Kadıköy Life / Mart & Nisan 2019
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>Life</strong> Magazin<br />
NAZLI TOSUNOĞLU:<br />
Eskiden dünya<br />
daha özgür ve<br />
daha naifti<br />
PINAR BALTACI<br />
Özel kanalların açıldığı 1990’lı yıllarda birçok tiyatrocu için<br />
sahnelerden ekranlara doğru uzun bir yolculuk başladı. En usta<br />
oyuncular, yeni yeni evlere giren televizyonlar sayesinde bir anda<br />
yer aldı hayatlarımızda. Televizyon projelerine dahil olan tüm bu<br />
usta isimler, sahne tozlarını da taşıdılar bir nevi televizyonlara. TRT<br />
2’nin yeni açıldığı dönemler, ‘Yeşil Enerji’ isminde bir gençlik programı...<br />
Nazlı Tosunoğlu, ilk defa ekranlarda ‘merhaba’ diyor bizlere.<br />
Sonraları İkinci Bahar’ın polis memuru Tansu, Yabancı Damat’ın<br />
Rabia’sı ve yıllardır da Arka Sokaklar’ın Nazike’si oluveriyor. Birbirinden<br />
farklı rollere hayat veren usta oyuncuyla yeni oyunu Don<br />
Kişot’um Ben’e ev sahipliği yapan Baba Sahne’de bir araya geldik.<br />
Nazlı Tosunoğlu ile yeni oyununu konuşurken, geçmişten bugüne<br />
televizyon dünyasının da kapılarını araladık.<br />
İlk özel televizyonlarda birçok farklı projede yer alan Tosunoğlu,<br />
o dönemdeki üretimleri büyük bir özlemle şu sözlerle anlatıyor:<br />
“1990’larda sabit telefonlarla evi arar, set programımız hakkında<br />
bilgi verirlerdi. Senaryolar eve postayla gelirdi. Sadece yirmi küsur<br />
yılda bugünlere geldik. Ayrıca o zamanlar oyunculuğun üzerinde<br />
duruluyordu; şimdilerde ise daha çok görüntülerin kalitesine, kadrajlara,<br />
açılara bakılırken, oyunculukta ruha bakılmıyor ne yazık ki...<br />
Tabi illa ki kadrajlar ve diğer unsurlar da önemli, fakat sektörümüz<br />
çok fazla dijital dünyanın çarklarına kurban olmamalı.”<br />
“TELEVİZYONDA KONSANTRE OLMAK BİRAZ DAHA ZOR”<br />
Televizyon ve tiyatro arasındaki farkları sorduğumda ise; “Sadece<br />
bir tane oyunculuk var. Oyuncu olan kişi her yerde aynı oynar” diyor<br />
ve ekliyor Nazlı Tosunoğlu: “Tiyatroda sesinizin biraz daha yüksek<br />
çıkması gerekir. Tabi bir de tiyatro eğitimi olmayan bir kişinin televizyonda<br />
olmasa bile tiyatroda işi çok daha zordur, yolu uzundur.<br />
Bunun yanında bana kalırsa televizyon işlerinde oyuna odaklanabilmek<br />
kesinlikle daha zor. Çünkü oradaki dış koşulların sizi aşağıya<br />
çekebilmesi kesinlikle daha muhtemel... Yoldan geçen biri el<br />
sallıyor, bir diğeri laf atıyor, tam gözünüzü doldurmuş oyuna odaklanmışsınız,<br />
otobüs geçti stop! Işıkçı faktörü var, kamera faktörü var.<br />
Tiyatroda ise sadece seyirci ve siz varsınız. Herkes sessiz, telefonlar<br />
ve ışıklar, kapılar kapalı… Dolayısıyla orada konsantre olabilmeniz<br />
çok daha rahat. Esas televizyon ve sinemada o an duyguya girmek,<br />
kendinizi hiç kaçırmamak biraz daha zor bana kalırsa.”<br />
AŞKIN VE AİLENİN ÖYKÜSÜ: İKİNCİ BAHAR<br />
Tosunoğlu ile bir araya gelmişken, İkinci Bahar’ı konuşmamak<br />
olmazdı. Hâlâ adından sık sık söz ettiren, Ali Haydar ve Hanım’ın<br />
unutulmaz aşkının gölgesinde birbirinden samimi hikâyeler, dostluk,<br />
aile ve Samatya: “Ben çok şanslıyım galiba, çünkü hep parlak<br />
100 : kadikoylife.com <strong>Mart</strong> & <strong>Nisan</strong> <strong>2019</strong>