25.11.2014 Views

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

Yeni Ümit Say 92 deneme.indd

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Giriş<br />

YENi ÜMiT<br />

Prof. Dr. Vehbe Mustafa ez-ZUHAYLÎ*<br />

Nisan / Mayıs / Haziran 2011 - <strong>Say</strong>ı <strong>92</strong><br />

Bütüncül ve Parçacı Yaklaşımlar Arasında<br />

Sünnet-i Nebeviyye<br />

Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’ya sonsuz hamd<br />

ü senâlar, bütün peygamberlerin sonuncusu Hz.<br />

Muhammed’e (sallallahü aleyhi ve sellem), O’nun aile<br />

ve dava arkadaşlarına ve kıyamete kadar sadakat içinde<br />

yolunun yolcusu olanlara salât u selâm olsun.<br />

Sünnet-i Nebeviye, Kur’ân-ı Kerîm’in prensip,<br />

hüküm ve kanunlarını detaylı bir şekilde beyan<br />

etme; mücmel âyetleri izah ve tafsil etme; mutlak<br />

ve kapsayıcı olan hükümlerini bazı kayıtlarla takyit<br />

ve sınırlama; umumî olan hükümlerini tahsîs; İslâm<br />

hukukunun içerik ve kapsama alanı ile ilgili gerek teorik,<br />

gerekse tatbik açısından engin ve zengin veriler<br />

sunma gibi fonksiyonlara sahip Kur’ân-ı Kerîm’den<br />

sonra İslâm hukukunun ekseni mesabesinde bir unsur<br />

olması ve “O kendi heva ve hevesiyle konuşmuyor.<br />

O, kendisine vahyedilen bir vahiyden başka bir<br />

şey değildir.” (Necm: 3-4) âyetinin anlamı gereğince<br />

mânâ itibariyle Cenâb-ı Hakk’ın yüce dergâhından<br />

indirilmiş bir vahiy olmasına rağmen, içteki ve dıştaki<br />

İslâm düşmanları, Kur’ân-ı Kerîm’in mucizevîliği<br />

karşısında aciz kalıp onun hakkında insanların kalb ve<br />

kafalarında şüphe uyandırmaktan ümitlerini kesince<br />

nazarlarını Sünnet-i Seniyyeye çevirmiş; bir kısmı<br />

tamamını inkâr ederek, bir kısmı da küllî bakış açısından<br />

mahrum parçacı bir yaklaşımla ele alarak onu<br />

tamamen devre dışı bırakmak istemişlerdir.<br />

Ne var ki, bir kısım hevâ ve heveslerin mahkûmu,<br />

İslâm hukuk ve yapısına kasteden bazı canilerin mantık<br />

ve düşüncesinin zebûnu olan bu hak duygusundan<br />

yoksun iftiracı, maksatlı ve hakikatten uzak kimseler,<br />

geçmişte olduğu gibi bugün de ya Sünnet’in<br />

sübûtu ya da onu kabul etmek ve Müslümanların<br />

pratik hayatını İslâm hukuk sisteminin ışıktan tayfları<br />

altında inşa etmeyi kabul etmekle beraber onun anlam<br />

ve medlûlü etrafında çeşitli şüpheler uyandırmak<br />

suretiyle, şer’î ve mantıkî dayanağı olmayan sudan<br />

bahanelerle onunla amel etmenin zaruret ve önemini<br />

azaltma yolunda ellerinden geleni artlarına koymamışlardır.<br />

Hakikatte İslâm hukukuna kasteden bu caniler,<br />

bugün Pakistan ve Hindistan’da “Kur’âncılar”<br />

(Mealciler) veya bir kısım şeytânî duygu ve isteklerle<br />

şer’î hükümleri iptal etmeye kalkışan ve kendilerini<br />

tecdit ehli (yenilikçi) zannedenler gibidir. Bunları<br />

bizzat Kur’ân-ı Kerîm’in sarih âyetleri ve nübüvvetin<br />

getirdikleri alıp bir kenara atmaktadır. İşin doğrusu<br />

bunlar ya iftiracı bir topluluk, ya beyinsizler takımı, ya<br />

ilimden nasibi olmayan cahiller, yahut birtakım bidatçi<br />

ve şüpheli eğilim sahiplerinden başkaları değildir.<br />

Ben de konumum itibariyle, iman, akide, ibadet,<br />

ahlâk, muamelat, aile hukuku gibi çeşitli alanlarda,<br />

sünnet-i nebeviye vasıtasıyla sabit olmuş hüküm ve<br />

kanunların bulunduğunu çok açık ve net bir biçimde<br />

ispat etmek suretiyle, Sünnet-i Nebeviye’ye dil uzatan<br />

ve onun aleyhine yazı yazanların yanlı ve yanlış<br />

görüşlerini ortaya dökme hususunda – âcizane – bir<br />

katkıda bulunmak istedim. Bu meyanda ele almak istediğim<br />

konuları şu şekilde sıralayabilirim:<br />

Kısaca Sünnet-i Nebeviye’nin Delil Oluşu<br />

Sübût bulmuş Sünnet-i Nebeviye’nin kapsama<br />

alanı (içerdiği konular).<br />

Sünnet-i Nebeviye’nin İslâm hukuku üzerindeki<br />

etkisi.<br />

Hak ve hakîkati apaçık beyan eden ve doğru yolu<br />

gösteren Allah’tır. (celle celâlühü)<br />

Sünnet-i Nebeviye’nin Delil Oluşu<br />

Sünnet-i Nebeviye’de usulüne göre sabit olmuş<br />

her şey, kesinlikle, umumî olarak, hukukun bütün<br />

alanlarında muteber bir delildir. O, bu konuda varit<br />

olan birçok delil ve bürhan sebebiyle, Kur’ân-ı<br />

Kerîm’den hemen sonra İslâm hukukunun ikinci<br />

kaynağıdır. Bu delillerin en önemlileri sekiz tanedir. 2<br />

Âyet-i Kerîmeler: Kur’ân-ı Kerîm’de Sünnet ile<br />

amel etmeye irşat ve teşvik eden, hattâ açık emirlerle<br />

onunla amel etmeyi farz kılan birçok âyet-i kerîme<br />

vardır, bunlardan bazıları şunlardır:<br />

Ey iman edenler! (Bütün emir ve yasaklarında) Allah’a<br />

(celle celâlühü) itaat edin, Rasûle itaat edin… (Nisâ: 59)<br />

Allah (celle celâlühü) ve Rasûlü (sallallahü aleyhi ve<br />

sellem) bir meselede hükmünü verdiği zaman mümin<br />

bir erkek veya mümin bir kadının kendileri ile alâkalı<br />

o meselede başka bir tercihte bulunma hakkı yoktur.<br />

Kim Allah (celle celâlühü) ve Rasûlüne (sallallahü aleyhi<br />

YENİ ÜMİT DERGİSİ | 53

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!