25.11.2014 Views

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kerîmesinin mantuk ve mefhumunca, hakikatleri<br />

küçümsemek veya onlarla alay etmek, Firavun’un<br />

kendisini yüceltmek için kullandığı zalimce bir yöntemdir.<br />

Bu tür davranış gösterenlerin maksadı, diğer<br />

insanlara göre üstün niteliklere sahip olduklarını vurgulamaktır.<br />

Günümüzde de Allah’ın kudretini ve yaratma<br />

mucizesini, canlı ve cansız varlıklardaki büyük düzeni,<br />

kâinatta akılları durduran dengeyi tesadüf olarak<br />

değerlendirip göz ardı edenler, Firavun’un, Hz.<br />

Musa’nın (a.s) mucizelerine sihir diyerek inkâra sapmasındaki<br />

benzer bir tavrı sergilemiş olmaktadırlar.<br />

Devasa Tapınaklar ve Dikilitaşlar Yaptırması<br />

Allah (celle celâlühü), bundan binlerce sene önce<br />

Mısır’ın yönetiminde diktatör olarak söz sahibi olan<br />

Firavun’un karakteristik özelliklerinden birisinin<br />

א א <br />

<br />

/ zi’l-evtâd” (Fecr, 89/10) olduğunu<br />

belirtmektedir. Bu âyet-i kerîmede yer alan “evtâd”<br />

kelimesi değişmeceli olarak izzet ve hâkimiyet,<br />

Firavun’un insanlara azap etmek için yaptırdığı bir<br />

düzenek, Firavun’un ordusu, Firavun’un kalabalık<br />

cemaati gibi mânâlarda anlaşılmıştır. 7 Ancak bilindiği<br />

üzere Firavun idaresinin en belirgin özelliklerinden<br />

birisi de kutsallaştırmaya çalıştıkları kendi mezarları<br />

yani piramitlerdir. Bu piramitlerin yanı sıra, yukarıya<br />

doğru incelerek yükselen ve tepesinde küçük birer<br />

piramit örneği bulunan dikilitaşlar da şehirlere Firavunların<br />

hâkimiyet alâmeti olarak dikilmiştir.<br />

Bütün bu açılardan bakıldığında, âyet-i kerîmede<br />

yer alan “zi’l-evtâd” tabiri, diğer anlam tabakalarının<br />

yanında -Allahu a’lem- “piramitler ve dikilitaşlar sahibi”<br />

şeklinde de anlaşılabilir.<br />

Gayet Yüksek Kule Yaptırması<br />

Kur’ân-ı Kerîm’de Kasas ve Mü’min sûrelerinde<br />

Firavun, yardımcısı Haman’a şöyle demektedir:<br />

כ <br />

א א <br />

א א <br />

<br />

א <br />

<br />

א <br />

א א אא א <br />

א אכ <br />

<br />

“Firavun dedi ki: ‘Ey benim danışmanlarım ve<br />

devlet adamlarım! Ben sizin benden başka bir ilâhınız<br />

olduğunu bilmiyorum. Hâmân! Haydi, benim için<br />

tuğla ocağını tutuştur, balçığı pişir, fazlaca tuğla imal<br />

ettirip benim için öyle yüksek bir kule yap ki, belki<br />

de onun vasıtasıyla yükselip Musa’nın (varlığını iddia<br />

ettiği) Tanrısını görürüm! Aslında, ben onun yalancının<br />

biri olduğu görüşündeyim!” (Kasas, 28/38)<br />

Kur’ân-ı Kerîm’in anlattığı bu kule yakın zamana<br />

kadar bulunamamıştı. Ancak 1984 yılında, İskenderiye<br />

limanının birkaç yüz metre açığında yer alan ve<br />

ağırlıkları 10 ile 75 ton arasında değişen pembe granitten<br />

dev bloklar tespit edilmiştir. Bir Mısır bilimci<br />

olan Jean Pierre Corteggiani’ye göre, bu dev granit<br />

bloklar İskenderiye Feneri’ne aittir.<br />

Ayrıca Ranke tarafından hazırlanan Dictionary<br />

of Personal Names of the New Kingdom adlı Mısır<br />

isimleri sözlüğünde, Hâmân’ın, Taş Ocakları İşçilerinin<br />

Şefi olduğu kayıtlıdır. 8 Hiyerogliflerde Hâmân’ın<br />

isminin yanındaki ayıraç ise onun Firavun’un yardımcısı<br />

olduğunu göstermektedir. Çünkü Mısırlılar,<br />

kelimeleri çok özel bir durum olmadıkça hep bitişik<br />

yazmaktaydılar. Bu hiyerogliflerin okunabilmesi,<br />

Kur’ân’da açıklandığı gibi Hâmân’ın Eski Mısır’da<br />

yaşadığını ve Firavuna yapılar inşa eden bir kişi olduğu<br />

ortaya çıkarmıştır.<br />

Firavun İdaresinin Âfetlerle Uyarılması<br />

Allah (celle celâlühü) Firavun hanedanı düşünüp ibret<br />

alsın diye, onları senelerce kuraklık, kıtlık, tufan,<br />

çekirge, kan, haşerat, kurbağa istilası ve ürün azlığı ile<br />

cezalandırmıştır. Ancak yine de Firavun hanedanı ve<br />

melei inkârlarında inat edip büyüklük taslamaya devam<br />

etmiş, sıkıntıların tek sebebi olarak inananları<br />

görmüş ve onları uğursuzlukla suçlamışlardır. Ancak<br />

ilginç bir şekilde Firavun ve melei her sıkıntıda Hz.<br />

Musa’ya (a.s) müracaat ederek, üzerlerindeki maddî<br />

ve mânevî felâketleri gidermesi için Allah’a dua etmesini<br />

istemişlerdir. Bununla kalmamış, maruz oldukları<br />

felaket şayet uzaklaşır ve refaha kavuşurlarsa<br />

inananlardan olacaklarına da söz vermişlerdir. Ancak<br />

her defasında sözlerinden dönmüşler, arkasından da<br />

yok edilmişlerdir (A’râf, 7/130–136).<br />

Firavun ve hanedanının bu yok oluşu Orta Krallık<br />

döneminin sonlarına ait bir papirüste 9 açlık, kuraklık,<br />

kölelerin Mısırlıların servetleriyle kaçışı ve ülke çapındaki<br />

ölümler şeklinde tasvir edilmektedir. Bu papirüs,<br />

Mısır sosyetesinin ölümünü, Firavun’un yıkılışını<br />

ve Allah’a isyanları karşılığında başlarına gelmiş<br />

felâketleri anlatan anlamlı bir el yazmasıdır. 10<br />

Horlanan, aşağılanan ve ezilen insanlar ise bu sabırlarına<br />

karşılık Allah’ın bereketlerle donattığı Mısır<br />

coğrafyasının doğularına ve batılarına vâris kılınmışlardır<br />

(A’râf, 7/137).<br />

Sonuç<br />

Kur’ân-ı Kerîm’deki tasvirlerin genel hatları arasında<br />

görebildiğimiz kadarı ile Firavun, ilâhlık iddiasında<br />

bulunan bir şaşkın, kendisinden başka tanrı<br />

olup olmadığını anlamak için gayet yüksek kule yaptıracak<br />

kadar da marazi ruha sahip bir sapkındır. O,<br />

halkını küçümseyerek zayıfları ezen, gerçeklerden<br />

uzak yaşayan bir kraldır. Firavun portresinin en temel<br />

YENİ ÜMİT DERGİSİ | 51

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!