You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Sayı: 267<br />
<strong>Yürüyüş</strong><br />
8 Mayıs<br />
2011<br />
Devrimci<br />
Memur Hareketi<br />
Sendikalar, emekçilerin kendi hak ve<br />
çıkarlarını korumak ve geliştirmek için<br />
örgütlendikleri sınıfsal örgütler olarak tanımlanırlar. Sendikalar,<br />
üyelerinin çıkarlarını korumak için patronlarla “toplu<br />
sözleşmeye” otururlar. Sözleşme süreci bir tür pazarlıktır.<br />
Sendikalar, eğer mücadelenin bu aşamasında istediklerini<br />
alamazlarsa, grev dahil çeşitli eylemlerle patrona<br />
istediklerini kabul ettirmeye çalışırlar. Bundan dolayı sendikalar<br />
patrondan (işverenden) bağımsız örgütler olmak<br />
zorundadır.<br />
Ülkemizde durum bunun tam tersidir. Kurulan ya da<br />
bir çoğu devlet tarafından veya onun icazetinde kurdurulmuş<br />
işçi ve memur sendikaları, emekçilerin haklarını<br />
savunmaktan çok, “işveren” konumundaki devletin veya<br />
tekelci burjuvazinin çıkarlarını gözeten, emekçilerin hak<br />
alma mücadelesini engelleyen sendikalardır.<br />
Bu tür sendikaların kamu emekçileri arasındaki temsilcileri,<br />
Türk Kamu-Sen ve Memur-Sen konfederasyonlarıdır.<br />
1990’ların başında kurulmaya başlanan sendikaların<br />
kuruluşunu “memurlar sendika kuramaz” diyerek engellemeye<br />
çalışan devlet, bunu başaramayınca bir gece içinde<br />
Türk Kamu-Sen’i kurdurarak kamu emekçilerinin mücadelesini<br />
engellemeye çalışmıştır. Memur-Sen de daha<br />
sonra aynı zeminde ortaya çıkmış, dinsel öğeleri kullanarak<br />
örgütlenmeye çalışan bir konfederasyondur.<br />
Bu iki konfederasyonun temel işlevi kamu emekçilerinin<br />
ve KESK’in mücadelesini ve örgütlenmesini engellemekti.<br />
Önceki dönemde Türk Kamu-Sen bu rolü oynarken,<br />
AKP’nin hükümet olmasıyla Memur-Sen ön<br />
plana çıkarıldı. İktidarın her türlü desteğiyle örgütlenen<br />
Memur-Sen, 2004’de 137 bin olan üye sayısını, altı yılda<br />
yaklaşık üç kat artırarak 2010’da 392 bine çıkarttı.<br />
Burada elbette Memur-Sen’in kendisinin bir çalışmasından<br />
ve emeğinden söz etmek mümkün değildir. Bu<br />
üye artışını, mücadelesiyle “çekim merkezi” olarak da sağlamamıştır<br />
Memur-Sen. “Gelişmesi”ndeki<br />
tek belirleyici etken,<br />
devletin ve iktidarın Memur-Sen’e<br />
“yürü ya kulum”<br />
demiş olmalarıdır.<br />
Bu tür sendikalar devlet güdümlü<br />
olduklarından dolayı<br />
üyelerinin haklarını savunmak<br />
için patron durumundaki devletle<br />
mücadele etmeyi, çatışmayı<br />
göze alamazlar.<br />
Kamu emekçileri nezdinde<br />
teşhir olmamak için sık sık “çok<br />
etkili eylemler yapacaklarını,<br />
MEMUR-SEN<br />
NE YAPIYOR<br />
Bu gerici sendikaların<br />
örgütlenmesinde devletin,<br />
iktidarın rolü önemlidir<br />
elbette. Ama bunda bizim<br />
devrimci, ilerici<br />
memurların, sendikaların<br />
bıraktığı boşluğun da rolü<br />
büyüktür. Bunu<br />
unutmayıp, o boşluğu bir<br />
an önce doldurmalıyız.<br />
sokağa çıkacaklarını” söylemelerine karşın, eylemlerini<br />
de, yalnızca devletin izin verdiği ölçüde ve genellikle dış<br />
ülkelerdeki olaylarla ilgili sokağa çıkıp açıklamalar yaparlar.<br />
(Kur’an yakma, peygambere saygısızlık, dine hakaret<br />
gibi) Ama ülkemizdeki baskı ve hak gaspları karşısında,<br />
mücadele etmek bir yana iktidara her türlü desteği<br />
verirler.<br />
2001 yılında, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu<br />
mecliste görüşülürken, KESK bu yasanın çıkmaması için<br />
sokaklarda çatışırken, Türk Kamu-Sen yasanın geçmesi<br />
için TBMM’de çaba harcıyordu.<br />
Her toplu görüşme döneminde haklarının verilmemesi<br />
durumunda sokaklara çıkacaklarını, grev yapıp hayatı durduracaklarını<br />
söyleyen bu devlet güdümlü sendikalar, toplu<br />
görüşmelerdeki mutabakat metnine yazdırdıkları ama<br />
gerçekleşmesi hükümetin “iyi niyetine”(!) bırakılmış<br />
birkaç maddeyi zafer diye, kazanım diye kamu emekçilerine<br />
ve halka yutturmaya çalışırlar.<br />
Gerçekte ise haklar, özgürlükler onların gündeminde<br />
değildir. Mesela; kamu emekçileri ve halkın her kesimi<br />
için pek çok hak kaybına yol açan “torba yasa”ya karşı,<br />
tek bir eylem yapmamışlardır. Benzer tüm yasalar karşısındaki<br />
tutumları da aynı olmuştur. Üstelik yasaların<br />
olumsuz yönlerini, yasalardaki hak gasplarını saklamak<br />
için rahatlıkla hükümetlerle işbirliği de yapabilirler.<br />
Bunun son örneği geçen hafta yaşandı. Sözleşmeli öğretmenlerden<br />
gelen tepkiler üzerine 29 Mart’ta bakanlık<br />
önünde basın açıklaması yapacağını açıklayan Memur-<br />
Sen’e bağlı Eğitim Bir-Sen, bakanlığın kendilerini araması<br />
üzerine basın açıklamasını iptal etmiştir. Bir gün sonra Milli<br />
Eğitim Bakanı’yla görüşünce, sözleşmeli öğretmenlerin<br />
sorununu çözmüş edasıyla açıklamalar yaparak, bir kez<br />
daha emekçileri ve halkı aldatma yoluna gitmiştir.<br />
Sendikaları gerçek anlamda sendika yapan emekçilerin<br />
kendileridir. Bu tür sendikalara karşı<br />
mücadele edilmediği, bunların teşhiri<br />
yapılmadığı sürece bu gerici, ırkçı, faşist<br />
sendikalar, emekçilerin bilinçlerini<br />
bulandırmaya ve çarpıtmaya, emekçileri<br />
bölmeye devam edeceklerdir. Emekçilerin<br />
olduğu her işyerinde devrimci<br />
sendikacılığı yükseltmeliyiz. Bu gerici<br />
sendikaların örgütlenmesinde devletin,<br />
iktidarın rolü önemlidir elbette. Ama<br />
bunda bizim devrimci ilerici memurların,<br />
sendikaların bıraktığı boşluğun da<br />
rolü büyüktür. Bunu unutmayıp, o boşluğu<br />
bir an önce doldurmalıyız.<br />
40<br />
<strong>YÜRÜYORUZ</strong>... <strong>ZAFERE</strong> <strong>KADAR</strong>