Yukarılara doğru güverc nler g b kanat çırpalım ve çok ... - Yeni Ümit
Yukarılara doğru güverc nler g b kanat çırpalım ve çok ... - Yeni Ümit
Yukarılara doğru güverc nler g b kanat çırpalım ve çok ... - Yeni Ümit
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ne, niçin onun hizasında <strong>ve</strong> mümkünse üzerine eller konularak<br />
<strong>ve</strong> öpülerek başlanır Haceru’l-Es’ad’ı selâmlamanın<br />
bir hikmeti olarak İbn Abbas’tan rivayet edilen bir hadîste<br />
şöyle anlatılmaktadır: “Bu taşın gören iki gözü, konuşan<br />
bir dili, iki de dudağı vardır. Kendisine hak üzere istilâmda<br />
bulunanlar lehinde kıyamet günü şahitlik yapacaktır.” 23<br />
Tabii insanın aklına hemen bir taşın nasıl şahitlik yapabileceği<br />
gelmektedir. Bugün bu meseleyi ilmî tahlillerle ispat<br />
edemeyebiliriz. Bugünün tekniği, bunu anlamaya yeterli olmayabilir.<br />
Fakat benzeri gördüğümüz öyle hârikalar var ki,<br />
hepsi de bu mevzûda bizim düşüncemizi teyit etmektedir.<br />
Meselâ, cansız <strong>ve</strong> câmid maddelerden bir araya getirilen şu<br />
insanın konuşması nasıl bir hârikulâde ise, Haceru'l-Es’ad’in<br />
şâhidlik yapması da öyle bir hârikadır. Esas itibâriyle öyledir,<br />
fakat ülfet <strong>ve</strong> alışkanlık, bize, insandaki bu hârikulâdeliği<br />
unutturmuş bulunuyor. Nasıl insanda hâfıza kuv<strong>ve</strong>si var<br />
<strong>ve</strong> nice malûmat orada muhâfaza ediliyor, öyle de Cenâb-ı<br />
Hakk’ın yaratmasıyla Haceru'l-Es'ad’da da böyle bir durumun<br />
olması gayet normaldir. O bi<strong>nler</strong>ce video bandı gibi,<br />
bütün kendisini istilâm ede<strong>nler</strong>in resim <strong>ve</strong> seslerini kaydedebilir<br />
<strong>ve</strong> bunlar öbür âlemde birer şahit hüviyetini alabilirler. 24<br />
Kaldı ki biz, camit zannettiğimiz taşların Efendimiz’in elinde<br />
nasıl O'nun peygamberliğine şahitlik yaptığını biliyoruz.<br />
Burada önemli olan, bu şahidin huzurunda Haceru’l-Es’ad’ı<br />
öpen Rahmân’ın misafirleri, o an onun şahitliğinde Allah’a<br />
sadakat sözü <strong>ve</strong>rdiklerinin bilincinde olmalarıdır. Bu şuurla,<br />
yeryüzünde Haceru’l-Es’ad’a uzattıkları ellerini, bir daha<br />
nefsin <strong>ve</strong> şeytanın istediği haram şeylere uzatmamalarıdır.<br />
Gerçek mânâda Haceru’l-Es’ad’ı öpen <strong>ve</strong> onu yarın kıyamet<br />
günü kendi lehinde şahit olarak bulacak olan kimse de ancak<br />
buna muvaffak olandır.<br />
Bediüzzaman Hazretleri de Haceru’l-Es’ad’in bir bilgisayar<br />
diski gibi bütün şehadetleri, istilâm <strong>ve</strong> öpmeleri<br />
kaydeden bir vazife gördüğüne şöyle işaret etmektedir.<br />
“Bir vakit, إِيَّاكَ نَعْ بُدُ وَإِيَّاكَ نَسْ تَعِينُ “Ancak Sana kulluk eder,<br />
ancak Sen’den yardım isteriz” (Fatiha, 1/4) âyetindeki<br />
birinci çoğul şahıstan ‘nun’ harfini düşündüm <strong>ve</strong> birinci<br />
tekil şahıstan نَعْ بُدُ (kulluk ederiz) sîgasına intikalin sebebini<br />
kalbim aradı. Birden, namazdaki cemaatin fazileti <strong>ve</strong><br />
sırrı, o nun'dan inkişaf etti. Gördüm ki: Namaz kıldığım<br />
o Beyazıt Câmii’ndeki cemaatin her biri benim bir nevi<br />
şefaatçim hükmündedir. Aynı zamanda her biri kıraatimde<br />
izhar ettiğim hükümlere <strong>ve</strong> davalara birer şahit <strong>ve</strong> birer<br />
teyit edicilerdir. Bunu görünce, eksik kulluğumu, o cemaatin<br />
