19.11.2014 Views

ce2f0619a556421a63338ed4a4d69de0847c0699

ce2f0619a556421a63338ed4a4d69de0847c0699

ce2f0619a556421a63338ed4a4d69de0847c0699

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kendisinden uzak şeyler. Andronikos, kendini büyütmek istediğini<br />

seziyor. İnsan yorulunca küçüklüğünü daha iyi, daha çok duyduğu<br />

için mi kendini büyütmeğe, büyüklük düşünceleriyle kendini<br />

bile aldatmağa kalkıyor?<br />

Gözünü açıyor. Ortalık iyice kararmış. Epey kestirmiş olacak.<br />

Bugünü aıtık kapamalı, bitirmeli. Yanna dinlenmiş olarak<br />

çıkmalı. İş çok. Neleri nasıl yapacağım bile düşünmedi daha. Bu<br />

da yarının işi olsun.<br />

Kıyıya iniyor. Elini yüzünü yıkıyor deniz suyu ile. Sonra çakıllığın<br />

ortasında diz çöküyor. Akşam duasını okuyor. Yarı bilinçli,<br />

yan uykuda gibi. Dua bittiği, başını kaldırdığı zaman, ötelerde,<br />

epey uzakta, birtakım ışıklann suyun yüzünde kaydığını<br />

görüyor. Balıkçılar balığa çıkmıştır. Karşı kıyının balıkçılan olsa<br />

gerek bunlar, diye geçiriyor aklından.<br />

Bu kıyıya yanaşırlarsa, beni de görürler. Anlaşırsak aralanna<br />

katılamaz mıyım sanki? Balıkçı olamaz mıyım?<br />

Düşüncesinin ataklığı ürkütüyor Andronikos'u.<br />

Ama ürkütücü diye, bir düşünceyi aklından silivermek de<br />

çok ödlekçe bir şey. Bunu şimdi düşünmek boş.<br />

Önce balıkçılann kendisini aralarına almağı düşünmeleri,<br />

kabul etmeleri gerekmez mi?<br />

Balıkçılar adaya gelseler de, gelmeseler de, önce barınağını<br />

yapıp bitirmeli. Yarın ilk işi o olmalı. Taş bulmak, biraz güç olacağa<br />

benzer. Andronikos, adanın güney-batı yamacında denizden<br />

biraz yüksekte, ikiyüzelli yıl önce, împaratoriçenin sürüyle saraylıyı<br />

soyluyu ardına takıp eğlenmeğe geldiği sarayın yıkıntılarının<br />

karşısında buluyor kendini ansızın. Sarayın ardında yüzlerce<br />

ağaç, eriklerle, kirazlarla, armutlarla, elmalarla yüklü, ağır; olgun<br />

renklerin sıcaklığı içinde, yeniden yabanıllaşmış da olsa, bunca<br />

yemişi taşımanın gururunu duyar gibi, ağır ağır salınıyor ağaçlar,<br />

yele uyarak. Andronikos, bunların bir bölüğünü yer, kamını doyurur,<br />

bir bölüğünü de kurutur, kışa saklar. Andronikos'u tek bir<br />

şey şaşırtıyor, eriklerle elmaların, kirazlarla armutların bir arada<br />

bulunuşu...<br />

Bunlardan yararlanmağı kabul ettikten sonra saray yıkıntılarının<br />

tuğlasını taşını, tepenin orada, suya yakın yerde bulduğu ka­<br />

55

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!