Kadıköy Life / Mart & Nisan 2019

Kitap
Savaşın savurduğu
bir aile hikâyesi:
ZEMHERiDE
AŞK
PINAR BALTACI
Gazeteci-yazar Levent Gökmen Demirciler’in
ikinci kitabı ‘Zemheride Aşk’ raflarda
yerini aldı. Tam 20 sene önce Hürriyet Gazetesi
ekonomi servisinde göreve başlayan
deneyimli gazeteci, 15 senedir Ekonomist
Dergisi’nde editör olarak görev alıyor.
‘Dadın Kadar Konuş’ adlı ilk kitabında
“Anne babalar iyi, sevgi dolu bir dadıyı nasıl
bulacaklar?” sorusunun yanıtını arayan
Demirciler, ilk romanı Zemheride Aşk’ta ise
anneannesi Behice’nin hikâyesini kaleme
alarak, Çanakkale Savaşı dönemi yaşanmışlıklarına
ayna tutuyor.
“ANNEANNEM HİKÂYESİNİ
AĞLAYARAK ANLATIRDI”
Levent Gökmen Demirciler, varlıklı bir aileden
gelen anneannesi Behice’nin babasını
henüz 8 aylıkken Çanakkale Savaşı’nda
kaybetmesini konu alan kitabında savaşın
savurduğu bir ailenin hikâyesini gözler
önüne seriyor: “Hikâyeyi anneannemden
dinledim. Rahmetli anneannem Behice,
1998 yılında ben üniversitedeyken vefat
etti. Çocukluk ve ilk gençlik hatıralarımda
her zaman onun sesi olduğunu fark ettim.
Evimize her geldiğinde benim odamda kalır
ve hikâyesini ağlayarak anlatırdı. Daha 8
aylıkken babası Çanakkale’ye gitmiş ve bir
daha geri dönmemiş. Babasına büyük aşk
besleyen annesi, ona babasının gidişini
o kadar çok anlatmış ki, anneannem o
anı hatırlıyor gibi anlatırdı. Küçükken
anlattıklarını çok iyi anlayamıyordum ama
yaşım ilerledikçe onu ve babasına duyduğu
özlem ve sevgiyi daha içten anlamaya
başladım. Bir kız çocuğu için baba figürünün
ne demek olduğunu anneannemden
öğrendim.”
“KİTABIM, SAVAŞIN
ACISINI ÇEKEN
TÜM KADINLARA
ARMAĞAN”
Hikâyenin sonrası ise
Behice için fazlasıyla
zor. Annesi, babanın
ölümünün ardından
bir çeşit kendini cezalandırarak
başkasıyla
evleniyor. Behice
ise babaannesinin
yanında yaşamına
devam ediyor. Babaannenin
ölümün
ardından ise evin
kâhyası ile evlenmek
durumunda kalıyor.
‘O kâhya dedemdir’ diyor Demirciler ve
ekliyor: “Kitapta bazı kurmaca kısımlar da
var ama olaylar tamamen gerçek. Sadece
yan karakterleri tam anlamıyla bilmediğim
için isimlerde ve bazı olaylarda kurmaca
kısımlar var. Bunun yanında bir de Çanakkale’yi
yazdım, hikâyenin görünmeyen
kısmı. Anneannem Behice, bana babasını
rüyalarında gördüğünü, ona sarıldığını
ve onun kokusunu hissettiğini söylerdi. O
dönemde bu tarz acılar yaşayan çok sayıda
kadın var. Kitabımı anneannemin nezdinde,
savaşın acılarını çeken tüm kadınlara ithaf
ediyorum. Kitabın tanıtım gecesi de benim
için çok özel ve duygu yüklüydü. Anneannemin
ruhunun huzur bulduğunu hissettim
kitaptan sonra.”
BİR COĞRAFYA VE TARİHİN AYNASI
İkinci kitap müjdesi de veren yazar,
hikâyenin devamını yazmaya hazırlanıyor.
Bir coğrafyanın ve tarihin aynası olmayı
başaran deneyimli gazeteci, sözlerini şöyle
sonlandırıyor: “Birinci kısımda yer veremediğim
hikâyenin ikinci kısmı yeni kitabımda
olacak. Hazırlıklara başladım. Eski dönemlerin
genç nesillere aktarılmasını çok değerli
buluyorum. Çanakkale’ye her gittiğimde
gözlerim dolar. Ben acıyı çok seven ve
acıdan beslenen bir insan değilim fakat
yaşanmışlıklar kesinlikle anlatılmalı. Ben de
anneannemin anlattıkları doğrultusunda
kendime böyle bir misyon edindim. Kitap,
Çanakkale ve Sinop’ta geçiyor. Çanakkale
süreci için çok sayıda kitap okuyarak film
izledim. Bir de yerel dil kullandım yazarken.
Sinop şivesi için çevremdekilerden yardım
aldım. Sinoplu bir arkadaşım, kitabı okuduktan
sonra hikâyeyi kendi anneannesinin
anlattıklarına çok benzetti. Ben dilden dile
dolaşan bu hikâyelerden birini kaleme aldığım
için mutluyum. Film olması konusunda
da bazı girişimlerim olacak.”
Mart & Nisan 2019 kadikoylife.com : 67