26.10.2014 Views

BİBER GAZI KİMYASAL SİLAHTIR! - Yürüyüş

BİBER GAZI KİMYASAL SİLAHTIR! - Yürüyüş

BİBER GAZI KİMYASAL SİLAHTIR! - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Cevahir,<br />

yoldaşları Mahir<br />

ve Ulaşʼla<br />

71 SICAĞINDA<br />

71 sıcağında<br />

b i r l i k t e<br />

THKPCʼnin kurucu<br />

Canım Nurhak dağında<br />

ve önder<br />

kadrolarından<br />

biriydi. Önder<br />

kadrolar olarak,<br />

Üç gerillam vurulmuş<br />

Son Mayıs sabahında<br />

Mayısʼın kanlı günü<br />

THKP-Cʼ nin<br />

Haziranʼa dönuÿor<br />

yaratılmasında,<br />

halk kurtuluş Dağda isyan ateşi<br />

Hüseyin CEVAHİR savaşının başlatılmasında<br />

ve<br />

Alev alev yanıyor<br />

devrimci hareketin o dönem tarihinin her<br />

aşamasında birliktedirler. Birbirlerinden ayrı<br />

Omzumuzda mavzerler<br />

Dağlarda adım adım<br />

zaman ve mekanlarda, fakat aynı direniş Maltepeʼde çarpışıyor<br />

geleneğinin yaratıcısı olarak ölümsüzleştiler.<br />

Yiğit iki adalım<br />

Cevahir, 1970 Aralık'ında oluşturulan Adalılar türkü söyler<br />

11 kişilik Geçici Genel Komite'nin üyelerinden<br />

biriydi. Genel Komite'de yapılan ilk<br />

Susar buẗün namlular<br />

işbölümünde Kürdistan sorumluluğunu Cevahirʼim vurulmuş<br />

üstlenmişti... 17 Mayıs 1971'de İsrail'in İstanbul<br />

Savaşır gerillalar<br />

Başkonsolosu Ephrahim Elrom'un Adalının türküsü<br />

kaçırılması eyleminde de yoldaşları Ulaş<br />

Düşmeyecek dillerden<br />

Bardakçı ve Mahir Çayan'la birlikteydi. İşte<br />

bu birliktelikten bize “Mahir Hüseyin Ulaş, Geliyor Adalılar<br />

Kurtuluşa Kadar Savaş” sloganı miras kaldı.<br />

Sarp yamaçlı yollardan<br />

1 Haziran 1971ʼde İstanbul Maltepeʼde, bir evde yoldaşı Mahir Çayanʼla<br />

birlikte kuşatıldı. Teslim ol çağrılarına verdikleri cevap, devrimci<br />

hareketin geleneklerinden biri oldu. Direniş sonucunda Mahir yaralı olarak<br />

ele geçirilirken, Cevahir düşüncelerini ve eylemini bizlere yadigar bırakarak<br />

şehit düştü.<br />

Nazım HİKMET<br />

toprağa...<br />

Orhan KEMAL<br />

Ahmet ARİF<br />

3 Haziran 1963<br />

2 Haziran 1979<br />

2 Haziran 1971<br />

Nazım Hikmet, Ahmed<br />

Arif, Orhan Kemal... Halk<br />

için çarpan üç yürek... İki<br />

değerli şair, bir değerli yazar.<br />

Haziran'da düştüler<br />

Halkın acısını, çektiği açlığı ve yoksulluğu yüreklerinde hissedip, baskılar,<br />

işkenceler altında ömür sürmüş üç aydın, sanatçı ve kavga adamı.<br />

Anadolu halkının tarihinde ölümsüz yer edinen üç halk aydını... Mapuslar,<br />

sürgünler, işkenceler hiç eksik olmadı yaşamlarından. Buna rağmen<br />

yazdıklarından, düşüncelerinden vazgeçmediler. Kalemlerini burjuvaziye<br />

teslim etmediler. Arkalarında onurlu bir tarih ve halkı aydınlatmaya<br />

devam edecek eserler bırakarak ölümsüzleştiler.<br />

Ahmed Arif, Orhan Kemal ve Nazım Hikmet, aydın olmanın, halkın<br />

acılarını, yoksulluğunu, görmenin baskıları dile getirmenin, özgür sömürüsüz<br />

