Kadim ŞehirlerİSMEK'te BuluştuHanife ÖZTENİSMEK, 31 Ocak – 1 Şubat 2009 tarihleri arasında ülkemizden seçkin akademisyenler ile 15 ülkeden 17 kadimşehir temsilcilerinin katıldığı “İpek ve Baharat Yolu Üzerindeki Kadim Şehirlerde G<strong>el</strong>eneks<strong>el</strong> El Sanatları ve Yer<strong>el</strong>Yönetimlerin Katkıları” konulu uluslararası sempozyum ve sergi düzenledi. İlginin yoğun olduğu organizasyonakatılan kadim şehir temsilcileri böylesine verimli geçen sempozyumun g<strong>el</strong>eneks<strong>el</strong> hale g<strong>el</strong>erek devam etmesigerektiğini dile getirdi.İSMEK ülkemizden seçkin akademisyenlerin ve 15 ülkeden17 şehrin temsilcilerinin katılımlarıyla 31 Ocak – 1 Şubat2009 tarihleri arasında gerçekleştirdiği “Kadim ŞehirlerdeG<strong>el</strong>eneks<strong>el</strong> El Sanatları ve Yer<strong>el</strong> Yönetimlerin Katkıları” konuluuluslararası sempozyum ve sergisi ile İpek ve BaharatYolu’nun üzerindeki kadim şehirlerin g<strong>el</strong>eneks<strong>el</strong> <strong>el</strong> <strong>sanatlar</strong>ıalanındaki mevcut durumunu ortaya koymaya çalıştı.Ayrıca yer<strong>el</strong> yönetimlerin kültür varlıklarımızı koruyup g<strong>el</strong>iştirerekyaşadığımız dünyayı daha güz<strong>el</strong> bir hale getirebileceklerinedikkat çekti.Ülkemizden Prof. Dr. Saadetin Ökten, Prof. Dr. MehmetGenç, Dr. Ertuğrul Ökten ve Prof. Dr. S<strong>el</strong>çuk Mülayim ile Çin,Endonezya, Suriye, Portekiz, İran, Moldova, Rusya, Ukrayna,Polonya, Gürcistan, Macaristan, Bosna-Hersek, Makedonya,İtalya ve Türkiye’den kadim şehir temsilcilerinin sunumlargerçekleştirdiği sempozyumun açılış konuşmasını İBB Gen<strong>el</strong>Sekreter Yardımcısı Sabri Der<strong>el</strong>i yaptı. Sabri Der<strong>el</strong>i; “İstanbulBüyükşehir B<strong>el</strong>ediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş’ınhimay<strong>el</strong>erinde gerçekleşecek olan sempozyum ve serginin;katılımcı şehirler arasında; sosyal, kültür<strong>el</strong>, sanatsal vehatta iktisadi işbirliğine katkısı olacağından asla şüphemizyoktur. Bu sempozyum; yer<strong>el</strong> yönetimlerin, şehirlerin kültürvarlıklarının korunması, <strong>el</strong> <strong>sanatlar</strong>ının yaşatılması, g<strong>el</strong>iştirilmesi,g<strong>el</strong>eceğe taşınması noktasında , işbirliği ve bilgipaylaşımına vesile olacaktır." şeklinde konuştu.Sempozyumun sonunda Prof. Dr. Saadetin Ökten, bir değerlendirmekonuşması yaptı. Ökten’in konuşması iki günsüren sempozyumun özeti nit<strong>el</strong>iğindeydi. Ökten’in değerlendirmekonuşmasını, sempozyuma katılma imkanı yakalayamayanİSMEK El Sanatları Dergisi okurları için yayınlıyoruz.“Bu çalışmaya başlarken 2008 sonbaharında doğrusu benbiraz ürkek ve çekingendim. Nasıl bir sonuç alacağımızıbilmiyordum. Fakat benim açımdan fevkalade üst düzeydeve tatminkâr geçti. Tüm katılımcılara şükranlarımısunuyorum. Fevkalâde güz<strong>el</strong> ve ufuk açıcı katkılarda bulundular.