30.04.2013 Views

ÖZGÜR TUTSAKLARA TEK TİP ELBİSE GİYDİREMEDİ! - Yürüyüş

ÖZGÜR TUTSAKLARA TEK TİP ELBİSE GİYDİREMEDİ! - Yürüyüş

ÖZGÜR TUTSAKLARA TEK TİP ELBİSE GİYDİREMEDİ! - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bu Halk, Bu Vatan Bi̇zi̇m! Kahrolsun Faşi̇zm, Kahrolsun Emperyali̇zm!<br />

Acısıyla, Sevi̇nci̇yle Gelenekleriyle<br />

Dünden Bugüne<br />

HALK<br />

GERÇEĞİMİZ<br />

Halkın yaşamında her şey bir dayanışma<br />

içerisinde şekillenmiştir.<br />

Bunun için halkın birbiriyle olan<br />

bağları çok güçlüdür. Egemenler halkın<br />

bu kültürüne düşmandır. Çünkü<br />

halk birlik beraberlik içindeyse kendi<br />

düzenini sürdüremez. Halka kendi<br />

yoz kültürünü dayatır. Halkın yaşamını<br />

kendisine göre şekillendirmeye<br />

çalışır. Bu konuda etkilenmiştir de...<br />

Bu şekillendirmeyi çocukların oyunlarına<br />

kadar yapar. Böylelikle bireysel-bencil<br />

yaşam biçimini daha küçüklükten<br />

yerleştirmeye çalışır.<br />

Çocuklarımızın oynadığı oyunlar<br />

önemlidir. Çünkü bu oyunlar çevreleriyle<br />

olan ilk ilişkileridir. Kullanılan<br />

araçtan tutun da, oyunun şekline<br />

kadar çocukların ilişkilerinde etkili<br />

olur. Dayanışmayı, paylaşmayı, üretmeyi<br />

yaşadığı, öğrendiği alandır.<br />

Halkın yaşamının değişmesi ile<br />

birlikte, yani köyden kente göç sonrası<br />

değişen yaşam ilişkileri, çocukların<br />

yaşamına da oyunlarına da yansımıştır.<br />

Değişen mekanla birlikte değişen<br />

komşuluk ilişkileri çocukların<br />

büyümesinden oyununa kadar her<br />

şeyini etkilemiştir...<br />

Eskisi için çocukların ayakları<br />

toprağa basıyordu diyebiliriz. Toprağı<br />

hem gerçek anlamıyla hem de halkın<br />

gelenekleri açısından söyleyebiliriz.<br />

Çocuklar her şeyi oyun, oyuncak haline<br />

getirebilirdi. Çünkü çocuklar da<br />

halkın kendi gerçekliği içinde şekilleniyor,<br />

büyüyordu. Bunun için eldeki<br />

neyse onu oyuncak haline getiriyordu.<br />

Komşuluk ilişkilerinin iyi olması,<br />

dayanışmanın, beraberliğin olması<br />

çocuklara da yansıyordu. Bundan<br />

dolayı çocuklar samimiyetle, dosluk-arkadaşlık<br />

düşünceleriyle büyüyordu.<br />

Çocuklarımızın Ayağı<br />

Toprağa Basmalı<br />

Aynı zamanda oyuncaklar<br />

halkın kendi üretimiydi.<br />

Pancar zamanı<br />

babaların pancardan yaptığı<br />

arabalarla oynarlardı.<br />

Çubuğu bazen at olurdu,<br />

köyün-mahallenin çocukları<br />

“dıgıdık” sesleriyle dörtnala<br />

gezerdi. Bazen silahı olur, iyilerkötüler<br />

savaş oynardı.<br />

Bunun yanında halk bilgelerimiz,<br />

ninelerimiz vardı. Masallarıyla,<br />

hikayeleriyle çocuklara halk için yapılan<br />

kahramanlıkları, açlığı-yoksulluğu,<br />

ağaların, paşaların zulümlerini<br />

anlatırdı. Gelenekleri-görenekleri anlatırdı.<br />

Böylelikle halkın çocukları,<br />

kendi gerçekliği içinde, ayakları yere<br />

