13.07.2015 Views

Yeni Ümit Sayı 95 - yeni_calisma.indd

Yeni Ümit Sayı 95 - yeni_calisma.indd

Yeni Ümit Sayı 95 - yeni_calisma.indd

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

verilmesini istemişti. Âyetlere topluca bakıldığındabu durum açıkça görülecektir. Bir daha hatırlatmakgerekirse, Hz. Musa (a.s) Allah’a şöyle yalvarmıştı:“(Firavun ve çevresindekiler) sözümü/tebliğimi iyice anlamalarıiçin Rabb’im, yüreğime genişlik ver, işimi kolaylaştırve dilimden şu bağı (ukdeyi) çöz! (Allah’ım) bir debana ailemden olan kardeşim Harun’u yardımcı ver.” 26Allah da ona “Ey Musa istediğin şey sana verilmiştir.” 27buyurmuştu.Neticeİlgili izahların ışığında netice olarak ifade etmeliyizki, Hz. Musa’ya (a.s) kekemelik atfedilmesiisabetli bir yaklaşım değildir. Zîrâ peygamberliğeait vasıflardan biri de her türlü kusurlu görüntü veayıptan korunmuş olmaktır.Peygamberlerin hepsi siretleriyle olduğu gibiderecesine göre suretleriyle de insanların dikkatinicelbedecek şekilde yaratılmışlardır. Yani onlar iffetli,günahsız, doğruyu konuşan ve emin insanlaroldukları gibi, fizikî yönden kusur addedilebilecekarızalı hâllerden de beri kılınmışlardır.Peygamberler, tavır ve davranışlarında olduğugibi sözlerindeki berraklık ve akıcılık cihetiyle demuhataplarını alıp kendi ufuklarına doğru çeken veötelere yönlendiren seçkin kullardır. Bu açıdan, Hz.Musa’nın (a.s) kekeme olması söz konusu değildir.Hz. Musa (a.s), Firavun’un sarayında büyümüştü.Sonradan böyle birisine karşı tebliğde bulunacakolması onun iç dünyasında/sadrında ciddi birsıkıntı meydana getirmişti. Nitekim o, ukdenin giderilmesitalebinden önce Allah’tan daralmış olangöğsüne inşirah istemişti. Hâsılı, Hz. Musa’nın (a.s)bu ruh hâleti psikolojik açıdan ona bir tutuklulukyaşatmaktaydı. Bunun için de o, Firavun’la doğrudankendisinin değil de kardeşi Harun’un muhatapolmasının daha yararlı olacağını düşünmüş ve budoğrultuda Allah’tan yardım talep etmişti.*Dicle Üniv. İlâhiyat Fak. Öğretim Üyesiyozturk@<strong>yeni</strong>umit.com.trDipnotlar1. Sabunî, Nureddin , el-Bidaye fî Usûliddîn, tsz. ysz. s.53.2. Senusî, Muhammed b. Yusuf, Akîdet-u Senûsiyye, (‘Resâilfi’l-Akîde’ adlı eserin içinde) Cem’ ve Terc.: A. Nar, s.46; Desukî, Muhammed, Haşiyetu’d-Desûkî Alâ Ümmi’l-Berahîn, Daru’l-Fıkr, Beyrut tsz. s. 173.3. Lekkanî, İbrahim, Cevheretu’t-Tevhîd, s. (a.g.e. içinde) s. 74.Bu akidenin şârihleri mezkur sıfatlar üzerinde tafsilatıyladururlar. Bkz. Beycûrî, İbrahim b. Muhammed, Tuhfetu’l-Murîd (Şerhu Cevhereti’t-Tevhîd), Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye,Beyrut 1983, s. 120-123; Halebî, Muhammed Hanefî, el-Menhecu’s-Sedîd, Daru İbn Hazm, Beyrut 2003, s. 106.4. - Taftazanî, Sa’duddin, Şerhu’l-Makâsıd, Alemu’l-Kütüb,Beyrut 1989, V, 61; İbn Hümam, Kemaluddin, el-Müsayere,Çağrı yay. İstanbul 1979, s. 194-1<strong>95</strong>. Ayrıca bkz. Cürcanî,Seyyid Şerif, Şerhu’-Mevakıf, Matbaatu’s-Seâde, (Nşr.: eş-Şerif er-Radî) tsz, ysz, VIII, 265.5. Bkz. İslam Ansiklopedisi, “Musa” md., MEB. İstanbul1971, VIII, 659 (Ginzberg, V. 402; Hamilton, Zeitscher fürromanische Philogie, XXXVI, 125-159’dan naklen) Ayrıcbkz. İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azîm, Kahraman yay. İst1985, V, 276.6. Bkz. Tahâ 20/24.7. Tahâ 20/25-28.8. Tahâ 20/29. Ayrıca bkz. Furkan 25/35.9. Kasas 28/34.10. M. F. Gülen, Prizma, Nil yay. İstanbul 2003, IV, 23-25.11. Bkz. İsfehanî, Müfredat, Kahraman yay. İsta 1986, s. 510.12. Aynı yer.13. Hz. Musa’nın yaşamış olduğu bu hal insan fıtrat ve psikolojisindevar olan tabiî bir haldir, bu itibarla da Hz. Musaaçısından burada yadırganacak bir durum söz konusu değildir.Kusur ve ayıp insanlar üzerinde amansız baskı oluşturanFiravun’un tavrına aittir.14. Şuara 26/18.15. Bkz. Gülen, Prizma, IV, 23-25. Diğer bir ihtimal deşudur: Hz. Musa (aleyhisselam) sadece vahiy ile konuşmayadikkat ediyor ve alışageldiği bu temkin sebebiylevahiy haricinde de konuşurken yavaş yavaş, tanetane konuşuyordu. Şâyet böyle ise Peygamberimiz’inümmiyeti gibi, onun bu temkini de kendisineayrı bir derinlik kazandırıyordur. (Aynı yer).16. Zuhruf 43/51.17. Zuhruf 43/52.18. Bu ihtimale göre, Kur’an’ın velâ yekâdu yubînu şeklindebize aktardığı söz Hz. Musa’nın inkârcı hasmıdüşman Firavun’a aittir. Bu itibarla bu onun kasıtlıbir yaftalaması olup Hz. Musa’da bulunduğu iddiaolunan bir halin ifadesi değildir. Yani nasıl ki biz,kâfir hasımlarının, Peygamberimiz için kullanmışoldukları mecnun ve sihirbaz gibi yakışıksız ifadelerinden,Kur’ân’da yer verilmiştir diye onun öyle birisiolduğuna dair bir mânâ çıkarmıyoruz, burada da durumbundan farklı değildir.19. Bkz. Taha 20/39.20. Bkz.“Ey Musa istediğin şey sana verilmiştir.” Tahâ 20/36.21. Zemahşerî, el-Keşşaf, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut19<strong>95</strong>, III, 59.22. Seâlibî, Abdurrahman, el-Cevahiru’l-Hisan , Daru ihyai’t-Turasi’l-Arabî, Beyrut 1997, V, 185.23. M. F. Gülen, İkindi Yağmurları, s. 225.24. Sabunî, el-Bidaye fî Usuliddin, tsz. ysz, s. 53.25. Tahâ 20/36.26. Tahâ 20/25-30.27. Tahâ 20/36.YENİ ÜMİT DERGİSİ | 21

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!