Ekber ONUK - Savunma Sanayii MüsteÅarlıÄı
Ekber ONUK - Savunma Sanayii MüsteÅarlıÄı
Ekber ONUK - Savunma Sanayii MüsteÅarlıÄı
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ<br />
59<br />
yasaklamış; tüm sistemlerin Türkiye’den<br />
teminini öngörmüştür. Bu vizyon doğrultusunda<br />
ülkenin bir dönem Almanya’dan<br />
doğrudan almayı planladığı Yüzücü Hücum<br />
Köprüleri ülke sanayii tarafından geliştirilmiş;<br />
1990’larda lisans altında üretilmesi<br />
planlanan 6x6 ve 8x8 zırhlı araçlar<br />
ülke sanayii tarafından geliştirilmiş; bir<br />
zamanlar ABD, Fransa, İtalya, Rusya,<br />
İsviçre, Finlandiya egemenliğinde olan bu<br />
alanda Türkler söz sahibi olmuşlardır.<br />
1990’larda Ana Muharebe Tankını lisans<br />
altında almayı planlayan Türkiye, 2004’de,<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nın vizyonu<br />
ile özgün tasarıma yönelmiş; Altay AMT<br />
Kore teknik desteği ile ortaya çıkarılmıştır.<br />
2. Güçlü Dış Siyaset<br />
Güçlü Ordusu sayesinde, Bölgesinde ve<br />
Dünyada çekinilen güç haline gelen Türkiye,<br />
dış siyasetinin sesini ve tonunu ayarlamakta<br />
özgürleşmektedir.<br />
Güçlü dış siyaset, Türkiye’nin “sıfır sorunlu<br />
komşu” politikasına yardımcı olmaktadır.<br />
Kimseden toprak talebi olmamasına karşılık<br />
Türkiye’nin güçlü ordusu ile verdiği mesaj<br />
“benden çekinin, benimle dost olun, kafa<br />
tutmaya kalkmayın”dır. İlave olarak da<br />
“aranızda da didişmeyin; bölgede istikrar<br />
olmazsa ekonomi de olmaz; sakin olun”dur.<br />
Bu mesajlar dengeli, istikrarlı bir sükunet<br />
ortamını sağlamaktadır.<br />
Göreceli zayıf komşular ve diğer zayıf bölge<br />
ülkeleri, Türk Ordusunun koruyucu kalkanı<br />
altına alınırsa, Türkiye lehine daha da güçlü<br />
dış siyasi sonuçların çıkacağı her türlü<br />
izahtan varestedir.<br />
3. Güçlü Dış Ticaret<br />
Güçlü Ordu ve Güçlü Dış Siyaset, neticesinde,<br />
Türk dış ticareti sağlam ve gelişmeye<br />
açık bir nitelik kazanmaktadır.<br />
Ticaret yolları açıktır; komşular ve bölge<br />
ülkeleri hasmane davranışlar yerine işbirliğini<br />
seçmişler; ekonomik ilişkiler en üst<br />
düzeye çıkarılmıştır.<br />
Türkiye, bizim dışımızdaki komşuları ve<br />
bölge Ülkeleri ile ortak bir pazar kurmuş,<br />
sınırları açmış; tüccarlar ellerini, kollarını<br />
sallayarak alışverişe başlamışlardır. Bunun<br />
günlük hayata yansıyan etkisi, anılan<br />
ülkelerin Türkiye ile ekonomik entegrasyona<br />
neredeyse girmiş olmalarıdır.<br />
IV. Türkler <strong>Savunma</strong> Tedariğini Nasıl Yapıyor?<br />
Diğer kamu alımları içinde savunma tedariki,<br />
Türklerin en başarıyla uyguladıkları alanlardan<br />
birisidir. Henüz bazı lokal sıkıntılar devam etse<br />
de, özellikle son yirmi yılda, bu konuda uzun<br />
mesafeler alınmıştır.<br />
<strong>Savunma</strong> tedariki, Stratejik Hedef Planı (SHP)<br />
ve On Yıllık Tedarik Planı (OYTEP) denilen<br />
planlama safhaları ile başlamaktadır.<br />
Türk Deniz Kuvvetlerinin,<br />
filolarındaki denizaltılarının<br />
özgün tasarımlı olması<br />
konusundaki kararlılığı nedeniyle,<br />
2025 yılından itibaren ana<br />
sistem bazında dışa bağımlılık<br />
sona erecektir. İlk Türk nükleer<br />
denizaltısının 2028 yılında Türk<br />
Tersanelerinde kızaktan<br />
indirilmesi planlanmaktadır.<br />
IV.1 SHP<br />
Bu safha tüm kuvvetlerin, bütçe kaygısı<br />
olmadan, hazırladıkları tüm projeleri bir<br />
havuza attıkları ilk aşamadır. Bu plan 2012’lere<br />
kadar Gizli olup, sanayiye kapalıydı. O<br />