İpek Yolu, çoğumuzun bildiğimizi zannettiğimizboyutta bir olgu değilmiş. Bunu kendi adıma söyleyebilirim.Ama zannederim salonda bulunanların büyük çoğunluğuda katılacaktır; İpek Yolu büyük bir insanlık tarihininortaya koyduğu, uzun zamanları alan, birçok toplumunkatıldığı, çok renkli, çok boyutlu, çok derinlikli, bir büyükvaka imiş. Ve her ne kadar modern devirlerde yaşamıyorgibi görünse de alttan alta bir derin su akıntısı gibi hayatımızıtaz<strong>el</strong>eyen, güz<strong>el</strong>leştiren, bize yaşama sevinci veren,hayatımızı yer<strong>el</strong>likten evrens<strong>el</strong>liğe doğru evrilten, dönüştürenbir büyük güz<strong>el</strong>lik imiş. Şu anda da vardır ve varolacaktır. Bizim görevimiz uzak Çin’den dost Lizbon’a kadar,kuzeydeki St. Petersburg’dan güneydeki Şam’a kadarbütün katılımcı şehirler ve katılmak isteyip de katılamayandost şehirlerle beraber bu olguyu tekrar hayatımızageçirmektir. Biz efendim eski dünyayız. Biz eski dünyanın-kendim için söylüyorum bunu ama evrens<strong>el</strong> boyutu hiçöyle değil- hakim, kadim ve görgülü toplumlarıyız. Bizlereski dünyanın hikmet sahibi, bilgi sahibi toplumlarıyız.Bugün yaşayanlar onların torunlarıdır. Yarın yaşayacaklarda bizim çocuklarımız, bizim devamımızdır. Dolayısıyla bueski dünyanın birikimini bütün dünya, şu veya bu fikir, şuveya bu düzen, şu veya bu siyasal otorite ihmal etmem<strong>el</strong>idir.Ederse bed<strong>el</strong>i fevkalâde ağır olur ve bunu bütündünya öder. İşte İpek Yolu böyle birşeydir.‘İpek Yolu bizi yer<strong>el</strong>likten kurtardı, evrens<strong>el</strong>liğe doğru evriltti.’Bunu, sempozyumun ilk günü anlatılan tüm folklorikdetaylardan çok net öğrendik. Çin’in ipeği Türkistan’ag<strong>el</strong>di, halı oldu. Oradan Osmanlı Sarayı’na gitti, oradanVarşova’ya uzandı. Mes<strong>el</strong>a ben burada kağıdı dinlemekisterdim. Kağıt eksik kaldı. Hindistan’dan katılımcı olmadı.Endonezya’nın batiği g<strong>el</strong>di. Batik, Batı saraylarını süsledi.Bugün Türkiye’de hanımefendilerin şalları olarak, fularlarıolarak var. St. Petersburg’un halılar ve kilimler üzerineyaptığı enteresan inc<strong>el</strong>eme ilgi çekici ve çok takdir ediciydi.İsfahan ise tamamen ayrı bir bahis. Öz<strong>el</strong>likle müziği vebir yaşlı ile bir gencin <strong>el</strong> imajının insan hayatında ne dereceönemli olduğunu vurgulayan filmiyle… Burada tek tekhepsini saymam mümkün değil ama hepsine tekrar teşekkürediyorum. Bize kim olduğumuzu -biz derken uzakÇin’den dost Lizbon’a kadar, kuzeydeki St. Petersburg’dangüneydeki Şam’a, b<strong>el</strong>ki Kahire’ye, b<strong>el</strong>ki önümüzdeki gün-158