basarak büyürdü.<br />

Halkın yan yana olmasından, kültüründen<br />

rahatsız olan düzen, halkın<br />

birliğine beraberliğine her zaman<br />

saldırmıştır. Bugün çocuklarımıza<br />

dayatılan oyunlarda da bu saldırıyı<br />

görürüz. Çocuklarımızı sokağa çıkamaz<br />

hale getirdi; çünkü sokağı<br />

tehlikeli hale getirmişti ve kimseye<br />

güvenmeyin diyordu. Ondan dolayı<br />

çocuklarımızın artık tek başına oynamasına-büyümesine<br />

razı olduk.<br />

Bir kafes içinde gibi yığdık önüne<br />

sepetler dolusu her modelden oyuncağı,<br />

bilgisayarı ne varsa... Ama<br />

mutlu olmadı! Çünkü kendi başına<br />

oynuyor, kendi başına eğleniyordu.<br />

Hayatın gerçeklerini sanal alemden<br />

öğreniyordu.<br />

Çocuklarımız son model oyuncaklarla<br />

oynuyor ama bu oyunlarda<br />

çocuklar düzenin istediği kişilikle<br />

büyüyor. Yalnız, çıkarcı, paylaşmayı<br />

bilmeyen, sadece kendini düşünen,<br />

asosyal, oyun dışında güvensiz...<br />

Hatta o kadar güçsüz ki sokağa çıktığında<br />

vücudu dayanıksız olduğundan<br />

hemen hasta oluyor. Düzen, çocuklarımızın<br />

sanal bir alemde, hayattan<br />

kopuk, bilgisayara bağımlı<br />

olarak yaşamasını dayatıyor ve bunu<br />

güvenli oyun-oyuncaklar diye anlatıyor,<br />

meşrulaştırıyor.<br />

Dün öyle çizgi filmler izleteyordu<br />

ki ne olduğu belirsiz, akıl karıştıran<br />

yaratıkları çocukların yaşamına sokarak,<br />

onlar gibi yaşamaya özendirerek<br />

hayal dünyasında yaşamayı dayatıyordu.<br />

Gerçek ile hayal’i karıştırıyor<br />

çocuklarımız.<br />

Örneğin kendini pokemon denen<br />

çizgi filmin hayali kahramanları gibi<br />

sanan bir çocuk evinin 4. katından<br />

atlıyor. Kendini pokemon sanıyor<br />

ama hayatın oyun olmadığını canını<br />

vererek anlıyor. Ya da sanal alemde<br />

büyüyen çocuklar, sanal alemde yaşadıkları<br />

heyecanı gerçek hayatta<br />

uyguladıkları zaman onlarca insanı<br />

bir oyunun içindeymiş gibi öldürebiliyor.<br />

Çocuklarımızı düzenin dayattığı<br />

bu yaşama mahkum etmeyelim. Bu<br />

çerçevede;<br />

Mutlaka çocuklarımıza dönük<br />

programımız olmalı.<br />

Mahallelerimizde çocuklarımızın<br />

güvenle oynayacağı alanlar yaratmalıyız.<br />

Çocuklarımızın hayatını bizler<br />

doldurmalı, düzene bırakmamalıyız.<br />

Onlara dönük oyunlarımız-masallarımız,<br />

hikayelerimiz ve daha<br />

birçok şeyimiz olmalı.<br />

Aileleri bu konuda bilinçlendirmeli-eğitmeliyiz...<br />

Sonuçta bu konuda dönüp bakacağımız<br />

yer yine halkın kendisi,<br />

kendi kültürü, kendi gelenekleri olacaktır...<br />

<strong>ÖZGÜR</strong> <strong>TUTSAKLARA</strong> <strong>TEK</strong> <strong>TİP</strong> <strong>ELBİSE</strong> <strong>GİYDİREMEDİ</strong>! 23<br />

Sayı: 347<br />

<strong>Yürüyüş</strong><br />

13 Ocak<br />

2013

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!