Zam, Zulüm, İşkence! - Yürüyüş
Zam, Zulüm, İşkence! - Yürüyüş
Zam, Zulüm, İşkence! - Yürüyüş
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
AKP'nin Anayasası<br />
Kürt Sorununu Çözemez<br />
Son günlerde bir anayasa tartışmasıdır<br />
sürüp gidiyor. 12 Eylül Anayasası’nın<br />
tümden değiştirileceği iddiasıyla<br />
ortaya atılan bu anayasa tartışmasında<br />
çeşitli kesimlerde beklentilerini<br />
ve olması gerekenleri dile getirmeye<br />
başladılar.<br />
Mecliste grubu bulunan her partiden<br />
üçer kişinin katılacağı bir uzlaşma<br />
komisyonunun yeni anayasa metninin<br />
hazırlanması için görev yapacağı ve<br />
hiçbir partinin önşart ileri sürmeden<br />
burda yer alması gerektiği konusunda<br />
anlaşmaya varıldığı ve uzlaşma komisyonunun<br />
da 19 Ekim’de ilk toplantısını<br />
yaparak çalışmalara başlayacağı<br />
açıklandı.<br />
12 Eylül Anayasası’na son verecek<br />
ve tümüyle yeni bir anayasa olacak deniliyor.<br />
12 Eylül Cunta Anayasası yerine<br />
1924'ten bu yana ilk sivil anayasa<br />
yapılmış olacak... vb. diye pazarlanan<br />
anayasa hazırlık çalışmaları konusunda<br />
kimi sol örgütlenmeler dahil, Kürt<br />
milliyetçileri vb. bir çok kesimde beklentiler<br />
oluşmuş durumdadır.<br />
Peki bu hazırlanacak anayasa gerçekten<br />
yeni midir ve gerçekten ülkedeki<br />
demokrasi sorununa çözüm getirebilecek<br />
midir?<br />
Bunu anlayabilmek için her şeyden<br />
önce anayasanın ne olduğuna ve bir<br />
anayasanın hazırlanış sürecine ve buna<br />
katılan kesimlerin anlayışlarına bakmak<br />
gerekir. Anayasayı soyut tartışmalar<br />
ve genel beklentilerle sınırlı<br />
düzeyde ele alıp tartışmak onu tam olarak<br />
görmeyi engelleyecektir.<br />
BÖLÜM: 4<br />
HER ULUS KENDİ KADERİNİ<br />
TAYİN ETME HAKKINA<br />
SAHİPTİR, BU HAKKIN<br />
KULLANILMASI<br />
ENGELLENEMEZ<br />
Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı<br />
ve Kürt Sorununun Çözümü<br />
Anayasa Nedir?<br />
Nasıl Hazırlanır?<br />
Anayasalar için Lenin şunu söylüyor:<br />
"Anayasalar, yapmaz, yaratmaz,<br />
yalnızca var olanı saptar" Bu,<br />
anayasanın kim tarafından ve kimin çıkarına<br />
hazırlandığını, kimin çıkarına<br />
uygulanacağını belirtir.<br />
Yani anayasalar sınıflarüstü, sınıflardan<br />
bağımsız olgular değillerdir. Ve<br />
genel olarak da anayasalar bir nitelik<br />
dönüşümü, toplumsal bir altüst oluş<br />
veya başka bir ifadeyle devrimler<br />
sonrasında kurulan yeni iktidarların nasıl<br />
bir toplumsal sistemi hayata geçireceklerini<br />
ifade eden çerçeve metinlerdir,<br />
programlardır. Ya da var olan bir<br />
iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda yeniden<br />
şekil alan programlardır... Ve iktidarın<br />
niteliğini de ortaya koyarlar. Bir<br />
iktidarın faşist mi, burjuva demokratik<br />
mi, halk demokrasisi mi, sosyalist<br />
mi olduğunu anayasasından bakarak<br />
anlamak mümkündür. Çünkü önce<br />
iktidar oluşur sonra da onun anayasası<br />
yapılır.<br />
Anayasalar diğer yanıyla ifade edilirse;<br />
bir kurallar bütünüdür. Bir devletin<br />
nasıl kurulacağı, nasıl çalışacağı,<br />