lerde Yemen’e kadar uzanan çok geniş bir coğrafya- eskidünyayı ve kimliğimizi bize tekrar hatırlattı. Bu bir eskibiçimdi, binlerce yıl süreg<strong>el</strong>di. Bunun deniz boyutu vardı,kara boyutu vardı. Bu büyük hadise bizim hem ruhsalhem fiziks<strong>el</strong> dünyamızı biçimlendirdi. Ama artık bu yok,doğru. Aslında bu yok değil, bu yok gibi görünüyor. Pekibunun yerine ne var? Onu da sizlere söyleyeceğim. Bununyerine küres<strong>el</strong>leşme adını verdiğimiz bir büyük olguvar. Bu noktada öz<strong>el</strong>likle Lizbon ve Ukrayna’nın enteresantartışmaları oldu. Bu küres<strong>el</strong>leşme ile kültür<strong>el</strong> kimliği nereyekoyacağız, nasıl uzlaştıracağız? Bendeniz, bu konudakifikrimi kendime saklayacağım. Ama şunu hatırlatmakistiyorum; bu dünya faniler dünyasıdır, küres<strong>el</strong>leşme debâki kalacak bir şey değildir. Globalleşme de hızlı yaşananbu çağda bir süre sonra mutlaka tarihe intikal edecektir.Ama insanlık kalacak, insani değerler devam edecek.Merhametimiz, saygımız, hoşgörümüz, sevgimiz ve paylaşımcıyanımız devam edecektir. Globalleşmeden sonra bizne yapacağız? Bir büyük enkazın altında yok mu olacağızveya yıpranacağız? Yahut da onun bıraktığı boşluğu dolduracak,hatta ondan çok daha etkin bir şekilde dolduracakyeni bir uygarlık düzeyine mi geçeceğiz? Bu noktayıda arz etmek istiyorum. Hiç unutmayınız ki küres<strong>el</strong>leşmeninde bir kimliği vardır. O bir biçimler hiyerarşisisidir. Birbiçimler kompozisyonudur. Bir ayağı iletişimle, bir ayağıborsayla, bir ayağı uluslararası şirketlerle ilişkilendirilebilir.Çok detaya girmeye gerek yok, o size bir takım biçimlerleg<strong>el</strong>iyor. İlk defa Türkiye’ye g<strong>el</strong>diği biçim 50’li yıllarda blucinidi. Biz ondan evv<strong>el</strong> bilmezdik blucini. Ya normal pantolonya da şalvar giyerdik. 60’lı yıllarda Coca Cola ile g<strong>el</strong>di.80’li yıllarda da Mc Donalds ile g<strong>el</strong>di. G<strong>el</strong>ecektir de, amaarkasında bir hayat f<strong>el</strong>sefesi vardır. O f<strong>el</strong>sefeyi iyi bilmemizlazım. O f<strong>el</strong>sefe ile bizim İpek Yolu f<strong>el</strong>sefesinin, İpekYolu zenginliğinin, İpek Yolu birikiminin, İpek Yolu neşesininne olduğunu mukayese etmemiz lazım. Eski dünyanınbirikimi ile küres<strong>el</strong>leşmenin hayat f<strong>el</strong>sefesi arasındaki kalitefarkını -tabii varsa eğer- görebilmemiz ve tercihimiziiyi yapmamız lazım.Varşova ve Halep üzerinde duruldu şehir bazında. Bu daçok önemlidir, çünkü kültür insanlarla kâindir. İnsan daöz<strong>el</strong>likle çağımızda artık şehirde vardır. Şehri ortadan kaldırdığınızzaman insan unsurunu muhafaza etmeniz, diriltmenizve ona yeni açılımlar vermeniz mümkün değildir. Ohalde kültürümüzün dış kabuğu olarak ben ona bir büyükfanus diyorum. Bir büyük fanus olarak işe şehirlerimizdenbaşlamak lazımdır. Şehirlerimizi küres<strong>el</strong>leşmeyle birlikteyeni bir evreye taşırken çok iyi düşünmek ve kendi kültür<strong>el</strong>kimliğimizi şehirlerimize yansıtan unsurları çok dikkatlekorumak mecburiyetindeyiz. Zaten sempozyum dabize