büyük <strong>ve</strong> pek çok ibadetleri içinde dergâh-ı İlâhiyeye<br />
takdim etmeye cesaretim geldi. Derken birden bir perde<br />
daha inkişaf etti. İstanbul’un bütün mescitleri ittisal peyda<br />
etti. Âdeta bütün İstanbul, Beyazıt Câmii hükmüne geçti.<br />
Birden, onların dualarına <strong>ve</strong> tasdiklerine mânen bir nevi<br />
mazhariyet hissettim. Onda dahi yeryüzü mescidinde,<br />
Kâbe-i Mükerreme etrafında dairevî saflar içinde kendimi<br />
gördüm. Elhamdülillahi Rabbil Alemin dedim. Benim bu<br />
kadar şefaatçilerim var; benim namazda söylediğim her bir<br />
sözü aynen söylüyorlar, tasdik ediyorlar. Madem hayalen<br />
bu perde açıldı; Kâbe-i Mükerreme mihrab hükmüne geçti.<br />
Ben bu fırsattan istifade ederek o safları şahit tutarak<br />
tahiyyatta getirdiğim, “Eşhedü enlâ ilâhe illallah <strong>ve</strong> eşhedü<br />
enne Muhammeden Resulullah” olan imanın tercümanını,<br />
mübarek Haceru’l- Es<strong>ve</strong>d’e tevdi edip emanet bıraktım.” 25<br />
Sonuç olarak şunu belirtmek gerekir ki, şahitliğin<br />
mâhiyeti ne şekilde <strong>ve</strong> nasıl olursa olsun, bizim için mühim<br />
değildir. Mühim olan Allah <strong>ve</strong> Resulü’nün değer <strong>ve</strong>rdiği<br />
her şeye değer <strong>ve</strong>rmek, şeaire saygılı olmak <strong>ve</strong> Haceru’l-<br />
Es’ad’ın lehimize şahitliğini kazanmaktır.<br />
*Araştırmacı-Yazar<br />
skuzu@yeniumit.com.tr<br />
Dipnotlar<br />
1. Tirmizi, Hacc 40; Ahmet b. Hanbel’in rivayetinde ise Hacerul-Es<strong>ve</strong>d’in<br />
kardan daha beyaz olduğu onu ehl-i şirkin günahlarının kararttığı ifade<br />
edilmektedir. Bkz. Sa’atî, el-Fethu’r-Rabbanî, XII/26<br />
2. Tirmizi, Hacc 40; Sa’atî, el-Fethu’r-Rabbanî, XII/28<br />
3. Bu konuda daha geniş bilgi için bkz.,Hadis Ansiklopedisi, Canan İbrahim,<br />
14/33<br />
4. Buharî, Hacc 50, 57, 60; Müslim Hacc, 248, 120; Muvatta, Hacc 36;<br />
Tirmizî, Hacc 37; Ebu Dâvud, Menâsik 47; Nesâî, Hacc 147; İbnu<br />
Mâce, Menâsik, 27<br />
5. Ne<strong>ve</strong>vî, Şerhu Sahihi Müslim, VII/16-17<br />
6. Kamil Miras, Sahih-i Buharî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi <strong>ve</strong> Şerhi,<br />
VI/108-109<br />
7. Fethullah Gülen, Prizma IV/98 (Tevhid İnancı)<br />
8. Fethullah Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler, III/104-105<br />
9. Ebu Davud, Menasik 48; Nesaî, Hac 156<br />
10. Buharî, Hac 60; Müslim, Hac 245<br />
11. Buharî, Hac 60; Müslim, Hac 246<br />
12. Buharî, Hacc 58, 61, 62, 74, Salât 24, Müslim, Hacc 253;Ebu Dâvud,<br />
Menâsik 49; Nesâî, Hacc 15; Tirnıizî, Hacc 40; İbnu Mâce, Menâsik 28<br />
13. İbni Mace, Menasik 27<br />
14. Tirmizî, İsti’zan 31<br />
15. Saatî, XII/24<br />
16. Ebu Davud, Edeb 153; Tirmizî, İsti’zan 31<br />
17. Saatî, XII/ 38<br />
18. Saatî, XII/38<br />
19. Sa’atî, el-Fethu’r-Rabbanî, XII/34; Beyhakî, Sünen, V/80<br />
20. Buharî, Hacc 60; Müslim, Hacc 245<br />
21. Nesâî, Hacc 148<br />
22. Muvatta, Hacc 113<br />
23. İbn Mace, İstilamu’l-Hacer 27; Müstedrek, I/457; Sa’atî, XII/27. Ahmet<br />
b. Hanbel’in rivayetinde Haceru’l-Es<strong>ve</strong>d’in kıyamet gününde Ebu Kubeys<br />
tepesinden daha büyük bir şekilde geleceği belirtilmektedir.<br />
24. Hacer-i Es’ad’in şahitliği konusunda bakınız. Fethullah Gülen, Asrın Getirdiği<br />
Tereddütler, III/106<br />
25. Said Nursî, Mektubat (29. Mektup, 6. Nükte) s. 505.<br />
40