vatandaşlarının haklarının ne olduğunu,<br />
devleti oluşturan kurumların<br />
aralarındaki ilişkinin nasıl olacağı vb.<br />
anayasa ile düzenlenir. Ve yukarıda da<br />
ifade ettiğimiz gibi bu kuralların hepsinin<br />
düzenlenmesi ve hayata geçirilmesi<br />
iktidarın niteliğiyle doğrudan<br />
bağlantılıdır.<br />
Bu yanıyla anayasalar hem bir kurallar<br />
bütünü olmasıyla hukuki belgelerdir.<br />
Ve bu belgenin her bir kuralı, diğer<br />
deyişle yasası ülkenin en geçerli, en<br />
üst yasası niteliğindedir. Ama anayasalar<br />
aynı zamanda birer ideolojik belge niteliğindedirler.<br />
İktidarda olanların ideolojisine<br />
göre şekil alırlar.<br />
İşte bu nedenledir ki bugün halk<br />
için bir anayasa beklentisi içinde olmak<br />
ve bunu da AKP'nin de içinde olduğu<br />
burjuva partileri ile birlikte yapmak<br />
beklentisi boş bir hayaldir.<br />
Cumhuriyet tarihinden bugüne kadar<br />
1921, 1924, 1961 ve 1982 olmak<br />
üzere dört kez anayasa yapılmıştır.<br />
Bunların dışında çeşitli dönemlerde yapılan<br />
bu anayasalara ilişkin değişiklikler<br />
de yapılmıştır. Ve her tarihsel sürecin<br />
anayasası aynı tarihsel<br />
süreçteki<br />
güç dengelerini ve<br />
ülkedeki iktidarların<br />
niteliğini de<br />
ortaya koyar...<br />
1921 Anayasası<br />
esas olarak emperyalizme<br />
karşı<br />
kurtuluş savaşını<br />
devam ettirmeyi<br />
amaçlayan ve bunun<br />
için oluşturulan<br />
en geniş ittifakı<br />
korumaya çalışan nitelikte olan bir<br />
anayasadır. Bu yanıyla toplumun tüm<br />
kesimlerini kapsayan ve işgal altındaki<br />
bir ülkenin tüm kurtuluş güçlerinin<br />
anayasasıdır.<br />
1924'e gelindiğinde yeni bir anayasa<br />
ihtiyacı doğmuştur. Artık bağımsızlığını<br />
kazanmış yeni bir devlet<br />
söz konusudur ve onun anayasası yapılmıştır.<br />
Bu dönem Kemalistler için<br />
artık en geniş ittifaklara ihtiyaç yoktur.<br />
Tersine başka güçleri tasfiye<br />
edip kendi güçlerini pekiştirmek<br />
istiyorlardı. Hazırladıkları anayasa da<br />
buna uygun bir anayasa olmuştur.<br />
1961'de ise güçler dengesi bu kez<br />
farklı yönde gelişmeye başlamıştır.<br />
Yeni sömürgecilik ilişkilerinin gelişmesine<br />
paralel olarak yukarıdan aşağıya<br />
inşa edilen faşist yönetim ile<br />
Kemalistleri giderek iktidardan tasfiye<br />
edilmeye başlamışlardır. Buna karşı<br />
Kemalistler 27 Mayıs darbesini<br />
gerçekleştirerek ABD işbirlikçisi DP<br />
gericiliğinin karşısında yeni bir anayasa<br />
şekillendirmişlerdir. Bu yanıyla bu<br />
anayasa nispi hak ve özgürlükleri içeren<br />
bir anayasa olmuştur. Ancak diğer<br />
yandan da sistemin ortaya çıkan yeni<br />
ihtiyaçlarını karşılayan bir nitelik de taşımaktadır.<br />
Örneğin MGK gibi faşist<br />
bir kurumun anayasal bir kurum olması<br />
bu anayasa sayesinde olmuştur.<br />
1982 Anayasası ise tamamıyla karşı<br />
devrimci faşist bir anayasa olması<br />
yanıyla diğerlerinden farklı bir dönemi<br />
ve niteliği ifade eder.<br />
Sonuç olarak ülkemizde bugüne<br />
Sayı: 291<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
23 Ekim<br />
2011<br />
AÇLIĞA VE ZULME BOYUN EĞMEYECEĞİZ! 23