yapılanın bu olduğunu göstermiştir. Her şehir banagöre bir büyük kitaptır. Bazı şehirler kalın, meşin ciltli, eskibir kitaptır. İçinde ne olduğunu bilmezsiniz ama açtığınızzaman ayrı bir macerayı, ayrı bir tutkuyu, ayrı bir ufku,zaman zaman ayrı bir ihtirası, ama zaman zaman da büyükidealleri görürsünüz ve o şehirlere hayran olursunuz.Bir takım şehirler de renkli, çok iyi baskılı ama resmin arkasındaçok fazla bir şey olmayan kitaplara benzer. Bizimeski dünyanın şehirleri biraz evv<strong>el</strong> söylemeye çalıştığımgibi dıştan bir şeye benzemeyen kalın ciltli kitaplara benzer.İşte bu kitaplar korunmak mecburiyetindedir. Bunlarıkoruduğumuz zaman bir sonraki zaman diliminde karşımızaçıkacak problemleri çözmek mümkün olabilecektir.Kısaca bu gen<strong>el</strong> sözlerden sonra olayı biraz daha öz<strong>el</strong>eindirgemek istersek her şehirde bir çarşıdan bahsettiler.Her şehirde bir eski bölgeden bahsettiler. Her şehirde bueski çarşıdaki dükkanlardan bahsettiler. Bu dükkanlardakiöz<strong>el</strong> insanlardan ve bu insanların sattığı öz<strong>el</strong> eşyalardanbahsettiler. Bu öz<strong>el</strong> eserler Levis fabrikasında imal edilenpantolonlar değildi. Yer<strong>el</strong> emekle, yer<strong>el</strong> zevkle, yer<strong>el</strong>göz nuruyla, yer<strong>el</strong> kapitalle üretilmişlerdir, özgündürler…Yer<strong>el</strong> derken biraz evv<strong>el</strong>ki açıklamalarıma bir atıfta bulunmakistiyorum. O da şudur; İpek Yolu bir semboldürama eski dünya kesinlikle yer<strong>el</strong> değildir. Aradaki büyükiletişim, büyük kültür<strong>el</strong> alışveriş bize o yer<strong>el</strong>liğin uzakÇin’den dost Lizbon’a kadar, Varşova’dan St. Petersburg’a,Şam’a, Kahire’ye, Yemen’e kadar bir büyük evrens<strong>el</strong>liğinkatkılarını gösterir. Kesinlikle yer<strong>el</strong>i sadece lokal,küçük bir mahalle kasvedilmiş bir öz<strong>el</strong>lik olarak görmey<strong>el</strong>im.B<strong>el</strong>ki Grankov’dan bir küçük bebek alırsınız, b<strong>el</strong>kiBudapeşte’den bir kart almışsınızdır, bir yerde bir yemekyemişsinizdir. Yahut güneye doğru uzanmışsınızdırbir lokum, bir baklava yemişsinizdir Şam’da. Bu yer<strong>el</strong>liğinötesinde başka renkler vardır bunun içinde. Bu dükkan,bu satılan ürün, bu çarşı ve bu şehir yukardan aşağıyadoğru bir öz<strong>el</strong>likler yumağıdır. O eski dünyadır, orda insanideğerler ön plandadır. Bu fırtınalı günlerde krizdenbahsettiler, kriz g<strong>el</strong>ir geçer, birkaç yıllık periyotlardır bunlar.Kapitalizmin krizleridir. Ama küres<strong>el</strong>leşme daha uzunsoluklu yaklaşımdır. Yapılacak olan şey gayet net. Zatenbu işleri yapanlar var. Örneğin Budapeşte Festivali çokenteresan g<strong>el</strong>di. Muhakkak diğer dost şehirlerde de bunabenzer etkinlikler vardır. Esnaf ve sanatkârlar var. Bunlarbirebir eserle temasta olan insanlardır. Bu çok önemli birşey. Herhangi