31.12.2014 Views

Yukarılara doğru güverc nler g b kanat çırpalım ve çok ... - Yeni Ümit

Yukarılara doğru güverc nler g b kanat çırpalım ve çok ... - Yeni Ümit

Yukarılara doğru güverc nler g b kanat çırpalım ve çok ... - Yeni Ümit

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sahâbe Ufku <strong>ve</strong>ya Saf Kur’ân Kültürüne<br />

Ulaşmanın Yolları<br />

Efendimiz (s.a.s) <strong>ve</strong> sahâbe misüllü ümmiyetle ulaşılan<br />

saf Kur’ân ufku, her problemin üstesinden gelmeyi netice <strong>ve</strong>rmektedir.<br />

Selim bir kalb <strong>ve</strong> akılla Kur’ân’a tam te<strong>ve</strong>ccüh etmiş<br />

bir kimsenin o ulvi kaynakla beslenerek onun temel disipli<strong>nler</strong>i<br />

<strong>ve</strong> her asra yetecek açılım gücüyle halledemeyeceği hiçbir mesele,<br />

plan <strong>ve</strong> proje yoktur. Bunun için burada kısa da olsa saf<br />

Kur’ân kültürüne ulaşmanın yollarına değinmek istiyoruz.<br />

Hem Resûl-i Ekrem (s.a.s.) <strong>ve</strong> sahâbe-i kirâm’ın ümmîliğinin<br />

doğru anlaşılması, hem de dünyevî <strong>ve</strong> uhrevî saadetimiz adına<br />

saf Kur’ân kültürüne ulaşmanın <strong>ve</strong>sileleri, üzerlerinde müstakil<br />

çalışmalar yapılmaya layık mevzulardır. Ancak, önceki kısımda<br />

olduğu gibi burada da temel bazı noktalara icmâl kabîlinden<br />

küçük işaretlerde bulunmaya çalışacağız. Yoksa bu mevzulardaki<br />

esaslar, burada zikredile<strong>nler</strong>e münhasır değildir.<br />

Sahâbe-i Kirâmı hâiz oldukları yüce ufka ulaştıran âmillerden<br />

biri; onların, Kur’ân’ın Allah’tan geldiğine, aksine ihtimal <strong>ve</strong>rmeyecek<br />

şekilde inanmaları <strong>ve</strong> her dertlerini O’nunla hall ü fasl<br />

edebilecekleri hususunda O’na çok itimat etmeleridir. Böylece<br />

onlar Kur’ân’dan azami istifadeye ulaşıyorlardı. 20<br />

E<strong>ve</strong>t, saf Kur’ân kültürüne ulaşma adına öncelikle,<br />

“te<strong>ve</strong>ccühe te<strong>ve</strong>ccüh edilir” kaidesince Kur’ân’a tam <strong>ve</strong><br />

daimî te<strong>ve</strong>ccühte bulunmak, “Kur’ân bizim her şeyimize<br />

yeter” mülâhazası içinde olmak lâzımdır. Biz ona böyle bir<br />

samîmiyetle yönelelim ki o da bize esrarını açsın <strong>ve</strong> ümmiyet<br />

ufkumuzu ağartarak nice hakikatlerini bize fısıldasın.<br />

Bunlardan başka, o âlî ufka ulaşabilmek için dupduru bir<br />

gönül <strong>ve</strong> akılla ona yaklaşılmalı, yani; zihi<strong>nler</strong> silkelenmelidir.<br />

“Zihin çoğu zaman bilim kis<strong>ve</strong>sindeki lâf ü güzâfın,<br />

sakat düşüncelerin… istilasına uğrar <strong>ve</strong> muzahrefât diyebileceğimiz<br />

bilgi kırıntılarıyla <strong>ve</strong> fantezi atıklarıyla dolar. İşte, bu<br />

sakat düşüncelerden, yanlış kabul <strong>ve</strong> bâtıl inançlardan, bilgi<br />

görünümlü atıklardan kurtulmak için zihnin esas gayesine<br />

döndürülmesine, diğerlerinin yerine mârifetullaha götüren<br />

malumâtın konulmasına “zihnin silkelenmesi” denilebilir.” 21<br />

Yani Kur’ân’la aramıza perde olan <strong>ve</strong> ona sâfiyâne bakışımızı<br />

zedeleyen her bilgi <strong>ve</strong> anlama sistemi Kur’ân <strong>ve</strong><br />

sünnet filtresinden geçirilerek mâlumat-ı sabıkamız ayıklanmalıdır.<br />

Kur’ân-ı Hakîm <strong>ve</strong> sünnet-i seniyyeye muvafık<br />

mâlumattan istifade edilip, düşünce kaymalarına sebebiyet<br />

<strong>ve</strong>rebilecek olan kısımlar da dışarıda bırakılmalıdır.<br />

Eğer bugüne kadar okuyup öğrendiğimiz şeyleri dinimizin<br />

esaslarıyla tartmamış <strong>ve</strong> bu yüzden zihnimizde<br />

birtakım tortular oluşmuşsa, onları usûl ilimlerimizin eleğinden<br />

geçirmeliyiz. Yoksa oraya yerleşen yanlış kabuller,<br />

zihnimizi biz fark etmeden yönlendirirler. Fakat dünyada<br />

hiçbir millette olmayıp sadece İslâm medeniyetine has<br />

olan usûl ilimlerimizle zihnimizi donatır, Kur’ân <strong>ve</strong> sünnet<br />

