25.11.2014 Views

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

girişen kimsenin emin olması, bu sahanın kitaplarını<br />

iyi araştırması gerekir. Bu hususta zan ile söz söylenmez.<br />

Nitekim öz be öz Arap ve fasih lisan konuşan,<br />

Kur’ân’ın kendi dilleriyle ve yine kendilerine inişine<br />

şahit olan sahabe-i kiram bile mânâsını bilmedikleri<br />

lâfızlar hakkında açıklama yapmaktan geri durmuşlardır.<br />

Hz. Peygamber, konuştuğunda dil hatası yapan<br />

birini işitince yanındakilere, <br />

אכ א “Arkadaşınız<br />

dil hatası yaptı, ona doğrusunu öğretiniz.” buyurmuştur.<br />

Efendimiz bazen anlaşılmayan kelimelerin<br />

eşanlamlılarını bildirmiştir: Bakara 2/143 âyetindeki<br />

א kelimesini, א yani tam âdil, dengeli diye<br />

açıklamıştır. 5 Bazen tarifini yapmıştır: 6 ve א kelimelerinin<br />

anlamını soran birine, <br />

: Ahlâk güzelliği,<br />

א ise “vicdanını tırmalayıp seni huzursuz eden ve<br />

başkalarının haberdar olmasını istemediğin şeydir.” 7<br />

buyurmuştur.<br />

Bazen kelimenin şer’i mânâsını bildirmiştir.<br />

Meselâ Mâide/6 âyetinde geçen vech “yüz”ün âdeta<br />

sınırlarını çizmiştir: “Kulaklar başa (א)’e dâhildir”<br />

demiştir. Bir defasında sakalını örten bir adamı görünce<br />

ona: “Aç onu, zira sakal yüze () dâhildir.” demişti. 8<br />

Bazen mecazî anlamı açıklamıştır: Meselâ Bakara<br />

2/187 âyetinde geçen “fecrin siyah ve beyaz ipliği”<br />

hakkında; “Bu âyetten maksat sadece, gündüzün ağarması,<br />

gecenin karanlığıdır.” 9 buyurmuştur. Bu konularda başka<br />

hadîs örnekleri de vardır. 10<br />

Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflerin yönlendirmeleri<br />