bir şehirde bir başka ülkede üretilmiş ürünüalmak yerine bizzat o insanın <strong>el</strong>inden çıkmış menşei b<strong>el</strong>li,insanın gönlünün kokusu sinmiş eserlerle muhatap olmakayrı bir tat. Bu sanatkârlar iyi ki varlar ve hâlâ çalışıyorlar.Ama bu küres<strong>el</strong>leşme etkisi altında çok fazla ortadagörünmüyorlar. Yapacağımız şey bu insanları görmek, buinsanları tanımak ve bu insanlara saygı yetmez sevgi duymak.Bunun için bir takım çalışmalar da var. Biraz da onlardanbahsed<strong>el</strong>im. Destek faaliyetleri, bu artık şart. Kamudestekleyebilir. Merkezi hükümet veya yer<strong>el</strong> hükümetler,bunlar kamudur. Öz<strong>el</strong> kurumlar destekleyebilir ve eğitimkurumları destekleyebilir. Gönlüm isterdi ki bugün buradasayısı onları geçen eğitim kurumlarının bireys<strong>el</strong> olarak değil,kurumsal olarak aktif katılımları olsun. Dolayısıyla destekverilmesi noktasında eğitim de çok önemli. Esnaf vesanatkârlar ve onlara destek olan kurumlar zaman zamantopluma kendilerini anlatıyorlar. Bu anlatılanlara da dostolmak lazım. Mes<strong>el</strong>a içimden geçti Ağustos ayında bende Budapaşte’de olabilir miyim, hasat zamanında yeni ekmektenben de yiyebilir miyim diye. Ama isterseniz dahaönce bizim ülkemizde var olan iğne oyalarına, dokumalara,Erzurum işi oltu taşlarına, t<strong>el</strong>karilere bir uzanalım, birbakalım. Buldan dokumalarına bir bakalım. Ama fabrikalardaüretilene değil <strong>el</strong>de dokunanlara…”Sempozyum bildirileri yakında İSMEK tarafından kitap olarakyayınlanacak ve bu kitap www.ismek.org adresindentüm İSMEK yayınları gibi ücretsiz olarak indirilebilecek.159
- Page 2:
BUSAYIDA061622Türk Hat veCilt Sana
- Page 9:
dan Emin Barın’ın pergament cil
- Page 12:
Rahmetli Necmettin Okyay üstadın
- Page 17:
Kutsal kitabı yazan hattatların r
- Page 21 and 22:
min üzerine yeşil renk altın kul
- Page 23 and 24:
Resim 3- Kur’an-ı Kerim’den ik
- Page 25 and 26:
Resim 8- Mekke’de Kabe’nin bir
- Page 27 and 28:
Resim 11- Sandık, Kahire, Memluk d
- Page 29 and 30:
Resim 15- Aslan şeklinde süslü e
- Page 31 and 32:
Resim 18- Erzurumlu Mustafa Darir
- Page 33 and 34:
Her sanatkâr kendi devrinden konu
- Page 35 and 36:
yeni hayat tarzı arasındaki amans
- Page 37 and 38:
midir? Düşüncemize göre meselen
- Page 39 and 40:
Çemberlitaş’ta bir atölye...Ö
- Page 41 and 42:
dığının altını çizenSevan B
- Page 43 and 44:
konudaki çizgileri çok keskin. Ö
- Page 45 and 46:
Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver, T
- Page 47 and 48:
*** SÜNBÜL EFENDİMNÂME ***[1] S
- Page 49 and 50:
nin” demiş. Fakat [Mehmed Bey] a
- Page 51 and 52:
---Bu cihân bâğına geldim bir m
- Page 53 and 54:
çabuk geçtiği nişâneleri. Meza
- Page 55 and 56:
lâne-i fakîrânesine eczâcı Uğ
- Page 57 and 58:
Çanakkale’nin tarihi yaklaşık
- Page 59 and 60:
iki yakasında da tarih boyunca bir
- Page 61 and 62:
Bir kahramanlık örneği olan 57.