dönemlerde içe kapanık bir süreç izlemekte;<br />
bu safhada ne olup bittiği bilinememekteydi.<br />
“İhtiyacın tespiti, bu konuda mevcut olan<br />
teknolojilerin taranması, konsept oluşturulması,<br />
ihtiyaca en uygun sistemlerin tarifi<br />
işlemlerinin savunma sanayiinden seçilmiş<br />
güvenilir ekip elemanları ile birlikte, el ele ve<br />
gizlilik içinde yapılması” gibi kavramlar<br />
nedense o dönemlerde benimsenmemişti.<br />
TSK’nın, uzun vadeli hayal ve hedeflerini yansıttığı<br />
SHP’yi, sanayi ile paylaşmaması, uzun<br />
vadeli planlama konusunda çok becerikli olan<br />
savunma sanayii şirketlerinin bir strateji ve<br />
yatırım planı hazırlamasını önlemekte; zaten<br />
çok atılgan olan Türk <strong>Savunma</strong> Şirketlerinin,<br />
daha da gelişmesini önlemekteydi.<br />
Ancak 2013’den sonra TSK büyük bir düşünce<br />
değişikliğine gitmiş, savunma sanayiini de<br />
stratejik gücü olarak kabul etmiş; doktrin<br />
oluşturma, konsept çıkarımı, Proje Tanımlama<br />
Dokümanı (PTD) yazımı gibi konularda<br />
savunma sanayiinin tüm kesimleri ile yakın<br />
işbirliği içine girmiştir. Türkler, bu nedenle,<br />
büyük bir atılım içine girdiklerinden, bundan da<br />
zarar gören yine ülkemiz olmuştur.<br />
IV.2 OYTEP<br />
SHP’nin içinden seçilmiş, bütçe ayrılmış ve<br />
gelecek 10 yılda TSK’nın almayı planladığı<br />
projelerin yer aldığı belgedir. Üç yılda bir<br />
yayımlanır.<br />
2011 yılına kadar bir müddet, kısıtlı bir<br />
çerçevede, “OYTEP’in sadece Şirketleri<br />
ilgilendiren kısımları” kamuya açılmış ve bu<br />
konuda yapılan birçok sempozyum, konferans,<br />
makale ve şifahi beyanlarda OYTEP’in sanayiye<br />
açılmış olduğu beyan edilmişti. Sonra bu işlem<br />
de sessizce durdurulmuştu. Sanayici ise<br />
çekingen ifadelerle bu kısıtlı sürecin sanayi<br />
yatırımlarının planlanması ve gerçekleştirilmesi<br />
için yeterli olmadığını anlatmaya çalışmış,<br />
ama derdini yeterince ifade edememişti.<br />
Sanayiciler için OYTEP’in tamamına hakim<br />
olamamak; gelecek 10 yılda başka hangi<br />
alanlara ve hangi ölçüde yatırım yapmalarının<br />
mümkün ve gerekli olduğu analizini yapamamak<br />
sonucunu doğurduğundan, savunma<br />
sanayii 2011 yılına kadar sıkıntı çekmişti. TSK,<br />
2012 yılından itibaren daha şeffaf bir modele<br />
geçmiş ve OYTEP’i sanayiye tamamen açmıştır.<br />
Böylece son on yıldır Türk <strong>Sanayii</strong>, TSK’nın<br />
gelecek on yılda ne yapacağını bilmekte; görüş<br />
verebilmekte ve gelecek hazırlıkları yapabilmektedir.<br />
Bu şeffaf politika TSK’nın da kendi<br />
ihtiyaçlarını daha rasyonel hale getirmesine,<br />
sanayi ile ortak çalışmalar yapabilmesine<br />
olanak sağlamaktadır. Bu da, dolayısıyla, bizim<br />
işimize gelmemektedir.<br />
IV.3 Tedarik Eylemi<br />
TSK adına tedarik yapan iki temel kanal vardır:<br />
SSM ve MSB.<br />
SSM, 2015’lere kadar daha çok sistem<br />
geliştirme projelerini yaptırmakta, doğrudan<br />
alımlar ise genelde MSB’ye aktarılmaktaydı.<br />
2015’den sonra savunma tedariki daha sağlıklı<br />
bir yapıya kavuşturulmuş; tüm tedarik işleri<br />
MSB’ye bağlı SSM tarafından yürütülmeye<br />
başlanmıştır.<br />
SSM proje grubu:<br />
Özgün Geliştirme Projeleri<br />
Modernizasyon Projeleri<br />
Hazır alım projeleri<br />
olarak tedarik ihtisas gruplarına ayrılmıştır. Bu<br />
yapılanma daha önceleri var olan MSB Dış<br />
Tedarik, MSB İç Tedarik Daireleri ile SSM<br />
arasındaki iş örtüşmelerini, yanlış anlamaları<br />
önlemiş; kamuda verimli bir tedarik yolunu<br />
açmıştır.