18.07.2023 Views

MİNTAN-3 (Dijital Dergi)

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

7

yapıya sâhip iken, çeşitli nedenlerle daha

sonraları baba hukukunun geçerli olduğu

“patriarkal” (pederşâhi, babaerkil) yapıya

dönüşmüştür.” 8 Toplum ataerkil yapıya

bürünse de İslâm’ın kadınlar için getirdiği

hadisler gereği kadın el üstünde tutulmaya

başlanmıştır. Örneğin; Cahilîye

döneminde de Araplar, kadınlara değer

vermeyip toplumun bir parçası olarak

görmemekteydi. Dünyaya bir kız çocuğu

getirmek utanç verici bir şeymiş gibi

düşünülüyordu hatta doğan kız çocukları

diri diri gömülüp, yakılıyordu. İslâm ile

birlikte bu dar kalıplardan çıkılmış ve

İslâm hukuku kadının lehinde kurallar

getirmiştir. Birçok hâdis ve ayette kadının

değer görmesi ve el üstünde tutulması

gereken, toplumun nadide bir parçası

olduğu hatta “cennetin annelerin ayakları

altında” olduğu belirtilmiştir.

“İslâmiyet etkisindeki Türk aile modelindeki

en dikkat çekici değişimin Osmanlı

Devleti’nde gerçekleştiği söylenebilir.

Osmanlı aile yaşamındaki farklılıkların

dini olmaktan çok bölgesel, hatta etnik

olmaktan çok coğrafi olduğu yaygın

bir kanıdır.” 9 Osmanlı klasik döneminde

harem müessesesi ortaya çıkmış,

başta İstanbul olmak üzere büyük şehir

merkezlerinde konak tipi aile hakim

olmuştur. Böylece kadın, giderek sosyal

alandan çekilmeye başlamış ve arka plana

itilmiştir. Ancak, bu değişim şehirlerden

kırsal kesimlere doğru gidildikçe etkisini

azaltmış ve Anadolu’da yer yer varlığını

sürdüren göçebelik ve tarım kültürü

içinde, kadının fonksiyonelliği devam

etmiştir. 10 Osmanlı toplumunda kadının

yeri ve değeri İslâmiyet’ten sonra daha da

çok artmıştır. Toplumda poligami yaygın

değildir. Osmanlı toplumunda çocuk

sayısı, yaşlılık ve bu tip kriterler kadının

toplumdaki statüsünü arttırmakta

idi. Toplum ataerkil bir yapıda olsa da

kadının da kocası üzerinde hakları vardı.

Bazı Avrupalı seyyahlar toplumda kadına

verilen saygı ve değeri gözlemlemişlerdir.

Örneğin; “XVI. yüzyıl sonunda Türkiye’den

geçen Alman Protestan Papazı Salomen

Schweigger, “Türkler ülkelere, karıları

da onlara hükmeder. Türk kadını kadar

gezen eğleneni yoktur. Çok karılık yoktur.

Herhâlde bu işi denemiş, dert ve masrafa

neden olduğunu anlayıp vazgeçmişler.

Boşanma pek görülmüyor. Çünkü

boşanırken erkek para ve eşya veriyor,

kız çocuk anaya kalıyor.” demiştir.” 11 Bu

durumun sebebi de İslam’ın ve hüsn-ü

muaşeretin evlilik ve aile üzerindeki

katkılarındandır.

2.3. Tanzimat Dönemi Aile Yapısı

Tanzimat Fermanı, Mustafa Reşid Paşa

tarafından 1839’da Gülhane Parkında

ilân edilmiştir. Tanzimat hareketini bir

bakıma yönetimi yeniden düzenleme

olarak niteleyebiliriz. Fermanda padişah,

kendi yetkilerini azaltacağını ve halkına

bazı haklar devredeceğini halkın önünde

açıklamıştır. Tabiî ki, bu haklardan

kadınlara da pay düşmekteydi. Kadınların

erkeklerle eşit haklara sâhip olması,

istediği kişilerle evlilik kurabilmesi,

kadınların da eğitim hakkına sâhip olması

gibi eşitlikçi yapı geliştirmek Tanzimat’ın

başlıca görevleri ve istekleri arasında idi.

Hatta bu istekler dönemin eserlerine de

yansımıştır. Batıdan esinlenen bu yenilikçi

hareketleri, halihazırda olan kültürlerine

yönelik bir tehdit olarak görenler

ise kadının toplumdaki yerini korumak

ve aynı kalmasını istemişlerdir. Tabii bu

farklı düşünceler toplumu, gelenekçiler

ve reformcular olarak iki gruba ayırmıştır.

Batı kültüründen esinlenip yeni tip okul-

8 Rifat Özdemir, “Tokat’ta Ailenin Sosyo-Ekonomik Yapısı (1771-1810)”, Belleten, 54/211

(Aralık 1990), s.1004.

9 İlber Ortaylı, Osmanlı Toplumunda Aile, Timaş Yayınları, İstanbul 2009, s.18.

10 Haykır ve Haykır, a.g.m., s.93.

11 Haykır ve Haykır, a.g.m., s.94.

MINTAN - 3

.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!