- Page 63 and 64:
Çanakkale seramikleri, Avrupa’da
- Page 66 and 67:
“Bugün yüzlerce yıldır yaşam
- Page 68:
anlıyorsunuz. Emek ve uzunca bir s
- Page 72 and 73:
Çağdaş Sanatı DönüştürenKla
- Page 74 and 75:
la bu halının desenini tasarlayan
- Page 76 and 77:
leyen, genellikle kuşlar ve kartal
- Page 78 and 79:
Hoca Ahmet Yesevi Türbesidan Müsl
- Page 80 and 81:
tirdiği gibi dış payanda sistemi
- Page 82 and 83:
Âsâr-ı KadîmeHatice ÜRÜN*Geç
- Page 84 and 85:
Hoca Ali Rıza tablosuzele duyulan
- Page 86 and 87:
si düz ve küçük deliklidir. Bu
- Page 88 and 89:
Hamdullah’ın üslubunu oğlu ve
- Page 91 and 92:
Modern Masallar Diyarı:Dubai ve Ab
- Page 93 and 94:
Bedevilik’ten Modernizme Uzanan Y
- Page 95:
dislik harikası bu şehir nasıl o
- Page 98 and 99:
Dubai Körfezi, Rüzgar Kuleleri, a
- Page 100 and 101:
İSMEK Hat Usta Öğreticisinden El
- Page 102 and 103:
kıraatine hizmet etmesi için ilah
- Page 104 and 105:
104
- Page 106 and 107:
Geçmişten GünümüzeTürk El San
- Page 108 and 109: lanmış traş önlükleri ve ört
- Page 110 and 111: gelen saat, porselen gibi eşyalar
- Page 112 and 113: neksel Sanatlar Bölümü’nce 20.
- Page 114 and 115: Kitaba İşlenen Medeniyet;Türk Ci
- Page 116 and 117: “Divân”, Niyazi Mısrî, A 384
- Page 118 and 119: “Takvîm al-Tevârih”, Mustafa
- Page 120 and 121: Galata Mevlevîhânesive Kitabeleri
- Page 122 and 123: Galata Mevlevîhânesi, kuruluşund
- Page 124 and 125: Adile Sultan SarnıcıMevlevîhâne
- Page 126 and 127: Ağacın KalbineHat İstiflerini Do
- Page 128 and 129: Kadim ZamanlarınKadim Şehri:Ahlat
- Page 130 and 131: geçen Ahlat, 1040 yılından Selç
- Page 132 and 133: isi göz önünde yapılarak var ed
- Page 134 and 135: Kahramanmaraş'taCeviz Oyma Sanatı
- Page 136 and 137: caktır.” diyen Gülaçtı, minbe
- Page 138 and 139: Ebru; milli kültürümüzün ve ge
- Page 140 and 141: Tarih Kokan Bir Mekan:Kayseri EviYa
- Page 142 and 143: leri gözden kaçmıyor... Bebek ka
- Page 144 and 145: Fırçasız RessamMetin AKARSLANAy
- Page 146 and 147: tarzı resim kopyaları yapar. Deko
- Page 148 and 149: Mimar Sinan'ın Osmanlı veBizans'
- Page 150 and 151: ir yerleşim sonucu işyerlerinin
- Page 152 and 153: Eser: Vildan BaydemirBarış, Aşk,
- Page 154 and 155: Büyülü Resim SanatıHatZübeyde
- Page 156 and 157: İstanbul 2010’a İSMEK'tenGöz K
- Page 160: İSMEK EL SANATLARI DERGİSİ YAZI