HalkDüşmanıAKP1. Depremde 604, 2. Depremde 40 Kişi Öldü!Depremlerden Sonra 54 Günde 87 Çadır Yandı!8 Kişi Yanarak, 2 Çocuk Donarak Öldü!Sorumlusu Halk Düşmanı AKP’dirVan Belediyesi İtfaiye MüdürüOsman Acar, "Şu ana kadar Van'da 85çadır yandı. Bu yangınlarda 5 çocuğumuzcan verdi. 10'un üzerinde yaralıvar. Bu yaralıların da durumu ağır.Vatandaşların daha dikkatli olmasınıbekliyoruz. Depremden kurtulduk,ama yangına kurban gitmeyelim. Depremde felakettir ama yangın daha büyükbir felakettir. İnsanlarımız depremdenkurtuldu, ancak önlem alınmazsaya çadırda yanarak ya da zatürreolup ölecekler" diyor 19 Aralık2011’de yaptığı bir açıklamada.Yangınların en büyük nedeni“DİKKATSİZLİK”miş... 85 çadırınsorumlusu, çocuklarının yanmasınasebep olanlar, Van halkıymış, öylesöylüyorlar... DİKKAT etmedikleriiçin ölüyorlarmış! Peki DEVLETNEREDE? Van’da devlet yok, devletinkatliamcı eli var...Halkımız ömürleri boyunca çadırlardayaşamış gibi dikkatli olmalarıisteniyor... Peki halka, çadırlarınyanıcı maddeden yapıldığını, en küçükbir kıvılcımda alev alacağınısöylediler mi? Bunun için hangi önlemlerialmışlar, bunun açıklamasınıyapmıyorlar tabii.Halkla alay ediyorlar açık açık;“Üşüme, donma, soba yakma, çadırıyakma, ölme, başımıza bela olma...” diyorlar.Van halkı çadırlarda yaşamayamahkum ediliyor, göz göre göre ölümeterk ediliyorlar. Üstüne üstlük çadırlardayanmamak için hangi önlemlerialmaları gerekiyor bunun dersiniveriyorlar: Elektriğe fazla yüklenmeyin,sobayı çok yakmayın, nöbet bekleyin.Bu mudur çözüm? Halkı kendisorunlarıyla yaşamaya terk ediyorlar,sorun çözmüyor, çözüm üretmiyorAKP. Çözümü, zaten depremle evsizkalmış halktan bekliyorlar, dahası oturupölümleri seyrediyorlar.Çadırda yaşamak zorunda bırakılanVan halkı, “Çocuklarımız küçük.Havalar da çok soğuk. Bu nedenletehlikeli olduğunu bildiğimizhalde soba yakıyoruz.Çok mağdur durumdayız. Sobalarımızıyakmasak çocuklarımızhasta olacak." diyebelirtiyorlar. Halk çaresiz bırakılıyor,çaresizliğe terk ediliyor.23 Ekim tarihindeki 1. Vandepreminde 604 kişi öldürüldü.9 Kasım 2011 tarihindeki2. Van depreminde 40 kişi öldürüldü.Deprem sonrasında 54 günde 85çadır yandı. 5 çocuğumuz yanarak,2’si de donarak öldü:4 yaşındaki Ekrem Yaralı, 2 Aralık’taçıkan yangında ÖLDÜ. EkremYaralı’nın hayatını kaybettiği yangındakardeşleri yaralı olarak kurtuldu.Üç aylık olan Mehmet Doru bebek,ailesinin Seyrantepe Mahallesi’ndekiçadırında 16 Aralık’ta DİRİDİRİ YANDI, KAVRULDU!19 Kasım’da 3 kardeş, kaldıklarıçadırın alev alması sonucunda YA-NARAK CAN VERDİLER. 3 kardeş3 can...Bir tek yangınlar değil, kışın soğuğundahalkı çadırlara mahkumeden AKP, soğuktan ölen çocuklarımızında katili oldu. 7 yaşındaki bedenselengelli Deniz Olgun DONA-RAK ÖLDÜ.Çadır da değil, naylon barakadakalan 6,5 yaşındaki Öznur Örgünsoğuk nedeniyle hastalanarak ÖLDÜ.Depremden sonra çıkan yangınlardakitarihlere bakıldığında görülecektirki, yangın çıkmayan hemen hemenhiçbir gün yok. Halk çıkan yangınlardankendi çabalarıyla kurtulmayaçalışıyor. Halk acıları birlikteomuzluyor, destek oluyor birbirine.Depremin doğal afet olduğunusöyleyen, çadırlarda ölümlere dikkatsizlikdiyen AKP’dir bu ölümlerinsorumlusu. Katil, halkı kış günü çadırlardayaşamak zorunda