bir dünya istemenin bedelini öderler. Ödedikleri bedellerden biri<br />

de hapisliktir. Bütün bunlara rağmen ne onlar sevdalarından ne de sevdaları<br />

onları terkeder. Yıllara varan tutsaklık yaşamları halkların çektiği<br />

acıları dile getirmekten geri durduramaz.<br />

"Leylak ve tomurcuk kokuları arasında halktan yana atan, üç sevdalı<br />

yürek. Nazım Hikmetʼin sürgünde, Orhan Kemal yoksulluk içinde,<br />

Ahmed Arifʼin ise sessizce bir haziran günü aramızdan ayrılmasından<br />

bu yana yıllar geçti. Ama onlar gerçekte hiç ayrılmadılar. Halkın ekmek,<br />

hürriyet ve adalet kavgasında ürünleri dilden dile, inançları elden ele bayrak<br />

oldu, dalgalandı. Ve Anadolu halklarının yüreğine gömüldüler.<br />

Devrim Şehitleri<br />

Ölümsüzdür<br />

Bolu Sevk ve İdarecilik Yüksek Okulu öğrencisiyken,<br />

19 Mayıs 1980'de, Ordu Aybastı'da<br />

üç arkadaşıyla faşistlerce katledilen<br />

devrim şehidimiz Aykut Kaynar, Bolu Şehitler<br />

Mezarlığı'ndaki mezarı başında ailesi,<br />

dostları ve Gençlik Federasyonu çalışanları<br />

ile anıldı. Gençlik Federasyonu çalışanının<br />

okuduğu açıklamada:<br />

"O gülüşle selamlarız Aykut’umuzu. O gülüşle<br />

inanırız onlara. O gülüş ki uğruna can<br />

verilmiştir. Ve Aykut’un gülüşü daima on sekizindedir.<br />

Aykut Kaynar, 19 Mayıs 1980’de faşistlerce<br />

katledildiğinde, o gülüşü bizlere miras<br />

bıraktı. Bundandır, Aykut’lar için boran boran<br />

çoğalarak ant içmemiz. Bundandır, Aykutların<br />

mücadelesine yeni halkalar ekleyerek<br />

mücadeleyi büyütmemiz.<br />

Köroğlu'nu gördüm<br />

Kara toprak kadar yaşlı<br />

Bir kızıl karanfil kadar genç<br />

Ve ol sebepten<br />

Kavganın ölümsüz delikanlısıydı...<br />

Köroğlu diyarında, Aykut’un mücadeleye<br />

başladığı şehirde, bugün Aykutlara bir kez<br />

daha söz veriyoruz. Aykutların bizlere bıraktığı<br />

mirasa sahip çıkmaya devam edeceğiz.<br />

Faşizme, oligarşiye karşı mücadelede,<br />

Onların açtığı yoldan yürümeyi sürdüreceğiz.<br />

O yolda, Köroğlu’nun hıncı gibidir<br />

hıncımız. O yolda, Köroğlunca meydan<br />

okuruz zulme!<br />

Mezar başındaki anmanın ardından ailesi<br />

ve dostları ile birlikte sohbet edildi. Daha<br />

sonra Kültür Merkezi'nde, şair Ahmet Telli’nin<br />

Aykut Kaynar'ın mücadelesinden ve ülkemizdeki<br />

devrimci mücadeleden söz ettiği<br />

bir şiir dinletisi verildi. Bağlama eşliğinde yapılan<br />

anmaya 50'yi aşkın kişi katıldı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!