temelli kendi kaidelerimizi zihnimizin esas dinamikleri<br />

hâline getirirsek bizi onlar yönlendirir. 22<br />

Bu gayeye matuf olarak öncelikle temel esaslar iyi bilinmeli,<br />

Kur’ân’a kesif bir hicâp değil de şeffaf cam mahiyetinde<br />

olan, Kur’ân’dan nebeân eden eserleri okumaya<br />

öncelik <strong>ve</strong>rilmelidir. “Bir mü’min, önce mutlaka okuması<br />

lâzım gelen şeyleri okumalıdır. E<strong>ve</strong>t, bizim din usûlü dediğimiz<br />

akîde metodolojisi <strong>ve</strong> fıkıh usûlü gibi öncelikle okuyup<br />

öğrenmemiz gereken meseleler vardır.” 23<br />

Kur’ân’dan istifadenin bir şartı da onun üzerinde iyice<br />

düşünülmesi, âyetlerinin tefekkür, tedebbür <strong>ve</strong> müzakere<br />

edilmesidir. “Bu Kur’ân çok mübârek bir Kitap’tır. Onu sana<br />

indirdik ki âyetlerini düşünsü<strong>nler</strong> <strong>ve</strong> akl-ı selim sâhipleri öğüt<br />

alsınlar.” 24 Bu hususta Hz. Abdullah b. Mesud’dan gelen bir<br />

rivâyette “Kim ilim elde etmek istiyorsa Kur’ân’ı hallaç etsin.<br />

Evire çevire, önünü arkasını düşünüp değerlendirerek,<br />

baştan sona, sondan başa gelip giderek, teker teker <strong>ve</strong> tekrar<br />

tekrar Kur’ân okusun. Çünkü gelmiş <strong>ve</strong> gelecek bütün<br />

ilimlerinin özü ondadır.” 25 denilmektedir. Kur’ân’a böyle bir<br />

yaklaşım çok semereli olacaktır.<br />

Kur’ân’ın tükenmez bir hazine olduğuna delâlet eden <strong>ve</strong><br />

bizleri araştırmaya sevk eden şu beyit de çok mânidardır:<br />

Bikr-i fikri kâinatın çâk çâk oldu fakat<br />

Perde-i ismette kaldı meânî-i Kur’ân henüz. 26<br />

Kur’ân, uçsuz bucaksız bir denizdir. Ona gönülden yönele<strong>nler</strong>in<br />

her ihtiyacını karşılamaya kâdirdir. Fakat O, kendisine<br />

itimat etmeye<strong>nler</strong>e kapılarını aralamaz. Kur’ân, hakikatlerini,<br />

O’na samîmâne yönele<strong>nler</strong>e, selim kalb, selim akıl<br />

<strong>ve</strong> selim hisle kendisine te<strong>ve</strong>ccüh ede<strong>nler</strong>e açmaktadır.<br />

“Bu Kur’ân, kalbi ona açık olanlar <strong>ve</strong> gözünü Kur’ân’a<br />

dikip ona kulak kesile<strong>nler</strong> için bir öğüttür.” 27<br />

*Araştırmacı-Yazar<br />

hkaripci@yeniumit.com.tr<br />

Dipnotlar<br />

1. A’râf 7/157-158; Ankebût 29/48; Cuma 62/2.<br />

2. İbn-i Manzûr, Lisânü’l-Arab, 12/31; Zebîdî, Tâcu’l-Arûs, 16/27-29.<br />

3. İbn-i Manzûr, a.g.e., 12/34; Zebîdî, a.g.e., 16/30.<br />

4. Bkz.: M. Fethullah Gülen, Zihin Harmanı, Nil Yayınları, s.190.<br />

5. Ankebût 29/48.<br />

6. Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb, A’raf suresi 157. âyetin tefsirinde.<br />

7. Tirmizî, Kırâât, 11; Müsned, 5/132.<br />

8. Şâtıbî, El-Muvâfakât, (thk.: A. Dıraz), Dâru’l-Marife, Beyrut, 2/69.<br />

9. Şâtıbî, a.g.e., 1/55-56.<br />

10. Bkz.: Hâzin, Lübâbu’t-Te’vîl, Cumâ suresi 2. âyetin tefsirinde; E. H. Yazır,<br />

Hak Dini Kur’ân Dili, A’râf sûresi 157. âyetin tefsirinde.<br />

11. Seyyid Kutub, Fî Zılâli’l-Kur’ân, A’râf suresi 158. âyetin tefsirinde.<br />

12. Gülen, Ümit Burcu, 168.<br />

13. Gülen, Kendi Dünyamıza Doğru, 159.<br />

14. Bkz.: Gülen, Sohbet-i Cânan, 46-47.<br />

15. B. S. Nursî, Muhâkemât, Şahdamar Yay., s.13.<br />

16. Bkz.: Gülen, S. Cânan, 47.<br />

17. Buhârî, Savm 13; Müslim, Sıyâm 15.<br />

18. Cuma 62/2.<br />

19. Bkz.: Gülen, S. Cânan, 49.<br />

20. Bkz.: Gülen, S. Cânan, 46-47.<br />

21. Gülen, Ü. Burcu, 166.<br />

22. Bkz.: Gülen, a.g.e., 169.<br />

23. Gülen, a.g.e., 169.<br />

24. Sâd 38/29.<br />

25. Beyhakî, Şuabu’l-İman, 2/332; Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, 9/136.<br />

26. H. Yazır, a.g.e., Eser Neşriyat, 1/49.<br />

27. Kâf 50/37.<br />

64

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!