bırakanAKP’dir. Yapılan yardımlara el koyan,depremde zarar görenler için gönderilenSibirya çadırlarını “yazık olur”diye Van halkına vermeyen, halkın canve mal güvenliğini sağlamayan AKP,halka düşmanlığını bir kez daha göstermiştir.Tayyip Erdoğan, “Ağustos’a kadardayanın” diyor. Çözüm; soğuktadonarak, çadırda yanarak, aç-açıktabeklemek. Bize reva görülen bu....Halkın acılarını yine halk paylaşır.Omuz verir komşusunun bir tuğlasınıtaşımaya, su taşır yanı başında yanankomşusunun çadırına. Kilometrelerceuzaklıkta olsa da, acısını paylaşırVan’daki depremde çocuğunu,anasını, babasını kaybeden halkımızın.Topladığı yardımları yerine ulaştırır.Ulaştığında da ihtiyaç sahiplerineözenle teslim eder.Van depreminde her kesimdenhalkımız dayanışma duygusuyla, sorumluluğuylahareket etti. Bu dayanışmayıbüyütmeliyiz! AKP öldürmeyedevam ediyor çünkü. Gücümüzbirliğimizdir. Bugün Van’da yaşayanhalkı unutturmaya çalışan oligarşiyekarşı birleşmeli ve Van halkıyladayanışmak için başlatılan kampanyalarıörgütlemeliyiz. Örgütlühalk çaresiz değildir.348 Ocak 2012 / Sayı:18<strong>KAYBEDEN</strong>, <strong>KATLEDEN</strong> <strong>KATİLLERİ</strong> <strong>TANIYORUZ</strong>
Ülkemizde GençlikGençliğinGündemindenOKULLARIMIZ “EĞİTİM KENTLER”ARACILIĞIYLA TİCARİLEŞTİRİLİYOR!14 Eylül 2011’de, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Teşkilatve Görevleri Kanunu yeniden yapılandırılarak, eğitiminkamu hizmetinden çıkarılıp ticarileştirilmesi yönündeyeni bir adım atıldı. Şimdi ise atılan bu adım “Eğitim Kentler”aracılığıyla daha da gün yüzüne çıkarılıyor. EğitimKentler adıyla getirilen bu uygulamayla, ilkokullar ve anasınıfları dışındaki diğer tüm eğitim kurumları şehrindoğu, batı, kuzey, güney taraflarında oluşturulacak kampüsleretaşınacak. Yani, ilkokul ve anasınıfı hariç tüm okullarşehir merkezinden uzak yerlere hatta şehir dışlarına yerleştirilecek.Bu şekilde şehirden uzakta eğitim gören öğrencilerhem merkezi yaşam alanından uzaklaştırılacaklarhem de uçsuz bucaksız yerlerde açılacak kampüslerde eğitimgörerek yalnızlaştırılacaklar.Peki, ülkemizde eğitim kentler aracılığıyla getirilmekistenen nedir?“Eğitim Kentler” kime nasıl hizmet edecek? İşte, busoruları cevaplayabilmemiz için ülkemizdeki eğitimin niteliğinive amacını iyi kavramamız gerekir. Çünkü ülkemizdeverilen eğitim temelde paralıdır ve öğrencileri düzenebağlamak amacındadır. Kurulacak “Eğitim Kentler”de egemen sınıfların bu amaçlarından farklı bir yerde değildir.“Eğitim Kentler”, ticari bir amaç uğruna kullanılacakve öğrenciler buralarda merkezi yerlerden uzaklaştırılarakapolitikleştirileceklerdir. Bu şekilde öğrencilerhalktan ve halkın gerçeklerinden uzak, şehrin bir ucunda,kapalı bir alanda okutularak tüm sosyal çevrelerindenuzaklaştırılacaklar. Böylece, ülkemizde yaratılmaya çalışılandüşünmeyen ve üretmeyen gençlik sayısı daha daarttırılacaktır. Egemen sınıfların da istediği tam budur. Sadeceokul ile ev arasında mekik dokuyan ve okulda olduğusürece ilgilenecek hiçbir faaliyeti olmayan bir gençlik yaratmakistemektedirler. Çünkü egemenler her zaman düşünmeyenve üretmeyen, yoz bir gençlik yaratmak hayalindedirler.Düşünen ve haklarını arayan gençlik onlar içinbirer tehdit unsurudur. Böyle olduğu içindir