Hanabi sayı 6
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
A10
Çince veya Hollandaca bilen Japonların varlığı,
Perry’nin seferi için çok kritik bir öneme
sahiptir. 200 yıl süren tecrit sonrasında
Japonya’da İngilizce bilen kimse yoktu, batılıların
da hiçbiri Japonca bilmiyordu. Görüşmelerde
bu sebeple İngilizceden Hollandaca
ya da Çinceye çeviri yapan tercümanın söyledikleri,
karşı taraftaki tercüman tarafından
Japoncaya tercüme edildi ve bu sebeple toplantılarda
oldukça karmaşık bir ortam olduğunu
düşünmek zor değil.
Tecrit döneminde Japonya kapalılığın verdiği
bir güvenlik kordonu içinde yaşamış ve kendine
yetecek ekonomik yapıyı kurmuştur. Barış
süreci sayesinde yönetici sınıf olan savaşçılar,
okuyan, aydın kesime evrilmiş ve ülkenin üst
düzey sınıfı bürokratlar olmuştur. Japonya’da
sanayi devrimi olmadıysa da ticaret devrimi
olduğundan söz edilir. Şehirleri birbirine bağlayan
büyük yollar yapılmış, şehirler çok gelişmiştir.
Perry’nin Japonya kapılarına dayandığı
dönemde Edo (o zamanki Tokyo) nüfusu
1 milyon civarındaydı. Dünyadaki en büyük
şehirlerinden biriydi, fakat dünyada kimsenin
bundan haberi yoktu!
Her ne kadar Japonya, 17 ve 18. yüzyılda
Batı’yı etkileyen siyaset, bilim ve sanayi devrimlerinden
nasibini almadıysa da bu gelişmelerden
habersiz değildi. Dejima aracılığıyla
dünyada olup bitenleri öğrenen Japon
aydınlar ve idareciler, Avrupa’nın gelişmesini
ürkütücü düzeyde dikkate değer bulup “Barbar
Kitaplarını İnceleme Enstitüsü” kurmuştu.
Bu dönemde Japonlara ABD hakkında ulaşan
en detaylı bilgiler John Manjiro’dan gelmişti.
Manjiro, Japonya kıyılarında balıkçılık yaparken
teknesi batmış ve geçen bir Amerikan
gemisi tarafından kurtarılarak ABD’ye götürülmüş,
10 yıl kadar orada yaşadıktan sonra
1851’de ülkesine dönmüş bir balıkçıydı. Hükümet
tarafından Amerikalılar hakkında uzun
sorgulamalara tabi tutulan Manjiro, Amerikalıların
“dürüst ve cömert” olduklarını, ancak
“bazı tuhaf özellikleri bulunduğunu” söylemiştir.
“Tuvalette kitap okumak, eşya dolu
evlerde yaşamak, kadın ve erkeklerin birbirine
karşı olan duygularını herkesin önünde göstermesi”
gibi özellikleri son derece “acayip” ve
“ahlaksızca” bulduğunu ifade etmiştir.
36 hanabi / ocak 2018