13.07.2015 Views

Yeni Ümit Sayı 95 - yeni_calisma.indd

Yeni Ümit Sayı 95 - yeni_calisma.indd

Yeni Ümit Sayı 95 - yeni_calisma.indd

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bir Müslüman hanıma sarkıntılık yapılması sonrasıkarşılıklı ölüm hâdiselerinin bardağı taşıran sondamla olduğu belirtilir. 10 Nadir oğullarının muhasarasınıngerekçesini de Peygamberimiz’e (sallallahüaleyhi ve sellem) suikast teşebbüsünde bulunmalarıoluşturur. 11 Kurayza oğulları muhasarası ise,onların tekrar tekrar güvence verdikleri hâlde antlaşmayıiptal edip Ahzab Savaşı’nda Müslümanlaraihanet ederek düşmanla işbirliği yapmaları neticesiolmuştur. 12Bu maddelerin uygulanmasıyla alâkalı şu hususlarhatırlanabilir. Bilindiği gibi vesikada öldürmeve diyetle ilgili hükümler yer alır. Bu hükümlerihtiyaç ânında yardımlaşmayı âmirdir. Nitekimbu maddeye istinaden meydana gelen bir öldürmehâdisesinde diyetin ödenmesi için Peygamberimiz(sallallahü aleyhi ve sellem), Nadir oğullarından antlaşmamaddesi gereği paylarına düşen miktarı ödemelerigerektiğini bildirir. Fakat Nadir oğulları butalebe olumlu cevap vermemelerinin ötesinde, suikastteşebbüsünde bulunurlar. 13Yine vesika maddelerine göre Medine’nin ortaklaşasavunulması kararlaştırılır. Vesikanın ilgilimaddelerine göre, Bedir Savaşı’nın plânlanmamışolması ve savunma savaşı niteliğinde olmayışı sebebiyleYahudi unsurunun bulunmayışı zaten normalbir durum kabul edilebilir.Uhud Savaşı ise farklı bir niteliğe sahiptir. Çünküher şeyden önce Medine’nin ortaklaşa savunulmasıvesikanın âmir hükmüdür. Bu hükme binaenmüşrik Yahudilerden 700 civarında bir gruplaUhud Savaşı’na katılmaları talebi “Biz müşriklerdenyardım istemeyiz.” 14 ifadesiyle Peygamberimiz(sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından reddedilir.Peygamberimiz’in onlara güvenmediği ise özelliklebelirtilir. 153. Medine Vesikasının Fıkıh LiteratürümüzdekiYeriMedine Vesikası’nın fikhî tahlillerde fazla öneçıkmadığı bilinen bir husustur. Bu husus İslâm hukukçularınınMedine Vesikası’nı bilmediklerindenkaynaklanmaz. Çünkü ilk dönemlerden itibarentemel fıkıh kitaplarımızın siyer bölümlerinde hemmegazî literatürüne hem de Medine Vesikası’naçeşitli atıflar yapılır. Yalnız bu metinlerdeki atıflarıngenellikle vesikanın neticeleriyle alâkalı olduğugörülür. 16Bilindiği gibi fıkıh literatürümüzde gayrimüslimlerleyapılan antlaşmalar iki grupta değerlendirilir.Bu gruplandırmada hâkimiyet unsuru belirleyicibir kriter olarak esas alınır. Çünkü hâkimiyetunsurunun bulunup bulunmaması fıkıh sistematiğindefarklı hükümlere tâbidir. Hâkimiyetin bulunduğusözleşmeler zimmet kavramıyla; hâkimiyetinbulunmadığı sözleşmeler ise muvâdaa, musâlaha,müsâleme, muhâdene 17 gibi kavramlarla ifade edilir.İlk dönemlerden itibaren İslâm hukukuyla ilgili“siyer” kitapları/bölümlerinde devletlerarasımünasebetler detaylı incelenmesine rağmen,Peygamberimiz’in (sallallahü aleyhi ve sellem) savaşlarındanve barış antlaşmalarından bahsedilmemesidikkat çekicidir. Muhtemelen Medine Vesikası dabu genel hükme dâhildir. Bu anlayış Hanefi fıkıhusulü açısından özellikle yönetimle alâkalı icraatlarınPeygamberimiz’in devlet başkanlığı vasfıylatemellendirildiği yorumunu hatırlatmaktadır. 18Konumuzla alâkalı temel problem, MedineVesikası’nın geçiş dönemine ait bir uygulama veyazimmet hükümleriyle nesh olup olmadığı değerlendirilmesindeodaklanır. 19 Her şeyden önce şuhususların hatırlanmasında fayda vardır. Bilindiğigibi Yahudilere karşı Hayber Seferi hazırlıklarınınyapıldığı esnada bile Medine’de Peygamberimiz’le(sallallahü aleyhi ve sellem) antlaşmalarına bağlılığınıdevam ettiren Yahudilerin varlığı bilinmektedir. 20Ayrıca Hayber Seferi’ne Medine Yahudilerindenon kişinin katıldığı ve Peygamberimiz’in onlara ganimettenpay verdiği rivayet edilmektedir. 21 Hattâailesinin maişeti için aldığı gıda karşılığında zırhınıbir Yahudi’ye rehin vermesi de Peygamberimiz’in(sallallahü aleyhi ve sellem) hayatının son zamanlarınakadar Medine’de Yahudi unsurunun varlığını gösterir.22Konunun diğer bir boyutu ise cizye âyetiylealâkalıdır. Bilindiği gibi hemen hemen bütün kaynaklardaTevbe Sûresi’nin Hicret’in 9. yılında nazilolduğu hakkında ittifak vardır. Tevbe Sûresi’ninson nazil olan sûrelerden olduğu da bilinmektedir.Bu sûredeki cizye âyetinin ise, 9. yıldaki TebükSeferi’ne ait hazırlıklar sırasında veya bu gazve esnasındanazil olduğu rivayet edilmektedir. 23 Cizye ilealâkalı âyetin nüzulünden sonra Peygamberimiz’in(sallallahü aleyhi ve sellem) bazı ehli kitap ve Mecusikabilelerle zimmet sözleşmesi yaptığı kaydedilmektedir.24Medine’de kalan Yahudilerin cizye âyetindensonra zimmî statüsünde değerlendirildiği bilgisinebiz rastlamadık. Bunların “Medine Vesikası” şartlarınabağlı olarak devam etmiş olmaları kuvvetle muh-36 | YENİ ÜMİT DERGİSİ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!