ki, saldırılarıhep gençliğin apolitikleşmesi yönündedir.AKP iktidarının işbirlikçiliği eğitim alanında da tümçıplaklığıyla ortadadır. Çünkü, “Eğitim Kentler”le amaçlanansadece gençlerin apolitikleştirilmesi değil, yerli veyabancı şirketlere de kapının açılmasıdır. Bunu somutlayanşehir dışında açılacak kampüslerin özel bir şirket aracılığıylaaçılmasıdır. Yani AKP iktidarı anlaşmalı olarakyerli ve yabancı şirketlerle birlikte açtığı kampüslerle öğrencileridaha fazla sömürmektedir. Bu şekilde eğitim, tekellerinçıkarı ve burjuvazinin kazancı için kullanılmaktadır.Bu doğrultuda öğrencilerin eğitimi değil, emperyalistşirketlerin karları ve çıkarları düşünülmektedir. Ayrıcakampüsü kuracak özel şirket, eğitim-öğretim dışındaokuldaki tüm ticari alanların işletilmesini de üstlenecektir.Bu şekilde daha fazla kar sağlayan özel şirketler, yıllıkkira bedeli de almaktadır bakanlıktan. Aynı zamanda,kampüs belli sınırlar içinde olduğundan öğrenciler günboyu bu sınırlar dışına çıkamamaktadır. Mecburen yemekhaneve kantin, kırtasiye vb. tüm ihtiyaçlarını okul içindekarşılamak zorunda kalacak öğrenciler. Şirket de bu şekildemüşterilerini sabitlemiş olacak. Burada müşteri olarakbaktıkları, halkın çocukları ve öğrencilerdir.“Eğitim Kentler” uygulamasının hazırlıkları Ankara’dabaşlamış durumdadır. Şu anda Ankara Altındağ’da 32derslikli bir İmam Hatip Lisesi yapılması planlanıyor.Bu planda 60 öğrenci kapasiteli okul projesinin 6 milyon700 bin liraya mal olacağı belirlenmiştir.Tüm bunların yanında Melih Gökçek yaptığı açıklamalarda“Eğitim Kentler”in öğrencilerin yararına olduğunusöylüyor. AKP iktidarı gerçekten eğitimin sağlıklıyürümesini istiyorsa, önce eğitimi parasız yapmalıdır.Eğitim kurumlarının tüm halka açık ve herkesin eğitiminiamaçlayan nitelikte olması gereklidir. Çünkü bu yerlerbizlerin cebinden çıkan paralarla açılmaktadır. Özel şirketlere,emperyalist tekellere bizim emeğimizle kazandığımızparalar aktarılmaktadır. Yapmamız gereken, bizimparamızla açılan eğitim kurumlarını özel şirketlerineline bırakmamaktır. Buralarda yok edilmek istenen halkdeğerlerimize sahip çıkmaktır. Düzenin amacı kendindenbaşka bir şey düşünmeyen, bencil bir gençlik yaratmaktır.Yani yapılmak istenen sadece kampüslerin şehir dışınaalınmasıyla sınırlı değildir. Halktan tecrit edilmiş okullarıyla,gençliğin bilinçlenmesi ve örgütlenmesinin önünegeçmek istiyorlar.Gençlik olarak düzenin ve AKP iktidarının apolitikleştirmeve yalnızlaştırma politikalarına karşı daha fazlakitlelerle bağ kurarak barikat olabiliriz. Bunun yollarınıbiz üretmeliyiz. Daha fazla örgütlenmeliyiz. Çürümüş duvarlarıyladört bir yanımızı çeviren düzenlerini, ancak paralıeğitim sisteminde dayattıkları tecrite karşı gelerek yıkabiliriz.Ardahan Üniversitesi'ndefaşist saldırı...28 Aralık 2011 tarihinde, son dönemde üniversitelerdeartan faşist saldırılara bir yenisi daha eklendi. ArdahanÜniversitesi İnsani Bilimler ve EdebiyatFakültesi'nde bir grup faşist tarafından devrimci ve ilericiöğrencilere yönelik yapılan saldırıda 1 öğrenci yaralandıve hastaneye kaldırıldı. Faşistlerin okula satırlı,sopalı girmelerine göz yuman polisler sonunda yine devrimcileresaldırdı.BULACAĞIZ VE YARGILAYACAĞIZ Sayı: 18 / 08 Ocak 2012 35