad, diğeri de<br />

bu itikadın amelî ciheti olmak üzere iki yönü vardır.<br />

İtikad, İslâm’ın temel iman esasları olan, Allah’a, meleklere,<br />

kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe ve<br />

kadere inanma demektir. Bundan başka İslâm’ın bir<br />

de amelî ciheti vardır ki, ibadet ü taat ve evrâd ü ezkâr<br />

bu kategori içine girmektedir. İtikada ait meseleler,<br />

İslâm’ın kökü, ibadete müteallik hususlar ise dalları<br />

ve semereleri hükmündedir.<br />

Ahlâk-ı Âliye<br />

Sahabe mesleğinin temel özelliklerinden biri de<br />

güzel ahlâkın her çeşidini, hayatın her safhasında ve<br />

muhatap ayırımı yapmadan tatbik etmektir. Onlar bu<br />

özelliklerini de şüphesiz, baştan başa ahlâk-ı âliye ile<br />

donatılmış Kur’ân’ı gereğine uygun anlayıp yaşayan<br />

En Mükemmel Rehber’den almışlardı. Aslında güzel<br />

ahlâkın Kur’ân’ın arızasız temsil edilmesi mânâsına geldiği,<br />

Hz. Âişe validemizin, Efendimiz’in ahlâkını anlatırken<br />

söylediği “O’nun ahlâkı Kur’ân’dı” şeklindeki<br />

sözlerinden anlaşılmaktadır. (Müslim, Müsafirîn, 139)<br />

Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) hem maddî hem<br />

de mânevî açıdan güzel ahlâk üzere yaratılmış, en güzel<br />

şekliyle eğitilmiş ve güzel ahlâkı tamamlamak için<br />

de risaletle serfiraz kılınmıştır. Efendimiz’den önceki<br />

peygamberlerin de tamamı en güzel ahlâk üzere idiler.<br />

Ancak Hz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)<br />

bütün esmâ-i hüsnânın a’zam derecedeki tecellisine<br />

mazhar olduğu gibi bütün güzel ahlâk prensiplerinin<br />

de a’zam derecesini temsil etmekte ve hepsini bir arada<br />

kendinde cemetmiş bulunmaktaydı. Güzel ahlâkı<br />

tamamlama konusunu, ‘risaletinin diğer nebilerin<br />

risaletini, kıyamete kadar başka bir risalete ihtiyaç<br />

kalmayacak şekilde tamamlaması’ anlamında yorumlamak<br />

da mümkündür. Aksi takdirde diğer nebilere<br />

eksiklik îras edecek bir yaklaşıma kapı açılır ki o da<br />

yanlış olur.<br />

Diğer bir anlamı da şudur: İnsanlık, eksikliklerini<br />

Allah Resulü’nün (sallallahü aleyhi ve sellem) getirdiği<br />

ahlâk ile tamamlayacak ve neticede kâmil hale gelecektir.<br />

Yani, Allah ahlâkıyla ahlâklanma, ancak Allah<br />

Resulü’nün ahlâkını örnek edinmekle mümkün olacaktır.<br />

Zaten sahabeyi sahabe yapan ve mesleklerini<br />

en mükemmel yol haline getiren de Efendimiz’i adım<br />

adım takip etmede gösterdikleri tehâlüktür. Sahabenin<br />

bu güzel ahlâkına bir misal vermek istiyoruz:<br />

Îsâr<br />

Kelime olarak insanın, başkalarını kendisine tercih<br />

etmesi demek olan îsâr; geniş anlamıyla toplumun<br />

menfaat ve çıkarlarını şahsî çıkarlarından önce<br />

düşünmek, şahsiliklere karşı bütün bütün kapanıp,<br />

yaşama zevki yerine yaşatma hazzıyla var olmaktır.<br />

Îsârın karşıtı cimrilik ve şahsî çıkar duygusudur<br />

ki, Hak’tan, halktan ve Cennet’ten uzak kalmanın<br />

âmili sayılmıştır. (Tirmizî, Birr, 40) Îsâr ruhundan<br />

‘cûd’, ‘sehâ’ ve ‘ihsan’ sözcükleriyle ifade edeceğimiz<br />

cömertlik, semâhat ve civanmertlik doğmuştur. Cûd,<br />

mü’minin, gönlünde herhangi bir rahatsızlık duymadan,<br />

sahip olduğu şeylerin, hiç olmazsa bir kısmını<br />

infak etmesinin ve başkaları için var olabilmesinin<br />

adıdır. Sehâ, müminin, infakı ve başkalarını düşünmeyi<br />

önde götürmesi ve kendi mutluluğu içinde, hatta<br />

onun da önünde onların mutluluğunu düşünebilmesi;<br />

ihsan ise onun, ihtiyacı olduğu hâlde başkalarını<br />

YENİ ÜMİT DERGİSİ | 15

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!