You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
n Festivallerin belki de en güzel<br />
yanı salonları dolduran ana<br />
akım sinemanın örneklerinden<br />
farklı işlerle bizi buluşturuyor<br />
olması. 50. Uluslararası Antalya<br />
Altın Portakal Film Festivali de bu anlamda<br />
kısmen izleyicisini tatmin etti. Kişisel olarak<br />
izlediğim filmler içinde Ramon Zürcher imzalı<br />
Alman yapımı Tuhaf Kedicik (Das Merkwürdige<br />
Katzchen) beni en çok etkileyen film<br />
oldu. Tuhaf Kedicik’i ise yine festivaller<br />
dışında salonlarda izleme şansına sahip<br />
olabileceğimiz konusunda ciddi şüphelerimin<br />
olduğu Dalgalanan Gökdelenler (Plynace<br />
Wiezowce, Yön. Tomasz Wasilewski) ve Mavi<br />
En Sıcak Renktir ( La Vie D’Adele, Yön. Abdellatif<br />
Kechiche) takip etti. Bu iki filmin de<br />
ortak noktası eşcinselliği anlatının merkezine<br />
taşımış olması.<br />
Malumunuz ana akım sinema eşcinsel temsillere,<br />
yaşantılara ve anlatılara oldukça<br />
mesafeli. Eşcinsel temsilleri sinema tarihi<br />
boyunca sık sık karşımıza çıksa da bunlar<br />
daha çok komik bir öge ya da filme “renk<br />
katacak” fantezi bir dokunuş olarak yeniden