sebebiyle daha sahabe nesli yaşarken İbn Abbas<br />

(ö.68/688) Ğaribu’l-Kur’ân konusunda bir Kur’ân sözlüğü<br />

telif etmiş, ilmî çalışmalar başlamış, ikinci hicri<br />

asırda Halil b. Ahmed (ö.175/791) Kitabu’l-Ayn gibi<br />

mükemmel bir sözlük yazmıştır. Bedevilikten ilim ve<br />

medeniyete geçişteki bu sürat, dünyada görülmemiş<br />

bir hâdisedir.<br />

3. Sahabeden Abdullah b. Abbas’ın (r.a) Arap filolojisi<br />

bakımından önemli faaliyetleri olmuştur. Burada<br />

onun dil bakımından önemli üç tutumuna kısaca<br />

değineceğiz:<br />

A) İbn Cerir Taberî ve başkaları onun şu ünlü<br />

düsturunu naklederler: א א א “Şiir, Arapların<br />

arşividir. Ne zaman Allah’ın, Arapların dili ile indirdiği<br />

Kur’ân’dan her hangi bir mânâ gizli kalırsa, Arapların<br />

divanlarına başvurup mânâsını orada arayınız.” 11 Ebu<br />

Ubeyd, Fedâilu’l-Kur’ân’da, onun bu sözünü açıklamak<br />

için, Kur’ân’daki kelimeleri açıklamak üzere şiirle<br />

istişhâd ettiğini bildirmiştir. 12 Hârici önderlerinden<br />

Nafi b. Ezrak, İbn Abbas Hazretlerine varıp ona:<br />

“Sana Allah’ın kitabından bazı sorular soracağız. Sen bize<br />

Arapların sözlerinden şahitlerini getirerek tefsir edeceksin.<br />

Zîrâ Allah Kur’ân’ı Arapça indirmiştir.” İbn Abbas (r.a)<br />

onun sorduğu 200 kadar kelimeye şiirle istişhâd ederek<br />

cevap vermiştir. 13<br />

Verdiği cevaplardan çoğunu Taberânî el-Mu’cemu’lkebir’de<br />

ve İbnu’l-Enbari Kitabu’l-Vakf ve’l-ibtida’da<br />

rivayet etmişlerdir. İbnu’l-Enbâri şöyle bir açıklama<br />

yapma ihtiyacı duymuştur: Sahabe ve Tâbiun’un<br />

Kur’ân’daki müşkil ve ğarib kelimeler hakkında çokça<br />

şiirden delil getirdiklerini biliyoruz. İlim ehli olmayan<br />

bazı kimseler, nahivcilerin bu uygulamalarını<br />

şöyle diyerek red etmek isterler: “Böyle yapmakla şiiri<br />

asıl kabul edip Kur’ân’ı ona tâbi yapmış oluyorsunuz.”<br />

Oysa iş onların dediği gibi değildir. Bizim yaptığımız,<br />

sadece Kur’ân’daki ğarib bir kelimeyi şiirdeki kullanılışıyla<br />

anlamaya çalışmaktan ibarettir. Zîrâ Allah Teâlâ<br />

14<br />

א)‏ <br />

<br />

‏,(‏א 15 ( <br />

‏(‏א <br />

“Kur’ânen Arabiyyen”<br />

“bi lisanin Arabiyyin mübin” buyurmuştur. 16<br />

B) Taberî ve başkaları 17 İbn Abbas’ın tefsiri dörde<br />

ayırdığına dair meşhur taksimini naklederler:<br />

a-Ümmetten, bilmemekte kimsenin mazereti bulunmayan<br />

tefsir.<br />

b-Arapların kendi dillerinden anladıkları tefsir.<br />

c-Âlimlerin bilebilecekleri tefsir.<br />

d-Allah Teâlâ’dan başkasının bilemeyeceği tefsir.<br />

Zerkeşî şöyle der: İbn Abbas’ın bu taksimi isabetlidir.<br />

Şöyle ki:<br />

a) Bilmemekte kimsenin mazur görülemeyeceği<br />

kısım, ilim ehlinin bilebileceği şer’i ahkâmı ve tevhid<br />

delillerini teşkil eden kısımdır. Meselâ <br />

א א <br />

א <br />

א א “Şunu bil ki, Allah’tan başka tanrı yoktur.” 18 sözünden,<br />

herkes tevhidin yani O’nun ortağı olmadığını<br />

ve O’nun uluhiyyetinin kasd edildiğini bilir. Fakat<br />

’nın dilde nefy edatı, א’nın ise isbat için konulup hasr<br />

ifade ettiğini bilmez. כא א אא א אא ve benzeri<br />

emirlerin farziyyet ifade ettiğini vs. bilmese bile,<br />

Müslüman toplumda yaşayan herkes bu hükümleri<br />

zarurî olarak bilir.<br />

b) Arapların kendi dillerinden anlayacakları kısımda,<br />

onların lisanlarına müracaat edilir. Bu da lügat<br />

ve i’rabdır. Lisan hususunda müfessirin, kelimelerin<br />

mânâlarını ve oradaki isimlerin müsemmalarını bilmesi<br />

gerekir. Ama bu, kıraat edene gerekmez. Diğer<br />

taraftan Kur’ân lafızlarının içerdiği hususlar ilmi değil<br />

de ameli gerektiriyorsa bu durumda haber-i vahid<br />

veya iki kişinin haberi ve bir şiir beyti ile istişhâd<br />

kâfidir. Eğer ilmi gerektiriyorsa bu yetmez; çünkü o<br />

lafzın yayılmış olması ve şiir şevâhitleri lâzımdır. İ’rab<br />

ise şayet i’rabdaki ihtilaf, mânâyı başka yöne çevirecek<br />

olursa, dil hatasından kurtulmak için tevakkuf etmek<br />

gerekir. Müfessir ile kâri’nin onları bilmeleri gerekir.<br />

(…)<br />

YENİ ÜMİT DERGİSİ | 9

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!