09.05.2016 Views

Cinedergi 63

Binder63

Binder63

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Elbette, ufak tefek hatalar vardı ama bizim<br />

çok uzak olduğumuz bir çağın insanlarının<br />

sanki aslında tam da öyle oldukları hissine<br />

kapılmama sebep oldu. Tabi, bu benim fikrim;<br />

herkes aynı şekilde izlemeyebilir, hatta bu<br />

oyuncu seçimi kimilerini rahatsız dahi edebilir.<br />

Öykülere gelince; Boccaccio’nun en<br />

sevdiğim ve hicvi bol öykülerini bir araya<br />

getiren Pasolini, at satın almak için pazara<br />

giden Andreuccio’nun bir kadın tarafından<br />

kandırılıp soyulduğu hikayeyle başlıyor.<br />

Ardından Decameron’un en ciddi din<br />

eleştirilerinden biri olan manastır rahibeleri<br />

öyküsünü anlatıyor. Burada çıplaklığı tam<br />

anlamıyla resmeden Pasolini, üçüncü kısımda<br />

Decameron’un kapak tasarımına da yansıyan<br />

Ranaella’nın başına gelenleri anlatıyor.<br />

Dördüncü bölümde ise manastır rahibeleri<br />

kadar olmasa da, yine Hıristiyanlığa önemli göndermeler<br />

yapan, hayatı boyunca kötülük yapmış<br />

bir adamın ölümünden sonra aziz ilan edildiği<br />

öyküyü izliyoruz. Ressam Giotto’nun hikayesi<br />

bu sekanstan sonra başlıyor ve farklı hikayelerin<br />

arasında Giotto’nun, Scrovegni Şapeli’ne yaptığını<br />

tahmin ettiğim freskle devam ediyor. Sırf aristokrat<br />

olduğu için bir gencin kendi kızıyla ilişkisine göz<br />

yuman babayı, erkek kardeşleri tarafından sevgilisi<br />

öldürülen Elisabetta’nın acı dolu öyküsünü, bir<br />

Papaz’ın Pietro’nun dine olan inancını nasıl kötüye<br />

kullandığını ve iki arkadaşın dini sorguladıklarını<br />

anlatan hikayelerden sonra Giotto’ya yeniden<br />

dönülerek film tamamlanıyor. Bana kalırsa,<br />

ressamın freskinin canlandırıldığı sekans ise filmin<br />

en ilgi çekici yorumlarından biriydi. Pasolini bu<br />

sayede, hem Rönesans ressamı Giotto’ya hem de<br />

Boccaccio’nun Giotto’ya olan sevgisine bir saygı<br />

duruşunda bulunuyor.<br />

Il Decameron, Pasolini’nin izlenmesi en kolay filmlerinden<br />

biri olarak kabul ediliyor. Bunun yanı sıra,<br />

içerdiği cinsellik ve Boccaccio’nun öykülerindeki<br />

mizahı başarıyla yansıtması İtalya’da bir süre revaçta<br />

olan seks komedilerinin öncülerinden sayılıyor.<br />

Seçtiği hikayeler ile Boccaccio’nun tarzına uygun<br />

olarak hem cinselliği hem mizahı hem de eleştiriyi<br />

bir araya getiren Pasolini’nin asıl anlatmak istediği<br />

şey ise, Ortaçağ’da geçen bu insanların hayatı ile<br />

şimdiki dünya arasındaki benzerlik… Aynı kadınerkek<br />

ilişkileri, aynı aldatmalar, insanların aynı<br />

şekilde birbirini kandırması, dolandırması, din<br />

adamlarının aynı yozlaşmışlığı, insanların dine<br />

karşı aynı iki yüzlülüğü, aynı sahtekarlık… Değişen<br />

sadece yüzyıllar, geriye kalan her şey ise yerli yerinde<br />

Pasolini’nin anlatımında… 1971’de gösterime<br />

girdiği sene, sadece Berlin’de Gümüş Ayı ödülüne<br />

layık görülen Il Decameron, aynı yıl Türkiye’de<br />

de Decameron’un Aşk Öyküleri diye yine tuhaf<br />

sayılabilecek bir isimle gösterime girmiş. 1992’de<br />

ise, İstanbul Film Festivali’nde yeniden seyircisiyle<br />

buluşan Il Decameron’a, üçlemenin diğer filmleri<br />

de eşlik etmiş. Ninetto Davoli ve Pasolini’nin fetiş<br />

oyuncusu Franco Citti Il Decameron’da başrolü<br />

paylaşıyorlar. Yönetmen, filmin müziklerini ise Ennio<br />

Morricone’ye emanet etmiş. Özetle; aykırı bir<br />

yönetmenin filmografisinde aykırı sayılamayacak,<br />

izlenmesi gereken bir film Il Decameron. Ortaçağ<br />

masallarını sevenlere, şiddetle tavsiye edilir!

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!