You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
SERDAR AKBIYIK UĞUR VARDAN KEREM AKÇA<br />
yayınlarından çıkan “Ulusal Sinema Kavgası”<br />
adlı kitap bu konuda çok aydınlatıcıdır. O zamanlardaki<br />
tavır şimdi de aynen devam etmektedir.<br />
Aslında kolaycı bir etiketle “festival/sanat<br />
filmi” diye adlandırdığımız sinemasal anlayış,<br />
sinema yazarları tarafından desteklenen bir<br />
ulusal sinema karşıtı çabadır. Tarkovski’den<br />
Nuri Bilge Ceylan’a ve yüzlerce taklitçisine<br />
sinen bir sinema yapma disiplini. Bunun elbette<br />
halkta hiçbir karşılığı yoktur, Tarkovski<br />
de bunu umursamayan bir dehadır ancak<br />
taklitçilerinin çoğunun ortaya koyduğu eserler<br />
ve onların değerlendirilme hali, acı bir şekilde,<br />
sadece ayrıcalıklaşmaya hizmet eder.<br />
İyi filmler çekmesine rağmen bir “Yeşilçamlı”<br />
olduğu için sessizce takdir edilen Yavuz Turgul<br />
bu konuda en iyi örnektir. Sinema dergisinin<br />
seyirciye sorarak yaptığı en iyi 100 film<br />
listesinin kralıdır ancak öldükten sonra takdir<br />
edilmek üzere bekletilmektedir. Metin Erksan<br />
ya da Lütfi Ömer Akad örneğinde olduğu gibi.<br />
19. Adana Altın Koza Film Festivali’nde, aynı yıl<br />
kaybettiğimiz iki sinemacıdan biri olan Seyfi<br />
Teoman’ı sahneye çıkan herkesin güzellediğini,<br />
Metin Erksan’ın adını ise Erden Kıral dışında<br />
kimsenin anmadığını not düşeyim.<br />
Yeşilçam’dan Ölesiye Nefret Etmek!<br />
70’lerin ortalarından itibaren ağırlıklı olarak<br />
“seks filmleri” çeken Yeşilçam’ın 12 Eylül darbesiyle<br />
birlikte tezgahının bozulduğu ve bittiği<br />
düşünülür. Oysa hiç de öyle olmadı. Yeşilçam<br />
sinemacılarının kitle için ucuz filmler çeken<br />
kısmının “format” umurunda değildi. 70’ler<br />
ABD’de porno filmlerinin altın çağıdır. Deep<br />
Throat / Derin Gırtlak adındaki filmin ülke<br />
çapında tam 600 milyon dolar hasılat yaptığı<br />
zamanlardı bunlar ancak “video” ile sonu geldi.<br />
Benzeri bir durumu bizim sinemacılarımız<br />
yaşadı ve Yeşilçam’da hüküm süren tüm o “hap<br />
yap para kap”çı tayfa video için filmler çekmeye<br />
başladı. Video furyasının hakim türü “arabesk<br />
filmleri” idi. Yeşilçam’ın gerçek suskunluğu video<br />
çılgınlığının bittiği, memleketteki sinemaların<br />
kömür deposu olarak kullanıldığı yıllara rastlar<br />
ve 3-5 yıldan daha uzun değildir.<br />
Yavuz Turgul’un çektiği Eşkıya (1996) ile<br />
başlayan yeni çağ ise eleştirmenlerin kendine<br />
yeni bir oyuncak bulmasıyla hemen dallanır,<br />
budaklanır. 90’ların başından itibaren yükselen<br />
özel TV’ler ile Yeşilçam tüm duygusu ve enerjisi