Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ir yaratıcı değil, sadece ve sadece birer aracı/vasıta<br />
durumundadırlar. Onların düzenlenişi ve sebeplerine<br />
bağlı olarak yeni bir varlığın ortaya çıkışı doğrudan<br />
Allah’ın eseridir. Yani bir ‘sebep’ vasıtasıyla da olsa<br />
her fiilin gerçek müessiri Allah’tır. 1<br />
Sebeplerle alâkalı özet bir malumattan sonra şimdi<br />
bu çerçevede izah bekleyen birkaç sorunun cevabını<br />
-anlayabildiğimiz kadarıyla- bulmaya çalışacağız. İlgili<br />
sualler sırasıyla şunlardır: 1. Sebeplerin sahip olduğu<br />
özellikler ne ifade eder? 2. Sebeplerle sonuçların zaman<br />
şeridindeki ardışık öge konumlarından (iktiranlarından)<br />
çıkarılması gereken hüküm ne olmalıdır? 3.<br />
Sebeplerden birinin yokluğunda neticenin oluşmaması<br />
neyin delilidir?<br />
Sebeplerin Sahip Olduğu Özellikler<br />
Ne İfade Eder?<br />
Cansız ve şuursuz olan eşya metafizik özelliklere<br />
değil, fizikî özelliklere sahip kılınmıştır. Bu özellikler<br />
de ‘o şeyin, kendisiyle ilişkilendirilmiş belli bir sonucu<br />
kabule elverişli yapılarda yaratılmış olması’ anlamını<br />
ifade eder. Buna göre her bir sebep, yaratılmış<br />
olduğu gaye ve hedefe kendisini vardıracak (muvaffak<br />
kılacak) aşkın özelliklere sahip ‘Bir’isine her ân<br />
muhtaç durumdadır.<br />
Sebeplerin Allah’ın tasarrufundan bağımsız olarak<br />
sonucu kendi başlarına oluşturduğunu düşünmek,<br />
-fizikî özellikleri dışında- onlarda fizikötesi aşkın/<br />
mutlak niteliklerin de bulunduğunu kabullenmek<br />
anlamına gelir. Bu ise salim mantıkla düşünebilenlerin<br />
varacağı bir netice olmasa gerektir. Diğer taraftan<br />
böyle bir bakış açısı, ‘gaye ve nizam delili’ ile Allah’ın<br />
varlığına istidlalde bulunmayı da imkânsız hale getirir.<br />
Allah’ın, insanların istediği sonuçları, doğrudan değil<br />
de belli bir sebebe bağlı olarak yaratmasının hikmetleri<br />
vardır. O hikmetlerden birisi şudur: Yüce Yaratıcı<br />
biz kâinatı anlayabilelim, isimleri/unvanları itibariyle<br />
kendisini daha yakından tanıyabilelim diye koymuş<br />
olduğu kuralları, sebep-sonuç düzeninde yürütmeyi<br />
dilemiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, Yaratan’ın sonuçları<br />
yaratmak için sebeplere ihtiyacı yoktur; çünkü<br />
O, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır (İnnellahe ğaniyyun<br />
ani’l-âlemîn). 2 Ancak, O’nun nasıl yarattığını anlamak<br />
için bizim sebeplere bağlı olarak gerçekleştirilen bir yaratılış<br />
düzeninin varlığına ihtiyacımız söz konusudur.<br />
Eşyanın/sebeplerin, belli özelliklere sahip olması,<br />
onların, sonuçları (müsebbebleri) kendi başlarına<br />
gerçekleştirebilecekleri anlamına gelir mi? Sonuçların<br />
Yüce Yaratıcı’nın tasarrufundan bağımsız olarak<br />
meydana gelmesi mümkün müdür? Bu ve benzeri<br />
sorular, düşünce ekollerini bir hayli meşgul etmiştir.<br />
Bu çerçevede zihinlerde beliren muhtelif tereddütleri<br />
