Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Demek ki hayâ, Allah'ın razı olduğu tüm güzel vasıfların<br />
kaynağıdır.<br />
Hayâ ve İffet Örnekleri<br />
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), mahşerin<br />
dehşet verici tehlikelerinden bahsederken Allah’ın<br />
arşının gölgesi altına sığınacak olan yedi grup insandan<br />
söz etmektedir. Bu gruplardan birisinin de namus<br />
ve haysiyetini muhafazada, fevkalâde hassas ve<br />
şehevanî isteklerine olabildiğince karşı kararlı bir babayiğit<br />
olduğu belirtilir. Zîrâ o, güzellik ve servet sahibi<br />
bir kadının günaha davetine “Ben Allah’tan korkarım.”<br />
çığlığıyla reddetmiş iradeli bir delikanlıdır. 20<br />
Ayrıca tefsirlerde şöyle bir hâdise nakledilir: İbadetle<br />
meşgul olan bir delikanlıya kadının biri musallat olmuş.<br />
Delikanlı kadınla birlikte bir eve girecek iken şu<br />
âyet diline dolanıyor:<br />
א א א כא<br />
<br />
א אא א <br />
“Kalbleri Allah’a karşı saygıyla dolu olanlar, şeytandan<br />
bir vesvese (günah) gelecek olsa hemen kendilerini<br />
toplarlar ve Allah’ı hatırlarlar.” 21 Genç, bu<br />
âyet-i kerîmenin tesiriyle Allah korkusundan orada<br />
düşmüş, vefat etmiştir. Hz. Ömer (r.a.), bu olayı duyunca<br />
delikanlının babasını taziyeye ve tebrik etmeye<br />
gitmiştir. 22<br />
Yine önceki ümmetlerden, günahlardan hiç sakınmayan<br />
“Kifl” ismindeki bir şahıs, vermiş olduğu altın<br />
mukabilinde ihtiyaçlı bir kadını zinaya zorlamıştı.<br />
Kadın da Allah korkusundan ağlamaya başlayınca, o<br />
şahıs bu manzara karşısında “Sen Allah’ın huzurunda<br />
nasıl hesap vereceğini düşünüyorsun, o halde ben de<br />
senden alacağımı sildim ve seni serbest bırakıyorum,<br />
artık ben de bir daha Allah’a asi olmayacağım.” demiştir.<br />
O akşam ölünce kapısına “Allah Kifl’i affetmiştir”<br />
23 müjdesi yazılmıştır. Çünkü Kifl, bu kötülüğü<br />
bir daha yapmamaya azmetmiş ve onu Allah için<br />
terk etmiştir.<br />
Yağmurda mağaraya sığınan ve o esnada bir kaya<br />
parçasının mağaranın ağzını kapatmasıyla çıkamayan<br />
üç kişiden birinin salih ameli ve iffet kahramanlığı<br />
da şöyle nakledilir: Bu kişi, sevdiği bir amca kızıyla<br />
nikâhsız beraber olmayı istemiş; fakat kız kabul etmemiştir.<br />
Bir kıtlık senesinde, kız eline düşmüş ve ona<br />
tekrar yüz yirmi dinar vererek beraber olmayı teklif<br />
etmiştir. Çaresiz kalan ve teklifi kabul eden kızcağız<br />
“Allah’tan kork da iffetime dokunma!” deyince, bu<br />
sözden çok etkilenen delikanlı, Allah korkusundan<br />
dolayı kızı bırakmıştır. Verdiği yiyeceği ve parayı da<br />
geri almamıştır. Allah onun bu davranışından dolayı<br />
amelini kabul etmiş ve bu ameli onun mağaradan<br />
kurtulmasına vesile olmuştur. 24<br />
Bir defasında Hz. Peygamber’e (sallallahu aleyhi ve<br />
sellem) nefsanî hislerine hâkim olamayan, bunun için<br />
zina etmek isteyen bir genç gelmiş. Peygamberimiz<br />
onu karşısına almış, “Ey delikanlı! Annenin veya kız<br />
kardeşinin zina etmesine razı olur musun?” demiş.<br />
Genç: “Hayır, Yâ Resulallah!” diye cevap vermiş. Bunun<br />
üzerine Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem),<br />
“O hâlde hiç kimse annesi veya kız kardeşiyle<br />
zina edilmesine razı olmaz. Zira senin zina etmek istediğin<br />
kadın, ya birisinin annesi veya kız kardeşi olacaktır.”<br />
buyurmuş. Genç, gösterilen bu şefkatten ve<br />
yapılan mantıklı izahtan sonra pişman ve mahcup bir<br />
vaziyette ayrılırken, Peygamberimiz (sallallahu aleyhi<br />
ve sellem) “Ey Allah’ım! Bu gencin günahını bağışla,<br />
kalbini temizle ve iffetini koru.” diyerek dua etmiştir.<br />
Bu genç, bundan sonraki hayatında harama hiç yaklaşmamış<br />
ve iffetli yaşamıştır. 25<br />
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “Başkalarının<br />
eşlerine iffetli olun ki sizin eşlerinize de iffetli<br />
davranılsın.” 26 buyurarak, iffetin toplumda ahlâk ve karakter<br />
hâline gelmesinin zaruretine işaret etmişlerdir.<br />
Şu hâlde Müslüman’ın sadece iman edip dinin emrettiği<br />
ibadetleri yerine getirmesi kâmil anlamda Müslüman<br />
olmasını ifade etmez. Zîrâ insanın iffet, hayâ,<br />
edep, zühd, kanaat gibi faziletlerle donanması ve din<br />
bakımından günah sayılan, aklıselim sahibi insanlarca<br />
da ayıp ve kötü kabul edilen tutum ve davranışlardan<br />
uzak durması gerekmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’deki<br />
<br />
א א א <br />
א <br />
“Günahın gizlisinden de açığından da uzak durun.” 27<br />
âyeti, günahın her türlüsünden kaçınmayı dinde ve<br />
ahlâkta kemale ulaşmanın ön şartı olduğunu göstermektedir.<br />
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “Her kim<br />
ağzına ve apış arasına hâkim olacağına dair bana söz<br />
verirse, ben de onun Cennet’e girmesine kefil olurum.”<br />
28 buyurarak, kişinin özellikle ağzından çıkan<br />
sözlerle namusunu muhafaza etmesini hatırlatmaktadır.<br />
Böylece hayânın ve iffetin İslâm ahlâkında önemli<br />
bir yeri olduğuna işaret etmişlerdir. O hâlde hayâ<br />
ve iffetin, öncelikle ruhî bir meleke hâline getirilmesi<br />
gerekmektedir. Dolayısıyla insan yeme içme ve cinsî<br />
arzularını disiplin altına alarak ruhunu bu yönde terbiye<br />
etmelidir. Bedenî hazlara ve nefsanî aşırılıklara<br />
ilgi duymaktan kurtarılmış bir ruhî yapıya “kalbin iffeti”<br />
denir. İffetli yaşamak ise eli, dili, gözü, kulağı ve<br />
genel olarak bütün bedeni haramlardan uzak tutmak-<br />
36 | YENİ ÜMİT DERGİSİ