You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Kill Bill veya “Kızım Olmadan Asla”***<br />
Kill Bill, içerdiği oluk oluk kana, onca şiddete rağmen benim<br />
için sinemanın en masalsı filmlerinden biridir. Anlatacak çok<br />
hikayesi olduğu için Volume 1 (2003) ve Volume 2 (2004) olarak<br />
dilimlenen bu muazzam hikayenin beni bu denli avcunda<br />
tutmasının sebebi, beyin fonksiyonları diğer insanlarınkinden<br />
farklı işleyen yönetmen Quentin Tarantino mudur yoksa Beatrix<br />
Kiddo’ya (a.k.a. The Bride) dibine kadar hayat veren mistik<br />
kadın Uma Thurman mıdır bilmiyorum fakat bildiğim bir şey var<br />
ki, Beatrix Kiddo sinemanın tersi en fena kadınıdır ve benden bir<br />
tavsiye isterseniz eğer, bu kadını kızdırmayın derim.<br />
Evet, Beatrix’in geçmişi pek de masum değil. En amiyane<br />
tabirle Bill’in tetikçisidir ve bazı kirli işlerin altında imzası vardır.<br />
(Ki arada şunu da belirtmek isterim ki David Carradine dünya<br />
üzerinde Bill olabilecek tek kişidir!) Ancak bir noktada, Beatrix,<br />
kadının o kadife doğasına teslim olur ve her şeyi geride<br />
bırakıp huzurlu, derli toplu, baharımsı bir hayat kurmak ister<br />
çünkü hamiledir. Bunun için basitçe “kaybolur” ve yoluna<br />
koyulur. Heyhat, Bill bunu kabullenemez ve Beatrix’in peşine<br />
düşer. Gazetelerde haberler “nikahta dehşet” deseler de aslında<br />
nikah provasında Bill, o kilisedeki herkesin canını aldırıverir<br />
tayfasına. Beatrix karnı burnunda hamile haliyle kafasına yediği<br />
o kurşundan hemen önce son olarak şunu söyler. “Bill, bu<br />
senin beb...” 4 yıllık komadan uyandığında Beatrix’in başı hala<br />
ağrımaktadır ve karnı boştur. İşte o noktada yaşamsal bir ders<br />
vermektedir Tarantino: Asla tetikçinizle ters düşmeyin ve bir<br />
kadını asla çocuğuyla cezalandırmayın.<br />
Beatrix’in intikamında öne çıkan unsurlardan belki de en önemlisi<br />
düşmanlarını asla arkadan vurmaması ve mutlaka onlarla<br />
yüzleşmesidir. Bu, sinemanın çileden çıkmış erkelerinde pek<br />
rastlayamayacağınız bir prensiptir zira onlar genelde öldürmeye<br />
odaklandıkları için silah kullanırlar. Oysa Beatrix’in derdi<br />
öldürmek değil, hesap sormaktır. Ve tek tek sorar hesabını.<br />
Beatrix listesindeki isimlerin üstünü çizdikçe siz de hayatta size<br />
yamuk yapanların isimlerini bir bir silersiniz geçmişinizden. Beatrix,<br />
sizin adınıza da intikam alır, içinizin yağları erir. Ve, O-Ren-<br />
Ishii (Lucy Liu) ile hesaplaşması nasıl muazzam sahnelenmiştir<br />
ki, kırmızı olup beyaza karışasınız gelir.<br />
Söz konusu 4 kadının gözlerini bu denli karartmalarına neden<br />
olan olayları kısaca anlatmaya çalıştım. En başta da söylediğim<br />
gibi, aslında hepsinin kavgasının temelinde naif beklentiler,<br />
insani talepler yatıyor. Fakat birileri çıkıp onlara bu en temel<br />
hakları dahi çok gördüğünde, kadınlar kılıçlarını kuşanmak zorunda<br />
kalıyorlar.<br />
Aslına bakarsanız biz kadınlar kedi gibiyizdir. Sıcak bir ortamda,<br />
sevgi ve anlayışın gölgesi altında çiçek açar, yeryüzünün<br />
göğsünde mırıltılı bir bahar oluruz. Fakat dikkat edin, tersimiz<br />
cidden fenadır.