izale sadedinde Kur’ân-ı Hakîm’in vermiş<br />
olduğu cevaplara geçmeden önce, eşyadaki ‘özelliklerin’<br />
varoluştaki yerlerinin anlaşılmasına yardımcı<br />
olacak müşahhas bir örnek üzerinde duracağız.<br />
Şimdi önümüzde sebep konumunda duran bir<br />
ağaç ve onun sonucu olarak gözlemlenen bir meyve örneği<br />
üzerinde yoğunlaşmaya çalışalım. Kozalite/illiyet<br />
konusunda Allah’ın doğrudan tasarrufu yerine farklı<br />
bir yorum geliştirenlere göre, ağaca baştan Yaratıcı tarafından<br />
verilmiş olan özellikler bir meyvenin oluşumu<br />
için yeterlidir; sonrasında ilâhî inayete/tasarrufa<br />
gerek yoktur. Ne var ki böyle bir yaklaşımın ne selim<br />
akıldan ne de Kur’ân’ın ifadelerinden onay alabilmesi<br />
mümkündür. Bir diğer ifadeyle, böyle bir düşünce,<br />
problemi çözücü bir cevap özelliği taşımamaktadır.<br />
Çünkü ağaç üzerinde bulunan bir meyve, görüldüğü<br />
kadar basit değildir, içeriği itibariyle son derece girift<br />
bir yapıya sahiptir. Biz bugün çok iyi biliyoruz ki dış<br />
görünümü itibariyle detaylarını fark edemediğimiz<br />
bir meyve, içerisinde hücre isimli binlerce mikroskobik<br />
dünyaları saklamaktadır. Ayrıca kendilerine has<br />
yapıları olan bu nebatî hücreler, içlerinde muhtelif<br />
organeller (organcıklar) ve genetik materyaller (kromozomlar)<br />
taşımaktadırlar. Şu hâlde biz oluşumları<br />
çok ince hesap, plân ve güç gerektiren bu varlıkların<br />
meydana gelişini -Allah’ın tasarrufundan bağımsız<br />
olarak- zerre miktar şuuru, bilgisi ve karar verme<br />
gücü olmayan ağaçlara havale edemeyiz. Öyleyse biz<br />
burada ancak ‘ağaç, üzerinde sonucun (meyvenin)<br />
gerçekleştirildiği bir vasıtadan ibarettir’ diyebiliriz.<br />
Burada, ‘sebepleri, sonuçları yapacak şekilde yaratan<br />
Allah’tır’ denildiği için bunun bir problem olarak<br />
görülmemesi gerekir, denilebilir. Yani, ‘nasıl olsa<br />
sebepleri, o sonuçları yapacak şekilde yaratan yine<br />
Allah’tır’ diyebildiğimiz için gönlümüzün bu konuda<br />
rahat olması gerektiği istenebilir. Ancak böyle bir<br />
anlayışın nereye vardığı/varacağı üzerinde dikkatlice<br />
durulması gerekir. Zîrâ her bir sebep, aynı zamanda<br />
bir başka sebebin sonucudur. Kur’ân-ı Kerîm ‘Allah,<br />
her bir şeyin yaratıcısıdır’ (En’âm, 6/106; Ra’d, 13/16; Zümer,<br />
39/62; Ğâfir, 40/62) demektedir. Unutulmamalıdır<br />
ki ‘külle şey’in/her bir şey’ ifadesinin içinde hem<br />
‘sebepler’ hem de ‘sonuçlar’ vardır. Aksi bir düşünce,<br />
sadece sebeplerin ‘şey’ kapsamında olduğu, onların<br />
arkasından gelen sonuçların ise ‘şey’ sözcüğünün dışında<br />
kaldığı anlamına gelir ki, bu gerçekten izahı zor<br />
bir durum olur. Kaldı ki, varlıkta ‘şu sebep’ veya ‘şu<br />
da yalnızca bir sonuçtur’ diyebileceğimiz bir durum<br />
da asla söz konusu değildir. Çünkü ‘sonuç’ dediğimiz<br />
bir şey aynı zamanda başka bir şeyin ‘sebeb’idir. 3<br />
Şu hâlde ilgili âyetlerdeki ‘her bir şeyin yaratıcısı<br />
18 | YENİ ÜMİT DERGİSİ