You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
akın akın gelen düşmandan zorlukla
kurtulan birlikler, Çatalca’da yeni bir
direnç noktası oluşturdular. 12 Çatalca,
Osmanlı Devleti için kritik öneme sâhip
bir mevzi idi. Zira Çatalca’nın geçilmesi
durumunda, İstanbul’u savunacak bir hat
kalmayacak ve payitaht, işgal edilmeye
müsait bir hâle düşecekti. Bu hususu çok
iyi idrak eden Osmanlı Doğu Ordusu,
var gücüyle Çatalca Hattı’nı savundu.
Gidişâtın iyiye işaret olmadığı fikrine
kapılan Osmanlı bürokrasisi, 3 Kasım’da
antlaşma yapma teklifinde bulundu.
Fakat bu tekliften istenilen netice
alınamadı. Bu durum Bâb-ı Âli Baskını’na
(23 Ocak 1913) değin sürecekti…
Bâb-ı Âli Baskını (23 Ocak 1913)
Osmanlı İmparatorluğu, Balkanlar’da
yaşanan savaşa hazırlıksız yakalanmıştı.
Balkanlıların savaşa yönelik yapmış
oldukları hazırlıkları göz ardı etmeleri
ve askerî bürokrasinin Balkan devletlerini
küçümseyerek hareket etmeleri,
bu elim hâle sebebiyet vermişti. Tam da
savaş esnasında icra edilen ihmâller, göz
ardı edilen hususlar ve orduya bulaşan
siyaset, savaşın gidişâtını Balkan devletleri
lehine çeviriverecekti. Savaşın
kötü gidişiyle, Osmanlı’nın eski başkenti
ve manevî şehri olan Edirne’nin muhasaraya
alınması, Osmanlı ahâlisini ve askerî
ricâli hareketlendirmiştir. 3 Kasım 1912
tarihinde teklif edilen antlaşma talebi,
bu hâle verilebilecek bir örnektir.
Ülke içerisinde her dâim bir muhalefet
bulunmuştur. Nitekim bahse konu
olan 1910’lu yıllarda da bu muhalefet
ortamı vardır. İttihatçı-Hürriyet ve
İtilâfçı gruplarının başı çektiği muhalefet
ortamı, 18 Ocak 1912 tarihinde yapılan
seçimlere değin yaşanmıştır. Tarihimize
“Sopalı Seçimler” olarak geçen mebus
35
seçimleri, İttihatçıların baskısı altında
yapılmış ve Hürriyet ve İtilâf Fırkası,
seçimleri kaybetmiştir. Yeni kurulmuş bir
fırka olmasına rağmen pek çok taraftar
edinen Hürriyet ve İtilâf’ın bastırılması,
İttihatçı mebusların Meclis-i Mebusân’da
güçlü konuma gelmesine zemin
hazırlamıştır. Bu duruma ilâve olarak,
bir volkan misâli içten içe yanmakta olan
muhalefet bu durumu hiçbir zaman içine
sindirememiştir. 13
İttihat ve Terakki, Sopalı Seçimler’in
akabinde önemli bir güç elde etmiştir.
Fakat Meclis-i Mebusân’da büyük bir
güce sâhip olan İttihatçılar, sanıldığı
gibi “tek başlarına bir otorite” değildiler.
Hükûmetteki çoğunluğu sağlama ve her
açıdan ülkedeki tek güç olma noktasında
büyük noksanlıklar bulunmakta idi.
İttihatçıların yaşamakta oldukları güç
noksanlığı ise, pek tabiî olarak muhaliflerinin
malûmu idi. Râkiplerinin zafiyetlerini
sınamak ve onları düşürmek
gayesiyle hareket eden muhalif zâbitler,
Balkanlar’da dağa çıktılar. Ülkesini
hâlihazırdaki sıkıntılardan kurtarmak
istediğini iddia eden zâbitler “Halâskâr
Zâbitân” adını kullandılar. Gâyet mânidar
olan bu isim çerçevesinde giriştikleri faaliyetler
ve talepleri, İttihatçıların geri
adım atmalarına ve mevcut hükûmetin
düşürülmesine zemin hazırladı. 16
Temmuz 1912 tarihinde Ahmed Muhtar
Paşa başkanlığında kurulan yeni hükûmet
ise, Meclis-i Mebusân’dan güvenoyu
alamadı. Zira mecliste çoğunluk durumundaki
İttihatçılar, yeni kurulan kabineyi
kendilerine uygun görmemekteydiler.
Bunun üzerine Meclis-i Mebusân,
sadrazamın talebi ve Sultan Reşad’ın takdiriyle
kapatıldı.
Gazi Ahmed Muhtar Paşa Hükûmeti
ve faaliyetleri, ülke içerisindeki siyasî
12 BOA.MV.170/59.
13 Konunun gidişâtı ve bastırılmış olan muhalefetin ileriki süreçte sergilediği tutum hakkında
bkz. Yıldız, a.g.t.
MINTAN - 3
.