You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
50
Yazar
Ebru Özgüz Çelik
SANAT AKIMLARI
Toplumsal
Gerçekçilik
Toplumsal Gerçekçilik veya Sosyal Realizm terimi, 19. ve 20. yüzyıllarda
sanatta; siyasal ya da toplumsal içerikli konuları, gerçekçi bir biçimde
yansıtan eğilimler için kullanılmıştır.
İstanbul Sanat | Ocak / Şubat / Mart 2021 / 02
Sosyal Gerçekçilik, sanatta bir partiye ve parti politikasına
bağlı kalmadan, sosyal sorunları sanatçısının
gerçekçi anlayışına bırakarak betimleme
anlayışıdır. Politik tutumu ve toplum eleştirisini,
genel toplumsallık anlayışı içinde ele alarak işler. Bu yanıyla
Sosyalist Realizm’den ayrılır. Sosyalist Realizm’de siyasi egemen
olan parti hedefleri doğrultusundaki çalışmalar öne
çıkarılıp desteklenirken, geniş anlamdaki Sosyal Realizm’de
toplumsal çerçeve içindeki bireysel anlatımlar öne çıkar.
I. ve II. Dünya Savaşlarının toplumsal yaşamda ve kültürel
değerlerde yarattığı çöküntü, bazı sanatçıların siyasal
düşüncelerini toplumsal bir bağlam içinde anlatmaya yönelmelerine
neden olmuştur. Bu tutumu fazlasıyla benimseyenler,
sanatı siyasal bir silah ya da siyasal ideolojilerin
bir propaganda aracı olarak kullanmaya yönelmişler ve böylece
belli bir davaya adanmış sanat düşüncesi ve örnekleri
doğmuştur. Almanya’da 1920’lerde gelişen Yeni Nesnelcilik
akımı doğrultusundaki yapıtlar ile Picasso’nun Guernica’sı
ve Kokoschka’nın savaşı yeren resimleri, toplumsal içerikli
resmin Avrupa’daki örnekleri arasında gösterilebilir.
1942 yılı, İkinci Dünya Savaşı’nın kritik dönemidir. Sovyet
Birliği doğuda Nazilerle savaşırken, İngiliz ve Amerikan hükümetlerine
Batı Avrupa’da ikinci bir cephe kurmaları için
tekrar eden çağrılar vardır. Bu resimde Kokoschka, hükümetlerin
bu çağrıya geç kalışlarına tepki olarak Soho’da Cafe
de Paris’te, İngiliz savaş liderleri Winston Churchill ve Genral
Montgomery’i çay içerken resmeder. Ortadaki figür Marianne
ise, Fransız ulusal kişiliğini temsil eden karakterdir.
Toplumsal gerçekçilik anlayışı, II. Dünya Savaşı sonrası
İtalya’da verimli bir ortam bulmuştur. 1945’te yayınlanan
Manifesto del Realismi (Gerçekçilik Bildirgesi) çevresinde
birleşen ressamlar arasında farklı tarzda resim yapan ressamların
tümü yer almıştır. Benzer bir deneyin özgün bir
verime dönüştürüldüğü tek ülke Meksika’dır. Meksika Devrimi
ardından 1920’lerde başa gelen demokratik hükümetlerin
uygulamaya koydukları sanat ve kültür programları
yeni bir milliyetçilik bilinciyle özgür bir ortamda gerçekleştirildiği
için bugün Meksikalı dörtler olarak bilinen Rivera,
Orozco, Siquerios ve Tamayo gibi sanatçılar, büyük boyutlu
duvar resimlerinde toplumsal gerçekçiliğin en yetkin örneklerini
vermişlerdir.
Bu resimde Rivera, 1920 ve 30’larda yaşadığı Meksika hakkındaki
izlenimlerini yansıtır. Bu yıllarda Meksika, keskin
bir sosyal değişim ve Marksist bir devrim yaşamaktadır.
Resimde, grevdeki işçiler dominant sınıfı oluşturmaktadır
ve Marksist öğretileri birbirleriyle paylaşmaktadırlar. Toplumsal
gerçekçiliğin geçerli olduğu sosyalist ülkelerde sanat
alanındaki girişimler, halkın anlayabileceği ve onları eğlen-
Oskar Kokoschka, Marianne-Maquis, 1942.
Cheery Workers Share The Teaching of Karl Marx, Rivera.