29.12.2014 Views

YÜRÜYORUZ... ZAFERE KADAR - Yürüyüş

YÜRÜYORUZ... ZAFERE KADAR - Yürüyüş

YÜRÜYORUZ... ZAFERE KADAR - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Emperyalizmin kavalcısı<br />

- ya da torunlarımıza bırakacağımız miras-<br />

Geçen hafta İngiltere’de bir düğün<br />

yapıldı. Ama sanki düğün İngiltere’de<br />

değil tüm dünyada idi. Haftalar öncesinden<br />

başladı yayınlar. İngiliz<br />

tahtının varisiyle gelinin, ne giyeceğinden<br />

nereden yürüyeceklerine kadar<br />

hemen her şey anlatıldı.<br />

“Düğünü 2 milyar kişi izleyecek!”<br />

diye açıklandı her gün. Gerçekte<br />

bu cümlenin doğrusu şuydu:<br />

“Biz bu düğünü 2 milyar kişiye izleteceğiz!”<br />

*<br />

Emperyalizm kitleleri sürü yerine<br />

koyuyor. Gazeteleri, televizyonları,<br />

internet siteleriyle emperyalist<br />

medya, sürünün kavalcısı gibi... O<br />

çalıp yürüyecek, kitleler de onun<br />

peşinden gidecek.<br />

Bu yalnız bir düğün meselesinde<br />

değil; hayatın her alanında böyle. Emperyalizmin<br />

kavalcısı çalıp yürüyor;<br />

arkamdan gelin, hep beraber şu kitabı<br />

okuyacağız diyor; şu müzikleri dinleyeceğiz,<br />

şu filmleri izleyeceğiz...<br />

Sürüden kopmayın ha sakın diyor<br />

arada bir... Kavalcının kavalından<br />

yükselen uyuşturucu, uysallaştırıcı,<br />

benliğinden uzaklaştırıcı müziğin<br />

nağmelerine uymayıp sürüden kopanlar<br />

ise, ekonomik, siyasi zorun çeşitli<br />

biçimleriyle sürüye sokulmaya<br />

çalışılıyor.<br />

Kavalcının peşinden gitmeyi,<br />

sürüden biri olmayı reddedenlerden<br />

bazıları, mezbahalara yollanıp kesilerek,<br />

sürünün geri kalanı açıkça<br />

tehdit ediliyor... Sürüye uyun, kavalcının<br />

peşinden ayrılmayın, yoksa<br />

sonunuz böyle olur!<br />

*<br />

Sanki bizim düğünümüzmüş gibi<br />

sevinmemizi, tarihin bu en asalak ve<br />

ömrü çoktan dolmuş kurumunu (kraliyeti)<br />

sanki “içimizden biriymiş<br />

gibi” kabul etmemizi istiyorlar..<br />

Bazı insanlar, “gelinle damadı”<br />

görebilmek için, günler öncesinden<br />

gelip meydanda çadır kurmuşlar.<br />

Onlardan biri neden orada olduğunu<br />

şöyle açıklıyordu: “Yıllar sonra torunlarıma<br />

‘ben de prensin düğünü sırasında<br />

oradaydım’ diye anlatırım.”<br />

Kapitalizmin insanı nasıl idealsizleştirdiğinin,<br />

insanın yaşamının içini<br />

nasıl boşalttığının çok çarpıcı bir<br />

örneği. Kapitalizm onun yaşamını öylesine<br />

boşaltmış ki, onun torununa anlatacak<br />

bir tek şeyi bile kalmamış.<br />

*<br />

Emperyalizm her şeyi ama her şeyi<br />

belirlemek istiyor. Ne düşüneceğiz, nasıl<br />

yaşayacağız, ne okuyacağız, ne giyeceğiz,<br />

ne dinleyeceğiz, ne seyredeceğiz..<br />

Bunların sonu, insanın hiçleştirilmesidir.<br />

Halkların, kavalcının<br />

peşine takılmış<br />

iradesiz, kişiliksizleştirilmiş<br />

koyun<br />

sürüleri haline dönüştürülmesidir.<br />

2 milyar insanın<br />

o düğünün peşine takılmasını<br />

sağlamak, insanın<br />

aşağılanmasıdır. Dünyanın<br />

en mantıksız şeylerini “moda”<br />

diye kabul ettirmek, mesela çağlar<br />

boyunca insanın yamadığı, diktiği yırtıkları<br />

suni olarak yaratıp “yırtık kod<br />

modasını” çıkarmak ve bunu insanlara<br />

kabul ettirmek, insan zekasının<br />

aşağılanmasıdır. Metafiziğe dayanan<br />

filmler, romanlar için insanların<br />

adeta “çıldırmasını” sağlamak, insanın<br />

aşağılanmasıdır. Onlar da yaşamlarında<br />

torunlarına anlatabilecek<br />

hiç bir şey bırakılmayanlardır.<br />

Hayatı boşalmış, idealsizleşmiş insanların<br />

yaşamı yine “boş” ve “yoz”<br />

şeylerle doldurulmaktadır.<br />

İrademizi, emperyalizmin kavalcılarına<br />

bırakmayalım. Kendi beynimizle<br />

düşünelim. Kendi irademizle<br />

yaşayalım.<br />

*<br />

Torunlarımıza, çocuklarımıza nasıl<br />

bir miras bırakacağımıza gelince;<br />

emperyalizmin kavalcısının peşinden<br />

nasıl sürüklenip gittiğimizi mi<br />

anlatacağız Nasıl o kavalın “sürükleyici”,<br />

“baştan çıkarıcı”, “cezbedici”<br />

nağmeleri altında oradan<br />

oraya sürüklenip durduğumuzu mu<br />

Böyle bir miras bırakacağımıza<br />

hiç bırakmayalım daha iyi!<br />

Sayı: 267<br />

<strong>Yürüyüş</strong><br />

8 Mayıs<br />

2011<br />

“Anadoluyu<br />

vermeyeceğiz!”<br />

Suyun, ormanların, doğanın tekellere<br />

sunularak talan edilmesi karşısında “Anadoluyu<br />

vermeyeceğiz” diyenler bu talana dikkat<br />

çekmek için, “Büyük Anadolu <strong>Yürüyüş</strong>ü”<br />

nü başlattılar.<br />

<strong>Yürüyüş</strong>, ülkemizin değişik yörelerinden<br />

10 yerden başladı. <strong>Yürüyüş</strong> kolları 21 Mayıs’ta Ankara’da bir araya<br />

gelecek. <strong>Yürüyüş</strong>ün doğadaki yağma ve talana son verilmesini<br />

içeren 14 talebi var. Ankara’da Meclis önünde çadır kurarak taleplerini<br />

duyuracak olan yürüyüşçüler, Anadolu’nun yağmasını protesto<br />

etmeyi burada sürdürecekler.<br />

Nükleer Santralleri<br />

Protesto Mitingi<br />

Nükleer Karşıtı Platform (NKP) tarafından<br />

24 Nisan’da, İstanbul Kadıköy'de nükleer<br />

santrallare karşı protesto mitingi yapıldı. Tepe<br />

Nautilus önünde toplanan kitle, Kadıköy otobüs<br />

duraklarının bulunduğu miting alanına “Nükleer<br />

Santral İstemiyoruz” sloganları atarak yürüdü.<br />

Mitinge, demokratik kitle örgütleri, siyasi hareketler<br />

ve sendikalar katıldı. Yapılan konuşmalarda,<br />

nükleer santrallere karşı çıkıldı. Miting,<br />

konserle bitirildi.<br />

UMUDU BÜYÜTÜYORUZ<br />

31

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!