Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
edilmesine ilişkin bir karar verilmemiş
olmasına rağmen “Edirne asla terk edilemez”
şiarıyla yola çıkan İttihatçılar, millî
bir şuurun desteğini almayı hedeflemekteydiler.
Bunun için en uygun tarih 23
Ocak 1913 idi.
23 Ocak günü, Bâb-ı Âli’de bir toplantı
yapılacaktı. Bu toplantıyla, savaşın
gidişâtı değerlendirilecek ve Londra
Konferansı’ndan çıkan talepler hususunda
bir metin kaleme alınacaktı. Bir
süredir planlanan hükûmet darbesi
için harekete geçen İttihatçılar, Bâb-ı
Âli’ye yürüyecekler ve Sadrazam Kâmil
Paşa’ya “istifa ettiğine” dair metni
imzalattıracaklardır. 18 Bu amaç için
yola çıkan İttihatçılar arasında Enver,
Yâkup Cemil, Mümtaz, Mustafa
Necib ve Ömer Nâci gibi isimler
bulunmaktaydı. İttihatçıların bir diğer
kısmı ise, küçük gruplar hâlinde Bâb-ı
Âli’de konuşlanmışlardı. Talât Bey de
burada beklemekteydi. Beraberindeki
İttihatçılarla yola revan olan Enver Bey,
yolda rast geldiği insanlarla birlikte
Bâb-ı Âli’ye doğru ilerledi. Kısa süre
içerisinde ulaştığı kalabalık bir toplulukla
hedefe ulaşan Enver Bey, Talât Bey
ve beraberindekilerle birleşti. Nitekim
harekâtın başlaması için herhangi bir
engel kalmamıştı.
Enver Bey ve beraberindeki İttihatçılar,
ellerinde silâhları bulunduğu vaziyette
binaya girdiler. Birkaç istisna dışında,
içeride herhangi bir direniş ortamı
mevcut değildi. 19 Silâhlarını çekmiş
hâldeki insanlara mukavemet göstermeye
çalışan yâverlerden Nâfiz Bey ve
Kıbrıslızâde Tevfik Bey ile Komiser Celâl
Bey, öldürüldü. Buna mukabil, Tevfik
Bey’in açmış olduğu ateş neticesinde
fedaîlerden Mustafa Necip Bey de
ölmüştü. Bâb-ı Âli’de yaşanan kargaşa
37
ortamının heyecanıyla toplantı salonundan
çıkan Harbîye Nâzırı Nâzım Paşa da
âni reaksiyon gösterince ünlü fedaîlerden
Yâkup Cemil tarafından öldürüldü.
Yaşanan hâdiseler, Celâl Bayar tarafından
şöyle aktarılmaktadır:
“Nazım Paşa da diğerleri gibi işittiği
silâh sesleri ve gürültü üzerine dışarıya
çıktı, Enver Bey ve arkadaşlarını gördü,
cesur adımlarla yanlarına yaklaştı:
“Ne oluyor? Aklınızca sadareti mi
basmaya, geldiniz? Haddinizi biliniz.”
Sözleriyle karşısındakileri tekdir, hatta bir
rivayete göre, tahkir etmek istedi. Enver
Bey her zamanki nezaketini burada da
muhafaza etti. Kendinden üstün rütbedeki
kumandanı askerce selâmladı. Esas
niyetlerini anlatmaya başladı. Ancak
bir kaç kelime söylemişti. Yakup Cemil
Bey ânî bir davranışla Paşa’nın sırtının
gerisinden silâhını uzatarak sağ şakağı
hizasından ateş etti; Harbiye Nazırı
ve Balkan Savaşı’nı yapan orduların
başkumandan vekilini kanlar içinde yere
serdi. Yakup Cemil, Nazım Paşa’yı vurup
öldürmüştü.” 20
Hükûmete karşı girişilen bir harekette,
devletin nâzırlarından bir tanesinin
yaşamı son bulmuştu. Bu durum; devlet,
toplum ve dahi İttihatçılar nezdinde
kabul edilebilecek mahiyette değildi.
Hatta Talât Bey, işin farklı boyutlara
ulaşmaması gerektiği ifade etmiş ve
İttihatçıların sükûnetle hareket etmelerini
istemiştir. Aksi takdirde, yapılan
icraattan desteğini çekeceğini beyan
etmiş ve bu husustaki ciddiyetini ortaya
koymuştur.
Bâb-ı Âli Baskını’nı hâtıralarında
işleyen Halil Kut Paşa, yeğeni Enver
Bey’in (sonra Paşa) faaliyetini şu ifade-
18 Sabah, 11 Kânun-u Sâni 1328, s.1.
19 Kutü’l-Amare Kahramanı Halil Kut Paşa’nın Hatıraları, Haz. Erhan Çifci, Timaş Yayınları,
İstanbul 2018, s.133.
20 Bayar, a.g.e., s.1098.
MINTAN - 3
.